Ey insan! Allah, hac ve umreyi Allah için tamamlamayı, mani olup tamamlamaktan men olunmaları halinde kolaylarına gelen bir kurban kesme borçları olduğunu ve kurban yerine varıncaya ve kesilinceye kadar başlarını tıraş etmemelerini mü’minlere emreder. Fakat içlerinden hasta olduğundan veya başındaki bir hastalıktan dolayı vaktinden önce kesenler için üç gün oruç tutmalarını veya altı fakiri doyuracak sadaka vermelerini veya kurbandan biriyle bir fidye vermek olduğunu bildirir. Maninin kalkıp emniyete kavuştukları zaman, hacca kadar umre ile faydalanan için kolayına gelen bir kurban kesme borcu olduğunu, buna rağmen kurbana güç bulamayan için üç günü hacda, yedi günü memleketine döndüğü zaman olmak üzere tam o gün oruç tutma borcu olduğunu ve bu hükmün ailesi Mescid-i Haram sakinlerinden olmayanlar için olduğunu haber verir. Allah, bu kolaylık ve hükümden sonra Allah’dan sakınmalarını ve Allah’ın azabı çok şiddetli olan olduğunu bildirir.
Allah, hac vaktinin belli olan malum aylar olduğunu bildirir. O aylarda hac yapmak niyetiyle ihrama girerek haccı kendine farz eden için artık hacda kadına yaklaşmanın, günah işlemenin ve insanlarla herhangi bir sebeb için münakaşa etmenin olmadığını haber verir. Allah, hacda hayır ve hasenattan kim ne yaparsa Allah’ın bildiğini, ona göre kendilerine hac yolculuğunda lazım olacak azık edinmelerini, fakat azığın en hayırlısının Allah’a karşı gelmekten ve günahlardan sakınmak olan takva olduğunu buyurur. Allah, akıl sahiblerine hitab ederek sadece Kendisinden sakınmalarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hac (vakti), ma‘lûm aylardır. O hâlde kim onlarda (o aylarda ihrâma girmekle niyet ederek) haccı (kendine) farz ederse, artık hacda ne kadına yaklaşmak, ne günah işlemek, ne de münâkaşa etmek vardır. Hayır (ve hasenât)dan ne yaparsanız, Allah onu bilir. O halde (kendinize yolculuğunuzda lâzım olacak) azık edinin; fakat şübhesiz ki azığın en hayırlısı, takvâdır. Ve ey akıl sâhibleri! (Sâdece) benden sakının! (Bakara, 197)”
Allahım, bizi ve neslimizi takva sahibi olup sadece Senden sakınan kullarından eyle.. Âmin..
Allah, hac vaktinin belli olan malum aylar olduğunu bildirir. O aylarda hac yapmak niyetiyle ihrama girerek haccı kendine farz eden için artık hacda kadına yaklaşmanın, günah işlemenin ve insanlarla herhangi bir sebeb için münakaşa etmenin olmadığını haber verir. Allah, hacda hayır ve hasenattan kim ne yaparsa Allah’ın bildiğini, ona göre kendilerine hac yolculuğunda lazım olacak azık edinmelerini, fakat azığın en hayırlısının Allah’a karşı gelmekten ve günahlardan sakınmak olan takva olduğunu buyurur. Allah, akıl sahiblerine hitab ederek sadece Kendisinden sakınmalarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hac (vakti), ma‘lûm aylardır. O hâlde kim onlarda (o aylarda ihrâma girmekle niyet ederek) haccı (kendine) farz ederse, artık hacda ne kadına yaklaşmak, ne günah işlemek, ne de münâkaşa etmek vardır. Hayır (ve hasenât)dan ne yaparsanız, Allah onu bilir. O halde (kendinize yolculuğunuzda lâzım olacak) azık edinin; fakat şübhesiz ki azığın en hayırlısı, takvâdır. Ve ey akıl sâhibleri! (Sâdece) benden sakının! (Bakara, 197)”
Allahım, bizi ve neslimizi takva sahibi olup sadece Senden sakınan kullarından eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder