31 Temmuz 2015 Cuma

Allah, sizi bir nehirle imtihan edicidir

Ey insan! Üzerlerine Talut’un Allah tarafından hükümdar seçildiğini söyleyen peygamberlerine itiraz eden İsrailoğullarına nihayet peygamberleri, Talut’un hükümdarlığının alametinin vaktiyle kendilerinden alınan ve içinde Rablerinden ruhlara emniyet ve huzur veren bir sekine olarak Tevrat’tan bazı nüshalar ile Hz. Musa (as) ve Hz. Harun’un (as) ehlinin geriye bıraktıkları birtakım emanetlerin olduğu tabutun onlara gelmesi olduğunu haber verir. Allah, o tabutu meleklerin taşıyacağını, eğer mü’min iseler bu tabutun Talut’un yanında olmasında İsrailoğulları için bir delil olduğunu bildirir.
Allah, nihayet Talut’un ordusunun başına geçtiğini, ordusuyla Kudüs’ten ayrılınca İsrailoğullarına, Allah’ın onları bir nehirle imtihan edici olduğunu, Allah’ın bu emrine rağmen ondan içenlerin kendisinden olmadığını söylediğini bildirir. Nehirden içmemelerini ordusuna bildiren Talut’un eliyle bir avuç alanların müstesna olduğunu, bundan fazlasının tatmayanların kendisinden olduğunu söylediğini bildirir. Talut’un bu talimatına rağmen içlerinden pek azının müstesna olup hepsinin kana kana içtiğini Allah haber verir. Allah, derken Talut ve beraberindeki iman edenlerin nehri geçince, Talut’un müsaade ettiği miktardan fazla içinlerin, o gün Calut ve ordusuna karşı kendilerinin takatlerinin olmadığını söylediklerini bildirir. Allah, kendilerinin nihayet Allah’a kavuşacak kimseler olduklarını sezen ve yakinen inanların ise nice az sayıdaki topluluğun daha çok sayıdaki cemaat ve topluluğa Allah’ın izniyle galib geldiğini, zira Allah’ın sabredenlerle beraber olduğunu söylediklerini buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Böylece Tâlût ordu(su)yla (Kudüs’ten) ayrılınca (onlara) şöyle dedi: “Muhakkak ki Allah, sizi bir nehirle (de) imtihân edicidir. Buna rağmen kim ondan içerse, artık benden değildir. Eliyle bir avuç alan müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şübhesiz o bendendir!” Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, (hepsi) ondan (kana kana) içtiler. Derken o ve berâberindeki îmân edenler onu (nehri) geçince, (sudan içenler): “Bugün Câlût ve ordusuna karşı bizim tâkatimiz yoktur!” dediler. Gerçekten kendilerinin Allah’a kavuşacak kimseler olduklarını sezenler (yakinen inananlar) ise şöyle dediler: “Nice az (sayıdaki) topluluk, (daha) çok (sayıdaki) cemâate Allah’ın izniyle galib gelmiştir!” Çünki Allah, sabredenlerle berâberdir. (Bakara, 249)” 
Allahım, bizi ve neslimizi daima emrine itaat edip gerçekten Sana kavuşacaklarını sezen ve sabredenlerden eyle.. Âmin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder