30 Ekim 2010 Cumartesi

Sebeblerin sukutu

Herşey bir sebeble gelir. Zannedilir ki onu yapan sebeptir. Fakat sebebin hiç tesiri yoktur. Her yeri ve herşeyi kuşatan İlahî kudret, sebebi sadece izzet perdesi olarak koymuş aklın ve gözün önüne.
Bazen hissederiz sebeblerin hiçbir şeye yaramadığını ve döneriz hükmü herşeye geçen Rabbimize.
İşte O da böyle yaptı, yani Yunus (as).
Denize atılmış, balık yutmuş. Gece karanlıklı, gece koyu ve dağdağalı. Artık sebebler sukut etmiş ve belki aleyhine dönmüş. O da bunu anlamış ve ehadiyetin sırrı inkişaf etmiş. Zira kanunları koyan Allah, ehadiyet sırrı içinde tecelli ederek imdad eder muzdar kalanlara.
Yunus (as) da Allah'tan meded istiyor ve nida ediyor “Senden başka ilâh yoktur; seni tenzîh ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum!” (Enbiya, 87)
Evet, biz de öyle diyoruz ve denizimiz olan dünyamıza, gecemiz olan istikbalimize ve balığımız olan nefsimize hükmedici yegane kudret olan Allah'a nida ediyoruz.
Allahım, bizi ve neslimizi afva mazhar olanlardan eyle.. Âmin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder