Bir saray yapılmış, muhteşem burçları var. Sağlam temelleri, esasları var. Menzillere ayrılmış hikmetle, ulvî ve süflî tabakalara ayrılmış, süslenmiş enva-ı çeşit tezyinatla. Her odasına telefon konulmuş, pencere açılmış Sultanına bakan. İhtiyaç penceresi, taşahhus penceresi, idare penceresi, dua penceresi, sanat penceresi, netice penceresi, intizam penceresi, güneş penceresi, insan penceresi, dünya penceresi, sema penceresi vesair.
İşte heryerde, herşeyde bir pencere var, Hakîm, Hâkim, Sâni olan O Allah'a.
Bunu fark eden herşeyde alameti, sikkesi, mührü bulunan Allah'ı isim ve sıfatlarının gölgelerini fark eder. Eğer imanı yoksa bir olan Allah'a iman eder. İmanı zayıf ise imanı kuvvetlenir. İmanı kuvvetli ise genişlenir. Öyle bir seviyeye gelebilir ki gayb perdesi açılsa imanı ziyadeleşmez Hz. Ali (ra) gibi.
Ey insan, bu pencerelerden bakıp da Allah'ı akıl gözünle göremiyorsan, o aklı niye taşıyorsun?
Allahım, bizim ve neslimizin imanını tahkikî eyle.. Âmin..
Allahım, bizim ve neslimizin imanını tahkikî eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder