Çanakkale'de harp şiddetlenir, bu sırada Pakistan'ın Lahor şehrinin büyük bir meydanında halk toplanır, mehmetçik için yardımlar toplanır, Dr. Muhammed İkbal kürsiye çıkar ve rüyasını şiir gibi anlatır.
Dedi Hz. Muhammed (asm):
Cihan bahçesinden bana bir koku gibi yaklaştın,
söyle bana ne gibi bir hediye getirdin?
Dedim: Ya Muhammed (asm), dünyada yok rahatlık
bütün özlemlerimden umudu kestim artık.
Varlık bahçesinde binlerce gül lale var,
ama ne renk ne koku... Hepsi de vefasızdır.
Yalnız bir şey getirdim kutlanmıştır tekbirlerle.
Bir şişe kan ki eşi yoktur; namusudur, vicdanıdır.
Buyurun, bu Çanakkale Şehidinin kanıdır
Verecek parası olmayan dul bir kadın, yeni doğmuş bebeğini bir zengine satar ve kuruşuna kadar bütün parasını Osmanlı'ya yardım için verir. Olayı takip eden zengin adam kadını çağırtarak bunu neden yaptığını sorar. Kadın ibret vesikası olan sözünü söyler: Osmanlı zayıf düştüğünden beridir, yanıbaşımıza kadar gelen İngilizlerin yaptığı zulümler ortada. Bu gün Muhammed İkbal dedi ki ; Eğer Osmanlının son kalesi olan Çanakkale'de geçilirse, Hilafet kalmaz ve iyi bilin ki sıra sizdedir. Eğer İngiliz buraya da gelir, namusumuza el uzanır, bayrak iner, vatan toprağı düşmanın pis çizmeleri altında çiğnenirse, çocuğum olsa ne olur, olmasa ne olur. İşte bu yüzden hiç tereddüt etmeden sattım yavrumu. İngilizlere köle olacağına size hizmetkar olsun.
Allahım, bizi ve neslimizi dine daima hizmetkâr eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder