3 Ağustos 2015 Pazartesi

Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster

Ey insan! Allah, Hz. Uzeyr’in (as) duvarları yıkılmış, çatıları üzerine çökmüş, harab olmuş bir şehre uğradığında Allah’ın orayı ölümden sonra nasıl dirilteceğini söyleyince onu yüz sene ölü olarak bıraktığını, sonra da dirilttiğini haber verir. Allah, dirilttikten sonra Hz. Uzeyr’e (as) ne kadar kaldığını sorduğunda onun bir gün veya daha az kaldığını söyleyince, bilakis yüz sene kaldığını, yiyeceğine ve içeceğine baktığında onların bozulmadığını, fakat eşeğinin kemiklerinin dahi çürüdüğünü buyurduğunu bildirir. Allah, o hadisenin insanlara öldükten sonra dirilmeye bir delil kılmak için olduğunu, oradaki kemiklere bakmasını, onları nasıl birbiri üzerine kaldırıp onlara et giydirdiğini gösterir. Böylece bu hadise ile Allah’ın kudreti Hz. Uzeyr’e (as) açıkça belli olunca Allah’ın herşeye hakkıyla gücü yeten olduğunu artık bildiğini söylediğini Allah buyurur.
Allah, öldükten sonra dirilmeye bir delil olmak üzere Hz. İbrahim’in (as) ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini Rabbinden istediğini haber verir. Allah, Hz. İbrahim’in (as) bu isteği üzerine Rabbinin, yoksa inanmadığını mı sorduğunu bildirir. Allah, bunun üzerine Hz. İbrahim’in (as), inandığını, fakat kalbinin tatmin olması için bir delil istediğini, bunun üzerine Rabbinin de kuşlardan dört tane yakalayıp onları kendisine alıştırmasını, sonra onları keserek parçalayıp her bir dağın üzerine bir parça koymasını, sonra da o kuşları kendisine çağırmasını, onların nasıl koşarak kendisine geleceğini buyurur. Allah, bu delil ile artık Allah’ın kudretinin daima üstün gelen Aziz ve her işi hikmetli olan Hakim olduğunu bilmesini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve hani İbrâhîm: “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti. (Rabbi ise:) “Yoksa inanmadın mı?” buyurdu. (İbrâhîm:) “Hayır (inandım), fakat kalbimin mutmain olması için (istiyorum)” dedi. (Bunun üzerine Rabbi) buyurdu ki: “Öyle ise kuş(lar)dan dört tâne yakalayıp onları kendine alıştır, sonra (onları kesip parçala,) her bir dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır, (bak nasıl) koşarak sana geleceklerdir!” Artık bil ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır. (Bakara, 260)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Seni Aziz ve Hakim bilen kullarından eyle.. Âmin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder