Ey insan! Allah, Hz. Musa (as) ile otuz gece için vaadleşiyor, bu buluşma kırk geceye tamamlanıyor. Hz. Musa (as), bu buluşmadan önce kardeşi Hz. Harun'a (as) vekalet verip yerine geçmesini ve putperestliğe meyleden kavmini ıslah etmesini, bunu yaparken fesad çıkaranların yoluna uymamasını söylüyor.
Hz. Musa (as), Allah'ın tayin ettiği vakitte vaadleşme yerine geldiğinde Allah kendisine hitabda bulunur. Allah'ın bu konuşması karşısında Hz. Musa (as), Allah'dan kendisini göstermesini ve kendine bakmasına müsaade ister. Kendisini peygamber olarak terbiye eden Allah da Hz. Musa'ya (as) bu dünyada kendisini asla göremeyeceğini vahyeder. Allah, Hz. Musa'ya (as) bu dünyada kendisini görmesinin mümkün olmadığını göstermek için dağa bakmasını, dağa tecelli ettiğinde dağ yerinde durabilirse, ancak kendisini görebileceğini bildirir. Derken Allah, Rab olarak dağa tecelli eder de dağ paramparça olur. Bu dehşetli manzarayı gören Hz. Musa (as) bayılarak yere düşer. Bir süre sonra Hz. Musa (as) kendine gelerek ayılınca, Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ederek bu talebinden dolayı tevbe ettiğini ve Allah'a iman edenlerin ilki olduğunu beyan eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Mûsâ ta‘yîn ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab buyurunca: “Rabbim! Bana (kendini) göster; sana bakayım!” dedi. (Rabbi) buyurdu ki: “(Sen) beni (bu dünyada) aslâ göremezsin; fakat dağa bak, şayet (o) yerinde durabilirse, o takdirde (sen de) beni görebilirsin!” Derken Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılarak (yere) düştü! Nihâyet ayılınca: “(Rabbim!) Seni her noksanlıktan tenzîh ederim! (Bu talebimden dolayı) sana tevbe ettim ve ben îmân edenlerin ilkiyim!” dedi. (Araf, 143)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana tam kâmil iman edenlerden eyle.. Âmin..
Hz. Musa (as), Allah'ın tayin ettiği vakitte vaadleşme yerine geldiğinde Allah kendisine hitabda bulunur. Allah'ın bu konuşması karşısında Hz. Musa (as), Allah'dan kendisini göstermesini ve kendine bakmasına müsaade ister. Kendisini peygamber olarak terbiye eden Allah da Hz. Musa'ya (as) bu dünyada kendisini asla göremeyeceğini vahyeder. Allah, Hz. Musa'ya (as) bu dünyada kendisini görmesinin mümkün olmadığını göstermek için dağa bakmasını, dağa tecelli ettiğinde dağ yerinde durabilirse, ancak kendisini görebileceğini bildirir. Derken Allah, Rab olarak dağa tecelli eder de dağ paramparça olur. Bu dehşetli manzarayı gören Hz. Musa (as) bayılarak yere düşer. Bir süre sonra Hz. Musa (as) kendine gelerek ayılınca, Allah'ı her türlü noksanlıktan tenzih ederek bu talebinden dolayı tevbe ettiğini ve Allah'a iman edenlerin ilki olduğunu beyan eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Mûsâ ta‘yîn ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab buyurunca: “Rabbim! Bana (kendini) göster; sana bakayım!” dedi. (Rabbi) buyurdu ki: “(Sen) beni (bu dünyada) aslâ göremezsin; fakat dağa bak, şayet (o) yerinde durabilirse, o takdirde (sen de) beni görebilirsin!” Derken Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılarak (yere) düştü! Nihâyet ayılınca: “(Rabbim!) Seni her noksanlıktan tenzîh ederim! (Bu talebimden dolayı) sana tevbe ettim ve ben îmân edenlerin ilkiyim!” dedi. (Araf, 143)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana tam kâmil iman edenlerden eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder