Ey insan! Allah, ölüleri diriltmeye kadir olduğunun delili olarak gökleri ve yeri nasıl yarattığını akıllara gösterir. Bu delili anlayan Allah’ın gücünün herşeye yettiğini anlar. Buna rağmen inkâr edenlere ateşe arz olundukları gün inkârın cezası olan azabın gerçekliği kendilerine sorulur. Onlar da yemin ederek gerçekliğini tasdik ederler. İnkâr ettikleri için azabı tatmaları kendilerine söylenir.
Allah’ın gösterdiği delillere rağmen hala inkâr ısrar eden inkârcılar hakkında Allah, Peygamber Efendimize (asm) hakta sebat sahibi olan ülü’l-azm peygamberlerin sabrettiğini gibi sabretmesini ve onlar hakkında acele etmemesini vahyeder. O inkâr edenler, inkârlarına karşılık olarak kendilerine vaad olunup durdukları azablarını görecekleri gün, onlara sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kalmış gibi gelecektir. Allah, bunun bir tebliğ olduğunu, günah işlemekten çekinmeyen ve utanmayan fasıklar topluluğundan başkasının helak edilmeyeceğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Ey Resûlüm!) O hâlde, ülü’l-azm (sebat sâhibi) peygamberlerin sabrettiği gibi, (sen de) sabret! Ve onlar (o inkâr edenler) hakkında acele etme! Onlar va‘d olunup durdukları (azâbları)nı görecekleri gün, sanki (dünyada) sâdece gündüzün bir saati kadar kalmış gibidirler. (Bu) bir tebliğdir! Hiç fâsıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi? (Ahkaf, 35)”
Allahım, bizi ve neslimizi fasıklar topluluğundan eyleme.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder