Ey insan! Lütuf elinde bulunan Vasi ve Alim olan Allah, rahmetini kullarından dilediğine tahsis eder ve kuşatır. Çünkü Allah, rahmeti herkesi kuşatan pek büyük ihsan sahibidir.
Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki imana sadakatinden kendine yığınla altın emanet edilse, onu tekrar sahibine iade eder. Yine onlardan öylesi de vardır ki ona bir altın emaneten verilse, vermesi için tepesine dikilip ısrarla durulsa bile onu sahibine iade etmez. Onların böyle yapmasının sebebi, ümmîler olan ehl-i kitabdan olmayanlara yaptıkları bu haksızlıktan dolayı kendi üzerlerine bir vebal ve hak yolunun olmadığını söylerler. Aslında o ehl-i kitab, hakkı ve hakikati bildikleri halde, Allah'a karşı yalan uydurup söylemektedirler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki, ona yığınla (altın) emânet etsen, onu sana iâde eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar (bir altın) emânet etsen, tepesine dikilip durmazsan, onu sana iâde etmez. Bu, şübhesiz onların: “Ümmîler (ehl-i kitab olmayanlara yaptığımız haksızlıklar) hakkında üzerimize bir yol (bir vebâl) yoktur!” demeleri sebebiyledir. Ve onlar (hakikati) biliyor oldukları hâlde, Allah’a karşı yalan söylüyorlar. (Âl-i İmran, 75)”
Allahım, bizi ve neslimizi emanetin hakkını veren sadık kullarından eyle.. Âmin..
Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki imana sadakatinden kendine yığınla altın emanet edilse, onu tekrar sahibine iade eder. Yine onlardan öylesi de vardır ki ona bir altın emaneten verilse, vermesi için tepesine dikilip ısrarla durulsa bile onu sahibine iade etmez. Onların böyle yapmasının sebebi, ümmîler olan ehl-i kitabdan olmayanlara yaptıkları bu haksızlıktan dolayı kendi üzerlerine bir vebal ve hak yolunun olmadığını söylerler. Aslında o ehl-i kitab, hakkı ve hakikati bildikleri halde, Allah'a karşı yalan uydurup söylemektedirler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ehl-i kitabdan öylesi de vardır ki, ona yığınla (altın) emânet etsen, onu sana iâde eder. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar (bir altın) emânet etsen, tepesine dikilip durmazsan, onu sana iâde etmez. Bu, şübhesiz onların: “Ümmîler (ehl-i kitab olmayanlara yaptığımız haksızlıklar) hakkında üzerimize bir yol (bir vebâl) yoktur!” demeleri sebebiyledir. Ve onlar (hakikati) biliyor oldukları hâlde, Allah’a karşı yalan söylüyorlar. (Âl-i İmran, 75)”
Allahım, bizi ve neslimizi emanetin hakkını veren sadık kullarından eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder