Ey insan! Hz. Şuayb (as) ile beraberindeki iman edenlere, kavmin büyüklük taslayan ileri gelenleri kendilerinin dinlerine dönmedikleri takdirde mutlaka memleketlerinden çıkaracaklarını söylemesi üzerine Hz. Şuayb (as), bu tekliflerini çirkin bulsalar dahi yine mi zorlayacaklarını söyler.
Hz. Şuayb (as), onların çirkin teklifine karşılık Allah’ın kendilerini onların bozuk dininden kurtardıktan sonra tekrar onların dinine dönerlerse, Allah’a karşı yalan bir iftira etmiş olacaklarını söyler. Hz. Şuayb (as), Allah dilemedikçe onların dinlerine dönmelerinin mümkün olmadığını, herşeyi şefkatle terbiye eden Allah’ın herşeyi ilmen kuşattığını, hallerini bildiğini ve ancak Allah’a tevekkül ettiklerini söyler. Hz. Şuayb (as), kendileri ile kavminin arasına hak ile açıp haklarında hüküm vermesini en müşkil şeyleri dahi hak ile açıp hüküm veren ve açanların en hayırlısı olan Allah’a dua eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Allah bizi ondan kurtardıktan sonra eğer (tekrar) sizin dîninize dönersek, şübhesiz ki Allah’a karşı, yalan iftirâ etmiş oluruz! Hem Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi müstesnâ, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz, herşeyi ilmen kuşatmıştır (bizim hâlimizi de bilir). Ancak Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile aç (hüküm ver); çünki sen (en müşkil şeyleri dahi) açanların (hüküm verenlerin) en hayırlısısın!” (Araf, 89)”
Allahım, bizi ve neslimizi dininde ihlas ile sabit olanlardan eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder