7 Temmuz 2017 Cuma

Cuma günü hemen Allah’ın zikrine koşun

Ey insan! Ticaret ve memuriyet için şu fani dünyaya gönderilen insan, hayatını idame ettirmek için helal dairesinde emeğiyle çalışıp rızkını kazanır, mesul olduğu ailesinin ve kendisinin geçimini Allah’ın izniyle rızıklandırdığı şeylerden temin eder.
İnsan sırf bu dünya için yaratılmış bir mahlûk değildir. Maddî hayatının yanında manevî, ruhî ve kalbî hayatı da vardır ki onların rızkı ve hayatı, insanın asıl vazifesi olan ibadettir, İlâhî emirleri yerine getirip nehiylerden çekinerek fani ömründe Allah’ın rızasını aramak ve kazanmaktır. Ancak ibadet için yaratılan insanlar, maddî hayatını manevî hayata göre tanzim eder. Beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, imkânı varsa zekâtını verir, haccını yapar. İnsanın günlük ibadetlerinin dışında haftada bir defa yapması farz ve mecburî olan ibadeti vardır ki Cuma gününe mahsus olan Cuma namazıdır. Cuma günü namaz için ezan okunarak ibadet için seslenildiğinde alış verişi bırakıp Allah’ın zikrine koşmalı, Cuma namazına dahil olmalıdır ki bu kendisi için çok hayırlıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! Cum‘a günü namaz için seslenildiği (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için çok hayırlıdır. (Cuma, 9)”
Allahım, bizi ve neslimizi Cuma ezanı okunduğunda zikrine koşan kullarından eyle.. Âmin..

21 Haziran 2017 Çarşamba

İnsanı şereflendiren gece, Kadir Gecesi

Ey insan! Ancak ibadet için yaratılan insan, ibadetini ve hayatını idame etmesi ve vaktini geçirebilmesi için dünyevi meşgalelerle uğraşır. Dünya meşgaleleriyle uğraşırken dünya aldatıcı oyunlarıyla da insanı meşgul eder ve insan fani bir yolcu olduğunu, kulluk vazifesiyle yükümlü olduğunu gaflet yardımıyla şeytan ve nefsi ona unutturur. Sırf dünya için yaratılmış gibi bütün vaktini dünyaya sarf etmeye başlar.
Gaflete düşen insan yavaş yavaş ibadetten soğur, kulluğunu topal aksak yerine getirirken Allah, onu rahmetiyle kuşatacağı üç aylar mevsimine alır, onu kulluğun manevi havasıyla soluklandırır, sular ve körelmeye başlayan manevi duygularını tekrar canlandırır.
Ramazan-ı Şerif, o üç ayların sonuncusu ve en hayat bahşedenidir. Yeter ki kendine insan diyen onun havasıyla teneffüs etsin, hayat suyundan içsin, kuvvetlendiren gıdasından yesin. Yani Ramazan'ın hürmetini yerine getirsin, gündüzünü oruçla, gecesini teravih ve tilavetle geçirsin, istiğfar ile yüklerini indirsin, ibadet miracıyla kulluğun zirvesine çıksın. Allah'a tam bir kul ve hakiki bir insan olsun.
Mü'min kulları için Ramazan-ı Şerif'i böyle mübarek kılan Allah, onun içinde, bilhassa son on gecesinde aranması tavsiye edilen ve Kelamı olan Kur'an'ı indirmeye başladığı Kadir Gecesini bahşetmiş, insanı onunla taltif etmiş, şereflendirmiştir. Allah, insana lütfettiği Kur'an vesilesiyle Kadir gecesinde yapılan her bir amele, okunan her bir Kur'an harfine otuz bin sevab vererek seksen küsur senelik bir ibadeti arayan ve ihya eden kullarına bahşeder.
Allah, bizi ve neslimizi Ramazan-ı Şerif'i ve Kadir Gecesini ihya eden, razı olduğu kullarından eylesin.. Âmin..

14 Haziran 2017 Çarşamba

Allah, pis olanı temizden ayırsın

Ey insan! Allah, inkâr edenlerin mallarını insanları Allah yolundan men etmek için harcadıklarını, harcamaya devam edeceklerini, sonra bunun onlara bir pişmanlık vesilesi olacağını, sonra da mağlub olarak emeklerinin boşa gideceğini haber verir. Allah, mağlub olan o inkâr edenlerin yaptıklarının cezasını görmek üzere nihayet Cehenneme toplanacaklarını bildirir.
Mallarını insanları Allah yolundan men etmek için sarf eden inkârcıların Cehenneme toplanacaklarını bildiren Allah, böylece küfür ve inkâr ile pis olan kâfiri iman ile tertemiz olan mü’minden ayıracağını ve küfür ile pislenen kötüleri birbiri üstüne birbiri üstüne koyarak bir yığın halinde Cehenneme atacağını haber verir. Allah, feci son olan Cehenneme bir yığın halinde atılanların hakiki hüsran ve zarara uğrayan kimseler olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ki Allah, pis olanı temizden (kâfiri mü’minden) ayırsın ve kötüleri birbiri üstüne koyup hepsini yığsın da onu Cehenneme atsın! İşte onlar gerçekten hüsrâna uğrayanlardır. (Enfal, 37)”
Allahım, bizi ve neslimizi iman ile temiz olan ve Cehennemden muhafaza eylediğin mü’minlerden eyle.. Âmin..
 

13 Haziran 2017 Salı

Mallarını Allah yolundan men‘ etmek için harcarlar

Ey insan! Allah, iman edenleri Mescid-i Haram’dan men eden inkârcıların Kâbe yanında yaptıkları ve yapacakları duaların, bir kıymeti olmayıp ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka bir şey ifade etmediğini, işledikleri çirkin fiili yapmaları ve cezasını inkâr etmeleri halinde azabı tadacaklarını bildirir.
Allah, inkâr edenlerin mallarını insanları Allah yolundan men etmek için harcadıklarını bildirir. Allah, inkâr edenlerin mallarını daha da harcayacaklarını, sonra bu harcamalarının neticesini alamayıp bir pişmanlık vesilesi olacağını, sonra da hakkın karşısında mağlub olacaklarını haber verir. Allah, mağlub olan o inkârcıların nihayet Cehenneme sevk edilip cezalarını çekmek üzere orada toplanacaklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Şübhesiz ki inkâr edenler, mallarını (insanları) Allah yolundan men‘ etmek için harcarlar. Onları daha da harcayacaklar; sonra (bu) kendilerine bir pişmanlık (vesîlesi) olacak, sonra da mağlûb olacaklardır. Nihâyet, inkâr edenler Cehenneme (sevk edilerek, orada) toplanacaklardır. (Enfal, 36)”
Allahım, bizi ve neslimizi Allah yolunda sarf edip harcayan kullarından eyle.. Âmin..
 

12 Haziran 2017 Pazartesi

Onların Kâ‘be yanındaki duâları

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem (asm) aralarında iken ve istiğfar ettikleri müddetçe inkârcılara azab etmeyeceğini bildirmesine rağmen istiğfar etmeyip iman edenleri Mescid-i Haram’dan men etmeleri halinde ve Mescid-i Haram’a hürmet ve hizmet etmeye ehil olmadıkları halde Allah’ın onlara azab edeceğini haber verir. Allah, Mescid-i Haram’ın hizmetine ehil olanların ancak takva sahibi kimseler olduğunu, fakat onların çoğunun bunu bilmediğini bildirir.
Allah, iman edenleri Mescid-i Haram’dan men eden inkârcıların Kâbe yanında yaptıkları duaların, boşu boşuna ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka bir şey ifade etmediğini haber verir. Allah, dualarının boşa gittiğini haber verdiği inkârcılara hitab ederek inkâr etmekte olduklarından dolayı azabı tadacaklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Onların Kâ‘be yanındaki duâları ise, ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Öyleyse inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azâbı! (Enfal, 35)”
Allahım, bizi ve neslimizi Kâbe’ye layık olan takva sahiblerinden eyle.. Âmin..
 

11 Haziran 2017 Pazar

Neden Allah onlara azâb etmesin?

Ey insan! Allah, Kendisinden azabı isteyen inkârcılar için, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek onlar içinde iken Allah’ın onlara azab etmeyeceğini, hatta onlar günahlarına pişman olup istiğfar ederken de Allah’ın onlara azab edici olmadığını bildirir.
Allah, iman edenleri Mescid-i Haram’dan men eden ve Mescid-i Haram’a hizmet etmeye ehil olmayan inkâr edenlere azab edeceğini haber verir. Allah, Mescid-i Haram’ın hizmetine ehil onların ancak takva sahibleri olduğunu, fakat onların çoğunun bunu bilmediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem onlar, (mü’minleri) Mescid-i Harâm’dan men‘ ettikleri ve onun (hizmetinin) ehli olmadıkları hâlde, neden Allah onlara azâb etmesin? Onun (hizmetinin) ehli olanlar, ancak takvâ sâhibleridir; fakat onların çoğu bilmezler. (Enfal, 34)”
Allahım, bizi ve neslimizi Mescid-i Haram’a hizmete ehil olan takva sahiblerinden eyle.. Âmin..
 

10 Haziran 2017 Cumartesi

Allah onlara azab edici değildi

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) inkârcıların bir zaman tuzak kurduğunu haber verdiği gibi, bir vakit de Allah’a, inkâr ve alay edercesine Kur’an kendi katından bir hak Kitab ise üzerlerine gökten yağdırmasını veya kendilerine elemli bir azab getirmesini söylediklerini bildirir.
Allah, Kendisinden azab isteyen inkârcılar için, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek onların içinde iken Allah’ın onlara azab edecek olmadığını, günahlarına pişman olup tevbe ederek istiğfar ettikleri zaman da Allah’ın onlara azab edici olmadığını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki sen onların içinde iken Allah onlara azâb edecek değildi. Onlar istiğfâr ederken de Allah onlara azâb edici değildi. (Enfal, 33)”
Allahım, bizi ve neslimizi istiğfar eden dünyevî, berzahî ve uhrevî azablardan muhafaza eylediklerinden eyle.. Âmin..
 

9 Haziran 2017 Cuma

Eğer Kur'an Senin katından bir Kitab ise

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) tuzak kuran inkârcılara Allah'ın âyetleri okunduğunda onu işitip anladıklarını, eğer isterlerse benzerini söyleyeceklerini ve o âyetlerin evvelkilerin masallarından ibaret olduğunu söylediklerini bildirir.
Allah, kendilerine okunan âyetlerin evvelkilerin masalları olduğunu söyleyen inkârcıların bir vakit de Allah’a seslenerek kendilerine okunan Kur’an’ın Allah katından gönderilen bir hak kitab ise üzerlerine gökten yağdırmasını veya kendilerine çok acıklı ve elemli bir azab getirmesini söylediklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Bir vakit de: “Ey Allah! Eğer bu (Kur’ân), senin katından hak (bir Kitab) ise, haydi üzerimize gökten taş yağdır veya bize elemli bir azab getir!” demişlerdi. (Enfal, 32)”
Allahım, bizi ve neslimizi katından hak bir Kitab olan Kur’an’a tabi olan kullarından eyle.. Âmin..
 

8 Haziran 2017 Perşembe

Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek inkâr edenlerin bir zamanlar kendisini tutup bağlayarak engellemek veya öldürerek tamamen kurtulmak veyahut yurdundan çıkararak sürgün etmek için tuzak kurduklarını haber verir. Allah, inkâr edenlerin gaye ve tuzaklarını haber verdikten sonra onların tuzaklarını boşa çıkarmak üzere onlara tuzak kurduğunu ve Allah’ın tuzak kuranların en hayırlısı olduğunu bildirir.
Tuzak kuranların en hayırlısı olan Allah, inkâr edenlere âyetleri okunduğunda bunu işittiklerini, isteseler o âyetlerin benzerini kendilerinin de söyleyeceklerini, âyetlerin daha önce gelip geçmiş ümmetlerin masallarından ibaret olduğunu söylediklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman da: “Doğrusu işittik; eğer istesek elbette (biz de) bunun benzerini söyleriz. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir!” dediler. (Enfal, 31)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerin okunduğunda gerekli ihtiram ve itaati gösteren kullarından eyle.. Âmin..
 

7 Haziran 2017 Çarşamba

Onlar tuzak kuruyorlardı, Allah da tuzak kuruyordu.

Ey insan! İman edenlere hitab eden Allah, Allah’dan sakınmaları halinde kendilerine hak ile batılı birbirinden ayıracak bir anlayış olan furkanı vereceğini, kötülüklerini örtüp onlara mağfiret edeceğini haber verir ve buna bir delil olarak Kendisinin pek büyük ihsan sahibi olduğunu bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek bir zaman inkâr edenlerin O’nu (asm) tutup bağlayarak tebliğ vazifesini engellemek veya öldürerek tamamen bitirmek veya en azından yurdundan çıkararak kendilerinden uzaklaştırmak için Resul-i Ekrem’e (asm) tuzak kurduklarını haber verir. Allah, inkâr edenlerin tuzak kurduklarını, fakat Allah’ın da onlara tuzak kurduğunu ve tuzak kuranların en hayırlısının Allah olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Ey Habîbim!) Bir zaman inkâr edenler seni tutup bağlamak veya seni öldürmek veya seni (yurdundan) çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlardı (ama) Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Enfal, 30)”
Allahım, bizi ve neslimizi inkâr edenlerin tuzaklarından daima muhafaza eyle.. Âmin..

6 Haziran 2017 Salı

Eğer Allah’dan sakınırsanız, size furkan verir

Ey insan! Allah, Allah’a ve Resulüne (asm) ihanet etmemelerini ve emanetlere hainlik etmemelerini bildirdiği iman edenlere, malları ve çocukları birer imtihan olduğunu, büyük mükâfatın ise ancak Allah katında olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek Allah’dan sakınmaları halinde Allah’ın kendilerine hak ile batılı birbirinden ayırma kabiliyeti ve anlayışı olan furkan vereceğini, dünyada iken işledikleri kötülükleri örteceğini ve günahlarını yüzlerine vurmayıp mağfiret edeceğini haber verir. Allah, bunları yapacağına delil olarak da Allah’ın pek büyük bir ihsan sahibi olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! Eğer Allah’dan sakınırsanız, size furkan (hak ile bâtılı ayıracak bir anlayış) verir, kötülüklerinizi örter ve size mağfiret eder. Çünki Allah, (pek) büyük ihsan sâhibidir. (Enfal, 29)”
Allahım, bizi ve neslimizi Senden sakınan ve furkan verip kötülüklerini örterek mağfiret ettiğin kullarından eyle.. Âmin..

5 Haziran 2017 Pazartesi

Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır

Ey insan! İman edenlere hitab eden Allah, Allah’a ve Resulüne (asm) ihanet etmemelerini ve bile bile kendilerine emanet edilenlere hainlik etmemelerini bildirir.
Allah, ayrıca iman edenlere malları ve çocuklarının kendileri için ancak birer imtihan olduğunu, sabrederlerse büyük mükâfatın ancak Allah katında olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) ancak birer imtihandır, büyük mükâfât ise ancak Allah katındadır. (Enfal, 28)”
Allahım, bizi ve neslimizi katındaki büyük mükâfata erenlerden eyle.. Âmin..

4 Haziran 2017 Pazar

Allah’a ve Resûlüne ihânet etmeyin

Ey insan! Allah, iman edenlere bir zamanlar Mekke’de iken yeryüzünde az olduklarını, horlandıklarından güçsüz bırakıldıklarını, insanların kendilerini yakalayıvermesinden korktuklarını, fakat şükretmeleri için Allah’ın onları Medine’de barındırdığını, Ensar vesile kılarak yardımıyla kuvvetlendirdiğini ve temiz şeylerden onlara rızık verdiğini hatırlamalarını bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek Allah’a ve Resulünü (asm) ihanet etmemelerini, ayrıca bile bile kendilerine emanet edilenlere de hainlik etmemelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! Allah’a ve Resûl(ün)e ihânet etmeyin! Hem siz bile bile emânetlerinize de hâinlik etmeyin! (Enfal, 27)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana ve Resulüne (asm) ihanet ve emanetlere hainlik etmeyen kullarından eyle.. Âmin..

3 Haziran 2017 Cumartesi

Hatırlayın ki, bir zamanlar siz az idiniz

Ey insan! Allah, iman edenlere öyle bir fitneden sakınmalarını emreder ki o fitne ekserin kalbine güzel görünerek umumî bir musibetin geleceğini ve içlerinden sadece zulmedenlere dokunmayacağını haber verir. Allah, ayrıca o fitneye dahil olanlara karşı azabı pek şiddetli olan olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere bir zamanlar az olduklarını, yeryüzünün güzide şehri Mekke’de güçsüz bırakılmış ve horlanmış kimseler olduklarını ve düşmanların çokluğundan insanların her an kendilerini yakalayıvermesinden korktuklarını haber verir. Allah, Mekke’de zayıf halde olan mü’minleri şükretmeleri için Medine’de barındırdığını, yardımıyla kendilerini kuvvetlendirdiğini ve kendilerine temiz şeylerden rızık verdiğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hatırlayın ki, (bir zamanlar) siz az idiniz, yeryüzünde (Mekke’de) güçsüz bırakılmış (horlanmış) kimselerdiniz, insanların (her an) sizi yakalayıvermesinden korkuyordunuz; fakat (Allah) sizi (Medîne’de) barındırdı, sizi yardımıyla kuvvetlendirdi ve size temiz şeylerden rızık verdi ki şükredesiniz. (Enfal, 26)”
Allahım, bizi ve neslimizi şükretmek için barındırdığını, yardımıyla kuvvetlendirdiğin ve temiz şeylerden rızıklandırdığın kullarından eyle.. Âmin..

2 Haziran 2017 Cuma

Öyle bir fitne ki, sâdece zulmedenlere dokunmaz

Ey insan! Allah, iman edenlere hitab ederek Resul-i Ekrem’in (asm) kendilerine hayat verecek şeylere kendilerini davet ettiğinde, Allah’a ve Resulüne (asm) icabet etmelerini haber verir. Allah, ayrıca Allah’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve hesab vermek üzere mutlaka Allah’ın huzuruna toplanacaklarını bildirir.
Resul-i Ekrem’in (asm) davetine icabet edilmesini haber veren Allah, ayrıca öyle bir fitneden sakınmalarını haber verir ki ekserin hatasına bağlı olan o fitne geldiğinde içlerinden sadece zulmedenlere dokunmayacağını, o zalimleri hoş görüp meylettiklerinden umumî olacağını ve Allah’ın azabı pek şiddetli olan olduğunu bilmelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem öyle bir fitneden sakının ki, (geldiği zaman) içinizden sâdece zulmedenlere dokunmaz (umûmî olur)! Ve bilin ki şübhesiz Allah, azâbı pek şiddetli olandır. (Enfal, 25)”
Allahım, bizi ve neslimizi umumî musibete sebeb olan her türlü fitneden sakınanlardan eyle.. Âmin..

1 Haziran 2017 Perşembe

Peygamber size hayat verecek şeylere sizi da‘vet ettiğinde

Ey insan! Allah, hakkı anlamayan sağırlar ve dilsizlerde bir hayır olsaydı, elbette onlara hakkı işittireceğini haber verir. Allah, hayır olmayan halleriyle onlara hakkı işittirse bile, yine onların haktan yüz çevirip batıla döneceklerini bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek Resul-i Ekrem’in (asm) kendilerine hayat verecek şeylere davet ettiğinde, Allah’a ve Resulüne (asm) icabet etmelerini haber verir. Allah, iman edenlerin Allah’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini bilmelerini ve hesab vermek üzere Allah’ın huzuruna toplanacaklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! (Peygamber) size hayat verecek şeylere sizi da‘vet ettiği zaman, Allah’a ve Resûl(ün)e icâbet edin! Ve bilin ki şübhesiz Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve (siz) muhakkak O’nun huzûruna toplanacaksınız! (Enfal, 24)”
Allahım, bizi ve neslimizi hayat verecek şeylerde Allah’a ve Reslüne (asm) icabet edenlerden eyle.. Âmin..

31 Mayıs 2017 Çarşamba

Allah onlarda bir hayır bilseydi

Ey insan! Allah, yeryüzünde debelenen hayvanların Allah katında en kötüsünün hakkı anlamayan sağırlar ve hakkı itiraf etmeyen dilsizler olduğunu bildirir.
Allah, hakkı işitmeyen sağırlara işitmekte bir hayır olsaydı, onlara işittireceğini haber verir. Allah, onlarda bir hayır olmadığı için onlara bu halleriyle işittirse bile, onların yine haktan yüz çeviren kimseler olarak batıla geri döneceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki Allah onlarda bir hayır bilseydi, elbette onlara işittirirdi. (Bu hâlleriyle) onlara işittirse bile, onlar (haktan) yüz çeviren kimseler olarak doğrusu yine geri dönerlerdi. (Enfal, 23)”
Allahım, bizi ve neslimizi haktan yüz çevirmeyen kullarından eyle.. Âmin..

30 Mayıs 2017 Salı

Debelenen hayvanların Allah katında en kötüsü

Ey insan! Allah, iman edenlere Kur’an’ı işitmedikleri ve anlamadıkları halde işittik diyenler gibi olmamalarını bildirir.
Allah, yeryüzünde debelenerek hareket eden hayvanların Allah katında en kötüsünün işittikleri halde o hakkı anlamayan sağırlar ve hakkı dilleriyle itiraf etmeyen dilsizler olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Şübhe yok ki, (yeryüzünde) debelenen hayvanların Allah katında en kötüsü, o (hakkı) anlamayan sağırlar ve (o’nu i‘tirâf etmeyen) dilsizlerdir! (Enfal, 22)”
Allahım, bizi ve neslimizi hakkı anlamayan sağırlar ve itiraf etmeyen dilsizlerden eyleme.. Âmin..

29 Mayıs 2017 Pazartesi

İşitmedikleri hâlde “İşittik” diyenler gibi de olmayın

Ey insan! Allah, iman edenlere Allah’a ve Resulüne (asm) itaat etmelerini ve Kur’an’ı işitip durdukları halde Kur’an’dan yüz çevirmemelerini bildirir.
Kur’an’dan yüz çevirmemelerini iman edenlere emreden Allah, Kur’an’ı işitmedikleri ve anlamadıkları halde işittik, anladık diyenler gibi olmamalarını da bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Kendileri işitmedikleri hâlde “İşittik” diyenler gibi de olmayın! (Enfal, 21)”
Allahım, bizi ve neslimizi işitmedikleri halde işittik diyenlerden olmayanlardan eyle.. Âmin..

28 Mayıs 2017 Pazar

Allah’a ve Resûlüne itâat edin

Ey insan! Allah, kâfirlere, eğer fetih istiyorlarsa ki onların isteğinin aksine onları mağlub eden bir fethin geldiğini, eğer Peygambere (asm) düşmanlıktan vazgeçerlerse bunun onlar için hayırlı olduğunu haber verir. Allah, düşmanlıktan vazgeçmeyip savaşa dönmeleri halinde, Allah’ın da Peygambere (asm) yardıma döneceğini, kâfirlerin sayıca çokluklarının onlara bir fayda vermeyeceğini, zira Allah’ın mü’minlerle beraber olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek Allah’a ve Resulüne (asm) itaat etmelerini ve Kur’an’ı ve hakikatleri işitip durdukları halde Kur’an’dan yüz çevirmemelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! Allah’a ve Resûlüne itâat edin; ve siz (Kur’ân’ı) işitip durduğunuz hâlde ondan yüz çevirmeyin! (Enfal, 20)”
Allahım, bizi ve neslimizi Allah’a ve Resulüne (asm) itaat eden ve Kur’an’dan yüz çevirmeyen kullarından eyle.. Âmin..

27 Mayıs 2017 Cumartesi

Allah, mü’minlerle berâberdir

Ey insan! Allah, Bedir’de mü’minlere karşı imtihanın güzel bir imtihan olduğunu, kâfirlerin mü’minlere kurmuş olduğu tuzağı zayıf düşüren olduğunu bildirir.
Allah, kâfirlere hitab ederek eğer fetih istiyorlarsa istediklerinin aksine kendilerini mağlub eden fethin Bedir’de geldiğini haber verir. Allah, kâfirlere, Peygambere (asm) düşmanlıktan vazgeçerlerse bunun kendileri için hayırlı olduğunu, aksine savaşa dönmeleri halinde Kendilerinin Peygambere (asm) yardıma döneceklerini buyurur. Allah, kâfirlere topluluklarının çok da olsa kendilerine asla bir fayda vermeyeceğini, zira Allah’ın mü’minlerle beraber olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Ey kâfirler!) Eğer fetih istiyorsanız, işte gerçekten size (istediğinizin aksine, sizin mağlûb olduğunuz) fetih geldi! Eğer (peygambere düşmanlıktan) vazgeçerseniz, artık bu sizin için hayırlıdır. Fakat (savaşa) dönerseniz, (biz de ona yardıma) döneriz. Çok da olsa topluluğunuz, size aslâ bir fayda veremez; çünki Allah, mü’minlerle berâberdir. (Enfal, 19)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima beraber olduğun kullarından eyle.. Âmin..

26 Mayıs 2017 Cuma

Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir

Ey insan! Allah, iman edenlere, Bedir Harbinde inkâr edenleri onların öldürmediğini, bilakis öldürenin Allah olduğunu haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) düşmanların yüzüne toprağı kendisinin atmadığını, atanın Allah olduğunu bildirir. Allah, mü’minleri güzel bir imtihanla imtihan etmek için nimet, zafer ve ganimet verdiğini, Allah’ın herşeyi işiten Semi ve herşeyi bilen Alim olduğunda şübhe olmadığını bildirir.
Mü’minleri nimet, zafer ve ganimet gibi güzel bir imtihan ile imtihan eden Allah, imtihanların böyle olduğunu, Allah’ın kâfirlerin mü’minlere karşı kurdukları tuzakları zayıf düşüren olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte bu (imtihanlar) böyledir; muhakkak ki Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir. (Enfal, 18)”
Allahım, bizi ve neslimizi güzel ve muvaffak olacağımız imtihanlar verdiklerinden eyle.. Âmin..

25 Mayıs 2017 Perşembe

Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü

Ey insan! Allah, inkâr edenlerle karşılaştıklarında arkalarını dönmemelerini emrettiği iman edenlere, tekrar savaşmak üzere bir tarafa istirahate ve mevzie çekilen veya başka bir birliğe katılmak için geri dönenin müstesna olduğunu, öyle bir günde arkasını dönüp kaçan kimsenin Allah’dan bir gazaba uğramış olacağını ve o kimsenin varacağı yerin Cehennem olduğunu, Cehennemin ise varılacak kötü bir yer olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere, Bedir Harbinde inkâr edenleri onların öldürmediğini, onları öldürenin Allah olduğunu haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) düşmanların yüzüne bir avuç toprak attığında kendisinin atmadığını, atanın Allah olduğunu bildirir. Allah, iman edenleri güzel bir imtihan olan nimet, zafer ve ganimetle imtihan etmek için böyle yaptığını haber verir. Allah, herşeyi işiten Semi ve herşeyi bilen Alim olduğunda şübhe olmadığını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte onları (Bedir’de aslında, siz) öldürmediniz, velâkin onları Allah öldürdü! Attığın zaman da (sen) atmadın, fakat Allah attı! Hem mü’minleri güzel bir imtihanla (ni‘metle, zafer ve ganîmetle) imtihân etmek için (böyle yaptı). Şübhesiz ki Allah, Semî‘ (herşeyi işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir. (Enfal, 17)”
Allahım, bizi ve neslimizi güzel bir imtihan ile imtihan ettiğin ve imtihanı kazanan kullarından eyle.. Âmin..

24 Mayıs 2017 Çarşamba

Kim öyle bir günde onlara arkasını dönerse

Ey insan! Allah, iman edenlere, kendilerine ordu halinde gelen kâfirlerin çokluklarına bakarak arkalarını dönüp kaçmamalarını bildirir.
Kâfirlere karşı arkalarını dönmemelerini emreden Allah, tekrar savaşmak için bir tarafa çekilen veya yine savaşmak üzere başka bir birliğe katılan kimsenin müstesna olduğunu haber verir. Allah, kâfir ordusuyla karşılaştıkları bir günde arkasını dönüp kaçan kimsenin artık Allah’dan bir gazaba uğramış olacağını ve o kimsenin yarın varacağı yerin Cehennem olduğunu, Cehennemin de varılacak çok kötü bir yer olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Tekrar) savaşmak için bir tarafa çekilen veya başka bir birliğe katılan müstesnâ, kim öyle bir günde onlara arkasını dönerse (kaçarsa), artık hiç şübhesiz Allah’dan bir gazaba uğramış olur ve onun varacağı yer Cehennemdir! O ise ne kötü varılacak yerdir! (Enfal, 16)”
Allahım, bizi ve neslimizi arkasını dönenlerden eyleme.. Âmin..

Ordu hâlinde inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman

Ey insan! Allah, Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelen kâfirlerin azabını haber vererek bunun kendilerine Allah’ın azabı olduğunu ve hak ettikleri azabı tatmalarını haber verir. Allah, kâfirler için ayrıca Cehennem azabı da olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek ordu halinde inkâr edenlerle karşılaşmaları halinde onların çokluklarına bakarak arkalarını dönüp kaçmamalarını emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ey îmân edenler! Ordu hâlinde inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman, (çokluklarına bakarak) hemen onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın)! (Enfal, 15)”
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlere karşı daima sebat edenlerden eyle.. Âmin..

23 Mayıs 2017 Salı

Kâfirler için bir de Cehennem azâbı vardır

Ey insan! Allah, kâfirlere gelen azabın Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelmeleri yüzünde olduğunu, Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelen kimse için Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bildirir.
Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelen kâfirlere karşı azabın pek şiddetli olduğunu bildiren Allah, bunun kendilerine Allah’ın azabı olduğunu ve bunu tatmalarını buyurduğunu haber verir. Allah, kâfirler için dünyada tadacakları azabın dışında bir de Cehennem azabı olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte bu size (Allah’ın azâbı)dır. Haydi bunu tadın! Muhakkak kâfirler için bir de Cehennem azâbı vardır. (Enfal, 14)”
Allahım, bizi ve neslimizi dünyevî ve uhrevî her türlü azabdan daima muhafaza eylediklerinden eyle.. Âmin..

Azab, Allah’a ve Resûlüne karşı gelmeleri yüzündendir

Ey insan! Allah, mü’minlere kuvvet verdiği vakit meleklere, Kendisinin onlarla beraber olduğunu ve artık iman edenlere sebat vermelerini, inkâr edenlerin kalblerine korku salacağını, kâfirlerin boyunları üstüne vurmalarını ve bütün parmaklarına da vurmalarını emrettiğini bildirir.
Allah, bu azabın onların Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelmeleri yüzünden onlara verildiğini haber verir. Allah, Allah’a ve Resulüne (asm) karşı gelen kimse için Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Bu (azab), gerçekten onların Allah’a ve Resûlüne karşı gelmeleri yüzündendir. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, artık şübhesiz (bilsin) ki Allah, azâbı pek şiddetli olandır. (Enfal, 13)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana ve Resulüne (asm) itaat eden kimselerden eyle.. Âmin..

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Haydi îmân edenlere sebât verin

Ey insan! Allah, meleklerle mü’minlere yardım ettiğinde tarafından bir emniyet olması için onları hafif bir uyku bürüdüğünü ve üzerlerine gökten bir su indirdiğini, bununla da onları temizlemeyi, kendilerinden şeytanın pisliği olan vesveseyi gidermeyi, kalblerini Kendisine bağlamakla pekiştirerek ayaklarını hak üzere sabit kılmayı dilediğini bildirir.
Allah, mü’minlerin kalblerini ve ayaklarını sabit kıldığı vakit meleklere, kendileriyle beraber olduğunu, iman edenlere sebat vermelerini, Kendisinin inkâr edenlerin kalblerine korku salacağını, o kâfirlerine boyunları üstüne vurmalarını ve bütün parmaklarına da vurmalarını vahyettiğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Yine o vakit Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: “Şübhesiz ben sizinle berâberim; haydi îmân edenlere sebât verin! İnkâr edenlerin kalblerine korku salacağım; haydi vurun (onların) boyunları üstüne! Ve vurun onların bütün parmaklarına!” (Enfal, 12)”
Allahım, bizi ve neslimizi beraber olup sebat verdiğin kullarından eyle.. Âmin..

Hafif bir uykuya bürüyor ve üzerinize bir su indiriyordu

Ey insan! Allah, Bedir Harbi’nde ardı ardına gelen bin melekle yardım ettiğini hatırlatmakla ancak mü’minlere bir müjde olmasını ve kalblerinin onunla mutmain olmasını dilediğini haber verir. Allah, yardımın ancak Allah tarafından olduğunu ve Allah’ın kudretinin her zaman üstün gelen Aziz, her işi hikmetli olan Hakim olduğunu bildirir.
Yardımın ancak Allah tarafından olduğunu bildiren Allah, o zaman mü’minleri tarafından bir emniyet olması için hafif bir uykuya bürüdüğünü ve üzerlerine gökten bir su indirerek onunla onları temizlemek, şeytanın pisliği olan vesvesesini gidermek, kalblerini kendine bağlayarak pekiştirmek ve böylece ayaklarını hak üzere sabit kılmak istediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “O zaman sizi, tarafından bir emniyet olmak üzere hafif bir uykuya bürüyordu ve üzerinize gökten bir su indiriyordu ki, bununla sizi temizlesin, sizden şeytanın pisliğini (vesvesesini) gidersin, kalblerinizi pekiştirsin (kendine bağlasın) ve bununla ayakları(nızı) sâbit kılsın! (Enfal, 11)”
Allahım, bizi ve neslimizi emniyetli kıldığın, şeytanın pisliğini giderdiğin, kalblerini pekiştirdiğin ve ayaklarını sabit kıldığın kullarından eyle.. Âmin..

21 Mayıs 2017 Pazar

Yardım, ancak Allah tarafındandır

Ey insan! Allah, iki taifeden birisini vaad etmesinden önce Bedir Harbinde Rablerinden yardım istediklerini mü’minlere hatırlatır ve onların dualarını, onlara ardı ardına gelen bin melekle yardım edici olduğunu buyurarak kabul ettiğini bildirir.
Bedir Harbinde Rablerinden yardım isteyen mü’minlere ardı ardına gelen bin melekle yardım eden Allah, bunu ancak onlara bir müjde olması ve yanlarında Allah’ın olduğuna kalblerinin mutmain olması için yaptığını bildirir. Allah, gelen ve gelecek yardımın ancak Allah tarafından olduğunu, kudreti her zaman üstün gelen Aziz ve her işi hikmetli Hakim olduğunu buyurarak bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Allah bunu ancak bir müjde olsun ve kalbleriniz bununla mutmain olsun diye yapmıştı. Yardım, ancak Allah tarafındandır. Şübhesiz ki Allah, Azîz (kudreti her zaman üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır. (Enfal, 10)” Allahım, bizi ve neslimizi yardımlarınla kalbleri daima mutmain olan kullarından eyle.. Âmin..

Ardı ardına bin melekle yardım ediciyim

Ey insan! Allah, hak olan İslam’ın üstünlüğünü gerçekleştirmek ve kâfirlerin kökünü kesmek istediğini buyurmakla günahkârlar hoş görmese de o hakkın gerçekleştirmeyi ve İslam’a karşı olan o batılı ortadan kaldırmayı dilediğini bildirir.
Allah, mü’minlere Rablerinden yardım istediklerini hatırlatarak onlara ardı ardına gelen bin melekle yardım edici olduğunu bildirerek dualarını kabul ettiğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hani Rabbinizden yardım istiyordunuz da: “Şübhesiz ben size ardı ardına (gelen) bin melekle yardım ediciyim!” diye duânızı kabûl etmişti. (Enfal, 9)”
Allahım, bizi ve neslimizi rahmetini yar ve yardımcı kıldığın kullarından eyle.. Âmin..

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Günahkârlar hoş görmese de

Ey insan! Allah, hak olan cihadın belli olduğu vakit Allah’ın mü’minlere silahsız olan kervan veya silahlı düşman olan iki taifeden birisini vaad ettiğini, fakat mü’minlerin zayıf ve silahsız olan kervanın kendilerinin olmasını istediklerini, Allah’ın ise vaad ettiği sözleriyle hak olan İslam’ın üstünlüğünü gerçekleştirmek ve böylece kâfirlerin kökünü kesmek istediğini bildirir.
İslam’ı üstün kılmak ve kâfirlerin kökünü kesmek isteyen Allah, böylece bunu yapmayı günahkârlar hoş görmese de hak olan İslam’ın üstün olduğunu gerçekleştirmek ve İslam’ın karşısında duran o batılı ortadan kaldırmak istediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ki günahkârlar hoş görmese de, o hakkı gerçekleştirsin ve o bâtılı ortadan kaldırsın! (Enfal, 8)”
Allahım, bizi ve neslimizi o hakkı gerçekleştirmeye ve batılı ortadan kaldırmaya yardım edenlerden eyle.. Âmin..

Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek istiyor

Ey insan! Allah, mü’minler için hak olan cihadın gerekli olmasından sonra isteksiz olanların göz göre göre ölüme sürükleniyormuşlar gibi cihadın neticesindeki güzellikleri düşünmeden o hak olan cihad hususunda Resul-i Ekrem (asm) ile mücadele ettiklerini bildirir.
Allah, Müslümanlara hak olan cihadın belli olduğunda kendilerine biri silahsız kervan, diğeri silahlı düşman olan iki taifeden birisinin kendilerinin olacağını vaad ettiğini, fakat onların kendilerine göre zayıf ve silahsız olan kervanın kendilerinin olmasını istediklerini, Allah’ın ise sözleriyle hak olan İslam’ın üstünlüğünü gerçekleştirmek ve azılı kâfirlerin kökünü kesmek istediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “O vakit Allah size, iki tâifeden (silâhsız kervan veya silâhlı düşmandan) birinin şübhesiz sizin olacağını va‘d ediyordu; fakat (siz,) gerçekten zayıf (ve silahsız) olanın sizin olmasını istiyordunuz; hâlbuki Allah, sözleriyle o hakkı gerçekleştirmek (İslâm’ı üstün kılmak) ve kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu. (Enfal, 7)”
Allahım, bizi ve neslimizi tercihlerini rızana muvafık kıldıklarından eyle.. Âmin..

19 Mayıs 2017 Cuma

O hak husûsunda seninle mücâdele ediyorlardı

Ey insan! Allah, iman edenlerin ganimet hakkında ihtilafa düştüğünü, Resul-i Ekrem (asm) ile iman edenlerin evlerinden İslam davası adına hak uğruna çıktıklarını, sadece kervan için çıktıklarından bir cihad emriyle karşılaşınca mü’minlerden bir kısmının bu cihada gerçekten isteksiz olduklarını bildirir.
Allah, silahlı taife ile cihad edecekleri hak ortaya çıkıp cihad gerekli olduktan sonra, mü’minlerden isteksiz olanlar sanki göz göre göre ölüme sürüklendiklerini düşündüklerinden cihadın neticesindeki güzellikleri düşünmeden hak olan cihad emri hususunda Resul-i Ekrem (asm) ile mücadele ettiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Hak) ortaya çıktıktan (ve artık cihâd gerekli olduktan) sonra, sanki onlar (göz) göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (netîcesindeki güzellikleri düşünmeden) o hak husûsunda seninle mücâdele ediyorlardı. (Enfal, 6)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana ve Resulüne (asm) itaat edenlerden eyle.. Âmin..

Mü'minlerden bir kısmı cihada isteksizlerdi

Ey insan! Allah, haber verdiği gerçekten iman edenlerin vasıflarını yaşayanların gerçek mü’minler olduklarını ve onlar için Rableri katında dereceler, bir mağfiret ve daimî bir rızık olduğunu bildirir.
Allah, mü’minlerin ganimetler hakkındaki ihtilafı benzetme yoluyla haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’i (asm) ve mü’minleri evlerinden davaları olan hak uğruna çıkardığında, sadece hafif silahlı olan kervan için çıktıklarından, sayıca ve silahça daha kuvvetli olan birliğe karşı bir cihad emriyle karşılaştıklarında mü’minlerin bir kısmının gerçekten isteksiz olduklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Onların ganîmetler hakkındaki ihtilâfı) şu hâle benzer ki, Rabbin seni evinden hak uğruna (da‘vân adına) çıkarmıştı da, (sâdece kervan için çıkıp, bir cihad emriyle karşılaşınca) doğrusu mü’minlerden bir kısmı (buna) gerçekten isteksizlerdi. (Enfal, 5)”
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda mücadele ve mücahedede daima istekli ve gayretli eyle.. Âmin..

18 Mayıs 2017 Perşembe

İşte gerçek mü’minler onlardır.

Ey insan! Allah, gerçekten iman eden mü’minlerin namazı hakkıyla eda ettiklerini ve kendilerini rızıklandırdığı şeylerden sadaka ve zekat olarak Allah yolunda sarf ettiklerini bildirir.
Gerçekten iman eden mü’minlerin vasıflarını haber veren Allah, gerçek mü’minlerin o vasıfları üzerinde taşıyan ve yerine getirenler olduklarını buyurur. Allah, onlar için şefkatle terbiye eden Rableri katında yüksek dereceler, günahlarını bağışlayan bir mağfiret ve daimî istifade edecekleri bir rızık olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte gerçek mü’minler onlardır. Onlar için Rableri katında dereceler, bir mağfiret ve dâimî bir rızık vardır. (Enfal, 4)”
Allahım, bizi ve neslimizi gerçek mü’minlerden eyle.. Âmin..

Onlar ki, namazı hakkıyla edâ ederler, zekatı verirler

Ey insan! Allah, iman eden mü’minlerin ancak Allah anıldığında kalbleri ürperen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda bunun imanlarını artıran ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler olduğunu bildirir.
Gerçekten iman eden mü’minlerin vasıflarını haber veren Allah, namazı, hakkıyla eda şartları olan tadil-i erkan, vakti muhafaza ve devam üzere kıldıklarını ve kendilerine rızık olarak verdikleri nimetlerden de Allah yolunda sadaka ve zekat yoluyla sarf ettiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Onlar ki, namazı hakkıyla edâ ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler. (Enfal, 3)”
Allahım, bizi ve neslimizi namazı hakkıyla eda eden ve rızıklandırdığın şeylerden yolunda sarf eden mü’minlerden eyle.. Âmin..

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Mü’minler ancak o kimselerdir ki

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) ganimetlerden sorduklarını ve onlara enfal denilen ganimetler hakkındaki hükmün Allah ve Resulüne (asm) aid olduğunu söylemesini haber verir. Allah, Allah ve Resulünün (asm) hükmünden sonra artık Allah’dan korkup aralarındaki ihtilaf halini düzeltmelerini, eğer gerçek bir mü’min iseler Allah ve Resulüne (asm) itaat etmelerini bildirir.
Allah, mü’minlerin ancak Allah anıldığında kalbleri ürperen ve kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda bunun onların imanlarını artıran ve yalnız şefkatle terbiye eden Rablerine tevekkül edip dayanan kimseler olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri ürperir; kendilerine O’nun âyetleri okunduğunda (bu, onların) îmanlarını artırır ve (onlar yalnız) Rablerine tevekkül ederler. (Enfal, 2)”
Allahım, bizi ve neslimizi Allah anıldığında kalbleri ürperen, âyetler okunduğunda imanları artan ve yalnız Sana tevekkül edenlerden eyle.. Âmin..

Enfâl Allah’a ve peygambere âiddir

Ey insan! Allah, başta enfal ve ganimetler olmak üzere cihad, iman, küfür, sabır, münafıklar, meleklerle yardım etmesi, Allah ve Resulüne (asm) itaat, imtihan, fitne, kâfirlerin tuzaklarını Allah’ın bozması gibi bir çok konuya değinir, haber verir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek kendisine cihad neticesinde elde edilen ganimetlerden sorduklarını, onlara enfal ve ganimetlerin Allah ve Peygambere (asm) aid olduğunu haber verir. Allah, ganimet hakkında hükmü haber verdikten sonra iman edenlere Allah’dan korkmalarını ve aralarındaki ihtilaf halini düzletmelerini, eğer iman ediyorlarsa Allah’a ve Resulüne (asm) etmelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana ganîmetlerden soruyorlar. De ki: “Enfâl (ganîmetler hakkında hüküm) Allah’a ve peygambere âiddir.” Artık Allah’dan korkun ve aranızdaki hâli (ihtilâfı) düzeltin! Eğer (gerçek) mü’minler iseniz, Allah’a ve Resûlüne itâat edin! (Enfal, 1)”
Allahım, bizi ve neslimizi Kendine ve Resulüne (asm) itaat edenlerden eyle.. Âmin..

16 Mayıs 2017 Salı

Cihad ve ganimetlerden bahseden sure, Enfal Suresi

Ey insan! Enfal Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 8. suresi olup 93. sure olarak Medine devrinde nazil olmuştur, 75 âyettir.
Allah Enfal Suresinde, enfal denilen ganimetlerden, mü’minlerin hal ve vasıf ve akıbetlerinden, mü’minlerin Allah anıldığında kalblerinin ürpermesinden, iman ve tevekkülden, namazı hakkıyla edadan, sadaka ve zekâttan, cihaddan, mü’minlerin iki taifeden zayıf olanı tercih ettiklerinden, Allah’ın kâfirlerin kökünü kesmek istemesinden, hak ve batıldan, meleklerle gelen yardımlardan, Allah’ın ihsanlarından, şeytanın pisliğinden, kâfirlere gelen azabdan, kafirlerin Allah ve Resulüne (asm) karşı gelmelerinden, savaş halindeki mü’minlere tavsiyelerden, Bedir’de öldürenin Allah olduğundan, zafer ve ganimetin mü’minler için bir imtihan olmasından, Allah ve Resulüne (asm) itaat ve Kur’an’dan yüz çevirmemeden, kafirlerin hallerinden, Allah ve Resulüne (asm) icabetten, fitneden sakınmaktan, mal ve çocukların birer imtihan olmasından, kâfirlerin tuzaklarından ve Allah’ın tuzağından, kâfirlerin âyetlere masal dediğinden, Mescid-i Haram’ın hizmetinin ehlinin takva sahibleri olduğundan, Kâbe’den, kâfirleri topluca Cehenneme atacağından, Allah yolunda savaşmaktan, ganimetlerin taksiminden, mü’minlerin gözlerine kâfir ordularını az göstermesinden, Allah ve Resulüne (asm) itaatten, mü’minlerin birbirleriyle çekişmemesinin gereğinden, sabırdan, gösteriş yapıp Allah yolundan men edenlerden, münafıklardan, meleklerin kâfirlerin canını alışlarından, müşriklerin adetlerinden, inkârcıların hallerinden, Allah’ın hainleri sevmediğinden, kâfirlere karşı cihad için hazırlık yapılmasından, barış isteyen kâfirlerle barış yapılmasından, mü’minlere Allah’ın yeteceğinden, mü’minlerin cihada teşvik edilmesinden, yeryüzünde ağır basmadıkça esir alınmamasından, Muhacir ve Ensar’dan, kâfirlerin birbirinin dostu olmasından, akrabalık bağından bahseder.
Allahım, bizi ve neslimizi Enfal Suresinden murad mana, fazilet ve sırlara mazhar eyle.. Âmin..


 

Allah, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabûl etsin

Ey insan! Allah, Kendisini tanıtacak, kulluk görevini bilecek ve yapacak cihaz, alet ve ölçüleri emanet olarak göklere, yere ve dağlar arz ettiklerini, fakat emanetin şer cihetlerinden dolayı yüklenmeyi çekindiklerini ve ondan korktuklarını, insanın ise onu hemen yükleniverdiğini haber verir. Allah, insanın, emaneti şerre alet ettiklerinden çok zalim ve şerrin neticesinin pek ağır olduğunu, Allah’ın azametini anlamadıkları için çok cahil olduğunu bildirir.
Allah, bu emaneti insana vermekle iman etmediği halde iman etmiş gibi görünen münafık erkekler ile münafık kadınlara, Allah’a başka şeyleri ortak koşan müşrik erkekler ile müşrik kadınlara azab edeceğini haber verir. Allah, emaneti vermekle iman eden mü’min erkekler ile mü’min kadınların da tevbesini kabul edeceğini, Kendisinin günahları çok bağışlayan Gafur ve kullarına karşı çok merhamet eden Rahim olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “(Bu emâneti insana verdi) ki Allah, münâfık erkekler ve münâfık kadınlara, müşrik erkekler ve müşrik kadınlara (o emânete hâinlik etmeleri sebebiyle) azâb etsin; ve Allah, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabûl etsin! Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir. (Ahzab, 73)”
Allahım, bizi ve neslimizi tevbesini kabul ettiğin, mağfiret ve merhamet buyurduğun kullarından eyle.. Âmin..

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Doğrusu insan çok zâlim, çok câhildir

Ey insan! Allah, Allah’dan sakınan ve doğru söz söyleyen iman edenler için işlerini düzelteceğini ve günahlarını bağışlayacağını haber verir. Allah, Kendisine ve Resulüne (asm) itaat eden kimsenin büyük bir kurtuluşa ereceğini bildirir.
Allah, Kendisini tanıtacak, kulluk vazifesini bildirecek emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettiklerini, fakat onların bu emaneti yüklenmekten çekinip korktuklarını haber verir. Allah, göklerin, yerin ve arzın yüklenmekten korktukları emaneti insanın yükleniverdiğini, emaneti şerre kullandığı için çok zalim ve neticesinin pek ağır olduğunu bilmediği için çok cahil olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Muhakkak ki biz emâneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de (onlar) onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zâlim, çok câhildir. (Ahzab, 72)”
Allahım, bizi ve neslimizi emaneti hakkıyla taşıyan kullarından eyle.. Âmin.
 

Kim Allah’a ve Resûlüne itâat ederse

Ey insan! Allah iman edenlere hitab ederek Allah’dan sakınmalarını ve konuştuklarında doğru söz söylemelerini bildirir.
İman edenlere Allah’dan sakınmalarını ve doğru söz söylemelerini emreden Allah, böylece kendilerine işlerini düzelteceğini ve kendileri için işledikleri günahlarını bağışlayacağını haber verir. Allah, ayrıca Allah’a ve Resulüne (asm) itaat eden kimsenin itaatine mükâfat olarak Cehennem gibi dehşetli bir azabdan Cennete girmekle büyük bir kurtuluşa ermiş olacağını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ki (Allah), size işlerinizi düzeltsin ve sizin için günahlarınızı bağışlasın! Ve kim Allah’a ve Resûlüne itâat ederse, o takdirde gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiş olur. (Ahzab, 71)”
Allahım, bizi ve neslimizi işlerini düzelttiğin ve günahlarını bağışladığın büyük kurtuluşa eren kullarından eyle.. Âmin..

14 Mayıs 2017 Pazar

Allah’dan sakının ve doğru söz söyleyin

Ey insan! Allah, iman edenlere vaktiyle Hz. Musa’ya (as) eziyet edenler gibi olmamaları için ikazda bulunur ve nihayetinde Allah’ın Hz. Musa’yı (as) Allah katında şerefli bir kimse olduğu için eziyet edenlerin söyledikleri şeyden temize çıkardığını bildirir.
Allah, iman edenlere ayrıca Allah’a asi olmaktan ve gazabını üzerlerine çekmekten sakınmalarını ve konuştukları zaman doğru söz söylemelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey îmân edenler! Allah’dan sakının ve doğru söz söyleyin! (Ahzab, 70)”
Allahım, bizi ve neslimizi Senden sakınan ve doğru söz söyleyen kullarından eyle.. Âmin..

Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın

Ey insan! Allah, ateşte çevrilirken bin pişman olan ve kendilerini yoldan saptıranların tabi oldukları reisleri ve büyükleri olduğunu söyleyen kâfirlerin, kendilerini yoldan saptıranlara azabdan iki kat vermesini ve onlara büyük bir lanet ile lanet etmesini söyleyeceklerini bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek vaktiyle Hz. Musa’ya (as) eziyet eden kimseler gibi olmaması için onlara ikazda bulunur. Allah, sonunda Hz. Musa’ya (as) eziyet edenlerin söyledikleri şeyden Hz. Musa’yı (as) Allah katında şerefli bir kul olduğu için temize çıkardığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey îmân edenler! (Siz de vaktiyle) Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın; nihâyet Allah onu, söyledikleri şeyden temize çıkarmıştı. Çünki (o,) Allah katında şerefli (bir kul) idi. (Ahzab, 69)”
Allahım, bizi ve neslimizi katında şerefli kıldığın kullarından eyle.. Âmin..

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Rabbimiz! Onlara azabdan iki kat ver

Ey insan! Allah, ateş içinde yüzleri çevrilirken Allah’a ve Peygambere itaat etmediklerine bin pişman olan kâfirlerin kendilerini şefkatle terbiye eden Rablerine, kendilerinin reislerine ve büyüklerine uyduklarını ve onların da kendilerini hak yoldan saptırdıklarını söyleyeceklerini bildirir.
Allah, kendilerini hak yoldan saptıranların reisleri ve büyükleri olduğunu ateşte çevrilirken söyleyen kâfirlerin şefkatle terbiye eden Rablerine, kendilerini haktan saptıran o reis ve büyüklerine azabdan iki kat vermesini ve onlara büyük bir lanetle lanet etmesini söyleyeceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Rabbimiz! Onlara azabdan iki kat ver ve onlara büyük bir lâ‘netle lâ‘net et!” (Ahzab, 68)”
Allahım, bizi ve neslimizi hakka tabi olan kullarından eyle.. Âmin..

Uyduğumuz reislerimiz ve büyüklerimiz bizi yoldan saptırdılar

Ey insan! Allah, kıyamet günü alevli ateşte ebedî olarak kalıcı olan kâfirlerin yüzleri ateş içinde çevrilirken kendi kendilerine sitem ederek dünyada iken Allah’a ve Peygambere itaat etmeyi şiddetle arzulayacaklarını bildirir.
Allah, Allah ve Peygamberine itaat etmedikleri için bin pişman olan kâfirlerin reislerine ve büyüklerine uyduklarını ve onların da kendilerini hak yoldan saptırdıklarını söyleyeceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ve: “Rabbimiz! Gerçekten biz, reislerimize ve büyüklerimize uyduk da (onlar) bizi (hak) yoldan saptırdılar” diyeceklerdir. (Ahzab, 67)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana ve Peygamberine (asm) itaat edenlerden eyle.. Âmin..

12 Mayıs 2017 Cuma

Eyvah bize! Keşke Allah’a ve peygambere itâat etseydik

Ey insan! Allah, lanetlediği kâfirlerin hazırladığı alevli ateşte ebedî olarak kalıcı olduklarını ve o gün kendilerine azabını hafifletecek veya giderecek bir dost ve yardımcı bulamayacaklarını bildirir.
Allah, alevli ateşte ebedî olarak kalıcı olduklarını haber verdiği kâfirlerin, o gün yüzleri ateş içinde halden hale, azabdan azaba çevrilirken kendi kendilerine “eyvah bize, keşke Allah’a itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik” diyeceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “O gün, yüzleri ateş içinde çevrilirken: “Eyvah bize! Keşke Allah’a itâat etseydik, peygambere de itâat etseydik!” diyeceklerdir. (Ahzab, 66)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana ve Peygamberine (asm) itaat edenlerden eyle.. Âmin..

Kâfirler ateşte ebedî olarak kalıcıdırlar

Ey insan! Allah, kâfirlere muhakkak lanet ettiğini ve onlar için alevli bir ateş hazırladıklarını bildirir.
Kâfirler için alevli bir ateş hazırladıklarını bildiren Allah, onların ebedî olarak kalıcı olduklarını, o gün kendilerine bir dost ve bir yardımcı bulamayacaklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “(Onlar) orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (O gün kendilerine) ne bir dost, ne de bir yardımcı bulacaklardır. (Ahzab, 65)”
Allahım, bizi ve neslimizi Cehennem ateşinden daima muhafaza eyle.. Âmin..

11 Mayıs 2017 Perşembe

Allah kâfirlere lâ‘net etmiştir

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) kendisine insanların kıyametin vaktinden sorduklarını ve onlara kıyametin ilminin ancak Allah katında olduğunu, kıyametin belki yakın olabileceğini söylemesini bildirir.
Allah, âyetlerini yalanlayıp inkâr eden kâfirlere lanet ettiğini ve o günahlarının cezası olarak onlar için alevli bir ateş hazırladığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Şübhesiz ki Allah kâfirlere lâ‘net etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır. (Ahzab, 64)”
Allahım, bizi ve neslimizi iman edip rahmet ettiğin kullarından eyle.. Âmin..

İnsanlar sana kıyametten soruyorlar

Ey insan! Münafıkların, kalblerinde bir hastalık bulunanların ve yalan haber yayanların savaş esnasında bulundukları yerde öldürüleceklerini bildiren Allah, Resul-i Ekrem’den önce gelip geçen ümmetler hakkında Allah’ın kanununun böyle olduğunu ve Allah’ın kanununda asla bir değişme bulamayacağını Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek kendisine insanların kıyametin ne zaman kopacağını sorduklarını haber verir. Allah, kıyametten soranlara, onun ilminin ancak Allah katında olduğunu, o kıyametin pek yakın olabileceğini, fakat onların bilemeyeceğini söylemesini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “İnsanlar sana kıyâmet(in vaktin)den soruyor. De ki: “Onun ilmi ancak Allah katındadır. Ne bilirsin, belki o kıyâmet yakın olabilir!” (Ahzab, 63)”
Allahım, bizi ve neslimizi kıyamet günü yüzü ak ve emin olanlardan eyle.. Âmin..

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Elli senelik ömrü kazandıran kandil, Beraat

Ey insan! Şu fani dünyaya ticaret ve memuriyet için gönderilen ve en güzel kıvamda yaratılan insan, nefis ve şeytanına aldanarak, onların esaretine girerek ticaret ve memuriyetini unutur. Vazifesini ve ahireti unutur. İnsanı nefsi bir balık gibi yutar ve ebedî hayatının mahvına çalışır.
İnsanı, nefis ve şeytanın esaretinden kurtaran, dalaletin ve küfrün karanlık zindanından kurtaran beraatı iman ve itaatidir. Allah’a ve ahirete iman edip salih ameller işler, birbirine hakkı tavsiye eder, o zaman aşağıların aşağısı olan esfel-i safilinden kurtulup yücelerin yücesi olan ala-yı illiyyine, hakikî kulluk ve mahbubiyet mertebesine çıkar.
Hayat-ı ictimaiyenin boğucu hengamesi altında boğulan, bir nebze gaflete giren insana kulluğunu hatırlatmak ve yaşatmak için Allah, insana mübarek gün ve geceler ihsan eylemiş, o günlere mahsus rahmetini ziyadeleştirmiştir. Üç aylar ve onlardaki Regaib, Mirac, Beraat ve Kadir Geceleri ve Mevlid Kandiliyle insanları rahmetiyle kuşatmıştır. Bire on olan salih amel ve Kur’an harfinin sevabını o günlere mahsus yüzlere, binlere, hatta Mirac’ta onbinlere, Beraat’te yirmibinlere ve Kadir’de otuzbinlere çıkartır.
Mübarek gün ve gecelerde çoklukla Kur’an, istiğfar ve salavatla meşgul olmak elli senelik, seksen senelik bir manevî ömrü kazandırabilir.
Allah’tan niyazımız odur ki mübarek gün ve gecelerde rızasına muvaffak ve nail olabilmeyi bizlere nasib eylesin.. Âmin..

Allah’ın kanûnunda aslâ bir değişme bulamazsın

Ey insan! Allah, savaş halinde iken münafıkların, kalblerinde bir hastalık bulunanların ve yalan haber yayanların lanetlenmiş olduğunu ve nerede bulunurlarsa yakalanıp öldürülmelerini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’den (asm) önce gelip geçen ümmetler hakkında Allah’ın kanununun böyle olduğunu ve Allah’ın kanununun her zaman cari olup asla bir değişme olmayacağını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Bundan önce gelip geçen (ümmet)ler hakkında Allah’ın kanûnu (böyle)dir. Ve Allah’ın kanûnunda aslâ bir değişme bulamazsın! (Ahzab, 62)”
Allahım, bizi ve neslimizi tokada müstahak olan kullarından eyleme.. Âmin..

9 Mayıs 2017 Salı

Lâ‘netlenmiş kimseler, nerede bulunurlarsa yakalanıp öldürülürler

Ey insan! Allah, Celalinin hakkı için münafıklar, kalblerinde nifak hastalığı bulunanlar ve Medine’de yalan haber yayan yahudilerin yaptıkları nifak ve fitneden vazgeçmemeleri halinde Peygamberi (asm) ve Müslümanları mutlaka onlara musallat edeceklerini, sonrasında da Medine’de pek aza komşu kalabileceklerini bildirir.
Allah, münafıklar ve kalblerinde nifak hastalığı bulunanlar ile Medine’de yalan haber yayanların lanetlenmiş kimseler olarak savaş halinde nerede bulunurlarsa yakalanıp mutlaka öldürüleceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Lâ‘netlenmiş kimseler olarak, nerede bulunurlarsa yakalanır ve mutlaka öldürülürler. (Ahzab, 61)”
Allahım, bizi ve neslimizi lanetlenmiş kimselerden eyleme.. Âmin..

Fitneden vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına baş, yüz ve bedenlerini kapatacak şekilde dış örtüleri olan çarşaflarının bir kısmıyla da üzerlerini örtmelerini söylemesini haber verir. Allah, bu şekilde tesettüre girmeleri onların tanınıp rahatsız edilmemeleri ve iffetleri için daha yakın ve elverişli olduğunu, hatalarına karşı çok bağışlayan Gafur ve çok merhamet eden Rahim olduğunu bildirir.
Allah, Celalinin hakkı için teminat vererek münafıkların ve kalblerinde bir nifak hastalığı bulunanların ve Medine’de yalan haber yayan yahudilerin yaptıkları nifak ve fitneden vazgeçmemeleri halinde Resul-i Ekrem’i (asm) ve Müslümanları mutlaka onlara musallat edeceklerini, sonrasında da Medine’de pek az bir süre Resul-i Ekrem’e (asm) komşu olarak kalabileceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Celâlim hakkı için, eğer münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar ve Medîne’de yalan haber yayanlar (yahudiler, bu yaptıklarından) vazgeçmezlerse, seni onlara mutlaka musallat ederiz; sonra orada (Medîne’de) ancak pek az (bir süre) sana komşu kalabilirler! (Ahzab, 60)”
Allahım, bizi ve neslimizi nifak ve kalbî hastalıklardan, yalan haber yapanlardan daima muhafaza eyle.. Âmin..

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Dış örtülerinden çarşaflarıyla üzerlerini örtsünler

Ey insan! Allah, yapmadıkları bir şeyden dolayı mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara eziyet edenlerin gerçekten bir iftira ve apaçık bir günahı yüklendiklerini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde bedenlerini hatlarını göstermeden tamamen örten dış örtüleri olan çarşaflarından bir kısmıyla da üzerlerini örtmelerini emreder. Allah, bu şekilde tesettüre girmelerinin tanınıp iffetlerine dil uzatılmamalarına ve rahatsız edilmemelerine daha yakın ve elverişli olduğunu haber verir. Allah, onlara karşı çok bağışlayan Gafur ve çok merhamet eden Rahim olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, (başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde) dış örtülerinden (çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerini örtsünler! Bu, onların (iffetli olarak) tanınıp da rahatsız edilmemeleri için daha yakındır (daha elverişlidir). Allah ise, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir. (Ahzab, 59)”
Allahım, bizi ve neslimizi tesettüre riayet eden, mağfiret ve rahmetine mazhar olanlardan eyle.. Âmin..

Eziyet edenler, bir iftirâ ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir

Ey insan! Allah, küfür ve isyanlarıyla Allah ve Resulüne (asm) eziyet edenlerin Allah tarafından dünya ve ahirette muhakkak lanetlendiğini ve onlar için pek aşağılayıcı bir azabın hazırlandığını bildirir.
Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenlerin gerçekten bir iftira ve apaçık bir günah yüklendiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler ise, bu takdirde gerçekten bir iftirâ ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. (Ahzab, 58)”
Allahım, bizi ve neslimizi iftiradan ve iftira etmekten muhafaza eyle.. Âmin..

7 Mayıs 2017 Pazar

Allah ve Resûlüne o eziyet edenler yok mu

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) Allah ve meleklerinin muhakkak salat ettiklerini haber verir. Allah, iman edenlere de hitab ederek onların da Resul-i Ekrem’e (asm) salat edip teslimiyetle selam etmelerini bildirir.
Allah, kendilerine gönderilen âyetleri inkâr ve isyan ederek Allah’a ve Resul-i Ekrem’e (asm) eziyet edenlere Allah’ın hem dünyada hem ahirette lanet ettiğini ve onlar için pek aşağılayıcı bir azabın hazırlandığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Şübhesiz ki Allah ve Resûlüne o eziyet edenler yok mu, Allah onlara hem dünyada hem âhirette lâ‘net etmiş ve onlar için (pek) aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır. (Ahzab, 57)”
Allahım, bizi ve neslimizi Senin ve Resulünün (asm) razı ve hoşnud olduğu kullarından eyle.. Âmin..

Allah ve melekleri, o Peygambere salât ederler

Ey insan! Allah, Peygamber (asm) hanımlarına babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları olan Müslüman kadınlar ve sahib oldukları köleleri ile perdesiz görüşüp konuşmalarında bir günah olmadığını haber verir. Allah, bununla beraber Allah’dan sakınmalarını ve Allah’ın herşeye hakkıyla şahid olduğunun şübhesiz olduğunu bildirir.
Allah, temin ederek Allah ve meleklerinin Resul-i Ekrem’e (asm) salat ve yardım ettiklerini haber verir. Allah, iman edenlere hitab ederek onların da Resul-i Ekrem’e (asm) salat ve dua etmelerini ve O’na (asm) tam teslimiyetle selam vermelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Muhakkak ki Allah ve melekleri, o peygambere salât ederler. Ey îmân edenler! (Siz de) ona salât edin ve (ona) teslîmiyetle selâm verin! (Ahzab, 56)”
Allahım, bizi ve neslimizi Resul-i Ekrem’e (asm) daima salat ve selam edenlerden eyle.. Âmin..

6 Mayıs 2017 Cumartesi

Bununla berâber Allah’dan sakının!

Ey insan! Allah, iman edenlere bir şeyi açıklasalar da onu gizleseler de fark etmeyeceğini, Allah’ın herşeyi hakkıyla bilen olduğunda hiçbir şübhe olmadığını bildirir.
Allah, Peygamber (asm) hanımlarına babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları olan Müslüman kadınlar ve sahib oldukları köleleri ile perdesiz görüşüp konuşmaları hakkında bir günah olmadığını haber verir. Allah, Peygamber (asm) hanımlarına hitab ederek görüşüp konuşma düsturuyla beraber hataya düşmemek hususunda Allah’dan sakınmalarını, Allah’ın herşeye hakkıyla şahid olduğunda şübhe olmadığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Onlara (peygamberin zevcelerine), ne babaları, ne oğulları, ne erkek kardeşleri, ne erkek kardeşlerinin oğulları, ne kız kardeşlerinin oğulları, ne kendi kadınları (Müslüman kadınlar) ve ne de sâhib oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur (bunlarla perdesiz görüşüp konuşabilirler). (Ey peygamber zevceleri!) Bununla berâber Allah’dan sakının! Şübhesiz Allah, herşeye hakkıyla şâhiddir. (Ahzab, 55)”
Allahım, bizi ve neslimizi Senden hakkıyla sakınan kullarından eyle.. Âmin..

Allah, herşeyi hak­kıyla bilendir

Ey insan! Allah, iman edenlere yemeğe davet edilmedikçe Resul-i Ekrem’in (asm) evlerine girmemelerini, fakat çağrıldıkları vakit girip yemeği yiyince sohbete dalmadan dağılmalarını, aksi takdirde bu halin Peygambere (asm) eziyet verdiğini, bunu onlara söylemekten Peygamberin (asm) utandığını, Allah’ın ise hakkı söylemekten çekinmeyeceğini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’in hanımlarından bir şey istedikleri zaman bir perdenin arkasından istemelerini, bunun hem onların kalbleri için hem Peygamber (asm) hanımlarının kalbleri için daha temiz olduğunu bildirir. Allah, iman edenlerin Resul-i Ekrem’i (asm) incitmelerinin ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamalarının ebediyen caiz olmadığını, bunun Allah katında pek büyük bir günah olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere bir şeyi açıklasalar da onu açıklamayıp gizleseler de fark etmeyeceğini, Allah’ın herşeyi hakkıyla bilen olduğunda hiç şübhe olmadığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Eğer bir şeyi açıklasanız da o­nu gizleseniz de (fark etmez); hiç şüb­hesiz ki Allah, herşeyi hak­kıyla bilendir. (Ahzab, 54)”
Allahım, bizi ve neslimizi açıkladıklarını ve gizlediklerini rızana uygun kıldıklarından eyle.. Âmin..

5 Mayıs 2017 Cuma

Bu hâliniz, pey­gambere eziyet veriyor

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) nikâhlayabileceği kadınları bildirdikten sonra, bunlardan başka bir kadını güzelliği hoşuna bile gitse nikâhlayamayacağı ve hanımlarını başka kadınlarla değiştirmesinin kendisine helal olmayacağını, sahib olduğu cariyelerin ise müstesna olduğunu haber verir. Allah, herşeyi hakkıyla gözeten olduğunu bildirir.
Allah, iman edenlere hitab ederek yemek vaktini gözetleyici kimseler olmadan ve yemeğe kendileri için bir davet yapılmadan Peygamberin (asm) evlerine girmemelerini, fakat yemeğe çağrıldıkları vakit Peygamberin (asm) evine girmelerini, yemeği yiyince de sohbete dalıcı kimseler olmadan dağılmalarını haber verir. Allah, bu düsturu haber vermekle onların evde kalmaları halinde bunun Peygambere (asm) eziyet verdiğini, fakat bunu onlara söylemekten Peygamberin (asm) utandığını, Allah’ın ise hakkı söylemekten çekinmeyeceğini bildirir. Allah, ayrıca Peygamberin (asm) zevcelerinden bir şey isteyecekleri zaman, bir perdenin arkasından istemelerini, bunun hem onların kalbleri için hem de Peygamber (asm) hanımlarının kalbleri için daha temiz olduğunu haber verir. Allah, iman edenler için Allah’ın Resulünü (asm) incitmelerinin ve kendisinden sonra dul kalan hanımlarını nikahlamalarının ebediyen caiz olmayacağını, bunun Allah katında pek büyük bir günah olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey îmân edenler! Vaktini gözetleyici kimseler olmadan, yemeğe sizin için da‘vet yapılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin! Fakat çağrıldı­ğınız zaman, artık girin; yemeği yiyince de dağılın; sohbete dalıcı kimseler de olmayın!  Çünki bu hâliniz, pey­gambere eziyet veriyor, fakat (o) sizden utanıyor. Allah ise hak(kı söylemek)ten çekinmez. Hem on­lardan (peygamberin zevcelerinden) bir şey iste­diğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde ar­kasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Çünki sizin için, Allah’ın Resûlünü incitme­niz ve kendisinden sonra onun zevcelerini ni­kâhlamanız ebediyen (câiz) olmaz. Çünki bu, Al­lah katında (pek) büyük (bir günah)tır. (Ahzab, 53)”
Allahım, bizi ve neslimizi kalbleri için daha temiz ne ise onu nasib ettiklerinden eyle.. Âmin..

Bunları başka zevcelerle değiştirmek sana helâl olmaz

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) zevcelerinden dilediğini sırasından geri bırakıp dilediğini yanına alabileceğini, ayrılması halinde arzu ettiğine dönmesinde bir günah olmadığını haber verir. Allah, kendi isteğiyle onları taltif etmesinin onların gözlerinin aydın olmasına, üzülmemelerine ve kendilerine verdikleri ile hepsinin hoşnud olmasına daha elverişli olduğunu buyurur. Allah, herşeyi hakkıyla bilen Alim ve hataları cezalandırmakta acele etmeyen Halim olduğu için onların kalblerinde olanı bildiğini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) kendisine nikâhlaması helal olan kadınları bildirdikten sonra güzellikleri hoşuna gitse dahi başka kadınları nikahlaması ve zevcelerini başka hanımlar ile değiştirmesinin kendisine helal olmayacağını, ancak sahib olduğu cariyelerin bundan müstesna olduğunu haber verir. Allah, herşeyi hakkıyla gözeten olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Bundan sonra güzellikleri hoşuna bile gitse; (artık başka) kadınlar ve bunları başka zevcelerle değiştirmek sana helâl olmaz; ancak sâhib olduğun câriyeler müstesnâ. Ve Allah, herşeyi hakkıyla gözetendir. (Ahzab, 52)”
Allahım, bizi ve neslimizi helal dairesiyle iktifa edenlerden eyle.. Âmin..

4 Mayıs 2017 Perşembe

Allah, sizin kalblerinizde olanı bilir

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek mehirini verdiği zevcelerini ve Allah’ın ganimet olarak verdiklerinden sahib olduğu cariyeleri, kendisiyle beraber hicret eden amcasının, halalarının, dayısının ve teyzelerinin kızlarını isterse nikahlamayı helal kıldığını haber verir. Allah, ayrıca mü’min bir kadının kendini mehirsiz olarak Peygambere (asm) hibe etmesi halinde, diğer mü’minler bundan istisna olarak, nikahlamayı helal kıldığını bildirir. Allah, hanımları ve sahib oldukları cariyeleri hakkında mü’minlere neyi farz kıldığını şübhesiz bildiğini, böylece Peygambere (asm) bir zorluk olmamasını dilediğini, Allah’ın çok bağışlayan Gafur ve çok merhamet eden Rahim olduğunu bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hanımlarından dilediğini sırasından geri bırakıp istediğini yanına alabileceğini, ayrılması halinde ayrıldıklarından da arzu ettiğine dönmesinde de kendisine bir günah olmadığını haber verir. Allah, böyle davranmasının kendi iradesiyle onları taltif etmesinin, onların gözlerinin aydın olmasına, üzülmemelerine ve onlara verdikleri ile hepsinin hoşnud olmalarına daha elverişli olduğunu Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir. Allah, herşeyi hakkıyla bilen Alim ve cezalandırmamakta acele etmeyen Halim olduğu için hepsinin kalbinde olanı bilen olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Onlardan (zevcelerinden) dilediğini (sırasından) geri bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Ayrıldıklarından arzu ettiğine dönmekte de sana bir günah yoktur. Bu (kendi irâdenle onları taltîf etmen), onların gözleri aydın olmasına, üzülmemelerine ve hepsinin, kendilerine verdiklerin ile hoşnûd olmalarına daha elverişlidir. Allah ise, sizin kalblerinizde olanı bilir. Çünki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Halîm (cezâlandırmakta acele etmeyen)dir. (Ahzab, 51)”
Allahım, bizi ve neslimizi hanımlarıyla birlikte gözleri aydın, gönülleri huzurlu ve kalbleri hoşnud olanlardan eyle.. Âmin..

Ey Peygamber, sana helal kıldık

Ey insan! Allah, mü’minlere hitab ederek mü’min kadınları nikahladıktan sonra dokunmadan ondan boşanmaları halinde o kadınlar üzerinde bir iddet süresi kadar bekletme haklarının olmadığını haber verir. Allah, ayrıca dokunmadan boşadıkları o mü’min kadınları mehirin yarısıyla faydalandırmalarını ve onları incitmeden güzelce bir bırakmayla salıvermelerini onlara bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek mehirlerini verdiği zevcelerini ve Allah’ın savaş neticesinde ganimet olarak verdiklerinden sahib olduğu cariyelerini, ayrıca kendisiyle birlikte hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını ve teyze kızlarını nikahlamayı istemesi halinde kendisine helal kıldıklarını haber verir. Allah ayrıca Resul-i Ekrem’e (asm) mü’min bir kadının kendini mehir istemeden hibe etmesi ve Peygamberin de (asm) nikahlamak istemesi halinde sadece kendine mahsus olmak ve diğer mü’minleri kapsamamak şartıyla mehirsiz nikahlamayı helal kıldıklarını bildirir. Allah, diğer mü’minler için zevceleri ve sahib oldukları cariyeler hakkında neyi farz kıldıklarını bildiğini ve bildirdiğini haber verir. Allah, mehirsiz nikahlamanın Resul-i Ekrem’e (asm) mahsus kılmakla kendisine bir zorluk olmamasını çok bağışlayan Gafur ve çok merhamet eden Rahim olduğunu haber vererek dilediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey Peygamber! Şübhesiz ki biz, mehirlerini verdi­ğin zevcelerini ve Allah’ın sana ganîmet olarak verdiklerinden sâhib olduğun câriyeleri, hem se­ninle berâber hicret eden amca­nın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyze­lerinin kızlarını (istersen nikâhlamayı) sana helâl kıldık. Bir de mü’min bir kadın kendini peygambere (meh­rini istemeden) hîbe ederse, eğer peygamber (de) onu nikâhlamak isterse, diğer mü’minlere değil, sâde­ce sana mahsus olmak üzere (onu mehirsiz olarak helâl kıldık)! (Biz,) zevceleri ve sâhib oldukları câriyeleri hakkında on­lara (o mü’min­lere) neyi farz kıldığımızı muhakkak ki bilmişizdir. Tâ ki sana bir zorluk olma­sın! Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir. (Ahzab, 50)”
Allahım, bizi ve neslimizi hakkına razı olan ve Sana tabi olan kullarından eyle.. Âmin..

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Dokunmanızdan önce onları boşarsanız

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), kâfirlere ve münafıklara itaat etmemesini ve onlardan gelen eziyetlerle ilgilenmeyi bırakıp aldırmamasını ve Allah’a tevekkül etmesini, vekil olarak kendisine Allah’ın yeteceğini bildirir.
Allah iman edenlere hitab ederek mü’min kadınlara nikah kıydıktan sonra kendilerine dokunmadan, karı koca olmadan önce onları boşamaları halinde o kadınlar üzerinde sayacakları bir iddet süresini bekletme haklarının olmadığını haber verir. Allah, dokunmadan yapılan boşamalarda o kadınları mehirlerinin yarısıyla faydalandırmalarını ve onları incitmeden güzelce bir bırakmayla güzellikle salıvermelerini mü’minlere bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey îmân edenler! Mü’min kadınları nikâh eder de sonra kendilerine dokunmanızdan önce onları boşarsanız, bu durumda sizin için onların üzerinde sayacağınız bir iddet (süresi bekletme hakkınız) yoktur. Hemen onları (mehirlerinin yarısıyla) faydalandırın ve onları güzelce bir bırakmayla (incitmeden) güzellikle salıverin! (Ahzab, 49)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerine iman ve itaat eden kullarından eyle.. Âmin..

Kâfirlere ve münâfıklara ise itâat etme

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) ve getirdiklerine iman edip itaat edenlerin kendileri için pek büyük bir lüfuf olduğunu mü’minlere müjdelemesini Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) getirdiklerine iman etmeyen ve yalanlayan kâfirlere ve münafıklara itaat etmemesini ve onların eziyetleri bırakıp onlara aldırmamasını ve tebliğ vazifesini yaptıktan sonra Allah’a tevekkül etmesini, kendisine vekil olarak Allah’ın yeteceğini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Kâfirlere ve münâfıklara ise itâat etme; ve onların eziyetlerini bırak (aldırma)! Allah’a tevekkül et! Çünki Allah, (sana) vekîl olarak yeter! (Ahzab, 48)”
Allahım, bizi ve neslimizi kafirlere ve münafıklara itaat etmeyen, eziyetlerini bırakan ve Sana tevekkül eden kullarından eyle.. Âmin..
 

2 Mayıs 2017 Salı

Büyük bir lütuf olduğunu mü’minlere müjdele

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’i (asm) bir şahid, bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdiği gibi ayrıca yine Allah’ın izni ile imana, Kur’an’a, hidayete ve iyiliğe çağıran bir davetçi ve umum kâinatın sırlarını ortaya çıkaran ve dalalet ve küfür karanlıklarını aydınlatan bir kandil olarak gönderdiklerini bildirir.
Resul-i Ekrem’i (asm) bir şahid, bir müjdeci, bir korkutucu, bir davetçi ve bir kandil olarak gönderdiğini haber veren Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek Allah’a ve Resulüne (asm) iman ve itaat edenler için gerçekten büyük bir lütuf ve ihsan olduğunu mü’minlere müjdelemesini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ve Allah’dan kendileri için gerçekten (pek) büyük bir lütuf olduğunu mü’minlere müjdele! (Ahzab, 47)”
Allahım, bizi ve neslimizi büyük lütfa mazhar ve nail olan kullarından eyle.. Âmin..

Bir da‘vetçi ve nûrlandıran bir kandil

Ey insan! Resul-i Ekrem’e (asm) hitab eden Allah, kendisini insanların hallerine bir şahid, iyi hallerine binaen bir müjdeci ve kötü hallerine binaen bir korkutucu olarak gönderdiklerini bildirir.
Resul-i Ekrem’i (asm) bir şahid, bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderen Allah, O’nu (asm) aynı zamanda Allah’ın izniyle imana, salih amele ve iyiliğe çağıran bir davetçi ve umum kâinatın manasını ortaya çıkaran ve dalalet karanlıklarını hidayet nuruyla nurlandıran bir kandil olarak gönderdiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ve Allah’a (yine) O’nun izni ile (çağıran) bir da‘vetçi ve (umum kâinâtı) nûrlandıran bir kandil olarak (gönderdik). (Ahzab, 46)”
Allahım, bizi ve neslimizi Resul-i Ekrem’in (asm) davetine icabet eden ve o nur ile nurlanan kullarından eyle.. Âmin..

1 Mayıs 2017 Pazartesi

Seni bir şâhid, bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik

Ey insan! Allah, Allah’a kavuşacakları gün mü’minlere Allah’ın tahiyyesi ve iltifatının selam olduğunu ve onlar için güzel bir mükâfat olarak Cenneti hazırladığını bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek kendisini insanların iman veya küfür, hidayet veya dalalet hallerine bir şahid, iman edip hidayet yolunu seçenlere büyük bir mükâfat için bir müjdeci ve aynı zamanda küfür ve dalalet yolunu seçenlere büyük bir azab için bir korkutucu olarak gönderdiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey Peygamber! Şübhesiz ki biz seni (insanların hâllerine) bir şâhid, bir müjdeci ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik. (Ahzab, 45)”
Allahım, bizi ve neslimizi Resul-i Ekrem’e (asm) hakkıyla tabi olan ve müjdeye nail olan kullarından eyle.. Âmin..

Allah’ın onlara tahiyyesi, iltifâtı selâmdır

Ey insan! Allah, çokça zikri ve sabah akşam beş vakit namaz kılarak tesbih etmeyi emrettiği mü’minleri dalalet karanlıklarından hidayet nuruna çıkarmak için üzerlerine rahmet eden olduğunu, meleklerinin de onlar için mağfiret dilediğini, mü’minlere karşı çok merhametli olduğunu bildirir.
Allah, o çokça zikreden ve sabah akşam namaz kılarak tesbih eden mü’minlere, Allah’a kavuşacakları gün Allah’ın onlara tahiyyesi ve iltifatının selam ve selamet olduğunu ve onlar için çok güzel bir mükâfat olarak Cennet hazırladığını bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “O’na kavuşacakları gün (Allah’ın) onlara tahiyyesi (iltifâtı) “selâm”dır. Ve onlar için (çok) güzel bir mükâfât (Cennet) hazırlamıştır. (Ahzab, 44)”
Allahım, bizi ve neslimizi Senin selam iltifatına mazhar olanlardan eyle.. Âmin..

30 Nisan 2017 Pazar

O, mü’minlere karşı çok merhametlidir

Ey insan! İman edenlere çokça zikretmelerini emreden Allah, ayrıca sabah akşam olmak üzere beş vakit namazlarda tesbih etmelerini bildirir.
Allah, iman edenlere, dalalet ve küfür karanlıklarından iman ve hidayet nuruna çıkarmak için üzerlerine rahmet eden olduğunu, ayrıca meleklerin de iman edenler için mağfiret dilediklerini, mü’minlere karşı çok merhametli olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “O, sizi karanlıklardan nûra çıkarmak için üzerinize rahmet edendir; melekleri de (sizin için mağfiret diler)! Çünki (O,) mü’minlere karşı çok merhametlidir. (Ahzab, 43)”
Allahım, bizi ve neslimizi nura çıkardığını, üzerlerine rahmet ettiğin, meleklerin mağfiret dilediği kullarından eyle.. Âmin..

Allah'ı beş vakit namazda tesbih edin

Ey insan! Allah, iman edenlere Allah’ı çokça zikretmelerini emreder.
Allah, iman edenlere çokça zikretmenin dışında Allah’ı sabah akşam olarak beş vakit namazda bütün kusur ve ayıblardan pak ve beri olduğunu tesbih etmelerini emreder.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ve O’nu sabah-akşam (beş vakit namazda) tesbîh edin! (Ahzab, 42)”
Allahım, bizi ve neslimizi sabah akşam Seni tesbih eden kullarından eyle.. Âmin..

29 Nisan 2017 Cumartesi

Ey îmân edenler! Allah’ı çokça zikredin!

Ey insan! Allah, Hz. Muhammed’in (asm) insanların erkeklerinden hiçbirisinin babası olmadığını, ancak Allah’ın Resulü ve peygamberlerin de sonuncusu olduğunu, Allah’ın ise insanlar ne yaparlarsa herşeyi hakkıyla bilen olduğunu bildirir.
Herşeyi hakkıyla bilen olduğunu haber veren Allah, iman edenlere hitab ederek Allah’ı her zaman ve daima çokça zikretmelerini bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Ey îmân edenler! Allah’ı çokça zikredin! (Ahzab, 41)”
Allahım, bizi ve neslimizi Seni çokça zikreden kullarından eyle.. Âmin..

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir

Ey insan! Allah, peygamberlerin Allah’ın vahiy olarak gönderdiklerini halka tebliğ ettiklerini ve Allah’tan korktuklarını, Allah’tan başkasından da korkmadıklarını, tebliğ neticesinde doğan mesuliyetin hesabını görücü olarak da Allah’ın yeter olduğunu bildirir.
Allah, peygamberlerin sonuncu olan Hz. Muhammed’in (asm) insanlardan hiçbir erkeğin babası olmadığını, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusu olduğunu, Allah’ın ise ne yaparlarsa herşeyi hakkıyla bilen olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir; fakat Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah ise, herşeyi hakkıyla bilendir. (Ahzab, 40)”
Allahım, bizi ve neslimizi Resul-i Ekrem’e (asm) hakkıyla tabi olan kullarından eyle.. Âmin..

28 Nisan 2017 Cuma

Allah'ın gönderdiklerini teblîğ ederler ve O’ndan korkarlar

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’in (asm) kendisi için takdir ettiği bir şeyi yerine getirme hususunda kendisine bir zorluk olmadığını, kendisinden önceki peygamberler için de Allah’ın kanununun böyle olduğunu haber verir. Allah, emrinin ise mutlaka yerini bulan ve gerçekleşen bir kader olduğunu bildirir.
Allah, peygamberlerin Allah’ın kendilerine gönderdiği âyetlerini tebliğ ettiklerini ve kusur etmemek için Allah’tan korktuklarını haber verir. Allah, ayrıca peygamberlerin Allah’tan başka kimseden korkmadıklarını bildirir. Allah, peygamberlerin getirdiklerine isyan edenlerin hesabını görücü olarak da Allah’ın yettiğini buyurur.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Onlar (o peygamberlerdir) ki, Allah’ın (vahyen) gönderdiklerini teblîğ ederler ve O’ndan korkarlar; hem Allah’dan başka, kimseden korkmazlar. Hesab görücü olarak da Allah yeter! (Ahzab, 39)”
Allahım, bizi ve neslimiz yalnız Senden korkan ve âyetlerini tebliğ edenlerden eyle.. Âmin..

Allah’ın emri, mutlaka yerini bulan bir kaderdir

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hem Allah’ın hem de kendisinin nimet verdiği evladlığı Hz. Zeyd’e zevcesi olan Hz. Zeyneb’i nikahı üzerinde tutmasını ve Allah’dan sakınmasını söylediğini hatırlatır. Allah, Hz. Zeyd’in boşadığı Hz. Zeyneb ile nikahlayacağını bildirdiği şeyi ortaya çıkarıcı olduğu halde gizlediğini ve insanların yanlış anlayacağından çekindiğini Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir. Allah, çekinme hususunda Allah’ın daha layık olduğunu haber verir. Allah, Hz. Zeyd’in kendisinden faziletçe yüksek gördüğü Hz. Zeyneb’i boşayınca onun Resul-i Ekrem’e (asm) nikahladığını, böylece evladlıklarının boşamakla alakalarını kestikleri hanımlarıyla evlenmelerinde bir zorluk olmamasını murad ettiğini, böylece Allah’ın emrinin yerine getirilmiş olduğunu bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), kendisi için takdir etmiş olduğu bir şeyi yerine getirmesinde Peygambere bir zorluk olmadığını bildirir. Allah, kendisinden önce gelip geçen peygamberler için de Allah’ın kanununun böyle olduğunu haber verir. Allah, Kendisinin emrinin ise mutlaka yerini bulan bir kader olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Allah’ın, kendisi için takdîr ettiği bir şey(i yerine getirmek)te Peygambere herhangi bir zorluk yoktur. Bundan önce gelip geçen (peygamber)ler için de Allah’ın kanûnu (böyle)dir. Allah’ın emri ise, mutlaka yerini bulan bir kaderdir. (Ahzab, 38)”
Allahım, bize ve neslimize emirlerini yerine getirmede kolaylık ihsan eyle.. Âmin..

27 Nisan 2017 Perşembe

Mü’minlere bir zorluk olmasın

Ey insan! Allah, Allah ve Resulü (asm) bir işe hüküm verdiğinde mü’min erkek ve mü’min kadınlar için başka seçme hakkı olmadığını haber verir. Allah, buna rağmen Allah’a ve Resulüne (asm) isyan eden kimsenin apaçık bir sapıklık ile dalalete düşmüş olacağını bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) bir hatırlatmada bulunarak kendisine hem Allah’ın hem Resul-i Ekrem’in (asm) nimet verdiği kimse olan evladlığı Hz. Zeyd’e (ra), zevcesi olan Hz. Zeyneb’i nikahı üzerinde tutmasını ve böyle bir hanıma sahib olduğu için de Allah’a karşı gelmekten sakınmasını söylediğini, bunun yanında Allah’ın kendisini ortaya çıkarıcı olduğu şey olan Hz. Zeyd’in boşadığı Hz. Zeyneb’i hanım olarak kendisine nikahlayacağını bildirdiği hükmü gizlediğini ve bunu insanlara söylemekten çekindiğini bildirir. Allah, çekinme hususundan Kendisinden çekinmesine daha layık olduğunu haber verir. Allah, Hz. Zeyd’in fazilet cihetiyle kendisini denk görmediği için Hz. Zeyneb’i ihtiyacı olan boşamayı yerine getirince onu Resul-i Ekrem’e (asm) nikahladığını, böylece hanımlarından boşanıp alakalarını kestiklerinde evladklık edindikleri kimselerin hanımları ile evlenmelerinde mü’minler için bir zorluk olmamasını, böylece Allah’ın emrinin yerini bulduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: “Hani (sen), kendisine hem Allah’ın ni‘met verdiği, hem de senin ni‘met verdiğin kimseye (Zeyd’e): “Zevceni üzerinde (nikâhında) tut ve Allah’dan sakın!” diyordun; Allah’ın, kendisini ortaya çıkarıcı olduğu şeyi ise, içinde gizliyordun ve insanlardan çekiniyordun. Hâlbuki Allah, kendisinden çekinmene daha lâyıktır. Buna rağmen Zeyd (kendisini fazîlet cihetiyle ona koca olarak denk görmediğinden) ondan ihtiyâcı (olan boşamasını) yerine getirince, onu sana (biz) nikâhladık; tâ ki, kendi (zevce)lerinden alâka(larını) kestikleri zaman evlâdlıklarının zevceleri (ile evlenmeleri husûsu)nda mü’minlere bir zorluk olmasın! Ve Allah’ın emri, (böylece) yerine getirilmiş oldu. (Ahzab, 37)”
Allahım, bizi ve neslimizi sadece Senden çekinen kimselerden eyle.. Âmin..