28 Şubat 2017 Salı

Günâhın açığını da gizlisini de bırakın!

Ey insan! Allah, iman edenlere, ölmeyecek kadar yemek için kendisine mecbur kaldıkları şeyler müstesna olarak, Rablerinin üzerlerine haram kıldığı şeyleri kendilerine iyice açıkladığı halde, helal olup üzerine Allah’ın ismi zikredilerek besmele ile kesilmiş hayvanlardan yemelerine mani olmadığını haber verir. Allah, birçoklarının hikmeti ve neticesini bilmeden cahilce nefsî arzularıyla insanları açıkça saptırdıklarını, haddi aşanları gerçekten en iyi bilenin ancak Allah olduğunu bildirir.
Kendisinden hiçbir şeyin gizlenmesi mümkün olmayan Allah, günahın açığını da gizlisini de bırakmasını insanlara emreder. Allah, günah kazananların, işledikleri günahlar sebebiyle yakında cezalandırılacaklarını, karşılığını göreceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Günâhın açığını da gizlisini de bırakın! Şübhe yok ki günah kazananlar, işlemekte oldukları (günahlar) sebebiyle yakında cezâlandırılacaklardır! (En’am Suresi, 120)”
Allahım, bizi ve neslimizi günahın açığını da gizlisini de bırakan kullarından eyle.. Âmin..

Birçokları, bilgisizce kendi arzularıyla açıkça saptırıyorlar

Ey insan! Allah, iman edenlere, eğer Allah’ın âyetlerine iman eden kimseler iseler, üzerine Allah’ın ismi zikredilmiş, besmele çekilerek kesilmiş hayvanlardan yemelerini emreder.
Allah, zaruret halinde ölmeyecek kadar yemek için kendisine mecbur kaldıkları şeyler müstesna olarak şefkatle terbiye eden Rablerinin üzerlerine haram kıldığı şeyleri iyice kendilerine açıkladığı halde, üzerine Allah’ın ismi zikredilerek besmele ile kesilmiş olan hayvanlardan neden yemeyeceklerini iman edenlere buyurur. Allah, birçoklarının hikmetini ve neticesini bilmeden cahilce kendi nefsî arzularıyla insanları haktan saptırdıklarını, helal harama dikkat etmeyerek haddi aşanları gerçekten en iyi bilenin ancak O şefkatle terbiye eden Rabbi olan Allah olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Kendisine mecbur kaldığınız (ölmeyecek kadar yemek zorunda olduğunuz) şeyler müstesnâ olmak üzere, (Rabbiniz) üzerinize haram kıldığı şeyleri gerçekten size iyice açıkladığı hâlde, üzerine Allah’ın ismi zikredilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan neden yemeyesiniz? Hiç şübhesiz birçokları, bilgisizce kendi (nefsî) arzularıyla (insanları) açıkça saptırıyorlar. Muhakkak ki haddi aşanları gerçekten en iyi bilen ancak O Rabbindir. (En’am Suresi, 119)”
Allahım, bizi ve neslimizi üzerine ismin zikredilmişlerden yiyen ve haddi aşmayan kimselerden eyle.. Âmin..

27 Şubat 2017 Pazartesi

O’nun âyetlerine îmân eden kimseler iseniz

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) yolundan sapan kimseleri gerçekten en iyi bilenin ancak şefkatle terbiye eden Rabbi olan Allah olduğunu, hidayete erenleri de en iyi bilenin Allah olduğunu bildirir.
Yolundan sapanları ve hidayete erenleri en iyi bilenin Allah olduğunu bildiren Allah, iman edenlere, eğer Allah’ın âyetlerine iman eden kimseler iseler, üzerine besmele çekilerek Allah’ın ismi zikredilip kesilmiş hayvanlardan yemelerini emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Eğer O’nun âyetlerine îmân eden kimseler iseniz, artık üzerine Allah’ın ismi zikredilmiş olan (besmele ile kesilmiş hayvan)lardan yiyin! (En’am Suresi, 118)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerine iman eden ve üzerine ismin zikredilmişlerden yiyenlerden eyle.. Âmin..

Yolundan sapanları gerçekten en iyi bilen

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) yeryüzünde bulunan insanların çoğuna uyarsa, kendisini Allah’ın yolundan saptıracaklarını, onların ancak zanna tabi olduklarını ve sadece yalan söylediklerini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), yolundan sapanları her cihetiyle gerçekten en iyi bilenin ancak şefkatle terbiye eden Rabbi olan Allah olduğunu haber verir. Allah, ayrıca Allah’ın dosdoğru yolu olan hidayete erenleri de en iyi bilenin Allah olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Şübhesiz ki yolundan sapanları gerçekten en iyi bilen, ancak O Rabbindir. Hidâyete erenleri en iyi bilen de O’dur. (En’am Suresi, 117)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erenlerden eyle.. Âmin..

26 Şubat 2017 Pazar

Zanna tabi‘ olurlar ve sadece yalan söylerler

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) Rabbinin sözü olan emir ve yasaklarının doğruluk ve adalet cihetiyle tamamlandığını, Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimsenin olmadığını haber verir. Kelimelerini değiştirecek kimsenin olmadığını bildiren Allah, onların o niyet ve sözlerine karşı herşeyi hakkıyla işiten Semi ve herşeyi hakkıyla bilen Alim olduğunu bildirir.
Allah, yeryüzündeki insanların çoğunun Allah’ın yolundan saptıklarından, Resul-i Ekrem’e (asm), onlara uyması halinde kendisini Allah’ın yolundan saptıracaklarını haber verir. Allah, Allah’ın yolundan sapan ve saptıran kimselerin ancak kesin bilgi olmayan ve insanı aldatan zanna tabi olduklarını ve onların sadece yalan söylediklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Eğer yeryüzünde bulunan (insan)ların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. (Onlar) ancak zanna tâbi‘ olurlar ve onlar sâdece yalan söylerler. (En’am Suresi, 116)”
Allahım, bizi ve neslimizi yolundan sapan, ancak zanna tabi olup sadece yalan söyleyen sapkınlara tabi olmayan kullarından eyle.. Âmin..

O’nun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), batıl sözün yaldızlısını fısıldayan şeytanlara, Allah’dan başka bir hakem aramayacağını, son İlahî Kitab Kur’ân’ı, içinde hikmet, hak ile batıl iyice açıklanmış olarak insanlara indirenin Allah olduğunu söylemesini buyurur. Allah, kendisine kitab verilenlerin de Kur’ân’ın Âlemlerin Rabbi tarafından hak olarak indirildiğini bildiklerini ve şübhe edenlerden olmaktan sakınmasını Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Kur’ân’ı hak olarak indirdiğini bildiren Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) Rabbinin emir ve yasakları olan sözünün doğruluk ve adalet cihetiyle tamamlandığını haber verir. Allah, Allah’ın kelimelerini batıl ile değiştirebilecek kimsenin olmadığını, değiştirmek isteyenlerin niyet ve sözlerine karşı Allah’ın herşeyi hakkıyla işiten Semi, herşeyi hakkıyla bilen Alim olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve Rabbinin sözü (emir ve yasakları) doğruluk ve adâlet cihetiyle tamamlandı. O’nun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur! Çünki O, Semî‘ (herşeyi hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir. (En’am Suresi, 115)”
Allahım, bizi ve neslimizi doğruluk ve adalet cihetiyle tamamlanan sözlerine daima riayet edenlerden eyle.. Âmin..

25 Şubat 2017 Cumartesi

Hiç Allah’dan başka bir hakem mi ararım?

Ey insan! Allah, batıl sözün yaldızlısını fısıldayan şeytanların o telkini, ahirete inanmayan kimselerin gönüllerinin o yaldızlı sözlere meyletmesi, ondan hoşlanması ve daima işledikleri günahlarını seve seve işlemeleri için yaptıklarını bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek batıl sözün yaldızlısını söyleyen şeytanlara, Allah’dan başka bir hakem aramasının mümkün olmadığını, onlara son İlahî Kitab’ı olan Kur’ân’ı, hikmet ve hak ile batıl iyice açıklanmış olarak indirenin Allah olduğunu söylemesini buyurur. Allah, kendilerine kitab verdikleri kimselerin de Kur’ân’ın Rableri tarafından hak olarak indirilmiş olduğunu bildiklerini Resul-i Ekrem’e (asm) buyurur ve Allah Kur’ân’ın hak ile indirildiğinde şübhe edenlerden olmamasını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(De ki:) “Hiç Allah’dan başka bir hakem mi ararım? Hâlbuki size Kitâb’ı (Kur’ân’ı, içinde hak ile bâtıl) iyice açıklanmış olarak indiren O’dur.” Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler de gerçekten onun, Rabbin tarafından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler; öyle ise sakın şübhe edenlerden olma! (En’am Suresi, 114)”
Allahım, bizi ve neslimizi yalnız Seni hakem bilip Kur’ân’ı hak olarak indirdiğine iman edenlerden eyle.. Âmin..

Ahirete inanmayanların gönülleri ona meyletsin

Ey insan! Allah, her peygambere her mucizeyi de görse inadından iman etmeyecek insan ve cin şeytanları düşman kıldıklarını, bunların hem insanları hem kendilerini aldatmak için birbirlerine nefse hoş gelen batıl sözün yaldızlısını fısıldadıklarını haber verir. Allah, eğer dileseydi yaldızlı batıl sözü fısıldamalarını yapamayacaklarını, öyleyse o insan ve cin şeytanları ve uydurdukları yaldızlı şeyleri bırakmasını Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Allah, batıl sözün yaldızlısını söyleyen insan ve cin şeytanların birbirlerine fısıldadıkları o telkini, ahirete inanmayanların gönülleri o yaldızlı sözlere meyletmesi, o sözlerden hoşlanmaları ve işleyici oldukları günahlarını seve seve işlemeleri için yaptıklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Bir de (o şeytanlar bu telkini) âhirete inanmayanların gönülleri ona (o yaldızlı sözlere) meyletsin, ondan hoşlansınlar ve onlar işleyici oldukları (günahları)nı işlesinler diye (yaparlar). (En’am Suresi, 113)”
Allahım, bizi ve neslimizi insan ve cin şeytanların yaldızlı batıl sözlerine meyletmeyen ve hoşlanmayan kimselerden eyle.. Âmin..

24 Şubat 2017 Cuma

Her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık

Ey insan! Allah, mucizeye dahi inanmayacaklarını bildirdiği müşriklere melekleri indirseler, ölüler dahi onlarla konuşsalar ve herşeyi Resul-i Ekrem’in (asm) doğruluğuna kefil olarak da toplasalar, Allah’ın dilemesi dışında, onların inadla iman etmeyeceklerini, onların da çoğunun cahillik ettiklerini bildirir.
Kalbleri ve gözleri haktan çevrilen müşriklerin küfürlerinde inad ettiklerini bildiren Allah, böylece her peygambere insan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldığını buyurur. Allah, peygamberlere düşman olan bu insan ve cin şeytanların, insanları aldatmak için birbirlerine batıl sözün yaldızlısını fısıldadıklarını haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), eğer Rabbi dileseydi o fısıldaşmayı ve aldatmayı asla yapamayacaklarını, bundan dolayı onları ve uydurmakta oldukları yaldızlı batıl şeyleri bırakmasını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar) aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar. Hâlbuki Rabbin dileseydi onu (aslâ) yapamazlardı; öyleyse onları ve uydurmakta oldukları şeyleri bırak! (En’am Suresi, 112)”
Allahım, bizi ve neslimizi insan ve cin şeytanların şerrinden daima emin eyle.. Âmin..

Onlara melekleri indirseydik

Ey insan! Allah, inanacaklarına bütün güçleriyle yemin eden müşriklere mucize gelse dahi ilk defa iman etmedikleri gibi yine iman etmeyeceklerini haber verir. Allah, inkârları bu ısrarlarından dolayı onların kalblerini ve gözlerini haktan çevirdiklerini ve öylece onları bıraktıklarını, onların da azgınlıkları içinde bocalayıp durduklarını bildirir.
Allah, azgınlıkları içinde bocalayıp duran o müşriklere melekleri indirseler, ölüler de onlar konuşsalar ve Resul-i Ekrem’in (asm) doğruluğuna kefil olarak müşriklere karşı herşeyi toplasalar da Allah’ın dilemesinin dışında, onların küfürlerindeki inadları sebebiyle iman edecek kimseler olmadıklarını, onların da çoğunun cahillik ettiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki gerçekten biz, onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konuşsaydı ve (senin doğruluğuna) kefîl olarak onlara karşı herşeyi toplasaydık, Allah’ın dilemesi müstesnâ, (onlar, küfürlerindeki inadları sebebiyle) îmân edecek değillerdi; fakat onların çoğu câhillik ederler. (En’am Suresi, 111)”
Allahım, bizi ve neslimizi Resul-i Ekrem’in doğruluğuna sağlam olarak iman eden kullarından eyle.. Âmin..

23 Şubat 2017 Perşembe

Ona ilk defa îmân etmedikleri gibi

Ey insan! Allah, müşriklerin kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair bütün kuvvetleriyle Allah’a yemin ettiklerini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’in (asm) onlara, mucizelerin ancak Allah katında olduğunu söylemesini buyurur. Allah, iman edenlere de mucize geldiğinde onların iman etmeyecekleri nereden bileceklerini buyurur.
Allah, mucize gelse dahi onların ilk defa iman etmedikleri gibi yine iman etmeyeceklerini haber verir. Allah, mucizeyi görseler dahi iman etmeyeceklerini bildirdiği müşriklerin inkârlarındaki ısrarları sebebiyle onların kalblerini ve gözlerini haktan çevirdiklerini ve o halde onları bırakarak azgınlıkları içinde bocalayıp durduklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Çünki (onlar) ona ilk def‘a îmân etmedikleri gibi (bundan sonra da îmân etmeyeceklerdir)! (Biz de) onların kalblerini ve gözlerini (inkârlarındaki ısrarlarından dolayı, hakdan) çeviririz ve onları bırakırız (da), azgınlıkları içinde bocalayıp dururlar. (En’am Suresi, 110)”
Allahım, bizi ve neslimizi kalbleri ve gözleri haktan çevrilenlerden ve azgınlıkları içinde bocalayıp duranlardan eyleme.. Âmin..

Mu‘cizeler, ancak Allah katındadır

Ey insan! Allah, müşriklerin Allah’dan başka tapmakta oldukları şeylere sövmemelerini, yoksa onların da haddi aşıp Allah’a cahilce söveceklerini iman edenlere haber verir. Allah, her ümmete yapmakta oldukları amellerini süslediklerini, sonra da ancak Rablerine döneceklerini ve Allah’ın dünyada yaptıklarını onlara haber vereceğini bildirir.
Allah, Allah’ın âyetlerine karşı basiretsizlik edip körlük eden müşriklerine, eğer kendilerine bir mucize gelmesi halinde mutlaka ona inanacaklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin ettiklerini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek onlara, mucizelerin ancak Allah katında olduğunu buyurur. Allah, iman edenlere de onların istedikleri o mucize gerçekten geldiğinde, yine onların iman etmeyeceklerini nasıl bileceklerini buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Fakat kendilerine bir mu‘cize gelirse, ona mutlaka inanacaklarına, bütün güçleriyle Allah’a yemîn ettiler. De ki: “Mu‘cizeler, ancak Allah katındadır.” (Ey mü’minler!) Peki gerçekten o (mu‘cize) geldiği zaman (onların yine) îmân etmeyeceklerini siz ne bileceksiniz? (En’am Suresi, 109)”
Allahım, bizi ve neslimizi mucizelerine iman edenlerden eyle.. Âmin..

22 Şubat 2017 Çarşamba

Onların Allah’dan başka tapmakta olduklarına sövmeyin!

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) kullarını iradelerinde serbest bırakmasına rağmen eğer müşriklerin iman etmelerini dileseydi, onların asla şirk koşmayacaklarını haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’i (asm) imanı seçmeleri için onların üzerine muhafız da yapmadıklarını ve onların tercihlerinden mesul olacak şekilde bir vekil de olmadığını bildirir.
Allah, müşriklerin Allah’dan başka tapmakta oldukları şeylere sövmemeyi, aksi takdirde onların da hadlerini aşarak cahilce Allah’a söveceklerini iman edenlere bildirir. Allah, her ümmete seve seve seçtikleri için işlemekte oldukları amellerini süslediklerini, sonra yaptıklarının hesabını vermek üzere dönüşlerinin ancak onları şefkatle terbiye eden Rablerine olduğunu, Allah’ın da dünyada iken onların yapmakta oldukları amellerinin hakikatini kendilerine haber vereceğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve onların Allah’dan başka tapmakta olduklarına sövmeyin! Yoksa (onlar da) haddi aşarak bilgisizce Allah’a söverler! Böylece her ümmete (kendi) amellerini süsledik; sonra dönüşleri ancak Rablerinedir; artık (O da, dünyada) yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. (En’am Suresi, 108)”
Allahım, bizi ve neslimizi emirlerine itaat eden ve razı olduğun amelleri beğenen ve seçen kullarından eyle.. Âmin..

Allah dileseydi, şirk koşmazlardı

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) Rabbinden kendisine vahyolunana tabi olmasını, Allah’dan başka ilah olmadığını ve Allah’a şirk koşan müşriklerden yüz çevirmesini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), iman ve küfrü tercih etmede insanları iradelerinde serbest bırakan Allah’ın, eğer onların iman etmesini dilemiş olsaydı, müşriklerin asla Allah’a şirk koşamayacaklarını haber verir. Allah, ayrıca Resul-i Ekrem’i (asm) imanı tercih etmeleri hususunda onların üzerinde bir muhafız yapmadıklarını, onların üzerine imanı seçeceklerine dair vekil de olmadığını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki (kullarını irâdelerinde serbest bırakan) Allah (îmân etmelerini) dileseydi, (aslâ) şirk koşmazlardı. Hem (biz) seni onların üzerine muhâfız yapmadık. Sen onların üzerine vekîl de değilsin! (En’am Suresi, 107)”
Allahım, bizi ve neslimizi iradesiyle daima imanı tercih edip Sana asla şirk koşmayan kullarından eyle.. Âmin..

21 Şubat 2017 Salı

Rabbinden sana vahyolunana tâbi‘ ol!

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) insanlar ibretler alsın diye âyetleri misallerle açıkladığını, hem kâfirlerin Resul-i Ekrem’e (asm) kendisinin ders almış olduğunu söylemeleri için, hem de hikmet ve nasihatlerini bilecek bir kavim için Kur’ân’ı açıklamış olmak olduğunu bildirir.
Resul-i Ekrem’e (asm) hitab eden Allah, Rabbinden kendisine vahyolunan tabi olmasını, müşriklerin iddia ettiği gibi Allah’dan başka ilah olmadığını ve Allah’a başka şeyleri ortak koşan müşriklerden yüz çevirmesini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Rabbinden sana vahyolunana tâbi‘ ol! O’ndan başka ilâh yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir! (En’am Suresi, 106)”
Allahım, bizi ve neslimizi vahyolunana tabi olup tevhidi ilan eden ve müşriklerden yüz çevirenlerden eyle.. Âmin..

Sen ders almışsın

Ey insan! Allah, şefkatle terbiye eden Rablerinden insanlara hakikati görmesi için basiret olacak kalb gözünün nuru olan delillerin geldiğini, buna binaen basiret sahibi olup hakkı görenin kendi lehine olduğunu, kabul etmeyip basireti kapanmakla körlük edenin ise kendi aleyhine olduğunu haber verir. Allah, insanları kendi iradelerinde serbest bırakıp yaptıkları üzerinde bir muhafız olmadığını bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek insanların ibret alıp hakikati anlaması için âyetleri iyice açıkladığını, hem kâfirlerin, Resul-i Ekrem’e (asm) ders aldığını itiraf etmelerini, hem de hikmetlerini ve nasihatlerini bilecek bir kavim için Kur’ân’ı açıklamış olmaklığını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte (ey Resûlüm!) Âyetleri böyle açıklıyoruz ki (ibret alsınlar), hem (o kâfirler): “Sen ders almışsın!” desinler, hem de (hikmetlerini) bilecek bir kavim için onu (o Kur’ân’ı) açıklayalım. (En’am Suresi, 105)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerden ibret alıp Kur’ân’ın hikmetlerini bilenlerden eyle.. Âmin..

20 Şubat 2017 Pazartesi

Size Rabbinizden basîretler gelmiştir

Ey insan! Allah, gözlerin Allah’ı idrak edemeyeceğini, fakat gözleri yaratan Allah’ın gözleri idrak ettiğini haber verir. Allah, gözleri idrak etmesini bütün incelikleri bilen ve en ince ayrıntısına dahi nüfuz eden Latif, gözlerden ve gözlerin gördüklerinden ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir olarak Kendisini bildirir.
Allah, insanlara kendilerini şefkatle terbiye eden Rablerinden kalb gözlerinin nuru olan deliller olarak basiretler geldiğini haber verir. Allah, insanlara gelen bu basiretlerden sonra hakkı görmenin kişinin kendi lehine olduğunu, görmeyip körlük edenin ise kendi aleyhine olduğunu buyurur. Allah, insanların üzerine yaptıklarını gözetici bir muhafız olmayıp irade ve tercihlerinde serbest olduklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Muhakkak ki size Rabbinizden basîretler (kalb gözünüzün nûru olan deliller) gelmiştir. Artık kim (hakkı) görürse, kendi lehinedir. Kim de körlük ederse, kendi aleyhinedir. Ve ben, sizin üzerinize (yaptıklarınızı gözetici bir) muhâfız değilim! (En’am Suresi, 104)”
Allahım, bizi ve neslimizi basiretleri anlayıp hakkı görenlerden eyle.. Âmin..

Gözler O’nu idrâk edemez

Ey insan! Çocuk ve eş edinmediğini, gökleri ve yeri eşsiz yarattığını, herşeyi hakkıyla bilen olduğunu bildiren Allah, insanlara Rabbiniz olan Allah’ın bu nimetleri veren olduğunu bildirir. Allah, Allah’dan başka ilah olmadığını, herşeyin yaratıcısı olduğunu, öyle ise sadece Allah’a ibadet etmelerini, herşeyin hakkını veren ve muhafaza eden Vekil olduğunu bildirir.
Allah, yarattığı eşya ve masnuata bakmakla gözlerin Allah’ı idrak edip anlayamayacağını, fakat Allah’ın gözleri idrak edip anladığını haber verir. Allah, gözleri ve gözlerin gördüğü bütün güzelliklerin inceliklerini bilen ve ona nüfuz eden Latif ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Gözler O’nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır. (En’am Suresi, 103)”
Allahım, bizi ve neslimizi gözlerini rızana muvafık kullanan kullarından eyle.. Âmin..

19 Şubat 2017 Pazar

Rabbiniz olan Allah budur

Ey insan! Çocuk ve eş edinmeyen, gökleri ve yeri eşsiz yaratan, herşeyi hakkıyla bilen Allah, insanlara şefkatle terbiye eden Rableri olan Allah’ın Kendisini böyle tavsif ettiğini ve nimetleri veren olduğunu haber verir.
Allah, Allah’dan başka ilah olmadığını, herşeyin yaratıcısı olduğunu ve ibadete ancak Kendisinin layık olduğunu, o halde sadece Allah’a ibadet etmelerini ve herşeyin hakkını muhafaza etmeye ancak Kendisinin Vekil olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte, Rabbiniz olan Allah bu (ni‘metleri veren)dir. O’ndan başka ilâh yoktur. (O,) herşeyin yaratıcısıdır; o hâlde (sâdece) O’na ibâdet edin! Çünki O, herşeye Vekîldir. (En’am Suresi, 102)”
Allahım, bizi ve neslimizi Seni tanıyan ve ancak Sana ibadet eden kullarından eyle.. Âmin..

Allah, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır

Ey insan! Allah, müşriklerin cinleri de Allah’a ortak saydıklarını, fakat onları yaratanın da Allah olduğunu ve hakkında bir bilgi sahibi olmadan cahilce Allah’a oğullar ve kızlar uydurduklarını, onların tavsif ettikleri şeylerden çok münezzeh ve çok yüce olduğunu bildirir.
Allah, göklerin ve yerin eşsiz ve benzersiz yaratıcısının Allah olduğunu, Allah’ın bir eşi ve hanımı olmadığı halde bir çocuğunun nasıl olacağını haber verir. Allah, herşeyi hakkıyla mükemmel bir şekilde yaratanın Allah olduğunu, bunun için Allah’ın herşeyi hakkıyla bilen olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(O,) göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O’nun bir eşi (zevcesi) olmadığı hâlde, nasıl bir çocuğu olur? Ve herşeyi (O) yaratmıştır. Çünki O, herşeyi hakkıyla bilendir. (En’am Suresi, 101)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Seni takdis ve tesbih eden kullarından eyle.. Âmin..

18 Şubat 2017 Cumartesi

O’na oğullar ve kızlar uydurdular

Ey insan! Allah, gökten bir su olan yağmuru indiren Allah olduğunu, onunla yerden her danenin bitkisini çıkarıp ondan da bir yeşillik çıkararak kendisinden üst üste dizilmiş daneler çıkardığını haber verir. Allah, ayrıca hurma ağacının tomurcuğundan sarkan salkımlar ve üzüm bağları, birbirine benzeyen ve benzemeyen çeşit çeşit zeytin ve nar ağaçları çıkardıklarını ve onların meyve verdiğinde meyvesine ve olgunlaşmasına bakmalarını insanlara buyurur. Allah, bu hadiselerde iman edecek bir kavim için çok deliller olduğunu bildirir.
Delillerini iman edecek bir kavme gösteren Allah, müşriklerin cinleri de Allah’a ortaklar saydıklarını haber verir. Allah, o cinleri de yaratanın Allah olduğunu ve bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar uydurduklarını buyurur. Allah, o müşriklerin tavsif ettikleri her şeyden çok münezzeh ve çok yüce olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(Onlar) cinleri de, Allah’a ortaklar saydılar; hâlbuki onları (da Allah) yarattı ve bilgisizce O’na oğullar ve kızlar uydurdular. O, onların vasfetmekte olduklarından çok münezzeh ve çok yücedir! (En’am Suresi, 100)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Seni bütün kusur, ayıb ve noksanlardan tenzih edip tazim eden kullarından eyle.. Âmin..

Gökten bir su indiren de O’dur

Ey insan! Allah, insanları tek bir nefis olan Hz. Âdem’den (as) meydana getirenin Allah olduğunu, sonra onlar için dünyayı değişik safha ve aşamalarda bir kalma yeri ve bir de emanet bırakılma yeri olarak kabir olduğunu, bu beyanı anlayacak bir kavim için âyetlerini iyice açıkladığını bildirir.
İnsanları bir nefisten yaratan, bir kalma yeri ile emanet bırakılma yeri var eden Allah, gökten bir su indirenin de Allah olduğunu haber verir. Allah, gökten indirdiği su ile yerden her dane ve çekirdeğin bitkisini çıkardıklarını, onlardan da birer yeşillik çıkararak kendisinden üst üste dizilmiş daneler çıkardıklarını bildirir. Allah, ayrıca hurma ağacının tomurcuğundan sarkan salkımlar ve rengârenk üzüm bağları, hem birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar ağaçlarını yerden çıkardıklarını buyurur. Allah, insanlara o ağaçların meyve verdiğinde meyvesine ve gelişip olgunlaşmasına bakarak tefekkür etmelerini, bunlarda iman edecek bir kavim için Allah’ın varlığına, isim ve sıfatlarına dair deliller var olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Gökten bir su indiren de O’dur. İşte onunla (yerden) her şeyin bitkisini çıkardık; ondan da bir yeşillik çıkardık ki, kendisinden üst üste dizilmiş dâneler çıkarırız. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan sarkan salkımlar ve üzüm bağları, hem birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar (ağaçları çıkardık). Meyve verdiği zaman meyvesine ve olgunlaşmasına bakın! Şübhesiz ki bunda, îmân edecek bir kavim için elbette deliller vardır. (En’am Suresi, 99)”
Allahım, bizi ve neslimizi mahlukatını ve masnuatını tefekkür edip iman eden kavimlerinden eyle.. Âmin..

17 Şubat 2017 Cuma

Sizi tek bir nefisten meydana getiren O’dur

Ey insan! Allah, kara ve denizin karanlıklarında gidecekleri yollarını bulmaları için insanlara bir pusula gibi yıldızları sebeb yapanın Allah olduğunu, bu gibi yarattıkları şeylerdeki hikmetleri bilecek bir kavim ve topluluk için âyetlerini iyice açıkladığını bildirir.
Bilecek bir kavim için âyetlerini iyice açıklayan Allah, insanları da tek bir nefisten, Hz. Âdem’den (as) meydana getirenin Allah olduğunu haber verir. Allah, insanları bir nefisten yarattıktan sonra değişik safhalarda ve vakitlerde bir kalma yeri olarak dünya ve bir de bir müddet olmak üzere emanet bırakılma yeri olan kabir olduğunu buyurur. Allah, bir nefisten yaratılma, bir kalma yeri ve bir emanet yerini ve hikmetlerini anlayacak bir kavim için âyetlerini iyice açıkladıklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem sizi tek bir nefisten (Âdem’den) meydana getiren O’dur; sonra (sizin için çok değişik safhalarda) bir kalma yeri, bir de emânet bırakılma yeri vardır. (Biz bu beyânı) anlayacak bir kavim için âyetleri iyice açıkladık. (En’am Suresi, 98)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerini iyice anlayan ve iman eden kavimlerden eyle.. Âmin..

Bilecek bir kavim için âyetleri iyice açıkladık

Ey insan! Allah, daneleri ve çekirdekleri yaran olduğu gibi, sabahı da gecenin karanlığını yararak çıkaran olduğunu haber verir. Allah, rızık için gündüzde yorulan insanlar için geceyi bir dinlenme zamanı, güneşi ve ayı saat, gün, ay ve sene olarak vakit tesbiti için birer hesab vesilesi kıldığını, bunun kudreti daima üstün gelen Aziz ve herşeyi hakkıyla bilen Alim olan Allah’ın takdiri olduğunu bildirir.
Allah, seyahat halinde iken kara ve denizin karanlıklarında yol bulabilmeleri için insanlara yıldızları bir pusula olarak sebeb yapanın da Allah olduğunu, bu gibi yarattıkları şeylerdeki hikmetleri bilecek ve anlayacak bir kavim için âyet ve delillerini iyice açıkladıklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Kara ve denizin karanlıklarında kendileriyle yol bulasınız diye, yıldızları sizin için (sebeb) yapan da O’dur. (Biz bu hikmetleri) bilecek bir kavim için âyetleri iyice açıkladık. (En’am Suresi, 97)”
Allahım, bizi ve neslimizi hikmetleri bilecek bir kavim eyle.. Âmin..

16 Şubat 2017 Perşembe

O, sabahı yararak çıkarandır

Ey insan! Allah, içlerine kader kalemiyle yazdığı bitkilerin hayat programını açığa çıkarmak üzere daneleri ve çekirdekleri kudretiyle yaran olduğunu haber verir. Allah, ölü hükmünde olan danelerden, çekirdeklerden ve topraktan hayat sahibi dirileri çıkardığını, hayatdar olan diriden de ölüyü çıkaran olduğunu, şefkatle terbiye eden Rab olan Allah’ın böyle yaptığını, bunu gördükleri halde haktan nasıl çevrildiklerini insanlara bildirir.
Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran Allah, gecenin karanlığını aydınlığıyla yararak sabahı çıkaran olduğunu haber verir. Allah, geceyi insanlar için bir dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da muntazam hareketleriyle vakit tesbiti için birer hesab vesilesi kıldığını buyurur. Allah, bunların kudreti daima herşeye üstün gelen Aziz ve herşeyi hakkıyla bilen Alim olan Allah’ın takdiri olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “(O,) sabahı, (gecenin karanlığını) yararak çıkarandır. Geceyi bir dinlenme (zamânı), güneşi ve ayı da (vakit tesbîtinize) birer hesab (vesîlesi) kılmıştır. Bu, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi hakkıyla bilen Allah’)ın takdîridir. (En’am Suresi, 96)”
Allahım, bizi ve neslimizi isim ve sıfatlarının tecellilerini mahlukatında tefekkür edip okuyan kullarından eyle.. Âmin..

Allah, ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarandır

Ey insan! Allah, yemin ederek insanların ilk defa yarattıkları gibi mal ve evlad olmadan çıplak olarak teker teker Allah’a döneceklerini ve dünyada kendilerine verilen şeyleri de sırtlarının gerisinde bırakacaklarını haber verir. Allah, haklarında ve ibadetlerinde Allah’a ortak zannettikleri şefaatçi ve kurtarıcılarının da ahirette yanlarında olmayacaklarını, onlarla aralarındaki bağların kopmuş ve şefaatçi zannettikleri şeylerin onlardan kaybolup gideceklerini bildirir.
Allah, kader kalemiyle içlerine yazdığı hayat programını hayata geçirmek için kudretiyle daneleri ve çekirdekleri çatlatıp yaran olduğunu haber verir. Allah, ölü hükmünde olan topraktan, çekirdekten ve kuru köklerden diriyi çıkardığını, diriden de ölüyü çıkaran olduğunu bildirir. Allah, insanlara şefkatle terbiye eden Rableri olan Allah’ın böyle yaptığını, bunu gördükleri ve bildikleri halde haktan batıla nasıl çevrildiklerini buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Şübhesiz ki Allah, dâneleri ve çekirdekleri (onlardan bitkiler çıkarmak üzere) çatlatıp yarandır. Ölüden diriyi çıkarır; diriden de ölüyü çıkarandır. İşte (Rabbiniz olan) Allah budur; öyle ise (haktan) nasıl çevriliyorsunuz? (En’am Suresi, 95)”
Allahım, bizi ve neslimizi isim ve sıfatları tefekkür edip hakta sebat eden kullarından eyle.. Âmin..

15 Şubat 2017 Çarşamba

Sizi ilk defa yarattığımız gibi

Ey insan! Allah, hidayet yolunu ve Kur’ân’ı bildirmesine rağmen Allah’a karşı yalan uyduran, kendisine bir şey vahyolunmadığı halde vahyolunduğunu söyleyen ve Allah’ın indirdiği âyetler gibi kendisinin de indireceğini söyleyenin zalimler olduklarını haber verir. Allah, Allah’a karşı hak olmayanı söylediklerinden o zalimlerin ölümün şiddetleri içinde can çekişirken, meleklerin canlarını almak üzere ellerini uzattıklarını ve onlara, canlarını çıkarmalarını, Allah’a karşı hak olmayanı söylediklerinden ve âyetlerine karşı büyüklük tasladıklarından aşağılayıcı bir azab ile cezalandırılacaklarını söylediklerini bildirir.
Allah, yemin ederek insanlara, kendilerini ilk defa yarattıkları gibi hiçbir şeye sahib olmadan, çıplak olarak teker teker Allah’a döneceklerini ve dünyada verdikleri şeyleri sırtlarının gerisinde yine dünyada bırakmış olduklarını haber verir. Allah, huzurunda toplanan müşriklere, dünyevî hayat ve iş hususunda ve ibadet etmeye layık gördükleri, Allah’a ortak olduklarını zannettikleri şefaatçi ve kurtarıcılarını da yanlarında görmediklerini, aralarındaki bağlarını kopmuş ve kurtarıcı zannettikleri şeylerin kendilerinden kaybolup gittiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve and olsun ki, sizi ilk def‘a yarattığımız gibi bize (mal ve evlâdsız olarak ve çıplak bir hâlde) teker teker gelmiş ve (dünyada) size verdiklerimizi sırtlarınızın gerisine (arkanızda) bırakmışsınızdır! Hakkınızda (ibâdetlerinizde) gerçekten kendilerinin (Allah’a) ortak olduklarını zannettiğiniz şefâatçilerinizi de berâberinizde göremiyoruz! Doğrusu, aranız(daki bağlar) kopmuş ve (şefâatçi) zannetmekte olduğunuz şeyler sizden kaybolup gitmiştir. (En’am Suresi, 94)”
Allahım, bizi ve neslimizi razı olarak Sana dönen kullarından eyle.. Âmin..

Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?

Ey insan! Allah, Kur’ân’ın mübarek, kendinden öncekileri tasdik edici ve şehirlerin anası olan Mekke ahalisi ile etrafındaki kimseleri korkutması için Resul-i Ekrem’e (asm) indirdikleri bir Kitab olduğunu, ahirete iman edenlerin Kur’ân’a iman ettiklerini ve namazlarına devam ettiklerini bildirir.
Kur’ân’ın nasıl bir Kitab olduğunu bildiren Allah, buna rağmen Allah’a karşı yalan uyduran veya kendisine Allah tarafından bir şey vahyolunmadığı halde kendisine vahyolunduğunu söyleyen ve Allah’ın indirdiği âyetler gibi kendisinin de indireceğini söyleyenin en zalim kimse olduğunu haber verir. Allah, o zalimlerin ölümün şiddetleri içinde can çekişirlerken meleklerin onların canlarını alıcılar olarak ellerini uzattıklarını ve onlara, canlarını çıkarmalarını, Allah’a karşı hak olmayanı söylediklerinden ve âyetlerine karşı büyüklük tasladıklarından dolayı o gün aşağılayıcı bir azab ile cezalandırılacaklarını söylediklerini göreceğini Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Buna rağmen Allah’a karşı yalan uydurandan veya ken­­disine birşey vahyolunmadığı hâlde: “Bana vah­­yo­lundu” diyenden ve: “Allah’ın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim” diyenden daha zâlim kim olabilir? Bu yüzden o zâlimleri, ölümün şid­det­leri içinde (can çekişirler) iken bir görsen ki melekler (can alıcılar olarak) elleri­ni uzatmışlar (onlara): “Çıkarın canlarınızı! Allah’a karşı hak olmayanı söylüyor olduğunuz­­dan ve âyetlerine karşı büyüklük taslamakta bulunduğunuzdan dolayı, bugün aşağılayıcı (bir) azâb ile cezâ­­lan­dırıla­cak­sınız!” (derler). (En’am Suresi, 93)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana karşı hak olmayanı söyleyenlerden eyleme.. Âmin..

14 Şubat 2017 Salı

Ahirete iman edenler, Kur'an'a iman edip namaza devam ederler

Ey insan! Allah, yahudilerin, Allah’ın hiçbir insana bir şey indirmediğini söylediklerinde, Allah’ı şanına layık bir surette hakkıyla takdir edemediklerini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), o yahudilere Hz. Musa’nın (as) insanlara bir nur ve bir hidayet olarak getirdiği Kitab olan Tevrat’ı kimin indirdiğini sormasını, onların Tevrat’ı parça parça kağıtlar yapıp işlerine gelen kısmını açıklayıp işlerine gelmeyen son Peygamberin (asm) sıfatları gibi birçoğunu da gizlediklerini söylemesini buyurur. Allah, ayrıca onların ve atalarının bilmedikleri şeylerin onlara Kur’ân’da öğretildiğini söylemesini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), Tevrat’ı da Kur’ân’ı da indirenin Allah olduğunu söylemesini, sonra daldıkları batıl içinde oynamaları için onları kendi hallerine bırakmasını bildirir.
Tevrat’ı da Kur’ân’ı indiren Allah, bu Kur’ân’ın, bereketli kılınmış mübarek, kendinden önceki İlahî Kitabları tasdik edici, bir de şehirlerin anası olan Mekke ahalisini ve onun etrafındaki kimseleri inkâr ve isyan edenlerin akıbetinin azab olduğunu bildirmekle korkutması için Resul-i Ekrem’e (asm) indirdikleri bir Kitab olduğunu haber verir. Allah, ahirete iman edenlerin Kur’ân’a iman ettiklerini ve onların da namazlarına devam ettiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve işte bu (Kur’ân), mübârek, kendinden önceki (kitab)ları tasdîk edici olarak, bir de şehirlerin anası (olan Mekke’nin ahâlisi)ni ve etrâfındaki kimseleri korkutasın diye onu (sana) indirdiğimiz bir kitabdır. Ve âhirete îmân edenler, ona (o Kur’ân’a) îmân ederler ve onlar namazlarına devâm ederler. (En’am Suresi, 92)”
Allahım, bizi ve neslimizi Kur’ân’a iman edip namazlarında devam edenlerden eyle.. Âmin..

Kitâb’ı kim indirdi?

Ey insan! Allah, peygamberlerin Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler olduklarını bildirir ve Resul-i Ekrem’in (asm) onların hidayetine tabi olmasını buyurur. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek kullarına, Kur’ân’a karşı onlardan bir ücret istemediğini, Kur’ân’ın ancak asır tabakalarında saf tutan âlemler için bir nasihat olduğunu söylemesini bildirir.
Allah, yahudilerin, Allah’ın hiçbir insana bir şey indirmediğini söylediklerinde, Allah’ın şanına layık bir şekilde hakkıyla Allah’ı takdir edemediklerini haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) öyle söyleyen o yahudilere, Hz. Musa’nın (as) insanlara bir nur ve bir hidayet olarak getirdiği Kitab olan Tevrat’ı ona kimin indirdiğini sormasını buyurur. Allah, ayrıca onlara Allah’ın indirdiği kitabları yalanlayan yahudilerin Tevrat’ı parça parça kâğıtlara ayırarak işlerine gelen bir kısmını açıkladıklarını, geleceği açıkça bildirilen son Peygamberin (asm) sıfatları gibi işlerine gelmeyen birçok âyeti de gizlediklerini söylemesini haber verir. Allah, ayrıca, bununla beraber hem o yahudilerin hem de atalarının bilmediği şeylerin Kur’ân’da öğretildiğini söylemesini buyurur. Allah, diğer kitablar gibi Tevrat’ı da Kur’ân’ı da indirenin Allah olduğunu o yahudilere söylemesini, sonra da onları kendi hallerine bırakmasını, daldıkları batıl içinde oynayıp durmalarını Resul-i Ekrem’e (asm) bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki (yahudiler:) “Allah hiçbir insana birşey indirmedi” dediklerinde, Allah’ı O’nun şânına lâyık bir sûrette (hakkıyla) takdîr edemediler. De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nûr ve bir hidâyet olarak getirdiği Kitâb’ı kim indirdi? (Siz) onu (Tevrât’ı) parça parça kâğıtlar yapıp, onları(n bir kısmını) açıklıyorsunuz; (Muhammed’in sıfatları gibi) birçoğunu da gizliyorsunuz!” Bununla berâber ne sizin, ne de atalarınızın bilmediğiniz şeyler size (Kur’ân’da) öğretilmiştir. (Ey Resûlüm! Sen Tevrât’ı da, Kur’ân’ı da) “Allah (indirdi)!” de; sonra onları bırak, daldıkları (bâtıl) içinde oynasınlar! (En’am Suresi, 91)”
Allahım, bizi ve neslimizi hakkı açıklayan ve gizlemeyen kullarından eyle.. Âmin..

13 Şubat 2017 Pazartesi

Kur’ân’a karşı sizden bir ücret istemiyorum

Ey insan! Allah, hidayete erdirdiği ve salih kimselerden kıldığını kimselerin kendilerine kitab, hikmet ve peygamberlik verdiği kimseler olduğunu haber verir. Allah, müşriklerin onlara inanmayıp inkâr etmesi halinde, onları inkâr etmeyen bir kavim olan Muhacir, Ensar olarak Sahabeler ve nice iman ehlini kitab, hikmet ve peygamberliğe iman etmeye vekil kıldıklarını bildirir.
Allah, kitab, hikmet ve peygamberlik verdiği o peygamberlerin Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler olduklarını haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), artık kendisinin de onların hidayetine tabi olmasını buyurur. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), kullarına getirip tebliğ ettiği Kur’ân’a karşı onlardan bir ücret taleb etmediğini, Kur’ân’ın asırlar tabakalarında saf tutan bütün âlemler için hidayeti ve doğru yolu gösteren bir nasihat olduğunu söylemesini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte onlar (o peygamberler), Allah’ın hidâyete erdirdiği kimselerdir; (Habîbim, yâ Muhammed!) Artık (sen de) onların hidâyetine tâbi‘ ol! De ki: “(Ben) ona (Kur’ân’a) karşı sizden bir ücret istemiyorum! O, ancak âlemler (ve bütün asırlar) için bir nasîhattir.” (En’am Suresi, 90)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayetine tabi olup Kur’ân nasihatini kabul edenlerden eyle.. Âmin..

Kitab, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir

Ey insan! Allah, hidayete erdirdiği doğru yolun Allah’ın hidayeti olduğunu, kullarından hikmetine binaen, Kendi lütfundan iyilik yapmaya muvaffak kılmayı ve şirkten korumayı dilediği kimseleri dosdoğru yol ile hidayete erdirdiğini haber verir. Allah, eğer o kimseler şirk koşmuş olsalardı, yaptıkları iyi amellerin kendilerinden kabul edilmeyip boşa gideceğini bildirir.
Allah, amelleri boşa gitmeyen ve dosdoğru yola hidayet ettiği kimselerin, kendilerine kitab, hikmet ve peygamberlik verdikleri kimseler olduklarını haber verir. Allah, müşriklerin peygamberlere verilen kitab, hikmet ve peygamberliği inkâr etmeleri halinde onları inkâr etmeyen bir kavim olan başta Muhacir ve Ensar olarak Sahabeler ve nice ehl-i imanı kitab, hikmet ve peygamberliğe iman etmeye birer vekil kıldıklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte onlar, kendilerine kitab, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Fakat bunlar (o müşrikler) onları (kitap, hikmet ve peygamberliği) inkâr ederse, artık muhakkak ki (biz,) onları inkâr eden kimseler olmayan bir kavmi (Muhâcir ve Ensâr’ı ve nice ehl-i îmânı) onlara (îmân etmeye) vekil kılmışızdır. (En’am Suresi, 89)”
Allahım, bizi ve neslimizi kitab, hikmet ve peygamberliğe vekil kıldığın kimselerden eyle.. Âmin..

12 Şubat 2017 Pazar

İşte bu yol, Allah’ın hidâyetidir

Ey insan! Allah, âlemlere üstün kıldığı peygamberlerin babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da âlemlere üstün kıldığını, böylece onları mahlûkatı içinde seçip dosdoğru bir yola hidayet ettiklerini bildirir.
Allah, hidayet ettiği dosdoğru yolun Allah’ın hidayeti olduğunu, kullarından hikmetine binaen iyilik etmeye muvaffak kılmayı dilediği kimseyi Allah’ın hidayeti ile dosdoğru yola hidayete erdirdiğini haber verir. Allah, hidayete erdirdiği kimseler Allah’a şirk koşsalardı, yaptıkları iyi amellerin de kendilerinden kabul edilmeyeceğini, boşa gideceğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte bu (yol), Allah’ın hidâyetidir; kullarından kimi dilerse (hikmetine binâen, kendi lütfundan) onunla hidâyete erdirir. Fakat şirk koşsalardı, elbette yapmakta oldukları şeyler (ameller) kendilerinden (kabûl edilmez) boşa giderdi. (En’am Suresi, 88)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erdirdiğin ve amelleri kabul edilen kullarından eyle.. Âmin..

Onları dosdoğru bir yola hidâyet ettik

Ey insan! Allah, Hz. İsmail (as), Hz. Elyesa (as), Hz. Yunus (as) ve Hz. Lut’u (as) hidayete erdirdiklerini ve onların herbirini âlemlere üstün kıldıklarını bildirir.
Allah, hidayete erdikleri peygamberlerin babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da hidayete erdirmekle âlemlere üstün kıldıklarını haber verir. Allah, hidayete erdirip salih kimselerden kıldıkları kimseleri insanlar içinden seçtiklerini ve onları dosdoğru bir yola hidayet ettiklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Babalarından, zürriyetlerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da (üstün kıldık). Böylece onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola hidâyet ettik. (En’am Suresi, 87)”
Allahım, bizi ve neslimizi dosdoğru bir yola hidayete ettiğin kimselerden eyle.. Âmin..

11 Şubat 2017 Cumartesi

Herbirini âlemlere üstün kıldık

Ey insan! Allah, Hz. Zekeriyya (as), Hz. Yahya (as), Hz. İsa (as) ve Hz. İlyas’ı (as) da hidayete erdirdiklerini ve onların herbirinin salih kimselerden olduklarını bildirir.
İyilik edenleri hidayetle mükâfatlarındıran Allah, Hz. İsmail (as), Hz. Elyesa (as), Hz. Yunus (as) ve Hz. Lut’u (as) hidayete erdirdiklerini haber verir. Allah, onların herbirini mahlûkatı içinde âlemlere üstün kıldıklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İsmâil’i, Elyesâ‘ı, Yûnus’u ve Lût’u da (hidâyete erdirdik). Ve herbirini âlemlere (bütün mahlûkata) üstün kıldık. (En’am Suresi, 86)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erdirdiğin salih kimselerden eyle.. Âmin..

Herbiri sâlih kimselerdendi

Ey insan! Allah, Hz. İbrahim’e (as) tevhid delillerinden başka Hz. İshak’ı (as) ve ondan da Hz. Yakub’u (as) ihsan ettiklerini ve onların her birini hidayete erdirdiklerini haber verir. Allah, daha önce de Hz. Nuh’u (as) ve Hz. İbrahim’in (as) zürriyetin gelen Hz. Davud (as), Hz. Süleyman (as), Hz. Eyyüb (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as) ve Hz. Harun’u (as) hidayete erdirdiklerini buyurur. Allah, iyilik eden kimseleri hidayete erdirmekle mükâfatlandırdıklarını bildirir.
Allah, ayrıca iyilik edenlerden Hz. Zekeriyya (as), Hz. Yahya (as), Hz. İsa (as) ve Hz. İlyas’ı (as) da hidayete erdirdiklerini ve herbirinin salih kimselerden olduklarını tasdik edip bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Zekeriyyâ’yı, Yahyâ’yı, Îsâ’yı ve İlyâs’ı da (hidâyete erdirdik). Herbiri sâlih kimselerdendi. (En’am Suresi, 85)”
Allahım, bizi ve neslimizi salih kimselerden eyle.. Âmin..

10 Şubat 2017 Cuma

İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız

Ey insan! Allah, Hz. İbrahim’in (as) kavmine batan ve kaybolan şeylerin ilah olamayacağını, korkulmaya Allah’ın layık olduğunu ve bunların Allah’ın birliğinin delillerinden olup kavmine karşı Hz. İbrahim’e (as) verdiklerini bildirir. Allah, delillerini vermekle dilediklerini derecelerle yükselttiklerini, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek Rabbinin her işi hikmetli olan Hakim ve herşeyi hakkıyla bilen Alim olduğunu bildirir.
Hz. İbrahim’e (as) kavmine karşı tevhid delillerini veren Hakim ve Alim olan Allah, Hz. İbrahim’e (as) ayrıca evlad olarak Hz. İshak’ı (as) ve ondan da torun olarak Hz. Yakub’u (as) ihsan ettiklerini haber verir. Allah, Hz. İbrahim (as) ile birlikte onları da hidayete erdirdiklerini, daha önce de Hz. Nuh’u (as) ve Hz. İbrahim’in (as) zürriyetinden gelen Hz. Davud (as), Hz. Süleyman (as), Hz. Eyyüb (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as) ve Hz. Harun’u (as) hidayete erdirdiklerini bildirir. Allah, iyilik edenleri hidayete erdirmekle böyle mükâfatlandırdıklarını buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem ona (İbrâhîm’e), İshâk’ı ve (İshâk’ın oğlu) Ya‘kub’u ihsân ettik. Her birini hidâyete erdirdik. Daha önce de Nûh’u ve onun (İbrâhîm’den sonra gelen) zürriyetinden Da‘vûd’u, Süleymân’ı, Eyyûb’ü, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u hidâyete erdirmiştik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız! (En’am Suresi, 84)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima hidayete erdirdiğin kimselerden eyle.. Âmin..

Onları kavmine karşı İbrahim’e verdik

Ey insan! Allah, iman edip imanlarını bir zulüm olan Allah’a şirk koşmak ile bulaştırmayanlar için ebediyen azab korkusundan emin olmak olduğunu ve onların hidayete erenler olduğunu bildirir.
İmanlarına şirk zulmünü bulaştıran ve bulaştırmayanları haber veren Allah, bunların tevhide dair Allah’ın delillerinden olduğunu ve onları şirke bulaşmış kavmine karşı Hz. İbrahim’e (as) verdiklerini haber verir. Allah, dilediği kimseleri derecelerle yükselttiklerini buyurur ve Hz. İbrahim’e (as), Rabbinin her işi hikmetli olan Hakim ve herşeyi hakkıyla bilen Alim olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Ve işte bunlar (bizim) delillerimizdir ki, onları kavmine karşı İbrâhîm’e verdik. (Biz) dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şübhesiz ki Rabbin, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir. (En’am Suresi, 83)”
Allahım, bizi ve neslimizi derecelerle yükselttiğin kimselerden eyle.. Âmin..

9 Şubat 2017 Perşembe

Onlar hidâyete erenlerdir

Ey insan! Allah, müşriklerin şirk koştukları şeylerden korkmadığını söyleyen Hz. İbrahim’in (as) kavmine, kendilerine Allah’a ortak koştukları şeylerin ilah olduğu hakkında hiçbir delil indirmediği halde Allah’a şirk koşmaktan korkmazken, kendisinin onların şirk koştukları şeylerden nasıl korkacağını ve iki taraftan hangisinin korkudan emin olmaya daha layık olduğunu biliyorlarsa söylemelerini demesini buyurur.
Allah, iman edip imanlarını bir zulüm olan şirkle bulaştırmayan, kirletmeyen kullarının ebedî azab korkusundan emin olacaklarını ve imanlarını halis tutanların hidayete erenler olduklarını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Îmân edip de îmanlarını bir zulümle (şirkle) bulaştırmayanlara gelince, işte onlar var ya, kendileri için (ebedî azab korkusundan) emîn olmak vardır ve onlar hidâyete erenlerdir. (En’am Suresi, 82)”
Allahım, bizi ve neslimizi imanlarını herhangi bir zulümle bulaştırmayan ve hidayete eren kullarından eyle.. Âmin..

Şirk koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım?

Ey insan! Allah, müşriklerden olmadığını söylediği kavminin Hz. İbrahim (as) ile tartıştığını haber verir. Allah, bunun üzerine onlara, kendisini hidayete erdirmişken kendisiyle Allah hakkında mı tartıştıklarını, Allah’a ortak koştukları şeylerden korkmadığını, ancak Rabbinin kendi hakkında dilediğinin müstesna olduğunu, Rabbinin ilmen herşeyi kuşattığını ve hiç mi ibret almadıklarını söylemesini buyurur.
Allah, Hz. İbrahim’in (as) kavmine ayrıca, kendilerine ilah olduklarına dair haklarında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koşmaktan korkmazken, onların Allah’a şirk koştuğu şeylerden kendisinin nasıl korkacağını söylemesini bildirir. Allah, Hz. İbrahim’e (as) bunun üzerine iki taraftan, yani onlardan ve kendisinden hangisinin korkudan emin olmaya daha layık olduğunu sormasını, eğer biliyorlarsa buna cevab vermelerini söylemesini buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem, size hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri gerçekten siz Allah’a şirk koşmaktan korkmazken, (ben) şirk koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Öyle ise iki tarafdan hangisi (korkudan) emîn olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız (haydi söyleyin)! (En’am Suresi, 81)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima korkudan emin olan kullarından eyle.. Âmin..

8 Şubat 2017 Çarşamba

Allah hakkında mı benimle tartışıyorsunuz?

Ey insan! Allah, Hz. İbrahim’in (as) kendisinin Hanif olarak hakka yöneldiğini ve yüzünü gökleri ve yeri yoktan yaratan Rabbine çevirdiğini ve Allah’a ortak koşan kavmi gibi müşriklerden olmadığını söylediğini bildirir.
Allah, Hz. İbrahim’in (as) kavmine onlar gibi müşriklerden olmadığını söylemesi üzerine kavminin onunla tartıştığını haber verir. Allah, Hz. İbrahim’e (as), kendisini dalalete düşmekten kurtarıp gerçekten hidayete erdirmişken Allah hakkında tartışmalarının yersiz olduğunu, Allah’a ortak koştukları fayda ve zarara malik olmayan şeylerden korkmadığını, Rabbinin kendisine bir dilemesinin ise müstesna olduğunu söylemesini bildirir. Allah, Hz. İbrahim’in (as) Rabbinin ilim itibariyle herşeyi kuşattığını, hakkıyla bildiğini, yine de hiç mi ibret almadıklarını söylemesini buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Kavmi ise, onunla tartıştı. (Onlara) dedi ki: “Beni gerçekten hidâyete erdirmişken, Allah hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? (Ben sizin) O’na (Allah’a) ortak koşmakta olduğunuz şeylerden korkmam; ancak Rabbimin (bana) bir şey dilemesi müstesnâ. Rabbim, herşeyi ilmen kuşatmıştır. Hiç ibret almaz mısınız?” (En’am Suresi, 80)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erdirdiğin ve Senden başka hiçbir şeyden korkmayan kullarından eyle.. Âmin..

Hanîf olarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim

Ey insan! Allah, Hz. İbrahim’in gecenin sonunda doğmakta olan güneşi görünce, babası ve kavmine güneşin diğerlerinden daha büyük olduğu için rabbinin o mu olabileceğini söylediğini haber verir. Allah, akşam olup güneş de batınca Hz. İbrahim’in (as) kavmine hitab ederek kendisinin onların Allah’a ortak koştukları şeylerden uzak olduğunu söylediğini bildirir.
Allah, batıp kaybolan şeyler olan yıldız, ay ve güneşin ilah olamayacağını kavmine gösteren Hz. İbrahim’in (as), kendisinin hakka yönelmiş bir Hanif olarak yüzünü, gökleri ve yeri yoktan ve hiçten yaratan Allah’a çevirdiğini ve kendisinin onlar gibi Allah’a ortak koşan müşriklerden olmadığını söylediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Şübhesiz ki ben, Hanîf (hakka yönelmiş) olarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve ben (sizin gibi) müşriklerden değilim!” (En’am Suresi, 79)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima hakka yönelip yüzünü daima Sana çeviren kullarından eyle.. Âmin..

7 Şubat 2017 Salı

Nihâyet doğmakta olan güneşi görünce

Ey insan! Allah, yıldızın ilah olamayacağını babasına ve kavmine gösteren Hz. İbrahim’in (as), gecenin ilerleyen bir vaktinde doğmakta olan ayı görünce onun mu rabbi olabileceğini söylediğini, sonra o yıldız batınca yemin ederek Rabbi kendisini hidayete erdirmezse, mutlaka dalalete düşen kimselerden olacağını söylediğini bildirir.
Allah, ayın da ilah olamayacağını babasına ve kavmine gösteren Hz. İbrahim’in (as), sabah olup doğan güneşi görünce onun mu rabbi olabileceğini, zira onun diğerlerinden daha büyük olduğunu söylediğini haber verir. Allah, güneş de batınca Hz. İbrahim’in (as) kavmine hitab ederek kendisinin onların Allah’a ortak koştukları şeylerden uzak olduğunu söylediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Nihâyet doğmakta olan güneşi görünce: “Bu rabbimdir; (öyle mi?) bu daha büyüktür!” dedi. Fakat (o da) batınca: “Ey kavmim! (Bilin ki) doğrusu ben, (sizin Allah’a) ortak koşmakta olduğunuz şeylerden uzağım!” dedi. (En’am Suresi, 78)”
Allahım, bizi ve neslimizi Sana ortak koşanlardan uzak olanlardan eyle.. Âmin..

Doğmakta olan ay’ı görünce

Ey insan! Tevhide delil olarak Hz. İbrahim’e (asm) göklerin ve yerin melekûtunu bildiren Allah, Hz. İbrahim’in (as) üzerini gece karanlığı kapladığında ortaya çıkan parlak bir yıldız görünce birtakım putları ilah edinen babasına ve kavmine hatalarını göstermek için rabbinin onun mu olabileceğini söylediğini haber verir. Allah, Hz. İbrahim’in (as) fakat yıldız batınca batanların rabbi olamayacağını ve batanları sevmediğini söylediğini bildirir.
Allah, yıldız battıktan bir müddet sonra doğmakta olan ayı görünce Hz. İbrahim’in (as) babasına ve kavmine ayın mı rabbi olabileceğini söylediğini, sonra o da batınca yemin ederek kendisini Rabbi hidayete erdirmezse ayı ilah kabul edip dalalete düşen kimseler topluluğundan olacağını söylediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Daha sonra (gecenin bir vaktinde,) doğmakta olan ay’ı görünce: “Bu rabbimdir (öyle mi?)” dedi. Sonra (o da) batınca: “Yemîn olsun ki, eğer Rabbim beni hidâyete erdirmezse, mutlaka dalâlete düşen kimseler topluluğundan olurum!” dedi. (En’am Suresi, 77)”
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erdirdiğin kimselerden eyle.. Âmin..

6 Şubat 2017 Pazartesi

Gece kaplayınca bir yıldız gördü

Ey insan! Allah, Hz. İbrahim’e (as) kavmine tevhid delillerini getirmesi ve kati olarak iman edenlerden olanlardan olması için kendisine İlahî tasarrufların açıkça göründüğü cihet olan göklerin ve yerin melekûtunu gösterdiğini bildirir.
Hz. İbrahim’e (as) göklerin ve yerin melekûtunu gösteren Allah, Hz. İbrahim’in (as), gece karanlığının üzerini kapladığında gökte bir yıldız gördüğünü ve birtakım putları ilah edinen kavmine hatalarını göstermek ve tevhide bir delil göstermek için rablerinin o parlak yıldız mı olduğunu söylediğini haber verir. Allah, bir süre sonra o yıldız batıp kaybolunca böyle batıp gidenlerin ilah olamayacağını göstermek için Hz. İbrahim’in (as) batıp kaybolan şeyleri sevmediğini söylediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Derken (İbrâhîm,) üzerini gece (karanlığı) kaplayınca bir yıldız gördü (ve kavmine): “Bu rabbimdir (öyle mi?)” dedi. Fakat (bir süre sonra o yıldız) batınca: “Ben batanları sevmem!” dedi. (En’am Suresi, 76)”
Allahım, bizi ve neslimizi batan şeyleri sevmeyen kullarından eyle.. Âmin..

İbrahim'e, göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk

Ey insan! Allah, bir zaman Hz. İbrahim’in (as) babası Azer’e, Allah’dan başka birtakım putları ilahlar mı edindiklerini sorduğunu ve kendisinin babasını ve kavmini şirke düşmüş apaçık bir dalalet içinde gördüğünü söylediğini bildirir.
Allah, Hz. İbrahim’e (as) kavmine Allah’ın birliğine dair delil getirmesi ve kalbinde bir şübhe kalmayarak kati iman edenlerden olması için göklerin ve yerin melekûtu olan İlahî tasarrufların açıkça göründüğü cihetini gösterdiğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “İşte (birliğimize delil getirsin) ve kat‘î olarak îmân edenlerden olsun diye İbrâhîm’e, göklerin ve yerin melekûtunu (İlâhî tasarrufâtın açıkça göründüğü cihetini) böyle gösteriyorduk. (En’am Suresi, 75)”
Allahım, bizi ve neslimizi kati iman edip birliğinin delillerini gösteren kullarından eyle.. Âmin..

5 Şubat 2017 Pazar

Birtakım putları ilâhlar mı ediniyorsun?

Ey insan! Allah, gökleri ve yeri hak ile icab ettiği şekilde yaratanın Allah olduğunu, bir şeyin olmasını dilediğinde ona ol deyince hemen oluverdiğini ve sözünün hak olduğunu haber verir. Allah, Sur’a üfleneceği gün, kimsenin itiraz hakkının olmayıp mülkün Allah’ın olduğunu, görünen şehadet âlemi ile görünmeyen gayb âlemini bildiğini ve her işi hikmetli olan Hakim ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir olduğunu bildirir.
Allah, bir zaman Hz. İbrahim’in (as) babası olan Azer’e, kendi elleriyle yaptıkları birtakım putları ilahlar mı edindiklerini sormasını ve onu ve kavmini putlara tapmakla apaçık bir dalalet ve sapkınlık içinde gördüğünü söylediğini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Bir zaman da İbrâhîm, babası Âzer’e şöyle demişti: “Birtakım putları ilâhlar mı ediniyorsun? Şübhesiz ki ben, seni ve kavmini apaçık bir dalâlet içinde görüyorum.” (En’am Suresi, 74)”
Allahım, bizi ve neslimizi putlara tapan ve dalalet içinde olanlardan eyleme.. Âmin..

Sûr’a üfleneceği gün de mülk O’nundur

Ey insan! Âlemlerin Rabbine teslim olmaları kendilerine emredildiğini söylemesini Resul-i Ekrem’e (asm) buyuran Allah, bir de namazı hakkıyla etmeleri ve Allah’a karşı gelmekten sakınmaları emredildiğini, zira kıyamet günü ancak Allah’ın huzuruna toplanacaklarını söylemesini bildirir.
Allah, gökleri ve yeri olması gereken şekilde hak ile yaratanın Allah olduğunu, olmasını dilediği bir şeye o diyeceği gün herşeyin hemen oluverdiğini, sözünün ise hak olduğunu bildirir. Allah, Sur’a üfleneceği gün olan kıyamet günü mülkün Allah’ın olduğunu, diğer mahlukatı tarafından görünmeyeni ve görüneni, gayb ve şehadeti bilen olduğunu haber verir. Allah, Kendisinin her işi hikmetli olan Hakim ve herşeyden hakkıyla haberdar olan Habir olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Gökleri ve yeri hak ile (hakkıyla, îcâb ettiği şekilde) yaratan da O’dur. “Ol!” diyeceği gün, (herşey) hemen oluverir. Sözü haktır. Sûr’a üfleneceği gün de mülk O’nundur. Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Çünki O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (her şeyden haberdâr olan)dır. (En’am Suresi, 73)”
Allahım, bizi ve neslimizi hikmetine ve rızana muvafık hareket eden kullarından eyle.. Âmin..

4 Şubat 2017 Cumartesi

Namazı hakkıyla edâ edin

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek dinlerini bir oyun ve eğlence edinen müşriklere, Allah’ı bırakıp bir fayda ve bir zarara malik olmayan şeylere mi tapmalarını istediklerini ve Allah kendilerini hidayete erdirdikten sonra imanı bırakıp ökçeleri üzerinde geri dönerek küfre mi girmelerini beklediklerini sormasını buyurur. Allah, imanı bırakıp küfre dönen kimseyi, kendilerini, bize gel diye imana ve hidayete davet eden arkadaşları varken, şeytanların onu kandırarak yeryüzünde şaşkın bir hale düşürdüğü kimseye benzetir. Allah Resul-i Ekrem’e (asm), Allah’ın hidayeti, hidayetin ta kendisi olduğunu ve âlemlerin Rabbine teslim olmalarının kendilerine emredildiğini müşriklere söylemesini bildirir.
Resul-i Ekrem’in (asm) kendilerine âlemlerin Rabbine teslim olmaları emredildiğini müşriklere söylemesini buyuran Allah, bir de namazı vaktinde, devamlı olarak ve tadil-i erkâna riayet ederek hakkıyla eda etmeleri ve Allah’a karşı gelmekten sakınmaları için emredildiklerini söylemesini buyurur. Allah, bütün bunların kendilerine emredildiğini söylemesini buyururken kıyamet günü ancak Allah’ın huzuruna toplandıklarında ancak bunlarla kurtuluşa erebileceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Bir de: “Namazı hakkıyla edâ edin ve O’ndan (Allah’dan) sakının!” diye (emredildi). Zîrâ (kıyâmet günü) huzûruna toplanacağınız ancak O’dur. (En’am Suresi, 72)”
Allahım, bizi ve neslimizi namazı hakkıyla eda eden ve Senden sakınan kullarından eyle.. Âmin..

Şeytanlar onu yeryüzünde şaşkın bir hâle düşürmüştür

Ey insan! Müşriklere iyiliği emretmeyi hatırlatmayı mü’minlerin üzerine yazan Allah, o hatırlatmaya rağmen dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının kendilerini aldatarak ölümü ve ahireti unutturan kimseleri bırakmasını, hem bir kimsenin kazandığı günahları yüzünden helake düşürülmemesi için Kur’ân’la nasihat etmesini Resul-i Ekrem’e (asm) buyurur. Allah, günahları yüzünden helake düşürülen kimse için Allah’dan başka bir dost ve şefaatçinin olmadığını, düçar olduğu azabın kendisinden men edilmesi için her türlü fidyeyi feda edecek dahi olsa ondan kabul edilmeyeceğini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek onlara, hayatı ve her türlü menfaati veren ve zararlar defeden Allah’ı bırakıp kendilerine herhangi bir fayda ve zarar vermeye gücü yetmeyen şeylere mi tapmalarını istediklerini sormasını buyurur. Allah, ayrıca Allah’ın kendilerini hidayete erdirdikten sonra ökçeleri üzerinde geriye döner gibi imanı bırakıp küfre mi döndürülmelerini beklediklerini söylemesini bildirir. Allah, ökçeleri üzerinde tekrar küfre dönen kimseyi, bize gel diyerek kendisini hidayete davet arkadaşları olduğu halde, şeytanların onu yeryüzünde nereye gideceğini şaşırmış bir kimseye benzetir. Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) doğru yola iletmesi olan hidayetinin, hidayetin ta kendisi olduğunu ve kendilerine herşeyi şefkatle terbiye eden âlemlerin Rabbine teslim olmalarının emredildiğini söylemesini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “De ki: “Allah’ı bırakıp da, bize ne fayda veren ne de bize zararı dokunan şeylere mi tapalım? Ve Allah bizi hidâyete erdirdikten sonra, ökçelerimiz üzerinde geriye (küfre) mi döndürülelim? O kimse gibi ki, ‘Bize gel!’ diye kendisini hidâyete da‘vet eden arkadaşları varken, şeytanlar onu yeryüzünde şaşkın bir hâle düşürmüştür.” De ki: “Şübhesiz Allah’ın hidâyeti, hidâyetin ta kendisidir. Ve bize, âlemlerin Rabbine teslîm olmamız emredildi.” (En’am Suresi, 71)”
Allahım, bizi ve neslimizi imanda sabit olan ve imana davet eden hidayet ettiğin ve Sana teslim olan kullarından eyle.. Âmin..

3 Şubat 2017 Cuma

Dinlerini bir oyun edinenleri bırak

Ey insan! Allah, Kendisine karşı gelmekten sakının mü’minlere âyetleri yalanlayan kâfirlerin hesabından ve günahından birşey olmadığını, fakat kâfirlere iyiliği emretmek ve günahların neticesini göstermek cihetinde bir hatırlatmak borcu olduğunu, böylece onların da Allah’a karşı gelmekten sakınabileceklerini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), dinlerini oyun ve eğlencelerine bir vesile ve vasıta edinen ve dünya hayatı kendini aldatarak ahireti ve hesabı unutan kimseleri bırakmasını buyurur. Allah, aynı zamanda hidayet rehberi olan Kur’ân ile nasihat etmesini, böylece bir kimsenin kazandığı günahlar yüzünden helake düşürülmemesini bildirir. Allah, kıyamet günü günahı yüzünden helake düşen kimse için Allah’dan başka bir dost ve bir şefaatçinin olmadığını haber verir. Allah, o gün karşı karşıya kaldığı ve içine gireceği azabı kendinden men etmek için her türlü fidyeyi uğrunda feda edecek dahi olsa ondan kabul edilmeyeceğini, alınmayacağını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “O hâlde dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve dünya hayâtı kendilerini aldatan kimseleri bırak; hem (sen) onunla (o Kur’ân ile) nasîhat et ki, bir kimse kazandığı (günahlar) yüzünden helâke düşürülmesin! Ona Allah’dan başka ne bir dost, ne de bir şefâatçi vardır. (Azâbı kendinden men‘ etmek için) her türlü fidyeyi fedâ edecek de olsa, ondan alınmaz. (En’am Suresi, 70)”
Allahım, bizi ve neslimizi dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatı kendisini aldatan kimselerden eyleme.. Âmin..

Bir hatırlatmak borcu vardır

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), müşrikler âyetler hakkında ileri geri konuşmaya daldıklarında, başka bir konuya ve söze dalana kadar onlardan yüz çevirmesini buyurur. Allah, bildirmesine rağmen şeytanın bu düsturu kendisine unutturduğunda, hatırlayınca o zalimler topluluğu ile beraber oturmamasını bildirir.
Allah, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere âyetleri yalanlayan kâfirlerin hesabından ve günahından birşey olmadığını, fakat mü’minler üzerine o kâfirlere iyiliği emretmek ve hatasını göstermek cihetiyle bir hatırlatma borcu olduğunu, böylece onların da sakınmasını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hem (Allah’a karşı gelmekten) sakınmakta olanlara onların (o kâfirlerin) hesâbından birşey yoktur; fakat (mü’minler için, onlara iyiliği emretmek cihetiyle) bir hatırlatmak (borcu) vardır! Tâ ki onlar (da) sakınsınlar. (En’am Suresi, 69)”
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlere daima iyiliği ve gittikleri yolun içi yüzünü ve neticesini hatırlatan kullarından eyle.. Âmin..

2 Şubat 2017 Perşembe

O zâlimler topluluğuyla beraber oturma!

Ey insan! Allah, geleceğini bildirdiği her haberin kararlaşıp vuku bulacağı, gerçekleşeceği bir zaman olduğunu ve ileride vakti geldikçe onları bileceklerini bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), âyetleri hakkında ağızlarında geveleyerek ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, ondan vazgeçip başka bir söze daldıkları zamana kadar onlarla konuşmayıp onlardan yüz çevirmesini buyurur. Allah, bu emrine rağmen bunu şeytanın unutturması halinde ise onu hatırlayınca âyetlerle alay eden o zalimler topluluğuyla oturmayıp yanlarından kalkmasını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Âyetlerimiz hakkında (ileri geri konuşmaya) dalanları gördüğün zaman ise, artık (onlar) ondan başka bir söze daldıkları zamâna kadar kendilerinden yüz çevir! Buna rağmen şeytan (bunu) gerçekten sana unutturursa, artık hatırladıktan sonra o zâlimler topluluğuyla berâber oturma! (En’am Suresi, 68)”
Allahım, bizi ve neslimizi âyetler hakkında ileri geri konuşanlardan yüz çevirenlerden eyle.. Âmin..

Her haberin kararlaşacağı bir zaman vardır

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) Kur’ân hak olduğu halde kavminin yalanladığını haber verir. Allah, Resul-i Ekrem’in (asm) kavmine, onların üzerine bir vekil olmadığını, verdikleri hükümden mesul olduklarını söylemesini bildirir.
Allah, yapılan her amele karşılık geleceği bildirilen her haberin kararlaşalacağı, vuku bulup gerçekleşeceği bir zamanın olduğunu haber verir. Bunun böyle olduğunu ileride gerçekleştiği zaman bileceklerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Her haberin kararlaşacağı (vuku‘ bulacağı) bir zaman vardır. Ve ileride bileceksiniz!” (En’am Suresi, 67)”
Allahım, bizi ve neslimizi ameli hayırlı, neticesi güzel olan kullarından eyle.. Âmin..

1 Şubat 2017 Çarşamba

Ben sizin üzerinize bir vekil değilim

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm) hitab ederek müşriklere, Allah’ın üstlerinden veya ayaklarının altından yaptıklarına bir tokat olarak azab göndermeye yahut fırkalar halinde birbirine karıştırarak bir kısmına diğer bir kısmın kin ve öfkesini tattırmaya kadir olduğunu söylemesini buyurur. Allah, âyetlerini anlaşılsın diyen nasıl açıkladığını bildirir.
Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), Kur’ân’ın hak olmasına rağmen kavminin başlangıçta onu yalanladığını haber verir. Allah, kavmine, kendisinin onların üzerine bir vekil olmadığını söylemesini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “Hâlbuki o (Kur’ân), hak olduğu hâlde kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben sizin üzerinize bir vekil değilim!” (En’am Suresi, 66)”
Allahım, bizi ve neslimizi daima Kur’ân’ı tasdik edip ona iman eden kullarından eyle.. Âmin..

Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz

Ey insan! Allah, Resul-i Ekrem’e (asm), müşriklere kara ve denizin karanlıklarından ve bütün sıkıntılardan ancak Allah’ın kurtardığını, fakat sıkıntı esnasında Allah’a verdikleri sözlerini unutup yine Allah’a şirk koştuklarını söylemesini bildirir.
Resul-i Ekrem’e (asm) hitab eden Allah, müşriklere gökten olarak üstlerinden veya yerden ayaklarının altından azab göndermeye kadir olduğu gibi onları fırkalar ve topluluklar halinde siyasî ve inadî fikirlerle birbirlerine karıştırıp bir kısmına diğer bir kısmın kin ve garazlarını tattırmaya kadir olduğunu söylemesini buyurur. Allah, iyice anlaşılsın diye âyetlerini misallerle nasıl açıkladığını bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: “De ki: “O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azab göndermeye yâhut sizi fırkalar hâlinde (birbirinize) karıştırıp bazınıza bazınızın kinini tattırmaya kadirdir.” Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz. Tâ ki anlasınlar! (En’am Suresi, 65)”
Allahım, bizi ve neslimizi üstümüzden ve altımızdan ve insanlardan gelebilecek bütün azab ve sıkıntılardan daima muhafaza eyle.. Âmin..