Ey insan! İmana ve Kur'ân'a hizmet sadakat ister ki Müslümanları bir arada tutabilsin, ittihadı muhafaza edebilsin.
İmana ve Kur'ân'a hizmet eden sadakat ehli ise kardeşlerinin fena halini görünce terk etmeyip ıslahına çalışmalıdır.
Risale-i Nur'da geçen şu kıssa manidardır:
"Bir zaman, müslim olmayan bir zat, tarikatten hilâfet almak için bir çare bulmuş ve irşada başlamış. Terbiyesindeki müridleri terakkiye başlarken, birisi keşfen mürşidlerini gayet sukutta görmüş. O zat ise ferasetiyle bildi, o müridine dedi: "İşte beni anladın." O da dedi: "Madem senin irşadınla bu makamı buldum; seni bundan sonra daha ziyade başımda tutacağım" diye Cenâb-ı Hakk'a yalvarmış, o bîçare şeyhini kurtarmış; birden bire terakki edip bütün müridlerinden geçmiş, yine onlara mürşid-i hakikî kalmış.
Demek bazan bir mürid, şeyhinin şeyhi oluyor. Ve asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil, belki daha ziyade uhuvvetini kuvvetleştirip ıslahına çalışmak, ehl-i sadâkatin şe’nidir (gereğidir). (Şualar)"
Allahım, bizi ve neslimizi ehl-i sadakattan eyle.. Âmin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder