31 Ocak 2013 Perşembe

Güneşe bak, ne diyor?

Ey insan! Manzume-i şemsiye denilen güneş sistemindeki on iki seyyare olan gezegenlerin büyüklükleri, mesafeleri ve süratleri farklı olmasına rağmen mükemmel bir intizam ile düzen içinde hareket etmeleri, bize bu düzen kuran ve işleten Allah'ı güneş gibi gösterir.

Unsurların şehadeti

Ey insan! Rüzgarın hikmetli olarak dalgalanması; çeşmelerin, çayların, ırmakların yerden ve dağlardan kaynamaları; çeşitli madenlerin menfaatleri ve depolanmaları; çiçeklerin ve meyvelerin çeşitli renk ve tatlarla davetleri; kuşların söyleşmeleri; bulutlardan yağmurun şırıltıları; gökteki kamerin hikmetli hareketleri herbiri ayrı ayrı ve hep beraber olarak Allah'ın varlığını, birliğini ve saltanatının azametini ilan ederler.

Şu konuşanlara bak

Ey insan! Semavat güneşler, yıldızlar, aylar kelimeleriyle; cevv-i sema berkler, radler, katreler kelimeleriyle; zemin hayvanat ve nebatat kelimeleriyle; nebatat ve ağaçlar yapraklar, çiçekler, meyveler kelimeleriyle; çiçekler ve meyveler tohumcuklar kelimeleriyle konuşup Allah'ın sanatının inceliklerini ve rububiyetinin kemalini şuurlulara talim ediyorlar. 
Ne mutlu o konuşanları işitip söyledikleri hakikatleri anlayanlara!
Allahım, bizi ve neslimizi mahlukatın söyledikleri hakikatları işitip anlayanlardan eyle.. Âmin..

Fiil faili gösterir

Ey insan! Sanatlı bir eser bir fiile ve fiil ise isme, isim ise vasfa ve vasıf ise şe'n denilen istidada ve şe'n ise zâta şehâdet eder.
Mükemmel bir sarayı mükemmel bir istidada sahib olan bir ustanın mükemmel bir ustalıkla yapacağı ortadadır.
Bütün âlemdeki sanat eserleri ve bütün mahlûkat, herbiri birer mükemmel eser olduğundan bunlardaki mükemmel fiilin ve sanatkarlığın sahibi olan Allah'ı kör gözlere de gösterir, isbat eder.

30 Ocak 2013 Çarşamba

Zıtlık içindeki sır

Bütün zeminde gayet kıymettarlık ile beraber hadsiz ucuzluk; ve hadsiz ucuzluk içinde hadsiz karışıklık ile beraber hadsiz imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gayet uzaklık ile beraber son derece muvâfakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gayet derecede suhûlet ve kolaylık ile beraber gayet derecede güzel yapılış; ve gayet derecede güzel yapılış içerisinde çabuklukla beraber gayet derecede mîzanlı ve israfsızlık; ve gayet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ile beraber son derecede güzel sanat; ve son derece güzel sanat içinde nihayet derecede cömertlik ile beraber mutlak intizam, elbette, gündüz ışığı, ışık güneşi gösterdiği gibi, bir Kadîr-i Zülcelâl'i, bir Hakîm-i Zülkemâl'i, bir Rahîm-i Zülcemâl'i kör gözlere bile gösterir.

Hikmet Hakim'i gösterir

Ey insan! Yeryüzüne bakıyoruz. Bütün mahlukların var edilmesi ve hayat şartlarının idare edilmesindeki intizam ve tanzimler umumi bir hikmeti gösterir.
Zeminde tam hikmetle terbiye edilen ve mükemmel inâyetle tezyin edilip süslenen ve tam rahmetle iltifat edilen ve mükemmel bir şefkatle beslenen bütün mahluklar, açık olarak Hakîm, Kerîm, Rahîm, Rezzâk olan Allah'ı gösterir. 

İntizamda kolaylık var

Mizan ve intizamda kolaylık vardır. Kuşların bütün tüylerini kolaylıkla oynatmaları gibi.
Herşeyin mahiyetinin kabiliyetine göre mükemmel bir mizan ve intizamla suret biçip giydirmek, israfsız hikmeli olarak kullanışlı, kolay bir vücud vermek  Hakim, Sani, Kadir, Alim olan Allah'ın işidir. Başka olamaz.
Mizanın, intizamın, hikmetin olduğu yerde tesadüfün, tabiatın, esbabın eseri yoktur.

29 Ocak 2013 Salı

Herşey Allah'a muhtaç

Herşey, her şeyinde ve her halinde tek bir Yaratıcı'ya muhtaçtır.
Varlıklardaki mutlak zaaf içinde mutlak kuvvet, mutlak acz içinde mutlak kudret, mutlak fakirlik içinde mutlak zenginlik ve gına, mutlak cansızlık içinde mutlak hayat, mutlak cehalet içinde kuşatıcı ilmin görünmesi mutlak Kadir, Kavi, Gani, Alim ve Hayy-u Kayyum olan Allah'ı gösterir.
 

Herşey Allah'ı tesbih eder

Herşey kendine mahsus lisânıyla  Halıkını yâd edip takdîs eder.
Herşeydeki suret der ki beni yapan zat mukaddestir ve ancak öyle olabilir.
Demek içiçe girmiş daireler gibi bir merkeze bakan mevcudatın suretleri sanki bir lisan, ölçülü heyetleri bir dil, mükemmel hayatları bir tesbihtir.
Ziya güneşi gösterdiği gibi bu tesbihatlar tesbih edilen Allah'ı gösterir.

 

Eğri büğrü hududlar

Herşeyde, özellikle hayat sahiblerinde sanki bir kalıbdan çıkmış gibi muntazam miktarların bulunması ve parmak gibi eğri büğrü hududlarda maslahatların bulunması, herşeyin bir kaderle tertib edilip yaratıldığını gösterir.
Ey insan! Kulağındaki muntazam miktara ve eğri büğrü hududlara dikkat et. Sanki bir kalıbdan çıkmış, nice faydaları netice vermiş.
Kulak gibi bütün azalarını yapmak için sınırsız kalıblara ihtiyaç göstermesi manevi kalıbları akıl gözüne gösteriyor.
Demek mükemmel bir hikmet içinde mükemmel bir kudret işliyor.

Kalbler Allah'ın zikriyle mutmain olurlar

Bir kalb ve ruh Allah'ı tanımazsa, O'nun zikriyle meşgul olmazsa dalalet ona ızdırablar ve karışıklıklar verir, neticesinde de elemlerle boğar. Zira eşyanın hikmet ve hakikatini merak ve taleb eden kalb, dalaletle esbaba verir ve nihayetsiz müşkilat karşısında ezilir. Bir askerin yüz komutana verilmesi gibi.
Eşyayı bir tek zata verse, herşeyin birşey gibi kolay olduğunu görür ve rahat eder. Yüz askerin bir kumandana verilmesi gibi.
Demek kalbler Allah'ı tanımakla, O'nun zikriyle tatmin olur, başka olamaz.

28 Ocak 2013 Pazartesi

Kainattaki yardımlaşma

Kainatın mahlukatı arasındaki yardımlaşma, ihtiyacına cevab verme ve dayanışma, onları terbiye, idare ve tasarruf edeni, seyyidinin bir olduğunu gösterir.
Güneşin zemindeki mahlukların levazımatını pişirmesi, ayın takvimcilik etmesi, ziya, hava, su ve gıdanın zihayatların imdadına; nebatların hayvanların imdadına; hayvanların insanların imdadına; gıda zerrelerinin bedenin imdadına koşması, yardımlaşma ve dayanışmaları onları idare ve sevk edenin bir olduğunu gösterir.

Ubudiyet Mabud'u gösterir

Ervah ve bâtın âlemini müşahede edenlerin müşahedesile ruhanilerin ve melaikenin ibadetleri, hayat sahiblerinin ibadet eder gibi vazife görmeleri, unsurlar gibi camidatın ibadet eder gibi hizmetleri, ariflerin marifetleri, şakirlerin şükürleri, hamidlerin hamdleri, muhiblerin muhabbetleri, müridlerin sadık iradeleri, müniblerin ciddi talebleri Mâruf, Mezkûr, Meşkûr, Mahmûd, Vâhid, Mahbub, Mergub, Maksud olan o Ma'bud-u Ezeliyi gösterir.

Kime güveniyorsun?

İnsan sözü, özü doğru olan insanlara güvenir.
Elbette insanlar içinde özü ve sözü doğru olan, en güvenilir araştırarak doğruyu bulan asfiyalar, keramet ve keşifleriyle hakkı isbat eden evliyalar ve mucizeleriyle hakkaniyeti tasdik edilen enbiyalardır.
Bu üç zümrenin sözlerinin özü ve neticesi olan Allah'ın varlığı ve birliğinden daha doğru ne olabilir?
Bunların sözünden gayrıya inanan kime güveniyor olabilir?

27 Ocak 2013 Pazar

Karıştırmadan yapan kim?

Kainattaki sanatlı varlıklardaki intizam, ölçülülük, zinet, kolaylık, benzeyiş bir fıtratta yaratan Allah'ı gösterir.
Terkib edilen her şeydeki nihayetsiz karışıklık içinde imtiyaz ve tefriki yine tefrik edici olan Allah'ı gösterir.
Zerreler âlemini tarla yapıp kainatlar üreten yine Allah'tır. Camid zerreler olamaz.


Muhteşem hareketler

Göklerdeki muhteşem hareketler ve neticeleri, yerdeki mevsimlerdeki gibi muazzam değişimler ve maslahatları, karadaki ve denizdeki hayvanların mükemmel yaşayışları, bağlardaki bitkilerin çiçekleri, meyveleri ve onlardaki nakışları her işi hikmetli ve sanatlı olan Allah'ın var ve bir olduğunu gösterir.
Bulutlardan mühim hikmetler için inen yağmur, sahraları ve tepeleri süsleyen çiçekler, otlardaki ve ağaçlardaki yapraklar ve ölçülü hareketleri, büyüyen bir şeyin büyüme esnasındaki muntazam hareketleri, hayvan cesedlerine yerleştirilen nefisleri, ruhları, silahları ve istihdam edilmeleri, insan ve hayvan kalbine edilen ilhamlar, zahiri ve batıni duyguların ayrı ayrı âlemlere anahtar olmaları Hakim, Alim, Rahim ve Kerim olan Allah'ı gösterirler.

Sanattaki mucize

Bir bakarsın bir eşyaya, sanki bir anda vücuda gelmiş. Fakat basit bir maddeden vücuda gelen bir şey aniden, kısa bir sürede vücuda gelirse basit olmalıyken nice mahareti gerektiren güzel bir sanatta, uzun zaman gerektiren özenli bir nakışta, çok farklı aletleri gerektiren müthiş sanatlarla süslü, çok maddeleri gerektiren bir surette yaratılıyor.
Böyle bir eseri ancak nihayetsiz kudret ve hikmet sahibi olan Allah yapabilir.

26 Ocak 2013 Cumartesi

Duaların makbuliyeti

Bütün tohumların istidad lisanıyla yaptığı , hayvanların fıtri ihtiyaç ile yaptığı ve muzdar olanların yaptığı duaların kabul edilmesi bir cevab verenin ve kabul edenin var ve bir olduğunu gösteren bir delildir.
Nihayetsiz duaların makbuliyeti kabul edeni gösterir.

Muntazam bir ordu

Hayvanat ve nebatat denilen dört yüz binden ziyade taifeleri olan muhteşem ve muntazam bir ordudur. Bu ordunun her bir taifesinin erzaklarının, elbiselerinin, silahlarının, talimlerinin, terhisatlarının ayrı ayrı olmsasına rağmen karıştırılmadan, şaşırılmadan muntazam olarak verilmesi bu orduyu idare eden hadsiz bir kudret, ihatalı bir ilim ve nihayetsiz hikmet sahibi Zatın bir ve var olduğunun delilidir.
Yoksa birbiri içine girmiş nevleri, milletleri umumen idare edemeyen, birisine karışsa karıştıracak.
Karışık alametinin görünmemesi tedbir ve terbiyenin bir elden yapıldığını gösterir.

Senin yüzün

Bir şey vücuda gelirken şekilsiz iken her adımda nihayetsiz ihtimal ve imkanlarla karşılaştığı halde hikmetli bir şekilde teşahhus ediyor, bir kimliğe bürünüyor.
Ey insan! Senin yüzünün diğer yüzlerden farklı olması için nihayetsiz yollardan birinin seçilmesi ve iç ve dış duygularla techiz edilmesi gerekiyor ki senin yüzün olsun. 7 milyar insanın yüzünün çoğunun birbirinin aynı olması gerekirken farklı olması görerek, bilerek hikmetli bir şekilde yapıldığını, yaratıldığını gösterir.
Acaba senin ve bütün insanların yüzüne vurulan şu mührü hangi tezgah yapabilir?

25 Ocak 2013 Cuma

İhtiyacına cevab veren var

Ey insan! Bak senin gibi her canlının, her eşyanın nihayetsiz ihtiyacı ve talebleri var. Hem senin hem herkesi ihtiyacı ummadığı yerden ve kendisine layık bir şekilde veriliyor. Demek bu nihayetsiz ihtiyaçlarını karşılayan birisi var.
Bu ihtiyaçları Allah'tan başka sağır tabiat, kör kuvvet, sersem tesadüf ve aciz esbab karşılayamaz. Sen de biliyorsun.
Allahım, bizim ve neslimizin ihtiyaclarına daima daha iyisiyle cevab ver.. Âmin..

Sağır, kör, sersem ve aciz

Şeytana aldanan insan, dört şeye kanıp Allah'ı inkara çalışıyor. Onlar da sağır, kör, sersem ve acizdir.
Tabiat kanunlarına veriyor eşyayı, kâinattaki faaliyeti. Fakat tabiat sağırdır. Ne ihtiyacını duyar, ne de senin yakarışlarını.
Kör kuvvetten meded umuyor belki yapmıştır diye. Fakat en güvendiği sertlik ipek gibi yumuşak köklere karşı koyamıyor, hararet de yazın en şiddetli zamanında yeşil ve yaş yaprağı yakamıyor.
Ya sersem tesadüfe ne demeli. Ondan düzenli bir şey çıkar mı acaba? Tesadüfen bir trilyon hücreden insan ortaya çıkması komik değil mi? İki kere eşek olan eşek dahi gülmez mi?
Aciz ve camid olan sebeblerin elinden ne gelir ki? Onlar sadece aracı ve perde Kudretin izzetine.

Hayat penceresinden ne görünür?

Cansız varlıkların içinden hayat fışkırıyor, bak bir etrafına. Kuru topraktan, kurumuş kök ve çekirdekten, bulanık bir sudan hayat fışkırıyor. Her yerde hayat var.
Hayat sadece gözümüzle gördüklerimizle sınırlı değil. Sadece toprak, bulanık su gibi hayattan uzak maddelerden değil. Belki hayata yakın olan nurdan, ateşten, elektrikten, karanlıktan, havadan, hatta harften dahi hayatlar var.
Doğan hayat sahibleri ölüyor, fakat hayata ne oluyor? Hayatın arkasında ne var?
Şu misale benziyor: Nehirdeki su kabarcıkları ışıl ışıl parlıyor. Köprüye gelen sönüyor. Demek onlardaki ışıltı kendilerinden değil, semadaki güneştendir.
Aynen bunun gibi hayat ışıltısı bir zaman sonra ölüm köprüsüne gelenlerde sönüyor. Demek onlardaki hayat ışıltısı kendilerinden değil, hayat güneşi Hayy olan Allah'tandır.
Demek hayat penceresinden Allah görünür.

Göz kiminse insan da kainat da onundur

Bir göz ki var olması ve mükemmel çalışması için kırk unsurun birlikte var olması ve çalışması gerektiğini bilimadamları söylemekteler.
Renklerin her çeşidini, suretlerin her nevini derinliğiyle birlikte gören gözü kim yapmışsa çukurunu kim hazırlamışsa yani göz kiminse bulunduğu mekan olan insan da onundur. Bir insan kiminse bütün insanlar da onundur. İnsanlar kiminse ona hizmet eden hayvanlar, canlılar, dünya, güneş ve sistemi, samanyolu galaksisi ve galaksiler, hasılı kâinat onundur.
Demek göze sahib olamayan kâinata da sahib olamaz. Demek ki göz de Allah'ın, insan da, kâinat da.

Hava Hu der

Ey insan! Hava zerreleri bildiğimiz üzere cansız, şuursuz, görünmez mahluklardır. Böyle olmasına rağmen bir canlı ve şuurlu gibi hareket ederler. Çeşit çeşit sesleri karşıya aynen naklederler, sanki binlerce insan ve hayvan lisanlarını biliyormuş gibi hareket ederler.
Böyle cansız ve şuursuz bir mahlukun böyle bir hizmette bulunması ancak emirber nefer olduğunu gösterir ki onun ve her şeyin sultanı Allah'tır.
Demek hava ve zerreleri hep birlikte Hu der, bana bu vazifeyi yaptıran Allah der.
Allahım, bizi ve neslimizi hava zerreleri adedince Hu deyip zikredenlerden eyle.. Âmin..

24 Ocak 2013 Perşembe

İki göz bire bakar

İki gözün bir kafada bulunması ve en uygun yerde bulunması bilen bir iradeyi, bir ustayı gösterir. Hem gözü görecek ve bilecek hem de gözün gördüğünü bilecek, ona göre yapacak.
İşte bir çift gözdeki sanat ve eser onun sanatkârının ve ustasının bir olduğunu gösterir.
Bir insandaki göz sanatkârını gösterirken insan nevinde aynı tarz bir çift gözün bulunması bütün gözleri yapanın bir olduğunu gösterir.
Gözdeki görmek ise verenin gördüğünün delilidir.
Allah verdiği şu bir çift gözün şükrü olan kendi rızası dairesinde kullanıp kâinat kitabını mütalaa ederek kendisini tanımayı bizlere nasib eylesin. Âmin.

Üç tarzda üç yol

Dünya hayatının nihayeti kabirdir ve o kabre herkes ister istemez girecektir. Genç ihtiyar farkı yoktur.
O kabre girmek için de üç tarzda üç yoldan başka yol yoktur.
Birinci yol: İman ehli için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
İkinci yol: Ahirete iman ettiği halde inandığı yaşamayıp sefahatte gidenler için yalnız başına gireceği münferid bir hapis kapısıdır.
Üçüncü yol: Ahireti inkar eden inkar ehli için hem kendisini hem de sevdiklerini idam edecek bir dar ağacıdır.
Allahım, bizi ve neslimizi birinci yol ile sana ulaşan kullarından eyle.. Âmin..

Duanız olmazsa

Kâinat dua üzerine kurulmuş, dua ile duruyor, dua ile devam ediyor. Kâinatın Halık'ı istidad, ızdırar, hal ve kal diliyle yapılan duaları kabul ediyor.
Bir çekirdeğin istidadı ile yaptığı ağaç olup Esma-yı Hüsna'yı neşretme duasına cevap veriyor, onu ağaç yapıyor.
Bir hayvanın fıtri ihtiyaç duasına ihtiyacını vererek cevap veriyor.
Muzdarları ızdırari duasana hemen cevap veriyor.
Bir duahanın haliyle kaliyle yaptığı duaya cevap veriyor.
Demek kâinat dua ile dönüyor.
Öyle ise ey insan! Duan olmazsa Allahım sana ne diye kıymet versin.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Mevlidin ve Sen

Mevlidinle putları yıktın, tevhidi gösterdin. Risaletinle imtihan kapısını araladın, dünyaya geldin. Ubudiyetinle cennetin kapısını açtın, ahirete gittin ey şanlı Nebi.
Demek hep Sen idinevvelde, hazırda ve istikbalde.
Sen çekirdektin şu âleme, kâinata. Nurundan yaratıldı kâinat. Onda işlendi sanat.
Yine meyve de Sensin, en mükemmel meyve.
Seninle tezahür etti kâinattaki gerçek gaye.
Sünnetin bizim için elbet paye.
Seninle kâr etti bütün sermaye.

Mevlidin bize mübarek olsun

Ey Resul-i Sekalen! Ey Seyyid-i Tarafeyn!
Mevlidinle cinler ve insanlar olarak bizler bahtiyar olduk, mesud olduk, mesrur olduk, maşuk olduk.
Mevlidin bütün âlemlere hayırlar, güzellikler getirdi.
Sana hududsuz salat u selamlar olsun.
Bize mevlidin mübarek olsun, inşaallah.

Mevlidinle nice harikalar göründü

Ey Nebiy-yi Zişan, mevlidinle nice harikalar zuhur etti.
Bin senedir yakılan ateşperestlerin ateşi söndü.
Hep var olan Save gölü kurudu.
Sapasağlam Kisra'nın sarayının ondört burcu yerle bir oldu.
Temizlerin memleketi olan semadan kulak hırsızlığı yapan cinlere sed çekildi, kehanet bitti.
Putperestliğe en büyük darbe vuruldu.
Tevhidin güneşi doğdu.
Dünyanın son takvimi olan ahirzaman başladı.
Şanı yüce ey Nebi! Sen doğdun, karanlıklar boğuldu. Sen doğdun, putperestlerin düzeni bozuldu.
Sen doğdun, biz doğduk.
Ey Nebiy-yi Zişan! Allahım sana ehil olduğun mükafatı versin. Âmin.

Hududsuz salat olsun

Yeni doğduğunda ümmetim, ümmetim diye Nebiye sınırsız salat olsun.
İnsanlığa rahmet olarak gönderilen Zata hududsuz salat olsun.
Mü'minlere Rauf ve Rahim olan Peygambere nihayetsiz salat olsun.
Ümmetine dünyada ve ukbada düşkün olan Resule sonsuz salat olsun.
Mahşerde Haktan ümmetini isteyen Habibe sayısız salat olsun.
Mevlidiyle âlemleri şereflendiren Hz. Muhammed'e hesabsız salat olsun.

Ey insan! Nankörlük etme

Doğduğu gün "ümmetim, ümmetim" diyen, ümmetini Haktan dileyen, bütün hayatının ve mükerrem ahlakının şehadetiyle ümmetinin saadetiyle her daim alakadar olan, ümmetinin sıkıntıya düşmesi kendisine ağır gelen, salavatı bile ümmetine şefaat için ihtiyaç gösteren bu ümmetin Şefii olan bir Zatın sünnetine uymamak nankörlük değil mi?
İşte ey insan! Sen nankör olma, O zatın sünnetini hayatının her anında yaşa ki hem O'nun şefaatine nail olasın hem adetin ibadet olsun hem de Allah senden hoşnud olsun, inşaallah.

Mevlidinle âlem kurtuldu

Ey Fahr-ı Âlem! Ey Kâinatın Efendisi! Ey Allah'ın Habibi! Ey Resûl-i Ekrem! Ey Reis-i Enbiya! Ey Seyyid-i Evliya! Ey Habib-i Zişan! Ey Nebiy-yi Muhterem! Ey Allah'ın Resûlü! Ey Medar-ı İftihar! Ey Resûl-ü Sekaleyn! Ey Muhammed Mustafa!
Sana yapılan bütün salavatların diliyle ve ifadesiyle ve adediyle ve manasıyla ve sevabıyla ve meyveleriyle ve neticeleriyle salat u selam ederim.
Senin mevlidinle âlem kurtuldu.
İnşaallah dünya tekrar getirdiğin nur ile dolacak. Ümmetin bir salate'n-nariye halkasında toplanıp sana salat u selam edecek inşaallah.

Kâinat iftihar etmiş

Ey insan! Kâinat ağacının meyvesi insandır ve insana bakar, hizmet eder. İnsan kâinattan murad bütün manaları üzerinde gösterir kabiliyette yaratılmış.
Kâinat ağacının en mükemmeli Hz. Muhammed'dir (asm). Bütün hayatıyla, fiilleriyle, hareketleriyle, sözleriyle medar-ı iftiharımızdır.
Ey insan! Bütün kâinat bu mükemmel meyve ile iftihar ediyor, sen de iftihar et ve iftihar etmeyi ihmal etme.
Ey Allahım! Bütün mahlukatın iftiharı ve medar-ı iftiharımız olan fahr-ı âlem Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (asm) layık bir salat ile salat eyle, zira biz onu ifade etmekten aciziz.. Âmin..

22 Ocak 2013 Salı

Kâinatın kandili doğdu

Ey insan! Kâinat sanki karanlık içindeydi, kâinat ağacının meyvesi olan insan artık ne kendini ne de kâinatı mütalaa edemiyor, gaflet içinde nefsinin peşinde koşuyordu. Yani hem insan hem kâinat manen karanlık içindeydi.
Kâinat kandilini bekliyordu, artık aydınlığa kavuşmalıydı. Ve kandil doğdu.
Evet Rebiülevvel'in 12. gecesi kâinatın kandili olan Peygamber Efendimiz (asm) doğdu. Getirdiği iman nuruyla kâinat ve insan aydınlığa kavuştu.
Allah, daima O kandilin ışığıyla aydınlanmayı bizlere ve insanlara nasib eylesin.
Haydi ey insan! Gözünü bu kandile kapatıp kendine karanlık yapma.
Allahım, bizi ve neslimizi O kandilin ışığıyla daima aydınlat.. Âmin..

Halin ne söylüyor?

Ey insan! Dilinle ben müslümanım diyorsun. Fakat halin niye öyle demiyor? Niye halinle dilini yalanlıyorsun.
Sen de biliyorsun ki hal ile kal yani halin dilini doğrulamalı.
Öyle ise kendini bir teftiş et ki sonra pişman olmayasın.
Allahım, bizi ve neslimizi hali ile kali bir olanlardan eyle.. Âmin..

Şehirdeki insan

Ey insan! Şehir hayatı birçok kolaylıkları getirdiği gibi sıkıntıları da getirebilir. Bu sıkıntıların başında toplum hayatının bozulmasıyla günahların ve sefahat dediğimiz pis eğlencenin yaygınlaşmasıdır. Böyle bir ortamda yüz günah insana hücum eder. Belki de bir dakikanın içinde en büyük günahlara insanlar ulaşabilir.
Bu günahlara karşı insanın kendini muhafaza edebilmesi için ya kuvvetli bir iman ve takvaya sahip olmalı ya manevi bir şirkete dahil olmalı ki yüz cihetten gelen günahlara karşı bin dil ile mukabele edebilsin ya da insanların içine girmesin.
Allahım, bizi ve neslimizi kuvvetli bir iman ve takva ile manevî şirkete dahil eyle. Âmin.

İnsan gerçekten zalim ve cahildir

Ey insan! "Doğrusu o çok zâlim, çok câhildir. (Ahzab, 72)" âyet-i kerimesiyle Allah, insanın çok zâlim ve çok câhil olduğu ifade etmektedir.
Evet insan çok zâlimdir. Zira insanın fıtratındaki kuvve dediğimiz hırs, hodgâmlık gibi hislerine bir sınır çekilmediğinden zulmü de sınırsızdır. Firavun, Nemrud, Deccal gibi zalimler bunu isbat eder.
İnsan çok câhildir. Zira hayvan gibi bu dünyaya hazır gönderilmiyor veya çok kısa sürede hazırlanmıyor. Bir bebeklikten çocukluğa ve gençliğe ancak yirmi senede gelebiliyor, hayatın ihtiyaçlarına hazırlanabiliyor.
Allahım, bizi ve neslimizi zâlimlikten muhafaza eyle ve câhilliğimize meded ihsan eyle. Âmin..

21 Ocak 2013 Pazartesi

Ehl-i sadakatin gereği

Ey insan! İmana ve Kur'ân'a hizmet sadakat ister ki Müslümanları bir arada tutabilsin, ittihadı muhafaza edebilsin.
İmana ve Kur'ân'a hizmet eden sadakat ehli ise kardeşlerinin fena halini görünce terk etmeyip ıslahına çalışmalıdır.
Risale-i Nur'da geçen şu kıssa manidardır: 
"Bir zaman, müslim olmayan bir zat, tarikatten hilâfet almak için bir çare bulmuş ve irşada başlamış. Terbiyesindeki müridleri terakkiye başlarken, birisi keşfen mürşidlerini gayet sukutta görmüş. O zat ise ferasetiyle bildi, o müridine dedi: "İşte beni anladın." O da dedi: "Madem senin irşadınla bu makamı buldum; seni bundan sonra daha ziyade başımda tutacağım" diye Cenâb-ı Hakk'a yalvarmış, o bîçare şeyhini kurtarmış; birden bire terakki edip bütün müridlerinden geçmiş, yine onlara mürşid-i hakikî kalmış. 
Demek bazan bir mürid, şeyhinin şeyhi oluyor. Ve asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil, belki daha ziyade uhuvvetini kuvvetleştirip ıslahına çalışmak, ehl-i sadâkatin şe’nidir (gereğidir). (Şualar)"
Allahım, bizi ve neslimizi ehl-i sadakattan eyle.. Âmin..

Sözler birer tohumdur

Ey insan! Her söylenen söz birer tohumdur. Ya muhatabın dimağına ekilir ya mana âlemine ekilir. Vakti gelince sümbüllenir.
Söylenen söz nurlu ise imana kuvvet verir, cennette Tuba ağacı olur. Nursuz ise insana gaflet verir, cehennemde Zakkum ağacı olur.
Öyle ise ey insan! Dikkat et, söylediğin söz nurlu olsun ki cennette sana Tuba ağacı olsun.
Nurlu sözün yoksa diline sahib ol ki cehennemde Zakkum ağacı olmasın.
Allahım, bizi ve neslimizi sözü nurlu olanlardan eyle.. Âmin..

İnsanın kıymeti nedir?

Ey insan! İnsanın kıymeti ne ile ölçülür? sorusuna üç şeyle ölçülür diye cevab verebiliriz.
Birincisi: Ne yediği ile. Yani yediği helal mi, değil mi?
İkincisi: Ne söylediği ve ne konuştuğu ile. Yani konuştuğunda nelerden bahsediyor, neler söylüyor?
Üçüncüsü: Ne yaptığı ile. Yani uğraşısı nedir?
Eğer helal yeyip doğru ve hak konuşarak sünnet dairesinde meşgul oluyorsa bu insan çok kıymetlidir.
Allahım, bizim ve neslimizin kıymetini daima yüksek eyle.. Âmin..

Kardeşlik bağları çoktur

Ey insan! Müslümanlar kardeştir ve birlik bağları çoktur. Başta Rabbimiz, Halıkımız, Rezzakımız olan Allahımız bir ki bine kadar bir bir.. Sonra Kitabımız, Peygamberimiz, kıblegahımız Kâbe bir ki yüze kadar bir bir.. Dahası memleketimiz, vatanımız bir ki ona kadar bir bir..
Bu kadar birlik bağlarını düşünmeyip çakıl taşı hükmündeki kusurları görmek elbette insafsızlıktır.
Ey kardeşim! İnsafsızlık edip tefrikaya düşme. Söylediklerimi daha iyi anlamak için Uhuvvet Risalesini güzelce mütalaa et.
Allahım, bizi ve neslimizi kardeşlik ve birlik bağlarını kuvvetli tutanlardan eyle.. Âmin..

20 Ocak 2013 Pazar

Toplum hayatının zehri

Ey insan! Toplumu bir arada tutan ihtiyaç, güven ve itimaddır. Bunlar ortadan kalkarsa toplum hayatı da biter, zehir olur.
Güven ve itimadın devamı karşılıklı korunmalıdır. Bunun da çaresi samimiyettir.
Güven ve itimadı bitiren ise gıybettir. Ve alçak bir silahtır. Toplum hayatını zehirler. Kimsenin kimseye güven ve itimadı kalmaz. Medenilik yerini ferdiliğe bırakır.
Böyle toplumlar da kendisini anarşilikten, hırsızlıktan, ahlaksızlıktan kurtaramaz.
Ey insan! Hayatını seversen gıybet etme. Merdane derdini hasmına söyle.
Allahım, bizi ve neslimizi gıybetten muhafaza eyle.. Âmin..

Afiyet nimettir, şükür ister

Ey insan! İnsana verilen nihayetsiz nimetler vardır. Nimet de şükür ister ki devam etsin.
Afiyet ve sağlık Allah'ın büyük bir nimetidir. Bu nimet de şükür ister.. Afiyetin şükrü ise verenin yani Allah'ın rızası dairesinde hareket etmektir.
Maddi bedenimizin sıhhat ve afiyeti yanında manevi afiyetimiz de önemlidir.
Allah'tan daima maddi ve manevi sağlık ve afiyet istenmelidir.
Allah'tan niyazımız odur ki bizlere daime maddi ve manevi afiyet versin. Âmin.
Peygamber Efendimizin (asm) afiyet ile ilgili birkaç hadisine kulak verelim:
"Duanın efdali, dünya ve ahirette Rabbinden af ve afiyet istemektir. Affa ve afiyete kavuşan, dünya ve ahirette kurtuluşa ermiştir. (Tirmizi)"
"İhlastan sonra, afiyetten iyisi yoktur. O halde Allahu Teâlâ'dan afiyet isteyin! (Nesai)"
"Sıhhat, müttekiye, zenginlikten hayırlıdır. (Müslim)"
Allahım, bize ve neslimize ihlas ve afiyet ver ve şükrünü eda edebilmeyi nasib eyle.. Âmin..

Bir saat tefekkür

Ey insan! Kâinat kitabını okuyabilmek, ondan murad olan manaları çıkarabilmek, ibret alabilmek tefekkür ile olabilir ki bu da insanın ve zişuurların bir vazifesidir.
Tefekkür ile kâinattaki manalar insanın aklına ve kalbine akar. Tefekkür mana havuzuna bağlı bir çeşme gibidir ki çeşme açıldıkça su akar. Öyle de tefekkür çeşmesi ile hikmet ve mana havuzunun muhteviyatından istifade edilebilir, mana ve hikmet havuzundan kana kana içilebilir.
Tefekkür ile Allah'ın Hakim isminin tecellileri görünmeye başlar. Ondandır ki bir saat tefekkür bir senelik ibadetten hayırlı olur.
Allahım, bizim ve neslimizin tefekkür ibadetinden hissesini ziyade eyle.. Âmin..

Nikahlanınız, çoğalınız

Ey insan! Allah'ın bir kanunu ve emridir evlenip çoğalmak ki nesil devam etsin ki Esma-yı Hüsna'nın aynaları hem çoğalsın hem yayılsın, hem devam etsin.
Evlenip çoğalmak aynı zamanda Peygamber Efendimizin (asm) bir sünnetidir ki Peygamber Efendimiz (asm) yarın bizim çokluğumuzla iftihar etsin kendi ifadesiyle..
Nikahlanıp çoğalmak hem Allah'ın emridir hem de Peygamberimizin (asm) sünnetidir ki bu izdivaç ve muhabbet bu şekilde başlar..
Arabcanın ifade şekline göre çoğullar üç ile başlar. Öyle ise çoğalmanın manası en az üç çocuk sahibi olmaktır. Ve elbette Allah'ın rızasına ve Peygamberimizin iftiharına münasib çocuk yetiştirmek esastır.
Allah, bütün Müslümanlara en az üç çocuk sahibi olmayı ve yetiştirip yarın mahşerde Peygamberimizin iftiharına mazhar olabilmeyi nasib eylesin. Âmin..

En mühim bir mücahede

Ey insan! İnsan, Allah namına kendi nefsiyle mücahede etmelidir ki en büyük cihad kendi nefsimizdir. Rivayetlerde bu şekilde geliyor.
Kendi nefsimizle mücahede yaparken diğer yapılması gereken mücahede İslam düşmanlarıyladır. 
Ehl-i dalalet insanları dalalete sürüklerken biz de iyilikleri emretmek ve kötülüklerden de sakındırmakla mükellef olduğumuz için ehl-i dalaletle mücahede etmeliyiz ki bu en mühim bir mücahededir. 
Madden yapılabildiği gibi manen de yapılır. Maddeten terakki etmek, sanat ve teknolojide önde olmak başlıcalarıdır. Bir de manen mücahede vardır ki en mühimmidir. O da ehl-i dalaletin fikrini manen öldürmek ve çürütmekle olur ki bunu bu zamanda Risale-i Nur yapmaktadır. Risale-i Nurları yazmakta bu mücahede mevcuddur.
Allahım, bizi ve neslimizi ehl-i dalalete karşı maddeten ve manen mücahede edenlerden eyle.. Âmin..

19 Ocak 2013 Cumartesi

Kalemle ilim tahsil etmek

Ey insan! İnsanın yapabileceği ibadet enva-ı çeşittir. En mühim ibadetlerden birisi de kalemle ilim tahsil etmektir ki ilim talebesi ünvanını kazandırır ki onlar da imanla kabre girip hesabsız cennete girerler.
Peygamberlerin varisleri olan âlimler de ilim vesilesiyle kıymet alırlar ki hakikati kalemle kitaba oradan da Müslümanların dimağına ve kalbine aksettirirler. Onların sarf ettikleri bir dirhem mürekkebin mahşerde şehidlerin kanıyla tartılacağı rivayetlerde geliyor.
Allah'tan niyazımız odur ki bizim ve neslimizin kalemle ilim tahsil etme ibadetinden hissemizi ziyade eylesin. Âmin..

Kendini beğenen başkasını beğenmez

Ey insan! Kendini beğenirse insan, bir başkasını beğenmez. Kendinde kusur görmez. Bütün kusurları diğerlerinde bilir. Allah ise kendini beğeneni sevmez.
Kendini beğenmek hem bir hastalık hem de tehlikeli bir haldir.
Ey insan! İnsan isen kusuru önce kendine ver, insanların değil kendi kusurunu araştır.
Allahım, bizi ve neslimizi kendini beğenmekten muhafaza eyle.. Âmin..

18 Ocak 2013 Cuma

Müslümanlara iman cihetinde hizmet etmek

Ey insan! Müslümanların imanını takviye etmek, Müslümanlara iman cihetinde hizmet etmek bir nevi ibadettir.
Şübheye düşen Müslümanın şübhesini gidermek, zayıflayan imanını kuvvetlendirmek, vesveseye mübtela imanını vesveselerden kurtarmak Müslümanların imanına yapılan bir hizmettir ve ibadettir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Bir adamın seninle imana gelmesi, sana sahra dolusu kırmızı koyunlardan daha hayırlıdır. (Kenzü'l-Ummal)"
Allahım, bize ve neslimize daima Müslümanlara iman cihetinde hizmet edebilmeyi nasib eyle.. Âmin..

Görünmeyen dostlar

Ey insan! Bir bebek olarak dünyaya geldik, hemen bizi görünen iki melek dışında görünmeyen melekler kuşatıverdi.
Ne zaman bir kaza yapacak olsak elimizden tutar gibi, önümüze arkamıza sed çeker gibi etrafımızda pervane oldu hafaza melekleri, koruyucu meleklerimiz.
Allah bize kıymet vermişti ta ezelden. Meleklere tercih etti bizleri. Âdem'e (as) öğrettiği isimlerle üstünlüğümüzü tasdikledi.
Sonra bu meleklerden Kiramen Kâtibin meleklerine amellerimizi yazdırdı, yazdırıyor.
Ecel geldiğinde büyük meleklerinden Azrail'i (as) bize arkadaş ve dost olarak gönderecek, inşaallah.
Dünyadaki son menzilimiz olan kabrimizde sual ile cevap bekleyen Münker Nekir melekleri dost olacak bize, inşaallah.
Allahım, bizi ve neslimizi meleklere daima dost eyle.. Âmin..

Nurlu çekirdekler ve meyveleri

Ey insan! Çekirdek ağacını tavsif ve imticaz eder, hem sıfatlarını gösterir hem de cihazlarını barındırır ve netice verir.
Nurlu çekirdekler: Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber kelimeleridir. Namaz ise bunları içinde bulunduran bir manevî ağaçtır.
Namazın bütün zikir, fiil ve hareketlerinde bu üç nurlu kelime vardır.
Namazın sonunda bu kelimeleri otuz üçer defa okumak da ağacın meyveleri gibidir.
Allahım, bize ve neslimize bu nurlu kelimeleri daima zikretmeyi ve ağac olan namazdan azami derecede istifa edip bol bol meyvesini yemeyi nasib eyle.. Âmin..

Hakka imtisal edebilmek

Ey insan! İnsan hakkı arayan mükerrem bir mahluktur. Bazen de batılı hak zannıyla gönlünde saklar.
Bazen de hak, tabiri caiz ise, işine gelmediği için imtisal etmek ve uymak istemez.
Demek hakka imtisal edebilmek önemlidir. Ve bu minval üzere edilen dua çok önemlidir.
Allahım, bize ve neslimize hakkı hak bilip imtisal etmeyi, batılı batıl bilip ictinap etmeyi nasib eyle. Âmin..

17 Ocak 2013 Perşembe

Düşmanın gizlisi tehlikelidir

Ey insan! Düşmanı tanımak insanı güçlü kılar. Ona karşı nasıl karşı konulacağı bilinir. Silahlarına karşı nasıl savunulacağı malumdur.
Fakat düşman gizli ise ve can damarına kadar gelmişse işte bu düşman tehlikelidir.
Hz. Ali'nin (ra) bahsettiği İslam düşmanı süfyan da gizlice Müslümanların içine girer, münafıkane çalışır, Müslümanları İslam'dan uzaklaştırmaya çaba gösterir.
Allahım, bizi ve neslimizi aşikar ve gizli düşmanlardan muhafaza eyle.. Âmin..

16 Ocak 2013 Çarşamba

Tevazu makam sahibine yakışır

Ey insan! Makam sahibi oldukça insan daha da tevazu sahibi olmalı. Makam mütevaziliğini arttırmalıdır. Fakat enaniyetli insanlarda makam, enaniyet ve gururlarını daha da arttırır.
Enaniyet arttıkça iman zayıflar, maneviyat azalır, nefis kuvvetlenir. Bu hal o adamı daima zarara ve hüsrana sürükler.
Allahım, bizi ve neslimizi enaniyet ve nefisperestlikten daima muhafaza eyle.. Âmin..

Farklı iki göz

Ey insan! Göz, insanoğluna bu dünyayı, görünen âlemi görsün diye verilen büyük bir nimettir.
Her nimet gibi göz nimeti de verenin yani Allah'ın rızası dairesinde kullanılırsa amacına uygun hareket edilmiş olur. Allah namına bakan bir göz kâinat kitabını mütalaa eden bir mütalaacı olurken; Allah namına değil de nefis namına bakan bir göz kavvad derekesi denilen en düşük bir mertebeye sukut eder.
Buradan şöyle bir sır görünür: Allah insanı ahsen-i takvim denilen en güzel surette halk etmesine rağmen insanın bunu iman ile muhafaza etmesi veya nefsine itimad ederek esfel-i safilin denilen en düşük mertebeye düşürmesidir.
Ey insan! Ahsen-i takvimde kalmak istersen imanla hareket et ve sana verilen nimetleri Allah namına kullan. Yoksa esfel-i safiline, hayvanların da aşağısına düşersin.
Allahım, bize ve neslimize gözümüzü ve diğer azalarımızı Senin rızana uygun kullanabilmeyi nasib eyle.. Âmin..

Akşamın hatırlattıkları

Ey insan! Akşam olunca güneş batar ve gün kararır. Gündüzün eserleri birbir kaybolmaya başlar. Akşam vakti insana şunları hatırlatır:  
İnsanın ölüm vaktini, dünyanın ölüm vaktini yani kıyameti, mevsimlerden kışı hatırlatır.
Öyle ise ey insan! Bütün bu ölümlerde diri olmak istersen daima Hay ve diri olan Allah'ın huzurunda kıyam edip rüku ve secde ederek kulluğunu göster.
Allahım, bizi ve neslimizi bütün akşamlarda huzurunda huşu ile namaz kılanlardan eyle.. Âmin..

15 Ocak 2013 Salı

Kusurunu gör ki istiğfar edesin

Ey insan! Kusur insanın hamurunda olan bir hususiyettir. Ki zıddıyla kusurdn beri olan Allah'ı tenzih ve tesbih etsin. Zıd hususiyet ile Allah'ı tanısın. Acz, fakr, naks gibi.
Fakat insanda öyle bir nefis var ki kendisini nihayet kemalde görür, kusurunu bilmez ve görmez. Ve de görmek istemez. Her zaman da başkasının kusurunu görmeye çalışır.
İşte ey insan! Kusurunu görmemek büyük bir kusurdur. Kusurunu gören insan tevbe ve istiğfar eder. Sen de kusurunu gör ve istiğfat et ki afva ve lütfa mazhar olasın. İnşaallah..
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana karşı kusurunu gören ve Seni tesbih eden kullarından eyle.. Âmin..

İşimiz daima vifak

Ey insan! Biz Müslümanların en mühim vazifesi vifaktır, yani daima ittifakı sağlamak ve muhafaza etmektir. Vifak yerine nifak gelirse birlik gider, birliğimiz giderse kuvvetimizin rüzgarı kaybolur.
"Allah’a ve Resûlüne itâat edin; birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer de (size heybet veren) rüzgârınız (kuvvetiniz) gider; o hâlde sabredin! Şübhesiz ki Allah, sabredenlerle berâberdir. (Enfal, 46)" bizim için önemli bir düsturdur.
Vifak ve ittifak ihlasın da bir düsturudur ki kardeşini tenkid ile tefrikaya sevk yerine meziyetiyle iftihar ederek hem ihlası kazanır hem de ittifakı kuvvetlendirir.
Allahım, biz ve neslimizle vifakı tesis eyle.. Âmin..

İnsan bir kalem misali

Ey insan! İnsan hayatı bir sayfadır. İnsan bir kalem misali o sayfaya iyilikler, güzellikler, hayırlar yazar. Namaz kılar, oruç tutar, hacca gider, zekat verir, yolda kalmışa, fakir ve fukaraya yardım eder.
Bazen de sanki kalem yazmaz olunca hastalıklar, musibetler, sıkıntılar mürekkeb olur, sabır ve şükürle yazdırır. 
Allahım, bize ve neslimize hayatımıza hep iyilikler, güzellikler, hayırlar yazmayı nasib eyle ve bize daima güç kuvvet ver.. Âmin..

Tefekkür hikmeti görür

Ey insan! Tefekkür akıl sahiblerine ihsan edilen bir hususiyettir. Eşya ve hadiselerdeki hikmeti görmek için verilmiştir. Hikmet de mutlaka hikmet sahibi bir zatın iradesinden çıkabilir. Tefekkür eden hikmeti görerek Hakim ismine ulaşır..
Eşye ve hadisattaki hikmeti gören hikmet sahibinin hikmetli fiillerini görür, hikmetli fiileri gören fiilin sahibi isme ulaşır. İsim sıfatı, sıfat da zatı gösterir. Böylece insan tefekkür ile eşya ve hadisat vasıtasıyla Allah'ı tanır ve sever.
Allahım, bizi ve neslimizi daima Senin isim ve sıfatlarını tefekkür ederek Seni tanıyıp seven kullarından eyle.. Âmin..

Aile için

Bir kadın bir erkek bir araya gelir, bir aile kurar. Allah da hem rızıklarına hem de nesillerine bereket verir.
Bazen bazı arızalar araya girer, ülfet yerine soğukluk verir.
Her iki tarafa düşen aileyi muhafazadır. Zira aile kendilerini içine alan bir dairedir ve toplumun çekirdeğidir.
Aileyi muhafaza etmek için fedakârlık yapan hem dünyada hem de ahirette kazanır.
Ailenin canlı bir bünyesi vardır, zira hayat sahiblerinden meydana gelir ve çocuklarla gelişir.
Her canlının ruhu vardır, ailenin de ruhu diyanettir. Diyanet muhafaza edilirse aile de muhafaza edilir.
Allah'tan bütün ailelerin diyanet ruhuyla kurulmasını ve ahirette dal budak salmasını, meyvelerini hem dünyada hem ahirette vermesini temenni ve niyaz ederim.

Şefkat güneş gibi parlaktır

Şefkat güneş gibi parlaktır, ısıtır ve ışıtır insanları hem âlemi.. Şefkat, merhameti yayar herşeye. Anne şefkat vasıtasıyla merhametle bakar bütün yavrulara..
Şefkat Allah'ın Rahim ismine ulaştırır. Rahim ismiyle Allah bu dünyada bütün zayıflara, yavrulara merhamet eder.

Pür şer beşer

İnsan, hem meleğe ait özelliklere hem insani özelliklere hem hayvani özelliklere hem de nebati özelliklere sahiptir.
Bu özelliklerinden hangisini ön plana çıkartırsa ona göre sıfat kazanır.
Melek gibi insan, insan gibi insan, hayvan gibi insan, ot gibi insan..
Bazıları da vardır ki tamamen şeytanlaşmışlardır. Onlar da pür şer beşerdir, yani şer dolu insandır.
Allah şerlerinden muhafaza eylesin. Âmin.

Allah namına sevmek

Dünyada ne varsa sevilmeye layıktır, fakat Allah namına sevmeye layıktır. Aksi takdirde herşey zatı itibariyle çirkinliklerle doludur. Güzellikleri Allah'a bakan cihetleridir.
Öyle ise seviyorsan Allah namına sev ki ayrılıkları sana azap vermesin. Belki İlahî tecellilerin yenilenmesi cihetiyle sevinebilirsin.
Böyle olursa hem dünyada hem de ukbada sevdiklerinle saadet içinde beraber olursun.

İnsanlara ne olmuş?

Ey insan! İnsanlara bakıyoruz. Hakikat güneşine karşı gözünü kapamışlar, hakkı görmüyorlar. Hakikatin çağrısına karşı sağır olmuşlar, hakkı duymuyorlar. Hakikatı haykırmak yerine dilsiz olmuşlar, hakkı söylemiyorlar.
Acaba insanlara ne olmuş ki böyle olmuşlar?

Söyle, ama yalnız Biri söyle!

Herkes bir şeyler söylüyor. Söz kıymetli iken kıymetsizleşiyor.
Öyle de söze kıymet veren, neyden söz ettiğidir. Dünyaya ait ise birgün bitecektir ve dünya ile birlikte tarih olacaktır.
Söz o söz ol ki O'na dönük olsun, O'nu söylesin. Yoksa boş, faydasız olup gidcektir. Yani "Biri söyle; Ona âit olmayan sözler, mâlâyânî sayılabilir." (Sözler)

Nefis, ahiret engellidir

Dünya hevesiyle dolu bir nefis, ahiret engellidir. Belki de engellerin en büyüğüdür.

Namazla aydınlan, aydınlat

Namaz kandil gibidir. İnsanın hem iç dünyasını aydınlatır, hem geçmiş âlemini aydınlatır.
Her gün bir âlemdir. Namazsız geçen her gün kapkaranlık bir sayfa, bir sandukçadır.
Bu sayfa, bu sandukça mahşerde açıldığında sahibini karanlıklar diyarı cehenneme yuvarlamaya yeter.
Öyle ise sayfanız, sandukçanın aydın olsun isterseniz beş vakit namazı hakkıyla eda ediniz.

14 Ocak 2013 Pazartesi

En büyük insanlık

İnsanlık büyük bir nimettir. İslamiyet ise en büyük insanlıktır. İnsanlığın sahip olduğu bütün husus ve özellikler İslamiyet'te vardır. İslamiyet, bütün insanları ve insanlığın bütün özelliklerini içine alır. İslamiyet'in olduğu yerde insanlık vardır, olmadığı yerde insanlık ölmeye mahkumdur.

13 Ocak 2013 Pazar

İnsan olmak insanlıkla mümkündür

Ey insan! İnsanı insan yapan en önemli husus ve özellik insanlığıdır. İnsanlık ise merhamet, şefkat, acıma, yardım gibi hususları içinde bulundurur.
Merhametini, şefkatini, acımasını, yardımseverliği, komşuluğu, ihsan etme gibi duygularını kendisinde yerleştiren o kadar insan; kaybeden de o kadar insanlıktan uzaklaşır.
İnsana bu insanî değer ve duyguları kazandıran en önemli değer de en büyük insanlık olan İslamiyet'tir. İslamiyet'i kuvvetli olan bir insanın insanlığı da kuvvetlenir, İslamiyet'i zayıflayanın da insanlığı zayıflar.
Allahım, bizi ve neslimizi insanlıktan ve İslamiyet'ten hissesi ziyade olanlar eyle.. Âmin..

Ey nefis! Fakrını bil.

Ey insan! İnsan nihayetsiz fakir yaratılmıştır. Bununla birlikte nihayetsiz ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını ancak rahmeti ve hazinesi nihayetsiz olan birisi karşılayabilir. O da Allah'tır.
Öyle ise Allah'a karşı fakrını bil. Allah da senin fakrına meded etsin. Unutma ki bu fakrını bilme ve gösterme Allah'a karşıdır.
Allahım, bizi ve neslimizi Sana karşı fakrını bilenlerden eyle.. Âmin..

Allah her yerde

Ey insan! Allah her yerdedir.  Güneş nuraniyeti ile karşısındaki milyarlarca aynada görünür. Her canlı, her zerre bir aynadır. Allah da isim ve sıfatlarıyla birlikte her canlıda ve zerrede tecelli eder, görünür, iş yapar.
Güneşsiz aynalardaki güneşler varlıklarını sürdüremezler, bunun gibi hiçbir şey de Allah olmadan varlık olamaz.
Allahım, bizi ve neslimizi Seni her yerde gören kullarından eyle.. Âmin..

Kâinat dönüyor

Kâinat hızla dönüyor ve karargâhına doğru ilerliyor. Ne zaman dur denirse orada dünyanın senelik dairesi mahşer meydanı, altı cehennem, yüksekleri cennet olarak zuhur eder.
Ve kâinat her iki mahzenin de maddelerini boşaltır. Cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme yerleşir.
Cennete layık bir vaziyet almayı İlahî rahmetten ümid ve niyaz ediyoruz.

12 Ocak 2013 Cumartesi

Cennet ucuz değil

Ey insan! Bir tim asker eğitim maksadıyla ıssız bir dağa bırakılır. Bu tim her türlü zorlukların üstesinden gelerek karargaha ulaşır. Aynen bunun gibi insanlar da dünya dağına bırakılmış bir tim asker gibidir ki geldiği karargahı olan Cennete dönebilsin ve kabiliyeti de Cennete layık vaziyet alsın.
Karargaha dönmeyen, vazifesini hakkıyla başaramayan askerlerin hapsedilip cezalandırılması gibi Cennete gitmek için çaba göstermeyenler de ceza olarak Cehennem hapsiyle cezalandırılacaktır.
Cennet karargahına dönenlerden olmak ümidiyle Allah yar ve yardımcımız olsun.
Allahım, bizi ve neslimizi Cenneti kazanan kullarından eyle.. Âmin..

Yetmiş bin melek sevab yazar

Ey insan! Allah ve melekler Habibullah'a salat ve selam ederken ey nefs sen de salat ve selam et. Fakat benim ne haddime ki O'na hakkıyla salat ve selam edeyim.
Öyle ise ben de Peygamber Efendimizin (asm) öğrettiği gibi salat ederim:  جَزَى اللَّهُ عَنَّا مُحَمَّدًا مَا هُوَ أَهْلُهُ 
Manası şudur: Allahu Teala Muhammed’i bizim adımıza mükafatlandırsın ki, O zaten buna ehildir.
Fazileti şudur: Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Kim bu salavatı bir defa okursa yetmiş bin yazıcı melek bin sabah sevabını yazmaktan yorulurlar.” 
İstifade temennisiyle..
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimize daima salat u selam edenlerden eyle.. Âmin..
 

Nerde ana-babalar, nerde

Evladlar, düşe kalka yürümeyi öğrenir. Deneme yanılma ile öğrenirler. Önlerinde en mühim model ana-babalardır. Hata yapmak evlada, afvetmek, düzeltmek ana-babayadır.
Ey ana-babalar! Nerdesiniz? Evladlarınız hayatının hatasını yapıyor, Allah'ı tanımıyor. Evladlarınız cennet yerine cehenneme yol alıyor.
Ey ana-babalar! Evladlarınıza sahip çıkın ki dünyada günah ateşi, ahirette cehennem ateşi sarmasın onları.

Yüksek ahlak

Kendi menfaatini düşünen belki insan olamaz ve ahlakın düşkünlüğüdür. 
Bundan kurtulmanın yolu, milletinin menfaatini kendi menfaatinden yüksek tutmaktır ki bu da yüksek ahlaktır.
Ve de imanın bir özelliğidir.
İslam'ın da izzeti bu şekilde muhafaza edilir.
 

Kadere iman eden kederden emin olur

İnsan, bu hayat yolculuğunda karşısına çıkan hadiseler belli bir düzen içerisinde gelmektedir. Kendisi için takdir edilen kendisini bulacaktır. O takdir edilen taraf-ı İlahiden gelir. Bazıları memnun eder, bazıları keder verir.
Eğer gelenin kaderden olduğunu bilir ve iman ederse kederden kurtulur ve rahat eder.
Musibete mani de sadaka, istiğfar ve duadır.
Kadere iman edip sadaka verip istiğfar ve dua eden kederden kurtulur.

Ölümü unutmak

Ey insan! İnsana hayat verilmiş. Bir ömür verilmiş ve mukadder bir ecel verilmiş.
Her canlının belli bir ömür sonunda ölmesi belli bir ecelin varlığını gösterir. 
İnsan ne kadar gözünü de kapasa arkasında ecel celladı olan Azrail (as) ve önünde ağzı açık kabir var.
Bir kuyu ortasında bir dala tutunup hemen ayağının altındaki ejderha ağzı ile kuyu başında nöbetçi gibi bekliyen aslandan kurtulma imkanı olmayan bir adamın kendini güzel bir bahçede hayal etmesi neticeyi değiştirmez. Aynen bunun gibi ecel celladı ile kabir arasında kalan bir insanın da ölümden kurtulması mümkün olmadığı gibi bunları unutması lehine değildir.
Çin, Tayvan gibi bazı memleketlerde insanların ölümü hatırlatan 4 rakamını hayatlarından çıkartması, ölümü unutmaları lehlerine değildir. Belki ahmaklıktır ki  hikmeti anlamadıklarından ölümleri onlar için dehşetin başlangıcı olacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi ölümü hatırlayan ve ona göre hazırlananlardan eyle.. Âmin..

11 Ocak 2013 Cuma

Biri bilmek

Ey insan! "Biri bil; mârifetine yardım etmeyen başka bilmekler faydasızdır." der Risale-i Nur.
Öyle ise bir olan Allah'ı bildirmeyen, O'ndan uzaklaştıran bütün bilmekler, bilgiler faydasızdır, zararlıdır.
Allah'ı bildiren, bilmene yardımcı olan bütün bilmekler, bilgiler imanını inkişaf ettirecektir.
Öyle ise sadece Biri bil.
Allahım, bizi ve neslimizi sadece biri yani daima Seni bilenlerden eyle.. Âmin..

İlim üzerine

Ey insan!
"İlim tahsil etmek maksadıyla yollara düşen kimseye Allah Teâlâ cennete giden yolu gösterir. (Ebu Dâvud,-Tirmizî, İbn Mâce)"
"Melekler ilim yolcusunun hâlinden râzı oldukları için kanatlarını onun ayakları altına sererler. (Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce)"
"İlimden bir bölüm öğrenmen, yüz rek'at
namaz kılmandan daha hayırlıdır. (Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce)"
"Kişinin ilimden öğrendiği bir bölüm, onun için dünya ve dünyadakilerin tümünden daha hayırlıdır. (Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce)"
"İlim öğrenmek her müslümana farzdır. (İbn Adiy, Beyhakî ve İbn Abdilberr)"
"Bir âlimin (ilim okuttuğu) meclisinde, hazır bulunmak, bin rek'at
namaz kılmaktan, bin hastayı ziyaret etmekten ve bin cenaze namazında hazır bulunmaktan daha faziletlidir! (İbn Ömer)"

İmam Şâfiî de şöyle demiştir: "İlim tahsil etmek, bütün nafile ibadetlerden daha faziletlidir."

Selamet sabrın neticesidir

İnsan hep selamette olmak ister. Bazen selamet ihsan-ı İlahî olarak hemen gelir, bazen de bir sabrın neticesinde..
Selamete ermek, selamatte olmak için sabretmek gerektir.
Allah ayağımıza daima hak üzere olmak üzere sebat, kalbimize selamette olmak üzere sabır versin. Âmîn. 

10 Ocak 2013 Perşembe

Şehir ve insan

İnsan medeni bir varlıktır. Medeni medeniyet kelimesinden, medeniyet Medine kelimesinden yani şehir kelimesinden gelir. Bu sebeble medeni olmak şehirli olmaktır.
İnsanlar birbirine muhtaç olması nedeniyle şehirler kurmuş, medeni olmuştur.
Fıtraten medeni olması sebebiyle beraber yaşamak için yaratılan insan, alâkadar olduğu mahlukların hak ve hukukunu muhafazaya  mükelleftir. 
Bunun için ben yerine biz demeli, umumun hukukunu düşünmelidir.
 

Duanın makbul olmasındaki iki sır

İnsan aciz ve fakir yaratılmıştır. Nihayetsiz düşmanı ve ihtiyacı vardır. Bu haliyle birlikte düşmanlarından emin olmak ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için nihayetsiz kudret ve rahmet sahibi olan Allah'a sığınmalı, dua etmelidir.
Dua acz ve fakrına kıymet ve taleplerine cevap verilmesine vesiledir.
Duanın makbul olmasındaki iki sır, helal lokma ve ihlastır. 
Ey insan! Duanın makbul olmasını istiyorsan yediğin, içtiğin, giydiğin, kazancın helal olsun. Yakarışın halis olsun.  

9 Ocak 2013 Çarşamba

Halin kalini tasdik etsin

İslamiyet'in kemalini efalimizle tasdik etmeli, mükemmel bir din olduğunu fiillerimizle göstermeliyiz. Aksi takdirde yalancılık etmiş, belki de dine ihanet etmiş oluruz.
İnsanların bir hatası da müslümandaki kusurları dinden bilmek, ona mal etmektir.
Ey müslüman kardeşim! Halin kalini tasdik etsin, yaşantın sözünü doğrulasın ki İslamiyet'e perde değil, ayna olabilesin.
 

Şeytan sizi Allah ile şaşırtmasın!

Ey insan! İnsan babasına mı güveniyor? Oğlundan medet mi bekliyor? Öyle bir gün gelecek ki ne baba çocuğu namına bir şey ödeyebilecek, ne de çocuğu babası için.
İnsanları dünya hayatı aldatıyor. Cazibesiyle kendine çekiyor, gözleri kör ediyor.
İnsan tam Rabbine yönelecek, Allah afvedicidir diyerek tekrar gaflete giriyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve öyle bir günden korkun ki, (o gün) ne baba çocuğuna (onun nâmına birşey) öder, ne de çocuk babasına (onun nâmına) bir şey ödeyicidir. Şübhe yok ki Allah’ın va‘di haktır; öyle ise sakın dünya hayâtı sizi aldatmasın! Ve sakın o çok aldatıcı (şeytan) sizi (bir taraftan günâha sevk ederek) Allah(’ın affına güvendirmek) ile şaşırtmasın! (Lokman, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi şeytana aldanmaktan muhafaza eyle.. Âmin..

8 Ocak 2013 Salı

Rol yapılırda gerçekten yapılamaz mı?

Ey insan! Üstad Bediüzzaman Hazretleri ibret için bazen sinemaya gitmiş ve aldığı ibretlerden bir tanesini bizimle paylaşmış. O da sinemanın, elli sene önce yaşamış insanların şimdi yaşıyormuş gibi gösterilmesinden ibretle elli sene sonraki hallerinin de insanlara aynı şekilde gösterilmesiyle şimdiki güldüklerine binler nefretle ağlayacaklarını beyan etmiştir.
Bir ibret de biz alalım. Şöyle ki film ve sinemada oynayan aktörler, gerçek hayatında belki de imansız oldukları veya gafil oldukları halde rol icabı büyük bir evliyayı ve ahiret adamını canlandırabiliyorlar.
Acaba rol icabı senelerce büyük bir zatın kılığına girenler, ibadete bürünenler ibret alıp ihlas ile imana ve taate giremezler mi?
Acaba herkese böyle bir rol verilse oynamaz mı? Elbette menfaati gereği oynar. 
Acaba dünyanın hangi menfaati ahiretin en küçük menfaatinin önüne geçebilir?  Haşa..
Allahım, bizi ve neslimizi hakikî manada Sana kulluk edenlerden eyle.. Âmin..

Nefse hitap

Ey nefis! Öncelikle kendini tanı, bil. Sende nihayetsiz acz, fakr, kusur ve naks var. Kemalin kemalsizliğini, kudretin aczini, zenginliğin fakirliğini, varlığın hiçliğini bilmektedir.
Sen kendini bilirsen, Rabbini bilirsin.
Gururu, kibri, inadı bırak. Seni sen yapan ibadettir, Allah'a kul ve asker olmaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi Sana kul ve asker olanlardan eyle.. Âmin..

Hayat-ı ictimaiye

Ey insan! Hayat-ı ictimaiye dediğimiz toplum hayatında insanlar birlikte yaşarlar. Birlikte hayat mücadelesi verir ve birbirlerine destek olurlar.
Bu ahirzamanda insanlar birlikte yaşamalarına rağmen birbirlerinden o kadar uzaklaşmışlar ki herkes kendi menfaatini esas yaptığından hayat ferdîleşmiştir.
İnsanlar birbirinin sırtından geçinmek ve terfi etmek ister olmuşlar. Aslında bu da insanı bir nebze olsun insanlıktan hayvanlığa geçişidir.
Ey insan! İnsan isen vahşi hayvan gibi kardeşinin etini yemekle hayatını devam ettirmeye çalışma.
Allahım, bizi ve neslimizi hayatını hakikî insan olarak geçirenlerden eyle.. Âmin..

İmanî nazar

Ey insan! İman insana öyle bir nazar ve bakış kazandırıyor ki küfrün olumsuz gösterdiği her şeyi olumlu gösterir.
Küfrün dünyaya yeni gelenlerin perişaniyetlerinden gelen ağlamaları iman ile yeni vazife başına geçmekten ve askere alınmaktan gelen neşeyi gösterir.
Küfrün nazarında soymak ve talan etmek şeklinde görünen ölüm, imanın nazarında vazifesini tamamlamış, paydos etmiş, askerden tezkere almak şeklinde görünür.

7 Ocak 2013 Pazartesi

İmana hizmet

Ey insan! İman, bütün rükünleriyle bir bütündür, ayrılmaz. Allah'a ve ahirete inanmak iman esaslarının kutublarıdır. 
İman ile kâinat karanlıktan kurtulur, aydınlanır. İnsan da imanla insan olabilir, yoksa hayvan dahi olamaz.
Madem iman mühimdir, elbette imana hizmet de mühimdir. Bu ahirzamanda insanlar imanı bırakıp nefis ve şeytanın peşinden koşarken bunları tekrar imana çağırmak, imana hizmetle olabilir. Bu da iman esaslarının iki kere iki dört eder derecesinde ispatı ile olabilir.
Bu vazifeyi her asırda gelen imamlar üstlenmiştir. Bizim zamanımızda da bu vazifeyi Risale-i Nur hakkıyla yapmaktadır. Nur talebeleri bu eserleri muhtaç olanlara ve muhtaç olduğunu fark edenlere ulaştırarak imana hizmet etmektedirler. Allah onlara daima kolaylık ve muvaffakiyet versin. Âmin.
Allahım, bizi ve neslimizi daima imana hizmetkâr eyle.. Âmin..