30 Eylül 2013 Pazartesi

Bir müjdeleyici ve korkutucu

Ey insan! Sen tembel bir varlık olduğun gibi nankör bir varlıksın da. Zira şu dünyaya gönderilme sebebin ibadet iken sen ahiretin için çalışmaktan dahi tembellik ediyorsun.
Hem şu dünyan hem de ahiretin için nice nimetler ve imkânlar verilmesine rağmen şükür yerine şirke düşüyor, nankörlük ediyorsun.
Öyle ise hem tembelliğini gayrete çevirecek hem de nankörlük etmeden şükrüne vesile olacak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olan rehbere ihtiyacın var. O rehber Peygamber'dir (asm).
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) Seni ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik. (Furkan, 56)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimizin izinden ayırma.. Âmin..

Kâfir Rabbine karşı şeytana yardımcıdır

Ey insan! Sana bu kadar nimetleri veren Rabbine nankörlük mü edeceksin? Allah'ın verdiği nimet ve imkânları, yine Allah'a karşı mı kullanacaksın?
Kâfir, küfrünü neşretmek ve şeytanın Allah'a karşı davasında asi olmakla yardımcıdır. Bu ne kötü bir yardımcılıktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Böyle iken (onlar) Allah’ı bırakıp, ne kendilerine fayda verecek ne de kendilerine zararı dokunacak şeylere tapıyorlar. Kâfir ise, Rabbisine karşı (âsî olmakla, şeytana) yardımcıdır. (Furkan, 55)"
Allahım, bizi ve neslimizi tevhidden ayırma.. Âmin..

Sudan bir insan yaratan Allah'tır

Ey insan! Her insan gibi senin de hamurun ve özün bir damla sudandır. Allah seni bir damla sudan yaratmıştır. Hiç bakmadın mı o bir damla suya? Allah o suya nasıl da bir suret veriyor?
Sonra sana bir neseb ve soy veriyor. Diğer nesebleri senden uzaklaştırarak. Böylece kendine yakın hissettiklerinle bir hısımlık ve akrabalık sahibi oluyorsun.
Bir damla sudan bütün insanları yaratan ve akrabalık veren herşeye gücü yeten, Kadir olan Allah'tır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve yine, sudan bir insan yaratan, sonra onu neseb ve hısım (akrabâ sâhibi) kılan O’dur. Ve Rabbin, Kadîr (herşeye gücü yeten)dir. (Furkan, 54)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sana yakın eyle.. Âmin..

İki denizi salıveren de O'dur

Ey insan! Yeryüzüne bak ki dörtte üçü sularla kaplıdır. Bu Allah'ın büyük bir hikmetidir. İki denizi karaların üzerinden aşırıp birbirine salıveren de Allah'tır. Zira Allah suya akmak ve uygun yollardan gitmek özelliğini vermiştir.
Eğer Allah denizlere ve nehirlere bu akıcılık özelliğini vermeseydi, dağlar gibi birbirine kavuşması mümkün olmazdı.
Tatlı sular denizlere akar. Fakat ne tatlı su acır, ne de deniz tatlanır. Demek ikisi arasında aşılmaz bir engel vardır ki bu engeli koyan Allah'tır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İki denizi (büyük su kütlelerini birbirine) salıveren de O’dur. Bu (nehir ve göller) tatlı, susuzluğu giderici; bu (deniz) ise tuzlu, acıdır. Bununla berâber aralarına bir engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur. (Furkan, 53)"
Allahım, bize ve neslimize Kur'ân'ı hakkıyla anlayıp hakikatlerini neşretmeyi nasib eyle.. Âmin..

Kâfirlere karşı Kur'ân'la cihad et

Ey insan! Allah dileseydi her şehre bir korkutucu gönderirdi. Fakat bütün şehirlere yetecek bir kitab ve Peygamber gönderdi. O kitab Kur'ân-ı Kerim'dir. Peygamber ise Hz. Muhammed'dir (asm).
Öyle ise sen de Peygamber'e tabi ol ve kâfirlere uyma. Peygamber ile birlikte kâfirlere karşı Kur'ân'la büyük bir cihad ile mücadele et.
Demek kâfirlere karşı mücadele ve cihad Kur'ân iledir, Kur'ân hakikatleriyledir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Öyle ise kâfirlere uyma ve bununla (bu Kur’ân’la) onlara karşı büyük bir cihâd ile mücâhede et! (Furkan, 52)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlere karşı Kur'ân ile cihad etmeyi nasib eyle.. Âmin..

Her şehre bir korkutucu

Ey insan! İnsanda öyle kör hisler var ki akıbeti hiç düşünmez. Hazır lezzetin peşinde koşar. Kör hislerin kölesi olan, elbette dünyaya gönderilme gayesini unutur. Hevesatını bir ilah edinir.
Böyle bir insanın hidayeti için, istikameti bulması için bir korkutucuya ihtiyaç vardır ki o korkutucu peygamberdir.
Eski zamanda insanlar bedevî idi, aklı basitti, her beldeye bir peygambere ihtiyaç vardı. İnsanlık tekemmül ettikçe insanlar aynı muallimden ders alabilecek seviyeye gelince her şehre bir peygamber yerine bir peygamber gönderdi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hâlbuki dileseydik, elbette her şehre (âkıbetlerinden haber veren) bir korkutucu (peygamber) gönderirdik. (Furkan, 51)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamber Efendimizin yolunda daim eylesin.. Âmin..

Bugün amel var, hesab yok

Ey insan! Dünyaya gelmen ve bir dönemden sonra ölümle kabre girip ahirete gitmen gösteriyor ki sen bir yolcusun. Elli sene önce burada değildin, elli sene sonra da burada olmayacaksın. Bir asır bir gün iken, ömrün belki de bir gün değil.
Şu bir günlük ömürde belli amellerle vazifelendirilmişsin. Hayvanlar gibi değil senin vazifen, hakka hizmettir. Herşey sana hizmet ederken, senin hizmetin Allah'a dönüktür.
Öyle ise bugün senin için amel zamanıdır. Zira yaptığın amellerden bir hesab da sorulmuyor. Lakin öyle bir gün gelecek ki amelin olmağı, dünyada iken yapılan amellerin hesabının olduğu bir gün olacak. Sen sen ol, bugün amel et ki yarın hesabın kolay olsun.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber veriyor: "Bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok. (Rezîn)"
Allahım, bizim ve neslimizin her anını rızana uygun amellerle geçirmeyi nasib eyle.. Hesab gününde hesabsız cennete gidenlerden eyle.. Âmin..

Kim de ahireti isterse

Ey insan! Sen ahiret için yaratılmışsın. Ahirette ebede namzedsin. Öyle ise ahireti istediğini göster. Bu ise mü'min olarak ahirete layık bir gayretle çalışmanla mümkündür. Allah gayret versin.
Ahirete layık bir gayretle çalışmak, Allah katında makbuldür. Ve Allah katında mutlaka karşılığını görecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim de âhireti ister ve mü’min olarak ona lâyık bir gayretle çalışırsa, işte onların çalışmaları (Allah katında) makbûldür. (İsrâ, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi ahirete layık bir gayretle çalışanlardan eyle.. Âmin..

29 Eylül 2013 Pazar

İnsan yüzünün söyledikleri

Ey insan! İnsanın güzel yüzüne bak ki hayatıyla diyor ki bana hayat veren Hayat Sahibi olan Allah, diyor.
Gözleriyle bana bu gözleri veren Basir olan Allah, diyor.
Ağzıyla bana konuşmayı veren Kelam Sahibi olan Mütekellim Allah, diyor.
Kulaklarıyla bana işitmeyi veren Semi olan Allah, diyor.
Başıyla bana bu iradeyi veren İrade Sahibi olan Allah, diyor. Suretiyle bana suret veren Musavvir olan Allah, diyor.
Her azasıyla bana bir miktar veren Mukaddir Allah, diyor. Okuyabilene daha çok şeyler söylüyor.
Allahım, bizi ve neslimizi elimize verdiğin aynalarda daima seni seyretmeyi nasib eyle.. Âmin..

Bir garip veya bir yolcu gibi ol

Ey insan! Dünyanın şatafatına, debdebesine, aldatmasına aldanmamak için dünyada bir garib olduğunu unutma. Evet dünyada bir garibsin. Zira gurbette olana garib derler.
Yine aldanmamak için yolcu olduğunu bil. Zira yolcu, dinlenmek için uğradığı tesisin güzelliğine aldanıp gideceği menzili unutmaz. Bütün servetine o tesiste harcamaz.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol! (Buhârî)
Allahım, bizi ve neslimizi dünyanın peşinden koşan değil, dünyanın peşinden koştuklarında eyle.. Bize dünya ve ahiret zenginliği ver.. Âmin..

Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince

Ey insan! Allah'ın nice âyetlerini ve delillerini görüp de inkâr edip yalanlayanların akıbeti ne kötüdür.
Allah'ı anmakla tatmin olan kalbe en büyük zulüm, Allah'ı anmamak ve inkâr etmektir. Elbette böyle bir insan, bu zulmünün cezasını ateşle çekecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O inkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar ateş ehlidirler! Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (Bakara 39)"
Allahım, bizi ve neslimizi hem inkârdan hem de ateşin her çeşidinden muhafaza eyle.. Âmin..
 

İnsanların çoğu nankör

Ey insan! Yazın sıcağında, kışın soğuğunda ölen yeri Allah yağmur ile diriltir. Bu ise akıl sahibleri için bir ibret ve derstir.
En önemli dersi, kıyametten sonra mutlaka insanlık rahmet yağmuruyla diriltilecektir.
Her baharda insana bu ders tekrar tekrar verilmesine rağmen, insanların çoğu bunu görmez, verilen nimetleri fark etmez, nankörlükten başka bir şeye yanaşmazlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Celâlim hakkı için, ibret alsınlar diye bunu aralarında çeşitli şekillerde açıkladık; fakat insanların çoğu nankörlükten başka bir şeye yanaşmamaktadır. (Furkan, 50)"
Allahım, bizi ve neslimizi sana sadık olanlardan eyle.. Âmin..

28 Eylül 2013 Cumartesi

Onunla ölü yeri diriltelim

Ey insan! Bir müjdeci olarak önünde gönderilen rüzgardan sonra gelen rahmet ile bitkiler hayat bulur, yeryüzü o su ile ölü iken tekrar diriltilir. Yeri rahmetiyle dirilten Allah'tır.
Evet, rahmeti gönderen rahmet sahibi Allah'tır. Rahmetiyle ölü bir yeri diriltir. Birçok hayvana ve insana ihtiyaç duyduğu suyu verir. Su ile hayvanlar ve insanlar hem serinler hem de hayat bulur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Tâ ki onunla ölü bir yeri diriltelim ve yarattığımız birçok hayvanlara ve insanlara onunla su verelim. (Furkan, 49)"
Allahım, yeri rahmetinle dirilttiğin gibi bizi ve neslimizi de rahmetinle dirilt.. Âmin..

Zerre miktar imanı olan

Ey insan! Sen bir yolcusun. Yolun uzun ve karanlık. O karanlık yolunu aydınlatacak ancak kalbindeki imanındır. Bu iman ise ancak senin isteğinle Allah'ın kalbine koyduğu bir nurdur.
O nur ile yolların aydınlanır. Öyle ki sana karanlık görünen kabrin dahi aydınlanır. Mahşerde en geçerli senedin imandır.
Senin belki de en büyük meselen bu iman ile kabre girmendir. İmansız kabre girenin geçmişi de geleceği de kabri de ahireti de karanlık içinde kalır.
Hiç olmazsa kalbinde zerre miktar imanı olanın sonunda ateşten çıkarılacağı ve cennete konulacağı rivayetlerde geliyor.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır. (Tirmizî)"
Allahım, bizi ve neslimizi iman ile yaşat ve öldür, huzuruna iman ile al.. Âmin..

Zerre kadar hayır ve şer

Ey insan! İnsanın her anı bir zerredir. Bu zerreye bazen bir ömür bazen de bir dünya sığar. Bazen büyük bir hayır, bazen de büyük bir şer girer.
Elbette o anda, o zerrede kim ne hayır işlemişse karşılığını görecek, kim de ne bir şer işlemişse cezasını çekecektir. İlahî kanun ve adalet böyledir. Kimisi bazen burada çeker, kimisi her ikisinde, kimisi orada çeker. Bu adaletin ne kadar parlak ve güçlü olduğunun delilidir.
Allah bu hususu bize şu âyetlerle haber verir: "Kim zerre kadar bir hayır yapıyorsa, onu görecek! Kim de zerre kadar bir şer işliyorsa, onu görecek! (Zilzâl 7-8)"
Allahım, bizi ve neslimizi her anı hayırla geçenlerden eyle.. Şerlerden de muhafaza eyle.. Âmin.. 

27 Eylül 2013 Cuma

Size iki şeyi bırakıyorum

Ey insan! Sen ebed için yaratılmışsın. Ebede gidiyorsun. Bu yolculuğunda seni hedeften saptırmak ve sapıtmak için şeytanlar ve maniler çok olur.
Yolunu sapıtmadan, senin için çizilen hedef olan cennete gidebilmen için sana Allah, kitab ve Peygamber (asm) göndermiştir. Peygamber Efendimiz (asm)  Allah'ın razı olduğu herşeyi bize miras bırakmıştır. O da Kur'ân ve sünnet dairesindeki muhteşem hayattır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetce yolunuzu sapıtmazsınız. Onlar da Allah’ın kitâbı Kur’ân ve Resûlünün sünnetidir. (Muvatta)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân ve sünnet dairesinden ayırma.. Âmin..

Şeytan seni dürtecek olursa

Ey insan! Ancak Allah'ı zikretmekle tatmin olan bir kalbin var. Kalbin Samed aynasıdır. İhlasın ancak kalb ile olur. Kalbine melek ilham verirken şeytan da vesvese verir.
Vesvese geldiğinde yapacağın ilk iş Allah'a sığınmaktır. Ancak Allah'a sığınmakla mahfuz kalırsın.
Allah bu hususu bize şu âyetle bize haber verir: "Eğer şeytandan (gelen) bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın! (A‘râf, 200)"
Allahım, bizi ve neslimizi şeytanların vesvesesinden ve şerrinden muhafaza eyle.. Âmin..

Rahmetin önündeki müjdeci

Ey insan! Dünyadaki şu parlak hayatın membaı ve kaynağı sudur. Su rahmet eseri olarak gökten, bulutların arasından rahmet hazinesinden yere iner, indirilir.
Rahmet adını almıştır yağmur, insana ve diğer canlılara rahmet olduğu için. O rahmet yere indirilmeden önce sanki hazırlık yapan bir hizmetçi gibi rüzgar yerde koşuşturur. Koşuşturan o rüzgarlar rahmetin önünde bir müjdecidir.
Rahmetin önünde bir müjdeci olarak rahmeti gönderen Allah'tır. Müjde yerlilere ulaşır ve gökten tertemiz bir su iner.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem rüzgârları rahmetinin önünde bir müjdeci olarak gönderen, O’dur. Ve gökten tertemiz bir su indirdik. (Furkan, 48)"
Allahım, bizi ve neslimizi maddi ve manevî rahmetlerine gark eyle.. Âmin..

Uykuyu istirahat, gündüzü dağılma yapan

Ey insan! Gece ile gündüzden ibaret olan günü sana ihsan eden Allah'tır.
O Allah ki geceyi herşeyi örten bir örtü kılmıştır. Gece örtüsü gündüzün bütün eserlerini örter. Gündüz çalışmasından ve koşuşturmasından yorulan bedenlere ve zihinlere uykuyu istirahat kılan yine Allah'tır. Öyle ki en faydalı uyku, gece uykusudur.
Yine O Allah ki gündüzü rızık kazanmak için dağılma zamanı kılan Allah'tır. Her insan gündüz rızkının peşinde koşar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Size geceyi bir örtü, uykuyu bir istirâhat kılan da; gündüzü (rızık için çalışmak üzere) dağılma (zamânı) yapan da, O’dur. (Furkan, 47)"
Allahım, bizi ve neslimizi gece gündüz daima senin rızan dairesinde hareket edenlerden eyle. Âmin..

26 Eylül 2013 Perşembe

Gölgeyi yavaşça kendimize çektik

Ey insan! Gölgeyi uzatan, güneşi de ona delil kılan Allah'tır. Bu ise akıl sahibleri için bir âyet ve delildir.
Sonra o gölgeyi yavaş yavaş tutarak çıkış noktasına doğru çekerek ortadan kaldıran yine Allah'tır. Güneşin yükselmesi ise ona bir delil ve sebebdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra (güneşin yükselmesiyle) onu yavaş yavaş tutarak kendimize çektik (ortadan kaldırdık). (Furkan, 46)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima isim ve sıfatlarını tefekkür edip zikredenlerden eyle.. Âmin..

Gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi?

Ey insan! Yolda bir bakarsın, evlerin, ağaçların, insanların ve herşeyin gölgesi vardır. Belli vakitlerde kısalır, belli vakitlerde uzar.
Gölgeyi uzatan da kısaltan da Allah'tır. Allah isteseydi elbette gölgeleri uzatıp kısltmaz, sakin ve sabit kılardı.
Allah, bütün gölgelere güneşi de bir delil kılmıştır. Gölge güneşle ortaya çıkar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi onu elbette sâbit kılardı. Sonra (biz) güneşi onun üzerine bir delil (o gölgenin sebebi) kıldık. (Furkan, 45)"
Allahım, bütün gölgelerin şehadetiyle senin varlığını ve birliğini tasdik ederim.

Dünya tatlı ve hoştur

Ey insan! Başlangıçta bir yığın ateşten ibaret olan dünyayı, Allah zamanla soğutup katılaştırmış, sonra da taşlıktan yumuşatıp hayvanlarla ve bitkilerle süsleyip insan için hoş ve tatlı kılmıştır.
Başlangıçta ateşten halk ettiği mahluklardan sonra insanı göndermiş ve insanı dünyaya varis kılmıştır. Böylelikle insanın nasıl hareket edeceğine bakacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Dünyâ tatlı ve hoştur. Allah sizi ona vâris kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi hareketçe daima iyilerden eyle.. Âmin..

O kişi gerçekten kurtuluşa ermiştir

Ey insan! Senin önünde müdhiş bir dava ve imtihan var. O dava ise ateşten kurtulup cenneti kazanma davasıdır. Belki de en büyük meselen budur.
Öyle ise mesaini buna göre teksif edip yoğunlaş ki bu davayı kaybetmeyesin. Senin kurtuluşun ancak ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulmandır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, işte o kişi gerçekten kurtulmuş, murâdına ermiştir. (Âl-i İmrân, 185)"
Allahım, bizi ve neslimizi ateşten uzaklaştırıp cennete sok.. Âmin..

25 Eylül 2013 Çarşamba

Onlar ancak hayvanlar gibidir

Ey insan! İnsan mükerrem bir varlık olarak yaratılmasına rağmen, fıtratındaki küçük ve zayıf bir ene kendisini tamamen sararak onu esir alır. Hakikate muhtaç iken kulağının içine kadar gelen hakikati işitmez, anlamaz. Hakikat aklına ve kalbine ulaşmaz.
Öyle bir hal alır ki hakikat geldiğinde alay eder, küçümser. Kendisinin doğru ve hak olduğunu savunur. Kusurunu görmez, nefsini avukat gibi savunur. Hevası onun için bir ilah olmuştur, daha Allah'a itaat etmez.
Bu durumdaki insan, artık bir insan değildir. Zira insanlık özelliklerini kaybetmiş, hayvanlar sınıfına, belki de alt sınıfına düşmüştür. Onlar yolca daha sapıktırlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yoksa gerçekten onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini veya akıl erdireceklerini mi sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidir; hattâ onlar yolca daha sapıktırlar. (Furkan, 44)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima hakkı ve hakikati dinleyenlerden ve tabi olanlardan eyle.. Âmin..

Hevasını ilah edineni gördün mü?

Ey insan! Allah insan heva denilen nefsanî arzuları verdiği gibi bunlarla mücadele edip terbiye edecek akıl ve kalb dahi vermiştir. İnsanın zaten en büyük cihadı nefsiyle olan cihadıdır ki hevesatına karşı mücadele etmelidir.
Eğer insan hevasına mağlub olup esir olursa sanki Allah'ı bırakıp onları ilah edinmiş, onların emrinden çıkmaz bir hale girmiştir. Elbette nefsanî arzularını ilah edinen bir insanın hidayeti de müşkildir. Peygamber ve vârisleri böyle bir insan için vekil değildir. Sadece hakikati gösteren bir tebliğcidir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hevâsını (nefsânî arzularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? O hâlde (vazîfen sâdece tebliğ iken) onun üzerine sen mi vekîl olacaksın? (Furkan, 43)"
Allahım, bizi ve neslimizi nefsimizin şerrinden muhafaza eyle. Âmin..

Hikmetli söz mü’minin yitiğidir

Ey insan! Seni insan yapan en önemli özelliklerden birisi ilimdir. İlimle tekemmül etmen, senden beklenen kemale ermendir. İman, Allah'ın varlığını ve birliğini kabul etmektir. İlim ise Allah'ın varlığını ve birliğini isbat eder. İlim ile iman terakki edip genişler.
İlim, fen ilimleriyle kâinata bakar, üzerindeki harika sanatları görür, ustası ve sahibi olan Allah'ı binbir isimleriyle tanıtır. Din ilimleriyle Allah'ı isim ve sıfatlarıyla tanıtır ve bildirir.
Öyle ise ilim ve hikmet imanın bir gereğidir. Mü'min olan, ilim nerede ise onu alır.
Peygamber Efendimiz (asm) bize bu hususu şöyle haber verir: "Hikmetli söz mü’minin yitiğidir. Nerede bulursa, hemen almaya en hak sâhibi olan odur. (Tirmizî)"
Allahım, bizi ve neslimizi ilim ile imanını terakki ettirip tahkiki yapanlardan eyle.. Âmin..

Kim iyilikle gelirse

Ey insan! Senin öyle merhametli bir Rabbin var ki senin iyiliklerine on misliyle muamele ederken kötülüğüne misliyle muamele etmektedir.
İyiliği ve kötülüğü yaratan Allah'tır. İyiliği isteyen ve sebeblerini halk eden yine Allah'tır. Bundandır ki iyiliğe bir misli veya hiç sevab verilmemeli idi. Allah fazlından on misliyle mükafatlandırıyor.
Kötülüğü isteyen insanın nefsidir. Yaratan ise Allah'tır. İsteyen insan olduğundan on misliyle belki daha fazlasıyla cezalandırmak hak iken yine Allah rahmetinden bir misliyle muamele etmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim iyilikle gelirse, artık kendisi için onun (o iyiliğin) on misli vardır! Kim de kötülükle gelirse, bunun üzerine ancak misliyle cezâlandırılır. (En‘âm, 160)"
Allahım, bizim ve neslimizin iyiliklerin arttır, kötülüklerini azalt ve afvet.. Âmin..

24 Eylül 2013 Salı

Azabı gördükleri zaman

Ey insan! Peygamber'le (asm) alay edenler, putlarına tapmakta ısrar ettiler, sebat gösterdiler. Bu sebatlarıyla hak dine girmediklerini, ilahlarını bırakmadıklarını söylediler. Fakat neredeyse imana geleceklerdi.
Onlar batıl üzerine sebat ettiler, davalarını hak zannettiler. İslam'a teslim olmadılar. Fakat batıl davalarının neticesi olarak azabı gördüklerinde yolca kimin doğru ve hak olduğunu bilecekler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Eğer (onlara tapmakta) üzerlerine sebât etmeseydik, nerede ise bizi ilâhlarımızdan saptıracaktı!” (derler.) Fakat azâbı gördükleri zaman, yolca daha sapık olanın kim olduğunu ileride bilecekler! (Furkan, 42)"
Allahım, bizi ve neslimizi haktan ayırma.. Âmin..

Kızıl deve sürülerinden hayırlı namaz

Ey insan! Seni insan yapan imandır. Kemalatın kaynağı İslâm'dır. İslâm'ın membaı Kur'an'dır. Kur'ân'ın en güzel izahı sünnettir. İmanı sabitlendiren ibadettir. İbadetin toplayıcıı namazdır.
Namaz, Allah'ın insan en büyük hediyesidir ki ruhun hayat havası, kalbin hayat suyudur. Namazlar içinde öylesi vardır ki kızıl deve sürülerinden daha hayırlıdır. O namaz vitirdir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Allah size öyle bir namazla imdâd etti ki, o sizin için kızıl deve sürülerinden daha hayırlıdır. İşte bu namaz vitirdir. (Ebû Dâvud)"
Allahım, bizi ve neslimizi namazda ve vitir namazında daim eyle.. Âmin..

Allah ve Resulüne isyan eden

Ey insan! Senin için Allah'a ve Resulüne itaat birdir, birbirinden ayrılmaz. Ben Allah'a itaat ederim, Resule itaat etmem deme lüksün yoktur. Allah kendisiyle beraber mutlaka Resulüne de itaat edilmesini ister.
Resule isyan eden Allah'a isyan etmiştir. Allah'a ve Resulüne isyan eden için ebedî bir ateş hazırlanmıştır. Ayrıca Allah'ın hududunu da aşan aynı akıbetle karşı karşıyadır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim de Allah’a ve Resûlüne isyân eder ve O’nun hudûdunu aşarsa, (Allah) onu içinde ebedî olarak kalıcı olduğu bir ateşe koyar. (Nisâ, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana ve Resulüne itaat edenlerden eyle.. Âmin..

23 Eylül 2013 Pazartesi

Seni ancak alaya alıyorlar

Ey insan! İnsanların en mülayim, en halimi, en samimisi, en doğrusu, en halisi, en istikametlisi, en gayretlisi, en akıllısı, en vicdanlısı, en naziki, en nezihi, en ahlaklısı, en iyisi Hz. Muhammed'dir (asm).
Bütün en güzel hasletler ve haller Hz. Muhammed'de (asm) toplanmıştır. Allah'ın marziyatına, rızasına en uygun söz ve fiiller O'ndadır.
Böyle olduğu halde bazı nasibsizler Peygamber Efendimizi (asm) gördükleri zaman alaya alıyorlar, peygamberliğini küçümsüyorlardı. Onlar ne bedbahttır ki dünya ve ahiret saadetleri alaya aldıkları Peygamberin yolundan geçtiği halde bilmiyorlar, nasiblerini almıyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Seni gördükleri zaman, seni ancak alaya alıyorlar da: “Bu mu Allah’ın peygamber olarak gönderdiği?” (diyorlar). (Furkan, 41)"
Allahım, bizi ve neslimizi bize gönderdiğin O Peygamberin yolundan ayırma.. Âmin..

Tekrar dirilmeyi ummuyorlardı

Ey insan! Bela yağmuruna tutulan nice beldeler, şehirler geziyorsun. Orada yaşayanların akıbetinden kendine bir ders, bir ibret alıyor musun?
Nice müşrikler geziyor da bir ibret almıyorlar. Çünkü onlar tekrar dirilmeyi ummuyorlar. Tekrar dirileceklerini umsalar elbet ibret alacaklar ve kendilerine çekidüzen verecekler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) And olsun ki (bu müşrikler), belâ yağmuruna (taşa) tutulan o şehre uğradılar. Peki onu (oradaki helâk alâmetlerini) görmüyorlar mıydı? Hayır! (Onlar) tekrar dirilmeyi ummuyorlardı. (Furkan, 40)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima ibret alanlardan eyle.. Âmin..

Sabrın imandaki yeri

Ey insan! Senin belki de en önemli vazifen sabırdır. Bazen musibete sabredersin, bazen taate, ibadete sabredersin, bazen de masiyete, yani günaha girmemeye sabredersin.
Bu üç sabır senin omuzundadır. Sabrın imandaki yeri çok önemlidir. O kadar önemlidir ki başın ceseddeki yeri gibidir. Sabır biterse, imandan ayrılırsa başı kesik cesed gibi iman da bozulur, gider.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sabrın imandaki yeri, başın ceseddeki yeri gibidir. Baş kesildiği zaman cesedin diğer kısımları bozulur ve kokar. olmayanın (kâmil bir) imanı da yoktur. (Beyhakî)"
Allahım, bizim ve neslimizin sabrını imanından ayırma.. Âmin..

Sizi mutlaka imtihan edeceğiz

Ey insan! Senin tohum hükmündeki istidadlarının gelişmesi imtihan ile mümkündür. İmtihan ile cevherindeki zümrüt kıymetindeki istidadlar ortaya çıkar, kendisini gösterir.
Bu imtihan bazen korkudur, bazen açlıktır, bazen mallardan bir noksanlık, bazen de canlardan bir noksanlıktır. Korku ile kendini muhafaza kabiliyeti gelişirken Allah'a sığınma isteği artar. Açlık ile çalışma gayreti artarken Allah'a yönelme isteği gelişir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sizi mutlakā biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsûllerden bir noksanlık ile imtihân edeceğiz. (Bakara, 155)"
Allahım, bizim ve neslimizin imtihanı kolay eyle.. Kolaylıkla istidadlarımızı ve ibadetimizi arttır.. Âmin..

22 Eylül 2013 Pazar

İkaz edici misalleri dinlemediler

Ey insan! Nuh kavminin helakı, Nemrud'un kavmine bir misaldi. Nemrud'un kavmi Firavun kavmine bir misal. Firavun kavminin helakı, Âd kavmine; Semud kavmine; Ress halkına; Pompei halkına birer misaldir.
Helak olan bütün kavimler diğerlerinden ibret almadılar. Sefahat ve zulümde, peygamberleri yalanlama ve Allah'a isyanda hep haddi aştılar.
Önlerinde misal ve örnek varken ibret almamak insanın aklına zıddır. Fakat onlar bir defa nefislerine köle oldular, aklı sarhoşluk ve sefahatla susturdular. Kör hisleri için hem dünyalarını hem de ahiretlerini kaybettiler.
Şimdi onların halleri bizim için birer ibret ve derstir ki aynı akıbete uğramayalım.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Her birine (îkaz edici) misâller getirdik. (Fakat dinlemedikleri için) hepsini tamâmen kırıp geçirdik. (Furkan, 39)"
Allahım, bizi ve neslimizi maddî ve manevî helaketten muhafaza eyle.. Âmin..

Bu ümmete yumuşaklık göster ki

Ey insan! Hz. Muhammed'in (asm) ümmeti ümmetler içinde müstesna yeri vardır.  Öyle ki Allah aylar içinde Ramazan ayını ümmet-i Muhammed'e (asm) ayırmıştır.
Öyle ki bu ümmete yumuşaklık gösterene Allah da yumuşaklık gösterir. Zorluk çıkarana da Allah zorluk çıkarır.
Öyle ise herkes bu ümmete yumuşaklık göstersin ki kendisi de yumuşaklık görsün.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Kim ümmetime yumuşaklık gösterirse Allah da ona yumuşaklık gösterir. Kim de ümmetime zorluk çıkarırsa Allah da ona zorluk çıkarır. (Müsned-i Şihab)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima ümmet-i Muhammed'e (asm) yumuşaklık gösterenlerden eyle.. Âmin..

Allah'a ibadette sabırlı ol

Ey insan! Göklere bakıyorsun, her yerde aynı terbiye aynı rububiyet. Demek gökleri idare ve terbiye eden birdir.
Yere bakıyorsun, her yerde görünen terbiye ve rububiyet birdi. Demek yeri idare ve terbiye eden birdir.
Öyle ise göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Allah'tır. Her yeri ve her şeyi idare ve terbiye eden Allah'a karşı senin terbiyen ancak ibadet iledir. Sabır ile Allah'a ibadete devam et ki tam terbiyeye giresin.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; öyle ise O’na ibâdet et ve O’na ibâdet etmekte sabırlı ol! (Meryem, 65)"
Allahım, sen gökleri ve yerin Rabbisin. Bizi ve neslimizi sana ibadette daim eyle.. Âmin..

21 Eylül 2013 Cumartesi

Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz

Ey insan! Dünyevî işlerde muvaffakiyetin sırrı, işinde başarı için müjdelemek, nefret ettirmemek ve işi kolaylaştırmak, zorlaştırmamaktır.
Uhrevî işlerde de aynı sır geçerlidir. Yaptığı iyilikler neticesinde ahireti kazanabileceğini müjdelemek, hatalarının afvedilmeyeceğini söyleyerek nefret ettirmemek ve insanların nezdinde hep kolaylıkları göstererek adım adım ilerlemesini sağlamak, istidadının çok üstünde bir hasenatı ve iyiliği ondan beklemeyerek zorlaştırmamaktır.
Allah bile insanı onbeş yaşına kadar mükellef tutmaz. İmkân ve istidadları ölçüsünde ondan itaat bekler.
Peygamber Efendimiz (asm) bize bu önemli düsturu şöyle haber verir: "Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz; kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. (Buhârî)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu Nebevî düstura göre hareket edenlerden eyle.. Âmin..

Kâfirleri dostlar edinmeyin

Ey insan! İnsan kendisine dost seçerken kalbî değerlerine göre seçmelidir. Kalbî değerlerin başında iman gelir. Öyle ise kalbinde iman olan, o imanına düşman birisiyle dostluk edemez ve etmemelidir.
Allah'a iman eden, hem Allah'a hem de kalbindeki imana düşman olan kâfirlerle dost olmaz. Bunu bildiği halde hala kâfirleri dost edinenler bilsinler ki kendi aleyhlerinde Allah'a karşı apaçık bir delil kılar. Elbette mü'min olan bu hataya düşmez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey îmân edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin! Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil kılmak ister misiniz? (Nisâ, 144)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima mü'minlerle ve kendinle dost eyle.. Âmin..

Birçok nesilleri helak ettik

Ey insan! Allah, peygamberleri yalanlayan, haddini aşan nice kavimleri helak etti. Firavun kavmi, Nuh kavmi suda boğulan kavimler olarak tarihe geçti ve insanlar için birer ibret oldular.
Allah Kur'ân'da Firavun ve Nuh kavminin yanında Âd ve Semud kavmi ile birlikte Ress halkını da bizlere ibret vesikası olarak sunmaktadır.
Bu kavimlerin ortak hatası peygamberleri yalanlamak ve haddi aşmaktır. Ortak kaderi de helak olmaktır.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber verir: "Âd ve Semûd (kavimlerin)i, Ress halkını ve bunların arasında daha birçok nesilleri de (bu yüzden helâk ettik). (Furkan, 38)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimizle beraber yürüyenlerden eyle.. Âmin..

İnsanlar için ibret kılınanlar

Ey insan! Firavun ve kavmi suda boğularak helak oldu. Zalimlerin sonunun elemli bir azab olduğunu gösterdiler. Zira onlar kendi sonlarını zulümleriyle hazırladılar.
Allah, peygamberleri yalanlayan Nuh kavmini de suda boğarak helak etti. Zira onlar da peygamberleri yalanlamakla zulmedenlerden oldular.
Allah, Nuh kavminin sonunu da insanlar için ibret kıldı. Diğer zalim kavimler gibi Nuh kavmi de elemli azaba müstahak oldular.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nûh kavmini de (helâk ettik); peygamberleri yalanladıkları vakit, onları suda boğduk ve onları insanlar için bir ibret kıldık. Ve o zâlimler için (pek) elemli bir azab hazırladık! (Furkan, 37)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Peygamberimizle yol tutan eyle.. Âmin..

20 Eylül 2013 Cuma

Onları tamamen helak ettik

Ey insan! Firavun ve ehli Allah'ın âyetlerini ve delillerini yalanladılar. Firavun ilahlığını ilan etti. Allah'a savaş açtı.
Allah bu haddi aşan, Allah'ın âyetlerini yalanlayan kavme Hz. Musa (as) ve Hz. Harun'u (as) gönderdi. Firavun taraftarı sihirbazların gösterdiği sihirleri Hz. Musa (as) yere attığı ejderhaya dönüşen asası yuttu. Firavun, Hz. Musa'nın ay gibi parlayan elini gördü, yine de ilahlık davasından vazgeçmedi.
İlahlıktan vaçgeçmeyen ve Allah'ın âyetlerini yalanlayan o kavmi Allah suda boğarak helak etti. Onlar içinde sadece Firavun'un cesedine necat veren Allah, ibretlik cesedini 1881 senesinde buldurarak şimdi müzede sergilemektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Haydi! Âyetlerimizi yalanlayan o kavme gidin!” dedik. (Fakat onlar elçilerimizi yalanladılar.) Bunun üzerine onları tamâmen helâk ettik. (Furkan, 36)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima peygamberlerle beraber eyle.. Âmin..

Hak sahiblerine hakları verilecektir

Ey insan! Sen ne haksızlık yap, ne de haksızlığa uğra. Her hak sahibinin hakkını ver. Zira haksızlık yapsan, elbette hak sahibi bir gün hakkını senden alacaktır, o zaman yaptığın haksızlığa pişman olursun.
Sana haksızlık yapılırsa da çok üzülme. Zira bir gün o haksızlığı yapandan hakkını tastamam alacaksız. Belki de o gün kendine haksızlık yapıldığına sevineceksin.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Kıyâmet günü hak sâhiplerine haklarını mutlakā edâ edeceksiniz. Öyle ki, boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas alınacak. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan muhafaza eyle.. Âmin..

Hak din ile bir müjdeleyici ve korkutucu

Ey insan! Tevhidin envaıyla dolu şu güzel dünyanı ifrat ve tefrit zulümleriyle doldurmak için şeytan ve nefs-i emmareler ittifak kurmuşlar. Seni hak ve tevhid yolundan ayırmak, kendileri gibi cehenneme götürmek istiyorlar. Onlar senin en büyük düşmanlarındır.
Senin bu saldırılardan kurtulman ve selamete erebilmen için hak din ile bir müjdeleyici ve aynı zamanda bir korkutucu olarak bir Peygamber gönderdi. Seni iman ve itaatine binaen cennetle müjdelerken isyana düşüp düşmanlarına aldanma ihtimaline binaen cehennemle korkutuyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber veriyor: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhe yok ki biz seni, hak (din) ile, bir müjdeleyici ve (aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik. (Bakara, 119)"
Allahım, bizi ve neslimizi hak dinin sadık hizmetkârları eyle.. Âmin..

19 Eylül 2013 Perşembe

Musa'ya kitabı verdik

Ey insan! Allah'ın Yahudi kavmine gönderdiği peygamberlerden birisi de Hz. Musa'dır (as). Allah Hz. Musa'ya (as) kitabı, yani Tevrat'ı vermiş, Yahudileri hak dine davet etmiştir.
Hz. Musa'nın (as) isteği üzerine de kardeşi Hz. Harun'u (as)  yardımcı yapmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Celâlim hakkı için, Mûsâ’ya Kitâb’ı verdik; kardeşi Hârûn’u da berâberinde yardımcı yaptık. (Furkan, 35)"
Ey Yahudiler! Allah böyle büyük iki peygamberi hem içinizden çıkarmış hem de sizi Firavun'un zulmünden kurtarmıştır. Şimdi neden bu iki kutlu peygamberi dinlemiyor ve zulmeden firavunlarla birlikte olup mazlumlara zulmediyorsunuz? Siz mazlum iken şimdi neden zalim oldunuz? Sizi zalimlerden kurtarmak için gelen peygambere gelen kitab sizden hiç zulmetmenizi ister mi?
Allahım, bizi ve neslimizi peygamberlerle birlikte eyleyip zalimlerin zulmünden muhafaza eyleyip zulümlerine ortak yapma.. Âmin..
 

Yüzleri üstü Cehenneme sürülecekler

Ey insan! İman edip salih ameller işleyenler cennetler verilecekken bazı insanlar da yüzleri üstü Cehenneme sürülüp toplanacaklardır. İşte onlar ahiret yurdunda yerce en kötü olanlardır. Cehenemin en dehşetli yerindedirler.
Onlar yolca da en sapık olanlardır ki bu kadar ağır bir cezaya müstahak oluyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O yüzleri üstü Cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar yok mu, işte onlar, yerce en kötü ve yolca en sapık olan(lar)dır. (Furkan, 34)"
Allahım, bizi ve neslimizi cehennemden ve cehennemde götüren yollardan ve sapıklıklardan muhafaza eyle.. Âmin..

Verdiğin değeri aldığın arkadaşındır

Ey insan! Kendine arkadaş ararsan, mutlaka bazı ölçülere sahib ol. Öyle arkadaşlar edin ki kendisine verdiğin değerde o da sana değer versin.
Kendisine verdiğin değer kadar sana değer vermeyen birisiyle arkadaşlık edersen tahkirden kurtulamazsın. O sana arkadaş değil, efendi olur.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Kendisine değer verdiğin gibi, sana değer vermeyen kimse ile arkadaşlık yapma. (Râmûzü’l-Ehâdîs)"
Allahım, bizim ve neslimizin arkadaşlarını ve arkadaşlıklarını birbirine karşılıklı aynı değeri verenlerden eyle.. Âmin..

İman edip salih amel işleyenlere gelince

Ey insan! Senin en yüksek gayen iman edip salih amel işlemekir. İman seni insan yaparken her hayır elinde olan Allah mükafatını tam olarak verecektir.
İman edip salih ameller işleyenlere verilen mükafatlardan zalimler istifade edemeyecektir. Çünkü Allah zalimleri sevmez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, artık (Rabbin) onlara mükâfâtlarını tam olarak verecektir. Çünki Allah, zâlimleri sevmez. (Âl-i İmrân, 57)"
Allahım, bize ve neslimize iman edip salih ameller işlemeyi nasib eyle ve bizi zalimlerden eyleme.. Âmin..
 

18 Eylül 2013 Çarşamba

En güzel temsili Allah getirmiştir

Ey insan! Peygamber Efendimizin davası haktır. O'nun davası "Lâ ilâhe illallah", yani Allah'tan başka ilah yoktur olan tevhid dini İslam'dır.
O'nun (asm) davasını çürütebilmek, ibtal edebilmek ve O'nu (asm) davasından vazgeçirebilmek için kendilerince temsiller getirdiler, Kur'ân hakikatlerine masal dediler, O'na divane dediler.
Allah ise Peygamberimizin davasını hem mucizelerle kuvvetlendirmiş, hem de inkârcıların getirdikleri temsillerden daha güzelini getirmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem sana (da‘vânı ibtâl için) getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (biz) sana hakkı (onun doğru cevâbını) ve açıklama cihetiyle daha güzelini getirmiş olmayalım. (Furkan, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamber Efendimizin davasını en güzel surette temsil edebilmeyi ve açıklayabilmeyi nasib eyle.. Âmin..

Güzel ahlakın mizandaki ağırlığı

Ey insan! İnsan olmanın belki de en önemli özelliği ve güzelliği güzel ahlaktır. Öyle ki ahirzaman peygamberi Peygamber Efendimiz (asm) bile güzel ahlakı tamamlamak için gelmiştir.
Güzel ahlakın kaynağı imandır. İmanda zafiyet oldukça ahlakta da kötüleşme olacaktır. Fakat bir mü'min unutmamalıdır ki güzel ahlak dünyada kendisinin süsü olduğu gibi yarın mizanda da kıymeti çok büyüktür. Öyle ki mizanda güzel ahlaktan daha ağır bir şey yoktur.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Kıyâmet günü mü’minin mîzânında, güzel ahlâktan daha ağır basan bir şey yoktur. (Ebû Davud)"
Allahım, bizim ve neslimizim ahlakını daima güzel eyle.. Âmin..

Her canlının rızkı Allah'a aiddir

Ey insan! Hayatı ve vücudu veren Allah'tır. O vücudun ve hayatın devamı için gerekli rızkı veren yine Allah'tır. Yeryüzünde bulunan en düşük hayattan en yükseğine, en yavaşından en hızlısına, en küçüğünden en büyüğüne ne varsa kımıldanan her canlının rızkı yine Allah'a aiddir.
Herşeyi vahdetiyle idare eden Allah, elbette şükre vesile olan rızkı başka yerlere havale etmeyecektir. Her canlı rızkını merhameti sonsuz olan Allah'tan bilecek ve bekleyecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yeryüzünde kımıldanan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a âit olmasın! (Hûd, 6)"
Allahım, bizim ve neslimizin maddî ve manevî rızıklarına bereketler ihsan eyle.. Âmin..

17 Eylül 2013 Salı

Kıyamet günü bir araya getirileceksiniz

Ey insan! Yerleri ve gökleri idare eden, tek sahibi olan Allah'tır. Allah'tan başka ilah yoktur. Rububiyetinde ve saltanatında şeriki ve ortağı olmadığı gibi icraatinde ve faaliyetinde dahi şeriki yoktur.
Kâfirlerin vasfetmekte oldukları bütün vasıflardan münezzeh ve temizdir. Allah'tan başkasını ilah edinenlerin ilahları ne kendisine ne de onlara fayda ve zararı vardır.
Dünya vazifesini tamamladıktan sonra elbette eceli olan kıyametle öylecek ve içindekileri mahşer meydanına dökecektir. Allah o mahşerde bütün insanları bir araya getirecek ve hesab görecektir.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber verir: "(O) Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. Sizi, hakkında hiç şübhe olmayan kıyâmet gününde, elbette bir araya getirecektir. (Nisâ, 87)"
Allahım, bizi ve neslimizi mahşer gününde mahcub eyleme, Peygamber Efendimizin (asm) sancağı altında toplananlardan eyle.. Âmin..

Cennet ehlinden bir kadın

Ey insan! Sen dünyada nefsine hakim olup helal dairesinde kalır, iman ve itaat edersen cennette öyle lezzetler verilecek ki hayaline bile gelmez. Senin bütün arzu ve duygularını tatmin edip doyuracak lezzetler orada vardır.
Onlardan birisi de cennet kadınıdır ki onun birisi dünyaya görünce her yeri aydınlatacak ve her yeri güzel koku ile dolduracaktır. Böyle bir kadını dünyada bulman mümkün değildir. Ancak cennette sana verilecektir. Öyle ki onun başörtüsü bile dünyadaki herşeyden daha hayırlıdır.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünyâ ve içindekileri aydınlatır, arzla semâ arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünyâ ve içindekilerden daha hayırlıdır. (Tirmizî)"
Cennetteki böyle bir nimet, dünyadaki cehennem hurileri için kaçırılmaz.
Allahım, bizi ve neslimizi cennete layık eyleyip cehennemden muhafaza eyle.. Âmin..

Kur'ân'ın azar azar indirilmesi

Ey insan! Kur'ân'ın her bir âyeti bir hikmet ve sebeb dairesinde nazil olmuş, indirilmiştir. İndirilmesi yirmi üç senede tamamlanmıştır.
Yirmi üç sene boyunca âyet âyet sure sure başta Peygamber Efendimizin (asm) olmak üzere sahabelerin kalbini kuvvetlendirmiştir. Her âyet başta Peygamberimizde sonra sahabe-i kiramda hayat bulmuş, diğer Müslümanlara yol olmuştur.
İnkâr edenler ise yine inkârlarına bahane olarak azar azar indirilmesini ileri sürmüşler, topluca indirilmesi gerektiğini savunmuşlar, inkârlarına dayanak yapmışlardır.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: "İnkâr edenler ise: “Kur’ân, O!na bir def‘ada topluca indirilmeli değil miydi?” dedi(ler). Onunla senin kalbini kuvvetlendirmek için böyle (azar azar indirmişiz)dir ve onu (sana) ağır ağır okuduk. (Furkan, 32)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ı âyet âyet yaşayanlardan ve anlayanlardan eyle.. Âmin..

Peygamberlerin düşmanları günahkârlar

Ey insan! Bütün peygamberlere karşı günahkârlardan bir düşman mutlaka olmuştur. Zira o günahkârlar günaha mübtela ve tiryaki olmuş, vazgeçemiyor. Günahı bırakıp hidayete yürümek onların yaşam tarzına uymuyor. Cenneti dünyada yaşamak istiyor.
Günahlara tiryaki olmuş günahkârları hidayete çağırmak, doğrudan düşman olmasına sebeb olmuştur. Bataklıkta yaşamaya alışmış birisini manevi cennette yaşamaya çağırmak onun saldırısına sebeb olduğu gibi günaha tiryaki olmuş birisini hidayete çağırmak da düşmanlığa sebebdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) İşte böylece her peygamber için günahkârlardan bir düşman kıldık. Hidâyet edici olarak da, yardımcı olarak da Rabbin yeter! (Furkan, 31)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimizin yolundan ayırma.. Âmin..

16 Eylül 2013 Pazartesi

Kur'ân'ı terk edilmiş saydılar

Ey insan! İnsanlara ne olmuş ki kendisini hidayete çağıran doğru yolu gösteren, hak dine davet eden Peygamber'i dinlemez, Kur'ân'ı terk eder?
İnsanlara bir şey olmuş ki sağır olmuşlar, kör olmuşlar, divane olmuşlar ki bu haktan yüz çeviriyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Peygamber: “Ey Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur’ân’ı (ortada) terk edilmiş (bir şey) saydılar” dedi. (Furkan, 30)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Kur'an'a hizmetkâr eyle.. Âmin..

Hurma ve ağaçlar berekettir

Ey insan! Hurma öyle güzel bir nimettir ki yiyenin karnını doyurur, susuzluğunun giderilmesine fayda verir. Çıktığı yerde çok yemekte kullanılır, yemekleri yapılır. Tatlılar ve şekerlemeler zaten onun fıtrî halidir.
Hurma gibi diğer ağaçlar da insan için nice nimetleri barındırır. Allah namına Allah'ın gıdalı, şifalı ve tatlı nimetlerini bizlere ikram ederler. Onlar, Allah'a şükredenler için nesilden nesile kalan berekettir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Hurma ve diğer ağaçlar, ehline ve ondan sonrakilere berekettir. Yalnız, Allah’a şükredicilerden iseler. (Râmûzü’l-Ehâdîs)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sana şükredenlerden eyle.. Hurma ve diğer ağaçları bizim için bereketli kıl.. Âmin..

İslam'ı dinlere üstün kılacaktır

Ey insan! Allah, insanlığı gayesine uygun hareket etmesi için peygamberler ve kitablar göndermiştir. Bu peygamberler ve kitablar vesilesiyle insanlara doğru yol gösterilmiş, batıldan uzaklaştırılmıştır.
Sahifelerden sonra Zebur, Tevrat ve İncil insanlara hidayeti ve hak dini göstermiştir. Daha sonra enaniyetli din adamları dinlerini tahrif etmişler, bozuk itikadlarını o kitabların içine sokarak insanlığın hidayetten ve hak dinden uzaklaşmasına sebeb olmuşlardır.
Artık dünyanın son deminde insanları hidayet ve hak dini göstermek üzere bütün dinleri içine alan İslam'ı getiren Resul'ü Allah göndermiştir.
Allah, Resul'ü göndermekle İslam'ı dinlerin hepsine üstün kılmak istemektedir. Elbette müşrikler buna engel olmak isteyecekler, insanları İslam'dan soğutmak ve korkutmak için her türlü şeytanî senaryoyu oynayacaktır. Fakat nafiledir, İslam'ı bütün dinlerin üstüne geçirecek ve hakim kılacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Müşrikler hoşlanmasa da, onu (İslâm’ı) dinlerin hepsine üstün kılmak için, Resûlünü hidâyet ve hak din ile gönderen O’dur. (Tevbe, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi İslam'ın üstün kılınmasında hizmetkâr eyle.. Âmin..

15 Eylül 2013 Pazar

Kabul olunacak üç dua

Ey insan! Senin vazifen duadır. Duan olmazsa Allah sana ne diye kıymet versin? Kâinat dua üzerine dururken sen duadan hisseni almayacak mısın?
Dua ibadetin özüdür. Duanın kabul olması için şartlar vardır. En mühim şartı helal lokma ve ihlastır.
Fakat üç dua vardır ki mutlaka kabul olur. Bu üç duayı Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Üç duâ vardır ki kabûl olunacağında hiç şübhe yoktur: Babanın evlâdına duâsı, misâfirin duâsı, mazlûmun duâsı. (Müslim)"
Allahım, bizim ve neslimizin dualarını daima makbul eyle.. Âmin..

Allah kötü vasıflardan temizdir

Ey insan! Senin öyle bir Rabbin var ki bütün kusurlardan ve ayıblardan münezzeh ve temizdir. Kâinat imkânlar içinde en mükemmel şekliyle yaratılmıştır. Zira bu kâinatta hikmet geçerlidir.
Allah, kâfirlerin Allah hakkında söyledikleri vasıflardan uzaktır. Allah'ın bilinen, mevcudlara benzeyen bir vücudu yoktur, mahlukata benzemez. Kâinatı yaratıp tatile çıkmamış, başıboş bırakmamıştır, yoksa kâinat mahvolur, yaşamaz.
Allah'ın icraatinde ve icadatında ortakları yoktur. Rububiyetinde ve terbiyeciliğinde dahi tektir, birdir.
Allah'ın bütün kusurlardan beri ve temiz olduğunu haber veren Peygamberleredir selam.
Bu gibi hususları Allah bize şu âyetle haber verir: "İzzet sâhibi Rabbin, (onların) vasıflamakta oldukları şeylerden pek münezzehtir. Ve selâm, peygamberler üzerine olsun! (Sâffât, 180-181)"

Şeytan insanı yardımsız bırakır

Ey insan! İnsan şeytana aldanır. Şeytan ona sadece nefsanî bir rahatlık vaad eder, ibadetin azıcık olan zahmetinden kurtarır. Fakat hakikatte öyle belalara atar ki kalbi, ruhu ve vicdanı daima azab içinde kalır. Bu sıkıntılardan kurtulmak için hissini ibtal eder, aklını uyuşturur, eğlenceler içinde boğulur.
Ölüm ona gelince gerçeği anlar, gafletten ve dalaletten uyanır, fakat iş işten geçmiştir.
Zikir'den yani Kur'an'dan saptıranın şeytan olduğunu söyler, suçu ona atar. Fakat şeytandan herhangi bir yardım görmez.
O zalimin kendini savunmasını şu âyet haber verir: "“Yemîn olsun ki, (o) bana geldikten sonra beni Zikir’den (Kur’ân’dan), saptırdı.” Şeytan ise, insanı (işte o gün, böyle) yardımsız bırakır. (Furkan, 29)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'an'dan bir an bile olsun uzaklaştırma, saptırma.. Âmin..

Ben falancayı dost edinmeseydim

Peygamberle beraber olmadığı için bin pişman olan zalim, elini ısırıp kendi haline yanar. Kendisini zulme sevk eden, günaha çeken dostların dost değil düşman olduğunu fark eder.
Kendisine doğru yolu gösterenleri değil, azgınlığına yardım edenleri dost edindiği için kendi kendine kahreder.
Ve o zalim âyetin şu ifadesiyle pişmanlığını gösterir: "Vay hâlime! Ne olurdu ben falancayı dost edinmeseydim! (Furkan, 28)"
Öyle ise herkes kendine kimleri dost edindiğine bir baksın ki sonu o zalim gibi olmasın.
Allahım, bizi ve neslimizi Seni ve Peygamberini dost edinenlerden eyle.. Âmin..

O gün zalim de yola gelir

Ey insan! Zalim zanneder ki kendisi üzerinde bir kuvvet ve güç yoktur. Zulmünde istediği gibi davransın. Bu mümkün müdür ki mülkünde koca güneşler, yıldızlar dahi haddinden aşamazken kendisine isyan eden zalime Allah hesab sormasın?
Kıyamet zalimlerin ve kâfirlerin başına kopunca o zalim elini koparırcasına ısırıp yola gelir adeta ve şöyle der: Keşke ben, Peygamberle beraber bir yol tutsaydım."
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün zâlim kimse, ellerini ısırıp şöyle der: “Keşke ben, peygamberle berâber bir yol tutsaydım!” (Furkan, 27)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Peygamber (asm) ile birlikte eyle.. Âmin..

14 Eylül 2013 Cumartesi

Kâfirlere zor olan gün

Ey insan! Kıyamet günü bulutlar yarılıp da melekler bölük bölük gelince yere inkârcılar ve kâfirler dehşete kapılır. Çok sevdikleri dünyaları darmadağın edilir. Mülkün gerçek sahibi Allah olduğu aşikâre görülür.
Yaptıkları ölümcül yanlışın bedelini ödeyeceklerini anlayacaklarından her biri sarhoş gibi dolaşırlar yeryüzünde. Sonra mülkün sahibi onların da çok sevdikleri dünyalarının da canını alır.
O gün kâfilere zor olan bir gündür.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün, gerçek mülk (hâkimiyet) Rahmân’ındır. Kâfirlere ise, zor olan bir gündür! (Furkan, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden muhafaza eyle.. Âmin..

Zayıfların haklarını alması

Ey insan! Hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Kuvvetlinin hakkının verilmesi ile zayıfın hakkının verilmesi arasında hiçbir fark yoktur.
Hak kimde ise o zayıf değil, kuvvetlidir. Öyle ise zayıfların hakkını verirken inciten hakka hürmetsizdir.
Bir cemiyette zayıfların hakkı incitilmeden verilmesi o cemiyetin sıhhat ve makbuliyetinin bir ölçüsüdür. Aksi ise o cemiyetin iflah olamayacağının bir göstergesidir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflâh olmaz. (İbn-i Mâce)"
Allahım, bizi ve neslimizi zayıfların incitilmeden haklarını veren cemiyet eyle.. Âmin..

Sen başıboş değilsin

Ey insan! Sen kendini başıboş mu zannedersin? Her işinde, her fiilinde, her arzunda serbest ve istediğin gibi harekete özgür mü sanarsın?
Fiillerinde ve hareketlerinde tek muktedir sen misin? Yaptığın hatalardan, işlediğin günahlardan Allah'ı habersiz mi bilirsin?
Hayır, fiillerinde ve hareketlerinde istediğin gibi hür olmadığın gibi senin hareketlerinden ve tercihlerinden Allah mutlaka haberdardır. Allah sadece sana hikmetine binaen müddet ve imkân vermektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O, kullarının üzerinde mutlak gālibdir. Ve O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır. (En‘âm, 18)"
Allahım, bizi ve neslimizi nefsimize bırakma ve kendine hakkıyla kul olmaklığı tercih etmeyi nasib eyle.. Âmin..

13 Eylül 2013 Cuma

Evladına Kur'ân öğretene

Ey insan! Kıyamet günü kimi yüzler ak, kimi yüzler kara olur. Kimi başlar dik, kimi başlar eğik olur. Yüzleri ak, başları dik olanlar Allah'ın müjdesine nail olanlardır.
Onlar içinde öyleleri vardır ki Allah o gün onlara taç giydirir. İşte onlar evladına Kur'ân öğretenlerdir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Evladına Kur’ân öğretene kıyamet günü cennette taç giydirilir. (el-İtkân)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise mazhar olanlardan eyle.. Âmin..

Kendi oğullarından iyi tanırlar

Ey insan! Allah, Peygamberini göndermeden önce ehl-i kitaba gönderdiği kitablarında Zebur, Tevrat ve İncil'de hemen her ayrıntısıyla haber verip müjdeledi. Hz. İsa (as) bile "Ben gideyim, tesellici gelsin" dedi.
Demek kendilerini o kutlu peygamberlere, Hz. Davud (as), Hz. Musa (as) ve Hz. İsa'ya (as) tabi olduklarını söyleyen ve iddia eden ehl-i kitab kendilerine verilen kitablarda Hz. Muhammed'i (asm) öyle buldular ve bildiler ki kendi oğullarını tanıdıkları gibi belki daha iyi olarak tanıdılar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu (o peygamberi) kendi oğullarını tanımakta oldukları gibi tanırlar. (Bakara, 146)"
Allahım,bizi ve neslimizi Habibine layık bir ümmet eyleyip sünnetine harfiyen tabi olanlardan eyle.. Âmin..

Meleklerin yere indirileceği gün

Ey insan! Senin ecelin gelip çatacağı gibi şu çok sevdiğin dünyanın dahi eceli olan kıyamet gelip çatacaktır. O gün sadece gündem kıyamet olacak.
Gökyüzü, sanki atlıların gelmesi için topluluğun açılıp yarıldığı gibi bulutlarla yarılacak ve bölük bölük melekler indirilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün gökyüzü, bulutlarla yarılacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. (Furkan, 25)"

Cennet ehlinin kalacağı yer

Ey insan! Kıyamet günü inkârcıların ameli toz duman edilecekken cennet ehli için en iyi ve en güzel yer hazırlanmıştır.
Cennet ehlinin kalacağı yer en iyi olanıdır. Zira inkârcılar cehennemin en kötü yeridir. Cennet ehli istirahat edecek yer cihetiyle de en güzelidir. Zira inkârcılar için hazırlanan cehenneme nisbetle istirahat edecek yer cihtiyle daha güzel, en güzel olanıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün Cennet ehli, kalacak yer i‘tibâriyle en iyi ve istirâhat edecek yer cihetiyle de en güzel olan(lar)dır. (Furkan, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyete mazhar eyle.. Âmin..

12 Eylül 2013 Perşembe

İnkârcıların amellerini toz ederiz

Ey insan! Allah'tan başka şeyleri ilah edinen ve Peygamber Efendimizi (asm) kabul etmeyen inkârcılar melekleri gördükleri gün amelleri beş para etmeyecektir.
O gün onların amelleri boşa çıkmıştır. Allah onların amellerini toz halinde etrafa yayacak, hak ettikleri cezaya çarptıracaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O vakit artık) her ne amel işlemişlerse ele almışız da, onu (etrâfa) yayılmış toz zerreleri hâline getirmişizdir. (Furkan, 23)"
Allahım, bizim ve neslimizin amellerini boşa çıkarma.. Âmin..

Kıyamet günü güzel bir şefaatçi

Ey insan! Kıyamet günü senin en muhtaç olduğun gündür. O gün kendine bir dost aramalı, güzel bir şefaatçi bulmalısın.
Kıyamet günü güzel bir şefaatçi istersen Kur'ân öğren. Kur'ân öğrenmek sana hidayet kaynağı olduğu gibi kıyamet günü ehline güzel bir şefaatçi olacaktır.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "“Kur’ân öğreniniz. Muhakkak O, kıyamet günü ehline ne güzel şefaatçidir.” (Fedâilü'l-Kur’ân)"
Allahım, bize ve neslimizi bu hadise mazhar eyle.. Âmin..

Mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinirler

Ey insan! Şeref ve izzet ancak mü'minlerle birliktedir. Zira şeref ve izzet vesilesi olan bütün hasletler imanda ve imanın lazımı olan ahlaktadır.
İman ve dolayısıyla ahlakını bozan şeref ve izzeti de kaybeder. İnsanlardan öyleleri vardır ki izzet ve şerefi mü'minlerin yanında değil de kâfirlerin yanında arar gibi mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinirler.
Mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, elbette dünyada ve ahirette izzeti kaybedeceklerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onlar ki, mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinirler. İzzeti (şeref ve üstünlüğü) onların yanında mı arıyorlar? (Nisâ, 139)"
Allahım, bizi ve neslimizi mü'minlerden gayrına dost eyleme.. Âmin..

11 Eylül 2013 Çarşamba

Size müjde yasaktır

Ey insan! O inkârcılar, peygamber olarak melek bekliyorlarmış. Bu da Peygamberi kabul etmemelerine bir bahane olmuş. Acaba melekleri görecekleri gün ne yapacaklar?
O meleklerden müjde mi bekleyecekler? Heyhat! Günahkârlara o gün müjde yoktur. Melekler de onlara "size müjde yasaktır, yasaklanmıştır" diyecekler. Vay o inkârcıların haline..
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Fakat) melekleri görecekleri gün, işte o gün, günahkârlara müjde yoktur ve (melekler onlara):(Size müjde) yasaktır, yasaklanmıştır!” diyeceklerdir. (Furkan, 22)"
Allahım, bizi ve neslimizi günahkârlardan ve inkârcılardan eyleme.. Melekleri gördüğümüz gün bizi müjdelenenlerden eyle.. Âmin..

Allah'a kavuşmayı ummayanlar

Ey insan! Bu insanlara ne olmuş ki Allah'a kavuşmayı ummuyorlar. Ondandır ki Allah'ın gönderdiği Peygamberi inkâr etmek için insanlardan değil, meleklerden gönderilmesini bekliyorlar. Hiç mi akıl etmiyorlar ki Peygamber melek olsa idi, kendilerine nasıl imam ve rehber olacaktı? Allah'ın rızası dairesine bir hayatın nasıl olduğuna bir melek model olabilecek miydi?
İmtihanda olduklarını unutarak Rabbimizi görmeli değil miydik diyerek büyüklük taslamaktadırlar. Aslında onlar büyük bir azgınlık içindedirler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bize kavuşmayı ummayanlar ise dedi ki: “Bize melekler indirilmeli veya Rabbimizi görmeli değil miydik?” And olsun ki (onlar), nefislerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir azgınlıkla haddi aştılar. (Furkan, 21)"
Allahım, bizi ve neslimizi inkârcılardan ve azgınlardan eyleme.. Âmin..

Yabancı kadınlarla tokalaşmak

Ey insan! Allah zinayı haram kılmakla kalmamış, zinaya yaklaşılmasını dahi yasaklamıştır. Zira nefis kendini başı boş bulsa haddinden tecavüz edebilir.
Zinaya yaklaşmak, hızla giden bir arabanın yol kenarındaki mucurlu yola yaklaşması gibidir ki mucura kendini kaptıranın savrulmaktan kurtulması çok zordur.
Zinaya yaklaştıran yollardan birisi de kendisine helal olmayan bir kadının eline değmektir ki çok fasık bu dokunmadan bile nefsine bir pay çıkartıp haz almakta ve pis hayallere girmektedir. Bunu da ifade etmekten utanmamaktadır.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Sizden birisinin elinin, kendisine helal olmayan bir kadının eline değmesindense, onun başına demirden bir milin sokulması, onun için daha hayırlıdır. (Taberânî)"
Allahım, bizi ve neslimizi zinaya yaklaşmaktan daima muhafaza eyle.. Âmin..

Allah sinelerin içindekini bilir

Ey insan! Sen dini sadece Allah'a has kılarak ibadet et. Tam bir ihlas ile imana ve Kur'an'a hizmet et. İman hakikatlerinin inkişafı ve anlaşılması ve şübhelilerin giderilmesi için halisane çalış.
Şunu unutma ki sinende ne saklarsan Allah bilir. Hiçbir şey Allah'tan gizli kalmadığı gibi sinelerde olanlar da elbette herşeyi hakkıyla bilen Yüce Allah'a gizli değildir. İşlediği günahtan, gizlediği niyetten, kurduğu kötü plandan Allah'ı gafil zannedenin vay haline!
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah, sînelerin içinde olanı hakkıyla bilendir. (Âl-i İmrân, 154)"
Allahım, bizi ve neslimizi tam ihlas ile dinine hizmetkâr eyle.. Âmin.

10 Eylül 2013 Salı

İlim geçmiş günahlara keffarettir

Ey insan! Sen bu dünyaya ilimle tekemmül etmek üzere bu dünyaya gönderildin. Hayvan ise kabiliyeti nisbetinde amel ve hizmet etmeye gönderildi.
Hayvan ile seni ayıran en önemli özellik ilimdir. İlim ile insan olduğunu bilirsin. İlim ile kâinatı okur, Allah'ı isim ve sıfatlarıyla tanırsın.
Peygamber Efendimiz (asm) ilim öğrenmenin bir faziletini bize şöyle haber veriyor: "Kim ilim öğrenirse, bu onun geçmiş günahlarına keffâret olur.’ (Tirmizî)"
Allahım, bizi ve neslimizi ilim ile tam kemale erdir.. Âmin..

Kuşları havada tutan Allah'tır

Ey insan! Kâinatta herşey Allah'ın koyduğu kanunlar çerçevesinde dönüyor, hareket ediyor. Yerçekimi, suyun kaldırma kuvveti, yukarı çıktıkça basıncın azalması, rüzgar, hız gibi kanunlar dünyada geçerlidir.
Allah kanun ile herşeyi tutar. Havada uçan kuşlara bakan, bunun açık bir misalini görür. Kanatlarını açıp kapatan kuşları yine havada uçuran Rahman olan Allah'tır. Allah'tan başka havaya hükmeden yoktur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Üzerlerinde (kanatlarını) açan ve kapatıveren o kuşları görmediler mi? Onları (havada) Rahmân’dan başkası tutmuyor. (Mülk, 19)"
Allahım, bize ve neslimize senin marifetinde daima terakki etmeyi nasib eyle.. Âmin..

Peygamberler insanlardan seçilmiştir

Ey insan! İnkârcıların adetidir Peygamberlere bahaneler üretmek. Peygamberlerin yemek yemeleri, çarşıda gezmeleri onların inkârlarının belki de birinci bahaneleridir. Bilmezler ki insanlara örnek ve model yine insan olmalıdır. Peygamberler insanlar içinden seçilmelidir ki insanlara hakiki rehber ve imam olabilsin.
İnkârcılar aynı bahaneleri Peygamberimizi inkâr etmek için de getirmişler ve dalalete düşmüşlerdir.
Allah insanları birbirleri için imtihan kılmıştır. İnsanlardan sabredenler kazanacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) Senden önce peygamberlerden gönderdiklerimiz var ya, şübhesiz ki onlar da elbette yemek yerler ve çarşılarda gezerlerdi. (Ey insanlar!) Sizi birbirinize imtihan yaptık. Bakalım sabredecek misiniz? Rabbin ise hakkıyla görendir. (Furkan, 20)"
Allahım, bizi ve neslimizi Peygambere itaat eden ve sabredenlerden eyle.. Âmin..

Taptıkları putlar onları yalanlayacak

Ey insan! İnkârcılara, Allah'tan başka edindikleri putlara "Siz mi onları dalalete düşürdünüz?" diye sorulduğunda elbette o putlar onları yalanlayacaklar ve onların dalalete düşme sebeblerini Allah'a söyleyeceklerdir.
Elbette o inkârcılar, Allah'ın  kendilerine ve babalarına verdiği bütün nimetleri unutup Allah'a itaat etmemek için inkârlarına bir bahane olarak ilahlar ve putlar edindiler. Dünyada iken ellerinde güç olanlar, o zaman gelen azabı geri çeviremeyecek ve bir yardıma da güçleri yetmeyecektir. İşte onlar zalimlerin ta kendileridir. Elbette onlar için büyük bir azab hazırlanmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Bunun üzerine diğerlerine şöyle denir:) “İşte (taptıklarınız) söylemekte olduklarınızda sizi gerçekten yalancı çıkardılar; şimdi ne (azâbı) geri çevirmeye, ne de (kendinize) bir yardıma güç yetirebilirsiniz.” Artık içinizden kim zulmederse (bilsin ki), ona (pek) büyük bir azab tattıracağız! (Furkan, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi senin halis kullarından eyle.. Âmin..

9 Eylül 2013 Pazartesi

İnkârcıların dalalet sebebi putlar mı?

Ey insan! O inkârcılar, Allah'tan başka şeyleri ilah edindiler. Allah'ın nasıl bir peygamber göndermesi gerektiğini dahi alaylı bir şekilde dillendirdiler. Peygamberi dahi inkâr ederek kendilerine hidayet yolunu kapattılar.
Allah kıyamet günü hem o inkârcıları hem de ilahlarını bir araya getirerek taptıkları o ilahlara inkârcıların dalalete düşme sebebini soracağını şu âyetle haber verir: "(Rabbin) onları ve Allah’dan başka tapmakta oldukları şeyleri toplayacağı gün, (o tapılanlara) der ki: “Bu kullarımı siz mi dalâlete düşürdünüz, yoksa onlar kendileri mi yoldan saptılar?” (Furkan, 17)"
Allah'ın bu sorusuna o putların cevabını da şu âyetten öğreniyoruz: "(Onlar:) “Seni tenzîh ederiz; senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat onlara ve babalarına birçok ni‘metler verdin de sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâk edilmeyi hak eden bir kavim oldular!” derler. (Furkan, 18)"
Demek o inkârcıların dalalete düşme sebebleri, Allah'ın hem kendilerine hem de babalarına verdiği nimetleri görmeyip Allah'ı anmayı unutmalarıdır. Öyle ise onlar helaki hak etmişlerdir.
Allahım, bizi ve neslimizi küfürden, dalaletten ve helaktan muhafaza eyle.. Âmin..