9 Mart 2011 Çarşamba

Şuur fiillere tesir eder

Ey insan! Şuur, yapılan bir işin ve fiilin akıl ve kalbin düsturları dairesinde yönetilmesidir. Fiilin farkında olmadır. Ruhun bir özelliğidir.
Öyle ise insan, kendisinde tezahür eden fiiller üzerindeki farkındalığı arttıkça şuuru da artacaktır.
Bu şuuru da Allah'ın rızası dairesinde şekillendirmelidir. Şuur iman ile parladıkça her zerrede, her hadisede Allah'a giden bir yol bulur. Tam bir huzur kazanır.
Allahım, bizi ve neslimizi şuuru iman ile parlayan kullarından eyle.. Âmin..

8 Mart 2011 Salı

Sünnet hayatımızın neresinde?

Ey insan! İnsanlar bir ömür ile dünyaya gönderilir. Ömürlerine sermaye olsun diye hayat bahşedilir. Bu hayat ve sermaye ancak o hayatı verenin yolunda değerlendirilirse kıymet kazanır.
Hayatı veren Allah'a ulaştıran en istikametli, en kısa, en selametli yol elbette Habibullah'ın takib ettiği yoldur.
Öyle ise herkes kendi hayatına bir baksın. Sünnet hayatımızın neresinde? Eğer hayatımızın merkezinde ve içinde ise o zaman hayatımızın bir manası olabilir.
Allahım, bizi ve neslimizi hayatına sünnet ile istikamet verenlerden eyle.. Âmin..

7 Mart 2011 Pazartesi

Sözün yumuşak olsun

Ey insan! İnsanları idare ve terbiye etmenin en önemli şartı yumuşak davranmaktır. Yumuşak davranmak Allah'ın bir rahmetidir.
İnsanlara yumuşak davranmayan, katı kalbli olan liderler, insanları kendisinden soğutur ve uzaklaştır. Peygamber Efendimiz (asm) etrafındakilere yumuşak davranmakla onların kalbini kazanmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte Allah’dan bir rahmet iledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Hâlbuki kaba, katı kalbli olsaydın, elbette (onlar) etrâfından dağılırlardı. (Al-i İmran, 159)"
Allahım, bizi ve neslimizi insanlara yumuşak davrananlardan eyle.. Âmin..

6 Mart 2011 Pazar

İsabet edenler

Ey insan! Dünyada daima isabet eden konumundadır. Ya hayır ve güzellikler isabet eder veya şer ve günah isabet eder.
İnsana gelen bir iyilik, ancak Allah'tandır. Zira iyiliği isteyen ve yaratan Allah'tır. Bunun yanında insana kötülük de isabet edebilmektedir. Kötülüğü isteyen ise insanın nefsidir. Yaratan yine Allah'tır.
Allah'ın insanlara gönderdiği en büyük iyilik belki de Peygamber'dir. Zira Peygamber Efendimiz ile rahmet bütün âlemleri kuşatmıştır. Allah, Hz. Muhammed'i (asm) biz insanlara peygamber olarak göndermiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sana isâbet eden her iyilik Allah’dandır; sana isâbet eden her kötülük ise nefsindendir. (Habîbim, yâ Muhammed!) İşte seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. (Buna) hakkıyla şâhid olarak ise, Allah yeter! (Nisa, 79)"
Allahım, bizi ve neslimizi nefsimizin şerrinden muhafaza edip iyiliklerine merkez eyle.. Âmin..

5 Mart 2011 Cumartesi

En hayırlı meta: Saliha kadın

Ey insan! Dünya bir süreliğine senin hizmetine sunulan bir metadır, istifade edersin gidersin. Kimi metalar vardır dünyada seni sıkıntıya sokar, kimileri vardır yolculuğuna yardım eder, yükünü hafifletir.
Dünya içinde en hayırlı meta saliha bir hanımdır.
Saliha hanım hem malını hem ırzını hem neslini korur. Öyle ise hanımının saliha olmasını iste.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Dünya bir metadır, en hayırlı meta ise saliha (iyi) bir kadındır. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi en hayırlı meta ile faydalandır.. Âmin..

4 Mart 2011 Cuma

Hayat Baki'ye baktıkça

Ey insan! Ve insan gözünü açtı hayata. Hayretle ve şaşkınca etrafına ve kendine bakıyor, inceliyor. Herşey hayata hizmet ediyor. Hayatla çiçekler açıyor, ağaçlar yeşeriyor. Kuşlar uçuşuyor, ötüşüyor. Hayvanlar koşuşuyor, yiyor, içiyor. 
İnsan hayatını hayatı veren ve hayatın sahibi olan Zat'a yönlendirmeli, hayat baki olan Hayy-ı Kayyum'a baktırılmalı, hayatın hayatı ve ruhu olan iman ile hayat baki olur, baki meyveler verdirir. Böylece hayat yükseklenir, bir nevi sermediyet cilvesini kazandırır. Böyle bir hayatta ömrün kısa ve uzun olması pek farketmez.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle ifade eder: "Hayat, Zât-ı Bâki-i Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve iman dahi hayata hayat ve ruh oldukça, hem bekà bulur, hem bâki meyveler verir. Hem öyle yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır; daha ömrün kısa ve uzunluğuna bakmaz. (Şualar-1: 63)"
Allahım, bizim ve neslimizin hayatını daima Sana baktır.. Âmin..

Ruhların uyumu ve ittihad

Ey insan! 
Nasıl ki ordu tugaylardan, taburlardan, alaylardan, bölüklerden ve takımlardan meydana gelir.
"Ruhlar orduya alınmış askerler gibidir. Birbirleri ile uyumlu olanlar (ikisi de iyi veya ikisi de kötü ise) birbirleri ile kaynaşırlar, birbirleri ile uyumlu olmayanlar (aynı duyguları hissetmeyenler) birbirleri ile anlaşamazlar, ayrılığa düşerler. (Buharî)"

2 Mart 2011 Çarşamba

Kaliteli yönetim, kaliteli hizmet

Ey insan! Maddî ve manevî hizmetlerde yönetimin kalitesi, hizmetin de kalitesini belirlemektedir. Yönetimin kalitesi arttıkça hizmetin samimiyeti ve ihlası da artmaktadır. Öyle ise kaliteli bir hizmet için yönetim nasıl kaliteli olabilir? Yönetimin kalitesi hizmetin kalitesini nasıl etkilemektedir? gibi sorulara cevab aramak lazımdır.
Kaliteli yönetim için önemli ip uçları:
1. Takım ruhunun önemini kavramalı.
Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker der atalar.
2. Başarının tüm ekibe aid olduğunu bilmeli.
3. Başarısızlığın yönetim ve yönteme ait olduğunu bilmeli.
4. Kaliteli adam yetiştirmeye önem vermeli.
Allahım, bizi ve neslimizi ihlaslı hizmet edenlerden eyle.. Âmin..

Gençliğin tehlikeli yüzü

Ey insan! Gençlik, bazılar için güzel kıyafeti içindeki bir katil canavar gibidir. Görünüşte güzeldir, fakat gerçekte maneviyatını mahveder. Hem dünyasını hem ahiretini parçalar.
Gençliğin aldatıcı güzelliği insan için tehlikelidir. Bu nimeti veren Allah'a itaat yerine isyanda heba ederek kısa hayatta sarhoş edip hem dünyada hem de ebedî hayatta bin pişman eder. Öyle ise gençliğin bu tehlikeli yüzünden Allah'a sığınmalıdır.
Allahım, bizi ve neslimizi gençliğin tehlikeli yüzünden muhafaza eyle.. Âmin..

28 Şubat 2011 Pazartesi

Gelecek anne babaların elinde

Ey insan! Bir yuva kurulur, şevk ve aşklar; gam ve kederler paylaşılsın diye. Aslında bunlar ücrettir Allah tarafından verilen insan nesli devam etsin diye.
Bir yuvayı teşkile başlayan anne babalar bir ağaç gibi Allah'ın izniyle çocuk meyvelerini verirler. Bu çocukların hayırlı bir maksada hizmet etmesi, anne babaların elindedir. Her çocuk bu memleketin ve milletin geleceğinin bir ferdidir. Anne babalar bilmelidir ki iyi bir gelecek onların ellerindedir.
Allahım, bizi ve neslimizi hayırlı evladlar ve gelecekler yetiştirenler eyle.. Âmin..

Genç ve ihtiyar farkının olmadığı nokta

Ey insan! Genç, her istediğine rahatla ulaşabilecek zaman ve kuvvete sahiptir. İhtiyarın genel olarak bu imkanı yoktur. Birisi kuvvet ve iktidarın zirvesine çıkarken diğeri çocukluk çağına doğru hızla yol almaktadır.
İktidar ve ihtiyar noktasında genç ihtiyardan daha zinde ve kuvvettedir. Fakat ikisinin de aynı olduğu, farkının olmadığı bir nokta ve yer vardır ki o da ölümdür.. Ölümde genç ihtiyar farkı yoktur.
Allahım, bize ve neslimize hayırlı ve sağlıklı bir ömür ve hayat ve hayırlı ve imanlı bir ölüm ver.. Âmin..

Ey genç, dikkat et!

Ey insan! Gençlik bir insana verilen büyük bir nimet iken menfaatinin kölesi olan insanların kötü emellerinin kaynağı durumuna gelebilir.
Gençlik nimetinin kadrini bilip şükretmek isteyen meşru dairede kalıp helal dairedeki keyfe iktifa etmelidir. Bir genç, gençliğin tehlikelerini bilip aldanmamalı, hem dünyasını hem ahiretini perişan ve tahrib etmemelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi gençlik nimetini meşru ve helal dairede geçirip şükredenlerden eyle.. Âmin..

Ey genç! Bileğine güveniyor musun?

Ey insan! Genç, kanı sıcak ve deli akan, çabuk hissiyatına mağlup olan bir yapıdadır. Eğer hissiyatını dizginleyebilir, nefsini terbiye edebilirse gençlik bulunmaz bir nimete dönüşür.
Nefsini terbiye eden, rıza dairesinde hareket eden bir genç Allah'ın sevgisine ve rızasına mazhar olur.
Ey genç arkadaş! Bileğine güveniyorsan hissiyatını dizginle, nefsini terbiye et ki Allah'ın sevgili bir kulu olasın.
Allahım, bize ve neslimize rızana uygun bir gençlik ver.. Âmin..

27 Şubat 2011 Pazar

Pusulasız genç

Ey insan! Pusuladır uzun yolculuğa çıkan gemileri sahil-i selamete çıkartan. Pusulası şaşıran, bozulan veya olmayan gemi ne hedefe ulaşır, ne de sahile.
İşte ebed yolculuğundaki bir gencin pusulası kalbindeki imanıdır. Allah'ı tanıyan ve seven, ahirete iman eden ve Peygambere uyan bir genç, bu tehlikeli yolculuğunu sarsalim sürdürecek ve tehlike sınırından yani dünyanın aldatıcı ve cazibedar tehlikelerinden kurtularak kabir ve mahşerde selametle yürüyecek ve sıratı emniyetle geçerek cennette ebedi gençliğe ulaşacaktır.
İmanı bulunmayan, Peygambere uymayan, itikadsız, ahlaksız bir genç, pusulası olmayan veya bozuk olan gemiye benzer. Bu genç, hep kötülüğü emreden nefsinin ve en büyük düşmanı olan şeytanın yanıltmasıyla rotasını istikametten çevirecek ve gençlik nimetini aldatıcı ve cazibedar günah girdablarında heba edecektir. Gençlik nimetinin şükrü olan istikamet dairesinde geçirmediğinden cezası olarak hem dünyada hem kabirde azab görecek ve  ebedi cehenneme yakıt olacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi muhafaza eyle.. Âmin..

26 Şubat 2011 Cumartesi

Gençlik kime hizmet etmeli?

Ey insan! Gençlik, Allah'ın insana verdiği bir emanet olduğu gibi büyük bir nimettir de.
Öyle bir nimettir ki gençlik Allah yolunda sarf edildiğinde ahireti kazandıran büyük bir hazine olur. Öyle ise şu fani dünyaya gelen her ferd yolcu olduğunu bilmeli ve gençlik nimetini o nimeti veren Allah'ın yoluna sarfetmeli, iman ve Kur'an'a hizmet etmelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi gençliğini Senin yolunda sarf edenlerden eyle.. Âmin..

Risâle-i Nur'u izah etmek

Ey insan! Risale-i Nur, iman ve Kur'ân hakikatlerini ahirzaman insanının ve Müslümanının ihtiyacına ve anlayışına göre ikna edici şekilde izah ve isbat eder.
Risale-i Nur, her bir meseleyi farklı yerlerde izah ve isbat ettiğinden Risale-i Nur dairesindeki Saidler, Risale-i Nurların izahını tekmil edecek, haşiyelerle hakikatini gösterecek ve isbat edeceklerdir, bu onları üzerine tevdi edilen bir vazifedir.
Risale-i Nurlar mükemmel bir mehaz ve kaynaktır. İmanın rükünlerine dair bahisler, Kur'ân'ın kelamullah olduğuna dair bahisler ve haşre dair deliller toplanmak gibi, mükemmel bir izah ve şerh olabilir.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle anlatır: "Risale-i Nur, benim gibi âciz ve ihtiyar ve zayıf bir biçareye bedel, genç, kuvvetli çok Saidleri içinizde bulmuş ve bulacak. Onun için bundan sonra Risale-i Nur'un tekmil-i izahı ve haşiyelerle beyanı ve ispatı size tevdi edilmiş, tahmin ediyorum. (...) Evet Risaletü'n-Nur, size mükemmel bir me'haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, mesela Kur'ân kelâmullah olduğuna ve i'câzî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı burhanlar cem edilse ve hâkezâ, mükemmel bir izah ve bir hâşiye ve bir şerh olabilir."
Allahım, bizi ve neslimizi Risale-i Nur dairesindeki Saidlerden eyleyip Risale-i Nurların izahında gayretli ve muvaffakiyetli çalışanlardan eyle.. Âmin..

24 Şubat 2011 Perşembe

Cennete gitmekten korkuyor musun?

Ey insan! İnsan bu dünyaya mühim bir ticaret ve memuriyet vazifesiyle gönderilmiştir. Bu vazifesini dünya hayatının aldatmasına kapılmadan ihlasla tamamlaması en önemli şarttır. İhlas ise yapılan amelleri Allah'ın emri olması cihetiyle ve Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla yapmaktır.
İhlası kazanmak kadar muhafaza etmek de mühimdir. İhlası kıran en mühim sebeplerden birisi insanda bulunan korku hissidir ki dessas zalimler bu damarı kullanarak insanı gemlemekte ve Allah'ın rızasını tahsilde geri adım arttırmaktadır. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ajanları ve ehl-i dalaletin propagandacıları halkın ve bilhassa âlimlerin bu damarından istifade edip korkutarak evhamlarını tahrik ediyorlar.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle anlatır: "İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propagandacıları, avâmın ve bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar. (29. Mektub)"
Allahım, bizi ve neslimizi dessas zalimlerin desiselerinden ve ihlası kıracak sebeplerden muhafaza eyleyerek tam ihlası kazananlardan eyle. Âmin..

23 Şubat 2011 Çarşamba

Doğruyu seçmek aklın ve bilginin neticesidir

Ey insan! Cern deneyi ortak bir aklın neticesinde atom ve antiatomun üzerinde yapılan bir deney değil mi?
Kendi kendine bırakıldığında birbirini yok eden iki madde, müdahale neticesinde yok olması engellendi. Yani kendi kendine olmadı. Hidrojen ile oksijenin birbirini yok etmeyip suyu meydana getirmesi gibi.
Bu neticeyi bilen biri tarafından engellendi ve su gibi söndürücü, ferahlatıcı bir madde ortaya çıkarıldı ki hayatın  mühim bir sebebi oldu.
Bu deney aslında hiçbir şeyin kendi kendine olmayıp, bunu bilen kuşatıcı bir aklın müdahalesi ve yönlendirmesi ile olabileceğini ispat etmektedir.
İnsan kısır aklı ve bilgisi ile buna ulaşabiliyorsa, ilmi sonsuz olan Allah elbette herşeyi hikmet ve ilimle yaratacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi daima doğruyu seçenlerden eyle.. Âmin..

22 Şubat 2011 Salı

Teenni ile hareket eden maksud damına çıkar

Ey insan! Allah kâinatta herşeyi bir bütün içerisinde ve silsile halinde yaratmıştır. Bir damla su teenni ile bir çiğnem ete dönüşür, yine teenni ile kemik ve ete bürünür. Bir tohum teenni ile filizlenip yeşerir ve bir fidan sonra ağaç olur. Kâinatta hikmet böyle işlemektedir.
Öyle ise bir insan dahi işlerinde teenni ile hareket etmelidir. Hedefe ulaşmak için basamaklar teenni ile çıkmalı, basamak atlamamalıdır ki maksud damı olan hedefe ulaşabilsin.
Allahım, bizi ve neslimizi hikmetine muvafık hareket edenlerden eyle.. Âmin..

21 Şubat 2011 Pazartesi

Aile saadetini kurtaran kahraman

Ey insan! Ailenin dünya ve ahiret saadeti hem erkeğin hem de kadının mesuliyet alanıdır. Fakat bazen bu mesuliyet ve vazife nefsin ve dünyanın aldatması ile yerine getirilememektedir. Ve nice yuvalar bir bir bozulup dağılmaktadır. Allah muhafaza eylesin.
Erkeği dünyaya ve nefsine aldanan bir yuvayı bu zamanda kadın kurtarabilir. Bunun nasıl olacağını Bediüzzaman Hazretleri şöyle izah eder:
"Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. “Eyvah!” dedim. İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim. Sebebini aradım. Bildim ki: Nasıl, İslâmiyet’in hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla dîn-i İslâm’a zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefâhate sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de; bîçare nisa taifesinin gâfil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir-iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki:  Bu millet-i İslâm’a bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemşirelerime ve gençleriniz olan mânevî evlatlarıma katiyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çâre-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!.. Rusya’da o bîçare taifenin ne hâle girdiğini işitiyorsunuz.
Çâre şudur: Şimdi aile hayatında en mühim nokta budur ki; kadın, kocasında fenalık ve sadakatsizlik görse, o da kocasının inadına kadının vazife-i ailevîsi olan sadakat ve emniyeti bozsa; aynen askerîdeki itaatin bozulması gibi, o aile hayatının fabrikası zîr u zeber olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın."
Allahım, bizi ve neslimizi terbiye-i diniyeden ayırma.. Aile hayatımızı daima saadetli eyle.. Âmin..

15 Şubat 2011 Salı

Paylaşmaktır muhabbetin neticesi

Ey insan! İnsan muhabbetle vardır, muhabbet ise paylaşmayı netice verir. Hem şevklerini, aşklarını hem de gam ve kederlerini.
Paylaşımın bittiği yere kadar gider muhabbet.
Paylaşımın sınırı kalktığında aşk sularına girmiştir insan. İnsan nikahına aldığı Allah'ın emaneti saliha hanımıyla herşeyini paylaşır, duygularını, şevklerini, kederlerini, hayatını. Böylece aile saadetiyle o hane bir Cennete döner.
Allahım, bizim ve neslimizin hanelerini Cennete çevir.. Âmin..

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bu gece Sendin gelen

Ey insan! Bugün mazlumları sevindiren, zalimleri kahreden, şeytanın emeklerini boşa çıkaran bir gün. Çünkü bugün efendisi olmadan talan edilen kainatın efendisi geldi. Artık putlar yıkıldı, menfaat odakları darmadağın oldu, batıl zail oldu, hak galib geldi.
Kainatın Efendisi (asm) mucizelerle geldi.
İşte bu mucizeleri Satih şöyle özetleyerek haber verir: "İlâhî vahyin okunması çoğalacak! Asanın sâhibi, peygamber olarak gönderildi. Semâve Vadisini su bastı, Farsların ateşi söndü. Artık Şam da Şam değil Satih için... Şunu bilin ki, zaman üzerinde hükmü geçerli olan Mutlak Hâkim, böyle istedi ve gelen peygamberle nebilik ipinin iki ucunu düğümledi. Sasanîlerden, yıkılan burç sayısınca hükümdar gelecek ve sonra hüküm yerini bulacaktır."
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimizin muhabbetiyle daima mesud eyle.. Âmin..



13 Şubat 2011 Pazar

Ene terk edilmekle hizmet edilebilir.

Ey insan! 
"Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz, sizi enâni­yette vur­ma­sınlar, onunla sizi avlamasınlar. Hem bi­liniz ki, şu asırda ehl-i dalâlet ene’ye binmiş, da­lâlet vadilerinde ko­şuyor. Ehl-i hak, bilmecburiye, eneyi terk etmekle hakka hizmet edebilir. Enenin istimalinde haklı dahi olsa, ma­dem ki ötekilere benzer ve onlar da onları kendileri gibi nefisperest zan­nederler, hakkın hiz­metine karşı bir hak­sızlıktır. Bununla beraber, etrafına toplan­dığımız hizmet-i Kur’âniye, ene’yi kabul etmiyor, nahnü istiyor. “Ben demeyiniz, biz deyiniz” diyor. (Mektubat, 424)"

11 Şubat 2011 Cuma

Bir melekti çocuk

Ey insan! Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar ve masumdur, tertemizdir. Âdeta bir melektir. Ve yavaş yavaş büyür, istidad ve kabiliyetleri gelişir. 
Yaşı teklifi kaldırabileceği, yolunu belirleyebileceği, doğru ile yanlışı birbirinden ayırabileceği çağın başlangıcı olan akil baliğ dönemine gelince, artık o yetişkindir ve teklif ile mükellef olur, yani artık kendisine iki yol sunulur. Sağda Allah'ın emir ve yasaklarının bulunduğu, itaatin olduğu, kendisini cennete götüren bir yol vardır. Solda ise kendi nefsinin hoşuna giden, cehenneme çıkan bir yol var.
İşte bu kavşakta Peygamber durur ve der: Sağdaki yolda itaat ve zahmet olmasına rağmen kalb, ruh ve aklın rahatı olan, seni cennete götüren, seni itaatkar asker yapan bir yoldur. Solda ise itaatin zahmetini çekmezsin, fakat kalb, ruh ve aklın sıkıntılar içinde boğulursun, nefsin kölesi olursun, sonunda da cehenneme sürülürsün. Tercih senin, istediğini seç.
Evet, bize düşen bu ihtardan sonra düşünüp bizi cennete götüren veya cehenneme götüren yolu seçmek. Tercih ve mesuliyet bizimdir.
Aklı başında olanların itaat ve cennet yolunu seçtiklerini görüyoruz.
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberini dinleyenlerden eyle. Âmîn.

10 Şubat 2011 Perşembe

Hakikat ehli enaniyeti terk etmeli

Ey insan! Bu zamanda küfür ve dalalet cemaat şeklinde bir araya gelip İslam'a ve Müslümanlara taarruz etmektedir. Elbette böyle bir taarruza karşı şahıs olarak mücadele etmek mümkün değildir. 
Zaman cemaat zamanıdır. Şahsiyetini ve enaniyetini önplanda tutanlar muvaffak olamazlar. Ancak cemaatten doğan manevî şahıs dayanabilir. Cemaat ve şahs-ı manevî büyük bir havuz, şahsiyet ve enaniyet bir buz parçasıdır. Büyük bir havuzu kazanmak isteyen bu parçası hükmündeki şahsiyet ve enaniyetini o havuz içinde eritmelidir. Yoksa o havuzdan istifade edemez.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle izah eder: "Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enani­yet zamanı değil. Zaman, cemaat za­manıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükme­der ve dayanabilir. Büyük bir havuza sa­hip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enaniyet ve şahsiyetini o ha­vuza atmaktır ve eritmek ge­rektir. Yoksa, o buz par­çası erir, zayi olur o havuzdan da istifade edilmez. (Kastamonu Lâhikası, 143)"
Allahım, bizi ve neslimizi şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritenlerden eyle.. Âmin..

8 Şubat 2011 Salı

Risale-i Nur'un verdiği ders

Ey insan! Risale-i Nur'un bize verdiği dersin özü dörttür. İhlasın hakikati, enaniyeti terk etmek, daima kendini kusurlu bilmek ve hodfuruşluk ederek kendini satmamaktır.
Amellerin makbuliyetinin senedi ihlastır. İhlasın hakikatini bilmeyenin makbul amele muvaffak olması müşkildir. Enaniyeti terk etmeyen ittifakı kaybeder, ihlası kırılır ve kolayca Allah'ın rızasına ulaşamaz. Kendini kusurlu bilmeyen nefsini avukat gibi savunur, başkalarını kusurlu görür, afva ulaşamaz. Kendini beğenip başkalara hodfuruşlukla satan güzel amellerini zayi eder.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle haber verir: "Risale-i Nur’un bize verdiği ders de, hakikat-i ih­lâs ve terk-i enâniyet ve daima kendini kusurlu bilmek ve hodfuruşluk etme­mektir. (Emirdağ Lâhikası-l, 49)"
Allahım, bizi ve neslimizi Risale-i Nur'un verdiği dersi tam anlayıp hayatına tam tatbik edenlerden eyle.. Âmin..

7 Şubat 2011 Pazartesi

İhlas ile hizmet

Ey insan! İttifak ihlasın neticesidir. Uhrevî vazifelerin meyvesidir. İslam'ın izzetini yüksek tutmaktır ki kolayca rıza-yı İlahîyi elde ettirir.
Eğer enaniyetten tecerrüd edip ittifakı kazanarak ihlası kuvvetlendirmek ve enaniyet hastalığından kurtulmak istersen Bediüzzaman Hazretleri'nin şu nasihatine ve dersine kulak ver: "Enâniyetten tecerrüd edemedikleri için, ifrat ve tefrit yü­zünden, ulvî bir menba-ı kuvvet olan itti­fakı kay­bedip, ihlâs da kırı­lır. Ve vazife-i uhreviye de zedele­nir. Kolayca rıza-yı İlâhî de elde edilmez. Bu mühim marazın merhemi ve ilâcı, “El-hubbu fillah” sırrıyla, ta­rik-i hakta gidenlere iftihar etmek ve ar­kalarından gitmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak ve o hak yolunda kim olursa ol­sun ken­dinden daha iyi olduğunun ih­tima­liyle enâni­yetinden vazgeçip ihlâsı kazanmak ve ihlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih oldu­ğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mesuli­yet ve ha­tarlı olan metbûiyete tercih etmekle o maraz­dan kurtulur ve ihlâsı ka­zanır, vazife-i uhreviye­sini hakkıyla yapabilir. (Lem’alar)"
Allahım, bizi ve neslimizi enaniyetten tecerrüd edip ittifakı kazanarak ihlası kuvvetlendirenlerden eyle.. Âmin..

6 Şubat 2011 Pazar

Ailevi sorunlar ve çözümleri

Ey insan! Asıl sorun kadın veya erkek değildir. Asıl sorun iletişimsizlik, ortak fikir yerine kendi fikrini esas almak, sorunu karşıda bilmek, karşının mutluluğundan ziyade kendi mutluluğunu öncelemek, üzerine düşen vazifeyi tam bilmemek veya kabullenmemek, niçin yuva kurduğunu bilmemek, mutluluk çıtasını yüksek tutmak, iki kalbin bir araya gelmekle bir bütün oluşturduğunu bilmemek, kadere ve kısmetine razı olmamak gibi sebebleri sayabiliriz.
Bu sorunların cevabı yine içindedir, onu görüp aile saadetini yakalayarak hanesini cennete çevirmek bizlere düşüyor.
Öyleyse her iki taraf oturup düşünmeli ve hanesinde yangın çıkartabilecek alevleri görüp söndürmelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi hanesi daima Cennet olanlar eyle.. Âmin..

Aile saadeti

Ey insan! İnsanın hanesi dünyadaki cennetidir. Bu cennette her iki kısma çok vazifeler düşmektedir. Kısmetine rıza, kadere teslimiyet bizim şiarımızdır. 
Vazifemiz hizmettir, fakat bu ev halkını ihmal manasına gelmez. Erkeğin kadın üzerinde hakkı olduğu gibi, kadının da kocası üzerinde hakkı vardır. Evine ehemmiyet vermeyenler, istikbalde çocuklarıyla imtihan edilmektedir. Eşinizi ve çocuklarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden korumak vazifesi belki de en mühim vazifedir. Bu vazifesine dikkat etmeyenler, hangi vazifelerde muvaffak olabilir. Yuvayı idare edemeyen hiç bir yurdu idare edemez. 
Aileye, yuvaya ve evladlara hizmet şahsi bir iş değildir, belki mühim bir vazifedir. Evine ehemmiyet veren kadın ve erkek diğer vazifelerinde de rahatlıkla muvaffak olacaktır. İnsanın evi, bahsettiği hakikatleri uygulamaya koyabileceği tek ortamdır. Allah bu ortamımızı hem dünya ahiret saadetimize hem de uhrevi hizmetlerimize vesile eyler.
Allahım, bizi ve neslimizi aile saadetiyle mesrur eyle.. Âmin..

27 Ocak 2011 Perşembe

Kur'ânımız cemaatsiz kalmasın!

Ey insan! Tarihin acı kaderidir ki nice peygamberler gelmişler, birkaç tabisi olmuş veya olmamış. Tabileri çoklukta olan Hz. Musa (as) ile Hz. İsa'nın (as) tabileri daha sonra dinlerini tahrif etmişler, cemaatlerini hakka değil menfaat üzerine toplamışlar.
Allah (cc) ahirzaman peygamberi Peygamber Efendimiz'e (asm) dünyanın yarısını ve insanlığın beşten birisini tabi eylemiş ve öyle bir cemaat vermiş ki eşi benzeri çıkmamış. Bu cemaatin kaynak kitabı Kur'ân'dır. Kur'ân'ı tefsir eden hadis-i şeriflerle muhafaza altına alınmıştır.
Her asırda üç yüz milyon tabisi olmuş. Şimdi iki milyardan geçmiştir.
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'sız bırakma.. Kur'ân'ı bizsiz bırakma.. Âmin..

24 Ocak 2011 Pazartesi

İmanın şahlanmasıdır şehadet

Ey insan! İmanın şaha kalkmış şeklidir şehadet. Hakka yürüyen, Allah'a ulaşmak için ölümü bile görmeyen, kanını Allah yolunda akıtmaktan çekinmeyen en büyük kahramanlıktır şehidlik. Ondandır ki Allah da mükafat olarak kanının ilk damlasında günahlarını sevaba çevirir ve kendisiyle birlikte yetmiş insanı cennete alması için şefaat yetkisi verir.
İmanın ortaya koyduğu kuvvet ve cesareti temsil eden şehidleri rahmet ve şükranla anarız. Bedir'de Uhud'da şehid düşen Hz. Hamzaları, Hz. Musabları, İstanbul'un fethinin şehidleri Ulubatlı Hasanları, Çanakkale'nin şehidleri Seyyid Onbaşı, Çavuş Yahya'yı, Yüzbaşı Hasan Efendi'yi vesair şehidlerimizi..
O şehidler ki bizim başımızın tacıdır
Şehidlik mertebesi makamların başıdır
Şehidlik için yaşamıyor ise insan
Onun için bu ne büyük bir acıdır
Şehidin kanı bu kadar kıymetlidir ve hakikat âliminin kaleminden akan siyah nurun ölçüsüdür ve kalemi iman ve Kur'ân hakikatlerine hizmet eden âlimlerin sarf ettikleri mürekkebin kıymeti de şehid kanıyla tartılmaktadır ki Peygamber Efendimiz (asm) "Mahşerde âlimlerin mürekkebi şehidlerin kanıyla müvazene edilir, o kıymette olur" ve "Bidaların ve dalaletlerin istilası zamanında sünnet-i seniyeye ve hakikat-i Kur'âniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir" buyurarak bu zamandaki bir hakikat âliminin sarf ettiği mürekkebin kıymetini bizlere haber vermektedir.
Allahım, bizi ve neslimizi dünyadan ancak iman ve şehadet ile ayır.. Âmin..

23 Ocak 2011 Pazar

Ayakları öpülesi anneler

Ey insan! Şefkat kahramanıdır anneler. Şefkatleriyle Allah'ın Rahim isminin mazharı olurlarken şefkatleriyle ücret beklemeden evladına ruhunu dahi feda edecek derecede evladlarının üzerinde titrerler.
O anneler ki cennet onların ayakları altına konulmuş. Cenneti arzulayan evlada annesinin ayağının altı gösterilmiş ki hürmette kusur etmesin. Of bile demesin yanında ihtiyarlayınca bile. 
İşte şair bu hakikati şöyle özetliyor bizlere:
Ey kardeş! Anne sevilmez mi?
Başını okşayan el öpülmez mi?
Cennet bile ayakları altında iken
O pak ayaklar öpülmez mi?

Allahım, bizi ve neslimizi anne şefkatinden ayırma ve mahrum eyleme.. Âmin..

21 Ocak 2011 Cuma

Güzel bir niyet, sünneti yaşamak

Ey insan! Fıtrî bir fiili, insanlığın gereği olan hareketleri yapmak insan yapar bizi. Bizi insan kılan ise bu fiillerimizi güzel bir niyet ile fiillerimizi yaratan Allah'ın razı olduğu tarz olan sünnete uymaktır, uydurmaktır.
Mesela, yemek içmek fıtrî bir fiil ve ameldir. İnsan olmanın ve hayatı sürdürmenin bir gereğidir. Bu fiili ve ameli ibadete çevirmek güzel bir niyet ile mümkündür. O da yeme içme fiilini Peygamberimiz (asm) gibi yapmaktır. Yatmak ve konuşmak da bir fiil ve ameldir. Bunlar da güzel bir niyet olan sünnete ittiba ile ibadete döner.
Bunlar gibi bütün adetler güzel bir niyet olan sünnete uyma niyeti ile ibadet olur. Bunu kendine adet haline getirenin bütün ömrü ibadet olur.
Allahım, bizi ve neslimizi bütün fiil ve amellerimizde sünnete ittibaı niyet edenlerden ve yapanlardan eyle.. Âmin..

19 Ocak 2011 Çarşamba

İnsan isen kalbini öldürme!

Ey insan! Bu zamanın insanı, midesini besleyebilmek için beynini ve kalbini yiyor. Bu duruma düşmek istemez isen aşağıdaki şiir gibi olan hakikati dinle.
İnsan bilmiyor ki uzun yolculuğunda onlara muhtaç.. 
Sonra kalacak ol yolda yalnız, susuz ve aç..
Bu duruma düşmek istemiyorsan o yoldan kaç.. 
Hayat gemisinin yelkenini Cennete doğru aç..
Allahım, bizi ve neslimizi kalbini iman ile hayatlandıranlardan eyle.. Âmin..

18 Ocak 2011 Salı

İmanımız güneş olsun

Ey insan! İmanın güneş olsun, bütün duygularını ve hücrelerini aydınlatsın istersen Allah'a dua et. Allah'ı tanıdığını duan ve münacatınla ilan et. Biz de şöyle dua ederiz:
Allahım! Sana ve senin bir olduğuna iman ediyoruz. Saltanatında, uluhiyyetinde, rububiyetinde ve icraatinde şerikin yoktur.
Kainatta cari olan kanunları temsil eden ve tesbihat ve ubudiyetini sana takdim edemeyen mahlukatın yerine sana arz eden meleklerine de iman ediyoruz. Sen hiç bir şeyi evlad edinmediğin gibi onları da evlad edinmedin.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Rabbin kusurlardan yücedir, Sübhan'dır

Ey insan! Kâinat mümkinat içerisinde en mükemmel surette yaratılmıştır, kabiliyeti nisbetinde. Kabiliyetindeki noksaniyetten kaynaklanan kusur onu yaratan Allah'a aid değildir. Zira hikmet mümkinat dairesinde buna müsaade etmektedir. Kudret dairesi olan ahirette ise böyle olmayacaktır.
İnsan göğe baksa, yere baksa herşeyin mükemmelliğine gözüyle şahidlik edecektir. Eserdeki fiillerin ve sanatın harikalığını tasdik edecektir. Ve diyecektir ki bu kuşu, bu çiçeği, bu manzarayı yapan usta o kadar mükemmeldir ki O'nda bir kusur yoktur. O Sübhan'dır. Onu terbiye eden Rab kusurlardan yücedir, yüksektir diye huzurunda rüku ve secde edecektir.
Allahım, bizi ve neslimizi Seni daima tesbih ve takdis edenlerden eyle.. Âmin..

16 Ocak 2011 Pazar

Vazifeperver

Ey insan! Civanmerdliktir vazifeperver olmak. İhlas ile hareket etmektir. Vazifesini seven ve severek yapan milletini seven ve değer verendir.
Vazifesinde tembellik yapan hem milletini sevmek davasında yalancılık eder hem de millet nazarında değerini kaybeder. Milletin en çok ihtiyacı vazifesini severek yapan vazifeperverlerdir.
Öyle de insan olmanın insana yüklediği çok vazifeler vardır. En büyük insanlık olan İslamiyet'in dahi insanlara yüklediği çok vazifeler vardır. Elbette bu yüklerin hakkını verecekler ancak vazifeperverlerdir.
Allahım, bizi ve neslimizi maddî ve manevî vazifeperverlerden eyle.. Âmin..

14 Ocak 2011 Cuma

Rolünü iyi oynamak

Ey insan! Bazen bir sanatçı, bir şahsı canlandırır. Canlandırırken onun ruh halini anlayabilmek ve yakalayabilmek için günlerce onun gibi yaşamaya çalışır. Canlandıracağı şahıs, yemek yemiyor ise yemeği onun gibi terk eder, ibadet ediyorsa onun gibi ibadet eder ve bunun gibi tavırlarla kendini ruhen ve fikren ona yaklaştırır. Sergilediği performans ile kıymet alır, belki ödüller kazanır.
Acaba Allah tarafından bu dünyaya ibadet için gönderilen insan, kendi rolünü oynamayıp o ruha ve fikre yaklaşmaz ve şeytan ve nefsin kendisine biçtiği rolü oynarsa hakikî insan olabilir mi? Vazifesini hakkıyla yerine getirmiş olabilir mi? Elbette hayır.
Öyle ise kendine insan diyen insan olduğunu bilmeli ve Allah'ın kendisine verdiği kulluk rolünü elinden geldiği en iyi şekilde oynamalıdır ki ödüllerin en büyüğü olan Cennete layık olabilsin.
Allahım, bizi ve neslimizi Sana hakkıyla kol olabilenlerden eyle.. Âmin..

13 Ocak 2011 Perşembe

İnsan hayatının meyvesi

Ey insan! Bir ağacın en güzel neticesi meyvesidir. Kainat ağacının en güzel meyvesi insandır. İnsan ağacının en güzel meyvesi kulluğudur.
Ey insan, kainat, bahar ve ağaç senin için meyve veriyor, senin meyven yine senin içindir, Allah'a dönüktür.
Dikkat et, hayat ağacın cennetteki tuba ağacının meyvesini versin, cehennemdeki zakkum ağacının acı meyvesi senden çıkmasın, yoksa mahvsın.
Allahım, bizim ve neslimizin hayatının meyvesini Cennet eyle.. Âmin..

Ânı yaşatmak

Ey insan! Elimizdeki fırsatı kaçırmamak için üzerimize düşen vazifelerimizin olup olmadığına bakmak, yoksa vazife sayarak bir elmasa çevirmek yani ahirete mal ederek o ânı bakileştirmek gerekir.
Mevlana Hazretleri bu hususu bize şöyle haber verir: “Şu, içinde bulunduğun tek anlık ömrünü fırsat bil ve onunla meşgul ol. Ne geçmişle üzül, ne gelecekten kork. (Mevlânâ)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima ânı elmasa çevirenlerden eyle.. Âmin..

12 Ocak 2011 Çarşamba

Sıkma yâ Rab!

Yâ Rab! Ruh darlığıyla, rızık darlığıyla, maişet darlığıyla, gönül darlığıyla, fikir darlığıyla, kalb darlığıyla sıkma!
Yâ Rab! İmkân darlığıyla, vakit darlığıyla, makam darlığıyla, yol darlığıyla, mekân darlığıyla sıkma!
Yâ Rab! Zaman darlığıyla, kabir darlığıyla, berzah darlığıyla, mahşer darlığıyla, cehennem darlığıyla sıkma!
Allahım, bizi ve neslimizi darlıkla, yoklukla, varlıkla, musibetle sıkma.. Âmin..

10 Ocak 2011 Pazartesi

Kur'ân bir hidayet ve bir nasihattir

Ey insan! Kur'ân, arş-ı aladan, ism-i azamdan gelen ve insana indirilen Allah'ın kelamıdır. İnsana indirilmiştir ki kainatın en mükemmel meyvesi olan insan hem kainatın hem hadiselerin hem insanın hakikati anlaşılsın.
Kur'ân, bu gibi nice hakikatleri ve sırları insana açıklar. Bu sebeble insanlar için bir açıklamadır. Aynı zamanda takva sahibleri için bir hidayet ve bir nasihattir ki Allah'ın marziyatını ders verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bu (Kur’ân), insanlar için bir açıklama, takvâ sâhibleri için ise bir hidâyet ve bir nasîhattir. (Âl-i İmran, 138)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'an'a tabi olan takva sahibleri eyle.. Âmin..

9 Ocak 2011 Pazar

İttihadın altyapısı

Ey insan! İttihadın ve birliğin alt yapısı aynı Allah'a iman edip aynı Peygamber'i kabul ederek aynı kıbleye yönelip aynı kitaba inanan bir temele sahiptir.
Öyle ise Allah'a ve Peygamber iman edip aynı kıbleye yönelen Müslümanların ittihad ve ittifak etmesi kadar kolay birşey yoktur. Böyle olmasına rağmen araya nefis ve şeytanın girmesiyle aynı kıbleye yönelen Müslümanlar arasında ayrılık ve tefrika baş gösteriyor. 
Gıybet, dedikodu, iftira, tarafgirlik gibi arızalarla bu ayrılık artıyor. Öyle ise bu arızalar tamir edilmeli ki Müslümanlar tekrar olması gereken ittihadı sağlasın. Bu da ancak ihlas ile olur.
Allahım, bizi ve neslimizi ihlas ile ittihada kuvvet verenlerden eyle.. Âmin..

8 Ocak 2011 Cumartesi

Sende bende olmak

Aşk kalbi bir zatta toplar. Kalb maşukundan ayrılığı kabul etmez, her an ve yerde onu görmek ister. Hatta hasret ruhunu bedeninde sıkar, maşuka uçmak ister. Hatta maşukun ruhunda, manasında kaybolmak, o olmak ister. Ben sende bende olmak isterim der. Bende olmak ile ruhu maşuka dönüşür. 
İşte bu duygu ve hissiyat fani mahbublara verilirse sahibini divane eder. Mahbub ve maşukların üzerindeki fena damgası ve fena ve beka damgasının sahibi görülürse işte o zaman Abdulkadir Geylanîler, Yunus Emreler, Bestamîler, Bediüzzamanlar meyve verir.
Onların ruhları vuslat şarabını kana kana içer. Zira bin bir isim ile müsemma olan Allah'a kavuşurlar, her an ve yerde O'nunla olurlar. O ne yaparsa, Allah iyi yapar diyerek İlahî fiillere aşk ile bakarlar.
Allahım, bizi ve neslimizi vuslat şarabını kana kana içenlerden eyle.. Âmin..

4 Ocak 2011 Salı

En hayırlı genç odur ki

Ey insan! Gençlik hevesleri alır götürür insanı gaflet vadilerine. Gaflet vadilerinde dolaşanlar, dalalet derelerine her an yuvarlanabilirler.
Öyle ise gençlik heveslerine esir olmayıp gaflette boğulmamanın yoluna bakmalıdır. Bu da ihtiyar gibi olmaktan geçer. Bir ihtiyar gibi ölümü düşünmeli, ahiretine ciddi çalışmalıdır.
Peygamber Efendimizin (asm) "Gençlerinizin en hayırlısı ihtiyarlarınıza benzeyendir. İhtiyarlarınızın en şerlisi, gençlerinize benzeyendir. (Feyzü'-l Kadîr, 776)" buyurduğu hadis-i şerifinindeki en hayırlı genci Bediüzzaman Hazretleri bize şöyle açıklar: "En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esir olmayıp gaflette boğulmayandır. (Risale-i Nur)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima en hayırlı genç ve en hayırlı ihtiyar eyle.. Âmin..

3 Ocak 2011 Pazartesi

Güzel sözlü

Ey insan! "Şübhesiz ben Müslümanlardanım" demek güzel sözdür. Bu güzel sözü söyleyen bir Müslüman, içini güzelliklerle doldurmalıdır.
O güzellikler elbette İslam'ı hayatına aksettirme olur. İslam'ın güzelliğini bilen ve tadan bir Müslüman, insanları bu güzelliğe çağırmalı, Allah'a teslim olmaya davet etmelidir. Davetinin tesirli olması için salih amel işlemelidir. İman salih amel ile süslenirse insan güzel sözlü olur. O zaman şübhesiz Müslümanlardan olur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? (Fussilet, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi güzel sözlü eyle.. Âmin..

Ayranın ekşi mi?

Ey insan! Kim söyler ayranım ekşi. Ben müfsidim diyen var mı tek kişi? Zaman âhirzaman, asr-ı saadet değil ki doğru ile yalan, iman ile küfür arasındaki dağlar kadar olan mesafe olsun. Bu zamanda o mesafe kapanmış maalesef. Maddî ticaret yapanlar aldatabildiği gibi manevî ticaret yapanlar da aldatabilmektedir.
Öyle ise aldatmamak ve aldanmamak için sözü mihenge vurup tartmalı. Kimin sözü altın, kimin sözü teneke bilmeli ki aldanmasın. İşte o mihenk Kur'ân ve sünneti esas alan ehl-i sünnet ve'l-cemaatin mihengidir. Bil ki hidayete tabi olasın.
Allahım, bizi ve neslimizi daima hidayete tabi olanlardan eyle.. Âmin..

2 Ocak 2011 Pazar

Gözyaşı temizler ruhu

Ey insan! Sudur kiri gideren, insanı ve eşyayı kirden pak kılan. Aynen öyle de manen ruhu ve kalbi kirleten günah, şübhe kirlerini ancak gözyaşı pak kılar, temizler.
Öyle ise günahlara tevbe etmeli, gözyaşı döküp afvını Allah'tan istemelidir. Zira gözyaşı pişmanlıktır, tevbedir. Tevbe ile temizlenmeyen günahları musibet temizler. Musibetin temizlemediği günahları da ancak ateş temizler.
Allahım, bizi ve neslimizi gözyaşı döküp tevbe edenlerden eyle.. Âmin..

1 Ocak 2011 Cumartesi

Sen Rahman'sın

Allahım! Sen Allah'sın ki kâinata tecelli ediyorsun vâhidiyetinle. Güzel isim ve sıfatlarınla. Yetmiş bin perde var, ama Sen yine en güzelsin.
Sen Rahman'sın. Rahmetinle âlemleri kuşatıyor, mü'min kâfir demeden merhamet ediyorsun. Rahmetin bize rızık olarak görünüyor, rızıklandırıp ihtiyacımızı görüyorsun.
Allahım, bize ve neslimize rahmetini yar eyle.. Âmin..