31 Ağustos 2014 Pazar

Yetimin malına en güzel bir şekilde yaklaşın

Ey insan! Allah, fakirlik korkusuyla anne karnındaki çocukların öldürülmesini, şehvet ihtiyacının giderilmesi için çok kötü bir yol olan zinaya yaklaşılmasını, haksız yere bir canın öldürülmesini yasaklar.
Allah, yetimin de hakkını korumak için yetimin malına yaklaşılmasını yasaklar ve en güzel bir şekil olan yetime yardımcı olmak ve malını muhafaza etmek maksadıyla yaklaşmayı müstesna tutar. Allah, verilen sözde bir uhrevî bir mesuliyet olduğunu ve mutlaka yerine getirilmesini emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve rüşdüne erinceye kadar yetîmin malına, en güzel bir şekilde (onu muhâfaza maksadıyla) olması müstesnâ, yaklaşmayın! Verilen sözü de yerine getirin! Çünki verilen sözde bir mes’ûliyet vardır. (İsra, 34)"
Allahım, bizi ve neslimizi yetimin malını muhafaza eden ve verilen sözü yerine getirenlerden eyle.. Âmin..

Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin

Ey insan! Allah, fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesini yasakladığı gibi şehvet ihtiyacının giderilmesi için çirkin bir iş olan zinaya düşmemek zinaya yaklaşmayı dahi yasaklar.
Allah'ın yasakladığı diğer bir husus ise haram kıldığı canın hak bir sebeb olmadan haksız bir şekilde öldürülmesidir. Zulme uğrayarak öldürülen bir kimsenin velisine, onun hakkını araması için Allah kıssas olark bir salahiyet vermiş ve bu salahiyet kullanılırken Allah'ın koyduğu haddin aşılmadan kısasın yapılmasını emretmiştir. Allah, öldürülen kimsenin velisine böylece yardım etmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem hak bir sebeb olmadıkça, Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin! Bir kimse zulme uğramış olarak öldürülürse, o hâlde şübhesiz ki onun velîsine (hakkını araması için) bir salâhiyet vermişizdir; artık (o da) öldürmede (Allah’ın koyduğu) haddi aşmasın! Çünki kendisi (de) yardım olunan bir kimsedir. (İsra, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi zulmetmekten ve zulme uğramaktan muhafaza eyle.. Âmin..

Zinaya yaklaşmayın, çirkin bir iştir

Ey insan! Allah, dilediğinin rızkını genişletir, dilediğinin rızkını daraltır. Anne babanın ve çocukların rızkını kendisinin verdiğini bildirerek fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesini yasaklar.
Allah, fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesini yasakladığı gibi çirkin bir iş olan zinaya yaklaşmayı ve zinaya götüren sebeb ve yollara dahi yaklaşılmasını yasaklar ve zinanın şehvet ihtiyacının giderilmesinde çok kötü bir yol olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve zinâya yaklaşmayın (o cürmün sebeblerinden dahi uzak durun); çünki o, çirkin bir iştir. Ve ne kötü bir yoldur! (İsra, 32)"
Allahım, bizi ve neslimizi zinaya yaklaşmayan kullarından eyle.. Âmin..

Fakirlik korkusu ile çocuklarınızı öldürmeyin

Ey insan! İnsanı yaratan, besleyen ve terbiye eden Rabbi olan Allah, rahmeti ve hikmeti gereği dilediğine rızkını genişletir, ta şükredip muhtaclara hakkını verecek mi diye, dilediğine de daraltır ki rızkı verenin yalnız Allah olduğunu idrak edip haline şükür ve Rabbine dua edecek mi diye.
Allah, yaşamak için gerekli asgarî ve zarurî rızkı taahhüdü altına almış, herkes için bir rızık tayin etmiştir. Öyle ise insan fakirlik korkusu ile çocuklarını öldürmemeli, anne karnında onun hayatına son vermemelidir. Onları da bizleri de rızıklandıran ancak Allah'dır. Fakirlik korkusuyla çocukların öldürülmesi Allah katında büyük bir günahtır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem fakirlik korkusu ile çocuklarınızı öldürmeyin! Onları da sizi de biz rızıklandırırız. Şübhesiz onları öldürmek, büyük bir günahtır. (İsra, 31)"
Allahım, bizi ve neslimizi helalinden rızıklandırıp Senden gayrıya muhtac eyleme.. Âmin..

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Rabbin dilediğine rızkı genişletir ve daraltır

Ey insan! Allah, verdiği mal ve rızıktan akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa verilmesini ve infak edilmesini, cimri olunmamasını, infak ederken savurganlığa girecek şekilde fazla açılmamayı emreder.
Rızkı veren Allah'dır. Yaşamak için gerekli olan zarurî rızkı taahhüd altına almıştır. Allah, rahmeti ve hikmeti gereği dilediğine rızkı genişletir, dilediğine de daraltır. Allah, rızka ve rahmete muhtac olan kullarının halinden hakkıyla haberdar olan Habir ve onların rahmete muhtac hallerini hakkıyla gören Basir'dir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki Rabbin, dilediğine rızkı genişletir ve (dilediğine de) daraltır. Muhakkak ki O, Habîr (kullarından hakkıyla haberdâr olan)dır, Basîr (onları hakkıyla gören)dir. (İsra, 30)"
Allahım, bizi ve neslimizi rızkını hesabsız genişlet ve muhtac kullarının halini bilmek ve haberdar olmak noktasında Habir ve Basir isminin mazharı eyle.. Âmin..

Cimri olma ve büsbütün geniş davranma

Ey insan! Allah, hem akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa verilmesini ister, hem saçıp savurarak israfa düşülmemesini ister, orta yolu gösterir. Elinde yoksa hak sahiblerine vermek için yumuşak söz söyleyip Allah'ın rahmetinden bir rahmet ve rızık aranmasını ister.
Herzaman vasat ve ortayolun tutulmasını isteyen Allah, elini cebine atmamak için boynuna bağlar gibi cimri olunmamasını, büsbütün geniş davranarak elini sıkı tutmayıp fazla açmamayı emreder. Zira elini çok açanlar kınanmış ve pişman bir halde oturup kalırlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem elini boynuna bağlı kılma (cimri olma); onu büsbütün geniş davranarak da açma! Yoksa, kınanmış ve pişman bir hâlde oturup kalırsın. (İsra, 29)"
Allahım, bizi ve neslimizi cimri olmayan ve elini fazla açıp kınanmış olanlardan eyleme.. Âmin..

Alacaklılara yumuşak bir söz söyle

Ey insan! Allah, verdiği mal ve rızıktan akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkının verilmesini, fakat bunu yaparken muhtac hale gelecek şekilde saçıp savurarak israf edilmemesini emreder ve saçıp savuranların şeytanların kardeşleri olduğunu haber verir.
İnsanın elindeki bazen ancak kendisine yeter ve hak sahiblerine verebileceği imkânı olmaz. Bu sebeble hak sahiblerinden yüz çevirmek durumunda kalınca Allah'ın rahmetinden ümid ettiği bir rahmeti ve rızkı arar ve hak sahibleri olan o alacaklılara eline geçtiğinde yine vereceğini yumuşak bir söz ile onları kırmadan onlara söylenmesini Allah ihtar eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Eğer (bir şey verecek durumda olmayıp) Rabbinden ümîd ettiğin bir rahmeti (rızkı) aramak için onlardan (o hak sâhiblerinden) yüz çevir(mek mecbûriyetinde kal)ırsan, artık (elime geçerse veririm, ma‘nâsında) onlara yumuşak bir söz söyle! (İsra, 28)"
Allahım, bizi ve neslimizi hak sahiblerine daima hakkı verebilen ve onlara daima yumuşak söz söyleyen kullarından eyle.. Âmin..

29 Ağustos 2014 Cuma

Saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir

Ey insan! Allah, verdiği mal ve rızıktan akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkının verilmesini emreder. Bu ihsanda ve yardımda bulunurken muhtac hale gelecek şekilde saçıp savurarak israfa girilmemesini ihtar eder.
Mal ve rızıktan hak sahiblerine haklarını verirken saçıp savurarak israfa düşülmemesini ihtar eden Allah, saçıp savuranların şeytanların kardeşleri olduğunu, şeytanın ise kendisine verilen o kadar nimet ve makama rağmen Rabbine karşı çok nankör olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Çünki saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridirler. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür. (İsra, 27)"
Allahım, bizi ve neslimizi saçıp savuranlardan ve şeytana kardeş olanlardan eyleme.. Âmin..

İsraf ederek saçıp savurma

Ey insan! Allah, insanın aşikâre işlediği ve söylediği şeyleri görüp bildiği gibi içinde olanı da gönlünde gizlediğini de bilir.
Allah, insanı akrabalarına, yoksula ve yolda kalmışa karşı sorumlu tutmuş, Allah'ın kendisine vermiş olduğu rızıktan onların da hakkının olduğunu ve saçıp savurarak israfa düşmeden onların da hakkının verilmesini istemiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma! (İsra, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa israfa düşmeden haklarını verenlerden eyle.. Âmin..

Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir

Ey insan! Allah, kendisinden başkasının ilah edinilmemesini, kendisinden başkasına ibadet edilmemesini ve anne babaya hürmet ve merhameti emreder.
Allah, yaratan, besleyen ve terbiye edendir. Terbiye eden Allah, elbette en gizli sırları dahi bilir. Allah için gizli ve aşikârın farkı yoktur. İman edip salih ameller işleyerek salih olan kimselere Allah çok mağfiret edendir. Zira Allah çokça tevbe edenlere çok mağfiret eder. 
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer sâlih kimseler olursanız, hiç şübhesiz ki O, çokça tevbe eden kimselere çok mağfiret edendir. (İsra, 25)"
Allahım, bizi ve neslimizi salih kimselerden eyleyip mağfiretine mazhar olanlardan eyle.. Âmin..

Onlara merhametten alçak gönüllülük kanadını indir

Ey insan! Kendisinden başkasını ilah edinilmemesini emreden Allah, kendisinden başkasına da ibadet edilmemesini ister ve ana babaya iyilik edilip ihtiyarlıklarında öf bile denilmemesini emreder.
Anne babaya iyilik ve hürmeti emreden Allah, kalblerini incitebilecek öf bile denilmemesini istediği gibi onlara merhamet ederek alçak gönüllülük kanadını indirerek saygıda kusur edilmemesini ve onlar nasıl küçük iken bizi merhamet ve şefkat ile yetiştirdilerse Allah'ın da onlara öyle merhamet etmesi için dua etmelerini evladlara emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem onlara merhamet(in)den alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki: “Rabbim! (Onlar) beni küçük iken nasıl (merhamet edip) yetiştirdilerse, (sen de) onlara (öyle) merhamet eyle!” (İsra, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi anne babasına merhametten alçak gönüllülük kanadını indiren ve onlar için Senin merhametini dileyen kullardan eyle.. Âmin..

28 Ağustos 2014 Perşembe

Allah ana babaya iyilik etmeyi emretti

Ey insan! Herşeydeki mükemmel birlik herşeyi yaratan, terbiye eden, besleyen, nizama ve intizama koyan ve takdis edilmeye layık olan İlahın bir olduğunu gösterir. Öyle ise Allah'ı bırakıp başkalarını ilah edinmek, kınanmaye ve yalnız başına kalmayı netice verir.
Kendisinden başkasının ilah olarak kabul edilmemesini isteyen Allah, aynı zamanda sadece kendisine ibadet edilmeye layık olduğunu, kendisinden başkasına ibadet edilmemesini ve insanın terbiyesinde büyük rolü olan ana babaya iyilik etmeyi emreder. Allah, o iki merhamet ve şefkat kahramanı olan anne babaya daima hürmet edilmesini, ikisi veya birisinin ihtiyarlığa erişmesi durumunda çabucak etkilenen kalblerini müteessir edecek en ufak bir sözün, öf bile denilmemesini ve onların azarlanarak kalblerinin rencide edilmemesini ve onlara daima güzel muamele ile güzel söz söylenerek kalblerinin ve ruhlarının okşanmasını emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve Rabbin, kendisinden başkasına ibâdet etmemenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa erişirse, sakın onlara “öf!” bile deme! Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle! (İsra, 23)"
Allahım, bizi ve neslimizi yalnız Sana ibadet eden, anne babasına iyilik edip ihtiyarlıklarında gönüllerini hoş eden kullarından eyle.. Âmin..

Allah ile beraber başka bir ilah edinme

Ey insan! Zerrelerden güneşlere, atomdan galaksilere, bitkiden hayvana, meleğe ve insana, çiçekten bahara, dünyadan kâinata kadar herşey intizam, nizam ve mükemmelliğiyle bizi yapan İlah birdir diye ayrı ayrı ve hep birlikte ilan ediyorlar.
Herşey her halinde ve fiilinde Allah'dan başka ilah yoktur derken kendini akıllı bilen insan, Allah'dan başka ilah edinirse elbette başta Allah ve melekleri olmak üzere bütün mahlukat ve ilah edindikleri tarafından kınanmış olur ve cezası olarak Cehennemi görünce yalnız başına bırakılmış olarak yerinde oturup kalır. Öyle ise ey insan, Allah ile beraber başka bir ilah edinme.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey insan!) Allah ile berâber başka bir ilâh edinme! Yoksa, kınanmış ve yalnız başına bırakılmış olarak oturup kalırsın. (İsra, 22)"
Allahım, bizi ve neslimizi Senin birliğine iman ve tevhidi ilan eden kullarından eyle.. Âmin..

Ahiret dereceler ve üstünlük itibariyle daha büyüktür

Ey insan! Allah, bu çabuk geçen dünya hayatını ve menfaatini isteyenlere ve baki ahireti isteyenlere ihsanıyla meded eder. Allah'ın ihsanında bir yasaklama ve bir kısıtlama yoktur.
Allah, şu dünya hayatında bazısını rızık ve makamda bazısından üstün kılmıştır. Bu Allah'ın rızık ve makamları kulları arasında taksim etmesidir. Bunun gibi ahirette de dereceler ve üstünlükler vardır. Ahiretteki dereceler ve üstünlükler dünyaya göre devamlı ve daha büyüktür.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bak, (rızıkta ve makamda) onların bazısını bazısından nasıl üstün kıldık! Elbette âhiret, hem dereceler i‘tibâriyle daha büyük, hem de üstünlük i‘tibâriyle daha büyüktür. (İsra, 21)"
Allahım, bize ve neslimize dünyada ve ahirette üstünlükler ihsan eyle.. Âmin..

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Rabbinin ihsanından herbirine meded veririz

Ey insan! Allah, şu çabuk geçen dünya hayatını isteyenden dilediğine istediğini çabucak verir ve ona Cehennemi tahsis eder. Ahireti isteyip layıkıyla gayret edenin çalışmaları ise Allah katında makbuldür.
Allah, mü'min ve kâfir ayrımı yapmadan dünyayı isteyenlere ve ahireti isteyenlere ihsanından yardım edip meded eder ve herbirini isteğine muvaffak kılar. Şu dünya hayatında Allah'ın ihsanı ve rahmeti kimseye yasaklanmamış, kimse ihsanın dışında tutulmamıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Herbirine, onlara ve bunlara (dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de) Rabbinin ihsânından meded veririz. Rabbinin ihsânı ise (kimseye) yasaklanmış değildir. (İsra, 20)"
Allahım, bize ve neslimize dünyada ve ahirette ihsanınla daima meded ver.. Âmin..

Kim ahireti isteyip layıkıyla çalışırsa

Ey insan! Israrla çabuk geçen şu dünya hayatını ve menfaatini isteyenlerden Allah dilediğini istediğini çabucak verir ve hatasının karşılığı olarak ona Cehennemi tahsis eder.
Baki ve devamlı olan ahiretini isteyen ve bir mü'min olarak ahireti kazandıracak amellere ona layık bir gayretle çalışanların bu amelleri ve çalışmaları Allah'ın rızasına uygun ve Allah katında makbul ve geçerlidir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim de âhireti ister ve mü’min olarak ona lâyık bir gayretle çalışırsa, işte onların çalışmaları (Allah katında) makbûldür. (İsra, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi ahireti isteyen ve ona layık gayretle çalışanlar eyle.. Âmin..

Kim çabuk geçen dünyayı isterse

Ey insan! Şu dünya hayatı gece ve gündüzün çabuk geçmesi gibi çabuk geçer, gider. Asıl ve baki olan dünyadan sonraki ahiret hayatıdır.
Ebed için yaratılan insan, ebedî ve baki hayatı unutup şu fani ve çabuk geçen dünya hayatını ve menfaatini isteyenlerden Allah dilediğine çabucak verir. İşte kendisine çok istediği dünya hayatı ve menfaati bekletilmeden çabucak verilen kimse için Allah Cehennemi tahsis etmiştir. O Cehenneme dünya hayatını ve menfaatini istediği için kınanmış ve ahiret menfaatinden kovulmuş olarak girer.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim çabuk geçen (bu dünyay)ı isterse, (artık) orada istediğimiz şeyi kimin için dilersek, kendisine çabucak veririz; sonra ona Cehennemi tahsîs ederiz; kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer. (İsra, 18)"
Allahım, bize ve neslimize dünya ve ahiret zenginliği ver.. Bizi Cehennemi tahsis ettiklerinden eyleme.. Âmin..

Nuh'dan sonra nice nesilleri helak ettik

Ey insan! İsyanda ve dalalette ısrar eden şehirleri ve kavimleri Allah helak etmek istediği zaman şehrin şımarık ileri gelenlerini peygamberler vasıtasıyla itaate davet eder. Onlar isyanda ısrar edince Allah'ın azab sözü hak olmuş olur.
Allah, Hz. Nuh'un (as) kavmini isyanları sebebiyle helak ettiği gibi Hz. Nuh'dan (as) sonra nice nesilleri ve kavimleri helak ederek Allah, kullarının işledikleri günahlarından hakkıyla haberdar olduğunu, onların gizli aşikâr hallerini gördüğünü isbat eder, bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nûh’dan sonra da nice nesilleri (isyanları sebebiyle) helâk ettik. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar, kemâliyle görücü olarak Rabbin yeter! (İsra, 17)"
Allahım, bizi ve neslimizi helak ettiğin nesillerden eyleme.. Âmin..

26 Ağustos 2014 Salı

Bir şehri helak etmek istediğimiz zaman

Ey insan! İnsanın hidayet ermesi kendisi içindir. Dalalete düşmesi de kendi aleyhinedir. 
Dalalet üzere giden ve üzerilerine helak hükmü hak olanlar için Allah hükmü icra etmek istediğinde o şehrin dalaleti ve sefahati teşvik eden şımarık ileri gelenlerine Allah'a itaat etmeleri emredilir. Allah'a itaatleri emredilen o şımarık ileri gelenler de isyan ederse o şehir için Allah'ın azab sözü hak olur. Böylece Allah o şehri yerle bir ederek tamamen mahvederek helak eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve (biz) bir şehri (isyanları yüzünden) helâk etmek istediğimiz zaman, oranın şımarık ileri gelenlerine (Allah’a itâat etmelerini) emrederiz de (onlar) orada (emrimize) isyân ederler; böylece oraya (azab) söz(ü) hak olur; artık (biz de) orayı tamâmen mahvederek helâk ederiz. (İsra, 16)"
Allahım, bizi ve neslimizi Sana itaat edenlerden eyle.. Âmin..

Hidayete eren ve dalalete düşen

Ey insan! Allah, her insanın tercihinin mesuliyetini ve amelini boynuna bağlamış, kıyamet günü önüne açılacak bir kitaba yazmıştır.
Kim en doğru yola hidayet eden Kur'ân'ı dinler ve hidayete ererse, bu elbette kendisi içindir, hem dünyasını hem ahiretini mamur eder. Kim de Kur'ân'ı dinlemez ve nefsine ve şeytana uyup hidayet yerine dalalete düşerse o dalalet de kendi aleyhinedir, neticesini kendisi çeker. Hidayete ermek kendi lehine, dalalete düşmek kendi aleyhine iken elbette günahkâr olan hiçbir kimse ortak olmadığı ve işlemediği başkasının işlediği günahı yüklenmez, sorumlu olmaz. İnsanlar için mesuliyet ve sorumluluk kendisine peygamber gönderilmesiyle, gönderilen peygamberden hakkıyla haberdar olmasıyla başlar. Aksi takdirde o kişi fetrette kalmıştır, Allah o kişiye azab etmez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim hidâyete ererse, artık ancak kendisi için hidâyete ermiş olur. Kim de dalâlete düşerse, o takdirde ancak kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur. Hem hiçbir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez. (Biz) bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azâb ediciler değiliz. (İsra, 15)"
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erenlerden eyle ve dalalete düşenlerden eyleme ve Peygamber'e (asm) tabi olanlardan eyle.. Âmin..

Kitabını oku, bugün nefsin sana hesab soracaktır

Ey insan! Allah, insana seçme hürriyeti vererek işlediği amelinde mesuliyeti kendi boynuna bağlamıştır. Tercihlerinin neticesini görmesi için amelleri kıyamet günü bir kitab olarak önüne açılmış olarak gelecektir.
Önüne açılmış olarak gelen kitabını kendisinden okumasını ve tercihlerinin neticesini bizzat görerek nefsî muhasebesi yaptırılacak ve o günü hesab sorucu olarak nefsinin yeteceğini görecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Kitâbını oku! Bugün sana hesab sorucu olarak nefsin yeter!” (denilecek). (İsra, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi kitabını neşe ve sevinçle okuyanlardan eyle.. Âmin..

25 Ağustos 2014 Pazartesi

İnsanın amelini boynuna bağladık

Ey insan! Allah, gece ile gündüzü kudretine delil yapmış ve gecenin delilini gündüz ile silerek Rabbinin fazlından rızkını kazanması için imkân sağlamıştır.
Gece ve gündüz kudretin delillerini gören insanın her amelini Allah kaydedip sorumluluğunu ve mesuliyetini boynuna bağlamıştır. Bu mesuliyetinin karşılığını görmek üzere kıyamet günü amellerinin yazıldığı bir kitab açılmış olarak önüne çıkarılacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve her insanın amelini, kendi boynuna bağladık. Kıyâmet günü onun için (amellerinin yazıldığı) bir kitab çıkarırız ki, onu açılmış olarak önünde bulur. (İsra, 13)"
Allahım, bizi ve neslimizi ameli hayırlı ve güzel olanlardan ve kitabını sevinçle alanlardan eyle.. Âmin..

Gece ile gündüzü iki delil yaptık

Ey insan! Allah, Kur'ân ile iman edip salih ameller işleyenler için büyük bir mükâfat ve ahirete iman etmeyenler için pek elemli bir azab hazırladığını haber verir.
Allah, gece ile gündüzü kudretine iki delil yapmıştır ki gece ve gündüz kudretin harikaları tezahür eder, görünür. Geceleyin ay ve yıldız, gündüz ise güneş kendini gösterir. Allah gece delilini gündüz ile siler, gündüz delilini gece ile siler. Gece delilini silen gündüz delili ile insanlar Allah'ın fazlından rızkını arar, gece gündüzün değişimi ile günleri, haftaları, ayları ve yılları sayar, vakitleri hesablar. Allah, anlaşılsın diye herşeyi açık açık beyan eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gece ile gündüzü de (kudretimize) iki delil yaptık; sonra gece delîlini silip (yerine) gündüz delîlini (etrâfınızı) gösterici (bir aydınlık) yaptık ki, Rabbinizin fazlından (rızkınızı) arayasınız, hem yılların sayısını ve (vakitlerin) hesâbı(nı) bilesiniz! Ve (biz) herşeyi açık açık beyân ettik. (İsra, 12)"
Allahım, bizi ve neslimizi gece ve gündüz kudretinin tecellilerini müşahede edip Sana hakkıyla kulluk edenlerden eyle.. Âmin..

İnsan, hayra dua eder gibi şerre dua eder

Ey insan! Kur'ân, Allah'ın iman edip salih ameller işleyenler için büyük bir mükâfat, ahirete iman etmeyenler için elemli bir azab hazırladığını haber verir.
Kur'ân, insanı doğru yola hidayet ederken insan ise bazen öfkesine yenilerek bazen de neticesini bilmeyerek sanki istediği hayırmış gibi hayra dua eder gibi şerre de dua eder. Şerre dua etmesinin sebebi ise işin sonunu düşünmeden çok aceleci davranmasıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İnsan ise, (bazen öfkelenerek, bazen bilmeyerek) hayra olan duâsı gibi (kendi aleyhine olarak) şerre duâ eder. Çünki insan, (işin sonunu düşünmez ve) çok acelecidir. (İsra, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi hayra dua eden ve çok aceleci olmayan kullarından eyle.. Âmin..

Kur'ân, ahirete inanmayanlara azabı haber verir

Ey insan! Kur'ân, insanları en doğru yola hidayet edip iman edip salih ameller işleyen mü'minleri pek büyük bir mükâfat ile müjdeler.
Ahirete iman edip salih ameller işleyen mü'minler için Allah'ın büyük bir mükâfat hazırladığını müjdeleyen Kur'ân, ahireti inkâr edip iman etmeyenler için küfürlerine bir karşılık olarak Allah'ın onlara elem verici bir azab hazırladığını haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Hem âhirete îmân etmeyenlere, kendileri için hakikaten (pek) elemli bir azab hazırladığımızı (haber verir)! (İsra, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi imansızlıktan ve neticesi olan azabdan muhafaza eyle.. Âmin..

24 Ağustos 2014 Pazar

Kur'ân, en doğru yola hidayet eder

Ey insan! Allah, İsrailoğullarının iki defa fesad çıkarıp azacaklarını ve birtakım kullar tarafından helak ve zelil edileceklerini, çıkardıkları iki fesada rağmen tevbe ederlerse Allah'ın merhamet edebileceğini ve Cehennemi kâfirler için bir zindan kıldığını haber verir.
İnsanların nazarına ibret almaları için İsrailoğullarının iki fesadını ve helaketini Kur'ân'da haber veren Allah, Kur'ân'la en doğru yola insanları hidayet eder, iman edip salih ameller işleyenler için büyük bir mükâfat olduğunu mü'minlere müjdeler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Muhakkak ki bu Kur’ân, (insanları) en doğru yola hidâyet eder ve sâlih ameller işleyen mü’minlere, kendileri için şübhesiz büyük bir mükâfât olduğunu müjdeler. (İsra, 9)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'la en doğru yola hidayet ettiğin ve salih ameller işleyen mü'minler olarak büyük bir mükâfata eriştirdiğin kullarından eyle.. Âmin..

Cehennemi kâfirler için bir zindan yaptık

Ey insan! İsrailoğullarının iki defa fesad çıkarıp taşkınlıkla azacaklarını Kitab'da hükme bağlayıp bildiren Allah, birinci ve ikinci fesadın gerçekleştiğini, ikisinde de İsrailoğullarının birtakım kullar tarafından evlerine ve Beyt-i Makdis'e kadar aranarak zelil kılındıklarını haber verir.
İsrailoğullarının iki defa fesad çıkarmalarına rağmen Allah, onlar için tevbe kapısını açık tuttuğunu, tevbe ederlerse Allah'ın merhametine mazhar olabileceklerini, aksi takdirde tekrar bir fesada yönelirlerse Allah'ın da onları tekrar cezalandıracağını bildirmiş, onların isyandaki ısrarları sebebiyle küfürlerinden dolayı Cehenneme atacağını, Cehennemi kâfirler için bir zindan yaptığını haber vermiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“(Eğer tevbe ederseniz) umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Fakat tekrar (fesâda) dönerseniz, (biz de cezâya) döneriz. Ve (biz) Cehennemi, kâfirler için bir zindan yaptık.” (İsra, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi tevbe eden ve merhametine mazhar olanlardan eyle ve Cehennemden muhafaza eyle.. Âmin..

İkinci fesadınızın vadesi geldiği zaman

Ey insan! Allah, İsrailoğullarının iki defa fesad çıkarıp azacaklarını Kitab'da hükme bağlayıp haber vermiştir. Birinci fesadın vadesi gelip azarak fesad çıkardıklarında Allah, kendileri gibi asi bir kavmi üzerlerine göndermiş, evlerine ve Beyt-i Makdis'e kadar girmişler ve onları zelil kılmışlardır.
Allah, İsrailoğullarına mallar ve oğullarla yardım edip kendilerini helak ve zelil edenlere karşı üstünlük verdiğinde yaptıkları iyilik ve kötülüklerin kendileri için olduğunu kendilerine bildirmiştir. İsrailoğullarının tekrar azmasıyla ikinci fesadlarının cezası olarak Allah, yüzlerini kötü etmeleri, ilk defa girdikleri gibi Beyt-i Makdis'e ve evlerine girmeleri ve herşeyi tamamen imha etmeleri için birtakım kulları İsrailoğullarının başına musallat etti.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Kendilerine bildirdik ki:) “Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; eğer kötülük ederseniz, yine onun içindir (kendi nefsiniz aleyhinedir). Artık sonrakinin (ikinci fesâdınızın) va‘desi geldiği (ve tekrar azdığınız) zaman ise, (yine birtakım kulları başınıza musallat ettik ki) yüzlerinizi kötü etsinler, ilk def‘a girdikleri gibi, yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ele geçirdikleri şeyleri tamâmen imhâ ederek mahvetsinler!” (İsra, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi fesaddan, azgınlıktan ve zulme uğramaktan muhafaza eyle.. Âmin..

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Size mallarla ve oğullarla yardım ettik

Ey insan! Allah'ın bildirdiği İsrailoğullarının birinci fesadı ve azgınlığı gerçekleşmiş ve neticesinde Allah'ın onlara musallat ettiği kendileri gibi asi bir kavim tarafından evlerine kadar araştırılarak helak ve zelil edilmiştir.
Birinci fesad ve helaktan sonra Allah, İsrailoğullarına kendilerini zelil edenlere karşı tekrar bir üstünlük ve imkân verdi. İsrailoğullarına mallar ve oğullar vererek yardım edip onları cemiyetçe daha çok kılarak üstünlük verdi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Sonra onlara karşı (üstünlüğünüzü) size tekrar geri verdik, hem size mallarla ve oğullarla yardım ettik, hem sizi cem‘iyetçe daha çok kıldık.” (İsra, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin mallar ve oğullar ile rızan dairesinde imana ve Kur'ân'a hizmetkâr eyle.. Âmin..

O ikisinden birincisinin vadesi geldiği zaman

Ey insan! İsrailoğullarının sahib oldukları imkân ile iki defa fesad çıkaracaklarını ve taşkınlıkla azacaklarını Allah, Kitab'da hükme bağlayıp bildirmiştir.
İsrailoğulları, dünya çapında elde ettikleri imkânları kullanıp ilk fesadlarını çıkarıp taşkınlıkla azdıklarında Allah, üzerlerine kendileri gibi Allah'a asi olan şiddetli harb ehli olan birtakım kullar göndererek İsrailoğullarının evlerine kadar didik didik araştırarak zillete düşürdü. Onların bu zilleti kendilerine daha önce Kitab'da hükme bağlanarak bildirilmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Onlara dedik ki:) “Artık, o ikisinden birincisinin va‘desi geldiği (ve baştan çıktığınız) zaman, üzerinize şiddetli (kendileri de isyankâr), harb ehli bizim (mahlûkumuz) olan birtakım kullar gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu (zillete mahkûmiyetiniz) ise, yerine getirilmiş bir va‘d idi.” (İsra, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi fesada uğramaktan ve uğratmaktan ve zilletten muhafaza eyle.. Âmin..

Yeryüzünde iki defa fesad çıkaracaksınız

Ey insan! Firavun'un oğullarını öldürüp kadınlarını bıraktığı büyük zulüm ve fesada uğrayan İsrailoğulları, Hz. Musa'nın yardımıyla felaha ermiştir.
Bu nimeti nikmete çeviren İsrailoğullarının yeryüzünde iki defa fesad çıkarıp zulmedeceklerini ve Allah'ın verdiği büyük imkânları kötüye kullanıp büyük bir taşkınlıkla azacaklarını Kitab'da hükme bağlayarak İsrailoğullarına bu fesadlarını haber vermiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve İsrâiloğullarına Kitab’da: “(Siz) yeryüzünde muhakkak iki def‘a fesad çıkaracaksınız ve gerçekten büyük bir taşkınlıkla azacaksınız!” diye hükmettik (bildirdik). (İsra, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi fesaddan ve azgınlıktan muhafaza eyle.. Âmin..

Nuh (as) çok şükreden bir kul idi

Ey insan! Hz. Musa'ya (as) Kitab verip İsrailoğullarını bir hidayet rehberi olarak gönderen Allah, onları Allah'dan başka bir Vekil edinmemeleri üzere hidayete davet eder.
Allah, Hz. Nuh (as) ile birlikte Nuh Tufanı'ndan kurtarıp gemide taşıdığı hidayete tabi olanlara Hz. Nuh'un (as) Allah'a çok şükreden bir kul olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey) Nûh ile berâber (gemide) taşıdığımız kimselerin nesli (olan insanlar)! Şübhesiz ki o (Nûh), çok şükreden bir kul idi. (İsra, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi Sana çok şükreden kullardan eyle.. Âmin..

22 Ağustos 2014 Cuma

Benden başka bir Vekil edinmeyin

Ey insan! Peygamber Efendimize (asm) bir gece yürüyüşüyle Mescid-i Haram'dan etrafını peygamberlerle mübarek kıldığın Mescid-i Aksa'ya götüren Semi ve Basir olan Allah, bütün kusurlardan ve noksanlıklardan münezzeh ve temizdir.
Allah, Hz. Musa'ya (as) semavî kitablardan olan Tevrat'ı vererek İsrailoğullarını Allah'dan başka bir Vekil edinmesinler diye bir hidayet rehberi olarak göndermiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Biz) Mûsâ’ya da Kitab verdik ve: “Benden başka bir Vekîl edinmeyin!” diye onu İsrâiloğullarına bir hidâyet rehberi kıldık. (İsra, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima hidayet üzere eyle.. Âmin..

Kulunu bir gece Mescid-i Aksa'ya götüren

Ey insan! Peygamber Efendimizin (asm) Allah huzuruna gidip bir kısım âyetleri müşahade edip vazife ve hediyelerle ümmetine geri dönmesi Mirac'dır.
Allah, Peygamber Efendimize (asm) herşeyi işiten Semi ve hakkıyla gören Basir olarak saltanatının azametinin bir kısım âyet ve delillerini göstermek üzere O'nu (asm) İsra denilen bir gece yürüyüşüyle Mescid-i Haram'dan alıp an gibi bir sürede etrafını mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'ya götürendir. Kuluna bu seyahati yaptıran Semi ve Basir olan Allah bütün kusurlardan münezzehtir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Harâm’dan, etrâfını mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya (İsrâ -gece yürüyüşü- ile) götüren (Allah, her türlü noksanlıktan) münezzehtir. Şübhesiz ki Semî‘ (herşeyi işiten), Basîr (hakkıyla gören), ancak O’dur. (İsra, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi Mirac'ın mana, sır ve faziletine mazhar eyle.. Âmin..

Miraca gidişin suresi, İsra Suresi

Ey insan! İsra Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 17. suresi olup 50. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 111 âyettir.
Surede Allah; Peygamber Efendimizi (asm) bir gece yürüyüşüyle Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürdüğünü, İsrailoğullarına bir hidayet rehberi olarak Hz. Musa'yı (as) Kitab ile gönderdiğini, Hz. Nuh (as) ile birlikte gemiye binenlerin neslinin çok şükreden oldukları, İsrailoğullarının iki fesad çıkaracaklarını ve azacaklarını, ikisinde de onları helak ettiğini, Kur'ân'ın en doğru yola hidayet ettiğini, iman edip salih amel işleyenlere mükafat, ahirete inanmayanlara azab olduğunu, insanın şerre dua eden çok aceleci olduğunu, gece ve gündüzü kudretine delil yaptığını, her insanın amelini boynuna bağladığını ve kitabının kıyamet günü önüne açılacağını, hidayete erenin kendisi için, dalalete düşenin kendi aleyhine olduğunu, kimsenin başkasının günahını yüklenmeyeceğini, peygamber göndermedikçe azab etmeyeceğini, helak etmek istediği şehrin ileri gelenlerini hidayete davet ettiğini, Hz. Nuh'dan (as) önce nice nesilleri helak ettiğini ve daha nice iman ve inanç konularını haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi İsra Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


21 Ağustos 2014 Perşembe

Cuma'yı bırakıp ticaret ve eğlenceye akın edenler

Ey insan! Cuma günü namaza ezan ile seslenilerek davet edilen mü'minlerden alışverişi bırakıp hemen hep birlikte Allah'ın zikrine koşmalarını isteyen Allah, bunun hayırlı olduğunu, namaz bitince yeryüzüne dağılarak Allah'ın lütfundan helal rızıklarını aramalarını, Allah'ı çok zikretmelerini ve kurtuluşun bu olduğunu haber verir.
Allah, gerçek kurtuluşun böyle olduğunu haber vermesine rağmen bazıların Cuma'yı bırakıp ticaret ve eğlenceye akın ederek daldıklarını ve Allah'ın zikrini unuttuklarını haber verir. Onlara nasihat edilerek Cuma ile elde edilecek Allah katındaki mükafatın eğlenceden ve ticaretten daha hayırlı olduğunun ve rızık verenlerin en hayırlısının Allah olduğunun bildirilmesini emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Böyle iken (bir kısmı), bir ticâret veya bir eğlence gördüklerinde, ona akın ettiler ve seni ayakta (hutbede) bıraktılar. De ki: “Allah’ın katında bulunan (mükâfât, dünyaya âid) eğlenceden de ticâretten de hayırlıdır. Çünki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Cuma, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cuma'nın mana ve faziletinden daima azamî derecede istifade edenlerden eyle.. Âmin..

Cuma'dan sonra rızkınızı arayıp Allah'ı çok zikredin

Ey insan! İman edenleri kardeş kılan Allah, onlara Cuma günü namaz için ezan ile seslenildiğinde alışverişi bırakıp hemen o büyük mecliste Allah'ın zikrine ve ibadetine koşmalarını emreder.
Allah, alışverişi ve ticareti bırakıp hemen Allah'ın zikrine koşan mü'minlerden namaz bittiğinde oradan aldıkları şevk, gayret ve kardeşlik duygularıyla yeryüzüne dağılarak Allah'ın kendilerine lütfettiği helal rızıklarını aramalarını ve Allah'ı çok zikretmelerini ister. Ta ki hem dünyaya aldanmaktan ve Allah'ı unutmaktan kurtuluşa ersinler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nihâyet namaz bitince, artık yeryüzünde dağılın ve Allah’ın lütfundan (rızkınızı) arayın ve Allah’ı çok zikredin; tâ ki kurtuluşa eresiniz! (Cuma, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cumalara müdavim eyleyip Cuma'dan sonra rızıklarını lütfundan arayarak Seni çok zikredenlerden ve kurtuluşa erenlerden eyle.. Âmin..

Cuma günü Allah'ın zikrine koşun

Ey insan! Aynı Allah'a iman eden mü'minleri bir kardeşlik çerçevesi içinde bir araya ve omuz omuza getiren imandır. 
Bütün iman edenleri kardeşlik çerçevesine alan Allah, onların kardeşliklerini pekiştirmek, dünya ve içindekilerin onları aldatarak kulluk vazifelerini unutmalarını engellemek, aynı duyguları yaşatmak, birbiriyle omuz omuza gelerek Allah rızası için mücadele ve mücahedelerini gayretle yapmalarını temin etmek gibi nice fayda ve faziletler için mü'minleri haftada bir defa olmak üzere Cuma günleri namaza ezan ile seslenilerek yapılan davete icabet edip hemen Allah'ın bu büyük meclisteki zikrine koşmalarını, bu süre zarfında alışverişi ve ticareti bırakarak dünyaya kalben ehemmiyet vermediklerini göstermelerini ve bunun onlar için daha hayırlı olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey îmân edenler! Cum‘a günü namaz için seslenildiği (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için çok hayırlıdır. (Cuma, 9)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cuma'nın mana ve faziletinden azamî istifade edenlerden eyle.. Âmin..

Ölüm mutlaka sizi bulucudur

Ey insan! Sadece kendilerinin Allah'ın dostu olduğu iddiasında bulunan yahudilere Allah, iddialarında doğru kimseler ise Allah'a kavuşmayı arzu edeceklerinden ölümü temenni etmelerinin istenmesini emreder.
Aslında yahudilerin sadece kendilerinin Allah'ın dostu olduğu iddiaları asılsız bir yalandır ve Allah'a kavuşturacak ölümden son derece korkar ve kaçarlar. Fayat ey yahudiler, kaçıp durduğunuz ölüm, saklandığınız yerde sizi mutlaka bulacak ve hakkında yalan söylediğiniz Rabbinizin huzuruna çıkarılacaksınız. Sonra gizli olan ve görüneni hakkıyla bilen Allah, size yaptıklarınızı ve neticesini haber verecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “Doğrusu kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda mutlaka o, sizi bulucudur; sonra gizli olanı da görüneni de hakkıyla bilene (Allah’a) döndürüleceksiniz; artık (O), size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” (Cuma, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi hayırlı ve uzun bir ömürden sonra hayırlı ve güzel bir ölümle güzel bir şekilde huzuruna gelen kullarından eyle.. Âmin..

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Allah zalimleri hakkıyla bilendir

Ey insan! Yahudiler sadece kendilerini Allah'ın dostları sanıp öyle addediyorlar. Bu iddia ise delil ister. Bu iddiaları isbatlamaları için Allah, yahudilerden ölümü temenni etmelerini istiyor.
Ancak ölümü temenni etmekle ve o uğurda ölmeyi arzu etmekle Allah'a dost olunabileceğini Allah yahudilere ve diğer insanlara göstererek yahudilerin elleriyle takdim edip işledikleri günahları yüzünden Allah'ı kızgın olarak bulacakları bildiklerinden ölümü ebediyen temenni edemeyeceklerdir. Allah, onların bu halini ve zulmetmekte olduklarını hakkıyla bilendir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hâlbuki ellerinin takdîm ettiği (işlediği günahlar) yüzünden onu ebediyen temennî edemezler. Allah ise, o zâlimleri hakkıyla bilendir. (Cuma, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kendine hakikî dost eyle ve bizleri zalimlerden eyleme.. Âmin..

Ey yahudi olanlar

Ey insan! Allah, Tevrat'ı öğrenip hayatına tatbik etmeyen bir yahudiyi kitabları yüklenip taşıyan bir eşeğe benzetir ki eşeğin taşıdığı kitablar kendisine faydasız bir yüktür.
Sadece kendilerini Allah'ın dostları zanneden yahudilerin iddialarının asılsız olduğunu ve uyarılmasını Allah ister. Allah, yahudilerden iddialarında doğru kimseler ise, sadece kendilerinin Allah'ın dostu olduğu iddialarını isbatlamaları için Allah'a hemen kavuşturacak ölümü temenni etmelerini isteyiniz der.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “Ey yahudi olanlar! Doğrusu (siz, diğer) insanlardan ayrı olarak, sâdece kendinizin, Allah’ın dostları olduğunuzu zannediyorsanız (ve) eğer (bu iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi ölümü temennî edin!” (Cuma, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kendine dost edindiklerinden eyle.. Âmin..

Onlar kitablar taşıyan eşek gibidir

Ey insan! Allah, Arabların içinden hem Arablara hem daha sonra kavuşmak üzere hem cinlere hem başka insanlara onları temizlemek, Allah'ın âyetlerini, kitabı ve hikmeti öğretmek üzere bir Peygamber olarak göndermiştir. Peygamberlik Allah'ın bir ihsanıdır ve dilediğine onu veren pek büyük bir lütuf sahibidir.
Allah, yahudilere Tevrat'ı ve Peygamber olarak Hz. Musa'yı göndermiştir. Allah, Tevrat'ı öğrenip içindeki hükümlerle amel etmeyen yahudileri kitab taşıyan bir eşeğe benzetir. Onlar Allah'ın âyetlerini öğrenip halleriyle yalanlamışlardır. Elbette Allah'ın âyetlerini yalanlayanın misali daha kötüdür. Onlar aslında kendi nefislerine zulmetmektedir. Allah ise zulümde ittifak eden toplulukları küfürlerindeki ısrar ve inadından dolayı hidayete erdirmez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Kendilerine) Tevrât yükletilip de sonra onu taşımayan (içindeki hükümlerle amel etmeyen) kimselerin misâli, (sırtında) kitablar taşıyan eşeğin misâli gibidir! Allah’ın âyetlerini yalanlayan kavmin misâli, ne kötüdür! Hâlbuki Allah, o zâlimler topluluğunu (küfürlerindeki ısrarları yüzünden) hidâyete erdirmez. (Cuma, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerini öğrenip tasdik ederek amel eden kullarından eyle.. Âmin..

19 Ağustos 2014 Salı

Peygamberlik Allah'ın ihsanıdır

Ey insan! Allah, Arablara içlerinden bir Peygamber gönderendir. O Peygamber daha sonra diğer insanlara kavuşmak üzere cinler ve insanlar için de gönderilmiştir. Allah, O Peygamberle onlara kitabı öğretiyor, onları temizliyor, onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor.
Peygamberlik vazifesi Allah'ın büyük bir ihsanıdır. Bu ihsanı insanlar içinden hikmetine uygun olarak dilediğine verir. Allah bu ihsanla pek büyük bir lütuf sahibi olduğunu gösterir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bu (peygamberlik vazîfesi) Allah’ın ihsânıdır; onu dilediğine verir. Çünki Allah, pek büyük lütuf sâhibidir. (Cuma, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi ihsanın olan peygamberliğin ihlaslı tabileri eyle.. Âmin..

O Arablardan başkalarına da gönderilmiştir

Ey insan! Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olan Allah, daha önce apaçık bir dalalet içinde olan ümmi Arablara Allah'ın âyetlerini okuyan, kitab ve hikmetini öğreten içlerinden bir Peygamber göndermiştir.
O Peygamber Arablara gönderildiği gibi başkalarına da gönderilmiştir. O Peygamber, bütün cin ve insanlara daha sonra kavuşmak ve ulaşmak üzere gönderilmiştir. Her işinde olduğu gibi Allah, bu işinde de kudreti daima üstün gelen Aziz ve her işi hikmetli olan Hakim'dir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem (o peygamber) onlardan (Arablardan) başkalarına (da bütün cin ve insanlara peygamber olarak gönderilmiştir) ki (onlar) henüz kendilerine kavuşmamışlardır. O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır. (Cuma, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Peygamber Efendimizle müşerref eyle.. Âmin..

Allah, ümmîler içinde peygamber gönderendir

Ey insan! Göklerde ve yerde bulunan herşey Allah'ı Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olarak zikir ve tesbih eder.
Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olan Allah, daha önce apaçık bir dalalet içinde olan, okuma yazmaları olmayan ümmi Arablara kendileri içinden çıkardığı bir Peygamber göndermiştir. O Peygamber, Arablara Allah'ın vahyettiği âyetleri okuyup tebliğ ediyor, onları damarlarına işlemiş, tiryaki oldukları cehaliye devri günahlarından arındırıp temizliyor, onlara Allah'ın kitabını ve ondaki hikmet nazarını öğretiyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O (Allah), ümmîler (Arablar) içinde, kendilerinden bir peygamber gönderendir; (o peygamber) onlara O’nun âyetlerini okuyor, onları (günahlardan) temizliyor ve onlara kitâbı ve hikmeti öğretiyor. Hâlbuki (onlar) daha önce gerçekten apaçık bir dalâlet içinde idiler. (Cuma, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerinle temizleyip kitabı ve hikmeti öğrettiklerinden eyle.. Âmin..

Herşey Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim Allah'ı tesbih eder

Ey insan! Göklerde ve yerde bulunanlar, üzerinde kendileri tasarruf sahibi olmayıp mutlak sahibi olan Allah'dır. Onların her halinde ve fiilinde hükmeden tasarrufun mükemmelliği, tasarruf eden Allah'ın noksanlıklardan münezzeh olduğunu bildirir.
En küçükten en büyüğe kadar aynı kanuna tabi olmaları hükmeden kudretin daima üstün olduğunu haber verir. Herbir şeydeki nihayetsiz hikmetlerin mutlak tasarruf eden kudretin her işinin hikmetli olduğunu gösterir.
Demek göklerde ve yerde bulunan herşey, Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olan Allah'ı tesbih eder, kusurlardan takdis eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Göklerde olan ve yerde bulunanlar, Melik (mülkünde istediği gibi tasarruf eden), Kuddûs (bütün noksanlıklardan münezzeh olan), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah’ı tesbîh eder. (Cuma, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi Seni Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olarak tesbih edenler eyle.. Âmin..

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Cuma'ya çağıran sure, Cuma Suresi

Ey insan! Cuma Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 62. suresi olup 110. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 11 âyettir.
Surede Allah; göklerde ve yerde bulunanların Melik, Kuddüs, Aziz ve Hakim olan Allah'ı tesbih ettiğini, apaçık bir dalalet içinde olan ümmi Arablar içinden onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen ve onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdiğini, Aziz ve Hakim olan Allah'ın o Peygamberi başkalarına da gönderdiğini, fakat henüz onlara ulaşmadığını, bunun Allah'ın ihsanı olduğunu, dilediğine veren bir lütuf sahibi olduğunu, Tevrat'ı öğrenip amel etmeyen yahudilerin kitab yüklü bir eşeğe benzediğini, Allah'ın zalimler topluluğunu hidayete erdirmeyeceğini, yahudilerin sadece kendilerini Allah'ın dostu zannettiklerini, iddialarında doğru kimseler ise ölümü temenni etmelerini, bunu günahlarından dolayı isteyemeyeceklerini, Allah'ın zalimleri hakkıyla bildiğini, kaçtıkları ölümün sonunda kendilerini bulacağını ve sinelerde gizlediklerini ortaya çıkaracağını ve kendilerine haber vereceğini, Cuma'ya çağırıldıklarında iman edenlerin alışverişi bırakıp Allah'ın zikrine koşmalarının daha hayırlı olduğunu, namaz bitince yeryüzüne dağılıp Allah'ın lütfundan rızıklarını arayıp Allah'ı çok zikretmekle kurtuluşa erebileceklerini, insanlardan bir kısmının ticaret ve eğlenceye daldıklarını, Allah'ın katında bulunanın ticaret ve eğlenceden daha hayırlı olduğunu, Allah'ın rızık verenlerin en hayırlısı olduğunu haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Cuma Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


Gerek cinlerden, gerekse insanlardan

Ey insan! İnsanları hak yoldan çevirmek ve Allah'a asi kılmak için insanların sinelerinde çok gizli vesvese verip aldatanların şerrinden insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olan Allah'a sığınmalıdır.
İnsanların sinelerinde çok gizli vesveselerle aldatanlar, gerek cinlerden ve gerekse insanlardandır ki onlar şeytanlaşmış cinler ve insanlardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Gerek cinlerden, gerekse insanlardan!” (Nas, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi şeytanlaşmış cinlerin ve insanların şerrinden insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olarak muhafaza eyle.. Âmin..

O ki, insanların sinelerinde vesvese verir

Ey insan! İnsanların ve cinlerin şer cihetinden ve çok gizli vesvese veren şeytanlaşmış insanların ve cinlerin şerrinden insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olan Allah'a sığınılmalıdır ki mahfuz kalınabilsin.
Şeytanlaşmış insanlar ve cinler, çok gizli vesveseler ile insanları hak yoldan çevirmek ve Allah'a asi kılmak için insanların sinelerinde ve gönüllerinde vesvese vererek tereddüte düşürür ve avlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“O ki, insanların sînelerinde vesvese verir!” (Nas, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi vesvese verenlerin şerrinden sineleri ve gönülleri mahfuz kalanlardan eyle.. Âmin..

17 Ağustos 2014 Pazar

O çok sinsi vesvese verenin şerrinden

Ey insan! İnsanların ve cinlerin hayır ve şer cihetleri vardır. Bir de çok gizli vesvese veren şeytanlar vardır. İnsandaki ve cinlerdeki şer cihetinden ve çok gizli vesvese verenin şerrinden insanları terbiye eden, mutlak sahibi ve sultanı olan ve ibadet edilen Rabbi, Meliki ve İlahı olan Allah'a sığınmalıdır.
İnsanın zaaflarını çok iyi bilen ve kullanan, çok gizli ve sinsi vesvese verip aldatan şeytanın şerrinden insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olan Allah'a daima sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“O çok sinsi vesvese verenin şerrinden!” (Nas, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi çok sinsi vesvese verenin şerrinden daima muhafaza eyle.. Âmin..

İnsanların İlahına sığınırım

Ey insan! İnsanın kuvvelerinde ve istidadlarında hayır ve şer cihetleri vardır. Ateşin hayra ve şerre kullanılması gibi onlar da kullanıldığı cihete göre hayır veya şerri netice verir. İnsanları terbiye eden Rab ve insanlara bütün özellikleri veren Melik olan Allah'a şer cihetlerden sığınılmalıdır.
İnsanları terbiye eden Rab ve insandaki bütün özelliklerin sahibi Melik olarak Allah'a sığınıldığı gibi insanların nefsine hükmeden İlah olarak Allah'a sığınılmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“İnsanların İlâhına!” (Nas, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olan Sana sığınan ve mahfuz kalan kullarından eyle.. Âmin..

İnsanların Melikine sığınırım

Ey insan! Herşeyin ve insanların terbiye edicisi ve Rabbi Allah'dır. Herşeyde ve insanların fiillerinde hayır ve şer cihetleri vardır. Şer cihetinden korunmak için mutlaka herşeyin Rabbi olan Allah'a sığınmalıdır.
Herşeyin ve insanların terbiye edicisi ve Rabbi Allah olduğu gibi insanların mutlak sahibi ve sultanı olarak Melik olan da Allah'dır. Herşeyin Rabbi olarak Allah'a sığınıldığı gibi insanların Meliki olarak da Allah'a sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“İnsanların Melik’ine (mutlak sâhib ve sultânına)!” (Nas, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi insanların Meliki olan Sana daima sığınan ve himayende mahfuz kalanlardan eyle.. Âmin..

İnsanların Rabbine sığınırım de

Ey insan! İnsanın nefsinde öyle hisler ve duygular vardır ki törpülenmez, ıslah edilmezse şer ciheti öne çıkıp insanın ruhunu kuşatabilir.
İnsanın ruhunu kuşatan, kalbine yuvalanan şerlerin zuhur edip zarar vermesinden çekinip insanları terbiye eden, onları dizginleyen Rabbine sığınılmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “Nâs’ın (insanların) Rabbine sığınırım!” (Nas, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi Sana sığınan ve insanların şerlerinden mahfuz kalanlardan eyle.. Âmin..

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Emsali görülmemiş ikinci sure, Nâs Suresi

Ey insan! Nâs Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 114. suresi olup 21. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 6 âyettir.
Surede Allah; insanların sinelerinde vesvese veren çok sinsi vesvese verenin şerrinden, cinlerden ve insanlardan insanların Rabbi, Meliki ve İlahı olan Allah'a sığınmalarını emreder.
Peygamber Efendimiz (asm) iki muhafaza edici sureden ikincisi olan Nâs Suresi ve kardeşinin faziletinden bize şöyle haber verir: "Allah bana, emsalleri görülmemiş âyetler indirdi. (Tirmizi)"
Allahım, bizi ve neslimizi Nâs Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


Hased ettiğinde, hased edenin şerrinden

Ey insan! Gece ve gündüz, akşam ve sabah Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı bastığı zaman gecenin şerrinden ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden felak olan sabahın Rabbi olan Allah'a sığınmalıdır.
Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden sabahın Rabbi olan Allah'a sığınan insan, Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden dolayı kıskanıp hased edenin hased ettiğinde yine sabahın Rabbi olan Allah'a sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Ve hased ettiğinde, hased edenin şerrinden!” (Felak, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi hased ettiğinde, hased edenin şerrinden daima muhafaza eyle.. Âmin..

Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden

Ey insan! Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden gece ve gündüz, akşam ve sabah, felak olan sabahın Rabbi olan Allah'a sığınmalıdır. Karanlığı ortalığı basıp gündüzün eserlerini örttüğü zaman gecenin şerrinden Allah'a sığınmalıdır.
Karanlığı bastığı zaman, gecenin şerrinden sabahın Rabbi olan Allah'a sığınan insan, gece gündüz insanların şerri için çabalayan düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden yine sabahın Rabbi olan Allah'a sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Ve düğümlere üfleyen (büyücü)lerin şerrinden!” (Felak, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden daima muhafaza eyle.. Âmin..

15 Ağustos 2014 Cuma

Karanlığı bastığı zaman, gecenin şerrinden

Ey insan! Gece ve gündüz, akşam ve sabah kendine has hayır ve şerlere sahib ve mazhar olabilir. Allah'ın yarattığı şeylerin hayır ve şer cihetleri vardır. Öyle ise insan sabahın Rabbi olan Allah'a, yarattığı şeylerin şerrinden sığınmalıdır.
Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden Allah'a sığınan insan, karanlığın gündüzü örttüğü zaman da geceden gelebilecek bütün şerlerden de Allah'a sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Ve karanlığı bastığı zaman, gecenin şerrinden!” (Felak, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi karanlığı bastığı zaman, gecenin şerrinden muhafaza eyle.. Âmin..

Yarattığı şeylerin şerrinden

Ey insan! Gecenin ve gündüzün, akşamın ve sabahın şer ve şerlilerinden sığınılacak tek melce ve kale Allah'ın hıfzı ve emanıdır.
Allah'ın yarattığı şeylerin hayır ve şer cihetleri vardır. Ateşin hem hayır ve şer ciheti olduğu gibi. Öyle ise insan Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden Allah'a sığınmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Yarattığı şeylerin şerrinden!” (Felak, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi yarattığın şeylerin şerrinden daima muhafaza eyle.. Âmin..

Sabahın Rabbine sığınırım de

Ey insan! Gecenin ve gündüzün, akşamın ve sabahın Rabbi Allah'dır. Gece ve gündüz, akşam ve sabah hayır ve şer için bir cevalandır.
Akşam gece olup gece son bularak sabaha ve gündüze döner. Gecenin ve gündüzün, akşamın ve sabahın şerrinden ve şerlilerinden daima Allah'a sığınmalıdır ki Allah, sabahın Rabbine sığınılmasını emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “Felak’ın (sabahın) Rabbine sığınırım!” (Felak, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi akşamın ve sabahın şerlerinden ve şerlilerinden daima Sana sığınanlardan ve hıfz u emanında olanlardan eyle.. Âmin..

Emsali görülmemiş birinci sure, Felak Suresi

Ey insan! Felak Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 113. suresi olup 20. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 5 âyettir.
Surede Allah; insandan Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı ortalığı basan gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve hased ettiğinde hased edenin şerrinden felak olan sabahın Rabbi olan Allah'a sığınmasını emreder.
Peygamber Efendimiz (asm) iki muhafaza edici sureden birincisi olan Felak Suresi ve kardeşinin faziletinden bize şöyle haber verir: "Allah bana, emsalleri görülmemiş âyetler indirdi. (Tirmizi)"
Allahım, bizi ve neslimizi Felak Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


14 Ağustos 2014 Perşembe

O’na hiçbir şey denk olmamıştır

Ey insan! Zerreden şemse, çiçekten bahara, atomdan galaksiye kadar herşeyi nizam ve intizam içinde idare eden Allah Ehad'dır ve birdir. Allah, herşey kendisine muhtac olduğu halde kendisi hiçbir şeye muhtac olmayan Samed'dir. Faniler gibi doğurmamış ve doğurulmamıştır.
Ehad ve Samed olan, doğurmayan ve doğurulmayan Allah'a fiil ve icraatinde, isim ve sıfatlarında denk olan hiçbir şey yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Ve O’na hiçbir şey denk olmamıştır!” (İhlas, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kendine yakın kıldığın kullarından eyle.. Âmin..

Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır

Ey insan! Kâinatta görünen ve devam eden düzen, nizam ve intizam ancak bir elden ve iradeden çıkabilir. Aksi takdirde düzensizlikler ve intizamsızlık baş gösterecek ve kâinattadaki düzen fesada uğrayacaktır. Ayrıca kâinatı idare eden Zat, bütün ihtiyacları bilecek, işitecek ve karşılayacak ki düzen devam etsin. Bütün ihtiyacları karşılamak ise ancak hiçbir şeye muhtac olmayan, zenginliği sonsuz bir Zat olmakla olabilir. Demek Allah Ehad ve bir olduğu gibi aynı zamanda Samed'dir.
Ehad ve Samed olmayan birisi ilah olamadığı gibi neslinin devamı için doğurmaya muhtac olan ve bir başkası tarafından doğurulan da ilah olamaz. Allah Ehad ve Samed olduğu gibi doğurmamış ve doğurulmamıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır!” (İhlas, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi Seni hakkıyla tanıyan bir kul eyle.. Âmin..

Allah Samed'dir

Ey insan! En münferid bir fiilden en küllî ve mürekkeb fiile, en küçük zerreden en büyük kütle olan güneşe, en küçük sistemden en büyük galaksiye ve âleme kadar herşeyi elinde ve iradesinde tutan Allah Ehad'dır, birdir.
Herşeyi bilen ve yaratan Allah, herşeyden münezzeh olduğu gibi muhtac da değildir. Aksine herşey, herşeyinde ve halinde her yerde ve her anda hazır ve nazır ve bir olan Allah'a muhtacdır ki Allah Samed'dir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Allah, Sameddir (herşey her cihetle O’na muhtaç olduğu hâlde, O hiçbir şeye muhtaç olmayandır)!” (İhlas, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi Senden gayriye muhtac eyleme.. Âmin..

13 Ağustos 2014 Çarşamba

De ki: “O Allah, birdir!"

Ey insan! En küçük bir zerreden en büyük bir şemse, mikroptan gergedana, bir çiçekten koca bir bahara, atomdan galaksiye kadar herşeydeki intizam ve nizam ancak herşeye bir bakan, beraber bakan bir nazar, irade, kudret ve hikmetle mümkündür.
Herşeyi bir ilaha ve puta havale eden müşriklere karşı herşeyi bir merkezden kolayca idare eden Allah'ın ehadiyetine ve birliğine Allah dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “O Allah, Ehad’dir (birdir)!” (İhlas, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi varlığına ve birliğine hakka'l-yakin iman edenlerden eyle.. Âmin..

Allah'ın birliğini anlatan sure, İhlas Suresi

Ey insan! İhlas Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 112. suresi olup 22. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 4 âyettir.
Surede Allah; Allah'ın isim ve sıfatlarında yanılan müşriklere Allah'ın Ehad ve bir, herşeyin Allah'a muhtac olup Allah'ın hiçbir şeye muhtac olmayan Samed olduğunun, doğanların ve doğuranların ilah olamayacağını beyan için doğurmadığının ve doğurulmadığının ve Allah'a denk hiçbir şeyin bulunmadığının söylenmesini ister ve emreder.
Hadsiz fazileti bulunan İhlas Suresi'nin faziletini Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Nefsim yed-i kudretinde (kudret elinde) olan Allah'a yemin ederim ki o sûre (İhlas Suresi) Kur'ân'ın üçte birine denktir. (Buhari)"
Allahım, bizi ve neslimizi İhlas Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


Boynunda bükülmüş bir ip ile girer

Ey insan! İslam'a şiddetli muhalefeti ve Peygamber Efendimize (asm) düşmanlık ve zulümde kocası Ebu Leheb'e yardımcı ve destekçi olan Ebu Leheb'in karısı kocası gibi alevli ateşe girecek ve kocasının azabını arttırmak ve ateşini alevlendirmek üzere odun hamalı olarak girecektir.
Kocasının ateşine odun taşımak üzere odun hamalı olacak olan Ebu Leheb'in karısı, zelil ve hakir bir şekilde boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde bulunacak ve ona o şekilde azab edilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Boynunda bükülmüş bir ip olduğu hâlde! (Tebbet, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünya ve ahirette zilletten ve hakirlikten muhafaza eyle.. Âmin..

Karısı odun hamalı olarak girecek

Ey insan! İslam'a ve Peygamber Efendimize (asm) hakareti ve muhalefetinin neticesi olarak Allah'ın bedduasına mazhar olan Ebu Leheb'in iki eli kurumuş, malı ve kazandığı dünya ve ahirette ona bir fayda vermemiştir.
İslam'a muhalefeti ve Peygamber Efendimize (asm) düşmanlığı ve zulmü neticesi ve cezası olarak alevli bir ateşe girecek ve kendisine zulüm ve hakarette yardım eden karısı da ateşini alevlendirmek üzere odun hamalı olarak ateşe girmekle cezalandırılacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir:  "Karısı da! Odun hamalı olarak! (Tebbet, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cehennemden muhafaza eyle.. Âmin..

12 Ağustos 2014 Salı

O, alevli bir ateşe girecektir

Ey insan! Ateşin babası olan Ebu Leheb'in iki eli Allah'ın bedduası ile kurumuş ve malı ve kazandığı dünya ve ahirette kendisine bir fayda vermemiştir.
Ebu Leheb'in ateşin babası manasına gelen lakabı, Peygamber Efendimize (asm) ve İslam'a olan muhalefet ve hakaretinin neticesi ve cezası olarak ahirette tahakkuk edecek, alevli bir ateşe girecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) alevli bir ateşe girecektir! (Tebbet, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünya ve ahirette ateşin her nevinden muhafaza eyle.. Âmin..

Ona, ne malı fayda verdi ne de kazandığı

Ey insan! Allah'ın bedduasına mazhar ve masadak olan Ebu Leheb'in iki eli kurumuş, güç ve iktidarı kaybetmiştir.
Ebu Leheb'in dünyada kazanmış olduğu malı ve ameli neticesiz kalmış, kendisine ne dünyada ne de ahirette bir fayda vermeden heba olup gitmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ona, ne malı fayda verdi ne de kazandığı! (Tebbet, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi malı ve kazandığı dünya ve ahirette fayda verenlerden eyle.. Âmin..

Ebû Leheb’in iki eli kurusun

Ey insan! Peygamber Efendimizin (asm) gizli ve açıktan insanları İslam'a davet ettiği dönemlerde hem Peygamber Efendimize (asm) hem de İslam'a muhalefet ve zulüm eden ve Müslümanlar tarafından "ateşin babası" lakabı verilen Ebu Leheb ve karısıdır.
Peygamber Efendimize (asm) karşı hakareti ve zulmüne karşılık Allah, iki elinin kuruması için Ebu Leheb'e bedduada bulunmuş ve bu bedduanın neticesinde Ebu Leheb'in iki eli de kurumuş, elim bir hastalık sonucu ölmüştür. Onun bu hali ve akıbeti Peygamber Efendimiz (asm) ve İslam düşmanlarına bir ders ve ibrettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ebû Leheb’in iki eli kurusun; kurudu da! (Tebbet, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi hayır ve hidayetten ayırma.. Âmin..

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Ebu Leheb'in akıbetini bildiren sure, Tebbet Suresi

Ey insan! Tebbet Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 111. suresi olup 6. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 5 âyettir.
Surede Allah; Ebu Leheb'in iki elinin kuruduğunu, mal ve kazandığının bir fayda vermediğini, alevli bir ateşe gireceğini, karısının da odun hamalı olarak boynunda bükülmüş bir ip ile gireceğini haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Tebbet Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


Hamd ile tesbih et ve mağfiret dile

Ey insan! Allah'ın hidayet ve inayet yardımı gelecek ve insanların akıl, kalb ve ruhları Allah'ın izniyle iman ve Kur'ân hakikatleriyle fethedilerek insanlar bölük bölük Allah'ın dini İslam'a gireceklerdir.
Allah'ın yardım ve fethi ile insanların İslam'a bölük bölük girdiklerinde Müslümanlara düşen Allah'a böyle bir nimeti ihsan ettiği için hamd ederek kusurlardan beri olan Allah'ı tesbih etmek ve bu yolda yapılan hatalardan dolayı tevbeleri çok kabul eden Tevvab olan Allah'dan mağfiret dilemektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık Rabbine hamd ile tesbîh et ve O’ndan mağfiret dile! Çünki O, Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden)dir. (Nasr, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi Sana hamd ile tesbih eden ve hatalarından mağfiret dileyenlerden eyle.. Âmin..

Bölük bölük Allah'ın dinin girenleri gördüğünde

Ey insan! Allah, hidayet ve inayet ile Müslümanlara yardım ve insanların kalb, ruh ve akıllarını iman ve Kur'ân hakikatleri ve nurları ile fethedecektir.
Allah'ın hidayet ve hidayet yardımı ve kalb ve akıllarını fetih ile insanlar, Müslümanlarda İslam'ın kemalatını görmeleri ile bölük bölük Allah'ın dini İslam'a gireceklerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve insanları bölük bölük Allah’ın dînine girerken gördüğün (zaman)! (Nasr, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi insanların bölük bölük dinin İslam'a girmesine vesile eyle.. Âmin..

Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman

Ey insan! İttihad-ı İslam tesis edilip İslam'ın ve Müslümanların izzetinin muhafaza edilmesi ve insanlar İslam'ın kemalatını Müslümanların üzerinde görerek bölük bölük İslam'a gireceklerdir.
İslam'ın izzetinin hakkıyla muhafazası ve insanların bölük bölük İslam'a girmesi Allah'ın yardımının geldiği ve Allah'ın izniyle kalblerin ve akılların fethedildiği zamandır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah’ın nasr’ı (yardımı) ve fetih geldiği zaman! (Nasr, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi yardımına ve fethine vesile eyle.. Âmin..

10 Ağustos 2014 Pazar

Nusret ve fethi haber veren sure, Nasr Suresi

Ey insan! Nasr Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 110. suresi olup 114. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 3 âyettir.
Surede Allah; Allah'ın yardım ve fethinin geleceğini ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine gireceğini, o zaman bu nimetleri ihsan eden Allah'ı hamd ile tesbih etmeyi ve hatalardan dolayı Tevvab olan Allah'dan mağfiret dilemeyi emir ve haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Nasr Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar eyle.. Âmin..


Sizin dininiz size, benim dinim banadır

Ey insan! Allah mü'minlerden ruhlarında hayra ve hidayete kabiliyeti kalmayan kâfirlere hitab edilerek onların taptıklarına tapılmadığını ve onların da mü'minlerin ibadet ettiği Allah'a ibadet edici olmadıklarını iki kez teyid ile ilan edilmesini ister ve emreder.
Kâfirlerin taptıklarına tapılmadığını ve onların da Allah'a ibadet edici olmadıklarını teyid ederek kâfirlere ilan edilmesini isteyen Allah, son olarak kâfirlerin dinlerinin onlara olduğunu ve mü'minlerin dininin ise kendilerine olduğunu beyan ile ilan edilmesini mü'minlerden ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Sizin dîniniz size, benim dînim banadır!” (Kâfirun, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi dini yalnız Sana has kılan ve yalnız Sana ibadet edenlerden eyle.. Âmin..

Benim ibadet ettiğime ibadet edici değilsiniz

Ey insan! Hayra ve hidayete kabiliyeti kalmayan kâfirlere, onların ilahlarına tapılmadığını ve onların da Allah'a ibadet edici olmadıklarını ilan edilmesini Allah mü'minlerden ister.
Kâfirlerin taptıklarına tapılmadığını bir kez daha mü'minlerden ilan edilmesini isteyen Allah, kâfirlerin de mü'minlerin ibadet ettiği Allah'a ibadet edici olmadıklarını yine teyid ederek bir kez daha ilan edilmesini mü'minlerden ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Siz de (benim) ibâdet etmekte olduğuma ibâdet ediciler değilsiniz!” (Kâfirun, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi sadece Sana ibadet ediciler eyle.. Âmin..

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Ben de taptıklarınıza ibadet edici değilim

Ey insan! Kalblerinde hidayet ve hayra bir kabiliyet ve liyakat kalmayan kâfirlere karşı son kez hitab edilerek onların taptıkları putlara tapılmadığını ve onların da mü'minlerin ibadet ettiği Allah'a ibadet edici olmadıklarını onlara söylenmesini Allah mü'minlere emreder.
Mü'minlerin ibadet ettiği Allah'a ibadet edici olmayan ve putlara ve hayalî ilahlara tapan kâfirlerin putlarına ve hayalî ilahlarına tapılmadığını bir kez daha ilan edilmesini Allah mü'minlerden ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Ben de (sizin) taptıklarınıza ibâdet edici değilim!” (Kâfirun, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlerin taptıklarına ibadet edenlerden eyleme.. Âmin..

Siz Allah'a ibadet ediciler değilsiniz

Ey insan! Ruhlarında bir hayra ve hidayete kabiliyeti ve liyakati kalmayan kâfirlere karşı Allah, son kez hitab edilmesini isteyerek onların taptıklarına tapılmadığını ilan edilmesini emreder.
Kâfirlerin taptıklarına tapılmadığını ilandan sonra kâfirlerin de mü'minlerin ibadet ettiği Allah'a ibadet edici olmadıklarını, onların ibadet ettikleri putların Allah'ın yerine konulamayacağını ilan edilmesini Allah yine mü'minlerden ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“Siz de (benim) ibâdet etmekte olduğum (Allah)’a ibâdet ediciler değilsiniz!” (Kâfirun, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi yalnız Sana ibadet ediciler eyle.. Âmin..

Tapmakta olduğunuz şeylere tapmam

Ey insan! Küfründe inadlaşmış ve kemikleşmiş olan kâfirlere karşı Allah, onlarla ipleri atan son bir konuşmayı ve hitabı yapmayı istiyor.
Kâfirlere "ey kâfirler" diye hitab ederek onları son kez muhatab alıp onların mü'minleri küfre döndürmek için yaptıkları ısrarına karşı onların tapmakta olduğu şeylere asla tapılmayacağını ve onların putlarına kudsiyet verilmeyeceğini ilan edilmesini Allah mü'minlerden istiyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“(Sizin) tapmakta olduğunuz şeylere (ben) tapmam!” (Kâfirun, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlerin taptıklarına tapanlardan eyleme.. Âmin..

De ki: Ey kâfirler!

Ey insan! Dalalete ve hurafelere dalan ve saplanan insanları o esfel-i safilinden, aşağıların aşağısından kurtarmak ve doğru yola hidayet etmek üzere Allah, elinde beyanı mucize olan Kur'ân olduğu halde Peygamber Efendimizi (asm) gönderdi. Peygamber Efendimize (asm) itaat edenler mü'minler, itaat etmeyenler ise kâfirler namını aldılar.
Kâfirlerin hidayet davetine olumlu cevab vermeyip küfürlerinde ve günahlarında ısrar etmeleri ve ruhlarında hayrı kabule liyakatleri kalmayınca son sözü söylemek üzere Allah, Peygamber Efendimizden (asm) kâfirlere hitab etmesini istedi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "De ki: “Ey kâfirûn (kâfirler)!” (Kâfirun, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima mü'minlerden eyle.. Âmin..

8 Ağustos 2014 Cuma

Kâfirlere seslenen sure, Kâfirun Suresi

Ey insan! Kâfirun Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 109. suresi olup 18. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 6 âyettir.
Surede Allah; kâfirlere seslenerek onların tapmakta olduklarına tapmadığımızı ve ibadet etmediğimizi, onların da bizim ibadet ettiğimiz Allah'a ibadet etmeyeceklerini, teyid ederek söylememizi ve bizim dinimizin bize, onların dininin onlara olduğunu bildirmemizi ister ve emreder.
Peygamber Efendimiz (asm) Kâfirun Suresi'nin faziletini ve kıymetini bize şöyle haber verir: "Kim Kulyâ Suresi'ni okursa, ona Kur'ân-ı Kerim'in dörtte birini okumuş gibi sevab verilir. Ondan şeytanlar uzaklaşır, şirkten beri olur ve kıyâmetin şiddetinden emin olur."
Allahım, bizi ve neslimizi Kâfirun Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar ve nail eyle.. Âmin..