30 Haziran 2013 Pazar

Zinacı zina edenle evlensin

Ey insan! Zina Allah'ın nezdinde o kadar kötü bir amel ve fiildir ki Allah bu fiili işliyenlerin ancak birbiriyle evlenmesine müsaade etmiş. Daha sonra Nur Suresi'nin 32. âyetiyle bu hükmü kaldırmıştır.
Demek Aziz Allah mü'minleri temizlemek ister. Temiz kalmalarını ve zina tuzağına düşmemelerini ister ki cezayı çok ağır tutarak yaklaşılmamasını bekler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "Zinâ eden erkek, zinâ eden bir kadından veya müşrik olan bir kadından başkasıyla evlenemez. Zinâ eden bir kadına gelince, zinâ eden bir erkekten veya müşrik olan bir erkekten başkası onunla evlenemez. Bu, mü’minlere haram kılınmıştır. (Nur, 3)"
Allahım, başta zina olmak üzere senin razı olmadığın bütün amel ve fiillerden sana sığınırım.

Zinadan caydırmanın yolu

Ey insan! Aile müessesi toplumun en önemli çekirdeğidir. Anne, baba ve çocuklardan meydana gelen aile hayatı sağlam olursa, nesiller vesilesiyle toplumun da geleceği sağlam olur. 
Öyle ki Allah aileyi ayakta tutmak için boşanmayı helal kıldığı halde hoşnud ve razı olmamıştır.
Zina ve zinaya götüren yollar, ailenin temeline bir nevi dinamit koymaktır. Aileyi ortadan kaldırmaya, bu vesileyle toplumu yıkmaya çalışmak bir nevi anarşistliktir. Şeytanın sinsi bir planıdır.
Bekar gençlerin evlendirilmesi bu zina tuzağına karşı bir seddir. Bu sed kurulmadığında bazı gençler bu tuzağa düşmekte, neticesinde hem kendi sağlığı gidebilmekte hem sağlıklı aile kurulamamakta hem de zina çocukları meydana gelebilmektedir.
Allah o bekar gençleri bu zina tuzağından sakındırmak için caydırıcı bir cezanın tatbik edilmesini istemiştir.
Allah bu had cezasının tatbikini bize şu âyetle haber vermektedir: "Zinâ eden kadın ile zinâ eden erkeğin her birine yüzer sopa vurun; eğer Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, Allah’ın cezâsı(nı tatbik) husûsunda o ikisine karşı bir acıma duygusu, artık size mâni‘ olmasın! Mü’minlerden bir topluluk da o ikisinin cezâsına şâhid olsun! (Nur, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi zina tuzağından muhafaza eyle.. Âmin..

Kardeşine yardım et

Ey insan! Allah Müslümanları kardeş kılmıştır. Bu değişmez bir hakikattir. İster nesebî olsun, ister dinî olsun insan kardeşine yardım etmelidir. Kardeş kardeşine yardım etmiyorsa zaten kardeşliğin hakkını yerine getirmiyor demektir.
Kardeş mazlumsa zaten yardım etmek gerekir ki onu zulümden kurtarasın. Eğer kardeşin zalim ise ona yardımın onu zulümden alıkoymandır. 
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Kardeşine zâlim de olsa mazlum da olsa yardım et. “Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim?” diye sorulmuştu. “Onu zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır” buyurdu. (Buhârî)"
Ey Yüce Allahım, bizi ve neslimizi daima kardeşine yardım edenlerden eyle.. Âmin..

Kur'ân mübarek bir zikirdir

Ey insan! Allah sana öyle bir kitab gönderdi ki senin hem dünyada hem de ahirette yol haritan ve rehberindir. Kur'ân fikir kitabı olduğu gibi zikir kitabıdır da. 
Bu Kur'ân'ı Allah indirdi, ey insan sana değer vererek, muhatab kabul ederek.  
Allah Kur'ân-ı Kerim'de kendini zikrettiği gibi seni de zikrediyor.
Böyle iken sen Kur'ân'ı inkâr edenlerden misin? Öyle ise seni büyük bir ateş çağırıyor. Ve seni birgün yutacak.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber veriyor: "İşte bu (Kur’ân) da, mübârek bir zikirdir ki onu (biz) indirdik. Şimdi siz onu inkâr edenler misiniz? (Enbiyâ, 50)"
Allahım, bu mübarek zikir kitabından bizi ve neslimizi daima müstefid eyle.. Âmin..

29 Haziran 2013 Cumartesi

Onun hükümlerini farz kıldık

Ey insan! Allah sana öyle bir sure indirdi ki içindekileri farz kıldı. Onda senin için apaçık âyetler vardır. Dikkatlice oku ve iyice anla ki bu surenin her bir âyetinde senin için bir hüküm, bir ibret vardır. Allah'ın rızasına götüren bir yol, şeytanın önünü kesen bir sed vardır.
Bu sure Nur Suresi'dir. Medine'de nazil olmuştur. 64 âyettir. 
Allah'ın farzlarını bu surede bulacaksın. Ondan nice ibretler alacaksın. 
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "(Bu) bir sûredir ki, onu indirdik ve onu(n hükümlerini) farz kıldık; ve onda apaçık âyetler indirdik. Tâ ki siz ibret alasınız! (Nur, 1)"
Allahım, zihnimi Kur'ân'ın nurlarına aç ki anlayayım, kalbime kuvvet ver ki hıfz ve tatbik edeyim. Âmin..

Burnu sürtülsün

Ey insan! Allah cennete girmen için nice imkânlar ve fırsatlar vermiş. Ki Allah mübarek gün ve geceler, mekânlar, vakitler vermiş. Her birinde ayrı ayrı cenneti kazanma fırsatın var.
Allah'ın insana verdiği bu fırsatlardan birisi de ihtiyar anne ve babasının rızasını kazanmaktır. Anne babandan her ikisinin veya birisinin ihtiyarlığına ulaşırsan onların rızasını kazanmaya çalış. Zira Allah'ın rızası anne babanın rızasındadır. Aksi takdirde burnu sürtülenlerden olursun. 
Bu husus Peygamber Efendimize (asm) sorulmuş. Şöyle ki: "Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Resûlü, diye sorulunca şöyle izahta bulundular: “Anne ve babasından her ikisi veya sadece birinin ihtiyarlığına ulaşdığı halde cennete giremeyenin. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi anne babamızın rızasını tahsil etmeyi nasib eyle.. Âmin..

Yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz

Ey insan! Allah sana mal verdiyse, elbette şükrünü de ister. Malın şükrü ise Allah yolunda sarfetmekle mümkündür. Zenginliğin şükrü fakiri ve yoksulu yedirmekle mümkündür. 
Öyle ise malın ve zenginliğin varsa yoksulu yedir ki şükrünü eda edesin. Şükür ise mal ve zenginliğini arttırır. 
Fakat, insanlara bakıyoruz. Ne yoksulu yediriyor ne de yedirmeye teşvik ediyor. 
Miras helaldir. Fakat haram ve hile yoluyla olmamalı. Yine bir kısım insanlar hırs ile kardeşinin ve yetimin mirasına göz dikiyor da helal haram demeden yiyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber veriyor: "Yoksulu yedirmeye, birbirinizi teşvîk etmiyorsunuz! Hem mîrâsı, helâl haram demeyen bir yiyişle yiyorsunuz! (Fecr 18-19)"
Allahım, bizi ve neslimizi yoksulu yedirenlerden eyle ve miras dahi olsa helalini umanlardan eyle.. Âmin..

28 Haziran 2013 Cuma

Herşeyin iç yüzü Allah'ın elindedir

Ey insan! Allah bir şeyi dilediğinde ona sadece ol der, o da oluverir. Allah dilediğini yaratırken üzerinde binbir esmasının nakışlarını gösterir. Öyle nakşeder ki sanatını gören gözlere maşaallah, barekallah demeye mecbur eder, hayran bırakır. 
Bir göz kusur aramak için bütün kâinata baksa, birşey bulamadan yorgun olarak sahibine döner. İşte Allah bütün kusurlardan münezzehtir. Eşyanın dış yüzünde sebebler perde iken iç yüzü olan meleküt ciheti paktır, münezzeh olan Allah'ın elindedir. O yüzde hiçbir sebeb yoktur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte münezzehtir O (Allah) ki, herşeyin melekûtu (gerçek mülkü ve tasarrufu) O’nun elindedir ve ancak O’na döndürüleceksiniz. (Yasin, 83)"
Allahım, seni bütün kusurlardan tenzih ederim. Bütün kusurlar sebeblerin cari olduğu mülk cihetindedir. 
Allahım, bizim hem mülkümüzü hem de melekütümüzü temiz eyle.. Âmin..

Ol der, hemen oluverir

Ey insan! Allah gökleri, yeri ve içindekileri mükemmel bir şekilde ve surette yaratmıştır. Bu yaratma her an mükemmel bir şekilde devam etmektedir.
Yerde bir ağacın bir zerresinde devam eden hallakiyet, semadaki bir melekte de devam etmektedir. İnsanın bir hücresinde yaratılış, aynen yüz trilyon hücresinde de devam etmektedir. Aynı anda bütün insanlarda bu yaratılış ve hallakiyet gerçekleşmektedir.
Bunun gibi bütün kâinatın her bir noktasında aynı anda hallakiyet ve yaratılış devam etmektedir. 
Her şeyi Allah ol emriyle yapmakta ve yaratmaktadır. Bu kadar kolaydır bu yaratılış. Zira herşey, küçük büyük, ağır hafif herşey Allah'ın kudretine karşı eşittir, birbirnden farksızdır.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Bir şeyi(n olmasını) dilediği zaman, O’nun emri, ona sâdece “Ol!” demektir, (o da) hemen oluverir. (Yasin, 82)"
Allahım, senin bu kusursuz ve sonsuz kudretin karşısında kemal-i hürmetle rüku ve secde ederim.

Kur'ân'da mahir olan

Ey insan! Senin için indirilen Kur'ân, yine seni kıymetlendirmektedir. Sen Kur'ân'a yaklaştıkça değerin artar.
Allah için Kur'ân'da için mahir olmaya çalış. Hıfzına o hazineleri al ki bir nevi yaşayan Kur'ân ol. Okuyuşunu güzel yap ki senin de Kur'ân'a verdiğin kıymet belli olsun.
Bu sayılanlara sahib olursan yol arkadaşların Sefere denilen melekler olduğunu Peygamber Efendimizden (asm) öğreniyoruz. 
Ayrıca Kur'ân'ı zor okuyorum, kekeleyerek okuyorum diyorsan, bil ki senin sevabın normal okuyana göre iki kattır. 
Bu hususları Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor: "Kur’ân’da mâhir olan, hıfzını ve okuyuşunu güzel yapan, Sefere denilen kerîm ve mutî‘ meleklerle berâber olacaktır. Kur’ân’ı kekeleyerek, zorlukla okuyana iki sevab vardır. (Buhârî)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'da mahir, hafız olan ve güzel okuyanlardan eyle.. Âmin..

Kur'ân'ı kısım kısım indirdik

Ey insan! Bazı ehl-i dalalet Kur'ân'ın bir defada tamamen indirilmesi gerektiğini savunmuşlar. Bu dünyada bir defada tamamen olan birşey var mı? Eğer herşey birden olsaydı Kur'ân'ı da Allah bir defada indirirdi.
Dünyada herşey hikmete bağlı olduğu için Kur'ân da insanlara rehber olması için bir nüzul sebebiyle kısım kısım indirilmiştir. 
Allah bu hikmeti şu âyetle bize haber vermektedir: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz ki, Kur’ân’ı sana (hikmetli bir şekilde) kısım kısım indirdik! (İnsan, 23)"
Allahım, bizim ve neslimizim Kur'ân'dan istifadesini ve hissesini ziyade eyle.. Âmin.. Ve bizi Kur'ân'ın hikmet ve sırlarına vakıf eyle.. Âmin..

27 Haziran 2013 Perşembe

Gökleri ve yeri yaratan insanı tekrar yaratır

Ey insan! Sen de anladın ki insanı ilk defa bulanık bir sudan yaratan Allah ikinci defa daha çürümüş kemiklerden yaratabilir.
Şimdi göklere, yere ve içindekilere bir bak. Allah onları nasıl yaratmış? Müdhiş bir kuvvet ve ilim onlarda aşikâre görünüyor. Gökleri, yeri ve onların içindekileri böyle harika bir ilim ve kudretle yaratan O Allah, elbette insanları benzer olarak ahirette de yaratır. Çünkü insanı yaratmak, bizim nazarımızda kâniatı yaratmaktan çok daha kolaydır. 
Gökleri ve yeri ve onların içindekileri yaratan Allah'tır. Durmadan nice mahlukatı yaratıyor. Yeni suretler giydiriyor. Demek oluyor ki Allah insanı da tekrar yaratmaya kadirdir.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber veriyor: "Gökleri ve yeri yaratan, onların (o insanların) benzerini de yaratmaya kadir değil midir? Evet (kadirdir)! Çünki O, Hallâk (herşeyi çokça yaratan)dır, Alîm (hakkıyla bilen)dir. (Yasin, 81)"
Allahım, sen herşeyi yaratmaya kadirsin. Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin.

Yeşil ağaçtan çıkan ateş

Ey insan! Allah ölü ağaçtan ateş gibi hayat fışkıran yemyeşil ağaçlar çıkarır, yaratır. Gözünle görmesen, sana deseler, ölü ağaçtan yeşil ağaç çıkıyor. Elbette o dar aklına sığıştıramayacağın için inkar ederdin.
Bunun gibi Allah'ın çürümüş kemiklerden diri bedenlerin çıkacağını aklına sığıştıramadığın için inkar ediyorsun. 
Allah iki ağaca, merh ve afar ağaçlarına, öyle bir hususiyet vermiş ki yeşil iken ve üzerlerinde su aktığı halde birbirine sürtününce ateş aldığını biliyorsun.
Sonra yeşil ağaçların çürüyüp asırlar sonra petrole dönüştüğünü ve onu da yaktığını fen ile biliyorsun.
Demek çürümüş kemikleri Allah'ın dirilteceğine iman et, numunesi olan şeyde şübheye düşme.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "O ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, işte siz ondan yakıp duruyorsunuz. (Yasin, 80)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima seni tasdik edenlerden eyle.. Âmin.

İlk defa yaratan diriltecek

Ey insan! Çürümüş kemikleri kim diriltecek diyen gafili gördün mü? Kendi yaratılışını unutmuş da bize misal getiriyor. 
Allah'ın kudretinden gafil olmuş. İlk defa nasıl ve neyden yaratıldığını unutmuş. 
Allah, ilk defa yarattığı gibi ikinci defa daha yaratmaya kadirdir. Her türlü yaratmayı hakkıyla bilen hakkında şübhe olmaz ve olmamalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber veriyor: "De ki: Onları ilk def‘a yaratan, (yine) onları diriltecek! Çünki O, her türlü (mahlûku ve onları) yaratmayı hakkıyla bilendir. (Yasin, 79)"
Allahım, bizi ve neslimizi ilk defa müslüman olarak yarattığın gibi ahirette de müslüman olarak yarat.. Âmin..

Çocuk cennet kokusundandır

Ey insan! Allah seni bir ana-babadan dünyaya getirdi. Seni onlara çocuk eylediği gibi aynı yolla sana da çocuk verdi. Çocuk senin neslindir. Hayatının bir neticesidir. Amel defterinin kapanmaması için bir vesiledir. 
Allah'ın büyük bir ihsanıdır çocuk. Öyle de çocuk cennet kokularındandır. O çocuk senin himayene verilmiş. Ona şefkat göster. Onu kokla ki hem cennetin kokusunu duyasın hem de cennete iştiyakın artsın.
Bu hususu Allah Resulü Peygamber Efendimiz (asm) biz şöyle haber vermektedir: "Çocuk cennet kokusundandır. (Râmûzü’l-Ehâdîs)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu cennet kokusundan mahrum eyleme.. Âmin..

Şükrederseniz arttırırım

Ey insan! Allah sana nice nimetler vermiştir. Başta hayat vermiş; insanlık vermiş; kalb, akıl, fikir ve vicdan vermiş; sağlık ve afiyet vermiş; gençlik ve mal vermiş. Daha nice nimetler vermiştir. Elbette nimette nimeti veren Allah'ı görmelisin. Hakikî nimet verenin Allah olduğunu bilmelisin ve sadece  Allah'a şükrünü yapmalısın. 
Şükür, elbette o nimeti veren Allah'a bir nevi mukabeledir. Allah şükredenin nimetini arttırır. Öyle ise nimeti ve nimet vereni düşünüp şükret.
Bu kadar nimete şükür yerine nankörlük edersen, elbette hem dünyada hem de ahirette pek şiddetli azaba uğrarsın.
Bu hususu bize Allah şu âyetle haber vermektedir: "Eğer şükrederseniz, muhakkak size (ni‘metimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz, şübhesiz ki azâbım pek şiddetlidir! (İbrâhîm, 7)"
Ey Yüce Allahım, verdiğin bütün nimetlere nasıl şükür edilmesi gerekiyorsa bizden öyle kabul eyle.. Bizi ve neslimizi daima şükredenlerden eyle.. Âmin..

26 Haziran 2013 Çarşamba

Şu kemikleri kim diriltecek?

Ey insan! Allah seni hiçten, bir damla hakir sudan yarattı. Bir damla hakir suya anne karnında şekil ve suret verdi. Sonra sana hayat üfledi ve insan kıldı. Bu ilk yaratılışı şimdi hem fen hem de görüntülü olarak bilmektesin. İnkâr da edemezsin.
Ölüm ile bir damla hakir su gibi toprağa atılacaksın. Sonra mahşere uygun olarak tekrar yaratılacaksın. Bu ikinci yaratılışa, birinci yaratılış gibi inan. 
Birinci yaratılışı yapan Allah, elbette ikinci yaratılışa da muktedirdir. Fakat ilk yaratılışını unutan insan, çürümüş kemiklerin ikinci yaratılışla ayağa kalkacağını aklına sığdıramaz ve inkâr eder.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Kendi yaratılışını unuttu da bize bir misâl getirdi: “Onlar çürümüş olduğu hâlde, şu kemikleri kim diriltecek?” dedi. (Yasin, 78)"
Elbette ilk yaratılışı yapan Allah, ikinci yaratılışı da yapacaktır.
İnsanı en güzel surette yaratan Allahım, bizi ve neslimizi kendinden gafil kılma.. Âmin..

İhtiyar kadınların dini

Ey insan! Vaktin öyle bir zamana denk geldi ki insanlığın en dehşetli zamanıdır. Bu ahirzaman insanların fesada ve gaflete düştüğü, Allah'ı bildiği halde sefahat ve isyanda ömür geçirdiği, bidat ve dalalet vadilerinde istikametinden saptığı müdhiş bir zamandır.
Böyle bir zamanda insanın hidayeti için Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Dindar ihtiyar kadınların dinine tâbi‘ olun.  (Keşfü’l-Hafâ)". Zira ihtiyar dindar kadınlar acz ve şefkatleriyle bu seviyeyi kazanmaktadırlar.
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise mazhar eyle.. Âmin..

Allah hakkıyla haberdardır

Ey insan! Sen başıboş değilsin. Bir vazifen var. Öyle ise vazifene göre hareket et. Allah ne yapıyorsan haberdardır. 
Bütün iyiliklerin kaydediliyor. Buna mukabil kötülüklerin de kaydediliyor. Öyle ise nefsini değil, kalbini ve vicdanını dinle, aklınla doğruyu seç. Fitneye ve fesada âlet olma. Allah yaptıklarından hakkıyla  haberdardır.
Bu hususu bize Allah  (cc) şu âyetle haber vermektedir: "Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Âl-i İmrân, 153)"
Ey Habir olan Allahım, bizi ve neslimizi bu âyetin şuuruyla hareket edenlerden eyle.. Âmin.

İnsanın en güzel hali: İslam

Ey insan! Peygamberin (asm) dini Kur'ân'dır. Kur'ân'ın maksadının bir esası da İslâm'ın beş rüknü ve şartıdır. İslâm ise Allah'a teslim olmak, hakka taraftar olmaktır. İslamiyet en büyük insanlıktır. Beş şartı şudur:
Kelime-i Şehadet getirmek, Allah'a imanın ve Resule itaatin ikrarıdır. Hayatımın her safhasında Allah'a ve Resulüne itaat edeceğim demektir. Büyük bir sözleşmedir.
Namaz kılmak, Allah'a iman ve itaat etmenin en büyük göstergesidir. Allah ile irtibat ve bağlantı kurmanın, Allah'a asker olmanın ifadesidir.
Oruç tutmak, Allah'a isyan etmek isteyen nefsi dizginleyip Allah'a itaatini sağlayarak diğer insanların halini anlamaya çalışıp toplumun kaynaşmasına vesile olmanın ifadesidir.
Zekat vermek, Allah'ın verdiği malı yine Allah'ın rızası dairesinde sarf etmenin en büyük ifadesidir. Diğer insanların geçimiyle ilgilenerek toplumsal barışa hizmet etmektir.
Hacca gitmek, nefsin Allah'a itaatinin ve diğer insanlarla bir bütün ve kardeş olduğunun büyük bir ifadesidir.
Demek İslam Allah'a teslim ve taraftar olmaktır. Bu ise nefsin en güzel halidir. İslamiyet büyük bir insanlıktır. İnsanların ve toplumların birlikte yaşamasının ve asayişin sırrıdır.
Öyle ise herkes İslam'dan hissesini ziyade kılsın ki bu büyük insanlık olan İslamiyet'ten istifadesini ve insanlığa katkısını arttırsın. İnşaallah hem insanlar nezdinden hem de Allah katında makbul bir insan olsun.

25 Haziran 2013 Salı

İman, insanı maksada götürür

Ey insan! Kur'ân'ın maksadının bir esası olan iman esasları insanı saadete götürür. Şöyle ki:
Allah'a iman, insanı insan eder, diğer mahlukata köle olmaktan kurtarır. 
Meleklere iman, kanunların başıboş olmayıp meleklerin memurları olduğunu bilmeyi ve insana bir nevi ünsiyet verir, vahşetten kurtarır.
Kitablara iman, Allah'ın muhatabının insan olup insanların başıboş bırakılmayarak ilimle ilerleyeceğini ve maksada ulaşacağını gösterir.
Peygamberlere iman, insanı batıl ve dalalete ve şeytana aldanmasını önlemek ve Allah'a yönelmesine vesiledir.
Ahirete iman, insanın başıboş olmayıp yaptığı ibadetin boşu boşuna olmadığını ve kendisi için ebedin hazırlandığını gösterip dünyaya aldanmaktan kurtarır.
Kadere iman, hadiselerin Allah'ın takdiriyle olduğunu, asıl meded beklenecek mercinin Allah olduğunu telkin eder.
Hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman, insanın hayrın veya şerrin yaratılmasında bir tesirinin olmadığını, sadece tercih edebildiğini gösterir. Mesuliyetini hatırlatır.
Bu altı esas insanı insan yapan esaslardır. İnsanın manevî hayatını besler. Huzur ve saadete erdirir.

Peygamberin dini Kur'ân

Ey insan! İslam Allah katındaki makbul dindir. Peygamber Efendimiz (asm) getirmiştir. İslam'ın birinci kaynağı Kur'ân'dır. Kur'ân'ın maksadının esası imanın altı şartı ve İslâm'ın beş rüknüdür.
Bu altı ve beş esas insanlığın mutluluk ve kurtuluş reçetesidir.
Sağlam bir imanı elde eden ve İslam'ı hakkıyla yaşayan inşaallah her iki dünyada mesud ve bahtiyar olacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi bu esasları hakkıyla yaşayanlardan eyle.. Âmin..

Apaçık bir hasım kesilmiş

Ey insan! Seni hakir bir sudan böyle insan kılan ancak Allah'tır. Acaba Allah'a isyan eden, baş kaldıran, çapulculuk yapan insan görmedi mi kendisinin bir damla sudan insan kılındığını? Bir anda mı böyle oldu? Kendisinde kudret mi vardı da böyle kendisi mi oldu? 
Acaba Allah mı kendisini bir damla sudan yaratan, kendisi mi? Elbette kendisini de biliyor ki kudreti hiçtir. Kendisini yok iken bir damla sudan insan kılan ancak Allah'tır.
Buna rağmen hala Allah'a hasım kesilmesi nedendir? Acaba insan yerine hayvan mı olmak istiyordu da bu yüksek makamı mı kabul etmiyor? 
Allah onları ıslah etsin. İsyanlarında ısrar ederlerse ölümle birlikte cehennem olacaklardır.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Hem o insan görmedi mi, gerçekten biz kendisini nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık! Buna rağmen bakarsın ki o apaçık bir hasım (kesilmiş)tir. (Yasin, 77)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendine dost, düşmanlarına düşman eyle... Âmin..

Onların sözü seni üzmesin

Ey insan! Eğer inad edip Allah'ı ve Resulünü dinlemezsen bir kıymetin olmadığı gibi bir zararın da olmaz. 
Allah'ı ve Resulünü dinleyen insan! Onlar, putların askerleri ve hizmetkârları seni üzmesin. Allah seni onların şerrinden muhafaza eder. Çünkü sen sağlam bir kaledesin. Onlar neyi gizleseler neyi de açıklasalar Allah bilir. Allah elbette onların oyunlarını boşa çıkaracak, kendilerine askeri oldukları putlarla beraber cehenneme girin denilecektir.
Bu hususu Allah, Peygamberimizin şahsında bize şu âyetle haber vermektedir: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Öyle ise onların sözü, seni üzmesin! Şübhesiz ki biz, (onlar) neyi gizlerler ve neyi açıklarlarsa biliriz. (Yasin, 76)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima kendine ve Resulüne asker eyle.. Âmin..

Yalnızlığın mahzuru

Ey insan! Dünyaya yalnız geldin, yalnız gideceksin. Yalnızlık ne de zor. Diğer insanlar yalnızlığını bir nebze gideriyor. Yalnızlığın sıkıntısını ve mahzurunu yaşayan bilir.
Yalnızlığın mahzurunu en iyi bilen Peygamber Efendimizdir (asm). Allah insanın yalnızlığını huzuruyla giderir. Peygamber Efendimiz yalnızlığın mahzur ve sıkıntısını bize şöyle haber vermektedir: "İnsanlar yalnızlıktaki mahzûru benim kadar bilselerdi, hiçbir atlı tek başına bir gececik olsun yol yapmazdı. (Kenzü’l-Ummâl)"
Allahım, bizi ve neslimizi yalnızlığın mahzurundan muhafaza eyle.. Âmin..

İmtihan edilmeden bırakılmazsınız

Ey insan! Bu dünyaya gönderilme gayen Allah'a iman ve ibadet etmektir. İmanını dilin ile ikrar ettiğin gibi kalbin ile tasdik etmelisin. Halinle o imanın gereğini yaşamalısın.  
Bu süreçte elbette sadece iman ettim diyip kalbinle tasdik ettiğinin ve halinle yaşadığının görülmesi gerekir. Bunun için de çeşitli imtihandan geçersin. İmtihan neticesinde Allah'a imanın tescillenir.
İmtihan neticesinde imanı tescillenen bir insan cennete layıktır, inşaallah.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "İnsanlar hiç imtihân edilmeden, (sâdece) “Îmân ettik!” demeleriyle (kendi hâllerine) bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebût, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi her daim imanda sabit kıl ve kaldıramayacağımız yükler bize yükleme.. Âmin..

24 Haziran 2013 Pazartesi

Putların askerleri

Ey insan! Allah'tan başkasını ilah edinenleri gördün mü? Ne de gülünç durumdalar. Onlar o ilahlardan yardım istiyorlar, fakat onların birşeye güçleri yetmez. Hatta kendilerini dahi korumaya güç yetiremezler. Aksine âdeta onlar o ilahları korumak için hazırlanmış birer askerdirler. Bu gülünç durumlarını hala görmüyorlar mı?
Kıyamet günü geldiğinde Allah'tan başka ilah edindikleri o taşlarla, putlarla birlikte ateşe girecekler. Birbirlerinin ateşine meded ve kuvvet verecekler. Onları Allah, azabla başbaşa bırakacaktır.
Bu durumu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "(O ilâhlar,) onlara yardıma güç yetiremezler; bil‘akis kendileri onlar(ı muhâfaza) için hazırlanmış askerlerdir. (Yasin, 75)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hale düşmekten daima muhafaza eyle.. Âmin..

Allah'tan başka ilah edindiler

Ey insan! İnsan son derece âciz ve fakirdir. Düşmanları ve ihtiyacları nihayetsizdir. Bu aczini ve fakrını daha ziyade musibet anında, hastalıkta ve açlık zamanında anlayabilmektedir. 
Elbette aczine ve fakrına meded edecek olan hem kendisine hem dünyaya hem bütün düşman ve ihtiyaclarına hükmeden birisi olmalıdır. O da kudreti ve rahmeti nihayetsiz olan Allah'tır.
Allah'ı böyle tanımayanlar maalesef kendisine yardım edilir düşüncesiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler. Daha sonra onlar da anladılar ki Allah'tan edindikleri başka ilahlar yardımlarına gelmediler. İş de işten geçti.
Bu hususu Allah biz kullara şu âyetle haber vermektedir: "Ve (güyâ) belki kendilerine yardım edilir diye Allah’tan başka ilâhlar edindiler. (Yasin, 74)"
Allahım, sen bizim tek ve bir İlahımızsın. Senden başka ilah yoktur. Bizi ve neslimizi bu âyetin tokadından muhafaza eyle.. Âmin..

Gençleşen iki hırs

Ey insan! Mala ve hayata karşı ne kadar da hırslısın. Hem de ikisini elinde tutamadığın ve bunu bildiğin halde. Gençliğin ve malın birgün Allah'a ısmarladık demenden gidecek.
Şunu bil ki ihtiyarladıkça mala ve hayata karşı hırsın artacaktır. Sen ihtiyarladıkça bu iki hırsın gençleşecektir.
Fakat bu hırsın beyhudedir. Hırs hasaret sebebidir. Zira malı ve hayatı elinde tutan yoktur, bu vakte kadar da olmamıştır. Öyle ise Allah'a kavuşacağın günü hatırından çıkarma ve ona göre hazırlan.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şu âyetle haber vermektedir: "Âdemoğlu ihtiyârladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs. (Buhârî)"
Allahım, bize ve neslimize senin razı olduğun şekilde mala ve hayata sahib olmayı nasib eyle.. Âmin..

Nasuh tevbesi yapın

Ey insan! Nefis kusurunu görmek istemez. Kendisine rıza nazarıyla bakar. Kendisini temize çıkarır. Bazen de öyle ileri gider ki kendisini ilah edinir. Bu halden kurtulmanın yolu kusurunu görmek ve temize çıkarmamaktır. Kusurunu gören ve nefsini temize çıkarmayan elbette bu kusurunun afvını arzu eder. Bir daha bu kusura düşmemek ister. 
Allah, samimi tevbeyi Kur'ân'da Nasuh tevbesi olarak bize haber verir. Nasuh tevbesini yapan inşaallah afva mazhar olur. Allah da onun kötülüklerini örter, inşaallah.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "Ey îmân edenler! (Samîmî bir tevbe olan) Tevbe-i Nasûh ile Allah’a tevbe edin! Olur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter. (Tahrîm, 8)"
Allahım, bize ve neslimize samimi bir tevbe olan Nasuh tevbesi ile tevbe etmeyin nasib eyle.. Âmin..

23 Haziran 2013 Pazar

Beratımız beraatımız ola

Müslümanların yol haritası ve rehberi olan Kur'an'ın Levh-i Mahfuz'a indirildiği gece, Şaban ayının 15. gecesi olan Berat Kandilinizi can u gönülden tebrik ederim.
Size, ailenize, sevdiklerinize ve İslam Âlemine hayırlar getirmesini ve hepimize güzel kaderler yazılmasını Allah'tan dilerim.
Allah'tan afv ve afiyet temennisiyle Berat Kandiliniz mübarek olsun.
Peygamber Efendimizin şu duasını bugün vird-i zeban edelim inşaallah: "Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin." (Tergib ve Terhîb, 2. 119-120)
Allahım, bizi ve neslimizi bu duanın cümlesine dahil eyle.. Âmin..

Onlarda menfaatler ve içecekler vardır

Ey insan! Allah'ın senin menfaatin için yarattığı o binek ve yiyecek için kullandığın hayvanlara nice menfaatlerin ve içeceklerin vardır.
İstifade ettiğin inek, deve, koyun ve keçi gibi mübarek hayvanların sütünden peynir, kaymak, yoğurt, ayran gibi yiyecek ve içecekler yapıyor, yiyip içiyorsun. Bu kadar nimet elbette şükür ister. Bunları gördüğün halde hala şükretmeyecek misin?
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber veriyor: "Hem bunlarda kendileri için (daha birçok) menfaatler ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmezler mi? (Yasin, 73)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sana şükreden kullarından eyle.. Âmin.

Bir kısmı binek, bir kısmı yiyecek

Ey insan! Allah kudretiyle nice hayvanlar yaratmış ve senin menfaatine ve hizmetine sunmuştur. O hayvanları sana boyun eğdirerek hizmetkâr kılmıştır.
Sana onları hizmetkâr kılan Allah'tır. Onların bir kısmını binek olarak kullanıyorsun. Kendini ve eşyanı taşıtıyorsun. Bir kısmının da etinden istifade ediyor, yiyorsun. 
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Hem bunları kendilerine boyun eğdirdik de, onların bir kısmı binekleridir, bir kısmından da yerler. (Yasin, 72)"
Allahım, bizi ve neslimizi hizmetimize verdiğin hayvanlar için daima sana şükreden ve ibadet eden kullarından eyle.. Âmin..

Allah duaya cevab verir

Ey insan! İhtiyacların çok, sermayen yoktur. Düşmanların çok, defedecek kuvvetin yoktur. Senin aczine ve fakrına meded edecek nihayetsiz kudret ve rahmet sahibi bir Rabbin vardır. Allah'a dua ile iltica et, sığın ki Allah da sana meded etsin.
Senin "Yâ Rab! Yâ Rab!" diye edeceğin duana Allah'ın cevab vereceğini Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Kul “Yâ Rab! Yâ Rab!” dediği vakit, Allah da ona “Buyur kulum, iste verilsin” der. (İbn-i Ebi’d-Dünyâ)"
Yâ Rab! Yâ Rab! Bize ve neslimize dünya ve ahirette iyilik ver, dünya ve ahiret zenginliği ver. Sağlık, afiyet ve hayırlı uzun ömürler ver.. Âmin.. 

Güvenli ve huzurlu toplum

Ey insan! Adaletli ve asayiş üzere bir dünyada yaşamanın bazı düsturları vardır. Bu düsturlara dikkat eden toplumlar, Allah'ın izniyle huzur ve güven içinde hayat sürerler.
Ticaret yapanlar için en mühim düstur, ölçüyü ve tartıyı adaletle tutmaktır ki bu da hem tüccara güveni hem de insana verilen değeri arttırır.
İnsanlar arasındaki diğer bir güven ölçüsü ise emanete riayet etmektir. İnsanlara eşyalarını tam vermektir.
Asayişin en önemli düsturu yeryüzünce fesad çıkarmamaktır. Allah fesad çıkaranları sevmez. İfsad edilmeyen bir toplum Allah'ın izniyle huzur ve güvene kavuşur.
Bu üç düstura riayet eden toplumlar medenî toplumlardır.
Bu üç düsturu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Ölçüyü ve tartıyı adâletle tutun! İnsanlara eşyâlarını eksik vermeyin ve yeryüzünde ifsâd edici kimseler olarak bozgunculuk yapmayın! (Hûd, 85)"

22 Haziran 2013 Cumartesi

İnsan için nice hayvanlar yarattık

Ey insan! Sahib olduğun hayvanlara bir bak. İnek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanların etinden, sütünden, derisinden istifade ediyorsun. Allah onları senin istifaden için yaratmış ve sen Allah'ın izniyle onlara sahib olmuşsun. 
At, merkeb, öküz, köpek, şahin vs. bunlar da senin hizmetine verilmiş. Allah onları senin istifaden için yaratmış ve sen Allah'ın izniyle onlara sahib olmuşsun.
Bu sahib olduğun hayvanlara kendi kudretin ve aklınla mı sahib oldun? Hayır. Onları Allah kudretiyle senin aczine meded olarak yaratılmış ve istifadene sunulmuştur. Öyle ise onları senin hizmetine sunan Allah'ın sen de hizmetine gir. Bir şükür olarak ibadet ve kulluğunu Allah'a arzet.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "Görmediler mi ki, şübhesiz biz kudretimizin yaptıklarından, onlar için nice hayvanlar yarattık da onlar bunlara sâhib olmuş kimselerdir. (Yasin, 71)"
Allahım, bizi sahib kıldığın hayvanlar ve nimetlikleri adedince şükürler olsun..

Kur'ân bize yeter diyenler gelecek

Ey insan! Allah bize çok düşkün bir Peygamber göndermiştir. Öyle bir Peygamber ki bizim sıkıntıya düşmemiz O'na ağır gelir.
Öyle bir Peygamber ki Allah O'na hem Kur'ân indirmiş, vermiştir hem de Kur'ân kadar değerli hakikat ve hüküm vermiştir. Öyle ise Peygamber Efendimizin (asm) verdiği hükümler de Kur'ân kadar bizi bağlayıcıdır.
Buna itiraz edecek ve inkâr edecek bir takım insanların geleğini Peygamber Efendimiz bize haber vermiştir.
Böyle insanlara karşı bizi uyarmış ve kendisinin verdiği hükümlerin bağlayıcı olduğunu haber vermiştir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Bana, Kur’ân-ı Kerim ve O'nun bir misli (hüccet olmada eş değer bir benzeri) daha verilmiştir. Karnı tok vaziyette koltuğunda oturarak, "Sadece şu Kur’ân'a sarılınız; içinde helal olarak gördüğünüz şeyleri helal sayın, haram olarak gördüğünüzü de haram kabul edin." diyecek bazı kimselerin gelmesi yakınlaşmıştır. Şüphesiz Allah Resûlünün haram kıldığı şey, Allah’ın haram kılması demektir. (Müsned:4/130-133, Tirmizi, İlim, 2660)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu halden muhafaza eyle. Kendine ve Resulüne daima itaat etmeyi nasib eyle.. Âmin..

Pişmanlık tevbedir

Ey insan! Nisyandan alındığın için nisyanın çoktur. Allah seni isyana meyyal yarattığı için nefsine uyup yaptığın hataların, günahların da çoktur.
Senin için bir imkân vardır ki pişman olmandır. Allah'a karşı pişman olman, utanman bir tevbedir. Tevbe eden de günah işlemeyen kimse gibidir. Şeytan ise sana bu imkânı da unutturmak istemektedir ki sana günahsızlığını telkin etmekte ve kusurunu göstermemektedir.
Sen kendini çok iyi bildiğinden bu desiseye aldanmayacak kuvvettesin. Öyle ise pişmanlığını Allah'a arz et ki günahın afvedilsin. Zira Allah tevbe edenin tevbesini kabul eder.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Pişmanlık, tevbedir. Günahdan tevbe eden, günahı olmayan kimse gibidir. (Taberânî)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise mazhar olanlardan eyle.. Âmin..

Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyen

Ey insan! Bütün kâinatı ve seni yaratan Allah, sana kendisini tanıttırmak için maddî ve fiilî âyetlerini gösterdiği gibi kelamî olan âyetlerini de göstermiştir. Elbette sana düşen Allah'ın sana verdiği akıl, kalb, vicdan, latife, cihaz ve duygularla Allah'ı tanımak ve indirdiği hükümleri anlayıp kabul ederek tasdik etmektir.
Eğer sen, Allah'ın indirdiği hükümleri tasdik etmezsen elbette hakikatleri örtmüş ve kâfirlerden olmuş olursun, Allah muhafaza eylesin.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Artık kim Allah’ın indirdiğiyle (inkâr ederek) hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Mâide, 44)"
Allahım, bizi ve neslimizi senin hükümlerini tasdik edenlerden eyle.. Âmin..

21 Haziran 2013 Cuma

Kur'ân'ın son hadimi

Kur'ân'ın hakikatlerine ve lafızlarına müctehidler, hafızlar, müfessirler hadimlik etmiş, hizmet etmişler ve bizlerin nice meselelerini kısır anlayışımıza bir şerbet gibi sunmuşlardır.
Kur'ân'ın yaşayan hali olan Peygamber Efendimiz (asm) Kur'ân'ın ilk ve birinci tefsiridir. Sünnete ve Peygamberimize (asm) hayatında yer vermeyenler ya Kur'ân'ı tabiri caizse bir teori kitabına dönüştürmüşlerdir ya da kendi nefislerine itimad ederek sapık bir fırka teşkil etmişlerdir.
Kur'ân'ın bu son asır olan ahirzamanın mühim bir hizmetkârı Risale-i Nur'dur. Dava değil, Kur'ânî davanın isbatıdır. Kur'ân'ın manevi bir tefsiridir ki asrın bütün şübhelerini izale edebilecek cihazları Kur'ân'dan almıştır. 
Risale-i Nur'u tanımayanlar, Risale-i Nur'u Kur'ân'ın önüne geçirildiği ithamında bulunurlar ki büyük bir hata ve iftira ederler. Zira Kur'ân üstad, Risale-i Nur da O'nun bir talebesi ve hizmetkârıdır ki Kur'ân'ın hakikatlerini en inadçı zındıklara hatta şeytana dahi isbat etmektedir. 
İsnafla okuyanlar bu hükme ulaşacaktır. İnsafszılar ise Kur'ân'ın hakikatlerini isbat ve müdafaa eden bu hadime saldırarak son hizmetkârını alt edip Kur'ân'ı inkâr etmek ve yaşanmaz kılmak istemektedirler.
Kur'ân Allah'ın kelamıdır, Allah Kur'ân'ı ve hizmetkârlarını daima muhafaza etmiştir. Kıyamete kadar da muhafaza edecektir.

Kâfirlerin üzerine söz hak olsun

Ey insan! Allah Peygamber Efendimiz (asm) vesilesiyle gönderdiği Kur'ân ile bize nasihat etmektedir. Nasihat ile Allah'a gönülden bağlı olanlara, mü'minlere tesir eder. 
Kur'ân hakkı evirip çevirmeden apaçık olarak beyan eder, açıklar. Kâfirlere gittiklerin yolun yanlışlığını ve neticesinin cehennem olduğunu çatlatırcasına söyler, korkutur ki kâfirlerin üzerine azab sözü hak olsun.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Tâ ki hayatta olanları (Allah’ın azâbıyla) korkutsun, kâfirlerin üzerine ise (azab husûsundaki) söz hak olsun! (Yasin, 70)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlerden ve onların şerrinden muhafaza eyle.. Âmin..

Ahirzamanın dehşetli hali

Ey insan! Malını helalden kazanmaya bak. Helal kazancın bereketi olur. Helal kazancın itibarı hem bu dünyada hem de ahirette olur. Bunu kendine düstur edin ki itibarın hem dünyada hem ahirette olsun.
Hırs ile malı arzulayan helalden mi haramdan mı geldiğine dikkat etmez. Böyle insanlar da ahirzamanda artacak ve hastalık haline gelecektir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, kişi aldığı malın helaldan mı, haramdan mı olduğuna aldırış etmeyecek. (Buhârî)"
Allahım, bizi ve neslimizi helalinden kazanan ve rızkı bereketli olanlardan eyle.. Âmin..

Allah'ın rızasını dileyerek sabret

Ey insan! Sabah olur, nice işler peşinde koşturursun. Bu işlerin kimisi dünyan için kimisi ahiretin içindir. Kimisi de var ki ne dünyana fayda verir, ne de ahiretine.
Nefsin sabırsızdır. Hazır lezzetlerin peşinde koşar. Fakat sabredenler elbette feraha ve zafere ulaşacaktır.
Senin en büyük arzun ve gayen Allah'ın rızasını dilemek ve Allah'ın rızasını kazandıracak ameller peşinde koşmaktır. Buna ulaşmak için Allah için nefsini sabırlı tutmalısın, hak üzere rıza üzere sabretmelisin, Allah'a yalvaranlarla beraber sabretmelisin hem de sabah akşam Allah'ın rızasını dileyerek.
İşte bu nasihati Allah bize şu âyetle haber veriyor: "Sabah-akşam O’nun rızâsını (ve cemâlini müşâhede etmeyi) dileyerek, Rablerine yalvaranlarla beraber nefsini sabırlı tut. (Kehf, 28)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyete mazhar ve nail eyle.. Âmin..

20 Haziran 2013 Perşembe

O'na şiir öğretmedik

Ey insan! Bir bakarsın şair şiiriyle hevesatını konuşturmuş, insanların ağız suyunu akıtır. Bir bakarsın hayal dünyasındaki nefsanî çirkinlikleri bir güzellik olarak takdim etmiştir.
Kur'ân ise şiir değildir. Zira Peygamber Efendimize (asm) Allah şiir öğretmemiştir. Şiirler genelde hayal ürünü olduğundan Peygamberimizin hakikat lisanına da yakışmazdı zaten. 
Kur'ân insanlar için bir nasihattir ve hakikati dolandırmadan, apaçık bir şekilde beyan etmektedir. Nazım için hakikatin elbisesini kısaltmaz.
Bu hususu Allah bize şöyle haber vermektedir: "Ve O'na (o Resûlümüze), şiir öğretmedik; (bu) O'na yaraşmazdı da. Doğrusu O, ancak bir nasîhattir ve apaçık beyân eden bir Kur’ân’dır. (Yasin, 69)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ın nasihatini dinleyen ve anlayan kullarından eyle.. Âmin..

Hikmet çeşmesi lisan

Ey insan! Maneviyatın merkezi olan kalb Allah'ın arşıdır. Öyle ise Allah'ın arşı olan o kalb temiz olmalı ve temiz kalmalıdır. Kalbin temiz kalmasının en birinci yolu da Allah'a karşı ihlaslı olmaktır. İhlas ise en makbul bir ibadettir.
Kalbi ihlas ile yoğurulan bir mü'minin lisanı da hikmet çeşmesi olur. Hikmet lisanından akmaya başlar.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Kim kırk sabah Allah’a ihlâslı olursa, kalbinden lisânına hikmet çeşmeleri akmaya başlar. (Feyzu’l-Kadir)"
Allahım, bizi ve neslimizi sana karşı daima ihlaslı eyle.. Âmin..

Allah'ın rızasına tabi olan

Ey insan! Senin için en büyük maksad Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu maksadın içinde ve arkasında herşey vardır. Sen sen ol, Allah'ın rızasını tahsil etmeye bak. Allah'ın rızasını kazandıracak amellerle meşgul ol.
Allah'ın rızasına tabi olan insan, elbette Allah'ın gazabına uğrayan ve bu gazabın en büyüğü olan cehenneme varacak olan kimse gibi olmaz.
Allah bu hususu  bize şu âyetle haber vermektedir: "Hiç Allah’ın rızâsına tâbi‘ olan kimse, Allah’dan (gelen) bir gazaba uğrayan ve varacağı yer Cehennem olan kimse gibi olur mu? (Âl-i İmrân, 162)"
Allahım, bizi ve neslimizi rızana tabi olan ve rızanı kazanan kullarından eyle.. Âmin..

19 Haziran 2013 Çarşamba

Yaratılışta tersine çeviririz

Ey insan! Allah herkese bir ömür ve bir kader vermiştir. Herkes hür iradesiyle o ömrünü yaşar ve bu dünyadan göçüp büyük mahkemede muhasebe görüp elleriyle yaptığı amellerin neticesine haksızlık yapılmadan ulaşacaktır.
Allah, bazısının ömrünü kısa, bazısının da uzun eylemiştir. Uzun ömürlü olanlar yaratılış olarak tersine çevrilir. Bir nevi çocuklaşır. Yaşama gücü ve aklı azalır. Bu da Allah'ın bize gösterdiği bir ibrettir. Seni son derece âciz iken sana kuvvet verdik, kemale erdik. Şimdi de sana verdiğimiz bedenî ve aklî kuvvetleri azalttık. Manen der.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Hem kimi çok yaşatırsak, onu yaratılışta tersine çeviririz (yaşlandıkça gücünü, aklını azaltırız). Hiç akıl erdirmiyorlar mı? (Yasin, 68)"
Allahım, bizi ve neslimizi maddeten ve manen daima kuvvetli eyle.. Dinine kuvvetli hadim eyle.. Âmin..

Onların şekillerini değiştirirdik

Ey insan! Allah'a ve Resulüne itaat et. Bu kadar delil ve âyeti işittikten sonra hala isyan mı edeceksin? Şu dünyaları, güneşleri, sistemleri tabiri caizse parmağında çeviren bir kudret senin de hesabını görmeye kadirdir. 
Öyle ki senin şeklini olduğun yerde çirkin bir surete çevirir de bir yere kıpırdamaz eder. Tarihte örnekleri vardır. 
Allah sana da bir mühlet vermiş, belki güzel bir amel işlersin diye. Fakat sen böyle merhametli bir Zata isyan ediyorsun ki seni şu âyetle ikaz ediyor: "Ve dileseydik, (en dirâyetli) oldukları(nı zannettikleri) yerde onların şekillerini (çirkin bir sûrete) elbette değiştirirdik de (bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi. (Yasin, 67)"
Allahım, bizi ve neslimizi hem bu âyetin tokadından hem de bu tokadı yiyenlerin şerrinden muhafaza eyle.. Âmin..

Allah, bütün sıkıntılarına kâfidir

Ey insan! Dünya dolusu sıkıntıların mı var? Bu sıkıntıların üstesinden gelemiyor musun? 
Öyle ise dünyanın ve kâinatın sahibi olan Allah'a yönel. Zira Allah'a yönelen bir kimsenin bütün sıkıntılarına ve ihtiyaclarına Allah kâfidir. Öyle ise Allah'a dayan ve güven, O sıkıntıların cefasını değil, sefasını sür.
Yoksa, kendi kuvvetine itimad edip sıkıntıların altına girsen belin kırılır, ezilirsin.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Allah kendisine yönelen kimsenin bütün sıkıntı ve ihtiyaçlarına kâfîdir. Dünyaya yönelen kimseyi de dünya ile baş başa bırakır. (Taberânî)"
Allahım, bizi ve neslimizi sana yönelenlerden eyle.. Sen bütün sıkıntılarımıza ve ihtiyaclarımıza kâfisin.. Âmin..

Aldatıcı dünya hayatı

Ey insan! Bütün vaktini sarfettiğin şu dünya hayatı fani ve geçici olduğu gibi aldatıcı, oyalayıcı ve kandırıcıdır. Senin bu dünyaya gönderilme gayeni sana unutturuyor. Yalnız Allah'a kul olmak yerine başta nefis ve şeytanın olmak üzere bütün dünya menfaatlerine seni esir ve köle yapıyor.
Peki, burada kazanan ve kaybeden kim? Elbette kazan yok, kaybeden sensin. Zira dünya hayatı geçicidir. Ölüm ile bu dünyadan ayrılısın, bir süre toprakta bekledikten sonra Allah'ın huzuruna getirileceksin. Hesabını veremediğin için cehennem ağzını açmış seni bekliyor olacak. 
Eyvah, aldandık, şu dünya hayatını sabit zannettik, bütün bütün zayi ettik diyeceksin. Fakat iş işten geçmiş olacak. 
Bu hususu Allah bize şöyle haber vermektedir: "Dünya hayatı, aldatıcı menfaatten başka bir şey değildir. (Âl-i İmrân, 185)"
Akıbetinin hayır olmasını dilersen, dünyaya aldanma ve Allah'a kul olmaya bak.
Allahım, bizi ve neslimizi dünyaya aldandırma ve kendine layık bir kul eyle.. Âmin..

18 Haziran 2013 Salı

Kör etseydik nasıl göreceklerdi?

Ey insan! Allah seni yaratmış ve dünyayı da yaratmıştır. Şu dünyayı görmen ve istifade etmen için de göz başta olmak üzere duygular vermiştir. Göz ve diğer duygularınla dünyadan istifade edersin. 
İnsanların bir kısmına bakıyorsun ki göz ve diğer duyguları onları veren Allah'ın rızası dairesinde kullanması lazımken nefsi hesabına kullanmaktalar. Acaba hiç mi düşünmüyorlar? Allah onları büsbütün kör etse idi, nasıl istifade edeceklerdi şu dünyadan? Nasıl göreceklerdi? 
Demek o gözleri gören kılan ancak Allah'tır. Öyle ise gözü ve gözü veren Allah'ı tefekkür etmeli ve Allah'a şükretmelidir.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Hâlbuki dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de yolda koşuşup kalırlardı; o hâlde nasıl görecekler(di)? (Yasin, 66)"
Allahım, bizi ve neslimizi maddi ve manevi körlerden eyleme.. Âmin..

Dünyaya değer verme

Ey insan! Sen Allah'ı seversin. Elbette Allah'ın da seni sevmesini istersin. Öyle ise Allah için dünyaya değer verme ki Allah da seni sevsin. Öyle ise dünyaya değer vermeyen Allah'ın Habibi (asm) gibi yaşa.
Eğer insanların da seni sevmesini istersen insanların elindekilere gözünü dikme, ellerindeki şeylere değer verme. O zaman insanlar da seni sevecektir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle tavsiye etmektedir: "Dünyaya değer verme, Allah seni sevsin. İnsanların ellerinde olan şeylere değer verme, (gözünü dikme) insanlar da seni sevsin. (İbn-i Mâce)"
Ey Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise mazhar eyle.. Âmin..

İmtihan için ölümü ve hayatı yarattı

Ey insan! Şu dünyaya geldiğin gibi bu dünyadan da gideceksin. Hayat ve ölüm, her ikisi de senin için. Önemli olan Allah'ın sana bahşettiği şu hayat nimetini yine Allah'ın rızası dairesinde sarfedebilecek misin? Güzel ameller işleyebilecek misin? diye dünyadasın.
Allah, hayat ettiği insanlardan hangisi amelce daha güzeldir diye imtihan ediyor. Bu hayat ve amel imtihanının neticesinde ölüm ile ameler muhasebe edilecek ve kimler amelce güzel ortaya çıkacaktır.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "O ki, hanginiz amelce daha güzeldir diye sizi imtihân etmek için ölümü ve hayatı yarattı. (Mülk, 2)"
Allahım, bizim ve neslimizin amellerini güzel eyle.. Âmin..

17 Haziran 2013 Pazartesi

Onların ağızlarını mühürleriz

Ey insan! Hiç akıl erdirmiyor musun? Her gün niceleri doğuyor ve niceleri kabre giriyor. Dünya, güneş ve sistemler kendi yörüngesinde devam ediyor. Sanki duracakları yeri biliyorlar da vakit kaybetmeden tempolu olarak hedefe ulaşmak için yollarına devam ediyorlar. 
Kıyamete vardığında o gün ağzın mühürlenir de ellerin ve ayakların konuşur, ya lehine ya da aleyhine şahidlik eder. Ne hak ediyorsan karşılığını eksiksiz olarak bulacaksın.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün onların ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve neler kazanıyor idiyseler ayakları şâhidlik eder! (Yasin, 65)"
Allahım, bizim ve neslimizin el, ayak ve diğer azalarını lehimizde şahidlik ettir. Âmin..

Bugün girin oraya

Ey insan! Allah seni kendisine toplayıcı bir ayna olmak ve cennet için yaratmıştır. Sen iman ile Allah'a tam bir ayna olabildiğin gibi cennete de layık olabilirsin.
İman yerine inkârı seçersen neticesine de katlanırsın. Tuba ağacının meyvesi ve en leziz içecekler ve huriler yerine zakkum ağacının meyvesine ve kaynar su ve irine talim edersin. Kıyamet günü geldiğinde inkârı tercih edenlere şöyle denilecektir: "İnkâr etmekte olduğunuzdan dolayı bugün girin oraya! (Yasin, 64)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyetin tokadından muhafaza eyle.. Âmin.

Birbirinizi sevmedikçe

Ey insan! Bu dünyaya Allah'a iman etmek, tanımak ve itaat etmek için gönderildin. Nefsinle ve şeytanınla mücadele etmek için nice cihazlarla, silahlarla donatılmışsın. 
Böyle olmakla beraber cenneti kazanmak için buradasın. Cennete gitmek için de Allah'a iman etmek şarttır. İman etmedikçe cennete  giremezsin.
İmanın birçok rüknü ve essası vardır. Kâmil iman sahibi olmanın mühim bir şartı da diğer mü'minleri sevmektir. Birbirinizi sevmedikçe de kâmil bir mü'min olamazsınız.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Siz mü’min olmadıkça cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de mü’min olamazsınız. (Kenzü’l-Ummâl)"
Allahım, bizi ve neslimizi mü'min olarak birbirini hakiki manada sevenlerden eyle.. Âmin..

Amellerinizi boşa çıkarmayın

İman, kulun istemesiyle Allah'ın kalbine koyduğu bir nurdur. İman nurunun kalbe girmesi için öncelikle kul isteyecek, Allah da o nuru koyacaktır. 
Kalbe konulan bu iman nuru ile ameller kıymetlenir. Amellerin muhafazası ve boşa çıkmaması ise Allah'a ve Peygambere itaat iledir.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Ey îmân edenler! Allah’a itâat edin! Peygambere de itâat edin! (Tâ ki) amellerinizi boşa çıkarmayın! (Muhammed, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendine ve Peygamberine daima itaat edenlerden eyle.. Âmin..

16 Haziran 2013 Pazar

İşte vaad olunduğunuz cehennem

Ey insan! Allah seni bu kadar uyarmasına rağmen sen hala şeytana kulluğu ve Allah'a isyanı tercih edersen, elbette dalalete düşmüş olursun. Ki yaratılış amacına tamamen zıd bir hal alırsın.
İnsanda akıl olmasına rağmen akıl etmiyor olacak ki nice nesilleri şeytan dalalete sevk etmiştir.
Allah'ın, şeytana kulluk edenlere vaadi cehennemdir. O gün vaki olduğunda onlara şöyle denilecektir: "(İşte) bu, vaad olunageldiğiniz Cehennemdir! (Yasin, 63)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendine kul eyle ve bizi bu âyetin tokadından muhafaza eyle.. Âmin..

İbadetli, isyansız genç

Ey genç! Gençlik Allah'ın büyük bir ihsanı ve nimetidir. Herşey gençlikte güzeldir. Gençlikte bütün duygular üst seviyededir. 
Gencin nefsi de kuvvetli olduğu için şeytanı dinlemesi ve hevesatına uyması çok kolaydır. Taşkınlıklar fazlacadır. Şimdiki gençlerin hali buna şahiddir.
Elbette bütün taşkınlıklarına, heveslerine ve şeytana uymadan, kapılmadan kendisini tamamen ibadete verip hiç isyan etmeyen genç bütün takdirlere layıktır ki Allah da o gence hayranlık duyar.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Gençlik taşkınlıklarına kapılmadan kendisini tamâmen ibâdete verip hiç isyân etmeyen gence Allahu Teâlâ hayranlık duyar. (Taberânî)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise nail ve mazhar eyle.. Âmin..

Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse

Ey insan! Seni yaratan Allah'tır. Seni binbir cihaz ve duyguyla donatan Allah'tır. Senin bütün ihtiyaclarını yaratan Allah'tır. Bütün ihtiyaclarını karşılayan Allah'tır. Senin için dünyayı içindekilerle birlikte yaratan Allah'tır. Dünyayı aydınlatan ve ısıtan güneşi ve sistemini yaratan Allah'tır. Dünyayı direksiz havada tutan, döndüren ve gezdiren Allah'tır. 
Seni senden daha iyi bilen Allah'tır. Ruhunu, kalbini, aklını, vicdanını, duygularını ve nefsini en iyi bilen Allah'tır. Elbette bunların ihtiyacını karşılayacak, adaleti ve asayişi en iyi sağlayacak da Allah'tır.
Eğer buna böyle inandığı halde aksini yapanlar elbette zalimleri ta kendileridir. 
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "Kim de (inandığı hâlde aksini yaparak) Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. (Mâide, 45)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyetin tokadından muhafaza eyle.. Âmin..

Hiç mi akıl erdirmiyor musunuz?

Ey insan! Seni senden daha iyi bilen Allah, şeytanın en büyük düşmanın olduğunu haber veriyor. Şeytana kulluk etmeyin diyerek ikaz ediyor. Allah kendisine kulluk etmeni istiyor. Bu ise hakiki hürriyettir.
Şu dünyayı ve kainatı Allah senin için yaratmıştır. Herşeyi senin hizmetine sunan Allah, şeytana ve başkalarına kulluk etmeni istemiyor. 
Böyle olmasına rağmen birçok nesil şeytana aldanıyor. Şeytan onları dalalete sevk ediyor. Acaba hiç akıl etmiyor mu? "Böyle iken, yemîn olsun ki (şeytan), içinizden birçok nesilleri dalâlete sevk etmiştir. Hiç mi akıl erdirmiyordunuz? Yasin, 62"
Allahım, bizi ve neslimizi sana itaat edenlerden eyle.. Şeytanın hilelerinden muhafaza eyle.. Âmin..

15 Haziran 2013 Cumartesi

Şeytana kulluk etmeyin

Ey insan! Allah insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek için yaratmıştır. Böylelikle insanı hem nefsin hem şeytanın hem da başkalarının kölesi ve esiri olmaktan kurtarmıştır. Sadece bir olan Allah'a ki Allah insanı ve muhtac olduğu herşeyi yaratan, besleyen, büyüten ve koruyandır.
İnsan için en büyük hürriyet ve özgürlük Allah'a kul ve asker olmaktadır. Allah'a kul ve asker olmayanlar nefis, şeytan ve diğer mahluklara köle ve esir olacaktır.
Allah bize bu hususu şu âyetle haber vermektedir: "Ey Âdemoğulları! (Ben) size: ‘Şeytana kulluk etmeyin! Çünki o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye (tavsiye ederek) ahdetmedim mi? (Yasin, 60-61)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima kendine kul eyle.. Âmin..

Cennette taç giydirilir

Ey insan! Evladın bu dünyadaki en mühim bir meyven ve neticendir. Bu meyvenin ve neticenin senin lehine veya aleyhine olması senin elindedir. 
Evladını Allah'ı ve Peygamber'i tanıyan ve itaat eden bir ferd olarak yetiştirirsen o evladın hem memlekete hem insanlığa hem de senin ve kendisinin ahiretine faydalı olur.
Ahiretin noktasında evladına Kur'ân öğretmen çok kıymetlidir. O kıymeti Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Evladına Kur’ân öğretene kıyamet günü cennette taç giydirilir. (El-İtkân)"
Ey Allahım, bizi ve neslimizi bu müjdeye mazhar eyle.. Âmin.

Kur'ân'ı hak ile indirdik

Ey insan! Bize öyle bir Kur'ân geldi ki içi dışı, önü arkası, altı üstü nurdur, haktır. Allah, Kur'ân'ı hak ile önce Makam-ı İzze'ye melekler şahid tutularak hak ile indirerek oradan da hak ile Cebrail (as) vasıtasıyla Peygamber Efendimize (asm) peyder pey nüzul sebebiyle hak olarak indirdi.
Allah, 23 senede indirdiği Kur'ân'ı hafızlar, kâtibler, hattatlar, âlimler vasıtasıyla emin ellerde hiç değişmeden bize kadar ulaştırdı. Kıyamete kadar da muhafaza edecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "O'nu (Kur’ân’ı) hak ile indirdik; o da (emîn ellerde hiç değişmeden size) hak ile indi. (İsrâ, 105)"
Allahım, hak ile indirdiğin Kur'ân'a bizi ve neslimizi hadim ve talebe eyle.. Âmin..

14 Haziran 2013 Cuma

Bugün mü'minlerden ayrılın

Ey insan! Şimdi bak etrafına ve dünyaya. Müşrikler pervasızca Allah'a savaş açmışlar. Fitne kazanını ve dolabını durmadan işletmek istiyorlar. Tarih buna hep şahid olmuştur. 
Allah, bütün müşriklerin fitnesinde biz müslümanları muhafaza eylesin. Âmin..
Müşrikler münafıkane müslümanları da kandırarak hep fitne ateşini yakmaya çalışmışlardır. Şimdi müslümanların arasına gizleniyor olabilirler. Fakat bir gün gelecek, onlara mü'minlerden ayrılın nidası işitilecektir. Onlar da mü'minlerden ayrılıp cehenneme atılacaktır. 
Allah bize bu hususu şu âyetle haber vermektedir: "Ve (o gün müşriklere de denilir ki): “Ey günahkârlar! Bugün (mü’minlerden) ayrılın!” (Yasin, 59)"
Allahım, yarın mahşerde müşrikleri ve münafıkları biz mü'minlerden ayıracağın gibi bugün de onları bizden ayır. Âmin..

Nurani bir meclisin hali

Ey insan! Allah seni mükerrem yaratmış. Seni senden daha iyi bilen, kalbine, ruhuna, latifelerine ve bütün hissiyatına hatta nefsine en uygun hal kulluktur. 
Sen Yüce Allah'ı zikredersen, anarsan elbette Allah da seni anar. Öyle ise dostlarınla, arkadaşlarınla bir araya geldiğinizde Allah'ı zikredin ve Habib'ine salat edin ki meclisini nurani olup gaflet boğmasın. Aksi takdirde kıyamet gününde pişman olacaksın. Pişman olacağın bir hale ve meclise girme. Bizi Allah bu halden muhafaza etsin.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Bir topluluk bir meclise oturur da, orada Allah’ı zikretmez, Nebi (sav)’e salât getirmezlerse, bu hal muhakkak kıyamet gününde onlar için bir pişmanlık olacaktır. Allah dilerse onlara azab eder, dilerse affeder. (Tirmizî)"
Ey Yüce Allahım, bizi ve neslimizi daima seni zikreden ve Habibine salat edenlerden eyle.. Âmin..

Allah'a karşı yalan uyduran

Ey insan! Kendisinden hiçbir şey gizlenmeyen ve herşeyi öncesi, hali ve sonrasıyla bilen, takdir eden ve yaratan Allah'a karşı yalan uydurmak belki zulümlerin en büyüğüdür. Sen kimin saltanatında ve mülkünde yaşadığını ve hareket ettiğini hatta kimin mülkü ve memlükü olduğunu mu unuttun?
Her bir zerre, her bir fiil, her bir nakış Allah'ın âyeti iken nasıl olurda nefis ve şeytanın hangi desise ve aldatmacasına aldanıyorsun? Allah'ın âyetlerini yalanlıyorsun. Senden daha büyük zalim kim olabilir?
Allah elbette zalimleri kurtuluşa erdirmeyecek ve verdiği mühletin sonunda perçeminden yakalayıp cehennemin en dehşetli yerine atacaktır.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber veriyor: "Allah’a karşı yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Şu şübhesiz ki, zâlimler kurtuluşa ermezler! (En‘âm, 21)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu ve benzeri bütün zulümlerden ve zalimliklerden muhafaza eyle.. Âmin..

13 Haziran 2013 Perşembe

Rab'den hitaben selam vardır

Ey insan! Cenneti kazananlara Allah nice nimetler ve meyveler verecek. Evler, hanlar, saraylar verecek. Huriler ve daha ne istersen verecek.
Elbette bunlara ulaşmak ve nail olabilmek için iman edip cenneti kazandıran ameller işlemelisin.
Allah bir de o cennet ehline en büyük nimetlerden olan kendisi selam verecek. Ne büyük saadet. Allah bizi bunlara nail eylesin. Âmin..
Allah bu hususu bize şu âyetle haber vermektedir: "Çok merhametli Rab’den (onlara) hitâben (bir de) selâm vardır. (Yasin, 58)"
Allahım, selamına mukabil bütün tahiyyeler, mübarek şeyler, salavatlar ve tayyibeler senin içindir. Bizden kabul eyle.. Âmin..

Âyet ve ilmî meseleyi öğrenmek

Allah'ın kitabından bir âyet öğrenmek, ilmî bir meseleyi öğrenmek çok kıymetlidir. Zira Allah'ın kitabından bir âyet ebede mütealliktir, ebede uzanır. 
İlmî bir mesele, iman ve İslam hakkındaki gelecek bir şübheyi izale edeceği için yine ebede mütealliktir, ebede uzanır. İçlerinde ebed vardır. Öyle ise Allah'ın kitabından bir âyet ve ilmî bir meseleyi öğrenmenin mükafatı büyüktür.
Bu kıymet ve mükafatı Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Kim ki Allah’ın kitabından bir âyet veya ilimden bir mesele öğrenirse Allah kıyamete kadar onun mükâfatını sürekli büyütür. (Câmi’ussağîr)"

İnkar edenlere uyarsanız

Ey iman edenler! İmanın cennette açtığı kapıyı hiçbir salih amel açamaz. Zira iman insanın kalbini ve dünyasını aydınlatan ve salih amel işlemesi için temel esastır.
Öyle iken inkar edenler sizleri küfre çevirmek istiyorlar. Eğer onlara uyarsanız hem dünyada hem ahirette hüsrana ve zarara uğrarsınız.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber veriyor: "Ey îmân edenler! Eğer inkâr edenlere uyarsanız, sizi ökçeleriniz üzerinde geriye (küfre) çevirirler de hüsrâna uğrayanlara dönersiniz. (Âl-i İmrân, 149)"

12 Haziran 2013 Çarşamba

Velayetin yolu

Allah'ın velisi, helâle, harama dikkat eden, şüpheli şeylerden kaçınandır. Yeme içme konusu daha çok ehemmiyetlidir. İbrahim Edhem “Kemâle erenler, ancak midelerine gireni kontrol etmekle kemâle erebilmişlerdir”, Yahya b. Muaz “Taat bir hazinedir, anahtarı duâ, anahtarın dişleri ise helal lokmadır” ve bir başkası da “Sıddıklar mertebesine yükselmek isteyen helâl yemeli ve sünnet üzere amel etmelidir” demiştir.
Demek helal ve harama dikkat etmek, şübhelilerden kaçınmak, helal lokma ve sünnete riayet etmek velayet yoludur.
Allahım, bizi ve neslimizi bu hassasiyete sahib şahsiyetler eyle.. Âmin..