30 Nisan 2013 Salı

Bir delil de gecedir

Ey insan! Bir bakarsın gündüz olmuş, geceden bir eser kalmamıştır. Gündüzün içinde koşuştururken bir de bakarsın gece oluvermiş, gündüz soyulup alınmış yeryüzünden.
Bu ne büyük bir kudrettir ki gece ve gündüzü ardı ardına nice hikmetler içinde getirmektedir.
Bu hususu Allah şu âyetle bize haber vermektedir: "Onlar için (kudretimize) bir delil de gecedir. Ondan gündüzü soyup alırız; bir de bakarsın ki, onlar karanlıkta kalıvermiş kimseler olurlar. (Yasin, 37)"
Demek gece Allah'ın kudretinin bir delilidir.

Ölü yeryüzü

Ey insan! Bak bahar geldi. Kışın ölen yeryüzü şimdi nasıl da dirildi. Kışın yeryüzünün ölüp beyaz kefene sarılması, sonra baharda tekrar dirilerek hayat bulmaları öldükten sonra dirilmenin nasıl olacağı noktasında ibretlik bir numune ve örnektir.
Allah bu delili bize şu âyetle haber vermektedir: "Hâlbuki o ölü yeryüzü de (öldükten sonra dirilme husûsunda) kendileri için bir delildir. (Biz) onu dirilttik ve ondan dâneler çıkardık da bundan yiyorlar. (Yasin, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi gösterdiğin delilleri tefekkür edip idrak edenlerden eyle.. Âmin..

Nice nesilleri helak ettik

Ey insan! İnsanlara bakarsın yeryüzünü karış karış gezerler. Görmüyorlar mı ki acaba nice nesiller helak olmuş? Hepsinin ortak noktası Allah'a isyan, zulüm ve sefahat içinde olmalarıdır.
Helak olan nesillerin mekanlarını görüp kendi sefahatlerine neden hala devam ediyorlar? Kendileri de aynı tokadı yemek için mi gayret ediyorlar? Görmüyorlar mı ki zulümleri sebebiyle helak olup giden o nesiller, artık kendilerine dönüp dünyaya geri gelemezler. İnsan, maalesef çok az ibret alıyor. 
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) helâk ettik; muhakkak ki onlar (bir daha) kendilerine dönüp gelmezler. (Yasin, 31)"
Allahım, bizi ve neslimizi ibret alanlardan eyle.. Âmin..

Rahman'dan korkan kimse

Ey insan! Kur'ân'a tabi ol ve gıyaben Rahman'dan kork. Zira Kur'ân'a tabi olan ve Rahman olan Allah'tan korkan, utanan bir insan ancak kendisine yapılan nasihati dinler ve Allah'a karşı gelmekten korkar. Allah, bir zikir kitabı olan Kur'ân'a tabi olup görmediği halde gıyaben mahlukatına ve kullarına ayırmadan merhamet eden Rahman olan Allah'dan korkan kimsenin Allah'a karşı gelmekten korkutulabileceğini, onların ise bir mağfiret ve güzel bir mükâfat olan Cennet ile müjdelenmesini ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Sen,) ancak Zikr’e (Kur’ân’a) tâbi‘ olan ve gıyâben (görmediği hâlde) Rahmân’dan korkan kimseyi korkutabilirsin! İşte onu bir mağfiret ve güzel bir mükâfâtla (Cennetle) müjdele! (Yasin, 11)"
Ne mutlu o kimseye ki Kur'ân'a tabi olur ve Rahman'dan korkar. Onun için bir mağfiret ve güzel bir mükâfat vardır.
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'a tabi olup Senden korkanlardan eyle.. Âmin..

Dalalete düşenlerin ta kendileri

Ey insan! İman, senin için en yüksek gayedir. İmanı elde ettikten sonra iman hakikatlerini ilimle anyarak tahkiki bir hale getirmelisin. Zira zayıf bir iman kaybedilmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır. 
Hatta imandan sonra inkâra düşüp aşırı gidenlerin imanla kabre girmeleri neredeyse imkânsız hale gelmektedir. Böyle birisi artık inadî bir küfre düşmüştür.
Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır: "Şübhesiz îmân (etme)lerinden sonra inkâr edenler, sonra da inkâr cihetiyle ileri gidenler yok mu, onların (son nefesteki) tevbeleri aslâ kabûl edilmeyecektir! İşte onlar ise, dalâlete düşenlerin ta kendileridir. (Âl-i İmran, 90)"
Allahım, bizi ve neslimizi böyle bir dalalete düşmekten muhafaza eyle ve bizi imana hadim eyle.. Âmin..

Nazar deveyi kazana

Ey insan! Allah bazı insanların nazarına tesir vermiştir. Böyle bir nazar, nazar ettiği şeye zarar verebilir. Nazar, insanı hasta edebilir, kazaya sebeb olabilir. Öyle ki insanı mezara dahi sokabilir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Nazar deveyi kazana, insanı mezara sokar. (Keşfü’l-Hafâ)"
Nazar ya hayran olan birisinden ya da hased sahibi olan birisinden gelebilir. Nazar sahibi mesuldür. Öyle ise nazar ettiğinde mutlaka "maşaallah, bârakallah" demelidir ki tesir etmesin, mesul olmasın.
Nazara karşı Âyete'l-Kürsî, Felak ve Nas okunması tavsiye edilmiş, hatta iki rekatlik namazlarda Felak ve Nas okunması da tavsiye edilmiştir.
Allahım, bizi nazar etmekten ve nazara gelmekten daima sen muhafaza eyle.. Âmin..

Hakkını vererek okurlar

Ey kendisine kitab verilen insan! Kitabı hakkıyla oku, çarpıtarak ve nefsine uydurarak değil. 
Zira hakkıyla kitabı okuyan elbette gösterdiği yolu izleyecektir. 
Eğer Hristiyanlar ve Yahudiler kendilerine verilen kitabı hakkıyla okusalardı, hakikatlerini kendilerine rehber yapsalardı şimdi Kur'ân'ın dersini dinliyor olacaklardı.
Bu hususu Allah, şu âyetin bir manasıyla bize haber vermektedir: "Kendilerine Kitab verdiğimiz kimseler(den bazısı) onu, tilâvetinin (okunmasının) hakkını vererek okurlar. (Bakara, 121)"
Şimdi Kur'ân'a tabi olan müslümanlar da hakkıyla kitabların okusalar onlar da bu âyetin senasına mazhar olacaklardır.

29 Nisan 2013 Pazartesi

Allah'tan başka ilah yoktur

Allah'tan başka ilah yoktur. Değişmez bir hakikattir. Öyle ise Allah'ın melekleri ve peygamberleri de ilah olamazlar.
Bir peygamberin hayatının gayesi "Lâ ilâhe illallah" hakikatini bütün insanlara neşretmek ve anlatmaktır. 
Bir peygamber, Allah'ın gayrı herhangi bir varlığı ilah kabul etmesini insanlardan bekleyemez ve beklemez. Bunlar melek ve peygamber dahi olsa.
Zira bunu emretmek küfürdür.
Bu hususu Allah bize şu âyetle haber vermektedir: "(Bir peygamber) size, melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz Müslüman kimseler olduktan sonra, (hiç) size küfr(e girmey)i emreder mi? (Âl-i İmran, 80)"

Evleniniz, boşanmayınız

Ey insan! "Evleniniz, çoğalınız" diye Peygamber Efendimiz (asm) teşvik etmektedir âile hayatını. Âile hayatı insanın dünyadaki cennetidir.
Bu cennette bazen sıkıntılar olabilir, fakat sıkıntılar ancak iki omuzdaşın omuzlarında daha kolay aşılabilir. Sıkıntıları görüp birliği ayrılığa çevirmek arşı dahi titreten bir elim hadisedir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Evleniniz, boşanmayınız!.. Zîrâ boşanma dolayısıyla arş titrer. (Muhtâru’l-Ehâdîsi’n-Nebeviye)"

Kullarıma haber ver

Ey nefis! Sende kusur, ayıb, kabahat ve günah ne de çok. Bütün kabahat ve günahların aslında birer isyandır seni yaratan Rabbine. 
Şübhesiz günahların bağışlanmazsa hüsrana uğrayanlardan olursun. Elbette senin ve senin gibi günahkârların imdadına şu âyet yetişiyor: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Kullarıma haber ver ki, şübhesiz ben, Gafûr (günahları çok bağışlayan)ım, Rahîm (onlara çok merhamet eden)im! (Hicr, 49)"
Hududsuz şükürler olsun ki Allah gerçekten günahlarımızı çok bağışlayan Gafur ve çok merhamet eden Rahim'dir.
Öyle ise ey Allahım, senin afvına sığınıyorum, büyük küçük, gizli âşikâr, bilerek ve bilmeyerek işlediğim bütün günahlarımı afveyle.. Âmin.. 

28 Nisan 2013 Pazar

Ehl-i kitabın ehl-i imana hilesi

Ehl-i kitab bile bile hakkı batıl ile karıştırıp hakkı gizledikleri gibi hakka tabi olanları da haktan çevirmek için bir hile tertib etmişler.
Allah o hileyi bize şöyle haber vermektedir: "Ehl-i kitabdan bir tâife de şöyle dedi: “Îmân edenlere indirilmiş olan (Kur’ân’)a günün evvelinde (sabahleyin yalandan) îmân edin, sonunda (akşam üstü) de inkâr edin; umulur ki (dinlerinden) dönerler.” (Âl-i İmran, 72)"
Demek, ehl-i kitabı yönlendiren bir taife hakkı bildikleri ve tabi olanları da aldattıkları halde hakka tabi olanları inkâr ettirmek için bu hileye başvurmuşlar.
Elbet, başvurdukları bu hile mahşerde yüzlerine çarpılacak ve hesab sorulacaktır.
Allah'a savaş açanlar mutlaka hüsrana uğrayacaktır. 

Niçin hakkı gizliyorsunuz?

Allah, insanlara nem dönem kitab göndermiştir. Suhuflar, Zebur, Tevrat, İncil ve son kitab Kur'ân-ı Kerim'dir. 
Kitab sahiblerine ehl-i kitab denilmiştir. Yani kitab ehlidirler. Hak ve hakikatten doğrudan vahiy yoluyla Allah'tan öğrenmektedirler. Buna rağmen Kur'ân'dan önceki kitab sahibleri olan Hristiyanlar ve Yahudiler maalesef hakkı ve hakikati bildikleri halde hakkı batıl ile karıştırp gizlemişlerdir. 
Demek oluyor ki Allah'tan gelen hak ellerinde olduğu halde nefis ve şeytanlarına aldanıp hakkı gizlemeye çalışmışlar ve çalışmaktadırlar.
Bu hususta Allah, ehl-i kitabı şöyle ikaz etmekte ve bize haber vermektedir:  "Ey ehl-i kitab! Niçin siz bile bile hakkı bâtıl ile karıştırıyor ve hakkı gizliyorsunuz? (Âl-i İmran, 71)"

Kardeşine gülümse

Sadaka belayı defeder, bir hakikattir. Öyle ise belayı uzaklaştırmak isteyen sadaka versin.
Çeşitli sadakalar vardır. Malla, ilimle, bedenle olabilir. Bunlardan birisi de din kardeşinin yüzüne gülümsemedir.
Bu sadakadan Peygamber Efendimizden şöyle öğreniyoruz: "Din kardeşinin yüzüne gülümsemen sadakadır. (Tirmizî)"
Ey müslüman! Haydi kardeşine gülümse, husumet bitsin, kardeşlik devam etsin.

Karanlıklardan nura çıkış

İnsanlık karanlıklar içinde, cehaletin en koyu devrini yaşıyordu. Öyle ki ismi Hikmetin Babası iken hakkı görmediğinden Cehaletin Babası ünvanını almıştı birisi.
Kız çocukları diri diri toprağa gömülüp kadın sadece bir mal gibi muamele görürken insanlar bir köle olarak alınıp satılmakta ve adaletin dünyayı terk ettiği bir zamanlardı cahiliye devri.
İnsanlık karanlıktan nura çıkmak için bir nur bekliyordu ve Allah o nuru Peygamber Efendimiz (asm) ile birlikte ihsan eyledi
Bu hususu Allah bize şöyle haber vermektedir: "O, sizi karanlıklardan nûra çıkarması için, kuluna apaçık âyetler indirendir. (Hadîd, 9)"
Ve insanlık nura çıktı, nezaman tekrar karabulutlar sarsa insanlığın semasını O Nur tekrar aydınlattı ve kıyamete kadar da aydınlatacaktır, inşaallah..

27 Nisan 2013 Cumartesi

Hz. İbrahim'e (as) yakın olanlar

Hristiyan ve Yahudiler kendilerini Hz. İbrahim'e (as) yakın hatta kendilerinden zan ve iddia ediyorlar. Fakat belki de insanların en uzakları kendileridir de ya haberleri yok ya da güttükleri davalarına bir delil arıyorlar.
Allah (cc) Hz. İbrahim'e (as) insanların en yakınlarını şöyle haber veriyor: "Şübhesiz ki İbrâhîm’e insanların en yakını, elbette ona tâbi‘ olanlar ile bu peygamber (Muhammed) ve (ona) îmân edenlerdir. Allah ise, mü’minlerin dostudur. (Âl-i İmran, 68)"
Bu âyet onların ne kadar uzak olduklarının açık bir delilidir.
Allahım, bizi Hz. İbrahim'e (as) yakın eyle.. Âmin..

En makbul amel

Ey insan! Dünyadaki en büyük maksadın imandır. Öyle ise bu maksad için daima çalış.
İmandan sonra mahzun gönüllere teselli vermek en makbul imandır.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) şöyle haber vermektedir: "Îmândan sonra en makbûl amel, mahzûn gönüllere teselli vermektir. (Taberânî)"
Ey imanı elde eden adam! Öyle ise  imandan sonraki en makbul amel olan mahzun gönüllere teselli vermeyi hayatının mühim bir gayesi bil.

İyilik için çalışanlar

Ey insan! Ömrünü ve çalışmalarını zayi etmek istemezsen hak Kitab olan Kur'ân'a sımsıkı sarıl ve namazı hakkıyla eda et.
Zira Kur'ân'a sımsıkı sarılan ve namazını hakkıyla eda eden, Allah katında iyilik için çalışıyor demektir ve Allah iyilik için çalışanların mükâfatını zayi etmeyeceğini şu âyetle bize haber vermektedir: "Kitâb’a sımsıkı tutunup namazı hakkıyla edâ edenler ise (bilsinler ki), şübhesiz biz, iyilik için çalışanların mükâfâtını zâyi‘ etmeyiz. (A‘râf, 170)"

26 Nisan 2013 Cuma

Onu topraktan yarattı

"Şübhesiz ki Allah katında Îsâ’nın (babasız yaratılışının) misâli, Âdem’in misâli gibidir. (Allah) onu (da babası olmadan) bir topraktan yarattı, sonra ona “Ol!” dedi, (o da) hemen oluverdi. (Âl-i İmran, 59)"

Babanın oğluna duası

Allah'ın insana evlad vermesi belki de dünyanın en güzel duygularındandır. Bu güzel duyguyu insana yaşatan Allah, elbette bir babaya sorumluluklar yüklediği gibi evladına yaptığı duaya da büyük ehemmiyet vermektedir.
Bu ehemmiyeti Peygamber Efendimiz (asm) şöyle haber vermektedir: "Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbûldür. (Keşfü’l-Hafâ)"
Ey kendine evlad verilen adam! Bu ehemmiyetli duayı evladından esirgeme..

Neye koşuyorsun?

Ey insan! Hayatın boyunca neye koşuyorsun? Neyin peşinden koşuyorsun? 
Bir bak, dünyanın peşinden koşuyorsun. Yaptığın hatalara bak, cehenneme koşuyorsun. Bunu kıyamette mi fark edeceksin?
Sen büyük bir muhasebenin ve hesabın olduğu güne koşuyorsun. Sonra akıbetin ya cennet ya cehennem olacaktır.
Bu hususu Allah bizi şu âyetle ihtar etmektedir: "O en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayatı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar. (Nâziât 34-35)"

25 Nisan 2013 Perşembe

Hz. İbrahim Haniftir

Ehl-i kitab İbrahim (as) hakkında konuşuyorlar: Hristiyandı, Yahudi idi.
Acaba hiç mi düşünmüyorlar? Hiç mi akıl erdirmiyorlar? Zira Hristiyanların ve Yahudilerin tabi olduklarını iddia ettikleri Tevrat ve İncil, Hz. İbrahim'den (as) sonra indirildi. 
Hz. İbrahim (asm) haniftir.
Bu hususta Allah şöyle buyurmakta ve ehl-i kitaba hitab etmektedir: "Ey ehl-i kitab! İbrâhîm hakkında niçin münâkaşa ediyorsunuz? Hâlbuki Tevrât ve İncîl, ancak ondan sonra indirildi. Hiç akıl erdirmez misiniz? (Âl-i İmran, 65)"

Ya cennet ya cehennem

Ey insan! Sen de biliyorsun ki kabir var. İster istemez oraya gireceksin. 
Kabirdeki geleceğin senin elinde. Ya lehinde ya aleyhinde bir gelecek seni bekliyor.
İşte o gelecekten Peygamber Efendimiz (asm) şöyle haber veriyor: "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Kenzü’l-Ummâl)"

İşte kurtuluşa erenler

Ey insan! Kurtuluşa ermek belki de senin en büyük gayen ve emelindir. 
Peki kurtuluşa ermenin çaresi nedir? İşte cevabını şu âyetten dinleyelim: "O hâlde içinizden, hayra da‘vet eden ve iyiliği emredip kötülükten men‘ eden bir topluluk bulunsun! Ve işte kurtuluşa erenler, ancak onlardır. (Âl-i İmrân, 104)"
Demek hayra çağıran ve iyiliği emredip kötülükten men edenler kurtuluşa erecektir.
Yâ Rab! Bizi bu zümreye dahil eyle.. Âmin.. 

24 Nisan 2013 Çarşamba

Yardımcılardan kimse yoktur

Ey inkâr edenler! İnkârın sana ne kazandırdı? Bak sen de herkes gibi dünyaya geldin, genç oldun ve şimdi ihtiyarlık devrine uğradın. Saçın, başın ağardı. Demek ki bir zaman sana verilen nimetler bir bir geri alınıyor. 
Sonra geldiğin toprağa döneceksin. Orda akıbetin ne olacak? Hiç düşünmedin mi? Planlarını kabrin öbür tarafına göre yapmadığın için iyi bir karşılama yapılmayacağını vicdanın sana haber vermiyor mu?
Yine de seni ve bütün kâinatı yaratan ve besleyen Allah bak akıbetinden nasıl haber veriyor:  "Fakat o inkâr edenler yok mu, artık onları dünyada ve âhirette şiddetli bir azâb ile cezâlandıracağım! Onlar için yardımcılardan kimse de yoktur. (Âl-i İmran, 56)"

Bedbaht olmamak istersen

Ey bedbaht insan! Bahtın ne kara senin. Bilir misin bahtın ne kadar karadır?  
Bak, bahtının karalığını şu hadis ifade etmektedir: "Kimin yanında adım anılır da bana salâvât getirmezse, o bedbahttır. (İbni Sünnî)"
Ey insan! Bedbaht olmamak istersen Allah'ın Habibi'nin ismi anıldığında salavat getir, Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed de.

Bu nimetleri veren

Ey insan! Bak, sahib olduğun nimetlere. Ne de çok seviyorsun onları. Bilir misin, onları sana gönderen kimdir? Elbette seni merhametle terbiye eden Rabbin olan Allah'tır. 
Sadece sana verilen nimetler değil, bütün nimetler Allah'tandır. O'ndan başka olamaz. Çünkü O herşeyi hikmetle ve sanatla yaratan Allah'tır. 
Öyle ise sadece Allah'a ibadet et. Bunu Allah şu veciz âyetle bize ihtar etmektedir: "Rabbiniz olan Allah bu (ni‘metleri veren)dir. O’ndan başka ilâh yoktur. (O,) herşeyin yaratıcısıdır; o hâlde (sâdece) O’na ibâdet edin! (En‘âm, 102)"

23 Nisan 2013 Salı

Allah'a ve Peygambere itaat edin

Ey insan! Senin en mühim vazifen Allah'ın emirlerine ve Peygamberinin sünnetine uyman ve ittiba etmendir. 
Eğer Allah'a ve Peygambere itaatten yüz çevirirsen kendini şu âyetin tokadına mustahak edersin: "De ki: “Allah’a ve peygambere itâat edin!” Buna rağmen yüz çevirirlerse, hiç şübhesiz Allah, kâfirleri sevmez. (Âl-i İmran, 32)"

Bir saat tefekkür

Tefekkür fikirlenmektir, eşya üzerinde ve hadisatta tezahür eden İlahî isimler hakkında fikir ve düşünce sahibi olmaktır. 
Öyle ise tefekkür vesilesiyle Allah'ı tanımak ve zikretmek çok kıymetlidir.
Bu kıymeti Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir: "Bir saat tefekkür, bir gece sabaha kadar namaz kılmaktan hayırlıdır. (Ebuşşeyh)"

Yeryüzünde fesad çıkarmayın

Nifak çıkaranların vay haline! Onları dinlesen insanların ıslahına çalışıyorlar. "Biz ancak ıslah edici kimseleriz" derler. Fakat onlar aslında yeryüzünde fesad çıkarmaktadırlar. İnsanların ıslahı için değil, fesadı için çalışmaktadırlar.
Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır"Onlara: “Yeryüzünde fesad çıkarmayın!” denildiği zaman ise: “Biz ancak ıslah edici kimseleriz” derler. (Bakara, 11)"

22 Nisan 2013 Pazartesi

İlim için yollara düşen

İlim öğrenmek Allah'ın hem Hakîm hem de Alîm isminden istifade etmektir. İlim ve hikmetle yaratılan eşyadaki İlahî isimleri okumak ilim ile olur. 
İlim tahsili insanı cennete giden yola gitmektir. Aslında Allah'ı cennette bütün isimleriyle seyretmeye icabettir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "İlim tahsil etmek maksadıyla yollara düşen kimseye Allahu Teâlâ cennete giden yolu gösterir. (Ebu Dâvud, Tirmizî, İbni Mâce)"

Vaçgeç zulümden

Ey insan! İnsan isen insanlığın gereği hem kendine hem de diğer insanlara zulmetmekten vazgeç. 
Kendine zulmetmen, Allah'a ibadet için verilen aza ve duyguları nefis hesabına kullanarak Allah'a isyan etmendir. Ki bu zulmün neticesinde ahirette azabdır.
Diğer insanlara zulüm ise insanları haktan çevirmeye çalışmandır. Bu hal de şeytana dost olmaktır ki birlikte cehenneme girmeye sebebdir.

Hakkı kabulden kaçınanlar

Ey insan! Hak ve hakikat istersen Kur'ân'a müracaat et. Hak hoşuna gitmese de onu yüce tut ki sen de yücelesin.
"Kendilerine Kitab’dan (Tevrât’tan) bir nasib verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermesi için Allah’ın Kitâbı’na da‘vet olunuyorlar da, sonra onlardan bir kısmı, kendileri (hakkı kabûlden) kaçınan kimseler olarak geri dönüyorlar. (Âl-i İmran, 23)"

Bütün hayırların madeni

Güzel ahlaktır bütün güzelliklerin madeni. Güzel ahlaktır inananların süsü. Güzel ahlaktır bütün hayırların yuvası.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur. "Ey Ümmü Habibe! Güzel ahlâk dünya ve ahiret hayırlarının hepsini alıp götürdü. (Taberânî)"
Ey insan! Hayır istersen hem dünyada hem ukbada, kendine güzel ahlak edin.

En güzel isimler O'nundur

Ey insan! En güzel isimler Allah'ındır. Allah, Rahman, Rahim, Rab, Şafi, Rezzak, Hay, Kayyyum ve Hakim isimleri en çok bilinenlerdendir.
Bir hacetini ve ihtiyacını isterken ister Allah diye dua et, ister Rahman diye dua et. İnşaallah duana cevab bulacaksındır.
Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır:  "De ki: İster Allah diye duâ edin, ister Rahmân diye duâ edin! Hangisiyle duâ etseniz, işte en güzel isimler O’nundur. (İsrâ, 110)"

21 Nisan 2013 Pazar

Sabır çiçekleri

Bir insan, bir ağaç, bir eser sabır çiçekleridir. Sabırla yetişir ve olgunlaşır. Sabırsız adam ne insan yetiştirebilir ne ağaç ne de bir eser üretebilir.
Öyle ise ey insan! Eserinin mükemmel olmasını istersen sabrı kendine rehber et..

Onlar ki muhlislerdir

Ey insan! Bu dünyadaki en önemli vazifen Allah'a iman etmektir. İman ettikten sonra günahlarla kirlenen kalbini ve ruhunu afv ve istiğfar ile temizlemektir.  Ve hem dünyada hem ahirette en büyük musibet olan ateşten Allah'a sığınmaktır.
İşte Allah bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Onlar ki: “Rabbimiz! Muhakkak ki biz îmân ettik; artık günahlarımızı bize bağışla ve bizi o ateşin azâbından muhâfaza eyle!” derler.  (Âl-i İmran, 16)"
Peki, Allah'a iman edip günahlarının bağışlanmasını ve ateşin azabından muhafazasını isteyenler kimlerdir?
Bunun cevabını Allah şöyle haber vermektedir: (Onlar:) Sabredenler, doğru olanlar, itâat edenler, (mallarını Allah yolunda) sarf edenler ve seherlerde (sabah namazı vaktinden önce) mağfiret dileyenlerdir. (Âl-i İmran, 17)"
Ey Allahım, bizi onlar diye bahsettiğin bu zümrenin içine al.. Âmin..

Peygamberimizin en sevgilisi


Güzel ahlak öyle güzel bir hususiyettir ki insanın en güzel süsü ve halidir. 
Peygamber Efendimiz (asm) güzel ahlakı tamamlamak için geldi. Öyle ise O'na en yakın olan ahlakı güzel olan olacaktır hem dünyada hem ukbada.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Bana sizin en sevgiliniz, kıyamet gününde de meclisime en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır. (Tirmizî)"

Üzerimize sabır yağdır

Ey iman edenler! Allah'tan sabır isteyiniz. Zira iman üzere yaşamak ve bir Müslüman kimse olarak vefat etmek en büyük gayemizdir. Bu gayeye ulaşmak için belki de en büyük hasletimiz sabırdır. 
Sabır ki hem itaat üzere sabır hem günahlara karşı sabır hem de musibetlere karşı sabır vazifemizdir.
Elbette İslâm'ın izzetini muhafaza etmek ve Allah'ın kelamını yüceltmek için de sabıra ihtiyacımız var. Bu hususta duamız şu âyet olmalıdır:  "Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman kimseler olarak vefât ettir! (A‘râf, 126)"

20 Nisan 2013 Cumartesi

İnkâr edenlerin vay haline!

Ey inkâr edenler! Neyinize güveniyorsunuz ki apaçık bir hakikati ki bir harf kâtibsiz olmaz, bir iğne ustasız olmaz, bir fiil failsiz olmaz, bir sanat sanatkârsız olmaz. Sen de biliyorsun. 
Dünyadaki ateşin en küçüğüne dayanamazken en şiddetlisi olan cehenneme nasıl dayanacaksın? Dünya habsine girmekten korkarken ebedî cehennem habsinden korkmuyor musun? Her gecenin sabahını bilirken kıyamet gecesinin sabahı olan haşri niye inkâr edersin? Kışın ölmüş yeryüzünü baharda yeniden hayatlandıran bir kudretin ölüleri mahşerde diriltebileceğini hangi akıl ile inkâr edersin?
Öyle ise şu âyetin tehdidine kulak ver: "Şübhesiz ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâdları, Allah’(ın azâbın)a karşı kendilerine hiçbir şeyle fayda vermeyecektir! (Cehennem) ateşin(in) yakacağı olanlar da işte ancak onlardır. (Âl-i İmran, 10)"

İnsanların en cimrisi

Allah insana mal vermiş, ilim vermiş,  güç kuvvet vermiş, cömerd davransın ihsanda bulunsun diye imkân vermiş.
Dil vermiş, cömerdce Allah desin, dua etsin, salavat getirsin diye.
Buna rağmen hâlâ cimriliği cömerdliğe tercih ediyor mu insan
Peki insanların en cimrisi kimdir dersiniz? 
Bakın Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber vermektedir insanların en cimrisini: "İnsanların en cimrisi, yanında adım anıldığı halde bana salâvat getirmeyendir. (Tirmizî)"
Demek oluyor ki insanların da en cömerdi yanında Peygamber Efendimizin (asm) ismi zikredildiğinde salavat getirendir.
Allahım, bizi cimrilerden eyleme.. Âmin..

Dinde samimi ol

Ey insan! Sana Kur'ân hak ile gönderilmiş. Madem hak üzere olasın diye merhamet edilmiş, kitab gönderilmiş. Öyle ise sen de dinde ihlaslı ve samimî olarak Allah ibadet et, samimî kul ol.
Bu hususta Allah, Peygamber Efendimizin (asm) şahsında bize şöyle buyurmaktadır: "Şübhesiz ki biz, sana bu Kitâb’ı hak ile indirdik; öyle ise (sen de) dinde O’na (karşı) ihlâslı (samîmî) bir kimse olarak Allah’a kulluk et! (Zümer, 2)"

19 Nisan 2013 Cuma

Tezgahta işleyen el

Ey insan! Bak, sen nasıl insan oldun? Nasıl bir tezgahta azaların dokundu? Bir baş, iki göz, iki kulak, bir burun, bir ağız, bir gövde, iki kol, iki bacak ve iki ayak nasıl bir kumaştan çıktı?
Sadece bulanık bir sudan. Anne rahmine dökülen bir sudan. Anne rahmi olan o tezgahta nihayetsiz bir rahmet, hikmet, ilim ve kudretle dokundun ve O'nun iradesiyle bu sureti aldın.
Bundan anla ki O'ndan başka ilah yoktur. Öyle ise şu âyete kulak ver ve Aziz ve Hakîm olan Allah'ın acib icraatini gör ve secde et:  "Sizi (ana) rahimler(in)de nasıl dilerse (öyle) şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur; (O,) Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır. (Âl-i İmran, 6)"

Allah'a ihlaslı ol

Lisanımız birer hikmet çeşmesi olsun, hikmet çeşmesinden lisanımıza feyzler aksın, inşaallah.
Bu halis niyetimizin fiile dönüşmesi için yapılması gereken ilk iş Allah'a karşı ihlaslı olmaktır. Yani amelimizde rıza-yı İlahî olmalıdır.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) şöyle haber vermektedir: "Kim kırk sabah Allah’a ihlâslı olursa, kalbinden lisânına hikmet çeşmeleri akmaya başlar. (Feyzu’l-Kadir)"

Erkekler ırzlarını korusunlar

Ey mü'min erkekler! Nefs-i emmarenin planıyla şeytanın kumandasına giren ahlaksız ve cehennem hurisi hükmüne geçmiş bazı cazibedar kadınlara bakarak kalblerinize küfür tohumları ekmeyiniz. Zira sizi iştaha getirip boynunuza gem vurulmuş gibi günah bataklığına çekmek için bu dehşetli fitne alevlendirildi. 
Bu da nikah dairesini daraltıp fuhuşhane yolunu genişletti. Akıbetinizin hayır olmasını isterseniz bu fitne ateşinin cazibesinden kurtulmak için onun çekim alanına girmeyiniz. Gözlerinizi haramdan koruyunuz. Ve Allah'ın verdiğine rıza göstererek helal dairesinde kalınız ki bu sizin için daha temizdir.
Bu husustaki İlahî ihtarı hatırlayınız: "(Ey Resûlüm!) Mü’min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar! Bu, onlar için daha temizdir. (Nûr, 30)"
Allahım, bizi ve gençliği günahlara karşı muhafaza eyle.. Âmin..

18 Nisan 2013 Perşembe

Herşeye hakkıyla gücü yetendir

Ey insan! Göklere bak, bu kadar muntazam işleyen sistem ve saltanat ancak kudreti, hikmeti ve ilmi nihayetsiz olan Allah'a aid olabilir. Yere bak, bütün unsurlar, bitkiler, ağaçlar, hayvanlar ve insanlar karıştırılmadan ancak ilmi, hikmeti ve rahmeti nihayetsiz olan Allah tarafından idare edilebilir.
Ey insan! İçinde olanı ister açıkla, ister gizle; Allah bilir ve haberdardır, hafızanda olanlarla seni hesaba çeker.
Öyle ise bu hakikatları haber veren şu âyeti hayatına rehber eyle: "Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizde olanı açıklasanız da onu gizleseniz de, Allah sizi onunla hesâba çeker. Bununla berâber (O,) dilediği kimseyi (kendi lütfundan) bağışlar, dilediği kimseye de (hak ettiği için) azâb eder. Ve Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir. (Bakara, 284)"

Cennete dilediğin kapıdan girmek

Cennete girmek her insanın belki de en mühim gayelerindendir. Peki cennetin sekiz kapısı var. Hangisinden girsem diye düşünmek ister misin?
Öyle ise şu hadise kulak ver: "Her kim Fâtır Sûresi'ni (vird edinip) okursa, cennete dilediği kapıdan girmeye hak kazanır. (Ebû Suud Efendi)"
 Haydi Fatır Sûresi'ni okumaya.
Allahım, bizi buna muvaffak eyle..

Sizi yad edeyim

Bir sevdiğimizin, bir dostumuzun, bir yüksek makam sahibinin bizi yad etmesi, anması, bizden bahsetmesi bizi ne kadar mutlu eder? Bir kıyas ediniz. 
Peki canımızdan çok sevdiğimiz, yegane dostumuz, en yüksek makam sahibi ancak Allah'tır.
Öyle ise O'nun bizi yad etmesinin memnuniyet derecesini anlamaya çalışınız ve şu âyete kulak veriniz: "Öyle ise beni (ibâdetle) zikredin ki, (ben de) sizi (rahmetimle) yâd edeyim; ve bana şükredin fakat bana nankörlük etmeyin! (Bakara, 152)"

17 Nisan 2013 Çarşamba

Şahidlikten kaçınmayın

Yalan yere şahidlik ekberü'l-kebair denilen en büyük yedi günahtandır. Kimden bir hususta şahidlik yapması istenirse Allah için bunu yapmaya gayret etmelidir.
Zira bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır: "Şâhidler de çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar! (Bakara, 282)"

Cennetin anahtarı

Hazine kıymetdardır. Elbette hazineyi açacak olan anahtar da en az hazine kadar kıymetdardır. Zira anahtar ile o hazineye sahib olunabilir.
Bunun gibi namaz da cennetin kapısını açan bir anahtardır. Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: "Cennetin anahtarı namazdır. (Dârimî)"
Ey  ehl-i iman! Haydi namaza.

İman edip tevekkül eden

Ey insan! Hakikî hür olmak ve şeytanın hâkimiyetinden kurtulmak istersen Allah'a iman ve O'na tevekkül et. Zira şeytan, iman edip Rabbine tevekkül edenin üzerinde hâkimiyet kuramaz.
Bu hususu şu âyet haber vermektedir: "Şübhesiz ki îmân edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hâkimiyeti yoktur. (Nahl, 99)"

16 Nisan 2013 Salı

Faizden kalanı bırakın

Ey hidayete eren! Allah sana hidayeti ihsan eylemiş. Geçmiş günahlarına tevbe et. 
Eğer var ise faizin kalanını bırak. Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır: "Ey îmân edenler! Eğer (gerçek) mü’minler iseniz, Allah’dan sakının ve fâizden kalan (alacağınız)ı bırakın! (Bakara, 278)"

Rableri katında mükâfatı olanlar

İman edip salih amel işlemek bir insanın en büyük vazifesidir. Salih ameller içinde namazı hakkıyla eda etmek ve zekatı vermek ön plana çıkmaktadır. 
İşte iman edip salih amel işleyenler, namazı hakkıyla eda edenler ve zekatı verenler şu âyetle müjdelenmektedir: "Şübhesiz ki îmân edip sâlih ameller işleyenler, namazı hakkıyla edâ edenler ve zekâtı verenler var ya, onların Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. (Bakara, 277)"
Ey insan! Öyle ise bu müjdeye mazhar olmaya çalış.

Irkçılık için savaşan

Menfî milliyetçilik yani ırkçılık şeytanın desise ve aldatmacalarındandır. Öyle ise her desiseden olduğu gibi bu desiseden de Allah'a sığınmak gerektir.
Peki, bu desiseye kapılanların akıbeti nedir? Elbette bu hususta en şiddetli tokadı Peygamber Efendimizden (asm) yiyeceklerdir. Şöyle ki "Irkçılık için savaşan bizden değildir. (Müslim)"
Öyle ise ey müslüman! Müslümanlar kardeştir, üstünlük sadece takva iledir olan hakikatini kendine rehber et.

İslâm'dan başka din ararsa

"Muhakkak ki Allah katında (yegâne) din, İslâm’dır! (Âl-i İmran, 19)" değişmez bir hakikattir. Öyle ise hakkı arayan İslâm'a ulaşacaktır. 
Ancak İslâm dışında bir hakikat arayan ise batıla ulaşacak ve hüsrana uğrayacaktır. Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır: "Kim de İslâm’dan başka bir din ararsa, artık kendisinden aslâ kabûl edilmeyecektir. Âhirette ise o, hüsrâna uğrayanlardan (olacak)tır. (Âl-i İmrân, 85)"

15 Nisan 2013 Pazartesi

Cömerd insan mahzun olmaz

Ey mal sahibi! Bilir misin, senin malında nicelerin tayinatı ve istihkakı vardır? Allah bu kadar malı sana niçin vermiştir?
Bir düşün. Allah seni cömerd ve kerim olarak  görmek istiyor. Seni kendi katında mükâfatlandırmak istiyor. 
Öyle ise gece ve gündüz, gizli ve açık olarak Allah yolunda sarfet ki şu müjdeye nail olabilesin: "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak (Allah yolunda) sarf edenler var ya, işte onların Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. (Bakara, 274)"

Dalline karşı manen mücahede

Allah yolunda Allah'ın kelamını yüceltmek için çalışmak, gayret göstermek, mücahede etmek ne kadar kıymetlidir? Elbet Allah ve Resulü bilir.
Bu mücadelenin kılıçla yapıldığı dönemlerdeki kıymetini Peygamber Efedimizden (asm) öğrenelim: "Kim Allah yolunda i‘lây-ı kelimetullâh (Allah’ın kelâmını yüceltmek) için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vâcib olur. (Tirmizî)"
Şimdi maddî kılıç kınına girmiş, zira maddî saldırı yerini manevi saldırıya yani ilim ve fen cihetine bırakmış.
Öyle ise iman ve Kur'ân hakikatleri ilim ve fen cihetinde gelen saldırıyla hakikat kılıcıyla karşılık verecektir ki bu zamanda Nurlar ile iman ve Kur'ân hakikatleri isbat edilmekte, küfür ve dalaleti beli kırılmaktadır, elhamdülillah.
  

Haksızlığa uğratılmazsınız

Ey insan! Nice yollara nice mallar sarf ediyorsun. Onların karşılığını tam alıyor musun? Elbette cevabın hayır olacaktır. 
Niyetin hayır ise akıbetinin de hayır olmasını ister misin? Öyle ise tam karşılığını alacağın bir yola, yani Allah yolunda sarfet ki karşılığını kat be kat alasın.
İşte bu hususta Allah şöyle taahhüd ediyor: "Allah yolunda her ne şey sarf ederseniz, karşılığı size tam olarak verilir ve siz (aslâ) haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfâl, 60)"

14 Nisan 2013 Pazar

Sizin için daha hayırlıdır

Ey insan! Sadaka vermen, senin menfaatinedir, o ne iyi bir ameldir. İster açıkça verirsin, istersen gizlice verirsin, senin için safi bir hayırdır.
Fakat yaptığın iyiliği ve hayrı kesinlikle başa kalkma ve minnet bekleme.
Bak açıkça ve gizlice sadaka verenler hakkında Allah nasıl haber veriyor: "Eğer sadakaları açıkça verirseniz, işte o ne iyi! Eğer onları gizler de onları fakirlere (öyle) verirseniz, artık bu sizin için daha hayırlıdır. Böylece (Allah,) kötülüklerinizden bir kısmını sizden örter (sadakalarınızı, kul hakkına ilişmeyen günahlarınıza keffâret kılar). Ve Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdâr olandır. (Bakara, 271)"

Ne mutlu kendi kusuruna bakana

Ey insan! İnsanların kusurunu arıyorsun, bu sebeble kendi kusurunu unutuyor ve görmüyorsun. Bu ise seni afv ve istiğfardan alıkoymuyor, ayrıca günaha sokuyor.
Bu halden kurtulmak istersen Peygamber Efendimizin (asm) şu hadisine kulak ver: "Ne mutlu o kimseye ki kendi kusuruyla meşgul olmak, onu diğer insanların ayıplarıyla meşgul olmaktan alıkoyar. (Beyhakî)"

Dura dura okuyasın

Kur'ân, insanlara hidayeti gösteren, hak ile batılı  birbirinden ayıran bir hayat kitabıdır. Allah'ın insanlarla konuşmasıdır. Elbette anlaşılması ve hayata tatbik edilmesi önemlidir. Bunun için Kur'ân âyet âyet olarak kısımlara ayrılmıştır.
Dura dura okuyasın ve hayatına tatbik edesin diye âyet âyet nazil olmuştur. Bu hususta Allah şöyle buyurmaktadır: "O'nu, bir Kur’ân olarak (âyet âyet) kısımlara ayırdık ki, insanlara onu (iyice anlayabilmeleri için) dura dura okuyasın! (İsrâ, 106)"

13 Nisan 2013 Cumartesi

Allah için sarf

Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı ihlasın en mühim düsturudur. Her amelde olduğu gibi malını Allah yolunda sarf etmek amelinin de rıza-yı İlahîye uygun olması için amelin arkasına başa kakma, minnet ve incitme katılmamalıdır. 
İşte bu hususiyete sahib bir amel sahibini Allah şöyle müjdelemektedir: "Mallarını Allah yolunda sarf etmekte olanlar, sonra sarf ettikleri şey(in arkasın)a başa kakma ve (gönül) incitme katmayanlar var ya, onların, Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar. (Bakara, 262)"

Gurur için ilim

İnsanın nefsi, övünmeyi, tartışarak insanlara galib gelmeyi ve insanların teveccühünü kazanmayı arzu edebilir. Ne kötü arzudur bu?
İşin en kötü tarafı ise bu arzuyu gerçekleştirmek için ilim öğrenmektir: Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) böylelerin akıbetini şöyle haber vermektedir: "Kim ilmi, sırf âlimlere karşı tartışmak ve övünmek, cahillerle münakaşa etmek (onları susturup ilmini göstermek) ve insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah onu cehenneme koyar. (Tirmizî)"

Hamd Allah'a mahsustur

Ey insan! Göklere bak, Allah bulutlarla, yıldızlarla, güneşlerle, seyyarelerle süslemiş. yağmur, rahmet, ışık, nur, nimet yukarıdan gelmekte.
Yere bak, Allah seni topraktan yarattığı gibi hadsiz nimetleri topraktan gönderiyor. Yeri nice dağlar, sahralar, ağaçlar, hayvanlarla süslemiş. Onlarda senin için nice nimetler kılmış.
Güne bak, bir karanlık, bir gece ardı ardına geliyor. Karanlıkta ve aydınlıkta senin ve diğer mahluklar için nice nimetler var.
Demek hamd bunları yaratan Allah'a mahsustur ki şu âyet bunu ifade ediyor: "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. (En‘âm, 1)"

12 Nisan 2013 Cuma

Dostunu seç

Allah, iman edenlerin dostudur. Elbette dostlarını karanlıkta bırakmaz, onları nura çıkartır. Onların daima yardımcısıdır. 
Tağut olan Allah'ın yerine tutulan şeyler ise inkâr edenlerin dostudur. Tağut ise elbette dostlarının gözünü kör eder, nurdan karanlığa çıkarır. Onların varacağı yer ateştir, cehennemdir.
İşte Allah bize bu iki zümre hakkında şöyle haber verir:  "Allah, îmân edenlerin dostudur, onları zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra (îmâna) çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları ise tâğuttur (Allah’ın yerine tuttukları şeylerdir), onları nûrdan zulümâta çıkarırlar. İşte onlar ateş ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (Bakara, 257)"

Saadetin en üstünü

İnsan saadeti arar, arzu eder. Bulursa mesud olur, said olur. Bazen saadetin üstününü malda, mülkte zanneder. Bazen iyi bir işte bilir. Bazen de makam, rütbede düşünür.
Peki saadetin en üstünü nedir? Bu sorunun cevabını Peygamber Efedimizden (asm) dinleyelim: "Saadetlerin en üstünü, Allah’a ibâdetle geçen uzun ömürdür. (Kenzü’l-Ummâl)"
Evet, saadetin en üstününe ulaşmak isteyen ömrünü ibadetle geçirsin.