31 Temmuz 2014 Perşembe

Hutameyi sana ne bildirdi?

Ey insan! İnsanları arkasından çekiştirip ayıplayan olan hümeze, insanlarla yüzlerine karşı da alay etmeyi âdet edinen ve bir mal toplayarak onu durmadan sayan ve malının kendisini bakileştireceğini sanandır.
Onların hutameye atılacağını bildiren Allah, hutamenin ne olduğu bildirenin ne olduğunu sorarak onu haber verenin ancak kendisi olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) Hutame’nin ne olduğunu sana ne bildirdi? (Hümeze, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi hakkı ve hakikati bildirdiklerinden eyle.. Âmin..

And olsun ki o Hutameye atılacaktır

Ey insan! İnsanları arkasından çekiştirip ayıplayan ve yüzlerine karşı alay etmeyi kendine iş edinen hümeze, mal toplayıp onu saymakla oyalanmaktadır. O malının kendisini ebedî kılacağını sanar.
Aksine malı onu baki kılmayacağı gibi o işlediği dehşetli günahlarının cezası olarak Hutame ile cezalandırılacak, ona atılacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! And olsun ki (o), Hutame’ye atılacaktır! (Hümeze, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi hutameye atılanlardan eyleme.. Âmin..

Malının ebedî kılacağını sanır

Ey insan! İnsanları arkasından ayıplayıp çekiştiren ve yüzlerine karşı alay etmeyi âdet edinen, o günahının bir cezası olarak bir mal toplar ve onu saymakla meşgul olur.
Mal toplayıcı olan hümeze, toplayıp durmadan saydığı malın hakikatini anlamaz ve kendisine düşen vazifeleri görmez de malın kendisinde baki kalacağını ve o malın kendisini bakileştireceğini zanneder de aldanır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) malının gerçekten kendisini ebedî kılacağını (ölümsüzleştireceğini) sanır! (Hümeze, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi malın aldattığı kimselerden eyleme.. Âmin..

Hümeze mal toplayıp durmadan sayandır

Ey insan! İnsanları arkasından ayıplayıp çekiştiren hümeze ve insanları yüzlerine karşı alay etmekten lezzet alan öyle bir günah işler ki onun ahirette vay haline.
İnsanları ayıplayıp çekiştiren ve onlarla alay eden, bir mal toplayıcıdır. O topladığı malları sayıp durarak onlarla meşgul olur, oyalanır durur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ki o,) bir mal toplayan ve onu sayıp durandır! (Hümeze, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi mal toplayarak onu sayıp duranlardan eyleme.. Âmin..

Alay eden hümezenin vay haline

Ey insan! Nefis ve şeytan insanların arkasından devamlı olarak ayıplayıp çekiştirmek olan hümezeyi ahlakı bozulan insanlara güzel ve tatlı gösterir. 
İnsanların arkasından onları ayıplamak ve çekiştirmek bir insanda galebe çalar ve bir kötü ahlak halini alırsa insanların yüzüne karşı onlarla alay etmeye başlar ki insanları arkasından ayıplayıp çekiştiren ve yüzlerine karşı alay etmeyi âdet edinir. İşte öyle kişilerin ahirette vay haline.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hümeze olan (insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla) alay etmeyi âdet edinen her kişinin vay hâline! (Hümeze, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi insanları ayıplayıp onlarla alay edenlerden eyleme.. Âmin..

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Alay edenleri ikaz eden sure, Hümeze Suresi

Ey insan! Hümeze Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 104. suresi olup 32. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 9 âyettir.
Surede Allah; insanları devamlı arkadan çekiştirip yüzlerine karşı alay edenlerin hümeze olanların hallerinin perişan olacağını, onların mal toplayıp saydıklarını ve mallarının kendilerini ebedî kılacağını sandıklarını, onların kalblerin içine kadar işleyen tutuşturulmış bir ateş olan hutameye atılacaklarını ve ateşin onların üzerlerine uzun direklerle kapatıldığını haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi hümezeden eylemeyip Hümeze Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar ve nail eyle.. Âmin..


Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler

Ey insan! Allah asra yemin ederek insanların bida ve dalaletlere girerek gerçekten hüsranda ve manen büyük bir zararda olduğunu haber verir.
Her asırda, bilhassa günahların yüz cihetten insana saldırdığı şu asırda bida ve dalaletler sebebiyle gerçekten hüsranda ve manen büyük bir zararda olan insanlardan olmamanın çaresi, iman edip salih ameller işlemek, batıldan kurtulmak için birbirine hakkı tavsiye ederek musibetin darbesi karşısında isyan etmemek için sabrı tavsiye etmektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnâdır. (Asr, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi iman edip salih ameller işleyerek birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden eyle.. Âmin..

İnsan gerçekten hüsrandadır

Ey insan! Allah'ın sevdiği ve razı olduğu tarz olan sünneti takib eden asır saadet asrı namını aldı, sünneti terk edip bidalar ve dalaletlere dalan asır ise elbette şekavet asrı namına layıktır.
Asra yemin eden Allah, şekavet asrı olan ahirzamanda insanların çoğunun bidalara ve dalaletlere girmesinden dolayı gerçekten hüsrana düştüğünü ve manen zararda olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki insan, gerçekten hüsrandadır! (Asr, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi gerçekten hüsranda olanlardan eyleme.. Âmin..

29 Temmuz 2014 Salı

Asr’a yemin olsun

Ey insan! İnsanlık tarihi kâh olmuş, hakikî saadeti bulmuş, saadet asrını yaşamış; kâh olmuş, hakikatten uzaklaşıp dünyaya dalarak dalalet vadilerinde at koşturmuş.
Allah asra yemin ederek asırlarda bilhassa ahirzaman asrında insanların saadet ve şekavetine sebebiyet veren unsurlara dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Asr’a yemîn olsun! (Asr, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi asrın dalaletinden ve sefahatinden muhafaza eyle.. Âmin..

Bütün ilimleri içine alan sure, Asr Suresi

Ey insan! Asr Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 103. suresi olup 13. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 3 âyettir.
Surede Allah; asra yemin ederek insanın hüsranda olduğunu, ancak iman edip salih amel işleyenlerin, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin müstesna olduğunu haber verir.
Peygamber Efendimiz (asm) Asr Suresi'nin faziletini bizlere şöyle haber verir:Kim Asr Suresi'ni okursa, Allahu Teâlâ onun günahlarını affeder. Hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olur. (Beyzavî)”
İmam Şafii de (ra) Asr Suresi'nin manasının genişliğini şöyle ifade eder: “Kur’ân-ı Kerim’den başka hiçbir sure nazil olmasaydı, şu pek kısa olan Asr Suresi bile insanların dünya ve ahiret saadetlerini temine yeterdi. Bu sure, Kur’ân-ı Kerim’in bütün ilimlerini içine alır.”
Allahım, bizi ve neslimizi Asr Suresi'nin mana, sır ve faziletine mazhar ve nail eyle.. Âmin..


O gün nimetlerden mutlaka sorulacaksınız

Ey insan! Çoklukla övünen insan onunla oyalanmaktan kendisine verilen nimetlerin şükrünü eda edemez, şükürden şirke bir yol bulur. Bunu kesin bir ilimle bilen böyle bir hataya düşmez. Aksi takdirde hatasının neticesini ileride bilecek ve Cehennemi gözüyle görerek hatasını kesin olarak bilecektir.
İnsan o gün, kendisine verilen nimetlerden mutlaka sorulacak, vazifesi olan şükrü yerine getirdiyse nimetlerin asıllarıyla taltif edilecek, çoklukla övündüyse neticesi olan Cehennemle tazib edilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra o gün, (size dünyada verilmiş olan) ni‘metlerden (teker teker) mutlaka sorulacaksınız! (Tekasür, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi şükür mesleğinde ileri gidenlerden eyle.. Âmin..

Onu gözünüzle görerek bileceksiniz

Ey insan! Mal ve evlad çokluğuyla övünmek oyalar da gerçeğe karşı kör bir hale gelir. Eğer gerçeği kesin bir ilimle bilse çoklukla övünmenin oyalanmasına aldanmaz ve vazifesi olan şükre girer.
Çoklukla övünen hatasının neticesini ileride bilecek ve Cehennemi gözüyle görecektir, hatasının neticesi olan Cehennemi şübheye yer bırakmaz bir şekilde gözüyle görerek kati bir şekilde bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra (yine) and olsun, siz onu gözün(üzün) kat‘î bilişiyle göreceksiniz! (Tekasür, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi çoklukla övünmekten ve neticesinden muhafaza eyle.. Âmin..

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Cehennemi mutlaka göreceksiniz

Ey insan! Mal ve evlad çokluğuyla övünmek ve gururlanmak insanı oyalar da insan ne kendi vazifesini bilir ne de çoklukla övünmenin neticesini. Elbet çoklukla övünmenin kendisini oyaladığını ve hakikati göstermediğini bilecektir.
Eğer hakikati kati bir ilimle bilse çoklukla övünmeyi bırakacak ve kendi vazifesine bakacakken övünmeye devam eden bunun cezası ve karşılığı olarak mutlaka Cehennemi görecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "And olsun (siz) Cehennemi mutlaka göreceksiniz! (Tekasür, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cehennemi görenlerden ve Cehenneme girenlerden eyleme.. Âmin..

Gerçeği kesin bir ilimle bilseydiniz

Ey insan! Dünya malı ve menfaati bir aldanmadan ibaret olduğu gibi çokluğuyla da övünmek bir oyalanmadan ibarettir ki insana hakikî vazifesi olan şükürden ve tefekkürden alıkoyar.
Mal ve evlad çokluğuyla övünmenin insanı oyaladığını elbette herkes bilecektir, eğer insan çoklukla övünmenin hakikatini ve neticesini kesin bir ilimle bilse, elbette aldanmayacak ve onlarla oyalanıp hakikî vazifesini unutmayacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! Eğer (gerçeği) kat‘î bir ilimle bilseydiniz (böyle yapmazdınız)! (Tekasür, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi hakikati kati bir ilimle bilenlerden eyle.. Âmin..

Yine hayır, ileride bileceksiniz

Ey insan! Mal ve evlad çokluğu hatta kabirlerdeki ölülerin çokluğu gurur ve övünmekle insanları kendisiyle oyaladı da insanlar o çoklukların kendilerini kurtaracağını sandı.
Hayır, o çokluklar Allah'ın birer ihsanı ve nimetidir, nimet ise şükür ister ki insanlar ileride o çoklukların kendisini aldattığını bilecek, ama mutlaka bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra (yine) hayır! İleride bileceksiniz! (Tekasür, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi nimeti ve hayrı daima Senden bilenlerden eyle.. Âmin..

27 Temmuz 2014 Pazar

Hayır, ileride bileceksiniz

Ey insan! Çoklukla övünmek insanı asıl vazifesi olan şükürden ve ibadetten alıkoyar, mal ve evladının çokluğuyla ve sayısıyla hatta kabirlerdeki ölmüşleriyle övünmeye ve gururlanmaya yol açar.
Allah'ın verdiği mal ve evlada şükür yerine onların çokluğuyla övünenin ve gururlananın yanına elbette kâr kalmayacak ve ne kadar büyük bir hata yaptığını ileride bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! İleride bileceksiniz! (Tekasür, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin nimetlere daima ve hududsuz şükredenlerden eyle.. Âmin..

Sizi çoklukla övünmek oyaladı

Ey insan! Sana verilen mal ve evlad Allah'ın nimeti ve ihsanıdır. Nimet ve ihsan ise şükür ister ki ziyadeleşsin.
İnsan kendisine verilen nimetlere şükür yerine, fahır ile küfran ve nankörlük etmektedir. Allah'ın kendisine verdiği mal ve evladın çokluğuyla gururlanmakta ve övünmektedir. Bu da insana hakikî vazifesi olan şükrü unutturdu. Nihayet kabirlerdeki ölmüşlerini de bu çokluğa katıp tam bir gurur abidesi oldular.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sizi tekâsür’le (o çoklukla, mal ve evlâd çokluğuyla) övünmek (o kadar) oyaladı ki, nihâyet kabirleri ziyâret ettiniz (ve artık ölmüş olanlarınızı dahi sayarak gururlandınız)! (Tekasür, 1-2)"
Allahım, bizi ve neslimizi çoklukla övünen değil şükredenlerden eyle.. Âmin..

Bin âyet okumaya denk sure, Tekâsür Suresi

Ey insan! Tekasür Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 102. suresi olup 16. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 8 âyettir.
Surede Allah; tekâsürle, mal ve evlad çoklukla övünenlerin oyalandığını, hatta ölülerinin çokluğuyla gururlandıklarını, yaptıklarının yanlış olduğunu ileride kesin bir şekilde bileceklerini, neticesini Cehennemi görerek gözleriyle öğreneceklerini, verilen nimetlerden mutlaka sorulacağını haber verir.
Peygamber Efendimiz (asm) Tekâsür Suresi'nin faziletini bize şöyle haber verir: "Beni Hak Peygamberi olarak gönderen ve nefsim yed-i kudretinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak o Tekâsür Suresi'ni okumak bin ayet okumaya denktir. (Deylemi)"
Allahım, bizi ve neslimizi Tekâsür Suresi'nden murad mana, sır ve fazilete mazhar ve nail eyle.. Âmin..



İftar ve sabır bayramı, Ramazan Bayramı

Her ümmete farz kılınan oruç, içinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesi'ni barındıran Ramazan-ı Şerif'te bize de farz kılındı ki insanın en büyük meselesi olan Cehennemden kurtulmasına ve Cennetin Reyyan kapısından ebedî saadete girmesine vesile olsun.
Ramazan boyunca Allah'ın "yemeyi içmeyi kesin" emri ile oruç tutup "buyurun yiyiniz" emriyle iftar ederek şefkat ve merhamete muhtaç hemcinsimiz olan fakirlerin halini anlayarak onlara karşı şefkat vazifemizi hakkıyla yapmak ve devamlı kötülüğü emreden nefsimizin rububiyet damarını kırarak hakikî kul vaziyetini takınmak kabiliyetini ve hakikî insan manasını Ramazan'daki oruç bizlere kazandırdı.
Ramazan'daki oruç, hem nefsimizin terbiyesine, hem Allah'ın nimetlerinin kadrini anlayarak hakikî şükre, hem bedenimizin sağlık ve perhizine, hem zenginlerin fakirlerin hakikî halini anlamasına vesile olduğu gibi teravihlerle kulluğun zirve yapmasına, kardeşliğe, Kur'ân tilavetleriyle Allah'ın muhatabı olduğumuzun anlaşılmasına vesile oldu.
Allah, daha nice Ramazan-ı Şerifleri rızasına uygun olarak oruç, zekat, fitre ve Kur'ân ile meşgul olmayı ve yaratılışın manası olan hakikî insan ismine liyakatimizi isbatlamayı bize, âilemize, tüm Müslümanlara ve insanlara nasib eylesin.. Âmin..

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Pek kızışmış bir ateş

Ey insan! Karia denilen çarpıcı felaketin gelip insanların çırpınıp yayılan kelebekler gibi şuursuzca yayıldığı, dağların atılmış renkli yün gibi savrulduğu zaman insanların amelleri tartıya konulacaktır.
Tartıda sevabları günahlarına ağır gelenler hoşnud bir yaşayış içinde olacak iken sevabları günahlarına hafif gelenler haviye denilen bir azabın kucağına düşeceklerdir ki onların anası olan haviyenin ne olduğunu bildiren Allah'dır.
Tartıda sevabları hafif gelenlerin anası ve kucağına düşeceği azab olan haviye, pek kızışmış olan çok şiddetli bir ateştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) pek kızışmış bir ateştir! (Karia, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi pek kızışmış bir ateş olan haviyeden muhafaza eyle.. Âmin..

Haviyenin ne olduğunu sana ne bildirdi?

Ey insan! Karia denilen çarpıcı felaketle insanlar çırpınarak yayılan kelebekler gibi savrulup dağlar atılmış renkli yün gibi dağıldığı gün, kıyamet günü, sevablar ve günahlar tartıya konulacaktır.
Tartıda sevabları günahlarına ağır gelen hoşnud bir yaşayışı içinde olurken, sevabları günahları karşısında hafif gelenin anası, kucağına düşeceği yer Haviye'dir.
Tartıda sevabları günahları karşısında hafif gelenin kucağına düşeceği yer olan haviyenin ne olduğunu ne bildirdiğini soran Allah, pek şiddetli ve dehşetli bir azab yeri olduğunu haber verir: "(Ey Resûlüm!) Onun (o Hâviye’nin) ne olduğunu sana ne bildirdi? (Karia, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi rızana uygun bir hayat yaşayanlardan ve sonunda hoşnud olanlardan eyle.. Âmin..

Tartıları hafif gelenin anası Haviye'dir

Ey insan! Çarpıcı felaket olan karia geldiği gün, insanlar çırpınıp yayılan kelebekler gibi yayılacak ve dağlar renkli yün gibi atılacaktır.
O gün tartıda sevabları günahlarına ağır gelenler hoşnud bir yaşayış içinde olacakları gibi, tartıda sevabları günahları karşısında hafif gelenler Haviye denilen yerin kucağına düşeceklerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Fakat kimin de tartıları hafif gelirse, artık onun anası (sığınacağı yer) Hâviye’dir. (Onun kucağına düşecek!) (Karia, 8-9)"
Allahım, bizi ve neslimizi tartıları hafif gelenlerden eyleme ve Haviye'den muhafaza eyle.. Âmin..

25 Temmuz 2014 Cuma

Kimin tartıları ağır gelirse hoşnuddur

Ey insan! Karia denilen çarpıcı felaketin ne olduğunu bildiren Allah, o gün, insanlar çırpınıp yayılan kelebekler gibi şuursuzca etrafa saçılacağını ve dağlar atılmış renkli yün gibi darmadağın edilip etrafa yayılacağını haber verir.
O gün herkesin ameli tartılır, hayatı muhasebe ve muhakemeden geçer, kiminin tartıda sevabları günahlarına ağır gelir. İşte onlar Cennette hoşnud bir yaşayış içinde olacaklardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık kimin tartıları (sevabları) ağır gelirse, işte o, hoşnûd (olacağı) bir yaşayış içindedir! (Karia, 6-7)"
Allahım, bizi ve neslimizi tartıları ağır gelip hoşnud bir yaşayış içinde olanlardan eyle.. Âmin..

Dağlar atılmış renkli yün gibi olur

Ey insan! Dünya kıyamet hengamında yaşanmamış ve görülmemiş bir çarpıcı felaket olan karia ile sarsılacağını bizlere Allah bildirmektedir.
Çarpıcı felaket geldiği gün, insanlar felaketin çarpıntısı ve darbesiyle çıpınarak yayılan kelebekler gibi şuursuzca etrafa yayılacaklardır.
İnsanlar o gün etrafa kelebekler gibi yayıldıkları gibi, çarpıcı felaketin darbesiyle dağlar hallaç pamuğu gibi atılacak ve atılmış renkli yün gibi dağılarak savrulacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur! (Karia, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi dağların renkli yün gibi atıldığı gün emin ve selamette eyle.. Âmin..

O gün insanlar kelebekler gibi çırpınacak

Ey insan! Çarpıcı felaket denilen karia gelecek ve dünya kıyameti yaşayacaktır. Çarpıcı felaket o güne kadar yaşanmamış ve görülmemiş dehşetli bir felakettir. Bu felaketten haber veren Allah'dır.
Çarpıcı felaket karia geldiği gün, felaketin müdhiş darbesiyle insanlar etrafa çırpınıp yayılan kelebekler gibi herşeyi unutup savrularak yayılacaklardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün insanlar, çırpınıp yayılan kelebekler gibi olacak! (Karia, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün emin ve selamet kıl.. Âmin..

Karianın ne olduğunu sana ne bildirdi?

Ey insan! İnsan gibi dünya da ömrünü tamamlayacak ve çarpıcı felaket olan karia ile kıyameti kopacaktır.
Çarpıcı felaket olan karianın ne olduğunu sorarak yaşanmamış müdhiş bir hadise ve vakıa olduğunu haber veren Allah, dünyayı çarpacak olan o çarpıcı felaketin ne olduğunu bildirenin ne olduğunu sorarak bu bilginin ancak kendisi olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O çarpacak olan felâketin ne olduğunu sana ne bildirdi? (Karia, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi çarpıcı felaket olan kariadan emin ve selamette eyle.. Âmin..

24 Temmuz 2014 Perşembe

Nedir o çarpıcı felaket

Ey insan! Dünya uzun ömrü ile birlikte öyle yaşlandı ki artık ömrünün son deminde ve o da her nefis gibi ölümü tadacaktır.
Dünyanın ölümü olan kıyameti çarpıcı felaket olan karia olarak haber veren Allah, o çarpıcı felaketin ne olduğunu sorarak yaşanmamış bir felaket olduğunu haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nedir o çarpıcı felâket! (Karia, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ın anlayıp hayatına rızana uygun istikamet ve yön verenlerden eyle.. Âmin..

Çarpıcı felaket Karia

Ey insan! Milyarlar ömrü olan dünya, artık ihtiyarladı, ömrünün sonuna geldi. O da insan gibi ölümü tadacaktır.
Dünya ömrünü tamamladığında, eceli olan kıyamet gelecek ve dehşetle çarpan bir felaket olan karia ile kabirlerdekileri de dehşete düşürecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "el-Karia! (O dehşetiyle çarpıcı felâket! Kıyâmet!) (Karia,1)"
Allahım, bizi ve neslimizi kariadan emin ve selamette eyle.. Âmin..

Çarpıcı felaket kıyametin suresi, Karia Suresi

Ey insan! Karia Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 101. suresi olup 30. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 11 âyettir.
Surede Allah; çarpıcı felaket olan kıyametin ne olduğunu, kimin bildirdiğini, o gün insanların kelebekler gibi yayılacağını, dağların atılan renkli yün gibi savrulacağını, tartıları ağır gelenlerin hoşnud olup hafif gelenlerin Haviye denilen kızışmış ateşe düşeceğini ve Haviye'ni bildirenin ne olduğunu haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Karia Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar eyle.. Âmin..


23 Temmuz 2014 Çarşamba

Selamet ve kıymet gecesi, Kadir Gecesi

Ey insan! Allah bütün isim ve sıfatlarının eseri ve sanatı olan kâinatı harika bir surette yarattı, melekler ve ruhanîlerle kâinatı hayatlı kıldı. Yeryüzünü Cennetlerden aşağıda Cennete bir misal olarak yarattı ve hazırladı. 
Allah, kâinat ağacındaki maksadını bir meyve olarak insanı yaratarak onda gösterdi ve bu maksada bütün meleklerin ve onların içindeki İblis'in de secde etmesini istedi. Melekler, İblis hariç secde etti. Huzurdan kovulan İblis şeytan olarak bir hile ve desise ile insanlığın atası olan Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva'ya (rha) yasak meyveyi yedirerek hep birlikte Cennetten alçak yer olan dünyaya birbirlerine düşman olarak indirildiler.
Allah, Cennetten aşağı olan dünyadan daha da aşağı ve aşağıların aşağısına düşmemek ve insanlara uzun ebed yolculuğunda bir rehber, bir nur ve bir rahmet olarak göndermek üzere kelamı olan Kur'ân'ı bir bütün olarak dünyanın semasında olan Beytü'l-İzze makamına Kadir Gecesi'nde indirdi.
Kadir Gecesi, insanın kadrini ve kıymetini aşağılara düşürmekten kurtaran, yücelerin yücesine çıkaran, bin aydan daha hayırlı, Allah'ın nimetlerinin kadrini ve kıymetini idrak ettiren, Allah'ın bizlere büyük bir hediyesi ve ihsanıdır.
Allah Kadir Gecesi'ni bize, âilemize, memleketimize, İslam Âlemine ve tüm insanlığa hayırlara, iyiliklere, güzelliklere ve kardeşliğe vesile eylesin.. Âmin..

Bilmez mi ki Rabbi onlardan haberdardır

Ey insan! İnsan Allah'a karşı gerçekten nankördür ve buna kendisi de şahiddir. Nankörlüğünün yanında hayrını menfaatinde gören pek şiddetli bir mal sevgisi vardır.
Nankörlük ve mal sevgisiyle insan öyle bir hakikatten gaflet eder, sanki bilmez ki kabirlerde yatanlar ebediyen orada yatmazlar ve Allah'ın izniyle kabirlerinden çıkarıldıkları gibi sinelerine gömdükleri sırları dahi çıkarılarak ortaya konulacaktır. İşte o zaman onların yaptıkları herşeyden Allah'ın hakkıyla haberdar olduklarını göreceklerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Fakat (insan) bilmez mi ki, kabirlerin içinde bulunanlar (diriltilip dışarı) çıkarıldığı ve sînelerde bulunan (sır)lar ortaya konulduğu zaman, şübhesiz Rableri o gün onlar(ın her yaptıkların)dan elbette hakkıyla haberdar olandır. (Âdiyat, 9-11)"
Allahım, bizi ve neslimizi kabirdekiler ve sinedekiler ortaya çıkarıldığı zaman mahcub eyleme.. Âmin..

Mal sevgisi pek şiddetlidir

Ey insan! Rabbine karşı çok nankör olan insan, bu nankörlüğünün de farkında ve buna kendisi de şahiddir.
Nankörlüğüne şahid olan insan, Allah'ın kendisine olan nimetlere ve mallara öyle sarılır ve sever ki içindeki menfaate karşı olan hayır ve mal sevgisi pek şiddetlidir ki infak etmez, ihsanda bulunmaz, cimrilik eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve gerçekten o, (kendi menfaatine olan) hayır (mal) sevgisi için doğrusu pek şiddetlidir (cimrilik eder). (Âdiyat, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi mal sevgisinden ve cimrilikten muhafaza eyle.. Âmin..

Şübhesiz buna kendisi de şâhiddir

Ey insan! Allah yolunda mücadele ve mücahede o kadar kıymetli ve mühimdir ki Allah, Allah yolunda harıl harıl koşanlara, tozu dumana katanlara, sabahleyin saldırıp bir topluluğun ortasına dalanlara yemin eder.
Allah, Allah yolunda mücadele ve mücahedenin kıymetine dikkatleri çekmesine rağmen insan gayret ve şevk yerine tembellik ve nankörlükte ileri gitmekte ve insan dahi kendisinin Allah yolunda mücadele ve mücahedede gösterdiği tembellik ve nankörlüğün farkında ve buna şahiddir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz buna elbette kendisi de şâhiddir! (Âdiyat, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi nankörlerden eylemeyip yolunda gayretli ve şevkli eyle.. Âmin..

İnsan, Rabbisine karşı çok nankördür

Ey insan! Allah, Allah yolunda mücadele ve mücahedede gayret, şevk, devamlılığa ve cesarete dikkatleri çeker.
Allah yolunda mücadele ve mücahede gayret, şevk, devamlılık ve cesaret gerektirmesine ve Allah insana bu yolu göstermesine rağmen insan Rabbine karşı nankörlükte ve Allah'ın nimetlerine karşı şükürsüzlükte ileri gitmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Şübhesiz ki insan, Rabbisine karşı gerçekten çok nankördür! (Âdiyat, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi nankörlerden eyleme.. Âmin..

22 Temmuz 2014 Salı

Bir topluluğun ortasına dalanlara

Ey insan! Allah, Allah yolundaki mücadele ve mücahedede gayrete, şevke, sebat ve devamlılığa dikkatleri yemin ederek çeker.
Allah yolunda gayretle ve devamlı olarak tozu dumana katanlara yemin eden Allah, bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederek mücadele ve mücahedede gayret ve devamlılığın yanında cesaret ve korkusuzluğa dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Derken onunla, bir topluluğun ortasına dalanlara! (Âdiyat, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda mücadele ve mücahedede cesur ve korkusuz eyle.. Âmin..

Orada tozu dumana katanlara

Ey insan! Allah, harıl harıl koşanlara ve koşarken çakarak ateş çıkaranlara yemin ederek Allah yolunda mücadele ve mücahedenin kıymet ve önemine dikkatleri çeker.
Sabahleyin derhal baskın yapanlara yemin eden Allah, tembellik ve rehavet göstermeden mücadele ve mücahedeye devam edilmesine dikkat çektiği gibi, sabahleyin yapılan baskında tozu dumana katanlara da yemin ederek mücadele ve mücahededeki gayrete ve devamlılığa dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Böylece orada tozu dumana katanlara! (Âdiyat, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda mücadele ve mücahedede gayretli ve devamlı eyle.. Âmin..

Sabahleyin derhal baskın yapanlara

Ey insan! Allah, harıl harıl koşarak Allah yolunda mücadele ve mücahede edenlere ve koşarken Allah düşmanıyla vuruşurken çakarak ateş çıkaranlara yemin ederek Allah yolunda mücadele ve mücahede etmenin kıymet ve ehemmiyetine dikkatleri çeker.
Allah, sabahleyin derhal baskın yapanlara yemin ederek Allah yolunda mücadele ve mücahedede tembellik etmeyip rehavete kapılmamaya dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sabahleyin derhâl baskın yapanlara! (Âdiyat, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda mücadele ve mücahedede tembellikten ve rehavetten muhafaza eyle.. Âmin..

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Yemin olsun çakarak ateş çıkaranlara

Ey insan! Allah, Allah yolunda harıl harıl ve nefes nefese koşanlara yemin ederek yemin ederek Allah yolunda mücadele ve mücahede etmenin ve gücüyle çalışmanın kıymet ve önemine dikkatleri çeker.
Allah, Allah yolunda harıl harıl koşanlara yemin ettiği gibi o koşu esnasında Allah düşmanlarıyla vuruşurken düşmana çakarak ateş çıkaranlara da yemin etmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Öyle (koşarken) çakarak ateş çıkaranlara! (Âdiyat, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda mücahede edenlerden eyle.. Âmin..

Yemin olsun harıl harıl koşanlara

Ey insan! Allah yolunda harıl harıl koşmak, nefes nefese mücadele ve mücahede etmek ve çalışmak, Allah düşmanlarına karşı en iyi silahları hazırlamak Allah katında çok kıymetli ve mühimdir.
Allah âdiyata yemin ederek Allah yolunda harıl harıl koşanlara, Allah için mücadele edenlere, Allah düşmanlarına karşı nefes almadan yorulanlara dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yemîn olsun (Allah yolunda) harıl harıl koşanlara (âdiyât’a)! (Âdiyat, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi yolunda harıl harıl koşanlar eyle.. Âmin..

Kur'ân'ın diğer yarısı olan sure, Âdiyat Suresi

Ey insan! Âdiyat Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 100. suresi olup 14. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 11 âyettir.
Surede Allah; Allah yolunda harıl harıl koşanlara, çakarak ateş çıkaranlara, sabahleyin baskın yapanlara, tozu dumana katanlara, bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederek insanın Rabbisine karşı nankör olduğunu ve buna insanın kendisinin de şahid olduğunu, insanın hayır sevgisinin şiddetli olduğunu, kabirlerde ve sinelerde olanların çıkarıldığı gün Allah'ın herşeyden haberdar olduğunu haber verir.
Peygamber Efendimiz (asm) Âdiyat Suresi'nin faziletini bize şöyle haber verir: "İzâ zülzilet sûresi, Kur'ân'ın yarısına ve ve'l-âdiyat sûresi de (diğer) yarısına denktir. (Şevkanî)"
Allahım, bizi ve neslimizi Âdiyat Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar ve vakıf eyle.. Âmin..



Zerre kadar bir şer işleyen, onu görecek

Ey insan! Herkes amellerinin karşılığını görmek üzere muhasebeden ve muhakemeden sonra yerlerine, Cennet veya Cehenneme dönerler.
Zerre kadar bir hayır işleyen, Allah'ın merhameti gereği onun karşılığını göreceği gibi zerre kadar şer bir amel işleyen elbette Allah'ın adaleti gereği onun karşılığını görecek ve bulacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim de zerre kadar bir şer işliyorsa, onu görecek! (Zilzal, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi işlediğimiz günahlardan ve şerlerden mağfiret eyle.. Âmin..

20 Temmuz 2014 Pazar

Zerre kadar hayır yapan onu görecek

Ey insan! Mahşerde Allah'ın emri ve izniyle yer tarafından yaptıkları kendilerine haber verilen insanlar, amellerinin karşılığını görmek üzere bölükler halinde Cennet veya Cehenneme dönerler.
Allah o kadar merhametlidir ki insanların dünyada iken işledikleri en küçük zerre kadar bir hayrın karşılığını verecek ve sahibine onu gösterecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık kim zerre kadar bir hayır yapıyorsa, onu görecek! (Zilzal, 7)"
Allahım, bizim ve neslimizin zerre kadar hayırlarını şems kadar büyüt.. Âmin..

O gün insanlar bölük bölük döner

Ey insan! Yer şiddetle sarsılıp ağırlıklarını boşalttığı ve insan hayret ve dehşetinden "Buna ne oluyor?" dediği zaman, Allah'ın izni ve emriyle yer insanlara bütün haberlerini anlatır.
O gün ameller tartılır da insanlara amellerinin karşılığı olan Cennet veya Cehennem gösterilmek üzere insanlar mahşer yerinden bölük bölük yerlerine dönerler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün insanlar, amelleri(nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için (mahşer yerinden) bölük bölük (Cennet ve Cehennemdeki yerlerine) döner(ler). (Zilzal, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cennete dönenlerden eyle.. Âmin..

Rabbin, bunu ona vahyetmiştir

Ey insan! Yer müdhiş bir zelzele ile sarsılacak ve yeryüzü ağırlıklarını mahşer yerine bırakacaktır. O zaman insan dünyaya ne oluyor diye soracaktır.
"Buna ne oluyor?" diye soran insana yer bütün yaptıklarının haberini Allah'ın izniyle verecektir ki Allah yere şahidlik etmesini vahyederek emretmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Çünki Rabbin, (bunu) ona vahyetmiştir (emretmiştir). (Zilzal, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün haberleri iyi olanlardan eyle.. Âmin..

19 Temmuz 2014 Cumartesi

O gün yer haberlerini anlatır

Ey insan! Yerin dehşetli zelzele ile sarsılıp yeryüzünün ağırlıkları olan kabirleri boşalttığında insan "Buna ne oluyor?" diye hayretinden ve dehşetinden soracaktır.
İnsan "Buna ne oluyor" diye sorduğu gün yer, üzerinde gezen ve yaşayan insanların bütün yaptıklarının haberlerini bir şahid olarak anlatır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün (yer, bütün) haberlerini anlatır. (Zilzal, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün haberleri iyi ve hayırlı olanlardan eyle.. Âmin..

İnsan "Buna ne oluyor?" dediği zaman

Ey insan! Dünya fanidir ve insan gibi onun da bir eceli vardır, kıyamet ile dünya sayfası kapatılacaktır.
Dünyanın eceli geldiğinde yer çok şiddetli bir zelzele ile zilzal ile sarsılacak ve yeryüzü ağırlıkları olan karnında barındırdığı insanları kabirlerinden dışarıya çıkaracak ve bu müdhiş zelzele karşısında insan "Buna ne oluyor?" diye hayretinden ve dehşetinden soracaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yer, (o şiddetli) zilzâl’iyle (sarsıntısıyla) sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını (dışarıya) çıkardığı ve insan: “Buna ne oluyor?” dediği zaman! (Zilzal, 1-3)"
Allahım, bizi ve neslimizi yerin o dehşetli zelzelesinde emin ve selamette eyle.. Âmin..

Kur'ân'ın yarısı olan sure, Zilzal Suresi

Ey insan! Zilzal Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 99. suresi olup 93. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 8 âyettir.
Surede Allah; yeryüzünün zilzal ile sarsılıp ağırlıklarını boşaltacağını ve insanın ne oluyor diye soracağını, yerin bütün haberleri anlatacağını, bunu Allah'ın kendisine vahyettiğini, insanlara amellerinin karşılığının gösterilmesi için bölük bölük Cennet ve Cehenneme döneceklerini, zerre kadar yapılan hayır ve şerlerin karşılığının verileceğini haber verir.
Peygamber Efendimiz (asm) Zilzal Suresi'nin sevabı noktasındaki faziletini bize şöyle haber verir. “Her kim bir gecede Zelzele Suresi'ni okursa, Kur'ân’ın yarısını okumuş gibi olur. (Tirmizi)"
Allahım, bizi ve neslimizi Zilzal Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar ve nail eyle.. Âmin..

Bu, Rabbisinden korkan kimseler içindir

Ey insan! Mahlukatın en şerlisi kendilerine apaçık delil olan beyyine, Peygamber Efendimiz (asm) elinde içinde dosdoğru hükümler olan Kur'ân olduğu halde geldiği halde kitab verilenlerin ve müşriklerin inkâr edenleridir. 
Mahlukatın en hayırlısı iman edip salih ameller işleyenlerdir. Elbette onların Allah katında mükafatları da büyüktür. Onların mükâfatları ebedî olarak devamlı kalacakları altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah onların amellerinden razı olmuş, onlar da Allah'ı kendilerine olan lütuflarından razı olmuştur. Böyle bir karşılık Rabbinden hakkıyla korkup Allah'a isyan etmekten sakınan kimseler içindir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onların Rableri katındaki mükâfâtı, altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleridir; orada ebedî olarak devamlı kalıcıdırlar. Allah onlardan râzı olmuştur ve (onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır. İşte bu (karşılık), Rabbisinden korkan kimseler içindir. (Beyyine, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi razı olduğun ve Senden korkan kimseler eyle.. Âmin..

18 Temmuz 2014 Cuma

Mahlukatın en hayırlısı olanlar

Ey insan! Doğru dini inkâr edenler mahlukatın en şerlisi olarak Cehennem ateşinde ebedî olarak kalacaklardır.
Doğru dine tabi olup tasdik edenler olan iman ederek dinin onlara emrettiği salih amelleri işleyerek halleriyle ve fiilleriyle yaşayanlar, mahlukatın en hayırlısı olanlardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki îmân edip sâlih ameller işleyenler var ya, işte mahlûkatın en hayırlısı (da) ancak onlardır! (Beyyine, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi mahlukatın en hayırlısı olanlardan eyle.. Âmin..

Mahlukatın en şerlisi olanlar

Ey insan! Peygamber Efendimizin (asm) temiz kılınmış sahifeler olan Kur'ân'dan okuduğu doğru din, kitab verilenlerden ve müşriklerden dinde ihlaslı olmalarını, hakka yönelerek Allah'ın rızasını kazanmak için yalnız Allah'a kulluk etmelerini, namazı hakkıyla kılmalarını ve zekâtı vermelerini emrediyordu.
Kitab ehlinden ve müşriklerden bir kısmı bu doğru dini inkâr ettiler. Elbette bu doğru dini inkâr edenlerin yeri Cehennem ateşidir. Onlar doğru dini inkâr ettikleri için mahlukatın en şerlisi olarak Cehennemde ebedî olarak kalacaklardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki kitab ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, Cehennem ateşindedirler; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. İşte mahlûkatın en şerlisi ancak onlardır! (Beyyine, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi mahlukatın şerlilerinden eyleme.. Âmin..

İşte bu doğru dindir

Ey insan! Kendilerine kitab verilenler, dosdoğru hükümlerin yazılı olduğu Kur'ân'ı okuyan ve kitablarında açıkça haber verilen apaçık delil olan beyyine olarak Peygamber Efendimiz (asm) gelince kendi yanlış itikad ve inançlarını bırakıp tabi olma noktasında ayrılığa düştüler.
Peygamber Efendimizin (asm) getirdiği din, doğru dindi ve dinde ihlaslı ve samimî kimseler olmayı ve hakka yönelerek Allah'ın rızasını kazanmak için başka şeyleri bırakıp yalnız Allah'a kulluk edip namazı hakkıyla kılarak kazançlarının belli bir kısmını zekât vermelerini emrediyordu.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hâlbuki (onlara) ancak, dinde ihlâslı (samîmî) kimseler, hakka yönelmişler olarak O’nun (rızâsı) için yalnız Allah’a kulluk etmeleri, namazı hakkıyla edâ etmeleri ve zekât vermeleri emrolunmuştu. İşte bu ise, doğru dindir! (Beyyine, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu doğru dinde ihlaslı kimseler olarak Sana yönelenlerden ve yalnız Sana kulluk edenlerden eyle.. Âmin..

17 Temmuz 2014 Perşembe

Kitab verilenler beyyine gelince ayrılığa düştü

Ey insan! Kitab verilenler ve müşriklerden inkâr edenler, apaçık delil beyyine olan Peygamber Efendimiz (asm) kendilerine geldi ve onlara temiz kılınmış sahifeler olan Kur'ân'ı okudu.
Kendilerine verilen kitablarda açıklanan ve haber verilen apaçık delil olan beyyine olarak gelen Peygamber Efendimizin (asm) okuduğu Kur'ân'da dosdoğru yazılar ve hükümler olduğu halde kitab verilenler Peygamber Efendimize (asm) ve Kur'ân'a uyma noktasında ayrılığa düştüler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Böyleyken o kitab verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştü. (Beyyine, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi apaçık delile tabi olanlardan eyle.. Âmin..

Kur'ân'da dosdoğru hükümler vardır

Ey insan! Kitab verilenler ile müşriklerin inkâr edenlerinin istedikleri apaçık delil olan beyyine, doğru dini göstermek üzere Allah tarafından gönderilen Peygamber Efendimizdir (asm).
Peygamber Efendimiz (asm) bütün şübhelerden, safsatalardan arındırılmış, temiz kılınmış sahifeler olan Kur'ân'ı kitab verilenlere, müşriklere, mü'minlere ve bütün insanlığa okur ki o Kur'ân'da yazılı olan hükümler dosdoğrudur, hiçbir eğrilik yoktur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onda dosdoğru yazılar (hükümler) vardır. (Beyyine, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi o dosdoğru hükümlerden istifadesi ve ifadesi ziyade olanlardan eyle.. Âmin..

Beyyine gönderilmiş bir peygamberdir

Ey insan! Kendilerine kitab verilenler ile Allah'a şirk koşan müşriklerin inkâr edenleri, bağlı bulundukları itikad ve inançlarını apaçık bir delil, beyyine gelmeden terketmezler.
Kendilerine kitab verilenler ile müşriklerin inkâr edenlerin istedikleri apaçık delil olan beyyine, onlara doğru yolu ve doğru dini göstermesi için Allah tarafından gönderilen bir peygamber olan Peygamber Efendimizdir (asm) ki şübhelerden, dalaletlerden, safsatalardan arındırılmış, temiz kılınmış sayfalar olan Kur'ân'ı okumaktadır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(İstedikleri bu delil) Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir ki, (onlara) temiz kılınmış sahîfeleri (Kur’ân’ı) okur. (Beyyine, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi beyyine olan Peygamber Efendimize tabi olan ve okuduğu Kur'ân'ı dinleyen kullarından eyle.. Âmin..

Beyyine gelinceye kadar ayrılmazlar

Ey insan! Kitab ehli olan kendilerine kitab verilenler, kendilerine gelen kitablarını tahrif etmiş oldukları halde inandıklarından ve şirkte olan müşriklerden de inkâr edenler, yine de bulundukları dine ve itikada sadık kalırlar.
Kendilerine kitab verilenler ve Allah'a şirk koşanlardan inkâra düşenler, bulundukları bozuk itikadlarını ve inançlarını apaçık bir delil olan beyyine gelinceye kadar elbette terk etmezler, ondan ayrılmazlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kitab ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine beyyine (apaçık delil) gelinceye kadar (bulundukları dinden) ayrılacak kimseler değildi. (Beyyine, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima beyyineye tabi olanlardan eyle.. Âmin..

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Doğru dini haber veren sure, Beyyine Suresi

Ey insan! Beyyine Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 98. suresi olup 100. sure olarak Medîne devrinde nâzil olmuştur, 8 âyettir.
Surede; Allah, ehl-i kitab ile müşriklerin kendilerine apaçık delil beyyine gelinceye kadar dinlerinden ayrılmayacaklarını, bekledikleri delilin tertemiz sayfalar olan Kur'ân'ı okuyan Peygamber olduğunu, Kur'ân'da dosdoğru hükümlerin olduğunu, buna rağmen ehl-i kitabın ayrılığa düştüğünü, dinde ihlaslı kimselerin hakka yönelmiş olarak Allah için yalnız Allah'a ibadet etmeleri, namazı hakkıyla kılmaları ve zekât vermekle emrolunduğunu, bunun da doğru din olduğunu, inkâr edenlerin mahlukatın en şerlisi olarak Cehennem ateşinde olduğunu, mahlukatın en hayırlısı iman edip salih ameller işleyenler olduğunu, onların da Adn Cennetlerinde olduğunu ve Allah'ın onlardan, onların da Allah'dan razı olduğunu haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Beyyine Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar eyle.. Âmin..

O, gün ağarana kadar selamettir

Ey insan! Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nde melekler ve ruh Hz. Cebrail (as) hayırlı olan her bir işin tamamlanması ve kemale ermesi için Rablerinin izniyle peyderpey inerler.
Meleklerin ve ruhun her bir iş için peyderpey inmeleri fecrin doğuşuna, gün ağarana kadar devam eder, bu vesile ile Kadir Gecesi Allah'ın izniyle gün ağarana kadar selamettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O (gece), fecrin doğuşuna (gün ağarana) kadar selâmettir. (Kadir, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kadir Gecesi'nin selametinden daima istifade edenlerden eyle.. Âmin..

Rablerinin izniyle her iş için peyderpey inerler

Ey insan! Allah, Kur'ân'ı indirdiği Kadir Gecesi'nin bin aydan daha hayırlı olduğunu Peygamber Efendimiz (asm) vasıtasıyla bizlere bildirir.
Kadir Gecesi'nde her bir iş için melekler ve ruh olan Hz. Cebrail (as) Rablerinin izniyle peyderpey inerler ve hayırlı işler selamet tamama erer.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Melekler ve Ruh (Cebrâîl), onda (o gecede) Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey iner(ler). (Kadir, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kadir Gecesi'nde Senin izninle melekler ve ruh ile işleri kemale erenlerden eyle.. Âmin..

15 Temmuz 2014 Salı

Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır

Ey insan! Kur'ân'ı bir bütün olarak dünya semasındaki Beytü'l-İzze makamına Kadir Gecesi'nde indiren Allah, Kadir Gecesi'nin kıymetinin ne olduğunu bildirenin ne olduğunu Peygamber Efendimize (asm) sorar.
Kadir Gecesi'nin kıymetini bildirenin ne olduğunu soran Allah, katında Kadir Gecesi'nin kıymetini bin aydan daha hayırlı olduğunu ve o geceyi ihya etmenin bir ömürden hayırlı olduğunu haber vererek bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. (Kadir, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni daima ihya ve idrak edenlerden eyle.. Âmin..

Kadir Gecesi'nin kıymetini sana ne bildirdi?

Ey insan! Allah, Beytü'l-İzze denilen makama bir bütün olarak Kur'ân'ı Kadir Gecesi'nde indirmiştir.
Allah'ın Kur'ân'ı Kadir Gecesi'nde indirmesi, o gecenin ne olduğu ve Allah katında kıymetinin ne olduğu sorusunu akla getirir, Allah da Kadir Gecesi'nin kıymetinin ne olduğunu, Peygamber Efendimize (asm) ne bildirdiğini sorarak hatırlatır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kadir Gecesinin ne olduğunu (onun kıymetini) sana ne bildirdi? (Kadir, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kadir Gecesi'nin kıymetini bilenlerden ve idrak edenlerden eyle.. Âmin..

Biz Kur'ân'ı Kadir Gecesi'nde indirdik

Ey insan! Allah, Kur'ân-ı Kerim'i bir bütün olarak dünya seması olan Beytü'l-İzze'ye Kadir Gecesi indirmiş ve oradan da Hz. Cebrail (as) vasıtasıyla peyderpey olarak yirmiüç sene zarfında Resul-ü Ekrem'e (asm) indirmiş, vahyetmiştir.
Kur'ân'ın Beytü'l-İzze makamına indirilmesi Kadir Gecesi gerçekleşmiş ve bu gece Kur'ân'ın indirildiği gece olması sebebiyle Allah katında kıymet kazanmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhe yok ki biz onu (o Kur’ân’ı), Kadir Gecesinde indirdik. (Kadir, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ın indirildiği Kadir Gecesi'ni daima hakkımızda mübarek ve makbul eyle.. Âmin..

Bin aydan hayırlı gecenin suresi, Kadir Suresi

Ey insan! Kadir Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 97. suresi olup 25. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 5 âyettir.
Surede; Allah Kur'ân'ı bir bütün olarak dünya semasındaki Beytü'l-İzze makamına Kadir Gecesi indirdiğini, Kadir Gecesi'nin bin aydan hayırlı olduğunu, melekler ile Hz. Cebrail'in Rablerinin izniyle her bir iş için peyderpey indiğini, Kadir Gecesi'nin günün ağarmasına kadar selamet olduğunu bildirir.
Peygamber Efendimiz (asm) Kadir Suresi'nin kıymet ve faziletini bize şöyle haber verir: "Her kim abdest aldıktan sonra Kadir Suresi'ni bir kere okursa, Hak Teâlâ o kimseyi sıddıklardan yazar; iki kere okursa, şehidlerden yazar; üç kere okursa, Peygamberlerle haşreder. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkıh Ansiklopedisi)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kadir Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar ve nail eyle.. Âmin..



14 Temmuz 2014 Pazartesi

Böylece secde et ve Rabbine yaklaş

Ey insan! Bir kulu namaz kılarken men eden hakkı yalanlayıp yüz çeviren, namaz kılan ise hidayet üzere olup takvayı emredendir. Namaz kılmaktan men eden eğer bundan vazgeçmezse Allah, onun günahkâr perçeminden tutup Cehenneme sürükler de o meclisini ve dostlarını çağırsa fayda vermediği gibi Allah da zebanileri onu Cehenneme atmaları için çağırır.
Allah, Peygamber Efendimizin (asm) şahsında bizlere hakkı yalanlayıp yüz çeviren ve namaz kılmaktan men edene itaat etmememizi ve namaza devam ederek secde ile Allah'a yaklaşmamızı emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! Ona itâat etme! Böylece secde (ve namazına devâm) et ve (Rabbine) yaklaş! (Alak, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi namazdan men edenlere itaat etmeyip secde ederek Sana yaklaşanlardan eyle.. Âmin..

Not: Bu âyet-i kerime, Kur’ân-ı Kerim’deki on dört secde âyetinin on dördüncüsüdür.

Zebanileri çağıracağız

Ey insan! Hakkı yalanlayıp yüz çeviren bir kulu namaz kılarken men eder. Namaz kılan kul hidayet üzeredir.
Allah, namaz kılan kulu namazdan men eden o bedbahtın günahkâr perçeminden tutup Cehenneme sürükler ve ondan meclisini çağırması istenir.
Kendisini Cehennemden kurtarması için meclisini ve dostlarını çağıranı Cehenneme atmak üzere Allah da zebanileri çağıracaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Artık kendisini Cehenneme atmak üzere) zebânîleri çağıracağız! (Alak, 18)"
Allahım, bizi ve neslimizi zebanileri çağırdıklarından eyleme.. Âmin..

O zaman çağırsın meclisini

Ey insan! Namaz kılmak isteyen bir kulu men eden hakkı yalanlayıp yüz çevirenlerdir. Allah onların perçeminden, günahkâr perçeminden tutup Cehenneme sürükleyecektir.
Hakkı yalanlayıp yüz çeviren günahkâr perçeminden tutulup Cehenneme sürüklendiğinde bakalım ne yapacak? O zaman çok güvendiği meclisini ve dostlarını çağırsa yardımına gelecekler mi?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O zaman çağırsın (bakalım) meclisini! (Alak, 17)"
Allahım, bizi ve neslimizi Senden başkasından meded bekleyenlerden eyleme.. Âmin..

13 Temmuz 2014 Pazar

Yalancı günahkâr perçeminden

Ey insan! Bir kulu namaz kılmaktan men eden, acaba bilmedi mi ki Allah'ın yaptıklarını ve herşeyi gördüğünü ki günahından vazgeçmez.
Namaz kılanı men eden eğer vazgeçmezse Allah, onun perçeminden tutup Cehenneme sürükler. Öyle ki onun hakkı yalanlayan yalancı ve günahkâr olan perçeminden tutar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O) yalancı, günahkâr perçemden! (Alak, 16)"
Allahım, bizi ve neslimizi yalancı ve günahkâr eyleme.. Âmin..

Vazgeçmezse perçeminden tutup sürükleriz

Ey insan! Bir kulu namazdan men eden onun hidayet üzere olduğunu ve günahlardan sakındırdığını görmüyor mu? Kendisinin ise hakkı yalanlayan ve yüz çeviren birisi olduğunu farketmiyor mu? Yaptıklarından Allah'ı gafil mi zannediyor. Haşa, Allah herşeyi ve yaptıklarını görür.
Bir kulu namazdan men eden, bu hali ile Allah'ın Celaline dokunmakta, eğer bundan vazgeçmezse Allah onun o perçeminden, alnından tutup Cehenneme sürükleyerek atacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! Celâlim hakkı için, eğer (bundan) vazgeçmezse, elbette o perçem(in)den tutup (onu Cehenneme) sürükleriz! (Alak, 15)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cehenneme sürüklenenlerden ve atılanlardan eyleme.. Âmin..

Bilmedi mi ki gerçekten Allah görür

Ey insan! Bir kulu, bir Peygamberi namaz kılmaktan men eden gerçekten bir sapıklık ve dalalet içindedir, böylece hakkı yalanlamış ve haktan yüz çevirmiştir.
Herşeyi en ince ayrıntısına kadar yaratan ve terbiye eden Allah'ın herşeyi ve kendisinin yaptıklarını gerçekten gördüğünü bilmedi mi ki o hakkı yalanlayıp böyle yüz çevirdi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bilmedi mi ki, gerçekten Allah (onun yaptıklarını ve herşeyi) görür! (Alak, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Seni görür gibi ve Senin gördüğünü bilerek ibadet ve hareket edenlerden eyle.. Âmin..

Ya yalanladı ve yüz çevirdiyse?

Ey insan! Bir kulu, bir Peygamberi namaz kılarken men eden görmez mi ki o kul Allah'dan bir hidayet üzeredir ve günahlardan sakınmayı ve takvayı emreder.
Bak, bir kulu, bir Peygamberi namaz kılmaktan men eden kimse aslında hakkı yalanmış ve o gerçekten haktan yüz çevirmiş bir kimsedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gördün mü, ya (bu men‘ eden, hakkı) yalanladı ve (ondan) yüz çevirdi ise? (Alak, 13)"
Allahım, bizi ve neslimizi hakkı yalanlayıp yüz çevirenlerden eyleme.. Âmin..

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Ya o kul hidayet üzere ise

Ey insan! Allah insanı bir çiğnem et olan alaktan yaratmış ve ona kalemle bilmediğini öğretmişken kendini muhtac görmeyerek isyan edip haddi aşması ne tuhaftır.
Haddi aşan bu insan, kalkmış bir de namaz kılan bir kulu, bir Peygamberi namaz kılmaktan men eder, mani olmaya çalışır. O bilmez mi ki görmez mi ki o kul hidayet üzeredir ki namaz kılar. İnsanları günahlardan sakındırarak takva üzere olmayı emreder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gördün mü, ya (o kul) hidâyet üzere ise veya (günahlardan) sakınmayı (takvâyı) emrediyorsa? (Alak, 11-12)"
Allahım, bizi ve neslimizi hidayet üzere eyleyip takvayı emredenlerden eyle.. Âmin..

Bir kulu namaz kılarken men eden

Ey insan! Allah'ın alaktan yarattığı insan, isyan ederek haddi aşar. Rabbine tekrar döneceğini aklına getirmez ve unutur.
Onlardan bazısı da haddi öyle aşar ki namaz kılmak isteyen bir kulu, bir Peygamberi namaz kılarken onu namaz kılmaktan men eder, namaz kılmasına mani olmaya çalışır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bir kulu (peygamberi) namaz kılarken men‘ edeni gördün mü? (Alak, 9-10)"
Allahım, bizi ve neslimizi namaz kılanlardan eyle ve namazımıza mani olmak isteyenlere Sen mani ol.. Âmin..

Muhakkak ki dönüş, Rabbinedir

Ey insan! İnsanı bir çiğnem etten yaratan Allah, insandan herşeyi yaratan ve terbiye eden en büyük kerem sahibi Rabbinin ismiyle okumasını teyid ederek ister ve insana bilmediklerini kalemle öğretir.
Yaratan Rabbinin ismiyle okumak yerine isyan ederek haddi aşan insan şunu iyi bilmeli ve unutmamalıdır ki dönüş, bir çiğnem et olan alaktan insan suretinde yaratan ve terbiye eden Allah'adır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Muhakkak ki dönüş, Rabbinedir. (Alak, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi razı olduğun bir şekilde Sana dönenlerden eyle.. Âmin..

11 Temmuz 2014 Cuma

İnsan kendini muhtac görmediğinden haddini aşar

Ey insan! Herşeyi yaratan ve terbiye eden Allah, insanı da bir çiğnem et olan alaktan yaratmış ve insana en büyük kerem sahibi olduğunu bildirmek için okumasını emretmiştir.
İnsana okumasını emreden Allah, ona bilmediği şeyleri kalemle öğretmiştir. 
İnsan hadisatı ve kâinatı yaratan Rabbinin ismiyle okumak yerine nefsi adına okuyarak kendisini ihtiyactan kurtulmuş zannedip Allah'a isyan edip haddini aşar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! Şübhesiz insan, kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyân ederek) haddini aşar! (Alak, 6-7)"
Allahım, bizi ve neslimizi haddi aşanlardan eyleme.. Âmin..

İnsana bilmediği şeyleri öğretti

Ey insan! İnsanı bir çiğnem et olan alaktan yaratan Allah, hadisatı ve kâinatı, herşeyi yaratan Rabbinin ismiyle okumasını insana emreder ki ancak o zaman Rabbinin en büyük kerem sahibi olduğunu bilir.
İnsana kalemle öğreten Allah, şu dünyaya aciz geldiği gibi herşeyden cahil de gelir ve ilim tahsiliyle kemale erebilir. İnsana gayreti neticesinde bilmediği şeyleri öğretir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İnsana bilmediği şeyleri öğretti. (Alak, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi rızanı kazandıracak bilmediğimiz şeyleri öğret.. Âmin..

O, kalemle öğretendir

Ey insan! Hadisatı ve kâinatı doğru olarak okumak istersen herşeyi yaratıp terbiye eden Allah'ın ismiyle oku. Zira Allah, seni bir çiğnem et olan alaktan insan suretinde yaratandır.
Rabbinin ismiyle oku ki Allah'ın en büyük kerem sahibi olduğunu sana ve herkese olan ikram ve ihsanlarıyla bilesin. 
En büyük kerem sahibi olan Rabbin, kudret kalemiyle herşeyi yazdığı gibi sana da her ilmi kalemle öğretendir ki hem unutmayasın hem de okuduklarını kaleme alarak bir sonraki nesillere istifade edilen eserler bırakasın.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O, kalemle öğretendir. (Alak, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi kalemi daima istimal edip öğrenen ve öğretenlerden eyle.. Âmin..

Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

Ey insan! Hadisatı ve kâinatı insanı ve herşeyi hikmetle yaratan ve terbiye eden Rabbinin ismiyle oku, yoksa başka okumalar abesiyetle iştigal ve boş okumalardır. Yaratan Rabbinin ismiyle oku ki insanı en aciz bir alaktan, bir çiğnem etten yaratmıştır.
Sen yine oku, bu okuman neticesinde Rabbinin en büyük kerem sahibi olduğunu görecek ve bulacaksın. Herşeyin Allah'ın keremiyle ve lütfuyla var olduğunu ve devam ettiğini bileceksin.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Oku! Çünki Rabbin, en büyük kerem sâhibidir. (Alak, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi keremine layık okuyanlardan eyle.. Âmin..

10 Temmuz 2014 Perşembe

Allah insanı bir alaktan yarattı

Ey insan! Kendini ve kâinatı doğru okumak istersen seni ve kâinatı yaratan ve terbiye eden Allah'ın isim ve sıfatlarıyla oku. Zira başka okumalar aldanma ve aldatmadır.
Kendini ve kâinatı, herşeyi yaratan ve terbiye eden Rabbinin ismiyle oku. Zira Allah seni son derece âciz ve hadsiz ihtimaller içinde şaşkın olan bir alaktan, bir çiğnem etten en güzel bir surette insan olarak yaratmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) insanı bir alak’dan yarattı. (Alak, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi yaratılışımız ve hayatımız kudret elinde olduğu gibi rıza dairesinde eyle.. Âmin..

Yaratan Rabbinin ismiyle oku

Ey insan! Senin üzerinde gerçekleşen hadiseler, fiiller ve faaliyetler şuursuz, cahil, aciz sebeblerin, tabiat kanunlarının işi olamaz. Senin gibi şu dünyanda ve galaksinde ve kâinatta cereyan eden hadiseler, fiiller ve faaliyetler dahi kendi kendine gerçekleşmediği gibi sebeblerin ve tabiatın işi değildir.
İnsandaki ve kâinattaki hadsiz hikmetli neticeleri olan her bir fiil ancak hadsiz hikmet, ilim, kudret ve irade sahibi olan Allah'ın eseri olabilir. Öyle ise insanı ve kâinatı doğru okuyabilmek için herşeyi yaratan ve terbiye eden Rabbinin ismiyle oku.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yaratan Rabbinin ismiyle oku! (Alak, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi Senin isminle okuyanlardan eyle.. Âmin..

Nazil olan ilk sure, Alak Suresi

Ey insan! Alak Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 96. suresi olup 1. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 19 âyettir.
Surede; Allah, insandan kendisini alaktan yaratan Rabbinin ismiyle okumasını, Rabbinin en büyük kerem sahibi olduğunu, kalemle insana bilmediğini öğrettiğini,  insanın kendisini muhtac görmeyerek haddi aştığını, bir kulu namaz kılarken men edeni, onun hidayet üzere olduğunu ve takvayı emrettiğini, hakkı yalanlayıp yüz çevireni, Allah'ın herşeyi gördüğünü, hakkı yalanlayan bundan vazgeçmezse günahkâr perçeminden tutup Cehenneme sürükleyeceğini ve ondan meclisini çağırmasını isteyeceğini, onlar için zebanilerin çağrılacağını, o günahkârlara değil, Allah'a itaat ve secde ederek Allah'a yaklaşılmasını haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi Alak Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına muvaffak ve mazhar eyle.. Âmin..

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Allah, hükmedenlerin en hükmedeni değil midir?

Ey insan! İnsanı en güzel surette yaratan Allah, sonra insanı aşağıların aşağısına çevirmiş ve iman edip salih ameller işleyenleri bundan müstesna tutarak onlara tükenmez bir mükafatın olduğunu müjdelemiştir.
İnsan, iman edip salih ameller işleyenlerin aşağıların aşağısına düşmekten mahfuz kaldığını bildiği halde insana dini ve din gününü yalanlattıran hangi sebebdir?
Elbette ahirette ve din gününde insanlar arasında hükmedecek olan Allah, aşağıların aşağısına çevirecekleri ile tükenmez mükafat ile iltifat edecekleri birbirinden ayıracak ve onlar hakkında hükmederek hükmedenlerin en iyi hükmedeni olduğunu gösterecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah, hükmedenlerin en (iyi) hükmedeni değil midir? (Evet!) (Tin, 8)"
Allahım, biz ve neslimiz hakkında hükmettiklerini hayırlı ve mübarek eyle.. Âmin..

Sana dini yalanlattıran nedir?

Ey insan! Allah insanı en güzel bir biçimde yaratmış ve nefs-i emmaresine uyanları da aşağıların aşağısına çevirmiştir. İman edip salih ameller işleyenleri de bundan müstesna tutarak onlar için tükenmez bir mükafatı müjdelemiştir.
Nefse itimad edenlerin aşağıların aşağısına düşmesine, iman edip salih ameller işleyenlerin bundan müstesna kalmasına ve bunu da insanın bilmesine rağmen dine karşı gelerek din günü olan hesab gününü insana yalanlattıran sebeb nedir?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O hâlde (ey insan), bundan sonra sana dîni (hesab gününü) yalanlattıran nedir? (Tin, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi dini tasdik edenlerden eyle.. Âmin..

İman edip salih ameller işleyenler müstesna

Ey insan! İnsanı şu imkân âleminde en güzel bir biçimde yaratan Allah, kötülüğü emreden nefsi ile aşağıların aşağısına çevirmiştir.
İnsanı aşağıların aşağısına çeviren Allah, iman edip salih ameller işleyenleri aşağıların aşağısına çevirdiklerinden müstesna tutmuş ve onları yükseltmiştir. Onlar için tükenmez bir mükâfatın var olduğunu da vaad edip müjdelemiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler müstesnâ; artık onlar için, tükenmez bir mükâfât vardır. (Tin, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi iman edip salih ameller işleyenlerden eyle.. Âmin..

Sonra onu, aşağıların aşağısına çevirdik

Ey insan! İncir ve zeytine, Sina dağına ve emin belde Mekke'ye yemin eden Allah, insanı imkân âleminde cihaz, âlet ve duygularla mücehhez olarak en güzel biçimde yaratmıştır.
İnsanı en güzel bir surette yaratan Allah, insanın nefsine insanı aşağıların aşağısına çevirecek ve düşürecek bir özellik vererek insana hadsiz makamat yolunu açmıştır. Nefse uyan insan aşağıların aşağısına düşer.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra onu, aşağıların aşağısına çevirdik. (Tin, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi aşağıların aşağısına çevirdiklerinden eyleme.. Âmin..

8 Temmuz 2014 Salı

İnsanı, en güzel bir biçimde yarattık

Ey insan! Allah incir ve zeytine, Sina dağına ve emin belde Mekke'ye yemin ederek onlardaki hikmetlere ve insanlık için önemine dikkat çeker.
Tin ve zeytine, Sina dağına ve emin belde Mekke'ye yemin eden Allah, insanı şu imkân âleminde en mükemmel cihaz, âlet ve duygulara sahib olarak en güzel bir kıvam ve biçimde yaratmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gerçekten (biz) insanı, en güzel bir biçimde yarattık! (Tin, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi yarattığın en güzel biçimde hakikatimizi ve suretimizi muhafaza eyle.. Âmin..

Yemin olsun bu emin belde Mekke'ye

Ey insan! Allah, tin ve zeytine yemin ederek onlardaki mucizelerine, hikmetlerine, sırlarına, onlarda tecelli eden isim ve sıfatlarına ve insan için mühim bir nimet oluşlarına dikkatleri çeker.
İncir ve zeytine yemin eden Allah, İslamiyet'in doğduğu yer ve merkezi olan ve Peygamber Efendimizin (asm) İslam âlemi için mihrabı hükmündeki ve Allah'ın evi olan Kâbe'yi sinesinde saklayan emin belde olan Mekke'ye yemin eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve bu emîn beldeye (Mekke’ye)! (Tin, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi İslam mihrabı olan Mekke'ye ve manasına hizmetkâr eyle.. Âmin..

Sina dağına yemin olsun

Ey insan! Allah tin ve zeytine yemin ederek o nimetlere ve tüm nimetlere dikkatleri çeker.
Tine ve incire yemin eden Allah, Sina dağına yemin ederek Sina dağındaki Hz. Musa (as) ile mükâlemelerine ve Sina dağının vahye merkez olmasına dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve Sînâ dağına! (Tin, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ı anlayıp hayatına tatbik edenlerden eyle.. Âmin..

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Yemin olsun incire ve zeytine

Ey insan! Allah'ın insana nimetleri o kadar çoktur ki saymakla bitmez ve kıymetlerini hiçbir terazi tartamaz. Fakat insan zaman içerisinde ülfet ve alışkanlıklarıyla o nimetlerin kıymetini takdir edemez ve nazarında basitleşir ve adileşir.
Allah tin olan incire ve zeytine yemin ederek onlardaki mucizelerine, hikmetlerine, onlarda tecelli eden isim ve sıfatlarına ve insan için lüzum ve kıymetine dikkatleri çeker.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yemîn olsun tîn’e (incire) ve zeytine! (Tin, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin nimetlerinin kıymetlerini takdir edip şükredenlerden eyle.. Âmin..

Nimetleri hatırlatan sure, Tin Suresi

Ey insan! Tin Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 95. suresi olup 28. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 8 âyettir.
Surede; Allah incire ve zeytine, Sina dağına ve emin belde olan Mekke'ye yemin ederek insanı en güzel surette yarattığını, sonra onu aşağıların aşağısına çevirdiğini, iman edip salih ameller işleyenlerin müstesna olduğunu ve onlar için tükenmez bir mükafat olduğunu, insanın yine de dini ve hesab gününü yalanladığını, en iyi hükmedenin Allah olduğunu bildirir.
Allahım, bizi ve neslimizi Tin Suresi'nin mana, fazilet ve sırlarına mazhar eyle.. Âmin..

Artık ancak Rabbini arzula

Ey insan! Zorlukla beraber kolaylığın olduğunu teyidle vurgulayan Allah, bir işi tamamlayıp boş kalınca yeni bir işe girişmeyi ve o işte yorulmayı emreder.
Bir işi bitirip yeni bir işe girişmeyi emreden Allah, Peygamber Efendimize (asm) bundan sonra ancak Allah'a kavuşmayı arzulamayı emretmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve artık ancak Rabbini arzula! (İnşirah, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi ancak Seni arzulayanlar eyle.. Âmin..

Boş kaldığında hemen yorul

Ey insan! Allah işlerin istenilen başarıya ulaşmasına ve kemal noktasına kadar basamaklar koymuş, zorluklar ve kolaylıklarla çevrelemiştir.
Zorlukla beraber kolaylığın gerçekten olduğunu teyid eden Allah, bir işi bitip tamamlandıktan sonra boş kalındığında hemen yeni bir işe girişerek yorulmayı emretmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O hâlde boş kaldığın zaman, hemen (başka bir işe giriş) yorul! (İnşirah, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi işleri hakkıyla tamamlayıp yenisine aynı şevkle başlayan ve tamamlayanlar eyle.. Âmin..

6 Temmuz 2014 Pazar

Gerçekten zorlukla birlikte kolaylık vardır

Ey insan! Allah, işlerin kemale ermesi ve başarılı olması için hikmet basamakları ve yolları irade etmiştir. İşlerin başarıya ulaşması noktasında zorluklar olduğu gibi kolaylıklar da vardır.
Allah Peygamber Efendimize (asm) maddî ve manevî işlerin başarıya ulaşması için zorlukla beraber bir kolaylığın olduğunu ve bunun gerçekten olduğunu teyid ederek haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gerçekten zorlukla berâber, bir kolaylık vardır. (İnşirah, 6)"
Allahım, bize ve neslimize işlerimizi kolaylaştır ve kolaylıkları göster.. Âmin..

Zorlukla beraber, bir kolaylık vardır

Ey insan! Allah, Peygamber Efendimize (asm) göğsünü genişlettiğini, sırtından çok ağır yükünü indirdiğini ve kendisi için şanını yükselttiğini bildirerek nimetlerini hatırlatır.
Peygamber Efendimizin (asm) şanını yücelten Allah, işlerin muvaffakiyeti için zor yanlarının ve yollarının yanında kolay yanlarının ve yollarının da olduğunu bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte şübhesiz zorlukla berâber, bir kolaylık vardır. (İnşirah, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi işlerinde kolaylıklar verdiklerinden eyle.. Âmin..

Senin için şanını yükseltmedik mi?

Ey insan! Risalet ve tebliğ vazifesini yaparken sıkıntılara karşı rahatlıkla göğüs germesi için Peygamber Efendimize (asm) Allah, göğüsüne genişlik verdiğini ve sırtına çok ağır gelen yükünü indirdiğini hatırlatır.
Peygamber Efendimizin (asm) göğüsünü genişleten ve sırtından çok ağır yükü indiren Allah, kendisi için şanını yükselttiğini Peygamber Efendimize (asm) hatırlatarak büyük nimetlerini bildirir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem senin için şânını yükseltmedik mi? (İnşirah,) 4"
Allahım, bizi ve neslimizi kendisi için şanını yükselttiklerinden eyle.. Âmin..

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Ağır yükünü senden indirmedik mi?

Ey insan! Allah, Peygamber Efendimize (asm) risalet ve tebliğ vazifesini rahatlıkla yapabilmesi ve sıkıntıların üstesinden gelmesi için göğsüne ve gönlüne genişlik verdiğini hatırlatarak daima yanında olduğunu bildirmektedir.
Peygamber Efendimizin (asm) göğsüne genişlik veren Allah, yine zor vazifesinin icrasında bir kolaylık olarak sırtına çok ağır gelen yükünü ve tasalarını indirerek hafiflettiğini hatırlatmaktadır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve sırtına çok ağır gelen yükünü, senden indirmedik mi? (İnşirah, 2-3)"
Allahım, bizim ve neslimizin sırtımızdaki çok ağır yükümüzü indir.. Âmin..