30 Nisan 2014 Çarşamba

Üzerinizde muhafaza ediciler var

Ey insan! Ahiret yokmuş veya din gününde amellerinin karşılığında bir ceza yokmuş hayatını yaşayanlar, aslında dini yalanlamaktadırlar.
Dini yalanlayanlar, amellerinin cezasız kalacağını düşünenler bilmelidir ki insanın üzerinde amellerini kayıd altına alan, muhafaza eden melekler vardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem şübhesiz üzerinizde, elbette (amellerinizi) muhâfaza edici (melek)ler vardır. (İnfitar, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi amelleri hayırlı ve güzel olanlar eyle.. Âmin..

Hayır, aksine dini yalanlıyorsunuz

Ey insan! Allah insanı bulanık bir sudan yaratıp düzenleyerek ölçülü kılıp dilediği herhangi bir sureti vermiştir ki o suret ihtimaller içinde en güzeli ve en mükemmelidir.
Buna rağmen insana ne olmuş ki nihayetsiz derecede Kerim olan Rabbine karşı aldanmaktadır?
İnsan kendisini hiçten, bir damla sudan yaratan, o güzel sureti veren Rabbine karşı nefsi aldatmakta ve dini, din gününü yalanlamaktadır. Pis arzularına uyarak yaşadığı ve yaptığı amellerine verilecek cezayı ummuyorlar, onu yalanlıyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! Aksine (siz), dîni (hesab gününde amellere verilecek cezâyı) yalanlıyorsunuz. (İnfitar, 9)"
Allahım, bizi ve neslimizi dine ve din gününe hakkıyla inanarak rızana uygun yaşayanlar eyle.. Âmin..

Seni dilediği bir surette terkib etti

Ey insan! Seni yaratan, herşeyini düzenli yapan ve ölçülü kılan Allah'dır. Sen yaratılışın, ilk aşamasından son aşamasına kadar hikmetli bir elin ve iradenin eseridir.
Seni sevdiğin ve meftun olduğun bu surette terkib etmeyi dileyen Allah'dır. Bu güzel suret senin değil, Allah'ın tercihi ve dilemesidir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Seni dilediği herhangi bir sûrette terkîb etti. (İnfitar, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi dilediğin surette terkib ettiğin için hadsiz şükredenler eyle.. Âmin..

29 Nisan 2014 Salı

Seni yaratan, düzgün yapan ve ölçülü kılan Allah'dır

Ey insan! İçinde bulunduğun gafletten uyanmak için göğün yarılması, yıldızların saçılması, denizlerin açılması, kabirlerin alt üst edilmesi mi gerekiyor?
Senin öyle Kerim bir Rabbin var ki çok cömert olduğunu her zaman sana göstermekte ve isbat etmektedir. Çok cömert olan O Kerim Rabbine karşı seni aldatan nedir?
Senin O Kerim Rabbin seni hiçten, bir damla sudan yarattı, sonra senin azalarını düzgün yaptı, sonunda da seni bütün azalarınla birlikte bir ahenk içinde ölçülü ve dengeli kıldı.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "O ki, seni yarattı da seni düzgün (yaratılışlı ve a‘zâları tam bir insan) yaptı; nihâyet seni ölçülü (ve dengeli) kıldı. (İnfitar, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi yaratıp düzgün yaparak ölçülü kıldığın için daima Sana hamd u senalar ve çokça şükredenler eyle.. Âmin..

O Kerim Rabbine karşı seni aldatan nedir?

Ey insan! Gök yarılıp yıldızlar saçılıp denizler açılıp kıyamet koptuğu zaman ve kabirler alt üst edilip ölüler diriltilip her nefis öne sürdüğünü ve geri bıraktığını bilecektir.
O günleri yok sayıp inkar ederek yaşayan ve öne günahları sürüp sevabları geri bırakanlara çok cömert olduğunu her fırsatta gösteren o çok merhametli Rabbine karşı aldatanın ne olduğu sorulacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey insan! O Kerîm (çok cömert olan) Rabbine karşı seni aldatan nedir? (İnfitar, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi Sana karşı aldananlar eyleme.. Âmin..

Her nefis neyi öne sürdüğünü ve geri bıraktığını bilir

Ey insan! Gök yarıldığı, yıldızlar saçıldığı, denizler açılıp birleştiği gün kıyamettir. Kıyametle ölümü tadan bütün nefisler kabirlerde bekletildikten sonra kabirler alt üst edilerek kabirlerde bulunanlar diriltilerek mahşere çıkarılacaktır.
Mahşere çıkartılan bütün insanlar o günün hesab günü olduğunu bilecek, eliyle neyi yapıp gönderdiğini, neyi de yapmayıp ihmal ederek geri bıraktığını bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O gün) her nefis, neyi (yapıp) öne sürdüğünü ve (neyi yapmayıp) geri bıraktığını bilir! (İnfitar, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi önden salih amelleri süren ve günahları geri bırakanlar eyle.. Âmin..

Kabirler alt üst edildiği zaman

Ey insan! Kıyamet geldiği zaman gök infitar edip yarılacak, yıldızlar söndürülüp dağıtılarak saçılacak, denizler açılarak birleştirilecektir.
Kıyametten sonra kabirler alt üst edilecek, kabirlerde bekletilen ölüler diriltilip kabirlerinden çıkarılacaktır. İşte o gün insan mahşeri bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kabirler, alt üst edildiği (ölüler diriltilip çıkarıldığı) zaman! (İnfitar, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi kabirlerin alt üst edildiği gün iman ve Kur'ân ile dirilt.. Âmin..

28 Nisan 2014 Pazartesi

Denizler açıldığı zaman

Ey insan! Kıyamet mutlaka gelecek ve o gün olmayanlar olacak, peygamberlerin ümmetlerini korkuttuğu gerçekleşecektir. O gün gök yarılacak ve yıldızlar karartılıp dökülerek saçılacaktır.
O gün olacak hadiselerden bir tanesi de denizlerin açılmasıdır ki denizler birbirine yol bulacak ve birbirine kavuşarak birleşip yeryüzü bir deniz halini alacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Denizler, (birbirine) açıldığı (ve yeryüzü düzlenerek hepsi bir deniz olduğu) zaman! (İnfitar, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi göğün yarılıp yıldızların saçıldığı ve denizlerin açıldığı gün emniyette eyle.. Âmin..

Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman

Ey insan! Kıyameti yalanlayanlar veya kıyametten gaflet edenler, gök yarıldığı zaman kıyameti dehşetiyle görecekler ve hissedecekler.
O gün gök yarıldığı zaman yıldızlar da karartılıp dökülecek ve etrafa dağılıp saçılacaklar. İşte yıldızlar saçıldığı zaman kıyamet yüzünü insanlara gösterecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yıldızlar, (dökülüp) saçıldığı zaman! (İnfitar, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi göğün yarılıp yıldızların saçıldığı zaman kıyametin dehşetinden hıfz u emanında eyle.. Âmin..

Gök yarıldığı zaman

Ey insan! İnsan ne kadar ülfet ile gözünü kıyametten çevirip gaflet ve dalaletin rezil bataklığına çevirse, o kıyamet gelecek ve onu ansızın yakalayıverecektir.
Kıyamet günü, dünyanın hayatına son verecek ağır darbeler vuku bulacaktır. O darbelerden birisi de infitar hadisesidir ki o gün gök infitar edecek, yani yarılacaktır. Gök yarıldığı zaman bil ki kıyamettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gök, infitâr ettiği (yarıldığı) zaman! (İnfitar, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi gök yarıldığı zaman selamette eyle.. Âmin..

27 Nisan 2014 Pazar

İnfitar Suresi'nde gök yarılıyor

Ey insan! İnfitar Suresi, Kur'ân-ı Kerimi'in 82. suresi olup 82. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 19 âyettir.
Sure, Tekvir Suresi'nde bahsedilen kıyametin ve haşrin nasıl olacağını anlatıldığı gibi kıyamette olan bazı hadiseleri insanların dikkatine sunar. İyilerin nimetler içinde olduğunu, kötülerin cezalarını göreceklerini haber verir.
Allahım, bizi ve neslimizi İnfitar Suresi'nin sır ve faziletinden azamî derecede istifade edenler eyle.. Âmin..

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz

Ey insan! Kur'ân Allah tarafından insana uzatılan sağlam bir kulptur. O'na sarılan selamete ulaşır. Kur'ân, namus-u ekber olan Hz. Cebrail'in vahiyden ibaret olan sözü olup kovulmuş şeytanın sözü değildir. Âlemlere ve insan tabakalarına doğru yolu gösteren ve dosdoğru olmak isteyenlere bir nasihattir.
Dosdoğru olmayı istemek dahi insana dileme kabiliyetini vermeyi dileyen ve veren âlemleri terbiye eden Allah'ın dilemesine bağlıdır. Öyle ise Allah dilemedikçe insan dileyemez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Fakat, âlemlerin Rabbi olan Allah (size dileme kabiliyetini vermeyi) dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! (Tekvir, 29)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Senin rızana uygun dilemelerde bulunanlar eyle.. Âmin..

Dosdoğru olmak isteyenler için bir nasihat

Ey insan! Hz. Muhammed'e (asm) indirilen Kur'ân, namus-u ekber olan çok şerefli, çok itibarlı, çok güvenilen ve gayb hakkında cimri olmayan bir elçi olan Hz. Cebrail tarafından indirildiği ve şeytanın sözü olmadığı halde O'nun dışında hakikat arayanlar nereye gidiyorlar? O'nda bulamadıkları gerçeği nerede bulabilecekler?
Kur'ân, bütün âlemlere, insan sınıflarına ve saflarına hakkı ve hakikati gösteren ve dosdoğru olmak isteyen insanlar için en değerli bir nasihattir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O, ancak âlemler için, (ve) içinizden dosdoğru olmak isteyenler için bir nasîhattir! (Tekvir, 27-28)"
Allahım, bizi ve neslimizi bir nasihat olan Kur'ân'dan azamî derecede istifade edenler ve O'na tabi olarak dosdoğru olanlar eyle.. Âmin..

Kur'ân'dan yüz çevirip nereye gidiyorsunuz?

Ey insan! Kur'ân'ın indirildiği Hz. Muhammed (asm) müşriklerin yaftalamasıyla mecnun değildir. Kur'ân'ı Hz. Muhammed'e (asm) indiren çok şerefli, çok itibarlı ve çok güvenilen olan namus-u ekber Hz. Cebrail'dir.
İnsan için böyle sağlam bir hakikat ve güvenilir kaynak olan Kur'ân'dan insan olan insan yüz çevirmez ve çevirmemelidir. O halde Kur'ân'dan yüz çevirip giden insanlar nereye gidiyorlar?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "O hâlde (ondan yüz çevirip) nereye gidiyorsunuz? (Tekvir, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'dan yüz çeviren değil, her an tabi olanlar eyle.. Âmin..

26 Nisan 2014 Cumartesi

Kur'ân kovulmuş şeytanın sözü değildir

Ey insan! Kendisine Kur'ân indirilen Hz. Muhammed (asm) mecnun olmadığı gibi Hz. Cebrail'i apaçık olarak ufukta görmüştür. Hz. Cebrail de gayb hakkında olan vahyi tebliğ konusunda cimri değildir.
Bu kadar sağlam bir hakikat olan Kur'ân, elbette huzurdan kovulan ve sözü sadece vesvese ve desise olan şeytanın sözü olamaz ve değildir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O (Kur’ân da, kovulmuş şeytanın sözü değildir! (Tekvir, 25)"
Allahım, bizi ve neslimizi şeytanın vesvesesinden muhafaza eyleyip Kur'an'daki vahye tabi olan kullar eyle.. Âmin..

Cebrail gayb hakkında cimri değildir

Ey insan! Peygamber Efendimiz (asm) diğer peygamberler gibi kendisine vahiy getiren Hz. Cebrail'i apaçık bir şekilde ufukta görmüştür.
Bir diğer namı namus-u ekber olan Hz. Cebrail, gayb hükmünde olan Allah'dan aldığı vahyi hiç cimrilik yapmadan aynen peygamberlere tebliğ eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve o, gayb hakkında cimri değildir (aldığı vahyi aynen teblîğ eder)! (Tekvir, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi vahyi ve hakikati tebliğ konusunda cimri eyleme.. Âmin..

Cebrail'i ufukta apaçık gördü

Ey insan! Kendisine Kur'ân indirilen Hz. Muhammed (asm), kendisine Hz. Cebrail tarafından vahiy getirilen son peygamberdir. Kendisinde müşriklerin ifadesiyle bir mecnunluk yoktur.
Peygamber Efendimiz (asm), Hz. Cebrail vahiy getirdiğinde kendisini apaçık bir şekilde ufukta görmüştür. Hz. Cebrail'i görmesi ve O'ndan vahiy alması haktır ve gerçektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "And olsun ki, onu (Cebrâîl’i) apaçık, ufukta gördü. (Tekvir, 23)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'an'a hakkıyla tabi olanlardan eyle.. Âmin..

25 Nisan 2014 Cuma

Arkadaşınız Muhammed mecnun değildir

Ey insan! Kur'ân hak ile Hz. Cebrail (as) vasıtasıyla Hz. Muhammed'e (asm) indirilen Allah'ın kelamı, semavî bir kitabdır.
Kur'ân'ı indiren Hz. Cebrail, çok şerefli, Allah katında çok itibarlı ve meleklerin kendisine itaat ettiği çok güvenilen bir elçi ve melektir.
Çok şerefli ve ço itibarlı Hz. Cebrail vasıtasıyla kendisine Kur'ân indirilen Hz. Muhammed (asm), müşriklerin bütün menfi ve olumsuz sıfatlarından ve yakıştırmalarından beridir ki onların dediği gibi mecnun bir kimse değildir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Arkadaşınız (Muhammed) ise mecnun değildir! (Tekvir, 22)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendine layık bir kul, Peygamber Efendimize layık bir ümmet eyle.. Âmin..

O orada itaat edilen, çok güvenilendir

Ey insan! Kur'ân'ı Allah'dan alıp Hz. Muhammed'e (asm) ulaştıran Hz. Cebrail, arşın sahibi olan Allah'ın katında çok itibarlı ve çok şerefli bir elçidir.
Öyle ki Hz. Cibril, bu itibar ile melekler tarafından da kendisine itaat edilen bir elçidir. Allah'ın emirlerini diğer meleklere de tebliğ eder. Vahiy konusunda Allah tarafından çok güvenilendir ki namus-u ekber ünvanına layıktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O Cibrîl,) orada (melekler tarafından kendisine) itâat edilendir; (vahiy husûsunda) çok güvenilendir! (Tekvir, 21)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendine ve Peygamberine tam muti eyleyip çok güvenilen kulların arasına dahil eyle.. Âmin..

O elçi Allah katında çok itibarlıdır

Ey insan! Kur'ân, çok şerefli bir elçi olan Hz. Cebrail'in vahiy itibariyle bir sözüdür ve Hz. Muhammed'e Allah'dan gelen o sözü ulaştırmıştır.
Hz. Cebrail, bütün peygamberlere İlahî vahyi ulaştıran pek kuvvetli bir elçi ve melektir. Hz. Cebrail'in itibarı arşın sahibi olan Allah'ın katında çok fazladır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O elçi) pek kuvvetlidir; arşın sâhibi (Allah’ın) katında çok i‘tibarlıdır. (Tekvir, 20)"
Allahım, bizi ve neslimizi Hz. Cebrail hürmetine dünyada ve katında çok itibarlı eyle.. Âmin..

Kur'ân çok şerefli bir elçinin sözüdür

Ey insan! Allah kelamı olan ve muhatabı insan olan Kur'ân-ı Kerim, arş-ı aladan Cebrail (as) tarafından Hz. Muhammed'e (asm) indirilen son semavî kitabdır.
Kur'ân'ı Hz. Muhammed'e (asm) getiren vasıta Cebrail (as) olması sebebiyle çok şerefli bir elçidir ve İlahî vahyi peygamberlere O ulaştırmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz o (Kur’ân), elbette çok şerefli bir elçinin (Cebrâîl’in, vahiyden ibâret) sözüdür! (Tekvir, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi çok şerefli elçinin hürmetine Kur'ân'dan istifadesi ziyade olanlardan eyle.. Âmin..

24 Nisan 2014 Perşembe

Nefes aldığı vakit, sabaha

Ey insan! Allah, yörüngesini tamamlayıp geri dönen ve akıp akıp gün ışığında gizlenen yıldızlara ve kararmaya başlayan geceye yemin eder.
Öyle de gece karanlığında sakinleşen dünya günün ağarmaya yüz tutmasıyla nefes almaya başlar, sabah olur. İşte Allah bu nefes almaya başlayan sabaha da yemin ederek dikkatimize sunar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nefes aldığı (ağarmaya yüz tuttuğu) vakit, sabaha! (Tekvir, 18)"
Allahım, bizim ve neslimizin gecesini hayırlı ve mübarek eylediğin gibi sabahımızı ve gündüzümüzü de hayırlı ve mübarek eyle.. Âmin..

Kararmaya başladığı zaman, geceye

Ey insan! Yıldızların bir kısmı yörüngesini tamamlayıp geri döner ve akıp akıp giderken gün ışığında gizlenirler ki Allah bunların üzerine yemin eder.
Güneş batmaya başlayınca çok büyük bir hadise daha vuku bulmaya başlar ki gün kararak gece ortaya çıkar ve gündüzün eserlerini siyah örtüsüyle örter ki Allah bu geceye de yemin etmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kararmaya başladığı zaman, geceye! (Tekvir, 17)"
Allahım, bizim ve neslimizin gündüzümüzü hayırlı ve mübarek kıldığın gibi gecemizi de hayırlı ve mübarek eyle.. Âmin..

Yemin ederim; geri dönen yıldızlar, akıp gizlenenlere

Ey insan! Yıldızlar gökyüzünün hem süsü hem konuşan sözüdür. Onların bir kısmı yörüngesinde yüzerken bir kısmı sabittir. Yörüngesinde yüzüp gidenler Allah'ın tayin ettiği vakitte yörüngesini tamamlar ve geri döner. Allah bu yıldızların üzerine yemin ederek dikkatimizi bu yıldızların üzerine çeker. O yıldızlar akıp akıp giderken gün ışığında gizlenirler ki Allah bunların da üzerine yemin eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık yemîn ederim, (yörüngesini tamamlayıp) geri dönen o yıldızlara; o akıp akıp (gün ışıdığında) gizlenenlere! (Tekvir, 15-16)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ı rızana uygun olarak anlayanlardan eyle.. Âmin..

23 Nisan 2014 Çarşamba

Her nefis ne hazırladığını bilecektir

Ey insan! Nefisler birleştirilecek, diri diri toprağa gömülen kıza hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulacak, amel defterleri açılacaktır.
Gökyüzü ahiret yurdunun hazırlanması için yerinden sökülüp kopartılacak, Cehennem iyice alevlendirilecek ve Cennet yaklaştırılacaktır.
İşte o zaman insan dünyada iken hayır ve şer olarak ahiret yurduna ne hazırladığını anlayacak ve bilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Her nefis, (hayır ve şer) ne hazırlamış olduğunu bilecektir! (Tekvir, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi şerlerini hayırlara tebdil edip hayırlarla yad ettiğin kullarından eyle.. Âmin..

Cennet, yaklaştırıldığı zaman

Ey insan! Gökyüzü yerinden sökülüp koparılacak ve Cehennem dahi iyice alevlendirilecektir. Böylece adım adım ahiret yurdu hazırlanacaktır.
Ahiret yurdunun tamamlanması için Cennet de mahşer meydanına yaklaştırılacak, bu da ehlinin gönlünü mesrur ve memnun edecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Cennet, yaklaştırıldığı zaman! (Tekvir, 13)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cennetinle ve Cemalinle müşerref eyle.. Âmin..

Cehennem, iyice alevlendirildiği zaman

Ey insan! Nefisler birleştirilip diri diri toprağa gömülen kıza hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu ve amel defterlerinin sayfaları açıldığı zaman bil ki o gün hesab günüdür.
Gökyüzü yerinden sökülüp koparılıp Allah'ın peygamberleri vasıtasıyla inkar ehlini korkuttuğu azab için Cehennem iyice alevlendirilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Cehennem, iyice alevlendirildiği zaman! (Tekvir, 12)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cehennemden muhafaza eyleyip halas eyle.. Âmin..

Gökyüzü koparıldığı zaman

Ey insan! Dünya kapandıktan sonra Sur'a ikinci üfürülüş ile insanlar kabirlerden çıkacaklardır. Nefisler birleştirilecek, ruhlar bedenlerine dönecek, cehalet devriden babası tarafından diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahtan öldürüldüğü sorulacak ve herkesin kendisine has sayfaları olan amel defterleri açılacaktır.
Sonra ahiret yurdu tamamen hazırlanmak ve Cennet ve Cehennem için gökyüzü yerinden sökülüp koparılacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gökyüzü, (yerinden sökülüp) koparıldığı zaman! (Tekvir, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi mahşerinden telaşından ve dehşetinden muhafaza eyle.. Âmin..

22 Nisan 2014 Salı

Amel defterleri açıldığı zaman

Ey insan! Ölümle birbirinden ayrılan nefisler, ruhlar ve bedenler bir araya getirildiği zaman artık mahşer kurulmuş, ahiret gelmiş ve muhasebe başlamıştır.
Cahiliye devrinde babası tarafından toprağa diri diri gömülen kıza o gün hangi günahtan öldürüldüğü sorulacaktır.
O gün herkesin sayfaları olan amel defterleri açılacak ve muhasebe başlayacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sayfalar (amel defterleri), açıldığı zaman! (Tekvir, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi sayfaların açıldığı gün memnun eyle.. Âmin..

Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğu zaman

Ey insan! Peygamberlerin ümmetlerini korkuttuğu kıyamet geldiği zaman çok dehşetli hadiseler vuku bulacaktır ki güneş dürülecek, yıldızlar dökülecek, dağlar yürütülecek, yüklü develer başıboş bırakılacak, vahşi hayvanlar bir araya toplanacak, denizler tutuşturulacaktır.
Kıyametten sonra ölüm ile birbirinden ayrılan nefisler, yani ruhlar ve bedenler bir araya getirildikten sonra cahiliye devrinde babası tarafından diri diri toprağa gömülen kıza hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman! (Tekvir, 8-9)"
Allahım, bizi ve neslimizi bütün günahlarımızın yükünden halas eyle.. Âmin..

Nefisler birleştirildiği zaman

Ey insan! Güneş dürüldüğü, yıldızlar döküldüğü, dağlar yürütüldüğü, yüklü develer başıboş bırakıldığı, vahşi hayvanlar bir araya toplandığı, denizler tutuşturulduğu zaman peygamberlerin ümmetlerini korkuttuğu ve haber verdiği kıyamet gelmiştir.
Sur'a birinci üfürülüş ile gerçekleşen kıyametten sonra Allah'ın dilediği bir zamanda Sur'a ikinci üfürülüş ile diriliş başlayacak ve nefisler birleştirilecek, ruhlar bedenleriyle bir araya getirilecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Nefisler, birleştirildiği (ruhlar, bedenlerle bir araya getirildiği) zaman! (Tekvir, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün sevinçli eyle.. Âmin..

21 Nisan 2014 Pazartesi

Denizler tutuşturulduğu zaman

Ey insan! Güneş dürüldüğü, yıldızlar karartılıp döküldüğü, dağlar yürütüldüğü, yüklü develer başıboş bırakıldığı, vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman bil ki kıyamettir.
Öyle ki o gün denizler dahi tutuşturulur da alev alev yanar. Su yanar mı hiç diye şübhe etme. Suyu meydana getiren oksijen ile hidrojendir. Onları aşk ile bir arada tutturan İlahî Kudrettir. Denizler tutuşturulduğu zaman bil ki kıyamettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Denizler, tutuşturulduğu zaman! (Tekvir, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyamette selamette eyle.. Âmin..

Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman

Ey insan! Merak ettiğin kıyamet, insanın eceli geldiği gibi mutlaka gelecektir. O gün güneş dürülüp söndürülecek, yıldızlar karartılıp dökülecek, yerde dağlar sökülüp yürütülecek, yüklü develer başıboş bırakılacaktır.
Bil ki bu hadiseler vuku bulduğunda kıyamet gelmiş ve dünyanın ölümü başlamıştır.
Vahşi hayvanların hayatta bir araya birbirine zarar vermeden toplanması mümkün değildir. İşte o vahşi hayvanlar dahi bir araya toplandığı zaman bil ki kıyamettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Vahşi hayvanlar, bir araya toplandığı zaman! (Tekvir, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden muhafaza ve emin eyle.. Âmin..

Yüklü develer başıboş bırakıldığı zaman

Ey insan! Kıyamet mutlaka gelecektir. Gökte güneş dürüldüğü ve yıldızlar karartılıp döküldüğü zaman, yerde dağlar yerlerinden sökülüp yürütüldüğü zaman kıyamettir.
O gün insanı peşinde sürükleyen en kıymetli mallar, metalar dahi başıboş kalır. Öyle ki o gün yüklü develer, tırlar, uçaklar, gemiler başıboş bırakılır. İşte yüklü develer hükmünde olan herşeyin başıboş bırakıldığı zaman kıyamettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve yüklü develer, başıboş bırakıldığı zaman! (Tekvir, 4)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden selim eyle.. Âmin..

Ve dağlar yürütüldüğü zaman

Ey insan! Ve kıyamet başlıyor. Öyle bir gün ki hayatın kaynağı olan güneş dürülerek nurunu kaybediyor. Yıldızlar karartılarak patır patır dökülüyor.
Gökte kıyamet öyle gerçekleşirken insanın beşiğinin ve gemisinin direkleri ve kazıkları olan dağlar sanki yerinden sökülmüş de yürütülüyor. Evet dağlar yürütüldüğü zaman yerin kıyameti başlıyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve dağlar, yürütüldüğü zaman! (Tekvir, 3)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden hıfz u emin eyle.. Âmin..

20 Nisan 2014 Pazar

Ve yıldızlar döküldüğü zaman

Ey insan! Kıyamet muhakkak gerçekleşecek ve insan ölümü tattığı gibi üzerinde yaşadığı dünya da kıyametle ölümü tadacaktır ki yeni dünya olan ahirette mahşer kurulsun ve insandan maksad ve gayeler manasını bulsun.
Ve kıyamet geldiği zaman bir çok acib ve dehşetli hadiseler gerçekleşir. Öncelikle dünyadaki hayatın kaynağı olan nuraniyet timsali güneşin ışıkları kapanmaya, nuru narından ayrılmaya başlar ve güneş mücevherlerini temaşa için seren bir mücevhercinin tezgahını toplayıp dürmesi gibi dürülür.
Güneş dürüldüğü zaman görünmeye başlayan yıldızlar da karartılır ve yerlerinden sökülüp vazifelerini tamamlamış olarak dökülür.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve yıldızlar, (karartılarak) döküldüğü zaman! (Tekvir, 2)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden emin eyle.. Âmin..

Güneş dürüldüğü zaman

Ey insan! İnsanın bir eceli olduğu gibi üzerinde yaşadığı şu dünyanın dahi bir eceli vardır ve kıyamet mutlaka gerçekleşecektir. Dünyanın ölümü elbette şiddetli olacaktır.
Nasıl ki ölüm yaklaştığında bazı alametler belirir ve insan ölüm hastalığına tutulur. Öyle de dünya da kıyamet hastalığına tutulduğunda bazı mühim hadiseler gerçekleşir ki onlardan bir tanesi güneşin tekvir edilmesi, yani dürülmesidir. Böylece güneşin nuru narından ayrılır ve ışığı giderilir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Güneş, tekvîr edildiği (dürüldüğü, nûru nârından ayrıldığı, ışığı giderildiği) zaman! (Tekvir, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden muhafaza eyle.. Âmin..

Kıyametin suresi, Tekvir Suresi

Ey insan! Tekvir Suresi, Kur'ân-ı Kerim'in 81. suresi olup 7. sure olarak Mekke devrinde nâzil olmuştur, 29 âyettir.
Bu sure kıyametin nasıl gerçekleşeceğini, hangi hadiselerin vuku bulacağını, haber verilen alametlerin nasıl yaşanacağını teker teker haber verir ve insanı kıyametin dehşetiyle bir daha korkutur, o dehşetin günü gelmeden.
Kıyamet gerçekleşir, Sur'a ikinci kez üfürülünce insanlar mahşere bölük bölük gelir ve herkes daha önce eliyle gönderdiğini önünde ve amel defterinde hazır olarak bulur, o gün bazı yüzler parlak, bazı yüzler ise karanlıktır. İşte o gün ayıblarının ortaya dökülerek rezil rüsva olmaktan korunmanın yolu Tekvir Suresi'ni sürekli okuyarak faziletinden istifade etmektir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir. "Kim Tekvir Suresini (vird olarak) okursa, (kıyamet’te amel defterlerinin açıldığı o günde) Allah onun ayıbını ifşa ederek rezil rüsva etmekten korur. (Beyzavî)"
Allahım, bizi ve neslimizi Tekvir Suresi'nin faziletinden azamî derecede istifade ederek mahşerde rezil rüsva olmayanlardan eyle.. Âmin..

19 Nisan 2014 Cumartesi

Onlar kâfirlerin, fâcirlerin ta kendileridir

Ey insan! Ahiretin bekleme salonu olan kabirden mahşerin mahkeme salonuna giren insanlardan bir kısmının yüzleri parlak, güleç ve sevinçli iken bir kısmının da yüzlerinin üzerleri tozlu ve bir karanlık kaplamıştır.
Yüzlerinin üzerleri tozlu ve bir karanlık kaplayanlar dünyada iken peygamberleri yalanlayan, kıyameti ve ahireti inkar edenler ve Allah'a isyan eden kâfirlerle günah işlemekten çekinmeyip mübtela olan ve hakka isyan eden facirlerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte onlar, kâfirlerin, fâcirlerin (hakka isyân edenlerin) ta kendileridir. (Abese, 42)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâfirlerden ve facirlerden eyleme.. Âmin..

Birtakım yüzlerin üzerleri tozludur

Ey insan! Bir gün gelecek ve o gün Sur'a birinci üfürülüşten sonra ikinci kez üfürülecek ve ahiretin bekleme salonuna alınan insanlar mahşere ve büyük mahkemeye gireceklerdir.
O gün mahşere çıkan insanlardan bir kısmının yüzleri nurlu, parlak, güleç ve sevinçli iken öyle yüzler de vardır ki sanki yüzlerine kara topraklar atılmış da kararmış ve karanlık kaplamıştır. O yüzlerin üzerleri tozludur ve kalblerindeki nursuzluk yüzlerine vurmuştur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık (nursuzluk) kaplar! (Abese, 40-41)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün yüzleri karanlık ve nursuz olanlardan eyleme.. Âmin..

Öyle yüzler vardır ki parlaktır

Ey insan! Mahşere çıkan insan sevdiklerinden kaçacak ve o gün kendisine yetecek bir işi vardır. Herkes kendi derdiyle baş başadır.
Bazı yüzlerin kara olacağı o gün, öyle yüzler vardır ki ne mutlu onlara! Onların yüzleri güneş gibi parlak, en mutlu bir insan olarak güleç ve sevinçlidir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "O gün öyle yüzler vardır ki, parlaktır, güleçtir, sevinçlidir! (Abese, 38-39)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün yüzleri parlak, güleç ve sevinçli olanlardan eyle.. Âmin..

O gün kendisine yetecek bir işi vardır

Ey insan! Kulakları sağır eden şiddetli bir gürültü ile insanlar kabirlerinden çıkarlar, o gün her bir iki eşinden, anasından, babasından ve oğullarından kaçar. Zira onların kendisi üzerindeki hakkını tam ifa etmemiştir.
O gün mahşerde artık hesab ve muhasebe vardır. İnsanlardan her bir kişiyi meşgul edecek, sadece kendisini düşündürecek yeteri kadar bir işi vardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün onlardan her bir kişinin, kendine yetecek bir işi vardır! (Abese, 37)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün günahlarımızın mesuliyetinden ve meşguliyetinden halas eyle.. Âmin..

18 Nisan 2014 Cuma

O gün kişi herkesten kaçar

Ey insan! Dünya hayatı Sur'a birinci üfürülüş ile son bulan ve ahiretin bekleme salonu olan kabre konulan insan, kulakları sağır eden şiddetli gürültü ile kabirden kalkacağı Sur'a ikinci üfürülüş zamanı gelir ve insan mahşere çıkar.
Şimdi muhasebe zamanıdır ve hak haklıya iade edilecektir. O gün kimin hakkı varsa alır, hatta kardeş, ana, baba, eş ve oğullar dahi hakkını insandan ister ve insan onlara görünmemek için köşe bucak kaçar, fakat ne çare.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar! (Abese, 34-36)"
Allahım, bizi ve neslimizi o gün kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçanlardan eyleme.. Âmin..

O şiddetli gürültü geldiği zaman

Ey insan! Allah senin için buluttan bol bol indirdiği su ile yerden bitirdiği nice nimetlerle hem sen hem hayvanların bir fayda ile faydalanırsınız.
Dünya hayatı böyle devam ederken Sur'a birinci üfürülüş ile kıyamet kopar da insanın bu dünyadaki macerası biter ve yaptıklarının hesabını vermek üzere ahiretin bekleme salonu olan kabre alınır.
Derken Sur'a ikinci kez üflenir de kulakları sağır eden şiddetli gürültü ile kabirlerden kalkacağı ve çıkacağı zaman gelir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Derken (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürülüş) geldiği zaman! (Abese, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünyada, kabirde ve mahşerde mahcub eyleme.. Âmin..

Orada bir fayda olmak üzere

Ey insan! Allah eser ve sanatlarıyla kendini sana tanıtıyor. Yiyeceğine bir bak, onu senin için nasıl da yaratıyor? Gökteki yüzen bulutlara dikkat et, ondan senin için nasıl da bol bol su indiriyor?
O bulutlardan yere inen su ile sana ve hayvanlarına bir fayda çıkarıyor. O su ile yerden ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitiren Allah'dır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Abese, 27-32)"
Allahım, bizi ve neslimizi bize ve hayvanlarımıza bir fayda için su ile yerden bitirdiklerine hududsuz şükredenlerden eyle.. Âmin..

17 Nisan 2014 Perşembe

Sonra yeri güzelce yardık

Ey insan! Allah, emirlerini tam olarak yerine getirmeyen insanın aklına hitab ediyor ve gözüyle gördüğü halde dikkatsizliğinden başka şeylere veren insana gerçeği gösteriyor.
Allah, insandan yiyeceğine bir bakmasını ve tefekkür ederek onu yaratan Benim diyor ve başının üstündeki bulutlara bakmasını isteyerek ondan bol bol suyu indirenin Allah olduğunu isbat ediyor.
Suyu buluttan bol bol indiren Allah, toprak altında çürüyen tohumların içinden çıkardığı bitki ile filiz ile güzelce toprağı yardığını göstererek insanın dikkatini yere ve bitkilere çeviriyor.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Sonra yeri (bitki ile) güzelce yardık. (Abese, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi yeri güzelce yarıp bitkiyi yeryüzüne çıkardığın gibi kalbimizdeki imanımızı gaflet ve dalalet toprağını yarıp mana âlemimize çıkarıp ruhumuzu kuşattırdıklarından eyle.. Âmin..

Biz, suyu bol bol döktük

Ey insan! Allah'ın emirlerini tam olarak yerine getirmeyen insana Allah, gözünün önündeki eserleri göstererek tanıtmak istiyor. İnsana öncelikle yiyeceğine bir bakmasını ve onun ne gibi aşamalardan geçtiğini tefekküre sevk ediyor.
Yiyeceklerin sofraya gelmesinden önceli ilk aşama ihtiyac olan suyun buluttan bol bol dökülmesidir. Buluttan suyu bol bol döken Allah'dır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Şübhesiz ki biz, suyu (buluttan) bol bol döktük. (Abese, 25)"
Allahım, bizi ve neslimizi Seni buluttan döktüğün yağmur taneleri ile tanıyıp Sana yağmur damlaları sayısınca hamd ü senalar ve şükürler edenler eyle.. Âmin..

Şimdi o insan, yiyeceğine baksın

Ey insan! İnsanın vazifesi, Allah'a iman edip verdiği nimetlere şükrederek yarattıkları eserlerle Allah'ı tanıyıp marifet kazandıran tefekkür edip Allah'ın emirlerini yerine getirmek olmasına rağmen, maalesef insan dünyaya aldanıp Allah'ın emirlerini tam olarak yerine getirmiyor.
İnsan dünyanın aldatmasından kurtulup Allah'ın emirlerini yerine getirerek hakikî insan olmak isterse yiyeceğine bir baksın.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Şimdi o insan, yiyeceğine (bir) baksın! (Abese, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi nimetlerine şükredip emirlerini tam olarak yerine getirenlerden eyle.. Âmin..

İnsan Rabbinin emrini yerine getirmedi

Ey insan! Allah insana dünyada bir ömür takdir etmiş, hayat vermiş, sonra onu öldürür ve ahiretin bekleme salonu olan kabirde ve berzahta bekletir, sonra da dilediği zaman diriltir ve huzuruna alır.
Allah insanı kendisine ancak ibadet etmesi için yarattığı halde dünya hayatına aldanarak Rabbinin emrettiği vazifeyi tam olarak yerine getirmedi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hayır! (İnsan, Rabbinin) kendisine emrettiğini (tam olarak) yerine getirmedi! (Abese, 23)"
Allahım, bizi ve neslimizi emrettiğini tam olarak yerine getirenlerden eyle.. Âmin..

16 Nisan 2014 Çarşamba

Sonra dilediği zaman, onu diriltir

Ey insan! Allah, anne karnında bir nutfeden yarattığı insana ana karnından çıkma yolunu da kolaylaştırır. Sonra dünyada bir müddet yaşattıktan sonra öldürür ve ahiretin bekleme salonu hükmünde olan kabre koydurur.
Allah, insanı kabirde dilediği kadar bir müddet bekletir ve dilediği zaman kıyametten sonra Sur'a ikinci kez üfürülüş ile insanı ilk defa yarattığı gibi tekrar diriltir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra dilediği zaman, onu (tekrar) diriltir! (Abese, 22)"
Allahım, bizi ve neslimizi dirilttiğinde razı olduklarından eyle.. Âmin..

Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu

Ey insan! Allah, insanı hakir bir damla süzülmüş hulasadan, bir damla bulanık sudan yaratıp et kemiğe büründürdükten sonra insan suretini vermiş ve ana karnından çıkma yolunu onun için kolaylaştırmıştır.
Allah, sonra insana dünya hayatı takdir edip bir müddet yaşattıktan sonra öldürür ve ahiretin bir nevi bekleme salonu olan kabre koydurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Sonra onu öldürdü de, kabre koydurdu! (Abese, 21)"
Allahım, bize ve neslimize sağlıklı, hayırlı, uzun bir ömür, hayırlı ve imanlı bir ölüm ve kabir nasib eyle.. Âmin..

Sonra yolu ona kolaylaştırdı

Ey insan! Kahrolası münkir insan kendisinin bir nutfeden, hakir bir damla süzülmüş bir hulasadan yaratıldığını unutup inkara ve nankörlüğe düşmektedir.
Bir nutfe olarak anne karnına düşen ve orada et ve kemiğe bürünüp sonra insan şekli verildikten sonra dünyanın şartlarına uygun bir halde ana karnından dünyaya çıkma yolunu Allah kolaylaştırmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra (ana karnından çıkma) yolu(nu) ona kolaylaştırdı! (Abese, 20)"
Allahım, bizim ve neslimizin işlerimize daima kolaylıklar ihsan eyle.. Âmin..

15 Nisan 2014 Salı

Allah onu hangi şeyden yarattı?

Ey insan! Kendisine bir nasihat olarak indirilen Kur'ân'ı dinlemeyen ve inkar eden insan kahrolası bir nankördür.
Nankörlük eden insan hangi şeyden yaratıldığına bir bakmaz mı? Allah onu atılan hakir bir damla süzülmüş bir hulasa olan sudan yaratmıştır. Bir damla sudan yaratıp istifadesi için kendisine müdhiş ve mükemmel bir hayat takdir etmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Allah) onu hangi şeyden yarattı? Bir nutfeden (hakir bir sudan süzülmüş hulâsadan)! Onu yarattı da ona (bir hayat) takdîr etti. (Abese, 18-19)"
Allahım, bizi ve neslimizi takdir ettiğin hayatı Senin için yaşayanlardan eyle.. Âmin..

O münkir insan, ne nankördür

Ey insan! Şerefli kılınmış ve yükseltilmiş tertemiz sahifelerde, Levh-i Mahfuz'da değerli ve itaatkâr yazıcı meleklerin elleriyle yazılan Kur'ân, insan için bir nasihattir.
Böyle yüce bir nasihate karşı lakayd kalmak, dinlememek ve inkar etmek elbette çok büyük bir nankörlüktür. Böyle bir nankörlüğe denilecek cevab ancak kahrolası insandır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kahrolası (o münkir) insan, ne nankördür! (Abese, 17)"
Allahım, bizi ve neslimizi kahrolası nankörlerden eyleme.. Âmin..

Değerli ve itaatkâr yazıcıların elleriyle yazılmıştır

Ey insan! Hakkı arayan ve Allah'dan korkan için bir nasihat olan Kur'ân, Allah tarafından şerefli kılınmış ve semada yükseltilmiş tertemiz sahifeler olan Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır.
Levh-i Mahfuz, Allah'ın sabit levhası ve kader defteridir ve Allah tarafından şerefli kılınan bu kitaba Kur'ân, Allah'a yakın kılınan değerli ve itaatkâr olan yazıcı meleklerin elleriyle yazılmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Değerli ve itâatkâr yazıcı (melek)lerin elleriyle (yazılmış)tır. (Abese, 15-16)"
Allahım, bizi ve neslimizi değerli ve itaatkâr yazıcı meleklerin elleriyle yazılan Kur'an'a hakkıyla tabi olanlardan eyle.. Âmin..

Kur'ân şerefli kılınmış, yükseltilmiş tertemiz sahifelerdedir

Ey insan! Kur'ân âyetleri bir nasihattir, doğruyu arayan ve Allah'dan korkan için fayda verir. Dileyen ondan nasihat alır.
Doğruyu arayan ve Allah'dan korkana fayda veren Kur'ân, değerli ve kıymetli şeylerin yazıldığı Allah'ın sabit levhası ve defteri ve kitabı olmakla Allah tarafından şerefli kılınmış ve semada da yükseltilmiş tertemiz sahifeler olan Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "(O Kur’an, Levh-i Mahfûz’da) şerefli kılınmış, (semâda) yükseltilmiş tertemiz sahîfelerdedir. (Abese, 13-14)"
Allahım, bizi ve neslimizi şerefli kılınmış ve yükseltilmiş tertemiz sahifelerde olan Kur'ân'dan hissesi ziyade olanlardan eyle.. Âmin..

14 Nisan 2014 Pazartesi

Artık dileyen ondan nasîhat alır

Ey insan! Nasihat, yaptığının doğru olup olmadığını ve Allah'ın rızasına nasıl ulaşacağını bilenden yol göstermesini istemektir. Nasihat elbette kendini nasihate ihtiyac gösterenlere ve Allah'dan korkan Müslümanlara fayda verir. İnsanlara nasihat edenlere Allah nasihat ederek yol göstermektedir. Nasihate ve imana ihtiyac hissetmeyen servet mağrurlarıyla oyalanmak yerine nasihate koşarak ve Allah'dan korkarak gelenlere öncelik verilmesini Allah istemektedir. Allah'ın bu konudaki âyetleri bir nasihattir. Öyle ise dileyen ve isteyen âyetlerden nasihatini alır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık dileyen ondan nasîhat alır. (Abese, 12)"
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerden azamî derecede nasihat alanlardan eyle.. Âmin..

Bu âyetler bir nasihattir

Ey insan! Tebliğde ve nasihatte nasihate ve irşada istekli olana öncelik verilmesini Allah istemektedir. Zira nasihate koşarak gelen ve Allah'dan korkarak nasihate gelene nasihat fayda verir. Nasihate ve imana ihtiyac hisseden ama da olsa nasihate ve imana ihtiyac hissetmeyen en zenginden önceliklidir.
Servetin gururuyla imana ihtiyac göstermeyene öncelik vermeyi oyalanmak olarak haber vermektedir. Böyle birisine öncelik verilmemesini ve onunla vakit kaybedilmemesini söyleyen Allah, bunların bir tebliğ edenler ve nasihatte bulunanlar için bir nasihat olduğunu vahyeder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Hayır (böyle yapma)! Çünki bunlar (bu âyetler), bir nasihattir. (Abese, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi nasihatlerine kulak veren ve hayatına tatbik edenlerden eyle.. Âmin..

Koşarak geleni bırakıp oyalanıyorsun

Ey insan! Servetin gururuyla kendisini imana muhtac görmeyen ve kendisini günahlardan temizlemeye çalışmayana yapılan tebliğ ve nasihat, elbette ona fayda vermeyecektir. Öyle ise istekli olan ve kendisini günahlardan temizlenmeye irşad için nasihat isteyene öncelik vermelidir.
Nasihate adeta koşarak gelen ve Allah'dan korkarak nasihat almaya ve dinlemeye geleni bırakıp servetin gururuyla kendisini imana muhtac görmeyen ve imana gelmeyecek başkasıyla meşgul olmak sadece oyalanmaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Fakat koşarak ve (Allah’dan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun. (Abese, 8-10)"
Allahım, bizi ve neslimizi koşarak ve Senden korkarak nasihat dinlemeye gelenlere hakkıyla nasihat edenlerden eyle ve bizi imana gelmeyeceklerle oyalandırma.. Âmin..

13 Nisan 2014 Pazar

Onun temizlenmemesinden senin üzerine bir şey yoktur

Ey insan! İnsanın üzerine düşen en mühim vazifelerden birisi de öğrendiği hakikî diğer insanlara tebliğdir. Tebliğde ise istekli olanların isteksiz olanlara karşı önceliği vardır.
Bazı insanlar gururuyla günahlarından temizlenmek istemezler. Bundan dolayı tebliğ ve nasihat ona bir fayda vermez. Onların bu halinden dolayı tebliğ ve nasihat edenin üzerine bir mesuliyet yoktur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Hâlbuki (onun kendi gurûruyla) temizlenmemesinden senin üzerine bir şey yoktur! (Abese, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi gururdan ve gururlulardan muhafaza eyle.. Âmin..

Kendisini imana muhtac görmeyen kimse

Ey insan! Peygamber Efendimiz (asm), Kureyş'in ileri gelenlerine tebliği esnasında gelen ve nasihat ile irşadını ısrarla isteyen İbni Ümmü Mektum'a yüzünü ekşitip onlara döner.
Allah da İbni Ümmü Mektum'un diğerlerine göre istekli olduğunu, o nasihat ile günahlarından temizleneceğini veya nasihatin kendisine fayda vereceğini vahyeder.
Peygamberimize diğerlerinin ise istekli olmadıklarını, servetlerinin verdiği gururla kendilerini imana muhtac görmeyen kimseler olduğunu, İslam'a kuvvet verir mi düşüncesiyle onlara yöneldiğini vahyeder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Servetinin gurûruyla) kendisini (îmâna) muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (îmâna gelir de İslâma kuvvet verir mi diye) ona yöneliyorsun! (Abese, 5-6)"
Allahım, bizi ve neslimizi istekli olanların hidayetine vesile olanlardan eyle.. Âmin..

Belki o günahlardan temizlenecekti

Ey insan! Peygamber Efendimizin (asm) Kureyşlilerin ileri gelenlerine tebliğ ettiği sırada gelen ve kendisini irşad etmesini ısrarla isteyen İbni Ümmü Mektum'a bu hareketinden dolayı yüzünü ekşiterek o kişilere döndü.
Bunun üzerine Allah, Peygamber Efendimizin (asm) şahsında bizlere de ders vererek İbni Ümmü Mektum'un o nasihat ile günahlardan temizleneceğini veya nasihatin kendisine fayda vereceğini haber vererek tebliğde isteklilerin öncelikli olduğunu bildirmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan) temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti! (Abese, 3-4)"
Allahım, bizi ve neslimizi günahlardan temizlenip nasihatlerin fayda verdiği kimseler eyle.. Âmin..

Kendisine âmâ bir kimse geldi diye

Ey insan! Peygamber Efendimiz (asm) Kureyşlilerin ileri gelenlerine İslam'ı tebliğ ettiği sırada ama bir kimse olan İbni Ümmü Mektum gelir ve Peygamber Efendimizden (asm) kendisini irşad etmesini ister.
İbni Ümmü Mektum bu isteğinde ısrar edince onun bu hareketi üzerine Peygamber Efendimiz (asm) yüzünü ekşitir ve İslam'a girmeleriyle kuvvet bulunacağını düşündüğü kişilere döner.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Kendisine a‘mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü. (Abese, 1-2)"
Allahım, bizi ve neslimizi hidayete erdireceğin kimselere tebliğ edebilmeyi nasib eyle.. Âmin..

12 Nisan 2014 Cumartesi

Kâinatın varlığının sebebi

Ey insan! Aşk, Allah'ın Vedüd ismine ulaştırır. Zira fanilerde görünen fena damgası mecazî aşkın yüzünü hakikîye çevirir. 
Kâinata bakan Allah'ın Vedüd ismini görür. Vedüd isminin gereği muhabbetle kâinat vücud bulur. Muhabbet kâinatın varlığının sebebidir. Kâinat ise Allah'ın isimlerinin ve sıfatlarının tecelligahı, eseri, sanatı ve bir aynasıdır ve o cihetle muhabbete layıktır.
Muhabbetle hasıl olan kâinatın mükemmel bir meyvesi vardır ki o meyve insandır. İnsanlar içinde öyle bir meyve vardır ki kâinatın hem çekirdeği hem en mükemmel meyvesidir ki felekler O'nun muhabbetiyle yaratılmıştır. O meyve Hz. Muhammed'dir (asm).
Allahım, bizi ve neslimizi isim ve sıfatlarına ve en mükemmel meyve Hz. Muhammed'e (asm) hakkıyla muhabbet edenlerden eyle.. Âmin..

Nasihati isteyene öncelik veren sure, Abese

Ey insan! Abese Suresi, Kur'ân-ı Kerim'de 80. sure olup Mekke devrinde 24. sure olarak nâzil olmuştur, 42 âyettir.
Sure, kendisini irşad etmesini isteyen ama bir kimseye, İbni Ümmi Mektum'a Peygamber Efendimizin (asm) o anki Mekke'nin ileri gelenlerine yaptığı tebliğ sırasında gösterdiği tavra bina nazil olmuştur.
Sureden tebliğde istekli olanlara öncelik verilmesi gerektiği dersini çıkarmak mümkündür. Zira istekli olmayana bin hakikatin bir kıymeti yok iken istekli olana bir hakikatin bin kıymeti vardır.
Allahım, bizi ve neslimizi iman ve Kur'ân hakikatlerini tebliğde daima gayretli ve muvaffakiyetli eyle.. Âmin..

Onu görecekleri gün

Ey insan! Kıyamet mutlaka gerçekleşecek, azgınlık etmiş olanlar ve dünya hayatını tercih edenler Cehenneme ve iman edip salih amel işleyenler Cennete varacaktır. Peygamber Efendimizin korkutabilecekleri ancak kıyametten korkan Müslümanlardır.
Kıyamet gerçekleştiğinde, onu gördüklerinde insana dünyada kaldığı süre çok az gelecektir. Öyle ki bir akşam veya sabahtan kuşluk vaktine kadar kısa gelecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onu görecekleri gün, sanki onlar (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamış gibidirler! (Naziat, 46)"
Allahım, bizi ve neslimizi şu kısa hayatta ebedî hayatı kazananlardan eyle.. Âmin..

Sen ancak Müslümanları korkutucusun

Ey insan! İnanan veya inanmayan herkes insanın bir eceli olduğunu bildiği gibi dünyanın da bir eceli ve kıyameti olduğunu bilir. Kendisinden uzak olduğunu düşündüğünden hakkıyla korkmaz, inanmayanlar da alay ederek inkar ederler.
Kıyametin mutlaka geleceğini, azgınlık edenlerin ve dünya hayatını tercih edenlerin Cehenneme ve iman edip salih ameller işleyenlerin Cennete gideceğini haber veren Allah, Peygamber Efendimize (asm) kıyametten korkanların Müslümanlar olduğunu ve ancak Müslümanları kıyametten korkanları korkutabileceğini haber verir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Sen ancak ondan korkan (Müslüman)ları korkutucusun! (Naziat, 45)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana asi olmaktan korkanlardan eyle.. Âmin..

11 Nisan 2014 Cuma

Onun nihayeti Rabbine aiddir

Ey insan! Kıyametin ne zaman vuku bulacağı insanın ulaşabileceği bir bilgi değildir. Peygamber Efendimiz'de (asm) bile insanlara anlatmaktan yana bu cihette bir bilgi yoktur. Ancak Allah'ın vahyettiği ve haber verdiği cihetle bir bilgi vardır.
Kıyametin ne zaman vuku bulacağı, keyfiyetinin nasıl olacağı, nereleri içine alacağına dair kesin ve nihaî ilim ve bilgi ancak Allah'a aiddir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onun nihâyeti (son ilmi) ancak Rabbine âiddir. (Naziat, 44)"
Allahım, bizi ve neslimizi Senin razı olacağın ilimleri öğrenen ve amel edenlerden eyle.. Âmin..

Onu anlamaktan yana sende ne var?

Ey insan! Herkes kıyametin ne zaman kopacağını merak edip soruyor. Kıyamet insanın ömründeki ecel gibi nice hikmetler için gizlenmiştir.
Kıyameti anlatmak ve ne zaman vuku bulacağını haber vermekten yana bir insanın ulaşacağı bir bilgi insanda yoktur. Elbette Peygamber Efendimiz'de de (asm) bu cihetle bir bilgi yoktur, sadece Allah'ın kendisine vahyettiği ve haber verdiği bilgi vardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onu anlatmaktan (vaktinden haber vermekten) yana, sende ne (bilgi) var? (Naziat, 43)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima hakikate ulaştır.. Âmin..

Vukua gelmesi ne zaman?

Ey insan! Allah Kur'ân'da defaatle azgınlık edip dünya hayatını tercih edenleri ve inkâr edip isyanda ısrar edenleri kıyametle ve Cehennemle korkuturken iman edip salih ameller işleyenleri de Cennetle müjdelemektedir.
İnsanların kimisi merakından kıyametin ne zaman vuku bulacağını sorarken bir kısmı da inkarlarına devam etmek ve alay etmek maksadıyla kıyameti Peygamber Efendimizden (asm) soruyorlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sana, “Vukua gelmesi ne zaman?” diye kıyâmetten soruyorlar! (Naziat, 42)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin dehşetinden muhafaza eyle.. Âmin..

Kim Rabbinin makamından korkmuşsa

Ey insan! Azgınlık etmiş ve dünya hayatını seve seve bildiği halde ahirete tercih etmiş olanların varacağı yer ancak Cehennemdir.
Kıyamet günü, mahşerde herkes Rabbisinin makamında ve huzurunda duracaktır. Kim o gün Rabbinin makamından ve huzurunda mahcub olmaktan korkarak kendisini hevasından, kötü ve pis arzularından men etmiş olarak huzura varırsa elbette onun için varılacak yer Cennettir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan) korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men‘ etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir! (Naziat, 40-41)"
Allahım, bizi ve neslimizi nefsanî arzularından kendisini men edenlerden eyle.. Âmin..

10 Nisan 2014 Perşembe

Dünya hayatını seçenin yeri Cehennemdir

Ey insan! Kıyamet ile herkes gittiğin yolun neye çıktığını ve neye koştuğunu iyice anlayacaktır. O gün gören kimse için Cehennem de ortaya çıkarılacaktır.
Cehennem şu iki sınıf için hazırlanmıştır ve onlar için varılacak yerdir: Birincisi haddini aşarak azgınlık etmiş kimseler, diğeri ise ahireti bildiği halde dünya hayatını tercih etmiş kimselerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir! (Naziat, 37-39)"
Allahım, bizi ve neslimizi azgınlardan ve dünya hayatını ahirete tercih edenlerden eyleme.. Âmin..

Gören için Cehennem ortaya çıkarılır

Ey insan! Kıyamet insanın göreceği en büyük felakettir. Kıyamet koptu zaman insan yaptığı tercihlerin ve gittiği yolun içyüzünü ve neye koştuğunu iyice anlayacaktır.
O gün neye koştuğunu iyice anlayan ve gören insan için Cehennem ortaya çıkarılır ve ulaşmak için koştuğu yeri gözleriyle müşahede eder.
Allah bu hususu şu âyetle haber verir: "Ve gören (her bir) kimse için Cehennem ortaya çıkarılır! (Naziat, 36)"
Allahım, bizi ve neslimizi Cehennemden muhafaza eyle.. Âmin..

O gün neye koştuğunu iyice anlar

Ey insan! Allah, insana kâinatın yaratılışını göstererek insanın öldükten sonra diriltilmesinin zor olmadığını aklen ve mantıken isbat ediyor.
İnsan dünya hayatında kendisine bir yol ve istikamet çizmiş, o yol ve istikamet üzere koşuyor. O yolun ve istikametin neye ve nereye çıktığını Allah kendisine dünyada iken gösteriyor, fakat bazen işine gelmediği için gittiği yolun içyüzüne ve neye çıktığına bakmıyor, koşarak o yolda ilerliyor.
Fakat bir gün en büyük felaket ile sarsılacaktır. O felaket kıyamettir. Kıyamet geldiği zaman gittiği yolun neticesini ve neye koştuğunu çok iyi anlayacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Fakat o en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayâtı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar. (Naziat, 34-35)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana çıkan yolda ve istikamette koştur.. Âmin..

9 Nisan 2014 Çarşamba

Yerden suyu ve otlağı çıkarıp dağları yerleştirdi

Ey insan! Göğü bina edip boyunu yükselterek düzenleyen Allah, yeri de yeşil bitki örtüsüyle döşedi.
Allah yeryüzünden su çıkarıp pınarlar, çaylar ve ırmaklar yaptı ve ondan otlaklar çıkardı ki insanlar ve hayvanları ondan faydalansınlar ve dağları yeryüzünü sağlamlaştırmak ve madenlere ambar kılmak için dağları yerleştirdi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ondan (yeryüzünün) suyunu ve otlağını çıkardı ve dağlar ki onları yerleştirdi! (Naziat, 31-33)"
Allahım, bizi ve neslimizi yeryüzünden ve dağlardan azamî derecede faydalananlardan eyle.. Âmin..

Gökten sonra yeri döşedi

Ey insan! Göğü Allah kat kat bina etti, sonra onun boyunu yükseltip yedi kat olarak düzenledi. Güneşin önüne engel getirerek gecesini karartıp kuşluğunu açığa çıkardı.
Göğü bu şekilde yaratan Allah, sonra yeri önce toprakla sonra da muhteşem bir halı gibi yeşil bitki örtüsüyle döşedi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bundan sonra da yeri döşedi! (Naziat, 30)"
Allahım, bizi ve neslimizi bina ettiğin göğün altında ve döşediğin yerin üstünde Sana hakkıyla kulluk edenlerden eyle.. Âmin..

Gecesini karattı, kuşluğunu açığa çıkardı

Ey insan! Göğü yaratılışına dikkat eden öldükten sonra insanın diriltilmesinde şübhe etmez. Zira insanın öldükten sonra diriltilmesi Allah'ın nihayetsiz kudretine göğün yaratılmasından zor değildir.
Göğü kat kat Allah bina etti, sonra göğün boyunu yükseltip yedi kat şeklinde farklı özelliklerde düzenledi. 
Güneşin önüne engel koyarak gecesini karartan Allah, kuşluk vaktinde engeli kaldırarak sabahın ışını açığa çıkardı. Geceyi karartan ve kuşluğu aydınlatan Allah'dır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem gecesini kararttı; hem kuşluğunu (sabahın ışığını) açığa çıkardı! (Naziat, 29)"
Allahım, bizi ve neslimizi geceleyin ve gündüzleyin daima Sana ibadet ve şükreden kullarından eyle.. Âmin..

Göğü yükseltip düzenledi

Ey insan! İnsanın öldükten sonra diriltilmesini göğün yaratılışından daha zor mu görüyor ki ölümden sonraki hayatı inkara gidiyor? İnsanın öldükten sonra diriltilmesi Allah'ın nihayetsiz kudretine muhteşem ve muazzam göğün yaratılışından zor değildir.
Göğü bina eden Allah, sonsuz kudret ve hikmetiyle göğün boyunu yükseltti. Onu kemale erdirip düzenledi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Onun boyunu yükseltip, böylece onu düzenledi! (Naziat, 28)"
Allahım, bizi ve neslimizi göğün yaratılışındaki hikmetler ve fiiller adedince Sana ebediyen hamd ü sena edenler eyle.. Âmin..

8 Nisan 2014 Salı

Siz mi yaratılışça daha zorsunuz, yoksa gök mü?

Ey insan! İnkar edenler göğü ve kâinatı gördüğü halde ve muhteşem düzen ve tertibi bildiği halde herşeyi karıştıran tesadüfe, iradesiz ve kudretsiz hiçbir tesiri olmayan tabiat kanununa ve gerçekte hiçbir işi yapamayan kendisine veriyor. Muhteşem ve mükemmel bir nizama ve düzene sahib olan kâinat ancak sonsuz bir ilim, nihayetsiz bir kudret, kuşatıcı bir irade ve bitmez bir hikmetle olabilir. Başka olamaz.
Bu muhteşem, mükemmel ve muazzam kâinatı bina ve inşa eden nihayetsiz bir ilim, irade, kudret ve hikmet sahibi olan Allah'dır. Elbette göklerin yaratılması ve bina edilmesi insanın yaratılmasına göre daha zordur. Kâinatı yaratan Allah, öldükten sonra insanı diriltmeye muktedirdir. Acaba inkâr edenler bunu göremiyor ve akledemiyor mu ki insanın öldükten sonra diriltilmesini zor görüyor?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenler!) Siz mi yaratılışça daha zorsunuz, yoksa gök mü? Onu (Allah) binâ etti. (Naziat, 27)"
Allahım, bizi ve neslimizi haşri insanlara hakkıyla anlatanlardan eyle.. Âmin..

Korkan kimseler için bir ibret

Ey insan! Allah'ın emriyle irşada çalışan Hz. Musa'yı yalanlayan ve Allah'a isyan eden ve çok azan Firavun, sihirbazlarını ve ordusunu toplayıp rablik dava etti ve Allah onu ahiret ve dünyanın azabıyla ibret verici bir şekilde yakalayıverdi.
İsyanda ve azgınlıkta ısrar eden Firavun'un ibret verici bir azabla yakayıverilmesinde Allah'dan korkanlar için bir ibret ve bir ders vardır. 
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki bunda, (Allah’dan) korkan kimseler için gerçekten bir ibret vardır. (Naziat, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Senden hakkıyla korkanlardan eyle.. Âmin..

Allah onu ahiretin ve dünyanın azabıyla yakaladı

Ey insan! Çok azan Firavun, irşadı için Allah tarafından bir emirle gönderilen Hz. Musa'nın gösterdiği en büyük mucize karşısında isyanına ve yalanlamasına devam eder ve sihirbazlarını ve ordusunu toplayarak onları en yüce rabbi olduğu iddiasında bulunur.
Allah yalanlamasında ve isyanında ısrar eden Firavun'u Kızıldeniz'de boğarak cesedine necat verip dünyanın ibretli azabıyla yakalayıverdiği gibi ahiretin de ibret verici azabına uğratmıştır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah da onu, âhiretin ve dünyanın (ibret verici) azâbıyla yakalayıverdi! (Naziat, 25)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünyanın ve ahiretin azabından ve mücazatından daima muhafaza eyle.. Âmin..

7 Nisan 2014 Pazartesi

Ben sizin en yüce rabbinizim dedi

Ey insan! Allah'ın emriyle çok azan Firavun'a irşadı için giden Hz. Musa, Firavun'u temizlenmeye meyli varsa irşad etmek istediğini söyler, sonra en büyük bir mucizeyi gösterir. Bunun üzerine Firavun Hz. Musa'yı yalanlayarak Allah'a isyan eder ve mucizeye karşı sihirbazlarını ve ordusunu toplar.
Firavun sihirbazları ve ordusu toplanınca, isyanından onların rableri olduğu iddiasında bulunur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ve (onlara): “Ben sizin en yüce rabbinizim!” dedi. (Naziat, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima muti eyle.. Âmin..

Sihirbazlarını ve ordusunu toplayıp seslendi

Ey insan! Hz. Musa'nın irşadını kabul etmeyip gösterdiği en büyük mucizeyi yalanlayıp Allah'a isyan eden Firavun, fesad peşinde koşarak imandan yüz çevirdi.
Hz. Musa'nın gösterdiği mucizeleri çürütmek için sihirbazlarını ve Hz. Musa'ya eman vermemek için ordusunu toplayarak onlara seslendi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir."Derken (sihirbazlarını ve ordusunu) toplayıp (onlara) seslendi. (Naziat, 23)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima iman safında eyle.. Âmin..

Koşarak imandan yüz çevirdi

Ey insan! Allah'ın emriyle Firavun'a giden Hz. Musa, en büyük bir mucize gösterir ki onun kalbini hakikate yaklaştırsın ve temizlenmeye karşı bir meyil oluşsun. 
Hz. Musa'nın onu irşadına karşı Firavun hem Hz. Musa'yı yalanladı hem de Allah'a isyan etti.
Hz. Musa'yı yalanlayan ve Allah'a isyan eden Firavun fesadına devam etti ve hep fesad peşinde koşarak imandan yüz çevirdi. Zaten bu Allah'a isyan eden fesadcıların halidir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Sonra (fesad peşinde) koşarak (îmandan) yüz çevirdi. (Naziat, 22)"
Allahım, bizi ve neslimizi fesaddan muhafaza eyleyip imanda daim eyle.. Âmin..

O yalanladı ve isyan etti

Ey insan! Allah Hz. Musa'ya azgınlıkta ileri giden Firavun'a gitmesini ve onu doğru yola irşad etmesini emreder. Hz. Musa da Firavun'a gider ve temizlenmeye meyli varsa kendisini doğru yola irşad edeceğini ve böylece Allah'ı tanıyıp Allah'dan korkacağını söyler.
Hz. Musa, Firavun'a büyük bir mucize göstermesine rağmen gözünü kapatır ve Hz. Musa'yı yalanlar. Hz. Musa'yı yalanlayan Firavun Allah'a isyanına devam eder.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Fakat (o, Mûsâ’yı) yalanladı ve (Allah’a) isyân etti. (Naziat, 21)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Sana itaat edenlerden eyle.. Âmin..

6 Nisan 2014 Pazar

Ona en büyük mucizeyi gösterdi

Ey insan! Hz. Musa (as) mukaddes vadi olan Tuva'da Allah'dan aldığı emir üzere çok azan Firavun'a gider. Ona temizlenmeye meyli varsa Allah'ın yoluna irşad etmek istediğini, böylece Allah'ı tanıyıp Allah'dan hakkıyla korkacağını söyler.
Hz. Musa, Firavun'u ikna etmek üzere Allah'ın tasdiki ve mührü hükmünde olan mucizelerle gelir ve Firavun'a en büyük mucizeyi gösterir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bunun üzerine (Mûsâ gitti ve) ona en büyük mu‘cizeyi gösterdi. (Naziat, 20)"
Allahım, bizi ve neslimizi temizlenmeye meyli olanları irşadda ikram ve ihsanınla teyid eyle.. Âmin..

Senin temizlenmeye meylin var mı?

Ey insan! Mukaddes vadi olan Tuva'da Allah Hz. Musa'ya çok azan Firavun'a gitmesini buyurur. 
Hz. Musa da bu emirle çok azan Firavun'a gider. Şirk ve isyan ile kirlenen Firavun'a temizlenmeye meylin ve istediğin var mı diye sorar. Temizlenmeye meyli varsa Allah'a giden yola irşad etmeyi, irşad ile Allah'ı tanıyacağını ve Allah'dan korkacağını söyler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bu yüzden (ona) de ki: ‘Senin (şirk ve isyan kirlerinden) temizlenmeye (meylin) var mı? Seni Rabbine (giden yola) irşâd edeyim de böylece (O’nu tanıyasın ve O’ndan) korkasın!’ (Naziat, 18-19)"
Allahım, bizi ve neslimizi temizlenmeye meyli olanları irşad edenlerden eyle.. Âmin..

Firavun’a git; çünkü o çok azdı

Ey insan! Allah, Peygamber Efendimize (asm) Hz. Musa (as) hakkındaki haberi kim verdi diyerek Hz. Musa'nın haberini bizlere haber verir.
Tur-u Sina'nın eteklerinde olan Tuva vadisi Hz. Musa'nın Allah ile konuştu vadidir ki Allah tarafından mukaddes kılınmıştır. Bir gün Allah, mukaddes olan Tuva vadisinde Hz. Musa'dan çok azan Firavun'a gitmesini emir buyurur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hani Rabbi ona, mukaddes vâdi olan Tuvâ’da nidâ buyurmuştu: “Fir‘avun’a git; çünki o çok azdı!” (Naziat, 16-17)"
Allahım, bizi ve neslimizi azgın kabilelere bir nasihatçi eyle.. Âmin..

5 Nisan 2014 Cumartesi

Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?

Ey insan! Tarihin gördüğü en mühim şahsiyetlerden birisi de Hz. Musa'dır (as). Hz. Musa, Yahudileri Firavun'un zulmünden kurtarmak için Tevrat ile gönderilmiş bir peygamberdir.
Allah Hz. Musa hakkındaki mühim bilgileri ve haberleri Peygamber Efendimize (asm) haber verir. Haber verirken de Hz. Musa hakkındaki haberin gelip gelmediğini sorarak başlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "(Ey Resûlüm!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi? (Naziat, 15)"
Allahım, bizi ve neslimizi peygamberlerini tanıyanlardan eyle.. Âmin..

Bir de bakarsın ki meydandadırlar

Ey insan! Sur'a birinci üfürüş ile kıyameti yaşayan insan için dünya bir serap haline gelir. Dünya son bulmuş, insanlar ahiretin bekleme salonuna geçmiştir.
Bundan sonra insanlar Rabbine döneceklerdir. Sur'a ikinci kez üfürülür ki bu tek bir haykırmadan ibarettir. Böyle insan Allah'a dönecektir.
Sur'a ikinci üfürüşle Allah'a döndürülecek olan insan, bir de bakarsın ki çürümüş kemikler halinde iken dirilmiş ve eski haline dönmüş olarak mahşer meydanında toplanmışlardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bir de bakarsın ki onlar (dirilmiş olarak) meydanda (mahşer yerinde) olan kimselerdir! (Naziat, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi mahşerde mahcub eyleme.. Âmin..

Dönüş tek bir haykırıştan ibarettir

Ey insan! Sur'a birinci üfürüşte kıyamet kopacak ve dünya serap halini alacaktır. Bu dehşetli bir hadisedir.
Her nefis ölümü tattıktan sonra Allah'a dönüş gerçekleşecektir ki herkes kabrinde iken Sur'a ikinci üfürüş olan tek bir haykırış ile bu dönüş gerçekleşecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hâlbuki o (dönüş), ancak tek bir haykırıştan (Sûr’a ikinci üfürüşten) ibârettir. (Naziat, 13)"
Allahım, bizi ve neslimizi hayırlı bir dönüş ile Sana dönenlerden eyle.. Âmin..

Bu, hüsranlı bir dönüştür

Ey insan! Müşrikler ölümden sonra dirileceklerine ve eski hallerine döndürüleceklerine, hatta çürümüş kemikler haline geldikleri halde Allah'a döneceklerine şübheyle bakıp inkara düşerler.
Öldükten sonra tekrar dirilişin gerçekleşeceğini ve çürümüş kemikler halinde iken eski hallerine döneceklerini anlayınca bu dönüşün onlara hüsranlı ve zararlı bir dönüş olduğunu elbette idrak edeceklerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "“O takdirde bu, hüsranlı bir dönüştür!” dediler. (Naziat, 12)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünyada ve ahirette hüsrana uğrayanlardan eyle.. Âmin..

4 Nisan 2014 Cuma

Çürümüş kemikler hâline geldiğimiz zaman mı?

Ey insan! İlk yaratılışı, bir damla bulanık sudan yaratıldığını unutan gafil insan herşeyi tesadüfe ve tabiata verdiğinden ikinci yaratılış olan öldükten sonraki dirilişi de inkar eder.
Öldükten sonra eski haline döndürülebileceğini aklını sığıştıramaz ve şübhe ile inkar eder.
Gafil insan öldükten sonra çürümüş kemiklerin tekrar eski haline getirileceğini anlamaz. İlk yaratılışı yapan Allah'ı ikinci dirilişi çürümüş kemikler haline gelinse dahi yapabileceğini idrak edemez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Çürümüş kemikler hâline geldiğimiz zaman mı? (Naziat, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi haşri hakkıyla anlayan ve anlatanlar eyle.. Âmin..

Eski hale döndürülecek kimseler miyiz?

Ey insan! Kendilerini bulanık bir damla sudan yaratan ve doğduğunda en güzel gıda olan anne sütüyle besleyen ve daima rızkını veren ve kendi terbiye eden Rabbine kavuşmayı ummayanlar, öldükten sonra tekrar diriltileceklerini akıllarına sığıştıramıyorlar.
İlk yaratılışı idrak eden ikinci yaratılışı da anlayabilir. İlk yaratılış olan bir damla sudan yaratıldığını unutanlar ve anlamayanlar ikinci yaratılışı da inkar ederler. Öldükten sonra tekrar eski hale döndürüleceklerini şübhe ile inkar ederler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Diyorlar ki: “Şübhesiz biz, gerçekten (öldükten sonra yine) eski hâle döndürülecek kimseler miyiz?” (Naziat, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi sağlam bir imana sahib olanlardan eyle.. Âmin..

Gözleri zelîl bir hâldedir

Ey insan! Birinci üfürülüş ile gerçekleşen kıyametin ardından gerçekleşecek olan ikinci üfürülüş ile insanlar haşir sabahına uyanacak ve bölük bölük mahşere gelecektir. O günün dehşetinden kalbler şiddetle çarpacaktır.
Artık herkes haber verilen güne ulaşmış ve vaad edilen günün hak olduğunu bilmiş olacaktır. Kalbleri şiddetle çarparken Allah'a kavuşacaklarını ummadan işledikleri günahların cezasını düşündüklerinden ve Allah'ın gazabından korktuklarından zelil bir halde gözleri yere bakarlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gözleri (korkudan), zelîl (yere bakar) bir hâldedir! (Naziat, 9)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünyada ve ahirette rezil olanlardan eyleme.. Âmin..

3 Nisan 2014 Perşembe

O gün kalbler şiddetle çarpıcıdır

Ey insan! Sur'a birinci üfürülüş ile insan dehşeti yaşayacağı gibi ikinci üfürülüş ile de dehşete düşecektir.
İkinci üfürülüş ile insan kendisinin nasıl yaratıldığını anlayacak ve dünyada iken eliyle gönderdiği ve işlediği amellerini görecek ve bilecektir. O gün hesabın da şiddetinden kalbler şiddetle heyecana gelecek ve çarpacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün (dehşetten) kalbler şiddetle çarpıcıdır! (Naziat, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi o günün dehşetinden emin eyle.. Âmin..

Biri ikinci üfürülüş takib edecek

Ey insan! Dünyanın yolculuğu Sur'a ilk üfürülüş ile bitecek ve o gün o sarsıntı ile sarsılacaktır. O sarsıntı ile dünya bir serap halini alacaktır. İşte bu kıyamettir, dünyanın ve sistemin ölmesidir.
Birinci üfürülüşün neticesinde Allah'ın vaad ettiği kıyamet gerçekleşecek ve kıyametten bir müddet sonra onu insanların dirilip mahşer meydanında toplanacağı ikinci üfürülüş takib edecektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir. "Onu, arkadan gelen (ikinci üfürülüş) ta‘kib edecek! (Naziat, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi kıyametin ve mahşerin dehşetinden emin ve mahfuz eyle.. Âmin..

O gün o sarsıntı sarsacak

Ey insan! Dünya hem kendi ekseninde hem güneş etrafında dönerken başka bir yörüngede de güneşlerin güneşine doğru yol alıyor. Dünya ve sistem duracağı son durağa doğru hızla yola devam ediyor.
İnsan bu dünyanın yolculuğu içinde kendisi de başka yörüngelerde yüzüyor ve dünyanın son durağından haberi yokmuş gibi yaşıyor ki son durağı nice peygamberler ve kitablar ve bilim doğru olarak haber vermesine rağmen.
Dünya ve sistem son durağa vardığında aklı hükmünde olan Kur'ân'ı dinleyen ve tabi olan kalmadığında bir divane olur ve Sur'a üfürülür. Bu ilk üfürülüştür ve dünya başını bir seyyareye, bir gezegene çarpar ve büyük bir çığlığı koparır. İşte o gün Sur'a ilk üfürülüş ile o sarsıntı dünyayı ve sistemi dehşetli sarsacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün o sarsıntı (Sûr’a ilk üfürülüş), sarsacak! (Naziat, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi o sarsıntının ve bütün sarsıntıların dehşetinden muhafaza eyle.. Âmin..

Vazifeli meleklere yemin olsun ki

Ey insan! Kâfirlerin ruhlarını şiddetle söküp çıkaran meleklere naziat denilirken mü'minlerin ruhlarını yavaş yavaş kolaylıkla çekip alan meleklere de naşitat denir. Allah naziat ve naşitat meleklerinin üzerine yemin eder.
Allah'ın üzerlerine yemin ettiği diğer melekler ise emrolundukları şeye süratle yüzüp giden ve yarışıp geçen melekler ile işleri düzenleyen meleklerdir. Allah bu meleklerin üzerine yemin etmekle yaptıkları vazifenin ehemmiyetine ve emirlerini harfiyen yerine getirmelerine biz insanların dikkatini çekmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a),(Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür‘atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!) (Naziat, 1-5)"
Allahım, bizi ve neslimizi melekler gibi emrine muti kullarından eyle.. Âmin..