31 Ekim 2013 Perşembe

Cennet bahçelerine uğradığınızda

Ey insan! İnsan ilim talimiyle kemale ermek üzere dünyaya gönderilmiş mükerrem bir varlıktır. İlim ise ilim meclislerinde daha sağlıklı olarak talim edilebilir.
İlim meclislerine gelen herkes istifade eder. Kimisi dinler, kimisi okur, kimisi yazar, kimisi de gelenlere hizmet eder. Böyle ilim meclisleri dünyadaki cennet bahçeleridir. Öyle ise bu cennet bahçelerinden istifade edilmelidir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "“Cennet bahçelerine uğradığınızda istifâde ediniz.” Sahâbeler: “Cennet bahçeleri nedir?” diye sordular. Peygamberimiz (asm) da: “İlim meclisleridir” diye cevap verdiler. (Taberânî)"
Allahım, bizi ve neslimizi cennet bahçelerinden azamî derecede istifade edenlerden eyle.. Âmin..

Allah katında din İslam'dır

Ey insan! İnsanlığın ilk devrinden son devrine kadar İslam, farklı isimlerde insanlara sunulmuş semavî bir dindir. İslam, Allah'a ve Peygamberine teslim olmaktır.
İnsanlığın belli bir kemala ulaşmasıyla İslam, en mükemmel şekliyle kaynağı Kur'ân olarak Peygamber Efendimiz eliyle insanlara sunulmuş ve insanlar İslam'a davet edilmiştir. Böylece İslam, bütün semavî dinlerin özlerini alarak onların geçerliliğine son vermiş ve kıyamete kadar devam edecek olan Allah katındaki yegane dindir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Muhakkak ki Allah katında (yegâne) din, İslâm’dır! (Âl-i İmrân, 19)"
Allahım, bizi ve neslimizi İslam'a hizmetkâr eyle.. Âmin..

Nimetlerden hangisini yalanlarsınız?

Ey insan! Dünya üzerindeki herkes ve herşey fani iken Allah'a bakan vecih bakidir. Allah'a bakan baki vecih Allah'ın rızası dairesindeki şeylerdir.
Fani dünyada Allah'a bakan baki vechin olması insan için büyük bir nimettir. Bu vecih ile insan, fena bulduğunda baki olarak o vecihleri en muhtac olduğu kabirde ve mahşerde yanında bulur. Bu yalanlanmaz büyük bir nimettir.
Allah bu makamda bu hususu şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 28)"
Allahım, bizi ve neslimizi senin rızan dairesindeki bütün nimetlere şükredenlerden eyle.. Âmin..

Rabbinin vechi baki kalır

Ey insan! Dünya üzerindeki herkes ve herşey fanidir. Bu dünyadan göçüp gidecek, fena bulacaktır. Acaba bu fena içinde beka yok mudur? Bâki vecih bulunmaz mı?
Şu dünyanın fena bulmayan, bâki vechi elbette vardır. O da Rabbinin vechidir. 
Rabbinin vechi ise Allah'ın Zât'ı ve rızası için olan şeylerdir. O vecih bâkidir. Fena bulmaz.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ancak) celâl (azamet ve kahır) ve ikram sâhibi Rabbinin vechi (Zât’ı ve O’nun rızâsı için olan şeyler) bâki kalır. (Rahman, 27)"
Allahım, bizi ve neslimizi her ameli bâki kalanlardan eyle.. Âmin..

30 Ekim 2013 Çarşamba

Yerdeki herkes fanidir

Ey insan! Yeri meyveler, hurma ağaçları, hububat, hoş kokulu bitkilerle süsleyen Rahman olan Allah'tır. İki denizi birbirine karışmadan kavuşturan, içinde ve etrafında nice nimetler ihsan eden Rahman olan Allah'tır.
Allah insanın imtihanı ve kabiliyetinin gelişmesi için yeri böyle mükemmel hazırlamıştır. İmtihan belli bir süreyi kapsadığından yerdeki herkes ve herşey bu süre ile sınırlıdır, fanidir. Fani olmakla insana cennetin yolunu ve nimetlerini açan Allah'tır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onun (o yerin) üzerindeki herkes (ve herşey) fânîdir. (Rahman, 26)"
Allahım, bizi ve neslimizi şu fani ömrü baki ömre çevirecek şekilde şükür içinde geçirenlerden eyle.. Âmin..

Kabir gecesini aydınlatan nur

Ey insan! İman ile insan Allah ile irtibatlanıp nurlanır. Bu nur kendini daha ziyade namaz ile gösterir. Farz namazlar, iki vakit arasındaki nimetlerin yekununa toptan şükürdür. O vakitlerdeki İlahî azameti tazimdir. İnsanın İlahî dergahta aczini, fakrını, kusurunu ilan edip yalvarmasıdır.
Farz namazlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır ki gece karanlığından kabir gecesine açılan bir pencere ve nurdur.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Farz namazdan sonra en efdâl namaz, gece namazıdır. (Ebû Dâvud)"
Allahım, bizi ve neslimizi farz namazdan sonra gece namazında daim eyle.. Âmin..

Dininle alay edenler ve kâfirlerin dostluğu

Ey insan! İman ile diğer insanlarla ünsiyet ve kardeşlik kazanırsın. Dostluğun halisi yine iman ile bulursun. İmanı olmayan, kitab ehli olduğu halde dininle alay edip eğlenceye alanın dostluğunda samimiyet de yoktur.
Öyle iken sen de dinini alaya alıp eğlenenleri ve kâfirleri dostlar edinme ki onların hıyanetiyle sarsılmayasın. Zira onlar yaradana dahi haindirler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey îmân edenler! Sizden önce kendilerine kitab verilenlerden, dininizi alaya ve eğlenceye alanları ve kâfirleri dostlar edinmeyin! (Mâide, 57)"
Allahım, bizi ve neslimizi seni dost edinenleri dost edinenler eyle..Âmin..

29 Ekim 2013 Salı

Kardeşine kendisine istediğini ister

Ey insan! İnsanı insan eden imandır. İman ile insan, diğer insanlarla kardeş olur. Kardeş ise nefsi için sevdiğini ve istediğini kardeşi için de ister ve sever.
İman ettiği halde kendisi için istediğini kardeşi için de istemiyor ve nefsi hased ediyorsa, insan kendini süzgeçten geçirmelidir. Zira imanı kemalata ermemiştir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Mü’min kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemedikçe kâmil mü’min olamaz. (Ebû Dâvud)"
Allahım, bizi ve neslimizi kâmil iman sahibi olanlardan eyle.. Âmin..

Nefis ve mallara karşılık Cennet

Ey insan! Nefis ve malın senin elinde bir sermayedir. Bu sermaye ile hem bu dünyanın hem de ahiretin ihtiyaclarını temin etmek gerektir.
Allah, mü'minlerden nefis ve mallarını cennet karşılığında satın almak istiyor. Nefis ve mallarını Allah'a satmak ise Allah namına ve rızası dairesinde hareket etmektir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki Allah, mü’minlerden nefislerini ve mallarını, karşılığında Cennet hakîkaten onların olmak üzere satın almıştır! (Tevbe, 111)"
Allahım, bizi ve neslimizi nefis ve mallarımızı senin namına kullananlardan eyle.. Âmin..

Nimetlerden hangisini yalanlarsınız?

Ey insan! Suya rahmetiyle akışkanlık ve kaldırma kuvvetini veren Allah'tır. Eğer denizlerde ve nehirlerde bu özellikler olmasaydı hangi gemi akıp giderdi?
Gemileri Fatih gibi karada yürütmek kolay mı? Öyle ise gemilerin denizde koca dağlar gibi yükseltilmiş olarak akıp gitmesi nimetini yalanlayabilir misin? Bu nimete şükür etmezsen nankörlerden olmaz mısın?
İşte bu makamda Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 25)"
Allahım, bizi ve neslimizi sana hududsuz şükredenlerden eyle.. Âmin..

Dağlar gibi yükseltilmiş gemiler Allah'ındır

Ey insan! Denizdeki sulara akışkanlık özelliğini veren Allah, rahmetiyle suya kaldırma kuvvetini de vermiştir. Akışkanlık ve kaldırma kuvveti nimetinin bir neticesi olarak denizde koca dağlar gibi yükseltilmiş gemileri yürüten yine Allah'tır.
Gemilerin direkleri dağlar gibi yükseltilir dağlar misali, denizde akıp giderler. İnsanları ve eşyalarını varacağı menzile taşırlar. İşte o gemiler Allah'ındır.
Allah bu nimeti şu âyetle bize haber verir: "Denizde koca dağlar gibi yükseltilmiş (akıp giden) gemiler, O’nundur! (Rahman, 24)"
Allahım, bizi ve neslimizi nimetlerini yalanlayanlardan eyleme.. Âmin..

28 Ekim 2013 Pazartesi

Rabbinin nimetini mi yalanlarsın?

Ey insan! İki denizi rahmetiyle birbirine kavuşturan ve tecavüz ettirmeyen Allah, ikisinde de menfaatiniz olan inci ve mercanı sizin hizmetinize sunmaktadır.
Mücevherler içinde mümtaz yeri tutan inci nimetini yalanlayabilir misiniz? Ya sağlığınız için olan mercan nimetine ne dersiniz? Hem de evinizi ve bahçenizi süslerken. Diğer nimetler gibi bu iki nimeti de yalanlayabilir misiniz?
İşte bu makamda Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 23)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin nimetlere şükredenlerden eyleyip yalanlayanlardan eyleme.. Âmin..

Allah mütevazı olmanızı emretti

Ey insan! Büyüklüğün alameti küçüklük, küçüklüğün alameti büyüklüktür. Büyük iken küçüklük göstermek mütevazılık iken küçük iken büyüklenmek kibirdir.
Bir insan için ise esas olan mütevazı olmaktır. Kibirden ve büyüklenmekten çekinmelidir. Bu insanlar arasında sağlıklı ilişki ve iletişimi sağlar.
İnsanların birbirine mütevazı olması Allah'ın emridir. İnsanın kendisini bir kimseye karşı övmesini, iftihar etmesini Allah yasaklamıştır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Allah bana birbirinize mütevazı olmanızı vahyetti. Hatta kimse kimseye iftihar etmesin (diye de emretti). (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi mütevazı kullarından eyle.. Âmin..

O gün mülk Allah'ındır

Ey insan! Bugün bir nebze de olsa sana tasarruf veren Allah'tır. Şimdi yaptıklarında bir derece hürsün. Allah'ın yolunu veya şeytanın yolunu seçmekte serbestsin.
Fakat ölüm ve kıyamet ile elindeki bu irade ve tasarruf alınacaktır. O gün mülk ve tasarruf sahibi Allah'tır. Allah ise o gün kulları arasında hüküm verecek, adaleti tamamen tesis edecektir. Hak sahibine hakkı verilecek, cennet veya cehennemde ikameti sağlanacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O gün mülk (ve bütün tasarruf), Allah’ındır. (Kullarının) aralarında (O) hüküm verir. (Hacc, 56)"
Allahım, bizi ve neslimizi mülkünde rızan dairesinde hareket edenlerden ve sonunda cennete ehil olanlardan eyle.. Âmin..

27 Ekim 2013 Pazar

Her işte yumuşaklığı sever

Ey insan! Refik, rıfk ile muamele eden, yumuşak davranandır. Bu isim Allah'ın mahlukata olan muamelesini gösterir. 
Elbette Refik olan Allah, yumuşaklıkla yapılan her hayırlı işi sever. Öyle ise insan, her işinde rıfk ve yumuşaklığı tercih etmelidir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Allah, Refik (yumuşak muamele edici)dir. Her işte yumuşaklığın olmasını sever. (Buhârî)"
Allahım, bize ve neslimize her işimizde yumuşak muamele etmeyi nasib eyle.. Âmin..

Ahiret sakınan için hayırlıdır

Ey insan! Dünyada lezzetler ve menfaatler içinde yüzsen, yine de dünya menfaati azdır. Zira dünya menfaatleri daimî değil, geçicidir. Ahiret menfaati ise daimîdir. Geçici dünya menfaati ne kadar çok da görünse daimî ahiret menfaati yanında çok azdır.
Demek oluyor ki ahiret menfaati daha hayırlıdır. Ahiret menfaati ise günahtan sakınanlar için vardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm! Onlara) de ki: “Dünya menfaati azdır. Hem âhiret, (günahlardan) sakınan için hayırlıdır. (Nisâ, 77)"
Allahım, bize ve neslimize dünya ve ahiret zenginliği ver.. Âmin..

Mushaf'a bakarak kıraat

Ey insan! Seni muhatab kabul edip seninle konuşan Allah ile konuşmak istemez misin? Elbette istersin. Öyle ise Kur'ân oku. Zira Kur'ân okuyan Allah ile konuşmuş olur.
Kur'ân'ı okumak çok kıymetli ve faziletlidir. Mushaf'a bakmadan, ezberden okumanın derecesi bindir. Mushaf'a bakarak okumanın derecesi ise iki bindir.
Öyle ise bu derecelerden azamî derecede istifade etmelidir ki Allah'a yakınlığın artsın, inşaallah.
Peygamber Efendimiz (asm) bize bu hususu şöyle haber verir: "Kişinin Mushafsız kıraati bin derece, Mushaf’a bakarak kıraati ise iki bin derece ziyadedir. (Mişkâtü’l-Mesâbih)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân okumada hissesi ziyade olanlardan eyle.. Âmin..

Faizi yemeyin, Allah'tan sakının

Ey insan! İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır, İlahî bir kaidedir. Öyle ise emek esastır. Yoksa sermaye ile insanların emekleri gasbetmek ve sömürmek caiz değildir.
Sen çalış, ben yiyeyim düşüncesinin temeli faizdir. Faiz ise haram kılınmıştır. Faizi haram kılan Allah, ticareti helal kılmış ve helal kazanca teşvik ve emir etmiştir.
Her konuda olduğu gibi faize girmek konusunda Allah'tan sakınmalıdır ki doğru yol budur. Allah'tan sakınıp doğru yolda gidenler ancak kurtuluşa ererler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey îmân edenler! Kat kat artırılmış olarak fâizi yemeyin! Ve Allah’dan sakının, tâ ki kurtuluşa eresiniz! (Âl-i İmrân, 130)"
Allahım, bizi ve neslimizi faizden ve haramdan muhafaza eyleyip senden hakkıyla sakınan kullarından eyle.. Âmin..

İkisinden inci ve mercan çıkar

Ey insan! Allah rahmaniyeti gereği suya verdiği akışkanlık özelliğiyle iki denizi birbirine kavuşturur. Nehirler dağlardan denize doğru aşağıya uygun yataklardan geçerek ulaşır. İki denizin birbirine karışmaması da bir rahmettir.
O iki denizden, yani deniz ve nehirden inci ve mercanı da rahmetiyle ihsan eden Allah'tır. İnci mücevher olarak insanı süslerken mercan da şifa kaynağı olur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O ikisinden inci ve mercan çıkar! (Rahman, 22)"
Allahım, bize ve neslimize ihsanın olan inci ve mercan nimetlerine hududsuz şükürler olsun.. Âmin..

Hangi nimeti yalanlarsınız?

Ey insan! Allah Rahman olarak denizleri ve nehirleri istifadene sunmuştur. Aralarına engel koymakla birbirine karışmasını önleyerek sana faydalı kılmıştır. Nehirden ve denizden nice balıklar ile hem iaşeni hem geçimini temin edersin.
Gemilerle seyahat eder, nehir üstünde barajlar inşa ederek nice nimetleri elde edersin. 
Acaba denizdeki ve nehirdeki senin istifadene sunulan nice nimetlerden hangisini yalanlarsın?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 21)"
Allahım, bizi ve neslimizi denizdeki ve nehirdeki nimetlere daima şükreden kullarından eyle.. Âmin..

26 Ekim 2013 Cumartesi

Aralarında bir engel vardır

Ey insan! Allah rahmetiyle suya akışkanlık vermiştir. O akışkanlık ile boğazından su akıp gittiği gibi kaynağından yamaçlardan aşağı denize doğru yol bulup akar gider. Nimetler de akarak mahlukata ulaşır.
Deltalarda denize ulaşan denizler gibi nehirler denizlere ulaşır. Ne deniz nehre tecavüz edip karışır, ne de nehir denize karışır. Deniz denizliğini, nehir nehirliğini korur. Demek aralarında bir engel vardır. O engeli rahmetiyle koyan Allah'tır.
O engel olmasaydı nehir denize, deniz nehire karışır, her ikisinden de sağlıklı istifade edilmezdi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ama) aralarında bir engel vardır; birbirine tecâvüz etmezler (karışmazlar)! (Rahman, 20)"
Allahım, bizi ve neslimizi iki denizden de istifademizi ziyade eyle.. Âmin..

İki denizi birbirine kavuşturduk

Ey insan! Allah, rahmetiyle göğü yükseltmiş, yeri alçaltarak sana hizmerkâr kılmış, zemini meyveler, hurma ağaçları, hububat ve hoş kokulu bitkilerle istifadene sunmuştur.
Yerin ve senin hayatını da akıcılık özelliği olan su ile sulamış, bu akıcılık ile iki denizi birbirine kavuşturmak üzere yamaç aşağı salıvermiştir.
İki denizin ve nehrin birbirine kavuşması Allah'ın suya vermiş olduğu bu akışkanlık özelliği iledir. Allah suyu akışkanlık ile birbirine kavuşacak şekilde salıvermiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. (Rahman, 19)"
Allahım, iki denizi birbirine kavuşturduğun gibi senin rububiyet denizine bizim ve neslimizin ubudiyet nehrini kavuştur.. Âmin..

25 Ekim 2013 Cuma

Mü'minin her işi hayırdır

Ey insan! İmandır insanı insan eden. İmansız bir insan, ancak aciz canavar bir hayvandır. İman ile bir insan, insanlığını bilir. Her halin hayırlısını tercih eder. Bu hal sadece mü'mine hastır.
Mü'min birisi, memnun olacağı bir şey ile taltif edilse buna şükreder. Zira kendisine gelen nimetin sahibi olan Allah'ı bilir, teşekkür eder. Bu hal mü'min için bir hayırdır.
Eğer mü'mine bir zarar ulaşsa, isyan etmez, aksine musibeti kendisine veren Allah'ı bilir, sabreder, hikmetini düşünür, kendisine çekidüzen verir. Bu mü'min için bir hayırdır.
Nimete şükretmek, musibete sabretmek şaşılacak bir haldir ve sadece mü'mine hastır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Mü’min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zîrâ her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sâdece mü’mine hâsdır, başkasına değil. Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima halis mü'minlerden eyle.. Âmin..

Allah yolunda öldürülenlere

Ey insan! Allah yolunda mücadele ve mücahede edip sonra şehadete ulaşanlar çok büyük bir şerefe nail olurlar. Öyle ki onlar ölüler sınıfında sayılmazlar.
Risale-i Nur'da ifade ve isbat edildiği gibi hayat tabakası beştir. Birinci tabaka bizim hayatımız, ikinci tabaka Hz. Hızır ve Hz. İlyas aleyhisselamların hayatı, üçüncü tabaka Hz. İsa ve Hz. İdris aleyhisselamların hayatı, dördüncü tabaka şehidlerin hayatı ve beşinci tabaka kabir ehlinin hayatıdır. Her tabakanın kendine has şartları vardır.
Öyle ise şehidler kabir ehlinin hayatında olmadıklarından hay ve diridirler, Allah katında rızıklandırılırlar. Bu hayatın şahidleri pek çoktur. Sadece insanlar anlayamadıklarından ölü zannederler, fakat ölü değillerdir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin! Bil‘akis onlar hayatdârdırlar, fakat siz anlayamazsınız. (Bakara, 154)"
Allahım, bize ve neslimize rızan dairesinde bir hayat ve neticesinde şehadet ve iman nasib eyle.. Âmin..

Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsınız?

Ey insan! Allah, iki doğunun ve iki batının Rabbidir. Yazın doğuda ve batıda ne varsa terbiye eden Allah'tır. Yazın doğudakilere ve batıdakilere nice nimetler veren Allah'tır.
Kışın doğuda ve batıda olanları da terbiye eden Allah'tır. Kışın doğudakilere ve batıdakilere nice nimetler veren Allah'tır.
Öyle ise her iki doğuda ve batıdaki Allah'ın nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 18)"
Allahım, bizi ve neslimizi iki doğudaki ve iki batıdaki nimetlere şükreden kullardan eyle.. Âmin..

İki doğunun ve iki batının Rabbi

Ey insan! Yazın dünyaya güneş ışınları dikey gelirken kışın yatay olarak gelir. Yazın ışınlar dikey gelirken güneş uzaklaşır, kışın yatay gelirken güneş dünyaya yaklaşır.
Dünyanın doğu batısı böylece yazın farklı kışın farklıdır. İşte bu iki doğunun ve batının Rabbi Allah'tır. Yazın da kışın da yeryüzünü terbiye eden, idare eden Allah'tır.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: "(O, yaz ve kış için farklı farklı olan) iki doğunun Rabbi ve iki batının Rabbidir! (Rahman, 17)"
Allahım, bizi ve neslimizi her iki doğu ve batıda ihsanın olan nimetlere daima sana şükreden kullarından eyle.. Âmin..

24 Ekim 2013 Perşembe

Nimetlerden hangisini yalanlarsınız?

Ey insanlar! Allah sizi yok iken, var etti. Toprak gibi nimetlerin çıktığı yerden seni yarattı. Pişirilmiş çamur gibi kuru balçıktan yarattı. Böylece sana sayısız nimetler ihsan etti. Şu nimet benim için zarardır diyebileceğiniz var mı?
Ey cinler! Allah sizi de dumansız alevden yarattı. Sizi ateşten yaratmakla size sayısız nimetler ihsan eyledi. Şu nimet benim için faydasızdır diyebilir misiniz?
Öyle ise ey insanlar ve cinler! Size gelen bütün nimetleri düşünün. Onlardan hangisini yalanlarsınız?
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 16)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin nimetlere daima şükreden kullarından eyle.. Âmin..

Cannı dumansız alevden yarattı

Rahmetiyle bütün mahlukatı kuşatan Rahman olan Allah, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratıp sayısız nimetleri ihsan ettiği gibi cinlerin babası olan cannı da ateşin dumansız alevinden yarattı.
Böylece onlara da sayısız nimetler ihsan etti. Bütün bu nimetler elbette şükür bekler, şükürsüz olmaz.
Allah bu hususu şu âyetle bize haber verir: "Cânnı (cinlerin babasını) ise, ateşin dumansız alevinden yarattı. (Rahman, 15)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima şükreden kullarından eyleyip cinlerin ve şeytanların şerrinden muhafaza eyle.. Âmin..

Bir şeyi güzelleştiren rıfktır

Ey insan! İnsanda öyle bir haslet vardır ki varlığıyla insanı güzelleştirir, yokluğuyla insan çirkinleşir. O haslet rıfktır, yani yumuşaklıktır.
Öyle ise sen rıfkı elde et ki güzelleşesin.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Rıfk (yumuşaklık) bir şeyde olduğu zaman onu mutlaka süsler, güzelleştirir; bir şeyden de çıkarıldı mı onu mutlaka çirkinleştirir. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi rıfk ile güzelleştir.. Âmin..

Allah'ın ipine sımsıkı sarılın

Ey insan! Dünya'da öyle karanlıklar var ki nura çıkmak için bir ipe ihtiyac vardır. O da Allah'ın ipi olan Kur'ân'dır.
Kimileri tabiat bataklığında boğulur, kimileri sebebler perdesine takılıp hakkı şaşırır, kimisi felsefenin düzenbazlıklarına aldanır. Kimileri nuru görüp kabul eder, fakat taraftar olmaz, sımsıkı sarılmaz, yine kurtaramaz. Kimileri günahın cazibesine aldanır.
Öyle ise tek kurtuluş olan Allah'ın sağlam ipine, Kur'ân'a hep birlikte sarılmalıdır ki parçalanmadan hidayete ve felaha ulaşalım
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ân’a) sımsıkı sarılın ve parçalanmayın! (Âl-i İmrân, 103)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'a sımsıkı sarılıp parçalanmayanlardan eyle.. Âmin..

23 Ekim 2013 Çarşamba

Vâiz olarak ölüm yeter

Ey insan! Nice vaiz dinlersin, fakat öyle bir vaiz var ki seni hiç aldatmaz ve yanıltmaz. O vaiz ölümdür. Ölüm insana vaaz ve nasihat olarak yeter. Ölümü ve sonrasını düşünen, dünyaya aldanmaz, günahların içinde boğulmaz, günahı kendisini kuşatmaz.
İnsan, nefsi itibariyle zenginlik arzu eder. Asıl zenginlik tahkikî imanı kazandıran ilmî ve kesin bilgi olan yakindir. Dünyevî zenginlik kabir kapısında biter. Yakinden gelen iman zenginliği hem dünyanı hem kabrini hem de ahiretini aydınlatır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususları bize şöyle haber verir: "Vâiz olarak ölüm yeter, zenginlik olarak da yakîn yeter. (Taberânî)"
Allahım, bize ve neslimize dünya ve ahiret zenginliği ver, yakinimizi arttır.. Âmin..

Sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır

Ey insan! Dünyada öyle şeyler vardır ki senin sabrını zorlar, geliştirir. İnsan ibadette sabra, musibete sabra ve günaha sabra mükelleftir. 
İnsanların ahiretini kurtarmaya çalışan bir hizmet adamının en büyük kuvveti sabırdır. Sabır ile insanların hidayete ulaşması için gayret etmelidir.
İnsanların dalalette ve günahta yuvarlanmaları hidayete ulaşmalarını engeller, hizmet adamının ise sabrını zorlar. İşte o sabır Allah'ın yardımıyladır ki Peygamber Efendimizin (asm) insanları hidayetinde sabretmesini Allah emretmekte ve bizlere misal vermektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Habîbim, yâ Muhammed!) Sabret; senin sabrın da ancak Allah(’ın yardımı) iledir; hem (îmân etmiyorlar diye) onlara üzülme. (Nahl, 127)"
Allahım, bizi ve neslimizi sabredenlerden eyle.. Âmin..

İnsanı kuru balçıktan yarattı

Ey insan! Rahman olan Allah, sana Kur'ân'ı talim edip beyanı öğretti. Yeryüzünü senin yaşamana uygun bir hale getirdi. Meyveler, hurma ağaçları, yapraklı hububatlar ve hoş kokulu bitkiler ile döşeyip senin iskânına hazırladı.
Seni de o işleyip ektiğin topraktan, pişmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı ki geldiğin ve gideceğin toprağı hiç unutmayasın, toprak gibi sen de verimli olasın.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(O,) insanı pişmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı. (Rahman, 14)"
Allahım, bizi ve neslimizi aslını unutmayıp sana kulluk eden kullarından eyle.. Âmin..

Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?

Ey insan! Allah Rahman ismiyle tecelli edip bütün âlemleri kuşatmıştır. Rahmetiyle insana nice nimetler ihsan etmiştir. Nimetin hakkı ise şükürdür. Şükürsüzlük ise nimeti yalanlamak ve nankörlüktür.
Allah'ın Kur'ân'ı talim etmesi büyük bir nimettir. Zira insanı muhatab alarak konuşmasıdır. İnsanı yaratmasında nice büyük nimetler vardır. İnsana açıkça anlatmayı öğretmesi büyük bir nimettir. Göğü yükseltmesi insan için büyük bir nimettir. Mizanı koyması, adaleti istemesi insanlık için büyük bir nimettir. Yeri içindeki meyveler, tomurcuklu hurma ağaçları, yapraklı hububat ve hoş kokulu bitkilerle insanın hizmetine vermek için alçaltması sayısız nimettir.
İnsan bu kadar nimetlerin şükrünü eda edemez, ömrü de yetmez. Ancak küllî şükürde bulunabilir. O da Allah'ın insana bir ihsanı ve nimetidir.
Böyle iken bu nimetlere şükretmeyen elbette büyük bir nankörlüktür. Zira bu nimetlerden hiçbirini inkâr edemez ve yalanlayamaz.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Ey insanlar ve cinler!) O hâlde Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız? (Rahman, 13)"
Allahım, bizi ve neslimizi bütün nimetlerine hududsuz ve küllî şükreden kullarından eyle.. Âmin..

22 Ekim 2013 Salı

Yapraklı hubûbât ve hoş kokulu bitkiler

Ey insan! Rahman olan Allah, seni yaratıp kendi haline bırakmadı. Senin için göğü yükseltip mizanı koydu. Yeri bir hizmetkâr olarak önünde alçaltıp meyveler ve tomurcuklu hurma ağaçlarıyla süslemiştir.
Bunlarla beraber yine senin hizmetine yapraklı hububatları sunan Rahman olan Allah'tır. Sen o hububatlar taamlar, yemekler yapıp hayatını devam ettirirsin. Allah, ayrıca senin için yerde hoş kokulu bitkiler yaratmıştır. Senin dünyanı hoş kokularla süsleyerek senin memnun etmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yapraklı hubûbât ve hoş kokulu bitkiler (vardır). (Rahman, 12)"
Allahım, bizi ve neslimizi verdiğin bütün nimetlere daima şükreden kullarından eyle.. Âmin..

Ölümü çok zikrediniz

Ey insan! Sana hayatı veren Allah'tır. Hayat ile seni takviye etmiş, sonra akıl ve şuur vermiştir. Gidişatı anlayıp dünyaya gönderilişini anlayasın diye.
Dünya seni aldatmaması için hayattan ziyade bir isteği olan ölüm çok zikredilmelidir. Ki aldatıcı lezzetleri kesip tahrib etsin.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Lezzetleri kesip, tahrip edeni, yani ölümü çok zikrediniz. (İbn-i Mâce)"
Allahım, bizi ve neslimizi dünyanın aldatmasından muhafaza eyle.. Âmin..

Günahı kendisini kuşatan Cehennem ehlidir

Ey insan! Günah yasak meyvedir. İnsan o yasak meyve ile imtihan edilir. Acaba o kadar çok helal meyve içinde yasak meyveyi yiyecek mi? Yoksa sabredip imtihanı kazananlardan mı olacak?
Her günahta küfre giden bir yol vardır. Kimisine ibadet ağır gelir, ibadeti emreden Allah'a karşı bir adavet besler. Kimisi utandıracak bir günah işler, meleklerin varlığı ona ağır gelir. Kimisi cehennemi gerektiren bir günah işler, cehennemi inkâr etmek ister.
Neticede günah kendisini kuşatır ve küfre girerek Cehennem ehli olur.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kim bir kötülük yapar ve günâhı kendisini kuşatır (da kâfir olarak ölür)se, işte onlar Cehennem ehlidirler! (Bakara, 81)"
Allahım, bizi ve neslimizi cehennemden muhafaza eyle.. Âmin..

21 Ekim 2013 Pazartesi

Kabir, ya cennet ya cehennem

Ey insan! Kabrin ağzını açmış, seni bekliyor. Kabir kapısı kapanmadığı gibi sürat kazanıyor.
İnsan kabir kapısının arkasını çok merak ediyor. Bu merakın cevabı Peygamber Efendimizdedir (asm). Peygamber Efendimiz kabrin insan için ya cennet bahçelerinden bir bahçe olacağını ya da cehennem çukurlarından bir çukur olduğunu haber veriyor.
Bize bunu şu hadisle haber verir: "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Tirmizî)"
Allahım, bize ve neslimize uzun, hayırlı ve sağlıklı bir ömür ver ve bizim ve neslimiz hakkında kabri cennet bahçelerinden bir bahçe eyle. Âmin..

Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ındır

Ey insan! Yere bakarsın, göğe bakarsın. Yere ve göğe niceleri sahiblenir. Sahiblenenler o yerleri bırakır gider. Demek onlar ne yerin ne de göklerin sahibidir.
Elbette yer ve göklerin sahibi ancak Allah'tır. Göklerde ne varsa yine Allah'ındır. Yerde ne varsa onlar da Allah'ındır.
Öyle ise kendine vekil ararsan sana Allah yeter. Kendine başka vekil arama.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Göklerde olanlar da, yerde bulunanlar da Allah’ındır. Artık vekîl olarak Allah yeter! (Nisâ, 132)"
Allahım, bize ve neslimize vekil olarak sen yetersin, bize başka vekil aratma.. Âmin..

Yerdeki meyveler ve hurma ağaçları

Ey insan! Seni yaratan Allah öyle rahmetlidir ki Kur'ân'ı talim etti, seni yarattı, beyanı sana öğretti. Hayatın için göğü yükseltip adaleti sağlaman için mizanı koydu. 
Yeri de bir hizmetkâr olarak senin önünde alçalttı. Yerde senin istifaden için nice meyveler ihsan etti. Ayrıca senin için tomurcuklu hurma ağaçları var etti. Sen o meyvelerden ve hurmalardan yiyorsun.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Orada meyveler ve tomurcuklu hurma ağaçları vardır. (Rahman, 11)"
Allahım, bizi ve neslimizi yerdeki meyveler ve hurma ağaçlarından istifade edip şükredenlerden eyle.. Âmin..

Yeri mahlukat için alçalttı

Ey insan! Öyle bir Allah vardır ki rahmetiyle bütün âlemleri kuşatmıştır. Rahman'dır ki O Allah, Kur'ân'ı talim etti, insanı yarattı, insana açıkça anlatmayı öğretti.
Göğü yükseltip mizanı kurdu, ta tartıda adaleti isteyip haddi aşmayın dedi. 
O Rahman ki insana nimetlerini sıralamaya devam etti ve ediyor. O rahmet ve nimetlerden birisi de yeri üzerindeki mahlukata hizmet etsin diye alçaltmasıdır. Böyle yer insan ve diğer mahlukat için yaşamaya elverişli hale geldi.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yere gelince, onu mahlûkat için alçalttı (yaşamaya elverişli bir şekilde döşedi). (Rahman, 10)"
Allahım, bizi ve neslimizi yerin hizmetinden gelen nimetlere daima şükredenlerden eyle.. Âmin..

20 Ekim 2013 Pazar

Tartmayı adâletle dosdoğru yapın

Ey insan! Rahman olan Allah seni yaratmış, Kur'ân'ı talim etmiş, beyanı vermiş, güneşi ve ayı bir hesab ile çevirmiş, göğü yükseltmiş ve mizanı koymuştur.
Öyle ise sen de her işinde tartmayı dosdoğru ve adaletle yap. Tartıda eksiklik yaparak insanları aldatıp haklarını haksız olarak yeme.
İşte bu hususu Allah bize şu âyetle haber verir: "Ve tartmayı adâletle dosdoğru yapın, hem tartıda eksiklik etmeyin! (Rahman, 9)"
Allahım, bizi ve neslimizi tartmayı ve tartıyı adaletle dosdoğru yapanlardan eyle.. Âmin..

Gerçek zenginlik gönül tokluğundadır

Ey insan! Nice zenginler vardır ki aslında çok fakirdirler. Onları mallar, mülkler içinde yüzerken görsen de yine de onlar çok fakirdirler.
Onların fakirliği mal azlığından değil, gönül açlığındandır. Gönlü aç olan, dünyanın en zengini de olsa fakirdir.
Demek gerçek zenginlik gönül tokluğundadır, mal çokluğunda değildir. Gönül tokluğu ise Allah'ın ihsanından başkasını aramamak ve düşünmemektir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Gerçek zenginlik mal çokluğunda değil gönül tokluğundadır. (Kenzü’l-Ummâl)"
Allahım, bizi ve neslimizi gönlü tok olanlardan eyle.. Âmin..

Allah'a yaklaşmaya vesile arayın

Ey insan! Şu yolculuğun sonunda kurtuluşa ermek ister misin? Kurtuluşu istersen, Allah'tan sakın. Zira kurtuluş ancak Allah'tan sakınmaktadır.
Allah'tan sakınırsan Allah'a yaklaşmaya çalış, bunun için de vesileler ara. Unutma ki ibadetler ve takvan seni Allah'a yaklaştıracaktır.
Allah'a en ziyade yaklaşanlar cihad edenler ve şehidlerdir. Öyle ise sen de Allah yolunda cihad et.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ey îmân edenler! Allah’dan sakının! O’na (yaklaşmaya) vesîle arayın ve (O’nun) yolunda cihâd edin ki kurtuluşa eresiniz. (Mâide, 35)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sana yaklaşanlardan eyle.. Âmin..

19 Ekim 2013 Cumartesi

Evlenen kimse

Ey insan! Allah insanı aile kurması ve neslini devam ettirmesi için bir erkek ve kadın olarak yaratmıştır. Aile, nesli koruduğu gibi ırzı dahi korur.
Öyle ise yaşı gelen her genç evlenmenin yoluna bakmalıdır ki sağlıklı nesiller yetiştirsin ve nefsini haramdan korusun. Zira evlenen dininin yarısını muhafaza eder. Geri kalan kısımı da tamamlaması kolay olacaktır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Evlenen kimse dîninin yarısını muhâfaza etmiştir. Geri kalan diğer yarısını muhâfaza etmek husûsunda da Allah’tan korksun. (Taberânî)"
Allahım, bize ve neslimize sağlıklı aileler ve diyanetler nasib eyle.. Âmin..

Mallarınız ve çocuklarınız birer imtihandır

Ey insan! İnsanın dünyaya gönderiliş gayelerinden birisi imtihan vesilesiyle istidadlarını geliştirmek ve kemale erdirmektir. İstidadların gelişimi ile insan kemale ulaşabilir.
İnsanın istidadlarını geliştiren en zorlu imtihanlar malları ve çocuklarıdır. Malların artması ve azalması bir imtihandır. Çocukların hastalanması, kendilerine farklı yol tutması bir imtihandır.
Bu imtihanlarda muvaffak olanlar için elbet büyük mükâfat vardır ki o da Allah katındadır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) ancak birer imtihandır, büyük mükâfât ise ancak Allah katındadır. (Enfâl, 28)"
Allahım, bizi ve neslimizi kaldıramayacağımız imtihanlarla imtihan etme. Malımızı senin yolunda kullanmayı ve çocuklarımızı sana layık yetişterebilmeyi bize nasib eyle.. Âmin..

Tâ ki tartıda haddi aşmayın!

Ey insan! Allah, kendisine isyan edecekleri bildiği halde Rahman olması hasebiyle Kur'ân'ı talim etmek üzere insanı yarattı. İnsanın yaşayacağı kâinatı kurdu ve göğü yükseltti. 
Allah, kâinatta nizamı kurdu ve adaleti tesis etmek için mizanı koydu. Ta ki insan haddini aşarak diğerlerini aldatıp kandırmasın.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Tâ ki tartıda haddi aşmayın! (Rahman, 8)"
Allahım, bizi ve neslimizi tartıda haddi aşmayanlardan eyle.. Âmin..

Göğü yükseltti ve mizanı koydu

Ey insan! Mü'min kâfir ayırmadan bütün insanlara merhamet eden Allah, sana açıkça anlatma nimetini ihsan eyledi. 
Güneş ve aya bak, her halleri bir hesab iledir. Bitkiler ve ağaçlar devamlı itaat içinde secdededir.
Göğe bak, Allah nasıl da onu yükseltmiştir. Yükselttiği o gökte nice yıldızları, sistemleri birbirine çarpıştırmadan denge içinde yüzdürmektedir. Demek Allah, mizanı da koymuştur ki adalet ve dengeni muhafaza etmektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Göğe gelince, onu yükseltti ve mîzânı (umum kâinâtta adâlet ve dengeyi) koydu. (Rahman, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi senin kâinat kitabını okuyup mütalaa edenlerden eyle..Âmin..

18 Ekim 2013 Cuma

Bitkiler ve ağaçlar secde ederler

Ey insan! Bütün nimetler Rahman olan Allah'tan gelir. Kur'ân'ı talim edip yarattığı insana beyanı veren Allah, güneş ve ayı emrine itaat ettirip bir hesabla hareket ettirdiği gibi bitki ve ağaçları da emrine itaat ve secde ettirir.
O bitki ve ağaçlar Allah'a öyle secde ederler ki ne emredilmişse kabiliyetine göre yerine getirir. 
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "(Gövdesiz olarak yerde biten) bitkiler de ağaçlar da (Allah’a) secde ederler. (Rahman, 6)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sana secde ettir.. Âmin..

17 Ekim 2013 Perşembe

Doğum yapanlara hurma yediriniz

Ey insan! Hurmada insan için nice nimetler vardır. Hem bir tatlı, hem bir yemek ve gıdadır. İnsan için bir misal ve numunedir.
İnsanların belki de en zayıfı ve muhtacı olan hamile kadınlardır. Yaş hurma doğum yapan kadınlar için çok faydalıdır. Yoksa yerine kuru hurma da faydalıdır.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Doğum yapan kadınlarınıza yaş hurma yediriniz! Eğer yaş hurma yoksa kuru hurma yediriniz. (Tirmizî)"
Allahım, hurmada nice nimetleri ihsan eden şanın ne yücedir.

İnsanı meşakkat içinde yarattık

Ey insan! Allah insanı bir damla bulanık sudan yarattı. Anne karnında dokuz ay on günlük bir süreç neticesinde dünyada yaşamaya kabil bir hale geldi.
Sıkıntı ve meşakkat içinde doğan insan yine meşakkat ile bebeklik ve çocukluk devirlerini geçirmektedir. Sonra yine meşakkat ve sıkıntı ile ömür sürüp ta kabre kadar devam eder.
İnsanın anne karnına düşmesinden dünyaya gelip yaşamasına ta kabre kadar geçen dünya macerasında hep sıkıntılar içindedir ki kemale ersin. Bu meşakkatler insanın her an bir kuvvetin kontrolünde olduğunu gösterir. O meşakkat ve sıkıntılar birer talimdir.
Öyle ise insan kendisini başıboş bilmemeli, Allah'a muti olmalıdır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İnsanı, gerçekten bir meşakkat içinde (olmak üzere) yarattık. (O,) kendisine hiçkimsenin aslâ güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? (Beled, 4-5)"
Allahım, bizi ve neslimizi meşakkatler içinde boğma.. Âmin..

Akrabayla irtibatı kesmeyin

Ey insan! Allah insanlardan sıla-i rahmi kesmemesini istiyor. Akrabalar ile irtibatın devamını ve kuvvetlenmesini istiyor. Zira insan medenî bir varlık olması hasebiyle insanlar içinde yaşar ve hayatını cemiyetin hayatından alır.
İnsanın içinde bulunduğu en birinci cemiyet, aileden sonra akrabalardır. Akrabalar, büyük bir ailedir. Her ferd, akrabalarıyla bağını kuvvetlendirmelidir. Bilhassa Allah'a ve ahiret gününe iman eden bu bağa dikkat etmelidir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa sıla-i rahim yapsın (akrabalarıyla irtibatını kesmesin!) (Buhârî)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima sıla-i rahime dikkat edenlerden eyle.. Âmin..

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol

Ey insan! İnsanı insan eden imandır. İman insandaki hayvanî ve nefsanî duyguları ıslah eder, yaratılışına uygun bir hale getirir. 
Aslında insandan istenen ve beklenen dosdoğru olmaktır. Sözüyle, haliyle, fiiliyle, hayatıyla, fikriyle dosdoğru olmaktır.
Allah, insanlara bu dosdoğru olmaklığın misalini Peygamber Efendimiz'de (asm) bize gösterir. O'na emrolunduğun gibi dosdoğru ol der. Biz kullarını da bu emre tabi olmaya davet eder.
Artık günahını farkeden, nefsin taşkınlıklarını bile tevbe ettiği gibi emrolunduğu gibi de dosdoğru olmalıdır. Ve Allah'ın koyduğu hududu kesinlikle aşmamalıdır.
Allah bu hususları bize şu âyetle haber verir: "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de! Ve (Allah’ın koyduğu) hudûdu aşmayın! (Hûd, 112)"
Allahım, bizi ve neslimizi dosdoğru olanlardan eyle.. Âmin..

Güneş ve ayın hareketi

Ey insan! Seni ve kâinatı rahmetiyle yaratan Allah, Kur'ân'ı bizlere talim buyurmuştur. Sana açıkça anlatmayı vermekle kâinatta cereyan eden fiil ve eserlerdeki İlahî isim ve icraatleri ifade etmeni ister.
Sen de dünyaya, güneşe, aya, yıldızlara bakarak kâinattaki ince nizam ve mizanı görürsün. Herbiri bir hesaba göre hareket etmektedir. Bir hesab ise hesab edici Allah'ı gösterir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Güneş ve ay, bir hesâba göre (hareket etmekte)dir. (Rahman, 5)"
Allahım, şu kâinattaki nizamı ve mizanı çeviren isim ve icraatlerinde bir noksan yoktur. Sen bütün kusurlardan münezzehsin.

Ona açıkça anlatmayı öğretti.

Ey insan! Merhametiyle âlemleri kuşatan ve Kur'ân'ı talim eden Allah, kâinatın meyvesi olan insanı yarattı. Bütün mahlukatın ve melaikenin ibadetlerini üzerinde toplayacak kabiliyeti Allah insanlara verdi.
Kendisine muhatab kıldığı insana, yine derdini, meramını, duasını ifade etmeyi ve açıkça anlatmayı öğretti. Bunları insana veren Allah'ın şanı ne yücedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ona beyânı (açıkça anlatmayı) öğretti. (Rahman, 4)"
Allahım, bize ve neslimize beyanı azamî derecede nasib eyle.. Âmin..

16 Ekim 2013 Çarşamba

İnsanı yarattı

Ey insan! Bütün âlemlere rahmet nazarıyla bakan Allah, Kur'ân'ı talim etti. Kur'ân Allah'ın konuşmasıdır, bunun da muhatabı insandır.
Allah, kendisine muhatab seçtiği insanı yarattı. Allah bu hususu şu âyetle haber verir: "İnsanı yarattı. (Rahman, 3)"
Öyle bir mahluktur ki insan bütün mahlukattan maksadı kendi üzerinde toplar. Böylece kâinat ağacının meyvesi zuhur eder.
Allahım, bizi ve neslimizi insan olarak yarattığın için sana hududsuz hamd u senalar olsun.. Âmin..

Allah’ı zikretmek için hususî günler

Ey insan! Bir padişahın hususî günleri olduğu gibi Allah'ın da biz kulları için özel günleri vardır. O özel günler bayram günleridir. Bayram günleri yemek ve içmek ile insanları birbirine yaklaştırır ve birleştirir.
Bayram günleri aynı zamanda Allah'ı zikretmek ve anmak için özel günlerdir. Allah bu günlere çok kıymet yüklemiştir. Ki insanlar yemek ve içmekte bir araya geldiği gibi Allah'ın  huzurunda da bir araya gelmeye vesiledir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "Ey mü’minler! Biliniz ki bayram günleri yemek ve içmek ve Allah’ı zikretmek için hususî günlerdir. (Ebû Dâvud)"
Allahım, bizi ve neslimizi bayram günlerinde her cihetle müstefid eyle.. Âmin..

İnsanlar için her misâlden açıkladık

Ey insan! Senin her meselenin, kafana takılan her sualin, yaşadığın ve yaşayacağın her halin bir misali Kur'ân'da beyan edilmiştir. Ki kafanda bir şübhe kalmasın, şeytan seni o yolda kandırmasın.
Öyle ise Kur'ân'ı anlamaya çalış ki bütün soruların cevab bulsun. Yoksa şeytan sana küfrün her halini yutturabilir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: "Celâlim hakkı için, biz bu Kur’ân’da insanlar için her misâlden (ve ma‘nâdan) çeşitli şekillerde açıkladık. (Kehf, 54)"
Allahım, bizi ve neslimizi Kur'ân'ı anlayıp sana yaklaşan kullarından eyle.. Âmin..

15 Ekim 2013 Salı

Rahman Kur'ân'ı öğretti

Ey insan! İnsanı yaratan Allah, kendisine muhatab kabul etmiş ve onunla Kur'ân vasıtasıyla konuşmuştur. Bu konuşma, insana verilen değerin büyüklüğünü göstermektedir.
Allah'ın insanla konuşması merhametinin bir göstergesidir. Rahman olan Allah, bu konuşma için insana Kur'ân'ı öğretmiştir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "O Rahmân (olan Allah), Kur’ân’ı öğretti. (Rahman, 1-2)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima Kur'ân'ı okuyanlardan eyle.. Âmin..

Allah nazarında günlerin en büyüğü

"Allah nazarında günlerin en büyüğü Kurban Bayramı günüdür. Bunu, fazîlette Nefr günü (teşrik günlerinin ikinci günü) ta‘kîb eder. (Ebû Dâvud)"

Haccetmek Allah'ın bir hakkıdır

Ey insan! Seni yaratan ve besleyen Allah'ın senin üzerindeki bir hakkı, namaz için yöneldiğin Kâbe'yi haccetmektir.
Kâbe'yi haccetmekte nice hikmetler ve güzellikler vardır. İnsan hac ile bütün müslümanların kıblede birleştiğini görür. Kâbe etrafında toplanmakla bütün müslümanların ittihad ve birliğe ihtiyacını bilir.
Öyle ise imkânı olan her mü'min bu vazifeyi yerine getirmelidir.
Allah bu hususu bize şöyle haber verir: "Ona (, oraya gitmek için) bir yola gücü yeten bir kimsenin o evi (Kâ‘be’yi) haccetmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. (Âl-i İmrân, 97)"
Allahım, bize ve neslimize bu hakkını yerine getirmeyi nasib eyle.. Âmin..

Eğer duanız olmasa

Ey insan! Senin fıtratında ve hamurunda zıdlarla yoğrulmuşsun. Nihayet derecede âciz olduğun halde, düşmanların da nihayetsiz. Son derece fakir olmana rağmen, ihtiyaclarının da ucu bucağı yok.
Fakat Allah sana öyle bir silah vermiş ki nihayetsiz aczini ve fakrını, Allah nihayetsiz kudret ve rahmetiyle destekliyor. Bu ise dua ile mümkündür.
Öyle ise Allah'a dua et ki aczine ve fakrına meded edilsin.
Ey şirke düşen, sen Allah'ın sana gönderdiği elçiyi, Resul'ü yalanlamakla neyi kazanıyorsun? Kazancın sıfır olmakla beraber zararın sonsuzdur. Öyle ki azab ileride sana şart olacaktır.
Allah bu hususları bize şu âyetle haber verir: "(Ey Resûlüm!) De ki: “Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?” (Ey müşrikler!) Fakat (siz Resûlümü) gerçekten yalanladınız; öyle ise (azab) ileride (üzerinize) şart olacaktır. (Furkan, 77)"
Allahım, bizi ve neslimizi duada daim eyleyip şirkten muhafaza eyle.. Âmin..

14 Ekim 2013 Pazartesi

Arefe günü bin İhlas okuyan

Ey insan! Zilhicce'nin dokuzuncu günü, Kurban Bayramı'nın arefesi olduğu malumdur. Arefe günü hacılar Arafat'ta vakfeye durarak hacı olurlar.
Bugün çok kıymetlidir. Öyle ki Arefe günü bin İhlas Suresi okuyan, nefsini Allah'tan satın aldığını Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber ve müjde verir: "Kim ki Arefe Günü bin kere ihlâs Sûresini okusa kendi nefsini Allah’tan satın almış olur. (Feyzü’l Kadir)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise daima mazhar eyle.. Âmin..

Gaybın anahtarları Allah'ın katındadır

Ey insan! İnsan için bir an sonrası bile gayb hükmündedir. İnsan bir saniye, bir dakika, bir saat vs. sonrasını bilemez. Okyanusların dipleri, dağların tepeleri, bulutların üstleri, tam manası itibariyle yine gayb hükmündedir. İnsana ancak bildirildiği kısmı elindedir.
Gaybı Allah insanlara gizlemiş, merak duygusu ile araştırmanın önünü açmıştır. Gaybın anahtarları Allah'ın katındadır, ancak Allah bilir.
Karada ve denizde ne varsa, ne olup bitiyorsa Allah hepsini bilir. Öyle ki ağaçtan düşen bir yaprak dahi Allah'ın bilgisi dahilindedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Gaybın anahtarları O’nun katındadır; onları ancak O bilir. Hem karada ve denizde ne varsa bilir. Hiçbir yaprak da düşmez ki onu bilmesin. (En‘âm, 59)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima seni bilen ve tanıyan kullarından eyle.. Âmin..

Orada ebedî olarak kalıcıdırlar

Ey insan! Rahman'ın kulları, sabretmelerine karşılık Cennetteki yüksek makamlarla mükâfatlandırılacaklardır. Onlar Cennette, o makamlarda devamlı surette kalacaklardır.
Bir insan için Cennetteki makamlar, ne güzel bir karar kılınan yer ve bir ikametgah olduğunu Allah bize müjdelemektedir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (Orası) ne güzel bir karargâh ve (ne güzel)bir ikametgâh olmuştur! (Furkan, 76)"
Allahım, bize ve neslimize cenneti ne güzel bir karargah ve ikametgah eyle.. Âmin..

13 Ekim 2013 Pazar

Sabretmelerine karşılık

Ey insan! Rahman'ın kulları itaat ve ibadete sabrettikleri için elbette mükâfatları da yüksek olacaktır.
Onlar, sabrettikleri için Cennetteki yüksek makamlarla mükâfatlandırılacaklardır. O ne büyük bir ihsan ve karşılıktır. Ayrıca onlar, orada bir sağlık temennisi ve bir selam ile karşılanacaklardır. Bunlar ne büyük ihsan ve karşılıklardır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte onlar, sabretmelerine karşılık (Cennetteki) yüksek makamlarla mükâfatlandırılacak ve orada bir sağlık temennisi ve bir selamla karşılanacaklardır. (Furkan, 75)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyetin müjdesine mazhar eyle.. Âmin..

Beş geceyi ihya edene

Ey insan! Nasıl ki beş vakit insanın gününü kurtarır, ahirete mal eder. Onun gibi beş gece vardır ki ihya edene cennet vacib olur.
O geceler; Terviye gecesi, Arefe gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Berat gecesidir.
Bu beş geceyi ihya eden sanki o seneyi ihya etmiş gibi olur, inşaallah.
Peygamber Efendimiz (asm) bize bu hususu şöyle haber verir: "Beş geceyi ihya edene cennet vacip olur. Bunlar: Terviye (Zilhicce ayının sekizinci) gecesi, Arefe gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban’ın on beşinci gecesidir. (Esbehani)"
Allahım, bize ve neslimize bu geceleri daima ihya edebilmeyi nasib eyle.. Âmin..

Bizi takva sahiblerine imam kıl

Ey insan! Nikâh ve izdivac vesilesiyle insanın neslinin devam etmesi önemli bir esastır. Nikâh ile insan nefsini haramlardan koruduğu gibi neslini de devam ettirir.
Allah'ın nasib ettiği nesilleri de yine Allah'ın razı olduğu şekilde yetiştirmeli ve onların göz aydınlığı olacak salih kimseler olmasını Allah'tan istemelidir.
Böylece salih bir nesil, inşaallah takva sahiblerine de imam ve rehber olacaktır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Yine onlar ki: “Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden göz aydınlığı olacak (sâlih) kimseler ihsân eyle ve bizi takvâ sâhiblerine imam (her hususta kendisine tâbi‘ olunan rehber) kıl!” derler. (Furkan, 74)"
Allahım, bizi ve neslimizi takva sahiblerine imam eyle.. Âmin..

Allahım, sana sığınırım

Ey insan! İnsan, dünyasını ve ahiretini tehlikeye atan şeylerden Allah'a sığınmalıdır. 
Onlardan bir tanesi cimriliktir. Cimri, Allah'ın kendisine ihsan ettiği malın şükrünü yerine getirmez, mal toplamaya çalışır, zekât ve sadaka vermekten sakınır. Bu ahireti için bir zarardır.
Korkaklık dahi Allah'a sığınılacak bir husustur. Korkaklık, insanın ihlasını ve samimiyetini kırar. Allah'ın rızasını tahsilden uzaklaştırır.
Yaşlılığın bunaklık halinden de Allah'a sığınmalıdır. Bunaklık dahi ahirete yatırım yapmaya manidir.
Dünya fitnesi, insanın ahiretini kaybetmesine sebebdir. Öyle ise ondan dahi Allah'a sığınmalıdır.
Kabir azabından insan Allah'a sığınmalıdır. Orada Allah'tan başka yardım beklenecek merci ve makam yoktur.
Bu hususlardan Allah'a sığınmayı Peygamber Efendimiz (asm) bize şu dua ile öğretmektedir. "Allahım! Ben cimrilikten, korkaklıktan, yaşlanıp da bunamaktan, dünya fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım. (Buhârî)"
Allahım, bu duayı bizim ve neslimiz hakkında kabul eyle.. Âmin..

Ölü yeryüzü bir delildir

Ey insan! Öldükten sonra dirilme haktır. Zira bu kadar, tabiri caizse, yapılan yatırım ve masraf sadece kısa bir hayat için değildir. Bu hayat, ebedî hayat için bir hazırlanma ve kabiliyet kazanma yeridir. Bir nevi fidanlıktır, ahirette yerini bulmak için bir yetiştirmedir.
İnsan ahireti görmediğinden, öldükten sonra dirilme hususunda şübheye düşebilir. 
Bu şübheleri izale etmek için Allah nice deliller ve misalleri insanın gözü önünde sergilemekte ve âyetleriyle haber vermektedir.
Allah, işte o delillerden bir tanesini şu âyetle haber verir: "O ölü yeryüzü de (öldükten sonra dirilme husûsunda) kendileri için bir delildir. (Yâ-Sîn, 33)"
Allahım, bizi ve neslimizi o delilleri anlayıp insanlara anlatmayı nasib eyle.. Âmin..

12 Ekim 2013 Cumartesi

Her nimet sahibine hased edilir

Ey insan! Bütün nimetler Allah'tandır. Nimet verici Allah'tır. Her nimet sahibine hased edenin bulunması ise bir gerçektir.
Öyle ise insan ihtiyaclarını temin ederken hased sahiblerine karşı gizlemeli ve Allah'tan ihtiyacının teminini kolaylaştırması ve haside karşı muhafaza etmesini istemelidir.
Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu bize şöyle haber verir: "İhtiyaçlarınızı temin ederken onu gizlemekle (Allah’dan) yardım isteyiniz. Muhakkak ki her nimet sahibine hased edilir. (Deylemî)"
Allahım, bizim ve neslimizin ihtiyaclarını teminde hasidin hasedinden muhafaza eyleyip bize kolaylaştır.. Âmin..

İnsanlığın üç taifesi

Ey insan! Dosdoğru yol, elbette kendilerine nimet verilen kimselerdir. Onlar peygamberler, sıddıklar, salihler ve şehidlerdir. Onlar sırat-ı müstakim olan dosdoğru yolu tercih etmişlerdir.
Öyle ise kendilerine nimet verilen bu taifenin yoluna hidayet olunmayı Allah'tan istemelidir.
Daima kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlayan, peygamberleri ve tabilerini şehid eden Yahudiler gazab edilmiş olanlardır. Onların bu yolu hidayetten tamamen uzak, büyük bir sapkınlıktır.
Kendilerine hak peygamber Hz. İsa (as) geldiği halde, o dini tahrif edip şirke düşen Hristiyanlar ise dalalete düşenlerdir. Onların yolu da hidayetten çok uzaktır.
İşte insanlığın bu üç taifesini Allah bize Fatiha Suresi'nin son âyetiyle haber verir: "Kendilerine ni‘met verdiğin kimselerin yoluna; gazab edilmiş olanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil! (Fatiha, 7)"
Allahım, bizi ve neslimizi kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna hidayet eyle.. Âmin..

Bizi dosdoğru yola hidâyet eyle!

Ey insan! Bir insan, fakir ise zenginliği, zengin ise ziyadeyi, hasta ise sıhhat ve afiyeti, borçlu ise edayı Allah'tan istediği gibi dosdoğru yola da hidayetini istemelidir.
Dosdoğru yola hidayet edilmek ise bir mü'min için en büyük ihsandır. İşte insan Fatiha ile her namazda ve okuyuşunda bu hidayeti Allah'tan ister.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verip talim eder: "Bizi dosdoğru yola hidâyet eyle! (Fatiha, 6)
Allahım, bizi ve neslimizi dosdoğru yola hidayet eyle.. Âmin..

Ancak sana ibâdet ederiz

Ey insan! Herşey Allah'ın ismiyle başlar. Bütün hamdler, senalar Allah'a aiddir. Bütün nimetler de Allah'tan gelir. Âlemleri terbiye eden Rab, Allah'tır.
Rahman ve Rahim isimleriyle bütün kâinatı, dünyayı ve ahireti kuşatmış, rahmeti gadabını geçmiştir.
Senin öyle bir Rabbin var ki din günü olan ceza gününün, yani hesab gününün de sahibidir.
Öyle ise ibadeti yalnız Allah'a mahsus kılarak yap ki yaratılışına uygun hareket etmiş olasın. Her işinde de yalnız Allah'tan yardım iste, çünkü diğerleri sadece bir sebebdir ve ellerinden hakikî manada birşey gelmez.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verip talim eder: "(Rabbimiz!) Ancak sana ibâdet ederiz ve ancak senden yardım dileriz. (Fatiha, 5)"
Allahım, bizi ve neslimizi sana ibadetten ve yalnızca senden yardım istemekten ayırma.. Âmin..

Fatiha'nın fatihası

Ey insan! Şunu bil ki hamd, ancak âlemleri Rabbi olan Allah'adır. Ezelden ebede kadar, her kimden her kime olursa olsun Allah mahsustur.
Zira bütün ihsanlar, iyilikler, güzellikler, kemaller Allah'tandır. Allah Rahman ve Rahim'dir. Rahman'dır ki bu dünyada mü'min kâfir ayırmadan rahmetiyle kuşatır. Rahim'dir ki bu dünyada masumlara, ahirette mü'minlere merhamet eder.
Allah, din günün tek sahibi ve malikidir. O gün ancak söz verdikleri konuşabilir, şefaat edebilir.
İşte bunlar Kur'ân'ın fatihası olan Fatiha Suresi'nin fatihasıdır, başlangıcıdır.
Allah bu hususları bize şu âyetlerle haber verir: "Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. (O,) Rahmândır, Rahîmdir. Din (hesab) gününün mâlikidir. (Fâtiha 2-4)"
Allahım, bizi ve neslimizi Fatiha'nın sırrına vakıf eyle.. Âmin..

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle

Ey insan! Herşeyi başlangıcı Allah'ın ismiyledir. Herşey mutlaka Allah'ın isimlerinin tecellileriyle başlar ve devam eder. Öyle ise şuur sahibi olan insan da bir işe başlarken besmele çekmeli ve besmele ile başlamalıdır.
Besmele Allah'ın ismiyle başlamaktır ki O Allah, Rahman ve Rahim'dir. Bu dünyada mü'min kâfir ayırmadan merhamet etmesi Rahman olmasındandır.
Ahirette ise Rahim ismiyle mü'minlere merhamet eder ki onlar Rahman'ın kullarıdır.
Allah, kelamında yine insana besmeleyi talim eder ki yüz on dört defa nazil olmuştur.
Besmele Fatiha suresinin de fatihası, başlangıcıdır ki Allah bize şöyle vahyeder: "Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle. (Fatiha, 1)"
Allahım, bizi ve neslimizi daima her hayra besmele ile başlayanlardan eyle.. Âmin..

Hakikati anlayarak secde ederler

Ey insan! İnsan tabiatı gereği gaflet eder, Allah'ın âyetlerini gördüğü halde farketmez.
İnsana Allah'ın âyetleri hatırlatıldığında sağır ve kör olarak secdeye kapanmak ancak münkirlere mahsustur. Yani bu, âyetin hakikatini anlamadan cahilane bir yüze kapanmadır.
Âyetin hakikatini anlayanlar ise tam bir uyanıklık içinde bilerek secde ederler.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Hem onlar ki, Rablerinin âyetleri (kendilerine) hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör kimseler olarak (münkirler gibi, anlamadan) yüzleri üzere kapanmazlar. (Bil‘akis o hakikati hakkıyla idrâk ederek secdeye kapanırlar.) (Furkan, 73)"
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerin hakikatini anlayarak secde edenlerden eyle.. Âmin..

11 Ekim 2013 Cuma

Yalan yere şâhidlik etmezler

Ey insan! Mü'min olanın çok güzel hasletleri vardır. Elbette hasletleri ve ahlakı güzel olmalıdır.
O güzel hasletleri içinde toplum hayatının sıhhatini muhafaza eden hususlardan birisi olan yalan yere şahidlik etmemeleridir. Yalandan çekindikleri gibi yalan yere şahidlik dahi yapmazlar.
Onlar, boş şeylerle, boş söz ve hareketlerle karşılaştırkları zaman ondan yüz çevirir ve vakarla geçip giderler. Bu onların İslam'ının güzelliğini gösterir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onlar (o mü’minlerdir) ki, yalan yere şâhidlik etmezler; boş şeyler (söz ve hareketler) ile karşılaştıkları zaman, (yüz çevirerek) vakarla geçip giderler. (Furkan, 72)"
Allahım, bizi ve neslimizi bütün güzel ahlaklarla techiz et.. Âmin..

Kim tevbe edip sâlih amel işlerse

Ey insan! Madem hata ettin, günaha girdin. Sonra hidayete erdin, hatanı farkettin. Öyle ise tevbe edip salih amel işle. Zira tevbe edip salih amel işleyen, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "İşte kim tevbe edip sâlih amel işlerse, artık şübhesiz ki o, tevbesi kabûl edilmiş olarak Allah’a döner. (Furkan, 71)"
Allahım, bizi ve neslimizi tevbe edip salih amel işleyenlerden eyle.. Âmin..

Bizi aldatan bizden değildir

Ey insan! Bir mü'minin sözü ve fiili diğer bir kardeşine emniyet ve güven vermelidir. Sözünden ve fiilinden emin olunmayan bir mü'min kâmil olamaz.
Ticarette ve alışverişte bu güven mutlaka sağlanmalıdır. Aksi takdirde aldatan bizden değildir tokadına mustahak olur.
Peygamber Efendimiz (asm) bize bu hususu şöyle haber verir: "Bizi aldatan bizden değildir. (Müslim)"
Allahım, bizi ve neslimizi aldanan ve aldatanlardan eyleme.. Âmin..

Daneleri yaran Allah'tır

Ey insan! Esas madde itibariyle aynı maddeden meydana gelen, birbirine benzeyen ve kupkuru olan daneleri ve çekirdekleri toprak altında çatlatıp yaran Allah'tır.
Karmakarışıklık içinde bir ayrışma ile birbirinden ayrılan, ve tohumu olduğu bitki ve ağacı ondan çıkaran Allah'tır.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Şübhesiz ki Allah, dâneleri ve çekirdekleri (onlardan bitkiler çıkarmak üzere) çatlatıp yarandır. (En‘âm, 95)"
Allahım, bizi ve neslimizi âyetlerini fehmedip anlayanlardan eyle.. Âmin..

10 Ekim 2013 Perşembe

Vesîlenle bir adamın hidâyete gelmesi

Ey insan! İnsanlar dalalet vadilerinde karanlıklar içinde sarhoşçasına beşer yolculuğunda ilerliyorlar. Ruhları kararmış, vicdanları pörsümüş, kalbleri kirlenmiş bir şekilde hidayet güneşini arıyorlar.
Elbette böyle bir ruhun hidayet güneşine ulaşmasına vesile olmak çok kıymetlidir. O yolcunun zifiri karanlık olan beşer yolculuğunun aydınlanmasına, dalalet vadilerinden hidayet semalarına çıkması güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır. Öyle ise buna sen vesile olmaya ve bu hayrı kazanmaya çalış.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "Senin vesîlenle bir adamın hidâyete gelmesi, senin için, üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır. (Kenzü’l-Ummâl)"
Allahım, bizi ve neslimizi beşerin dalalet vadilerinden hidayet semalarına çıkmaya vesile eyle.. Âmin..

En güzel isimler Allah'ındır

Ey insan! Kâinatta görünen güzelliklerin merkezi ve kaynağı Allah'ın güzel isimleridir. Güzelliklerin çıkış yeri Esmaü'l-Hüsna'dır.
Öyle ise istediğin bütün güzellikleri o isimlerle Allah'tan iste.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Esmâü’l-Hüsnâ (en güzel isimler) ise Allah’ındır! Öyleyse O’na onlarla duâ edin. (A‘râf, 180)"
Allahım, bütün isimlerinin hürmetine bize ve neslimize bütün isimlerinle seni tanımayı nasib eyle.. Âmin..

Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir

Ey insan! Allah ile beraber başka bir ilaha yalvaran, haksız bir cana kıyan ve zina eden birisinin günahının karşılığı cehennemdir.
Ancak bu günahlarına tevbe edip iman eden ve karşılığında salih bir amel işleyen bu cezadan kurtulur.
Allah bu şekilde yapanların kötülüklerini de iyiliklere çevireceğini vaad eder. Çünkü Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Ancak tevbe edip îmân eden ve sâlih bir amel ile amel eden müstesnâ. İşte onlar var ya, Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Çünki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir. (Furkan, 70)"
Allahım, bizim ve neslimizin kötülüklerini iyiliklere çevir.. Âmin..

9 Ekim 2013 Çarşamba

Kıyâmet günü ona azab katlanır

Ey insan! Allah ile beraber başka ilaha yalvaran, hak bir sebeb olmadıkça bir cana kıyan ve zina edenler için günahlarının karşılığı olarak bir ceza vardır.
Kıyamet günü onların azabı katlanır. Cehennemde horlanan bir kimse olarak ebediyen kalırlar.
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Kıyâmet günü ona azab katlanır ve onun içinde hor (ve hakir) bir kimse olarak ebediyen kalır. (Furkan, 69)"
Allahım, bizi ve neslimizi cehennem azabından muhafaza eyle.. Âmin..

Yapan bir günah ile karşılaşır

Ey insan! Yeryüzünde tevazu ile yürüyen ve cahillerin laf atmalarına selam diyen Rahman'ın kulları, Allah'a şirk koşmazlar. Allah ile beraber başka ilahlara yalvarmazlar. Sadece Allah'a yalvarıp kulluk ederler.
Onlar, hak bir sebeb olmadıkça Allah'ın haram kıldığı canı öldürmezler. Her cana karşı merhametli ve ihtiramlıdırlar.
Yine onlar, ırzlarını korur ve zina etmezler. Onlar Allah'ın hududlarına riayet ederler.
İşte Rahman'ın kulları bu üç dehşetli günahtan uzaktırlar.
Kim de bu üç günahı işlerse elbette günahın cezası ile karşılaşır. 
Allah bu hususu bize şu âyetle haber verir: "Onlar ki, Allah ile berâber başka bir ilâha yalvarmazlar; hak bir sebeb olmadıkça Allah’ın haram kıldığı canı öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa, bir günah ile (o günâhın cezâsı ile) karşılaşır. (Furkan, 68)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu üç günahtan ve diğer günahlardan muhafaza eyle.. Âmin..

En güzel hediye

Ey insan! İnsan ister ki dostuna hediyelerin en güzelini alsın. O hediye ile dostunu memnun etsin ve muhabbetini ziyadeleştirsin. En güzel hediye ise dostun en muhtaç olduğu şeydir. 
Bir insanın en muhtaç olduğu şey, imanına ve itikadına zarar verebilecek şübhedir. Şübheyi ise ancak ilim izale eder. 
Öyle ise en güzel hediye şübheleri gideren hikmetli bir sözü iyice anlamak ve din kardeşine anlatmaktır.
Hikmetli bir sözü iyice anlayıp din kardeşine anlatmak ise bir senelik nafile ibadete denktir.
Bu hususu Peygamber Efendimiz (asm) bize şöyle haber verir: "En güzel hediye, hikmetli bir sözü iyice anlayıp, din kardeşine anlatmaktır. Bu, aynı zamanda bir senelik nafile ibâdete de karşılıktır. (İhyâ-yı Ulûmü’d-Dîn)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu hadise daima mazhar eyle.. Âmin..

Adaleti titizlikle ayakta tutanlar

Ey insan! Seni insan eden imandır. Yoksa küfür seni aciz bir canavara çevirir.
İman ile insan olan insan ise asayiş ve terakkiyi esas almalıdır. Asayişin ve terakkinin temeli ise, adaleti titizlikle ayakta tutmak ve Allah için şahidlik etmekle mümkündür.
Öyle ise adalette titiz olun ve Allah için şahidlik edin ki insanlık medenî olsun, asayiş ve huzur memlekette ve dünyada hakim olsun.
Allah bu hususu şu âyetle bize haber verir: "Ey îmân edenler! Adâleti titizlikle ayakta tutan (hâkim)ler, Allah için şâhidlik eden kimseler olun! (Nisâ, 135)"
Allahım, bizi ve neslimizi bu âyete mazhar eyle.. Âmin..

8 Ekim 2013 Salı

Zilhicce'nin ilk dokuz günü

Ey insan! Öyle ehemmiyetli ve önemli günlerdeyiz ki Zilhicce'nin ilk günleri. Kıymetini büyüklerden öğrenebiliriz. Bu günlerin kıymetini Ebu'd Derda (ra) şöyle anlatıyor: “Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli, çok dua ve istiğfar etmelidir.” Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi (Sübhanallah), tahmidi (Elhamdülillah), tehlili (La ilahe illallah) ve tekbiri (Allahu ekber) çok söyleyin!”(Abd b. Humeyd, Müsned)