28 Şubat 2011 Pazartesi

Gelecek anne babaların elinde

Ey insan! Bir yuva kurulur, şevk ve aşklar; gam ve kederler paylaşılsın diye. Aslında bunlar ücrettir Allah tarafından verilen insan nesli devam etsin diye.
Bir yuvayı teşkile başlayan anne babalar bir ağaç gibi Allah'ın izniyle çocuk meyvelerini verirler. Bu çocukların hayırlı bir maksada hizmet etmesi, anne babaların elindedir. Her çocuk bu memleketin ve milletin geleceğinin bir ferdidir. Anne babalar bilmelidir ki iyi bir gelecek onların ellerindedir.
Allahım, bizi ve neslimizi hayırlı evladlar ve gelecekler yetiştirenler eyle.. Âmin..

Genç ve ihtiyar farkının olmadığı nokta

Ey insan! Genç, her istediğine rahatla ulaşabilecek zaman ve kuvvete sahiptir. İhtiyarın genel olarak bu imkanı yoktur. Birisi kuvvet ve iktidarın zirvesine çıkarken diğeri çocukluk çağına doğru hızla yol almaktadır.
İktidar ve ihtiyar noktasında genç ihtiyardan daha zinde ve kuvvettedir. Fakat ikisinin de aynı olduğu, farkının olmadığı bir nokta ve yer vardır ki o da ölümdür.. Ölümde genç ihtiyar farkı yoktur.
Allahım, bize ve neslimize hayırlı ve sağlıklı bir ömür ve hayat ve hayırlı ve imanlı bir ölüm ver.. Âmin..

Ey genç, dikkat et!

Ey insan! Gençlik bir insana verilen büyük bir nimet iken menfaatinin kölesi olan insanların kötü emellerinin kaynağı durumuna gelebilir.
Gençlik nimetinin kadrini bilip şükretmek isteyen meşru dairede kalıp helal dairedeki keyfe iktifa etmelidir. Bir genç, gençliğin tehlikelerini bilip aldanmamalı, hem dünyasını hem ahiretini perişan ve tahrib etmemelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi gençlik nimetini meşru ve helal dairede geçirip şükredenlerden eyle.. Âmin..

Ey genç! Bileğine güveniyor musun?

Ey insan! Genç, kanı sıcak ve deli akan, çabuk hissiyatına mağlup olan bir yapıdadır. Eğer hissiyatını dizginleyebilir, nefsini terbiye edebilirse gençlik bulunmaz bir nimete dönüşür.
Nefsini terbiye eden, rıza dairesinde hareket eden bir genç Allah'ın sevgisine ve rızasına mazhar olur.
Ey genç arkadaş! Bileğine güveniyorsan hissiyatını dizginle, nefsini terbiye et ki Allah'ın sevgili bir kulu olasın.
Allahım, bize ve neslimize rızana uygun bir gençlik ver.. Âmin..

27 Şubat 2011 Pazar

Pusulasız genç

Ey insan! Pusuladır uzun yolculuğa çıkan gemileri sahil-i selamete çıkartan. Pusulası şaşıran, bozulan veya olmayan gemi ne hedefe ulaşır, ne de sahile.
İşte ebed yolculuğundaki bir gencin pusulası kalbindeki imanıdır. Allah'ı tanıyan ve seven, ahirete iman eden ve Peygambere uyan bir genç, bu tehlikeli yolculuğunu sarsalim sürdürecek ve tehlike sınırından yani dünyanın aldatıcı ve cazibedar tehlikelerinden kurtularak kabir ve mahşerde selametle yürüyecek ve sıratı emniyetle geçerek cennette ebedi gençliğe ulaşacaktır.
İmanı bulunmayan, Peygambere uymayan, itikadsız, ahlaksız bir genç, pusulası olmayan veya bozuk olan gemiye benzer. Bu genç, hep kötülüğü emreden nefsinin ve en büyük düşmanı olan şeytanın yanıltmasıyla rotasını istikametten çevirecek ve gençlik nimetini aldatıcı ve cazibedar günah girdablarında heba edecektir. Gençlik nimetinin şükrü olan istikamet dairesinde geçirmediğinden cezası olarak hem dünyada hem kabirde azab görecek ve  ebedi cehenneme yakıt olacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi muhafaza eyle.. Âmin..

26 Şubat 2011 Cumartesi

Gençlik kime hizmet etmeli?

Ey insan! Gençlik, Allah'ın insana verdiği bir emanet olduğu gibi büyük bir nimettir de.
Öyle bir nimettir ki gençlik Allah yolunda sarf edildiğinde ahireti kazandıran büyük bir hazine olur. Öyle ise şu fani dünyaya gelen her ferd yolcu olduğunu bilmeli ve gençlik nimetini o nimeti veren Allah'ın yoluna sarfetmeli, iman ve Kur'an'a hizmet etmelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi gençliğini Senin yolunda sarf edenlerden eyle.. Âmin..

Risâle-i Nur'u izah etmek

Ey insan! Risale-i Nur, iman ve Kur'ân hakikatlerini ahirzaman insanının ve Müslümanının ihtiyacına ve anlayışına göre ikna edici şekilde izah ve isbat eder.
Risale-i Nur, her bir meseleyi farklı yerlerde izah ve isbat ettiğinden Risale-i Nur dairesindeki Saidler, Risale-i Nurların izahını tekmil edecek, haşiyelerle hakikatini gösterecek ve isbat edeceklerdir, bu onları üzerine tevdi edilen bir vazifedir.
Risale-i Nurlar mükemmel bir mehaz ve kaynaktır. İmanın rükünlerine dair bahisler, Kur'ân'ın kelamullah olduğuna dair bahisler ve haşre dair deliller toplanmak gibi, mükemmel bir izah ve şerh olabilir.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle anlatır: "Risale-i Nur, benim gibi âciz ve ihtiyar ve zayıf bir biçareye bedel, genç, kuvvetli çok Saidleri içinizde bulmuş ve bulacak. Onun için bundan sonra Risale-i Nur'un tekmil-i izahı ve haşiyelerle beyanı ve ispatı size tevdi edilmiş, tahmin ediyorum. (...) Evet Risaletü'n-Nur, size mükemmel bir me'haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, mesela Kur'ân kelâmullah olduğuna ve i'câzî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı burhanlar cem edilse ve hâkezâ, mükemmel bir izah ve bir hâşiye ve bir şerh olabilir."
Allahım, bizi ve neslimizi Risale-i Nur dairesindeki Saidlerden eyleyip Risale-i Nurların izahında gayretli ve muvaffakiyetli çalışanlardan eyle.. Âmin..

24 Şubat 2011 Perşembe

Cennete gitmekten korkuyor musun?

Ey insan! İnsan bu dünyaya mühim bir ticaret ve memuriyet vazifesiyle gönderilmiştir. Bu vazifesini dünya hayatının aldatmasına kapılmadan ihlasla tamamlaması en önemli şarttır. İhlas ise yapılan amelleri Allah'ın emri olması cihetiyle ve Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla yapmaktır.
İhlası kazanmak kadar muhafaza etmek de mühimdir. İhlası kıran en mühim sebeplerden birisi insanda bulunan korku hissidir ki dessas zalimler bu damarı kullanarak insanı gemlemekte ve Allah'ın rızasını tahsilde geri adım arttırmaktadır. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ajanları ve ehl-i dalaletin propagandacıları halkın ve bilhassa âlimlerin bu damarından istifade edip korkutarak evhamlarını tahrik ediyorlar.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle anlatır: "İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propagandacıları, avâmın ve bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar. (29. Mektub)"
Allahım, bizi ve neslimizi dessas zalimlerin desiselerinden ve ihlası kıracak sebeplerden muhafaza eyleyerek tam ihlası kazananlardan eyle. Âmin..

23 Şubat 2011 Çarşamba

Doğruyu seçmek aklın ve bilginin neticesidir

Ey insan! Cern deneyi ortak bir aklın neticesinde atom ve antiatomun üzerinde yapılan bir deney değil mi?
Kendi kendine bırakıldığında birbirini yok eden iki madde, müdahale neticesinde yok olması engellendi. Yani kendi kendine olmadı. Hidrojen ile oksijenin birbirini yok etmeyip suyu meydana getirmesi gibi.
Bu neticeyi bilen biri tarafından engellendi ve su gibi söndürücü, ferahlatıcı bir madde ortaya çıkarıldı ki hayatın  mühim bir sebebi oldu.
Bu deney aslında hiçbir şeyin kendi kendine olmayıp, bunu bilen kuşatıcı bir aklın müdahalesi ve yönlendirmesi ile olabileceğini ispat etmektedir.
İnsan kısır aklı ve bilgisi ile buna ulaşabiliyorsa, ilmi sonsuz olan Allah elbette herşeyi hikmet ve ilimle yaratacaktır.
Allahım, bizi ve neslimizi daima doğruyu seçenlerden eyle.. Âmin..

22 Şubat 2011 Salı

Teenni ile hareket eden maksud damına çıkar

Ey insan! Allah kâinatta herşeyi bir bütün içerisinde ve silsile halinde yaratmıştır. Bir damla su teenni ile bir çiğnem ete dönüşür, yine teenni ile kemik ve ete bürünür. Bir tohum teenni ile filizlenip yeşerir ve bir fidan sonra ağaç olur. Kâinatta hikmet böyle işlemektedir.
Öyle ise bir insan dahi işlerinde teenni ile hareket etmelidir. Hedefe ulaşmak için basamaklar teenni ile çıkmalı, basamak atlamamalıdır ki maksud damı olan hedefe ulaşabilsin.
Allahım, bizi ve neslimizi hikmetine muvafık hareket edenlerden eyle.. Âmin..

21 Şubat 2011 Pazartesi

Aile saadetini kurtaran kahraman

Ey insan! Ailenin dünya ve ahiret saadeti hem erkeğin hem de kadının mesuliyet alanıdır. Fakat bazen bu mesuliyet ve vazife nefsin ve dünyanın aldatması ile yerine getirilememektedir. Ve nice yuvalar bir bir bozulup dağılmaktadır. Allah muhafaza eylesin.
Erkeği dünyaya ve nefsine aldanan bir yuvayı bu zamanda kadın kurtarabilir. Bunun nasıl olacağını Bediüzzaman Hazretleri şöyle izah eder:
"Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. “Eyvah!” dedim. İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmağa başlamış dedim. Sebebini aradım. Bildim ki: Nasıl, İslâmiyet’in hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla dîn-i İslâm’a zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefâhate sevketmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de; bîçare nisa taifesinin gâfil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir-iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki:  Bu millet-i İslâm’a bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemşirelerime ve gençleriniz olan mânevî evlatlarıma katiyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi, saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çâre-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!.. Rusya’da o bîçare taifenin ne hâle girdiğini işitiyorsunuz.
Çâre şudur: Şimdi aile hayatında en mühim nokta budur ki; kadın, kocasında fenalık ve sadakatsizlik görse, o da kocasının inadına kadının vazife-i ailevîsi olan sadakat ve emniyeti bozsa; aynen askerîdeki itaatin bozulması gibi, o aile hayatının fabrikası zîr u zeber olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın."
Allahım, bizi ve neslimizi terbiye-i diniyeden ayırma.. Aile hayatımızı daima saadetli eyle.. Âmin..

15 Şubat 2011 Salı

Paylaşmaktır muhabbetin neticesi

Ey insan! İnsan muhabbetle vardır, muhabbet ise paylaşmayı netice verir. Hem şevklerini, aşklarını hem de gam ve kederlerini.
Paylaşımın bittiği yere kadar gider muhabbet.
Paylaşımın sınırı kalktığında aşk sularına girmiştir insan. İnsan nikahına aldığı Allah'ın emaneti saliha hanımıyla herşeyini paylaşır, duygularını, şevklerini, kederlerini, hayatını. Böylece aile saadetiyle o hane bir Cennete döner.
Allahım, bizim ve neslimizin hanelerini Cennete çevir.. Âmin..

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bu gece Sendin gelen

Ey insan! Bugün mazlumları sevindiren, zalimleri kahreden, şeytanın emeklerini boşa çıkaran bir gün. Çünkü bugün efendisi olmadan talan edilen kainatın efendisi geldi. Artık putlar yıkıldı, menfaat odakları darmadağın oldu, batıl zail oldu, hak galib geldi.
Kainatın Efendisi (asm) mucizelerle geldi.
İşte bu mucizeleri Satih şöyle özetleyerek haber verir: "İlâhî vahyin okunması çoğalacak! Asanın sâhibi, peygamber olarak gönderildi. Semâve Vadisini su bastı, Farsların ateşi söndü. Artık Şam da Şam değil Satih için... Şunu bilin ki, zaman üzerinde hükmü geçerli olan Mutlak Hâkim, böyle istedi ve gelen peygamberle nebilik ipinin iki ucunu düğümledi. Sasanîlerden, yıkılan burç sayısınca hükümdar gelecek ve sonra hüküm yerini bulacaktır."
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberimizin muhabbetiyle daima mesud eyle.. Âmin..



13 Şubat 2011 Pazar

Ene terk edilmekle hizmet edilebilir.

Ey insan! 
"Ey kardeşlerim! Dikkat ediniz, sizi enâni­yette vur­ma­sınlar, onunla sizi avlamasınlar. Hem bi­liniz ki, şu asırda ehl-i dalâlet ene’ye binmiş, da­lâlet vadilerinde ko­şuyor. Ehl-i hak, bilmecburiye, eneyi terk etmekle hakka hizmet edebilir. Enenin istimalinde haklı dahi olsa, ma­dem ki ötekilere benzer ve onlar da onları kendileri gibi nefisperest zan­nederler, hakkın hiz­metine karşı bir hak­sızlıktır. Bununla beraber, etrafına toplan­dığımız hizmet-i Kur’âniye, ene’yi kabul etmiyor, nahnü istiyor. “Ben demeyiniz, biz deyiniz” diyor. (Mektubat, 424)"

11 Şubat 2011 Cuma

Bir melekti çocuk

Ey insan! Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar ve masumdur, tertemizdir. Âdeta bir melektir. Ve yavaş yavaş büyür, istidad ve kabiliyetleri gelişir. 
Yaşı teklifi kaldırabileceği, yolunu belirleyebileceği, doğru ile yanlışı birbirinden ayırabileceği çağın başlangıcı olan akil baliğ dönemine gelince, artık o yetişkindir ve teklif ile mükellef olur, yani artık kendisine iki yol sunulur. Sağda Allah'ın emir ve yasaklarının bulunduğu, itaatin olduğu, kendisini cennete götüren bir yol vardır. Solda ise kendi nefsinin hoşuna giden, cehenneme çıkan bir yol var.
İşte bu kavşakta Peygamber durur ve der: Sağdaki yolda itaat ve zahmet olmasına rağmen kalb, ruh ve aklın rahatı olan, seni cennete götüren, seni itaatkar asker yapan bir yoldur. Solda ise itaatin zahmetini çekmezsin, fakat kalb, ruh ve aklın sıkıntılar içinde boğulursun, nefsin kölesi olursun, sonunda da cehenneme sürülürsün. Tercih senin, istediğini seç.
Evet, bize düşen bu ihtardan sonra düşünüp bizi cennete götüren veya cehenneme götüren yolu seçmek. Tercih ve mesuliyet bizimdir.
Aklı başında olanların itaat ve cennet yolunu seçtiklerini görüyoruz.
Allahım, bizi ve neslimizi Peygamberini dinleyenlerden eyle. Âmîn.

10 Şubat 2011 Perşembe

Hakikat ehli enaniyeti terk etmeli

Ey insan! Bu zamanda küfür ve dalalet cemaat şeklinde bir araya gelip İslam'a ve Müslümanlara taarruz etmektedir. Elbette böyle bir taarruza karşı şahıs olarak mücadele etmek mümkün değildir. 
Zaman cemaat zamanıdır. Şahsiyetini ve enaniyetini önplanda tutanlar muvaffak olamazlar. Ancak cemaatten doğan manevî şahıs dayanabilir. Cemaat ve şahs-ı manevî büyük bir havuz, şahsiyet ve enaniyet bir buz parçasıdır. Büyük bir havuzu kazanmak isteyen bu parçası hükmündeki şahsiyet ve enaniyetini o havuz içinde eritmelidir. Yoksa o havuzdan istifade edemez.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle izah eder: "Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enani­yet zamanı değil. Zaman, cemaat za­manıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükme­der ve dayanabilir. Büyük bir havuza sa­hip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enaniyet ve şahsiyetini o ha­vuza atmaktır ve eritmek ge­rektir. Yoksa, o buz par­çası erir, zayi olur o havuzdan da istifade edilmez. (Kastamonu Lâhikası, 143)"
Allahım, bizi ve neslimizi şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritenlerden eyle.. Âmin..

8 Şubat 2011 Salı

Risale-i Nur'un verdiği ders

Ey insan! Risale-i Nur'un bize verdiği dersin özü dörttür. İhlasın hakikati, enaniyeti terk etmek, daima kendini kusurlu bilmek ve hodfuruşluk ederek kendini satmamaktır.
Amellerin makbuliyetinin senedi ihlastır. İhlasın hakikatini bilmeyenin makbul amele muvaffak olması müşkildir. Enaniyeti terk etmeyen ittifakı kaybeder, ihlası kırılır ve kolayca Allah'ın rızasına ulaşamaz. Kendini kusurlu bilmeyen nefsini avukat gibi savunur, başkalarını kusurlu görür, afva ulaşamaz. Kendini beğenip başkalara hodfuruşlukla satan güzel amellerini zayi eder.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususu bize şöyle haber verir: "Risale-i Nur’un bize verdiği ders de, hakikat-i ih­lâs ve terk-i enâniyet ve daima kendini kusurlu bilmek ve hodfuruşluk etme­mektir. (Emirdağ Lâhikası-l, 49)"
Allahım, bizi ve neslimizi Risale-i Nur'un verdiği dersi tam anlayıp hayatına tam tatbik edenlerden eyle.. Âmin..

7 Şubat 2011 Pazartesi

İhlas ile hizmet

Ey insan! İttifak ihlasın neticesidir. Uhrevî vazifelerin meyvesidir. İslam'ın izzetini yüksek tutmaktır ki kolayca rıza-yı İlahîyi elde ettirir.
Eğer enaniyetten tecerrüd edip ittifakı kazanarak ihlası kuvvetlendirmek ve enaniyet hastalığından kurtulmak istersen Bediüzzaman Hazretleri'nin şu nasihatine ve dersine kulak ver: "Enâniyetten tecerrüd edemedikleri için, ifrat ve tefrit yü­zünden, ulvî bir menba-ı kuvvet olan itti­fakı kay­bedip, ihlâs da kırı­lır. Ve vazife-i uhreviye de zedele­nir. Kolayca rıza-yı İlâhî de elde edilmez. Bu mühim marazın merhemi ve ilâcı, “El-hubbu fillah” sırrıyla, ta­rik-i hakta gidenlere iftihar etmek ve ar­kalarından gitmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak ve o hak yolunda kim olursa ol­sun ken­dinden daha iyi olduğunun ih­tima­liyle enâni­yetinden vazgeçip ihlâsı kazanmak ve ihlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih oldu­ğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mesuli­yet ve ha­tarlı olan metbûiyete tercih etmekle o maraz­dan kurtulur ve ihlâsı ka­zanır, vazife-i uhreviye­sini hakkıyla yapabilir. (Lem’alar)"
Allahım, bizi ve neslimizi enaniyetten tecerrüd edip ittifakı kazanarak ihlası kuvvetlendirenlerden eyle.. Âmin..

6 Şubat 2011 Pazar

Ailevi sorunlar ve çözümleri

Ey insan! Asıl sorun kadın veya erkek değildir. Asıl sorun iletişimsizlik, ortak fikir yerine kendi fikrini esas almak, sorunu karşıda bilmek, karşının mutluluğundan ziyade kendi mutluluğunu öncelemek, üzerine düşen vazifeyi tam bilmemek veya kabullenmemek, niçin yuva kurduğunu bilmemek, mutluluk çıtasını yüksek tutmak, iki kalbin bir araya gelmekle bir bütün oluşturduğunu bilmemek, kadere ve kısmetine razı olmamak gibi sebebleri sayabiliriz.
Bu sorunların cevabı yine içindedir, onu görüp aile saadetini yakalayarak hanesini cennete çevirmek bizlere düşüyor.
Öyleyse her iki taraf oturup düşünmeli ve hanesinde yangın çıkartabilecek alevleri görüp söndürmelidir.
Allahım, bizi ve neslimizi hanesi daima Cennet olanlar eyle.. Âmin..

Aile saadeti

Ey insan! İnsanın hanesi dünyadaki cennetidir. Bu cennette her iki kısma çok vazifeler düşmektedir. Kısmetine rıza, kadere teslimiyet bizim şiarımızdır. 
Vazifemiz hizmettir, fakat bu ev halkını ihmal manasına gelmez. Erkeğin kadın üzerinde hakkı olduğu gibi, kadının da kocası üzerinde hakkı vardır. Evine ehemmiyet vermeyenler, istikbalde çocuklarıyla imtihan edilmektedir. Eşinizi ve çocuklarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden korumak vazifesi belki de en mühim vazifedir. Bu vazifesine dikkat etmeyenler, hangi vazifelerde muvaffak olabilir. Yuvayı idare edemeyen hiç bir yurdu idare edemez. 
Aileye, yuvaya ve evladlara hizmet şahsi bir iş değildir, belki mühim bir vazifedir. Evine ehemmiyet veren kadın ve erkek diğer vazifelerinde de rahatlıkla muvaffak olacaktır. İnsanın evi, bahsettiği hakikatleri uygulamaya koyabileceği tek ortamdır. Allah bu ortamımızı hem dünya ahiret saadetimize hem de uhrevi hizmetlerimize vesile eyler.
Allahım, bizi ve neslimizi aile saadetiyle mesrur eyle.. Âmin..